• Sonuç bulunamadı

Türklerde musiki aletleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türklerde musiki aletleri"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Musiki Aletleri konulu

araştırmasında şu bilgileri veriyor; Türklerin kullandıkları musiki aletlerinin en eski kalıntıları, Orta Asya’daki arkeoloji kazılarından elde edilmiş olup MO 8. yüzyıldan başlar. Bunlar dümbelek, düdük, çeng, bağlama vb. tiplerindendir. Yüzyılların musiki aletleri,

milletlerarası kullanılan Hornbostel- Sachs (1914) sınıflandırması içinde gözden geçirildiğinde, bazı tiplerin zengin çeşitli olduğu görülüyor.

Ezgi eşliğinde kullanılan aletlerin en basiti, el çırpma veya sert maddeleri birbirine vurmadır. "Kendisi-sesliler"in Vurmalılar alt sınıfında en eskilerden beri Gong ve çan kullanıldı. Ortaçağ da ise Kase, Tas ve levha biçimli aletlerin bulunduğunu biliyoruz. Yeni çağ da "Fincan-saz ', "Şişe" vb. denilenler vardı, vuruşturmalıların en eskileri ise Zil, çalpara vb’dir. Daha sonraları zilli-maşa, şakşak gibi aletler

kullanıldı. Son yüzyıllarda parmak zili, Mehter zili, kaşık kayrak ı biliyoruz.

Başka bir alt sınıfı oluşturan "Silkmeli-sarsmalılar'dan çan, çıngırak, çıngırdak başta ehli hayvanlara takılmak üzere, çeşitli yerlerde kullanılagelen pek eski aletlerdir. Mehter takımında görülen Çevgan ise Chou çağından (MÖ 1134-249) beri bilinen eski bir alettir.

Ayrı bir alt sınıf olan

Çertmeliler de Türkler, yalnız ağız- çengini kullanageldiler. Geçmiş yüzyıllarda pek yaygın olan bu alet, ilkçağdan beri çeng-kopuz, Temir- kopuz, Ağız-tanburası, Gupuz vb. adlarıyla bilinir. Çağımızda yalnız Türkistan'da kullanılıyor.

Tasnifin ikinci kümesindeki "Deri- sesliler" yine ezgiye ritm katan aletlerdir. Bunun Kasnaklılar alt

Türklerde

Musiki

Aletleri

Türklerin kullandıkları

çalgıların birçoğu

kavimlere de geçmiş

ve benimsenmiştir.

Bunların başında

Kopuz, Zurna, Bilir,

Düdük, Çevgan ve

Davul geliyor...

T f i r l/ halk

I U I

musikisi

sözlü, ya da l\sözsüz olur. Sözlü musiki, bütün türleriyle halk türkülerini ve türkülü oyun havalarını, sözsüz musiki ise türküsüz halk oyunlarının ezgilerini kapsar...

Türkler uzun geçmişleri boyunca, pek çok çeşitli musiki aleti kullanmış milletlerden biridir. Değişik yer ve çağlarda ele alınmış musiki

aletlerinin sayısının, 300

dolaylarında olduğu bilinmektedir. Bu aletlerin yapımında en

eskilerden beri, ağaçlardan, bitkilerden, ehli hayvanların deri, bağırsak, kıl kemik boynuzlarından yararlanılmıştır. Bu aletlerin adlandırılmasında ise başta

ses-taklidi (onomatope) olmak üzere yapıldığı maddenin veya şeklinin dikkate alındığı, bazen de yapanın yakıştırmasından çıktığı görülüyor.

Geçtiğimiz aylarda Anadolu Bankası Tünel Sanat Galerisi nde açılan bir sergi musikimizin geçirdiği safhaları kapsaması açısından ilginçti. İstanbul Üniversitesi Musiki Araştırma Grubu'nca düzenlenen ve 6000 yıldan bugüne gelen Türk kültürünün özelliklerini gösteren sergide Orta-Asyadan gelen örneklerden yapılan nefesli, yaylı, mızraplı, vurmalı çalgılar yer aldı.

