• Sonuç bulunamadı

Haldun Taner'i yitirdik

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Haldun Taner'i yitirdik"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

8 MAYIS 1986

TT

H

HABERLEE

â l /

|AZ-lYK.j

MİLLİYET HABER MERKEZİ 1AZARLIK öyle bir meslek insana 60, 70 yıllık bir Jömür değil, dört ömiir yet­ mez” diyen Milliyet yazarı Haldun Taner, önceki gün aniden rahatsız­ lanarak, kaldırıldığı Haydarpaşa Göğüs Cerrahisi Hastanesi’nde, dün sabaha karşı öldü. 71 yaşındaydı.

Taner, Milliye» için son iki ya­ zısını, hastaneye kaldırılışından he­ men önce yazmıştı. Rahatsızlığı öy­ lesine ani bastırdı ki, normal ola­ rak pazar günü yayınlanacak yazı­ sının başlığını dahi koyamadan has­ taneye kaldırılması gerekti. İstan­ bul’a olan aşkı, yazarlığa aşkından daha az olmayan Haldun Taner, pazar yazısında eski Beyoğlu’ndan söz ediyordu. Bu son yazıyı, paza­ rı beklemeksizin, bugün, yazarın kendi sütununda yayınlıyoruz. Mil­ liyet için hazırladığı ikinci yazısını da, pazar günü çıkacak olan Pano­ rama ekinde sunacağız.

Türk öykü, tiyatro, gülmece edebiyatının önde gelen isimlerin­ den, ülkemizde, “kabare” türünün kurucularından, düşünce yaşamımı­ zın ayrılmaz bir parçası, gazetemi­ zin köşe yazarı Haldun Taner, ar­ kasında kolay kolay doldurulama­ yacak bir boşluk bırakarak, aramız­ dan ayrıldı.

1915’te İstanbul’da doğdu. Son Osmanlı Meclisi’nde İstanbul Mil­ letvekilliği yapmış olan babası Ah­ met Selahattin Bey’i, daha beş ya­ şında kaybetti. O andan sonra an­ nesi Seza Taner, kendi deyişiyle onun, “babası, dert

Haldun Taner’i yitirdik

arkadaşı” oldu.

1935’te Galatasaray Lisesi’ni bi­ tirdiğinde, öğretmenlerinin teşvikiyle yazmaya başlamıştı bile. Ancak, okulu bitirince İktisat okuyacaktı: Almanya’da HeidelbergÜniversite- si’nde. Tüberküloza yakalanması nedeniyle, Türkiye’ye döndü. Dört yıl boyu, onu dört duvar arasına mahkûm eden bu hastalık sırasın­ da, “hastakğını unutmak için ken­ dini okumaya verdi.” (“ İnsan böyle durumlarda nefis muhasebe­ si yapar. Neyi yanlış, neyi doğru yaptığım tartar. Yüzeyde ve geçiciy­ le, derinde ve kalıcının farkına bu dört yıl içinde vardım.” )

►Türk öykü, tiyatro, gülmece edebiyatının say­ gın isimlerinden, gazetemiz köşe yazarı Hal­ dun Taner, yarın Teşvikiye cam ii nde kılınacak öğle namazından sonra Küplüce'de- ki aile mezarlığında toprağa verilecek ji asistanlığı yaptı, Viyana Doğubi- yan işleri mesleğime yakın

alanlar-Bu dört yılın sonunda İstanbul Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne girecek ve 1950’de oradan mezun olacak ve sa­ nat tarihi asistanlığı yapmaya baş­ layacaktı. İşte, bu yıllarda ilk oyu­ nunu, “Günün AdamTnı yazacak, Şehir Tiyatrosu’nda daha sahnelen­ meden yasaklanacak, kendi deyişiy­ le, bu yasaklama onu bir anda “meşhur edecekti” . (“ Ve Muh­ sin Ertuğrul’u tanıdım. Tiyatronun öyle rasgele bir meslek olmadığını öğrendim. Asistanlığı, işi gücü bı­ rakıp, Viyana’ya, tiyatro bilimi ve tarihi tahsiline gittim.” )... Max Re­ inhardt Tiyatro Enstitüsü’nü bitir­ di, Vinaya’da çeşitli tiyatrolarda re­

lim Enstitüsü’nde Türkçe öğretme­ ni olarak çalıştı ve 1957’de Tür­ kiye’ye döndü Haldun Taner. O ta­ rihten sonra, Muhsin Ertuğrul, her yıl ondan bir tiyatro eseri isteyecek ve ö da hiç durmaksızın üretecekti. Öyküleriyle, ödüller kazanmaya başlamıştı bile. (1953’te “Şişhane­ ye Yağmur Yağıyordu" öyküsüyle New York Herald Tribune gazete­ sinin Uluslararası Öykü Ödülü; 1956’da Varlık dergisinin “Yılın En Beğenilen Öyküsü” Ödülü; 1955’te “On İkiye Bir Var” öykü kitabıy­ la Sait Faik Öykü Armağanı).

