• Sonuç bulunamadı

Son 30 yılın olayı:Muhsin Batur'un anıları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Son 30 yılın olayı:Muhsin Batur'un anıları"

Copied!
17
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Son 30 yılın olayı

Muhsin

BotuKun

anılan

• 27 Mayıs 1960: Menderes

odada ayaktaydı. Bana

doğru ilerledi. Elimi sık­

tı... "Benim vazifem si­

zi Eskişehir'e götürmek­

tir” dedim. Biraz dura­

ladır "Yani, beni tev­

kif mi ediyorsunuz?..”

• 21 Mayıs 1963: "General

irfan Tansel telefon e t­

ti. uçakları Harp Okulu

üzerine göndermemi İs­

tedi. Ben, zaten uçak­

ları havalandırm ışım ,

iki dakika sonra Anka­

ra üzerindeler dedim ”

C u m a y a

M illiy e t te

Uçan ge n e ra l

Orgeneral M u h s in B a tu r’un çalışma odasını süsleyen eşyanın

arasında çe şitli tiplerde uçakların maketleri dikkatleri çekiyor. Havacılık hayatında, bu

uçaklardan bir bölümünü bizzat kullanan emekli Orgeneral B atur, anılarını bu odada yazdı...

18 SAYFA

50 LİRA

uiOV dahil)

(2)

M illiy e t

varın

sayfa

ve son 30 yum olayı

ı

1

Muhsin Batur'un anıları

ı Yakın tarihimizin en önemli olaylarının içinde ve hep kilit

görevlerde sorumluluk taşıyan emekli Orgeneral Muhsin

Batur, anılarını kaleme almaya nasıl karar verdiğini anlattı:

‘Yazmak

İNÖNÜ'YLE...

Orgeneral B atur ve Oramiral C elâl Eyi-

ceoğlu, İnönü’yle birlikte... Kahkahaların nedeni, B atur’a, “ Bı­

rak şu sigarayı. B ak ben b ıra k tım " diyen İnönü’ye, Batur'un,

“ K aç s e n e iç tik te n s o n ra ? " diye sorması... Ve “ 52 s e n e " ya­

nıtını alınca, “ P aşam ben daha o yaşa g e lm e d im ." demesi...

gorevımdu

# Hava Kuvvetleri eski Komutanı, Milli Güvenlik Kurulu üyesi,

senatör ve cumhurbaşkanı adayı Batur, önce, anılarının

"ölümünden sonra" yayınlanmasını düşünmüş, sonra vaz­

geçmiş, "Anlattığım olaylara cevap verecekler, soru soracak­

lar, tepki gösterecekler olursa, bunları kim karşılardı?" dedi

Sadun

T A N J U ’ n u n r ö p o r t a jı 6. s a y fa d a

i ,

t

75

»Kesin b irik tirin ^ O

m r n

C U R L E R ’L E ... Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral F a ­

ruk G ü rle r’in, önce Genelkurmay Başkanı, sonra da Senatör

olu p Cumhurbaşkanlığıma adaylığını koyuşunun perde ar­

kası, ilk defa M u h s in B a tu r’un anılarından öğrenilecek...

EN IM 'LE...

Orgeneral M u h s in B atur, 12 Mart döne­

m inin Başbakanı N ih a t E rim ’/e... Anılarında Erim’in başba­

kanlığını, 12 Mart Muhtırası'nı veren kuvvet komutanlarıyla

Başbakan arasındaki ilişkilerin nasıl olduğunu da anlatıyor...

(3)

A . * » M c»

F 2 Mayıs 1985

6

M illiy e t

Orgeneral M u h s in B atur, Suadiye'deki evinde görüştüğü arkadaşımız Sadun Tanju'yTTnı-

larını bitirdikten sonraki zamanını nasıl geçirdiğini de anlattı: ‘C a n ım s ık ılm a s ın d iy e en

a z ik i Uç k ita b a b ird e n b a ş lıy o ru m . S a tra n ç o y n u y o ru m . F e n e r'ln m a ç la rın a g id iy o ru m ."

\Yakın tarihimizin en önemli olaylanmn içinde ve hep

kilit görevlerde sorumluluk taşıyan Orgeneral Muhsin

Batur, omlarım kaleme almaya nasıl karar verdiğini

anlattı:

"Yazmak görevimdi"

• S a d u n

TANJU

A

I N I L A R I , h iç kuşku suz b tly tik b ir o la y ya ra ta ca k --- o la n , eski H a v a K u v v e t­ le ri K o m u ta n ı O rgeneral

Muhsin

Batur'u, Altan Öymen’ le

b ir lik ­ te g ö rm eye g ittik . E m e k li orge­ n e ra l, B a ğ d a t C addesi üze rin d e S uad iye’ ye y a k ın b ir a p a rtm a n ın d ö rd ü n c ü k a tın d a o tu r u y o r . Ü zerin de

Selçuk Kartalı

b u lu n a n k a p ıy ı ç a ld ık , bize k a p ıy ı gene­ r a l a çtı. O rta d a n b ira z u zu n b ir b o y , ince b ir v ü c u t ya p ısı, y a n ık te n li c a n lı güzel b ir yü z .

A ltan,

g e n e ra li da ha önceden ta n ıy o r­ d u , b e n ilk kez k a rş ıla ş ıy o ru m . İn sa n a iç in d e n ,

"İm k â n ı yok,

65’inde olamaz, 50'den fazla

göstermiyor”

dedirtece k b ir z in ­ d e lik te b u ld u m ,

12 M a rt’ ın

ü n ­ lü g e n e ra lin i. A n ıla r ın ı ya yın a h a z ırla m a k ç a lış m a la rın ı y a p tı­ ğ ım iç in , o n a a it h e r şeyi b iliy o r ­ d u m . 1920 d o ğ u m lu y d u . 1940’ - ta n b e ri o rd u d a y d ı. 41 yaşında general, 49 yaşında da o rgene ral o lm u ş tu . 12 M a rt 1971 o rd u m ü ­ d a h a le sin i ya p a n k o m u ta k a tın ­ d a k i generaller arasında, en genci o y d u ; a ltm ışlık orgenerallerin ya­ n ın d a , e lli yaşı ve d e lik a n lı g ö rü ­ nü şü ile H a v a K u v v e tle ri K o m u ­ ta n ı a y rı b ir ilg iy i ü ze rine ç e k i­ y o r d u .

Eski Hava Kuvvetleri Komutanı, Milli Güvenlik

Kurulu üyesi, Senatör ve Cumhurbaşkanı adayı

Muhsin Batur, önce, anılarının "ölümünden

sonra" yayınlanmasını düşünmüş ama, sonra

vazgeçmiş; "Anlattığım olaylara cevap vere­

cekler, soru soracaklar, tepki gösterecekler

olursa, bunları kim karşılardı?" diyor

H a v a K u v v e tle ri K o m u ta n lığ ı’ - n d a n ve o rd u d a n a y rıld ığ ı za­ m a n , O rg e n e ra l

Muhsin Batur,

he nüz 53 ya şın d a yd ı. D a h a son­ ra , C u m h u rb a ş k a n lığ ı k o n te n ja ­ n ın d a n S e n a to ’ y a üye s e çild i ve 1980 E y lü l’ ü n d e k i son o rd u m ü ­ dahalesine k a d a r süren, 6 y ıllık b ir siyasal h a ya tı o ld u . D o la y ı- sıyle, a n ıla n , hem askeri, hem de siyasi h a y a tım ız ın

“ birinci

e l” a ç ık la m a la rı ile , ç o k heyecanlı b ir ro m a n ze vki a lın a ra k o k u n a ­ c a k tır. K e n d is in e ,

“ D ö rt ay gibi

kısa b ir sürede, çok başanlı bir

eser meydana getirmişsiniz”

de­ d iğ im za m a n , g ü ld ü .

“ Onu, siz

bir de bana sorun”

dedi.

“ Askeri

hayatta astlarınızla konuşmak,

ya da bir emir, bir bildiri yazmak

kolay”

d iy e re k , kon u şm a sın ı s ü rd ü rd ü :

gitmek. Orada A k tu r’ da küçük

b ir evimiz var. Güzel bir çevre,

ta til rahatlığı içinde dost insan­

lar, deniz, bol bol yüzme, beni

kendime getiriyor. Uç ay kalıyo­

ruz Bodrum’ da. Bütün b ir yıl

için, enerji toplamama yetiyor.”

GÖREV

DUYGUSU

Ş im d i, aşağı y u k a rı o n beş y ıl s o n ra , ka rş ım ız d a y in e a yn ı et­ k iy i yap an b ir eski asker b u lu y o ­ ru z . A n ıla r ım yazm ayı b ir gö rev saydığım söylerken, C u m h u rb a ş­ k a n ı S ayın

Kenan

E v re n ’ in de a n ıla rın ı ya z d ığ ın ı b e lir tiy o r . H a rp A k a d e m is i’ nde s ın ıf a rk a ­ daşı o la n , ik i e m e kli o rg e n e ra l, t b ir g ö rü şm e le rin d e b irb irle rin e h a tır so rm u ş la r.

“ Neyle meş­

gulsün”

dem iş S ayın C u m h u r­ b a şkanı;

Batur

da ,

“ D ört - beş

aydır anılarını yazmakla meşgul

olduğunu, henüz b itird iğ in i”

sö yle m iş. E v re n ,

“ Ben de yazı­

yorum , 9 M a rt’a kadar geldim”

d e m iş. B öylece, ö y le a n la ş ılıy o r k i, b i r g ü n gelecek S ayın

Kenan

Evren’ in

ç o k ö n e m li a n ıla rı da, yaşa dığım ız a skeri ve siyasi o la y ­ la ra ışık tu ta c a k .

“ En büyük kaygım, objektif

olamamaktan kaynaklanıyordu.

Anılarımın, bir sen - ben kavga­

sı haline dönüşmesi, ya da öyle

yorumlanmasına yol açması,

başlangıçta beni çok korkuttu.