(2)

sınıfında fazla çalgı yoktur. Onların da aslında Yakındoğu

(Mezopotamya) menşeli olduğu anlaşılıyor. Eski kaynaklardan "Damuru", "Tef”, "Tümrü” vb'ni öğreniyoruz.

Kendi buluş ve yapımları olduğu anlaşılan Çanaklılar alt sınıfından aletler Türklerde çok çeşitlidir. Bunlar yarımküre veya aynı görevi görecek biçimli bir gövdenin ağzına deri gerilerek yapılır. En eskileri Köbrük, Kengirek, Tümrüg, Tavıl ve Dümbelektir. Bunlar ortaçağdan beri çeşitli boy ve tiplerde

karşımıza çıkıyor. Nakkare, Nagara, Kudüm, Kus, Tavılbaz, Davulbaz gibi. Son yıllarda ise bu dümbelek tipindeki çalgıların çömlek

dümbeleği, Cam dümbeleği, Yemen dümbeleği, Eyüp dümbeleği... gibi, çeşitleri ortaya çıkmıştır.

Ezgiyi seslendiren asıl musiki aletlerinin iki kümesinden birincisi olan "Nefes seslilerin ilkin

kemiklerden yapıldığı sanılıyor. İlk

dalı "borular" ağaç kabuğu veya metaldan yapılmış pek uzun boylu aletlerdi.

ikinci dalı oluşturan "Düdükler” Türklerde üç tip olarak görülüyor. Bunlardan en eskisi Dikine Üflemeli aletlerdir. Sıbızgı, sipsi gibi. Dikine üflemelilerin Damaklı olanlarını düdük ve dilli kaval olarak biliyoruz. Yandan üflemelilerin ise Türklerde pek az yapılmış ve kullanılmış olduğu anlaşılıyor. İlkçağdaki Tığ ve Şıbızgu'nun sonraları devam

etmediği görülüyor. Buradaki Tığ ın Sümer'deki dikine üflemeli "Tı-gı” ve Çin'deki yandan üflemeli “Ti” ile benzer adlar taşıması dikkate değer.

Dilli-düdükler alt sınıfındaki Tek- dilli olan aletleri Türkler pek eski çağlardan beri kullanmaktadırlar. Asya Hunları’ndaki Bilir, Ortaçağ daki zamr, Mızmar, son yüzyıllardaki Balaban, Ney hep aynı türdendir. Yine bu alt sınıfdaki Tulum

(3)

m

genel aaı Zuma dır. Zurna nın yakınçağlarda Kaba, Cura, Asafi Şlhabl, Acemi gibi pek çeşitli tipleri

yapılarak bir aile meydana getirilmiştir.

Yine bu kümedeki Kendinden Havalıların Fırıldak, Zırıltı, Civciv vb. denilenleri yalnız ses çıkaran ve başta çocuklar arasında olmak üzere çeşitli yerlerde kullanılan

aletlerdir. Bir "Ağız orgu" olarak tanımlanan Çıpçığ 8.-16. yüzyıllar boyunca kullanıldıktan sonra unutuldu.

Ezgi seslendiren çalgıların ikinci kümesi olan "Teii-sesliler'in ok atan yaydan geliştirildiği sanılıyor. Bunların sesleri öncekilere göre daha zayıf ama pek zengindir. Eski alt sınıfı bağlamadır. Manzum sözlü edebiyata eşlik ettiklerinden pek yaygın kullanıldılar, ilkçağda Kopuzlar, Ortaçağ da Tanbur, Tanbura, sonraki yüzyıllarda iki telli, Bulgari, Bozok, Şarkı, kara düzenden oluşan Bağlama Ailesi geldi.

ortaçağ da aynı tipten Ud ve onun değişik boylardaki zengin ailesi çıktı. O yüzyıllardan Ud-I Kadim, Ud-i Kamil, Tarabü’lfeth, Tuhtefü’l-ud, Şehr-ud adlarını biliyoruz. Son yüzyıllarda görülen Lavta ise, Avrupa’dan dönüp gelmiş bir tip idi. Çinliler, Hu eh’in

dedikleri bir tür kemençeyi, lO.yy’da Uygur Türkleri’nden aldıklarını söylerler...