Yazarlığının dışında tek “yan işi” öğretmenlik oldu: İstanbul Üni­ versitesi Gazetecilik Enstitüsü’nde, edebiyat ve sanat tarihi dersleri; An­ kara Üniversitesi Dil, Tarih, Coğ­ rafya Fakültesi’nde, İstanbul Ede­ biyat Fakültesi’nde ve LCC Tiyat­ ro Okulu’nda tiyatro dersleri ver­ di.

“Mutluluğuma düşen tek göl­ ge, kendimi mesleğime bütünüyle adayamamak oluyor. Çünkü sırf yazarlıkla yaşamak mümkün olmu­ yor. Yan işler üstleniyoruz. Ben,

dan seçtim. 30 yıl hocalık yaptım, gazete yazarlığı yapıyorum... Ya­ zarlık öyle bir meslek ki, insan 60, 70 yıllık bir ömür verse yetmez. Biz, bir ömrü dörde bölünce dağıl­ mış oluyoruz. En iyi randımanı ve­ rememenin üzüntüsünü duyuyo-Haldun Taner, yaşamının son gününe dek yazmaktan, çalışmak­ tan, üretmekten geri kalmadı. Bü­ tün bu ürettiklerinde, oyun, öykü ya da gazete yazılan olsun, tümün­ de, işlediği konu ne denli akıla olur­ sa olsun, herkesin anlayabileceği “halkçı” bir üslupta olduğundan, okurlanyla ve seyircileriyle candan bir ilişki kurdu. Yaşamı boyunca ge­ rek yazar, gerek bir düşünce ada­ mı olarak şu ya da bu “grubun” , şu ya da bu takımın adamı olma­ dı: “Kişisel özgürlüğümü, grup da- yanışmalanna yeğ tuttum. Bu tu­ tumum, zaman zaman zaranma ol­ du, ama bundan vazgeçmedim.”

İnsan sevgisi, insan saygısı, in­ san onuru, yazarlığının ayrılmaz bir parçası oldu, tüm yaşamı boyunca.

Şimdi Haldun Taner, seyircile­

rine ve okurlarına verdiği insan ol­ ma bilinciyle, toplum bilinciyle, eserleriyle yaşayacak. Hoşsohbeti­ ni; kendine özgü “İstanbul efendi- liği”ni; bir nostalji gibi içimizde ka­ lan eski İstanbul terbiyesini; hatır­ şinaslığını; alçakgönüllülüğünü alıp götürdü.

Onu son yolculuğunda cuma gü­ nü önce saat 11.00’de Milliyet ga­ zetesi ve saat 11.30’da Gazeteciler Cemiyeti’nin önünde selamlayaca­ ğız, sonra Teşvikiye Camii’nde kı­ lınacak öğle namazından soma Bey­ lerbeyi Küplüce Aile Mezarlığı’na uğurlayacağız. Türk okurlarına ve Türk tiyatro izleyicisine başsağlığı dileriz.

Büyük üzüntü

Haldun Taner’in başkanı ya da kurucusu olduğu tiyatro kuruluşla­ rı, ölüm haberini büyük üzüntüyle karşıladılar. Merkezi Paris’te bulu­ nan Uluslararası Tiyatro Enstitü­ sü (İTİ) Türkiye İcra Komitesi’nce yayınlanan mesajda, Taner'in ko­ mite başkanı olduğu vurgulandı ve “Türk tiyatrosu ve edebiyatının bu büyük kaybından dolayı acımız büyüktür” dendi.

Taner’in kurucusu olduğu ve es­ ki başkanlan arasında yer aldığı Ti­ yatro Yazarlan Derneği de bir başsağlığı mesajı yayınladı. Mesaj­ da, Taner’in bıraktığı boşluğun dol­ durulmayacağı belirtildi.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Çit köşküne götürülmesinden ve kendisini sorguya çeken zatın büyük bir ihtiramla ayakta dur­ masından Ekrem bey paravana­ nın arkasında Abdülhamidin

*\oğac!İar Camii Büyük ve nükteci Türk şairi Revani’nin camii ile Payzen Yusuf Paşanın Türbesi 30 metrelik cadde geçecek diye yıktırılmıştı.. Sonra

Yavuz; Selim, oğlu Süleymana gazap edip “öldürülmesi için Bostancı- başıya teslim etmiş, Bostancı- başı devletin hayrını isteyen bir adam olduğundan

The factors that determine whether rate control or rhythm con- trol strategies would be preferred are as follows: If the patient has a permanent AF, less symptoms, hypertension,

M üşir Fuat Paşa, Şûra-i Devlet â zâsından Turhan Paşa, Levezımatı Umumiye Dairesi Reisi Ferik Ah met A fif Paşa, Kabulî Paşa, Çatal­ ca mutasarıfı

Eğiklik 45 derece olsaydı 66°33’ olan kutup daireleri Ekvator’a yaklaşık 21,5 derece daha yaklaşırdı.. Güneş ışınlarının dik geleceği aralık da geniş- leyeceği

Bütün bunlar Azra Erhat'ı çağrıştırırdı kafamda Kitapları dışında kendisini tanıdıktan sonra Azra Erhat adıyla birlikte yaşama tutkusu, ortak çalışma

Bu, sa­ dece, geçmişe intikal eden itibarî bir zaman bölümünün hatırasına karşı değil, onunla beraber bizden uzaklaşan bir ömür devre­ sine, daha doğru