• Sonuç bulunamadı

Kebapta lezzet ve şovenizm:Develi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kebapta lezzet ve şovenizm:Develi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

O F R A Bekri Çeşnici

Develi

Kebapta lezzet ve şovenizm

K

ebabın gelişmiş bir damak tadıyla ne öl­çüde bağdaştığı tartışma götürür mü bi­

lemem. Ama bildiğim böylesi bir tar­ tışmayı başlatıp ‘anti-kebap’ yanı tuttuğunuz takdirde, Adana’dan başlayıp Güney ve Gü- neydoğu’nun hemen tümünü, hatta kimi za­ man değişik biçimlerde de olsa Orta Anado­ lu’yu da içine alan geniş bir kesimin hiç de azımsanmayacak tepkilerine hedef olacağmız- dır. Çünkü bu yörelerde kebap ‘kutsal’dır.

Bir başka bildiğim de ister kebaptan yana olun ister ona karşı, kebabın hasının ülkesin­ den gelen peynirli künefenin her türlü damak erbabı tarafından üstünlüğünün kabul edile­ ceğidir. Doğallıkla, halis “Urfa yağı”ndan ya­ pılması halinde. (Ne yazık ki değişen damak tadımıza ve belki de haklı kolesterol korku­ muzun sonucu olan gelişmeye, herkes ayak uydurmak zorunda kalıyor. Arif Develi bile buna uymuş ve “Künefeyi Urfa yağı ile yapı­

yoruz. Ama artık değişen damak zevkine uy­ mak için içine biraz da margarin katıyoruz”

diyordu.

Yine bir bildiğim de Gaziantep’te olduğu kadar, sılaya çıkmış Gaziantepliler ya da An- tep kebaplarının en güzellerini sunan ve adeta bu alanda simgeleşmiş bulunan Develi’de de kebap tadına biraz şovenizmin karışmış ol­ duğudur. Şöyle ki, Develi’ye bir Antepli ile birlikte giderseniz, size sunulan kebap başka oluyor, yalnız başınıza giderseniz başka...

Bu açıklamam yanlış anlaşılmasın, kalite­ de bir düşüş olmuyor. Yalnızca Anteplilere su­ nulan kebabın tadı bir değişik oluyor. Bu bel­ ki de kimi zam an, oraya gidenlerin ‘memleketten’ getirdikleri özel sarmısakları verip “Aha benim kebabı bununla

yapacaksın” demelerinden doğuyor.

Belki de yabancının damak zevkinin An- tepli ile uyuşmadığını uzun yılların gözlemi sonucu saptamış olan Develi, bu yüzden böyle davranıyor. Nitekim, terbiyeli nefis kuşbaşı- yı tadan bir İstanbullu hanımın yüzünü bu­ ruşturarak “Bu et hafif ekşimiş” demesi, bi­ raz yörenin tadına yabancılıktan, biraz da haklılığı ya da haksızlığını tartışma konusu etmek istemediğim bir İstanbullu benmerkez- ciliğinden kaynaklanıyordu galiba.

O zaman Anteplinin kebap şovenizmini hakli görmek gerekmiyor mu?

Belki bilmediğim olabilir diyerek bir kayıt düşerek belirtmek isterim ki ister Gaziantep içi nde olsun, ister dışında, şimdiye dek yedi­ ğim en güzel Antep kebaplarını, İstanbul Sa- natya’daki Develi’de tattım. Arif Develi bu durumu, 1911’den bu yana bu işi yapmaları­ na ve kuşaktan kuşağa kebapçılığı sürdürme­ lerine bağlıyor. Arif Bey, Develi’de üçüncü ku­ şak, tıpkı Antalya Develi’deki ağabeyi gibi...

Ne yazık ki şimdilerde dışarda yalnızca ke­ baplarını ve hamur tatlılarını tadabildiğimiz zengin Antep mutfağının sulu tencere yemek­ lerini bir yana bırakın, onlar artık, hiç değil­ se dışarda yok. Ama Develi’de yiyebileceği­

niz kebaplar arasından klasik şişi (oysa ter­ sam aıya aaKi ueveıı ae, zengin Antep muttagınıjı özgün yemeklerini tadabilirsiniz. Bu arada Urfa yağı ile yapılmış “ künefe” yi ve sarma, kuşgözu gibi tatlıları da unutmamak gerek... biyelisi fevkalade oluyor ve ağızda dağılıyor

Develi’nin şişi. Domatesli şişi, domatesli Ur­ fa kebabı, Adana kebapları, hadi biliyorsu­ nuz ve her yerde yiyorsunuz diyelim... Ama ya Antep’e özgü nefis patlıcanlı kebap, haş­ haş kebap, sebzeli kebap, simit kebap, sar­ ımsak kebap, soğan kebap, Develi köfte ve de bazı yörelerimizde “domalan” da tabir edi­ len, Antep’te “keme” denen ve Avrupa’da, he­ le hele Fransa’da çok ünlü ve epeyce pahalı olan düpedüz Truffe’un da kendisi keme ke­ baba ne buyrulur?