Yazmayı sürdürdükçe, şöyle de­

dim :

‘ B en g e rçe kle ri ya z a rk e n , ke n d i so ru m lu lu ğ u m u o rta ya k o ­ y u y o ru m . B u n la rı tartışm a ya ha­ z ır o ld u ğ u m u da s ö y lü y o ru m , ö y le y s e mesele y o k ! ” ;

SAKİN

BİR HAYAT

O rg e n e ra l

Muhsin Batur,

a n ıla rın ı ya zm a ya k a r a r verm e­ den önce, h a y li te re d d ü tle r geçir­ d iğ in i s a k la m ıy o r.İlk düşüncesi,

“ Yazayım, fakat ölümümden

sonra yayınlansın”

o lm u ş . F a ­ k a t, b u a n ıla ra cevap verecekler o lu rs a , s o ru la r sorulacaksa , o n ­ la rı k im karşılayacak, k im cevap­ la ya ca k? S o n u n d a ,

“ En iyisi”

d e m iş,

“ Yaşadığım, içinde rol

oynadığım olayları, uyandıracağı

tepkilere, yaratacağı kırıklıklara

bakmadan, cesaretle, kendimi

şahit diye ortaya koyarak ve bü­

tün itirazları karşılamaya hazır

bulunarak, kamuoyuna suna­

yım .”

V e ö y le y a p m ış ... M illi- y e t’ te , y a rın d a n itib a re n ya y ım la n a ca k b u a n ıla r, sadece s ah ib i­ n in bize sunduğu b ilg ile rle değil, b e lk i sebep olacağı a ç ık la m a la r­ la d a , b u b ü y ü k o la y ı ç o k ilg in ç ha le g e tire c e k tir.

YAZDIKLARIMDAN

SORUMLUYUM

General

Batur,

an ıla rın ı b it ir ­ d ik te n son ra, b ir iç ra h a tlığ ın a k a v u ş tu ğ u n u b e lir tirk e n , g ü lü ­ y o r . B u g ü n k ü ve y a r ın k i k u ş a k ­ la ra karşı b ir g ö re v i y e rin e g e tir­ m e d u yg u su , o n u ra h a tla tm ış . K u şku su z, he r in s a n ın b ir h a ya t öykü sü v a rd ır, fa k a t b a zılarım ız, n e s ille ri ve za m a n ı e tk ile y e n , y ö n le n d ire n o la y la rd a ö n e m li r o lle r o y n u y o ru z ; b u yaşa n tıyı sadece k e n d im ize a it b ir o la y g i­ b i gö re m iyo ru z. O rg ene ral

Batur

da b ö y le d ü şü n m ü ş ve a n ıla rı o k u y u p b itir d iğ in iz z a m a n , d a ­ ha iy i a n la yacaksın ız, ç o k d a i y i ■ yapm ış.

“ Peki, şimdi artık ne yapı­

yorsunuz?”

d e d iğ im z a m a n ,

“ Bol bol okuyorum”

dedi ve b ir it ir a f t a b u lu n d u :

1973 A ğustos’ u n u n sonunda,

“ Hayatı büyük b ir hareket­

lilik içinde geçenler için, okumak

yine de ölü zamanlar etkisi uyan­

dırıyor insanda. Canım sıkılma­

sın diye, en az ik i - üç kitaba b ir­

den başlıyorum. Şu anda, Rus­

ya’ ya ait geniş bir tarih kitabını,

H a lû k ö z d a lg a ’ n m

Sosyal De­

mokrasi incelemesini ve

T e v fik Ç a v d a r’ m

Talât Paşa’sını bir

arada okuyorum. Fırsat bulur­

sam,satranç oynuyorum.Fener’

in maçlarına gidiyorum, yürüyü­

şe çıkıyorum. Öyle, pek fazla dı­

şarı hayatına uyamıyoruz. Sizi

lüks, pahalı yerlere davet ediyor­

lar, giderseniz, mukabele etme­

niz de gerekecek, bize göre değil.

Dost ziyaretleri ve nadiren dışa­

rı çıkışlarla idare ediyoruz. Beni

asıl kurtaran, yazlan Bodrum ’a

Özal, düşlerini

özel ekinde an

u

buyu

• •

»İngiliz gazetesinin

özel Türkiye ekindi

ekonomik gelişmeli

alan Başbakan özal,'

Türkiye’nin dünya e;

siyaset sahnesinde

oynayacağını vurgul

• Nuri ÇOLAKOĞLU

m

N G İ L İ Z

“ The Times”

gaı k iy e özel e k i iç in b ir yazı B aşbakan

Turgut Özal, ‘

Türkiye’sini dünyada ekonomi

nesinde önemli rol oynayacak kail

yilesmiş bir ülke olarak görüyoru

Özal,

yazısında, o ta rih te T ü rk sun un 70 m ily o n u , k iş i başına m i 3.000 ste rlin i aşacağım b e lir tti, T ü r dana gelecek d e ğ işiklikle ri ve kapası da na gelecek a rtış la rı s ıra la d ı.

özal,

h ü k ü n . t in in iz le d iğ i p o sunda ise şöyle y a z ıy o r:

“ Hükümetimin şu anda izlediğ

sadece ithalatın serbestleştirilmesi >

racatın çektiği bir büyüme stratejisi

mesi anlamına gelmez. Geçmişin alı

m ve tabularım değiştirmeyi amaçlı

ka ve önlemleri de benimsedik. 1980’ı

Türkiye ekonomisinde meydana ge

İlkler artık çevrilemez ve bunlar beral

b ir dinamizm de getirmiştir.

“ Bugün uluslararası çapta Türk ş

riiyoruz. Türk mallan bütün dünyaı

T ürk mali kuruluştan uluslararası p

kazanıyor ve Türkiye banşçı ve işb

kın b ir ülke olarak tanınıyor.

“ Biz, büyük ve müreffeh Türkiy

ierini atıyoruz ve 20 yıla kadar kend

yanın önde gelen ülkeleri arasında

s

ğimize inanıyoruz.”

“ Anlaşılm ayan ü lk e T ü rk iy ı

“ The Times”

gazetesinin T ü r k iy nuş yazısında, y o ru m c u

Edward

M ı

“ Batı Avrupaldar hâlâ Türkiye’y i ı

lendirmek gerektiğini bilemiyorlar, ■

netlikle Türkiye’ yi hiç aklına bile

g

başanyor. Türkiye, müttefikleri ve iş

taklan tarafından şaşılacak kadar a:

az anlaşılıyor ve itira f etmek ger

seviliyor”

g ö rü ş ü n ü s a vu n u yo r.

“ The Times”

ya za rı, T ü rk iy e ’ n i le rin in genel o la ra k ,

Özal Hüküme

k a rş ıy a b u lu n d u ğ u s o ru n la ra semp: y o rla rs a da, pek ç o ğ u n u n h â lâ T ü l m o k ra s in in ta m o la ra k iş le rliğ in e k ka n ıs ın d a o ld u ğ u n u b ild ir iy o r .

KADRIYE A

“Cam Objeler U

Minyatür veTezhi

3-24 M ayıs 1985A c ık Saatkri(C um artesi Fhzı

A ta tü rk B ulvarı N o.78 Yem ehir-A nkara Tel

A ,

GARANTİ

BAb

(4)

40 S A Y F A

50 LİRA

(KDV dahil)

‘ Menderes'i

tevkif

“ Suçum ne?” dedi. “ Size suç izafe

etmekle vazifeli değilim” dedim

Menderes ve arkadaşlarını ortamıza alarak

uçağa bindirdik. Menderes, yolda devamlı

sigara içiyor, hiç konuşmuyordu

A

larından, eski senatör M u h s in Batur,

Türk Hava Kuvvetleri eski komutan­

W m

y L

son 30 yılın anılarını titizlikle kaıeme

aldı. Yayına başlayacağımız son da-

M e n d e re s , gözaltına alındıktan sonra görülüyor... kikaya kadar çalışmalarını sürdürdü.

YAZISI 6. SAYFADA

(5)

MİLLİYET

3 MAYIS 1985

| Kütahya'dayız... Menderes, suçum ne? dedi. Size,

suç izafe etmekle vazifeli değilim dedim ş

!f Menderes’i tevkif

a

İRMİYEDİ Mayıs Anayasası ile, düşünce ve tartışma

ortamında öyle bir serbestlik meydana g e lir ki, Ge■

---

ııe ra l M u h s in B atur da, yaptığı yoklamalarda ve soh­

betlerde, subaylarının, Türkiye’nin sorunlarına yakın ilg i duy­

duklarını görür. Türkiye’nin siyasi kalbi olan Ankara’da po li­

tika her gün sıcak kalmaktadır. Üstelik, Ankara'da nedense

çok miktarda askeri birlik, okul ve subay vardır. Silahlı Kuv-

vetler'deki general sayısının nerede ise, yarıya yakını, An­

kara'daki m uhtelit görev yerlerinde çalışmaktadırlar. Genel­

kurmay Başkanı

ve

kuvvet komutanları, yeni Anayasa gere­

ğince, M illi Güvenlik Kurulu üyesidirier. Yani, siyasi haya­

ta, askeri katılma ve kontrol, yasal olarak sokulmuştur. Ko­

mutanlar, isteseler de, istem eseler de, sıcak b ir siyasi at­

mosfer içinde yaşamakta, resm i ve özel yaşamlarında siya­

setçilerle yakın ilişkilere girerek onları tanıma fırsatları el­

de etmektedirler. Böylece, bunalımlı bir döneme g irild iğ in ­

de, politikacıların yeteneklerini, eksikliklerini, yaptıkları yan­

lışları ve zaaflarını açıkça görebilmektedirler.

Bugün, B atur’un 27 Mayıs 1960‘taki ilk büyük siyasal tec­

rübesinin hikâyesini dinliyoruz. Daha sonra, onun asıl bü­

yük rol oynadığı 12 Mart'a giden günlere döneceğiz...

İŞARETİN GELDİfiİ GECE

B e n , E s k iş e h ir ’d e B ir in c i A n a J e t Ü s s ü F -1 0 0 u ç a k la r ı G ru p K o m u ta n ı’y d ım . H a v a K u v v e tle rim iz , F -1 0 0 ’ le rle m o - d e r n iz e e d iliy o r d u . R ü tb e m , K u rm a y A tb a y ’d ı. Ü ç f ilo y a k o m u ta e d iy o r d u m . F ilo k o ­ m u ta n la r ı, ç o k g e n ç v e y e t e ­ n e k li s u b a y la r d ı. B e n d e k ırk y a ş ı n d a y d ı m ü s ’te , b ü tü n s u ­ b a y la r a ra s ın d a ç o k y a k ın b ir a r k a d a ş lık d u y g u s u v a rd ı. E s k iş e h ir ’d e k i h a v a c ıla rın ru h i d u r u m u n u ç o k iy i b iliy o r ­ d u m . G it t ik ç e tır m a n a n s iy a ­ s a l b u n a lım , h e p im iz i e t k i l i ­ y o r d u . 2 6 M a y ıs 19 60 a k ş a m ı, h e p im iz ü z ü n t ü lü , k a y g ılı, b e d b in , fa k a t a y n ı z a m a n d a , b ir h is s ik a b le lv u k u ile ü m it ­ li, h e y e c a n lı v e k o r k u s u z d u k . S a a t 2 0 .3 0 s ıra la rı id i. Ev­ d e y a ln ız d ım . E ş im , le y li o k u l­ d a b u lu n a n k ız ım ı a lm a k ü z e ­ re , İ s t a n b u l’a g it m iş t i. K a p ı ç a lın d ı. A ç tım . R e s m i e lb is e ­ li, fa k a t ş a p k a s ız , r e n g i s a r a r­ m ış , h e y e c a n lı b ir v a z iy e tte ,

Yarbay Agasi Şen’ i

g ö rd ü m .

“ Hayrola, ne arıyorsun bura­

da?”

d e d im . A ra m ız d a ş u m u ­ h a v e re g e ç ti:

—“ Albayım, hemen resmi

giyin, silahını al, gel g id e lim !”

— “ A nladık g e lirim , ama,

sen gtr iç e ri anlat, evde k im ­

se yok.”

— “ Y enge, ç o c u k yo k

m u?”

— “ Y ok.”

— “ Ev sah ip leri ses iş ite ­

b ilirle r m i?”

— “ İş itilm e z , ha ydi gel

iç e ri.”

— “ O halde kapıda

Y a rb a y K a y m a k lı

var, onu da çağıra­

yım .”

PLAN AÇIKLANIYOR

Kaym aklı

d a g e ld i. O t u r ­ d u k . Ü ç -d ö rt d a k ik a lık b ir iz a ­ h a tla , İs ta n b u l ve A n k a r a ’d a g ir iş ile c e k h a re k â tın g a y e ve u y g u la m a s ın a a it a ç ık la m a la r­ d a b u lu n d u la r . E s k iş e h ir ’ in , h a v a b ir lik le r in in e n k e s if b u ­ lu n d u ğ u y e r o lm a s ı n e d e n iy ­ le , H a v a K u v v e tle r im iz ’ in d e b u h a r e k â ta k a tı lm a s ın ı n d ü ­ ş ü n ü ld ü ğ ü n ü ; a y r ıc a ,

Adnan

Menderes, Haşan Polatkan

ve t a k r ib e n 25 k a d a r D e m o k r a t P a rti m ille t v e k ilin in E s k iş e ­ h i r ’d e b u lu n m a s ın ı d ik k a t e a la ra k , h e m e n ic r a a ta g e ç m e ­ y i t e k lif e tt ile r . H e y e c a n , b ira z k o r k u , a y n ı z a m a n d a s e v in ç iç in d e , y a n i, k a r m a k a r ış ık b ir h a le t- i r u h iy e iç in d e y d im . G e r e k li t e d b ir le r i a lıp h e ­ m e n h a re k e te g e ç e b ilm e k iç in , it im a t e tt iğ im iz k u v v e t ve k u m a n d a s a h ib i a r k a d a ş la r ı­ m ız la k o n u ş m a y a k a r a r v e r­ d ik . İlk o la r a k B ir in c i Ü s K o ­ m u ta n ı G e n e ra l

Süleym an

T ulg an’a

h a b e r v e r ilm e s in i t e k l i f e t t im . Y a rb a y

Kaym ak­

lı,

o t o m o b ili ile g id ip o n u e v in d e n g e tird i. G a y e t k ıs a b ir iz a h a tta n so n ra , d e rh a l b ize il­ tih a k e t t i. J e le f o n la , D ö r d ü n ­ c ü H a v a Ü s K o m u ta n ı o la n K u r. A lb a y

M ustafa Azaklı’yı

a ra d ım . T e le fo n a ç ık ın c a ,

“ Bi­

raz bize geisene, birkaç arka­

daş daha var, konuşuruz” de-

d im .

“ Anladım , g e liyo ru m ”

d e d i. V e e v d e n iç e r i g ir ip b iz i g ö r ü n c e ,

“ Haydi başlıyor m u­

yuz?”

d iy e s o r d u . D a h a ö n c e , b u m e v z u d a h i ç b ir k o n u ş m a g e ç m e m iş ti a ra m ız d a . D e m e k k i, h e p im iz te k e r t e k e r a y n ı ş e y i d ü ş ü n m e k te , fa k a t h a re ­ k e te g e ç m e k iç in u fa k b ir iş a ­ re t b e k le m e k te y d ik . Ö n e m li b ir s ila h k u d r e t in e s a h ip , u ç a k s a v a r b ir lik le r in i d e iş b ir ­ liğ in e d a v e t e tm e k g e r e k iy o r ­ d u . B u m a k s a tla , e s k i b ir h a ­ v a c ı b ü y ü ğ ü m ü z ü n k a r d e ş i o la n U ç a k s a v a r T u g a y K o m u ­ ta n M u a v in i A lb a y

Nadir Bür-

g ü t’ ü,

Y a rb a y

Kaym aklı

o to - m o b iy le a lıp g e tir d i. A lb a y

B ürg üt’e

m a k s a t a n la tıld ı. K e n d is i, m e m n u n iy e tle a y n i s a ft a y e r a la c a ğ ın ı, y a ln ız , e v in d e e ş in in ve k ız ın ın te lâ ş ­ la n d ığ ın ı, k e n d is in in e v e d ö ­ n ü p o n la r ı y a tı ş tır m a k ü z e re , y a rım s a a tlik b ir z a m a n a i h t i ­ y a c ı o ld u ğ u n u s ö y le d i. Ü z ü le ­ re k it ir a f e tm e m la z ım k i, h e ­ p im iz ş ü p h e li n a z a rla rla b ir b i­ rim iz e b a k tık .

“ H iç ayrılma-

sak daha doğru olm az m ı?”

d e d ik . N ih a y e t,

“ Sizi,

Y a rb a y K a y m a k lı

g ö tü rsü n ”

d e m e k z o ru n d a k a ld ık . G ittile r . Y a rım s a a t s o n ra , A lb a y

Bürgüt

g e l­ d i. S e fe r i e lb is e s in i g iy m iş ,

ediyorum9

M U H S İN B A T U R

K İM D İR ?

I

M E K L İ Orgeneral M uhsin B atur, asker kökenli b ir ai­ leden geliyor. Büyükbabası, A ğ ır Topçu M ira layı İs­ m ail H a kkı Bey, babası Yüzbaşı Salim Bey’ d ir. Yüz­ başı Salim Bey, 19I0 yılında H arbiye’ yi bitird ikte n sonra, p i­ lot yetiştirilm ek üzere Fransa’ya gönderilm iş ve Balkan Savaşı’ nda ünlü tayyarecimiz Fethi Bey’ le beraber hizmet yap­ mış. Sonra, Çanakkale Savaşı’nda istihkâm subayı olarak çar­ pışırken yaralanmış, b ir m alûl gazi olarak İstiklal Savaşı’ nda da geri hizmette bulunmuş.

I920’de doğan M uhsin B atur, ilk ve ortaokulu Ü sküdar’ ­ da okudu. Haydarpaşa Lisesi’ ne devam eden ve K uleli Askeri Lisesi’ ne ancak 10’ uncu sınıfta girerek, asker ve p ilo t olmaya karar veren genç M uhsin B atur, I940 Şubat’ında H arp O ku- lu ’ ndan, Temmuz 1942’ de de Hava H arp O k u lu ’ ndan mezun oldu. B a tu r, 22 yaşında teğmen p ilo ttu r. 1949 Ağustos’ unda, Kurm ay Yüzbaşı olarak A kadem i’ yi bitiren B atur, 1951 Ağus- tosu’nda Binbaşı, 1958 Ağustosu’ nda da A lbay oldu. 30 A ğ u s -' tos 1961 ’ de Tuğgeneralliğe terfi eden M uhsin B a tu r, 1963’ te Tümgeneral, 1966’ da Korgeneral, 1969’ da da Orgeneral’ d ir. O yıllard a, uçucu ve kurm ay olan havacıların hızlı kıdem al­ ma avantajı ile, Orgeneral B atur, kendisinden 8 yıl önce k u r­ may olmuş kara subaylarına yetişmiş, çok genç b ir generaldir. Kurm ay olmayanların 12 sınıf önündedir.

O rduda çeşitli yüksek görevlerde bulunduktan sonra, 49 yaşında, Hava Kuvvetleri K om utanTdır. Y ıl 1969. Siyasal ha­ yat, 12 M a rt’a doğru sürüklenm ektedir...

“Menderes ve arkadaşlarını ortamıza

alarak,

uçakla^

Eskişehioradan da

Ankara’ya hareket ettik...”