Bunların hepsinin de çok güzel hazırlan­ dığını belirtmeye sanırım gerek yoktur. Ama Develi’nin spesiyalitesinin de spesyalitesi (hep kebap alanında) et sote çoban kavurma ile başlıyor ve gerçekten çok nefis köftesi, Ali-

nazik’i Yeni Dünya Kebabı ve taze Antep fıs­

tığı (kambersiz düğün olur mu?) ile sürüyor. Eğer zeytinyağlı mezelerden seçecekseniz, taa Mersin’den başlayıp tüm Güney boyun­ ca süren, sınırlarımızın ötesinde Arap ülke­ lerinde de yenen humus ile Antep dışında az gördüğümüz “Muhammara”yı öneririm.

Yine mezeler arasında sayacağım “Abu Ka­

nunu da tadınız ki patlıcanlı kebabı, Alina-

ziki ve patlıcan söğürmesinin yanında Antep mutfağı, patlıcandan neler yaratıyor görün...

Doğallıkla, bu kebapların ve mezelerin ya­ nında domates ezme yemenizi salık veririm. Gerçi, Develi’de yediğim ezme çok fazla su­ luydu ve Hacıdan’da sunulanın yanında ha­ fif kalıyordu; ama artık her şeyi iyi olan bir kebapçıda (örneğin o bildiğimiz normal ca­ cık bile çok iyi yoğurt ile yoğun kıvamda ya­ pılmış olmasından mı ne, kaymak gibiydi) bir küçücük kusur da olsundu.

Bu kebap şölenini Antep’in güzel tatlılarıy­ la (baklava, sarma, kuşgözü) tamamlamak gerek. Ama saydığımız tüm tatlıların güzel ol­ masına karşın ben yine de daha önce tatma- dıysanız eğer, mutlaka “künefe”yi tadın de­ rim.

Geçen hafta, iki kişi, çiğ köftesi, üç çeşit karışık kebabı, cacığı, ezmesi ve künefesiyle birlikte 60 bin lira, hesap verdik.

Develi’ye mutlaka gidin derim. Ama unut­ mayın hele hele eski Anteplilerden bir tanı­ dığınız varsa onlarla birlikte gitmeniz daha da iyi olur. □

DEVELİ RESTAURANT,

Balıkpazarı Gümüşyüzü Sokak, No: 7 Samatya/İSTANBUL

Tel: 585 11 89 - 585 43 86

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ahmet Adnanın Pariste antropolo­ ji cemiyetinin bir toplantısında j (Musé de l'Homme) de verdiği kon­ ferans büyük alâka uyandırmıştır. , Yunus Emre

13 ürünün satıldığı mağazanın imajının olumlu olması satılan ürünlerin kaliteli olduğunu gösterir. 14 Sat ı ş sonrası hizmetin başarılı olması

The residual corrections for data are first determined with a sample of dijet events with low statistical uncertainty, where the response of jets over a wide range of p T is

Mesihi soğuktan uyuyamadığı için sabaha kadar ateş üstündeki kebap gibi

Bilinen en eski tarih yazımı antik Yunan’da ortaya çıkmıştır. Akdeniz bölgesinde bir uygarlık olan antik Yunan uygarlığı bu bölgede kurulan diğer

Elde edilen bulgular doğrultusunda, aynı ses dizisi içerisinde olduğu tespit edilen Türk halk müziğindeki bu eserin ‘Uşşak’ adı ile adlandırılmasının doğru

Dilli-düdükler alt sınıfındaki Tek- dilli olan aletleri Türkler pek eski çağlardan beri kullanmaktadırlar.. Asya Hunları’ndaki Bilir, Ortaçağ daki zamr,

Saat 3 te Büyükada İskele meydanın­ da kıymetli müverrihin tabutu etrafında ailesi ve çocukları başta olmak üzere lise talebeleri, Büyükada îlkmekteb