Batur'a göre siyasetteki baş eksiğimiz:

Sorunları kavgasız çözebilmek

B

Muhsin Batur, antlarında yer yer, olayların sentezini yap­

tıktan sonra onlar hakkındaki görüşlerini de belirtiyor. Anı­

larının politik yaşamımızla İlgili bir bölümü şöyle:

U G Ü N K Ü p o litik yaşantımızda, ik i konunun gündemde oldu­ ğu veya gündeme getirilmek istendiği görülm ektedir. B unlar­ dan birincisi; mevcut Meclis’ in, m illetin siyasi eğilim lerindeki değişmeyi temsil etmediği; İkincisi ise, Anayasa ve bazı yasaların me­ tinlerinde ve uygulamalarında değişiklik gerektiğidir. Açıkça ve kısa­ ca, b ir erken seçim ve başta Anayasa olmak üzere, bazı yasalarda değişiklikler isteniyor.

Bu isteklerin, bugün için gerçekleşmesi zor. Fakat, siyasi tartışma­ sının yapıldığı da, b ir gerçek.

Öte yandan, bu Anayasa’ dan çok memnun b ir kesim de var. İk is i­ ni de doğal karşılayarak, bazı noktalara değinmek istiyorum .

KAVGAYA DÖNÜŞTÜRMEYELİM

Konu ne olursa olsun, tartışm aları eskiden olduğu gibi kavgaya dönüştürmeyelim. Bazı girişim leri, yalnız siyasi partilerden beklemek alışkanlığından da, vazgeçelim.

Örneğin, sendikal haklar, basın özgürlüğü, Y Ö K yasaları ve uygu­ lam alarındaki aksaklıklar, mevcut yasalar ihlal edilmeden, önce bu kuruluşlar tarafından ele alınmalı, aksaklıklar be lirtilm eli ve değişiklik önerileri, millete açıklanm alıdır. İkinci aşamada, isteyen siyasi p a rti­ ler, bü görüşlere sahip çıkm alılar ve siyaset yolu ile bu istekleri yasal­ aştırm aya çalışm alıdırlar.

Bizde ise, mekanizma şimdiye kadar hep ters işlem iştir. İlg ili ku ­ rum lar, suskunluk ve atalet içinde bulunurken, onlar adına, siyasi par­

tiler kendilerini ortaya atm ışlardır.

Kaldı k i, bu istekleri benimsemeyecek ve karşı çıkacak partiler de mevcuttur. Bugün açıkça görülm ektedir ki, sağdaki p a rtile r statüko­ nun muhafazasını istemektedirler. Çünkü, çok istedikleri, gerçekleşe­ ceğini hayal bile etmedikleri b ir Anayasa ve suskun b ir toplum a kavuşmuşlardır. Sadece b ir sağ pa rti, Anayasa’ da değişiklik istemek­ tedir; o da toplum a yönelik b ir hizmet kaygısından doğmam akta, is­ tek, sadece siyasi kişilere konan yasakların kaldırılm asından ibaret kalm aktadır.

BECERİKSİZ POLİTİKACI

PO LİTİKAYI TEMSİL ETMEZ!

H alkı, beceriksiz politikacıdan soğutmakla, politikadan soğutmak ara­ sında büyük fark vardır. Belki istenmemiştir ama, halk, po litika cı ile birlikte politikadan da soğumuş ve ilgisi başka yönlere çekilm iştir. H a l­ buki, kişiler önemli olm am akla beraber, yurdu elbette ki, po litika cılar yönetecektir. Seçimlerden sonra iktidar, halkın ilgisini,

“ Enflasyon düştü

düşecek- İhracat patlaması oldu- Para- Kazanç- Faiz- Tahvil- Banka-

Köprü Baraj Kâr Ortaklığı"

gibi konulara çekmekle meşgul olm uş­ tu r. H a lb u k i, halkın yurdun yönetimine katılm a arzusu ve hevesinin artırılm ası gerekir. Siyasi partilerim izden, bu beklenirdi. Bu yapılm a­ yıp yasaklar ve kısıtlamalarla suskun b ir toplum yaratılırsa, eğilim ler bilinemez, kontrol edilemez, yönlendirilemez ve bakarsınız, toplum b ir gün patlayıvermiş.

Bu sebeple, varlığı bilinen konuları saklamak ve zorla örtm ek yeri­ ne, sabırla ve öncelikle üzerine eğilerek, ciddi girişim lerle çözümleme­ ye çalışmak herhalde daha doğru olur.

Menderes, yolda devamlı sigara

içiyor, hiç konuşmuyordu ”

fTahsin Yazıcı ve Zihni Üner

bana, (bu harekâtın başında kim

var?’ diye sorunca,

Bilmem,

herhalde biri vardır’ dedim”

“Harekâtın başında kim var,

gerçekten bilmiyordum. Uçağımız

Ankara’ya yaklaşırken, telsizle

öğrendim Cemal Gürsel’in,

yönetimin başına geçecek insan

olduğunu...

B a şb a ka n A d n a n M e n d e re s , 15 M a yıs 1 9 6 0 g ü n ü İz m ir ’ de b ir b ü y ü k m itin g d e k o n u ş m u ş ve ya n ­ d a ş la rın ın sevg i g ö s te rile riy le k a rş ıla n m ış tı. F o to ğ ra f o n u , bu g e z is i sıra sın d a İz m ir G azeteciler Ce- m iy e ti’ n i z iy a re ti sıra sın d a g ö s te riy o r. B und an 12 g ü n sonra 27 M a yıs sabahı ise te v k if e d ile c e k tir.

s ila h ın ı a lm ış tı. H e p im iz u ta n ­ d ık , s e v in d ik ve g ö z le rim iz y a ­ ş a r d ı. B u n d a n s o n ra , n e ta r z d a h a r e k e t e d ile c e ğ in e d a ir f i k i r m ü n a k a ş a la r ı y a p ıld ı. A lb a y

Azaklı,

B ir in c i ve D ö rd ü n c ü Ü s e r a tı ve g a r n iz o n d a y a ta n s u b a y la r ı, A lb a y

Bürgüt

d e , U ç a k s a v a r B ir liğ i’n i u y a rm a y a g i t t i . T e d b ir le r a lın d ı. E v le re d ö n ü ld ü .

PAROLA, KATİBİM ŞARKISI

G e c e , s a a t ik id e , m u h t e lif v a s ı t a la r la a r k a y o lla r d a n m e y d a n a g e ld ik . Ş e h ir t e le f o ­ n u v e ra d y o s u b u lu n a n A lb a y

Azaklı’ nın

o d a s ın a g ird ik . Y a r­ b a y

NUzhet Yolaç

d a b iz e k a ­ t ı ld ı . D a k ik a la r, s a a t o lm u ş t u s a n k i... S ig a r a d u m a n ın d a n g ö z g ö z ü g ö r m ü y o r , b a z e n s a n k i h iç b ir ş e y y o k m u ş g ib i ş a k a la ş ıp g ü lü ş ü y o r , b a z e n d e o r t a lı ğ ı d e r in b ir s e s s iz lik k a p lı y o r d u . S a a t 0 3 .0 0 ’e d o ğ ­ ru , a s k e ri te le fo n h a ttı ü z e rin ­ d e n , H a v a K u v v e tle r i K o m u ­ t a n l ı ğ ı n ı a r a d ık . C e v a p a la ­ m a d ık . B ira z s o n ra , ş e h ir te ­ le fo n u ile İ s t a n b u l’d a g e liş i­ g ü z e l b i r a b o n e y i is te d ik . P o s t a h a n e d e k i m e m u r ,

“ M u h te lif güzergâhlar üzerin­

den İs ta n b u l’la irtib a t kura­

m adık”

d e y in c e , h e y e c a n la n ­ d ık v e s e v in d ik . D e m e k , b ir ş e y le r b a ş la m ış tı. D u rm a d a n İs ta n b u l v e A n ­ k a r a r a d y o la r ın ı k a r ı ş t ı r ı y o r ­ d u k . S a a t 0 3 .3 0 ’d a İs ta n b u l R a d y o s u ’n u n ç a lış tığ ı b e lli o l­ d u . S a a t 0 4 .1 6 ’d a ,

“ K â tib im ”

s in y a lin i v u r m a y a b a ş la d ı. S a ­ a t 0 4 .3 0 ’d a ,

“ D ikkat!”

k e lim e ­ s in i d u y a r d u y m a z , s e v in ç g ö z y a ş la r ı iç in d e b ir b ir im iz e s a r ılıp , ra d y o y a y ın ın ın ta m a ­ m ın ı d in le m e d e n , o t o m o b ille ­ re b in e r e k , E ra t K a r a r g â h ı’ n a g e ld ik . B ir lik le r , c e p h a n e le r i b u lu n a n g e n ç s u b a y la r k u ­ m a n d a s ın d a , e v v e lc e k a r a r­ la ş t ı r ı lm ı ş n o k ta la n tu t m a y a v e M e n d e r e s ’ in b u lu n d u ğ u Ş e k e r F a b r ik a s ı’nı k u ş a tm a y a s e v k e d ild i. ★ * *

B u n d a n 25 y ıl ö n c e g e ç ­

m iş b u lu n a n bu olay, ç e ş itli

k a y n a k la rd a n , p e k ç o k a y rın ­

tı İle a n la tıld ı. Menderes, Po­

latkan ve k ü ç ü k b ir grup, ö n ­

ceden h a b e r ald ıkları için, g e ­

c e y a rıs ı Ş e k e r F a b rik a s ı’n-

dan a y rılıp K ütahya Is tik a m e

tinde yola çıkarlar. İhtilalciler,

a s k e ri uçaklarla takip ederek,

k ü ç ü k konvoyu bulurlar. K ur­

m ay A lb a y Batur, K ü tah y a ’da

Menderes ve a rk a d a ş la rın ı

te v k if e d iş s a h n e s in i, şöyle

c a n la n d ırır an ıla rın d a :

★ ★ ★

O d a y a g ir d iğ im z a m a n ,

Adnan M enderes, Tahsin Ya­

zıcı

ve

Z ih n i Üner

o d a n ın o r ­ ta s ı n d a a y a k ta ,

Haşan P olat­

kan,

K ü ta h y a H a v a E r E ğ itim T u g a y ı T u g a y K o m u t a n ı ’n ın m a k a m m a s a s ın ın y a n ın d a ,

26 M a yıs ı 2 7 M a y ıs ’ a ba ğlayan gece, E s k iş e h ir'd e K u rm a y A lbay M u h s in B a tu r’ u n e v in in kapısı ç a lın d ı. K apıda o za m a n ki H avacı Y arb ay (s o n ra k i C u m h u rb a ş k a n lığ ı Y averi ve T ü rk Hava Y olları Genel M ü d ü rü ) A gasi Şen v a rd ı. “ Y a rb a y H u lu s i K a ym a klı da d ış a rd a ” d e d i. İk i s u b a y B a tu r'a h a re k â tın ba şla m ak üzere o ld u ğ u n u b ild irm e y e g e lm iş le rd i.

t e le fo n la g ö r ü ş m e k ü z e re id i. B e n ve y a n ım d a k ile r , o d a d a - k ile r e a s k e r c e s e la m v e r d ik .

Adnan M enderes,

b a n a d o ğ ­ ru ile r le d i. E lim i s ık tı,

“ Vazi­

ye t nedir?”

g ib ile r d e n b a ş ın ı b ir ta r a fa e ğ e re k b a k tı, b e k le ­ d i. K e n d is in e ,

“ Silahlı Kuvvet­

le r m em leket idaresini ele al­

dı, benim vazifem sizi Eskişe­

h ir'e g ö tü rm e k tir”

d e d im . B i­ ra z d u r a la d ı.

“ Yani, beni tev­

k if mİ ediyorsunuz?”

d iy e s o r ­ d u .

“ Sizi em n iye t altına ala­

rak, Eskişehir’e götüreceğim ”

d e d im .

“ Suçum nedir?”

d e d i.

“ Ben size suç izafe etm ekle

vazifeli d e ğ ilim ”

c e v a b ın ı

ver-K u rm a y A lbay B a tu r, 27 M a y ıs ’ ta n s o n ra ,M e n d e re s ’ i te v k if e ttiğ i ver-K ü ta h y a ’ ya v a li o la ra k a ta n d ı. F o to ğ ra fta 27 M a yıs s o n ra s ın d a k i to p la n tıla rd a n b irin d e k o n u ş u rk e n

niz, arkadaşlarım la iştişa re

e d e y im ”

d e d i.

“ B u y u ru n

e d in ”

d e d im . O d a d a n ç ık m a ­ m ız ı b e k le y e n b ir h a lle r i v a r­ d ı. A lb a y

Ş ekip Saybaşlı,

b a ­ n a ç ık m a y a lım iş a r e ti v e r iy o r ­ d u . B iz o d a y ı t e r k e tm e y in c e , k o n u ş m a k t a n v a z g e ç tile r . Ü s ­ te ğ m e n

Erhan Suar,

ile r le y e ­ re k , ta y y a re y e b in e c e k le r i iç in s ila h a ra m a s ı y a p a c a ğ ın ı s ö y ­ le d i. Ü z e r le r in d e s ila h ç ık m a ­ d ı.

M enderes

ve a r k a d a ş la r ı­ nı o r ta m ız a a ta ra k , u ç a k la E s ­ k iş e h ir ’e, o r a d a n d a A n k a r a ' y a h a re k e t e tt ik . Y o ld a ,

Adnan

M enderes

d e v a m lı o la r a k s i ­ g a ra iç iy o r , h iç k o n u ş m u y o r ­ d u .

Tahsin Yazıcı

v e

Z ihn i

Üner

b a n a ,

“ Bu harekâtın ba­

şında kim var?”

d iy e s o ru n c a ,

“ B ilm e m ,

h e rh a ld e

b ir i

vardır”

d e d im . G e r ç e k te n d e b ilm iy o r d u m . A n k a r a ’y a y a k ­ la ş ır k e n , u ç a ğ ım ız İz m ir ’d e n g e lm e k te o la n b a ş k a b ir a s k e ­ ri u ç a k la t e ls iz ir t ib a t ı n a g e ç ­ t i. Ü ç a k ta , O r g e n e r a l

Cem âl

G ü r s e l’ in b u lu n d u ğ u n u , y ö n e ­ t im in b a ş ın a g e ç e c e k in s a n ın o o ld u ğ u n u , a n c a k b u s u r e t ­ le ö ğ r e n d im . Ö y le b ir o r t a m ­ d a id ik kİ, h e r h a n g i b ir in in b ir k i b r i t ç a k m a s ı y e t e r li o lm u ş ­ tu . S o r g u s u z s u a ls iz , k e n d i­ m iz i b u iş in iç in e a tm ış , b a ş a ­ rıs ız lık h a lin d e b a ş ım ız a g e le ­ b ile c e k le r i d ü ş ü n m e k b ile is ­ t e m e m iş t ik .

K ü ta h y a 'd a B a tu r ve e k ib i ta ra fın d a n , M e n d e re s 'le b irlik te te v k if e d ile n le r a ra s ın d a , DP m ille tv e k il­ le rin d e n (d aha ön ce K o re ’ de tu g a y k o m u ta n lığ ı ya p m ış o la n ) G eneral T a h s in Y a zıcı, Z ih n i Ü n e r ve M a liye B akanı H aşan P olatka n va rd ı. B a tu r’ un y a n ın d a k i B inbaşı N ecati G ü lte k in , P o la tk a n ’ ın t e le ­ fon etm e sin e e n g e l o ld u .

d im . B u s ıra d a , B in b a ş ı

Neca­

ti G ü lte kin

m a s a n ın y a n ın a ile rle y e re k ,

Polatkan’ ın

t e le f o ­ n u n a m a n i o ld u .

Adnan Menderes,

h e p im i­ z in y ü z ü n e a y rı a y rı b a k ıy o r, s a n k i t e s ir a lt ı n a a lm a y a ç a ­ lış ıy o r d u .

“ M üsaade

ederse-•YA R IN .'

TALAT AYDEMİR

(6)

4 MAYIS 1985

MİLLİYET • 7

yıhn olayı,

21 Mayıs işyarımda, General Batur, Albay Aydem ire karşı

ÖltllIİC©

•Talat

Aydemir, bir

ihtilal hastasıydı9

S

'

O N 25 yılın, d e m o k ra tik yaşam te c rü b e le rin i te h ­

lik e y e so ka n en ö n e m li olay, a s k e rle rle s iv il p o ­

litik a c ıla r ara s ın d a k i s iy a s a l g e rg in lik tir. B unu,

O rg e n e ra l M u h s in B a tu r d e rin le m e s in e yaşadı. A s k e ri

m ü d a h a le le rin h e m e n a rkasından, n o rm a l s iv il y ö n e ti­

me d ö n ü ş le rd e , p o litik a c ıla rın ö n e m li b ir k ıs m ın ın a s ­

k e rle rle h e sa p la şm a d u y g u s u n a k a p ılm a la rı, h a tta b u ­

na d iğ e r p a rtilile rd e n de d e s te k b u lm a la rı, s a ğ lık lı b ir

d u ru m m u h a k e m e s in e ve o la y la rd a n d e rs a lm ış g ö rü ­

nen b ir y e n i d ö n e m in b a şla m a sın a c id d i ş e k ild e m a n i

oluyor.

O r g e n e r a l B a tu r , a n ıla rın ın b u g ü n k ü b ö lü m le rin d e ,

ç o c u k lu ğ u n d a k a ra k te rin i ş e k ille n d ire n b ir olayı, b a b a ­

sının ö lü m ü n d e n s o n ra k i g ü n le ri

v e

21 M a yıs 1963'te,

T a la t A y d e m ir is y a n ın d a d o ğ ru d a n d o ğ ru y a a ld ığ ı k a ­

rarlarla, a s k e ri ve s iy a s i k iş iliğ in in y e n i b ir b iç im a lış ı­

nı a n la tıyo r.

19 63 y ılın a g ir d iğ im iz d e , o r ta lık s ü tlim a n d e ğ ild i. G e ­ re k S ila h lı K u v v e tle r ’d e , g e ­ re k s e , e m e k li o lm a la r ın a ra ğ ­ m e n

Talat Aydem ir

ve g r u ­ b u n d a , fa a liy e tle r g ö z le n iy o r ­ d u . B iz , B ir in c i H a v a K u v v e ti m e n s u p la rı, bu a tm o s fe r in d ı­ ş ın d a , g ö re v le r im iz le m e ş g u l­ d ü k . A m a , s u b a y la rd a k i g e n e l e ğ ilim , bazı k o n u la rd a t a t m in ­ s iz lik ve h u z u rs u z lu k o ld u ğ u ­ n u b e lir tiy o r d u . A P ve Y T P ’y e v e b u p a r t i­ le r in İş le d ik le ri k o n u la ra s e m ­ p a ti d u y u lm a d ığ ı a ş ik â r d ı. Ç o k b a s it g ö rü n e n , fa k a t m a ­ n a s ı d e ğ iş ik b ir o la y ı a n la t ı r ­ s a m , b u h is le r d a h a iy i a n la ­ ş ılır . G e n e ra l o la ra k , re s m i a ra ­ b a m v a r d ı. F a k a t, b u a ra b a y ı h iç b ir z a m a n ö z e l iş le r im d e v e h a fta s o n u t a t ille r in d e k u l­ la n m a y ı s e v m e z d im . K u lla n ıl­ m ış 1 9 5 9 m o d e l b ir C h e v r o le t a ld ım v e E s k iş e h ir ’d e p la k a ç ık a r ttım :

“ 26 AF 111”

A r k a ­ d a ş la r ım , b e n im o t o m o b il a l­ m a m a s e v in d ile r a m a , b ir s ü ­ re s o n r a b ir s ö z c ü g ö n d e r d i­ le r,

“ Komutan, rica etsek şu

plakayı d e ğ iş tirir m isiniz?”

d e d ile r . N e d e n d iy e s o r d u m .

“ AF yazıyor, etrafta yanlış

mana çıkaranlar o la b ilir”

d e ­ d ile r .

IAYAR, SERBEST...

1963 y ılı Ş u b a t’ın d a , M e c - l i s ’te n k ıs m i b ir a f y a s a s ı ç ık ­ tı. 27 M a r t’ta da ,

Celal Bayar

K a y s e ri C e z a e v l’ n d e n ş a r tlı o la r a k s a lıv e r ild i. F a k a t, A n ­ k a r a ’y a g e liş in d e , ç o k g e r e k ­ s iz g ö s te r ile r y a p ılm a s ın ı s a ğ ­ la y a c a k , a la y iş li ve y a n lı ş t u ­ tu m la r iç in e g ird i. K a n d ırılm ış b a zı e r le r d a h i, s ila h la r ın ı b ı­ ra k a ra k ,

Bayar’ ın

e lin i ö p m e y a rış ın a it ild ile r . 14’ le r d e y u r­ d a d ö n m ü ş le r d i. B e n , 1961 y ı­ lın d a n b e r i

Talat A yd e m ir’ i

g ö r m ü y o r d u m .A m a , t a n ı y a b il­ d iğ im k a d a rı ile b u a lb a y ım ız , y u rd u n b u n a lım a g ir d iğ i b ir d ö n e m d e , a r tık h iç b ir ö n e m i o lm a y a n K o re B ir l i ğ i ’ n e g i t t i ­ ğ i iç in , M illi B ir lik K o m it e s i’ n e g ir e m e m iş ti. B u s e b e p le k o m p le k s iç in d e y d i. Y e rin d e d u ra m a y a n , fa k a t n e is t e d iğ i p e k b e lli o lm a y a n b ir ih t ila l­ c i ru h a s a h ip ti. D a h a d o ğ r u ­ s u , b ir ih tila l h a s ta s ı id i. İtir a f e tm e k g e r e k ir k i, o z a m a n la r, ik i y ö n lü d a v ra n ış la r iç in d e b u lu n a n b a zı y ü k s e k r ü tb e li k im s e le rle o la n iliş k is i d e v a m e tt iğ i iç in , k e n d is in i g ü ç lü g ö ­ rü y o r, a y r ıc a b a zı y a n ılg ıla r a d a d ü ş ü y o r d u . H a v a K u v v e t- l e r i ’ n d e b ir k a ç s u b a y a e l a t ­ m a k la , b u k u v v e ti e le g e ç ir e ­ b ile c e ğ in i s a n m a k g ib i... B ö y le b ir o rta m d a ,

21 Ma­

yıs Olayı

p a tla k v e r d i.

“İsyan girişimim haber alır almaz,

birliklerimi alarma geçirttim ve uçaklmmı

Ankara üzerine

“Uçaklarımız, Ankara üzerinde bildiri yağdırdı. Bildiride

,

‘Aynı kanı ve aynı üniformayı taşıdığımız halde, isyana

silahla karşı koymaya azimli olduğumuzu * bildiriyordum ”

B A Ş B A K A N İN Ö NÜ VE A L B A Y A Y D E M İR

M u h s in B a tu r’ un , “ İh tila lc i b ir ru ha s a h ip ” diye ta n ım la d ığ ı A lbay Talat A y d e m ir, Kara H arp O kulu K om utanı İken de, b ir isya n g iriş im in d e b u lu n m u ş tu . T a rih , 22 Ş uba t 1 9 6 2 ... Oysa, bu ta rih te n b ir ik i gün ön ce, zam anın B aşbakanı İsm e t İn ö n ü , Harp O k u lu ’ nu z iy a re t e tm iş , a n ca k A yd e m ir ve a rk a d a ş la rı, B a ş b a k a n ’ a h iç b ir şey s e z d irm e m iş le rd i. A y d e m ir (önde s a ğ d a ), İn ö n ü ile b irlik te .

GENERAL BATUR,

İSYANCILARA KARŞI

O la y ı h a b e r a lır a lm a z , k a ­ r a rg â h ım a g e ld im . G e lir k e n , y a p a c a ğ ım ş e y le r in p la n la r ı­ nı d a k a fa m d a h a z ırla d ım . Y a p tığ ım d e ğ e r le n d ir m e ­ y e g ö re , o la y ın b ir is y a n h a re ­ k e t i o ld u ğ u , s e b e b in in k ıs ır v e h a ta lı g ö rü ş le , ş a h s i k a p ­ r is le r e d a y a n d ığ ı k e s in d i. B ö y le b ir h a r e k e tin b a ş a rı s a ğ la m a s ı, T ü rk m ille t in in ve S ila h lı K u v v e tle r i’ n ln g e le c e ­ ğ i b a k ım ın d a n ç o k a c ı n e tic e ­ le r v e r e b ilir d i.

O h a ld e , v e r ile c e k k a ra r, k a rş ı k o y m a k tı!

K arşı k o y m a ka ra rı, ik i tü r ­ lü t a t b ik e d ile b ilir d i:

Pasif

ve

aktif

te d b irle rle ... P a s if te d b ir ­ le rle , ra d y o y u ve A n k a r a ’ n ın y a r ıs ın ı iş g a l e tm iş is y a n c ı la ­ ra k a rş ı k o y m a n ın , z a a f t e la k ­ ki e d ile c e ğ i a ç ık tı. B u z a a fta n y a ra rla n a c a k a s ile re , y e n i k a ­ tı lm a la r o la b ilir d i. A s ile r , ik i g r u p h a lin d e m ü ta la a e d ile b ilir d i:

Elebaşı­

ları

ve

İştirakçiler, iştirakçiler,

k a n d ır ılm ış , z a y ıf v e y a d a h a ç o k g e n ç o ld u k la r ı iç in , k a r ­ d e ş k a n ı d ö k ü lm e d e n m e s e ­ le n in ç ö z ü m y o lla rı a r a n m a lıy ­ dı. B u n u n iç in d e , ö n c e a s ile r ü z e rin e h a v a d a n ik a z e d ic i b ir b ild ir i a tılm a lı, s o n ra je t u ç a k ­ la r ıy la s e s d u v a rı a ş ıla ra k , f i ­ il i ilk b a s k ı g ö s t e r ilm e liy d i. A y rıc a , b u k a ra r ve e y le m le r i­ m iz d e n H a v a K u v v e tle ri ve o r ­ d u k o m u ta n la rı h a b e rd a r e d il­ m e liy d i.

ANKARA ÜZERİNE BİLDİRİ

YAĞMURU

Ö n c e , b ü tü n b ir lik k o m u ­ ta n la r ı m la t e k t e k k o n u ş tu m . D u ru m u ve g ö r ü ş le r im i b ild ir ­ d im . B ir lik le r i a la r m a g e ç ir t ­ t im ve ş u e m r i v e r d im :

T.C.

M.S.B.

1 ’in c i Hava Kuvveti

Kom utanlığı Karargâhı

G E R E Ğ İ İÇ İN :

Kuvvete bağlı

üsler Eskişe­

h ir Garnizon

B irlik le ri

B İL G İ İÇ İN :

Hava Kuvvetleri

K. 3’ üncü Hava

Kuvveti K.

Hava E ğitim

K.’ lığı

1’in c i Ordu

K.’ lığı

2’nci Ordu K.’lığı

1. Türk m ille tin c e kabul e d il­

m iş olan Anayasa’mızın Mec­

lis veya hüküm et tarafından

ihlal e d ild iğ i hususunda, m il­

le t ç o ğ u n lu ğ u vicdanında bir

kanaat be lirm e diği m üddet­

çe, ufak veya büyük olsun,

h iç b ir züm re veya kuvvetin

m eşru düzeni bozmaya hakkı

olm adığına inanm ış biz hava­

cılar, bu g ib i hareketlere te ­

vessül edenlere karşı, aynı

kanı ve aynı üniform ayı taşı­

dığım ız halde, silahla karşı

koym aya azim liyiz.

2. Bu em rin alınışı ile, b ü ­

tün üsler alarma geçecekler,

faal bütün tayyareler bomba,

roket ve m erm i ile yüklenecek,

kalkış ve hedef için em ir bek­

leyeceklerdir.

Garnizon kom utanları ma­

halli en büyük m ülki am irle iş­

b irliğ i ederek sükûn ve huzu­

run tem inini sağlayacaklar ve

halka gerekli yayınlarda bu lu­

nacaklardır.

3. Emrin alınıp anlaşıldığı­

nın b ild irilm e sin i rica ederim.

M UHSİN BATUR

TUĞGENERAL

1’in c i Hava Kuvveti K.

H a v a n ın ış ım a s ı ile b i r l i k ­ te k a lk a c a k , s ila h s ız u ç a k la rı h a z ırla ttım . A s k e r i H a v a M a t- b a a s ı’ nı a ç tıra ra k , b ild ir i h a li­ n e g e t ir d iğ im e m r in b ir in c i m a d d e s in i A n k a ra ü z e rin e h a ­ v a d a n a tm a k a m a c ı ile b a s tırt- tım . S a b a h o lu r k e n ,

General

Tansel

te le fo n la b e n d e n H a rp O k u lu ü z e r in e u ç a k g ö n d e r ­ m e m i is te d i. B e n , z a te n u ç a k ­ la rı h a v a la n d ır m ış tım .

“ Uçak­

lar kalktı, iki dakika sonra An­

kara üzerinde”

d e d im . B ild ir i­ y i h a v a d a n a ttırd ım . K e n d i b ir ­ lik le r im e v e r d iğ im e m r in b ir ö r n e ğ in i, b ö lg e m iz d e b u lu ­ n a n V in c i v e 2 ’ n c i O rd u k o ­ m u ta n lık la r ın a b ilg i iç in s u n ­ d u m . T u tu m u m u z u n n e o ld u ­ ğ u , a ç ık ç a b ilin s in is te d im . A n k a r a ’d a is e ,

General

Tansel,

b e n im k o m u ta m d a b u lu n a n 4 'ü n c ü Ü s ’s e d ir e k t e m ir v e r e re k , (b u n a y e t k is i v a r d ır k o m u ta n la r ın ) a s i k u v ­ v e tle r e a te ş a ç tı r m ış . A m a , m a a le s e f y a n lı ş h e d e fe a te ş a ç ılm ış v e m e ş r u ta r a fa z a y i­ a t v e r d ir ilm iş . B ö y le c e ,

21 Mayıs

o la y la ­ rı d a k a p a n d ı v e

Talat Ayde-

m ir’ le

a r k a d a ş la rı M a m a k A s ­ k e ri M a h k e m e s i’n d e y a r g ıla n ­ m a y a b a ş la d ıla r .

YARIN: CUMHURBAŞKANI

CEVDET SUNAY LA...

A Y D E M İR , S A N IK KÜ R SÜ SÜ N D E

İlk isya n g iriş im i, A lb a y Talat A y d e m ir ve a rka d a ş la rın ın “ s ila h ­ larını b ıra k m a la rı k o ş u lu ” y la , ka n sız b içim d e s o n u ç la n m ış , is ­ yan cılar yargılanm am ış ama, e m ekliye se vk e d ilm iş le rd i. 21 M ayıs 1 9 6 3 ’ te ise, A y d e m ir’ i yine b ir is y a n g iriş im in d e b u lu y o ru z . Ge­ ne ral B a tu r, bu isya n a karşı ç ık ıy o r ve A n ka ra ü z e rin d e u ç a k la ­ rın attığı b ild irile rle , gerekirse silahla isyancılara karşı konulacağını açıklıyor. A ydem ir, ken disini sanık k ü rs ü s ü n d e b u lu y o r.

H A Ş A R I BİR ÇOCUK

M u h s in B a tu r, ilk o k u l 3 ’ ü n cü s ın ıfta y k e n , “ h a ş a rıla ş tığ ın ı” b e lirtiy o r. B a tu r’ un özel a lb ü ­ m ü n d e n , ilk o k u l ö ğ re n c iliğ i sırasında ç e k ilm iş ik i fo to ğ ra fı: Ü s tte k i fo to ğ ra flı’ a rka sın d a , “ M a­ yıs 1 9 3 1 , Ü sküda r Selim iye 1 9 ’ un cu İlkm e kte p 4 ’ ün cü sınıf h a tırası’ ’ yazıyor (B a tu r, önde sol­ dan 7 ’ n c i). A ltta k i fo to ğ ra fın a rk a s ın d a ise , " 5 A h a tıra s ı” d iye ya zıyo r (B a tu r, en ü s tte ).

• "Tüm derslerim ’¡yi’, 'Hal ve Ta­

vır' notum ise, orta' idi. Bir ilaç­

la bunu silip, ’çok iyi’ yaptım.

Karne delinince, marifetimiz or­

taya çıktı"

Bizim sokağın uzunluğu, 50

metreyi geçmiyordu. Bu sokak­

tan iki orgeneral çıktı. Biri ben,

diğeri Ali Fethi Esener"

1929 yılında, babam 38 yaşında öldüğünde, ben ilkokulun üçüncü sınıfına devam ediyordum. Eko­ nomik zorluklarla karşılaşmıştık, ona rağmen, yılı İtalyan okulunda tamamladım. A ile toplantısın­ da, annemin aybk geliriyle, ik i erkek çocuğu bü­ yü tm e sin in çok zor olacağı anlaşıldı. Benim, Üsküdar Selimiye’ de oturan büyükbabam emekli Albay

İsmail Hakkı

Bey’ in yanına gönderilmem kararlaştırıldı.

Yeni evimde, büyükbabam, o yıl yüksek m ü­ hendis çıkmış olan küçük amcam

Sami,

babaan­ nemin kardeşi

Huriye Teyze

ve oğlu

Enver

Ağabey

ile evin kızı gibi olan

İkbal Abla

vardı. Beni, çok sevdikleri büyük oğullarının b ir yadi­ garı gibi gördüler, bütün ev halkı, bana büyük sevgi ve yakınlık gösterdi. O tarihte, 9 yaşındaydım.

Bütün bu iy i davranışlara rağmen, onlara uyumda önceleri çok sıkıntı çektim. B ir defa, ba­ ba evinde çok şımartılmıştım. Beyoğlu tarafında, zamanın modern hayatını yaşıyorduk. Kardeşime, ecnebi dadı tutulm uştu, fakat ben geceleri anne ve babamla sık sık gezmeye giderdim . H a tırladı­ ğım kadar,

Novotni

(ilk fırın sandöviç yediğim yer),

Viyana Birahanesi

(ilk bayan garson gördü­ ğüm yer),

Bclvü, Bomonti Bahçesi

(cazı da bu­ lunan ve benim ik i m islim boyunda b ir bayanla çarliston yaptığım yer), haftada b itka ç kez sine­ ma (sessiz film le r oynardı) gibi,

“ hızlı”

b ir ya­ şantımız vardı.

HAŞARI BİR OĞLAN

Üsküdar’daki ev sakinleri ise, gerici tutucu de­ ğil, fakat sakin ve efendice eski İstanbul yaşantı­ sını sürdürüyorlardı. Kışın, pek nadir sinemaya, yazın Bağlarbaşı’ ndaki açıkhava tiyatrolarına gi­ d ilir, usul-erkân dahilinde m isafir kabul ed ilir, ev­ lerde semaver kaynardı. Yanlış hatırlam ıyorsam, mahalleye elektrik 1931 yılında geldi. İlk radyo­ yu D okto r Ta lat Bey isminde b ir komşumuz aldı. Bizim sokağın uzunluğu 50 metreyi geçmiyordu. Sonraları bu sokaktan iki orgeneral çıktı, b iri ben, diğeri

A li Fethi Esener.

Selimi Salis (Üçüncü Selim) İlk o k u lu ’nda dör­ düncü sımfa başladım. Önceleri çok sıkıntı çek­ tim . İtalyan usulü kaligrafim i, öğretmenim hiç beğenmedi. M atem atik terim lerini Türkçe olarak bilm iyordum . (Müselles (üçgen), zaviye (açı), mu­ rabba (kare) demek zor geliyordu.] Zamanla, hep­ sine uyum sağladım, şımarıklığı bırakmış, fakat çok yaramaz olmuştum. (Belki anne ve kardeşten ayrılmanın verdiği hırçınlık, bugünkü moda teri­ miyle bunalımdı.) Yaramazlığımı, arkadaşlarım da teşvik ettikleri için, olm adık şeyler yapıyordum. B ir gün, okuldan eve gelirken, sırası ile bütün ha­ vagazı lambalarının camını kırm ıştım. M em urlar, eve gelip kırık camların parasını isteyince, büyük­ babamdan çok utandım .

HAYATI GÖRME VE ALIŞMA DENEYLERİ

Sınıfımızdaki öğrenciler arasında, o zamanlar büyük yaş farkı vardı. Belki de, savaştan yeni çık­ tığımız içindi bu. Büyüklerden b ir kısmı, beşinci veya altıncı sınıfa geçtiğimizde okulda görünme­ diler. Am a ben, onlardan çoğunu gördüm . Erkek­ le r, tra m vaylarda vatm an, b ile tç i, Boğaz vapurlarında memur olm uşlardı. Kızlar, kucakla­ rında çocukları üe pencerelerden bizlere el sallar­ dı. Bu yaş farkımn elbette k i kötü yönleri de vardı. Bazı şeyleri, yalan yanlış erken öğreniyor,

büyük-H A L VE GİDİŞ

B abasını k a y b e ttik te n son ra ha şa rıla şa n Ba­ t u r ’ un d e rs le ri " i y i ” ya da “ ço k iy i” . . . Ne v a r k i, “ hal ve g id iş ” h a n e sin e , ö ğ re tm e n ­ le ri b u n la rı p e k y a z m ıy o r. K ü ç ü k M u h s in ’ in “ hal ve g id iş ” i, hep “ o r ta ” o la ra k g id iy o r. B a tu r, arkadaşıyla buna da b ir ara çözüm b u ­ lu y o r. “ O rta ” yı, ilaçla s ilip , y e rin e “ iy i” ya da “ ç o k iy i” y a z ıy o r. A ile sin e im z a la ttık ta n s o n ra , e s k i n o tu n u iş liy o r. Karne d e lin in c e , iş a n la ş ılıy o r.. B a tu r’ un ilk o k u l d ip lo m a sı

lere özenerek, biz küçükler de sigara içiyorduk. İlko ku l dördüncü sınıfta, günde b ir ik i derken, be­ şinci sınıfta yüz paraya (iki buçuk kuruş) 5 adet b irin ci alıp içmeye başladım. Başlayış o başlayış, hâlâ artırarak devam ediyorum .

Çok yaramaz olduğum için,

“ Hal ve Tavır”

notum da, “ o rta ” id i. Evde çalıştığımı gö rüyor­ lardı, derslerimden iy i notlar alıyordum ... Bu ko­ nuda b ir diyecekleri olamazdı, fakat yaramazlığa gelince, toleranslan yoktu. O halde, benim önlem almam lazımdı. Beşinci sınıftayken, çareyi bulduk. Sınıf arkadaşım

Kemal

E rsoy’ un (emekli kurm ay albay) babası, eczacı albaydı.

Kemal

de, ilaçlan tanıyordu. Karneyi alınca, on la nn evine gidiyor, cam çubuğu ilaca ba tınyor, karnedeki

“ orta”

ya­ zısını silip

“ çok

iy i” yazıyorduk. Karne imzalan­ dıktan sonra, tekrar ayni usulle silip

“ orta”

yapıyorduk. Ne çare k i, sonunda karne delindi ve m arifetim iz meydana çıktı...

YARIN: KURMAYLIK İÇİN SINAV

Siyasal hayatımızda silahlı Kuvvetler

M u h s in Batur, Hava Kuvvetleri Komutanlığı görevinden

emekli olup ordudan ayrıldıktan sonra, politikaya fiilen gir­

di. Senato üyesi oldu. Bir türlü sonuç alınamayan Cumhur­

başkanlığı turlarında, en çok oyu aldı. B atur, “20. yüzyılın

b a ş ın d a n beri, S ila h lı K u vvetler'in s iy a s a l h a y a tım ızd a e t­

kin rol o y n a d ığ ı” görüşünde. 27 Mayıs, 21 Mayıs ve 12 Mart

olaylarının içinde bulunan M u h s in Batur’un liyakat nişa­

nını zamanın GenelkurmayBaşkanıFaruk G ü rle r takarken.

]

O N yüzyılda, askerlerin siyasal hayatımızda yüklendikleri gö­ revleri, önemli bazı olaylan hatırlatarak, belirlemek istiyo­ rum.

1908 yılında Anayasa’nın tekrar yürürlüğe konulması,

Abdiilha-

mit

istibdadına son verilmesi, yeni meclislerin açılması ve Meşruti yö­ netime geçiş; Rumeli ve Selanik’te

Enver Bey

(Paşa),

Resneli Niyazi

Bey, A tıf Bey

gibi subayların öncülük ve girişim leri sonucunda

ger­

çekleşmişti.

1909’ daki yobaz ve tutucuların isyanı (31 M a rt), Hareket Ordusu tarafından bastırıldı ve

Abdiilhamit

tahttan in d irild i.

Balkan Savaşı sonrası, başta Kurmay Yarbay

Enver Bey’in

bu­ lunduğu bir subay grubu, Babıali Baskını’ nı yaptı ve hükümeti düşür­ dü.

Kurtuluş Savaşı,

Mustafa Kemal’in

önderliğinde zafere ulaştı ve yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruldu.

27 Mayıs 1960’ ta, bir grup general ve subay tarafından, yönetime bütünüyle el konuldu. 12 M a rt 1971’de Silahlı Kuvvetler’ i temsilen dört komutan, siyasi bir müdahalede bulundu, son olarak, 12 Eylül 1980’de, yine Silahlı K u vve tle ri temsil eden beş kom utan tarafından yönetime bütünüyle el konuldu.

SİYASAL PARTİLER VE ASKERLER

Yaşadığımız yüzyılda kurulan önemli siyasal partilerin örgütlen­ melerinde ve liderlik mevkilerinde, askerlerin görev aldıktan hatırlan­ malıdır. İttihatTerakkive H ü rriye t-İtila f Fırkaları, Halk Fırkası (sonra C H P ), Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Serbest Fırka, Adalet P ar­ tisi, M illiyetçi Hareket Partisi, Büyük Türkiye Partisi, M illiyetçi De­ mokrasi Partisi örnek olarak verilebilir. Türkiye’ nin cumhurbaşkanları

Celal Bayar

hariç, hep askerlerden seçilmiştir. Sonuçlanamayan 1980

cumhurbaşkanlığı seçiminde bile, ik i büyük partinin adayları general­ di. Bugüne kadar görev yapmış 19 başbakanın 7’ si asker kökenlidir.

Asker aydınların (subayların), nüfus içindeki oranının küçüklüğü düşünülürse, devlet yönetiminde ¿öylesine önemli ağırlıkta misyon yük­ lenmenin birtakım sebepleri olm alıdır.

ASKERİ EĞİTİMDE İDEAL AŞILANIR

Bizim okullarımızda, çağdaş eğitimin yatımda, gençlere ortak bir ideal ve rilir. Bu ideal, beyin yıkayarak değil, inandırılarak aşılanır. İdeal şudur:

“ Atatürk ilke ve devrinden ile Türkiye Cumhuriyeti

Dev-

leti’ne sahip çıkmak ve bunlan iç ve dış düşmanlara karşı korumak!”

Bizim kuşağımıza, yetişme ve eğitim çağımızda, tarihim iz ve devlet hayatımızda görev almış insanlann, özellikle askerlerin yaşantıla­ rı en küçük ayrıntısına kadar öğretildi; her konuda büyük

Atatürk'ü

Ve

yakın arkadaşlarım örnek aldık.

Atatürk’ün

H arp Akademisi öğ­ renimi sırasında el yazısıyla siyasi içerikli gazete çıkardığını, Akade- m i’ yi Kurm ay Yüzbaşı olarak bitirdiğinde, Yıldız’ da sorgulandığını, ilk görevinin sürgün sayılabilecek Şanı olduğunu, Vatan ve H ürriyet Cemiyeti’ nin kurulmasındaki katkısını, gizlice Selanik’ e gidişini, İtti- hat-Terakki Fırkası’nın kurulm a çalışmalarına katkısını, sanki olayla­ rın içinde yaşayan bizmişiz gibi, heyecan duyarak öğrendik. B irinci Dünya Savaşı’ ndaki başarılarını, savaş üzerindeki düşüncelerini hiç çe­ kinmeden üstlerine rapor ettiğini, adeta tek başına A nadolu ih tila lin i başlatmasını, C um huriyeti kuruşunu, eylemleri sırasında insanüstü mü­ cadelelerini ¿eynimize yerleştirerek yetiştik. Fakat, subay olup rütbe­ lerim iz ilerledikçe, b ir ikilem de gözümüzde önem kazanmaya başladı. Gerçekler başka, nasihatler başkaydı. Kurtuluş Savaşı, asker-sivil si­ yasal kadro ile m illetin el ele vermesiyle başarılmıştı. O dönemde, ko­ mutanların çoğu, rütbelerine göre birliklere komuta ederken, aynı zamanda m illetvekilliği ve bakanlık yapıyorlar, üstelik üniform alarını

da çıkarm ıyorlardı. A m a, ne zaman ki, en yakın silah arkadaşlarının b ir kısmı

Atatürk’le

anlaşmazlığa düştüler, kendilerine askerlik veya m illetvekilliğinden b irin i seçin denildi. Hayatı boyunca askerlik ve si­ yaseti beraber yürütmek gereğini duyan

Atatürk,

şunları söyledi:

“ Komutanlar, askerlik görevi ve gereğini düşünürken ve uygu­

larken. dimağını siyasi düşüncelerin etkisinde bulundurmaktan ka­

çınmalıdır. Siyasi gerekleri düşünen başka görevliler olduğu

unutulmamalıdır. Memleketin genel yaşamında orduyu siyasetten arın­

dırmak ilkesi, Cumhuriyetin daima sözünü ettiği bir esas noktadır.

Şimdiye kadar izlenilen bu yolda, Cumhuriyet orduları vatanın emin

ve metin hamisi olarak, hürmet ve kuvvet mevkiinde kalmışlardır.”

İKİLEMİN SİHİRLİ ANAHTARI

Bazı siyasilerimiz ve düşünürlerimiz (beni mazur görsünler), biraz safça b ir düşünceye kendilerini kaptırm aktadırlar. Silahlı Kuvvetler İç- hizmet Yasası,

“ Silahlı Kuvvetlerin görevi, Türk yurdunu ve Anaya­

sa ile tayin edilmiş Türkiye Cumhuriyeti’ni kollama ve savunmaktır”

d iyo r. Bu maddenin ilk bölüm ü,S ilahlı Kuvvetler’e

askeri,

ikinci bölü­ mü ise, siyasi içerikli b ir görev vermektedir. Bu nedenle, bu maddeyi değiştirelim, siyasi görev kısmı kalmasın, askeri müdahale im kânı da ortadan kalkar diyenler çıkıyor. Oysa, askerlikte

“ durumdan görev

çıkarma”

gibi değişmez b ir kaide vardır. Yani, böyle b ir çıkarma ya­ pılsa da, Cumhuriyet tehlikeye düştüğü anda, görevden kaçılmaz. Bun­ ları, b ir ikilem i iyice belirtmek için yazıyorum . Gerçekıbaşka, nasihat başka olamaz. Bu ikilem i ortadan kaldırm anın tek yolu,

İsmet

İn ö ­ n ü ’ nün de dediği gibi, siyasetçilere düşüyor. Mesele, siyasetçilerin yurdu yönetirken beceri göstermeleri ve müdahale ortam ı yaratm am aiarıdır. Batı ülkelerinde bir siyasal bunalım çıktığında,bunu kom utanların çöz­ meye kalkıştığı görülm üyor. Bizde ise, kom utanlar müdahalede biraz gecikseler, halk

"Ordu nerede kaldı?”

diye soruyor.

Referanslar

Benzer Belgeler

Whatever their social origins, the fact that women and men are married through marriage means that they are partners, an essential social role in their own lives and that they

lazer ışığı verilerek oluşturulan ve piko kovuk adı verilen bu küçük kovuk sayesinde ışık, metrenin milyarda birinden daha küçük bir noktaya odaklanabiliyor. Bu sayede

4 — Soyadı kanunu, yanlış olarak ve Avrupa karşısında kötü bir taklitçilik tesiri altmda soyadlarının öz isimlerden sonra kullanılma­ sını her nasılsa

Fakat ay­ nı zamanda, bütün gençler gibi, beni de çok uzun, çok zahmetli bir görevi yapmaya çağırdı. Küçük Mecmua Yıl 1, Sayı

Picardo Calero Marco D el ‘Pc Qerardo PHcrola D u c / 10 Olivier Çagnére Selma Qürbüz ‘Kpmet A ki ‘Kuroda 'François & Jean Lamore. Loïc Madec 'Victor Mira

Y A Ş A M IN I ve sanatı­ nı Paris’de sürdüren Abidin Dino, önü­ müzdeki aylarda tslanbu) ve Ankara’da açacağı sergilerin ve yakında yayınlanacak “

Altı sene kaldığım ve geçen büyük harp müddetini gç çirciğim Yemenden dönmüştüm. Altı sene evvel ayrıldığım İstanbul şehir bakımından hiç

Daha önce iki kez fasiyal paralizi atağı öyküsü olan ve açık teknik mastoidektomi uygulanmış olan bu vaka bize üçüncü fasiyal paralizi atağı ve işitme azlığı