(4)

m

csaü&aatâ

Turkish Musical

Instruments

T

urkish folk music consists both of songs with lyrics and

instrumental accompaniments to folk dances. Throughout their long history the Turks used a large wide range of musical instruments, estimated by historians at around 300 in number. The materials used included wood, leather, hair and horn. Their names are often onomatopoetic.

The earliest Turkish musical instruments have been found in excavations in central Asia, and date from the 8th century BC onwards. They include the dümbelek, a small drum, the whistle, the çeng, a simple harp, and the bağlama, a string instrument. The simplest accompaniment to songs is clapping or striking two hard

things together, such as the gong and bell. The oldest Turkish

percussion instruments include the zil (cymbal) and çalpara (castanet). Other Turkish striking instruments included the zilli masa (tongs and cymbals), şakşak (wooden rattle), and parmak zili (finger cymbals). The çevgan used by the ottoman mehter bands, consisting of a hooked stick and a suspended ball, is recorded by the Chinese during the Chou dynasty (1134-249BC).

The mouth harp was widely used by the Turks until two or three centuries ago, but today is found only in Türkistan.

Hemispherical drums with leather skins were used in wide variety by the Turks. The oldest types are the köbrük, kengirek, tümrüg, tavil and /dümbelek. The most commonly

used today are types of dümbelek. The earliest wind instruments among the Turks were probably made of bone and later of bark or metal. Various whistles and pipes have always been used. The ancient Turkish tığ, whose use had died out by the Middle Ages, is interesting for the similarity of name with the Sumerian ti-gi and the Chinese ti, which may indicate a connection of origin.

Wind instruments have been used by the Turks since very ancient times, the most common type today being the zurna, a form of oboe. The bagpipes used in some regions of Turkey are believed to be of Near Eastern origin.

Stringed instruments are thought to have been developed from the bow and arrow. Many different types have been used in Turkish music over the ages, including the kopuz, tanbur, and bozok which are all types of bağlama, having a long neck and played by plucking, in the Middle Ages the ud came to

the fore. The ancestor of the lute, the ud took many different forms. The kemence, a small violin played like a cello has several forms, one

of which, the hu ch in is recorded as having been introduced to China by the uighur Turks in the 10th century.

Kişisel Arşivlerde Istanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

YÜZ YÜZE ve UZAKTAN ÇEVRİMİÇİ EĞİTİM YOLU İLE 1 KASIM 2020 TARİHİNE KADAR GÖRDÜĞÜNÜZ DERSLERİN SINAVLARI YUKARIDA BELİRTİLEN TARİHLERDE YAPILACAKTIR. OKULA

Avrupa’ya geçmelerinden hemen önce Aral Gölü’nden Don nehrine kadar uzanan sahada yaşayan Alanları mağlup etmişler, daha sonra bazı grupları Kafkasya’dan

■ Taşınabilir Ölçü Aletleri: Bu tür ölçü aletleri çoğunlukla atölye, işletme ve laboratuvar ortamlarında pratik ölçüm yapmak amacı ile kullanılan sabit bir yere

Ihlamur eş değer (homojen) yapılı olduğu için özellikle resim masaları ve plançetelerin yapımında, torna ve oyma işlerinde, modelcilik ve kalıpçılıkta çok

Anadili Türkçe-Kürtçe olan 5-9 yaş aralığında özgül dil bozukluğuna sahip iki dilli çocukların Türkçe morfoloji ve sentaks performans özellikleri

Daha sonra 1990’lı yıllarda İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Enstrüman Yapım Bölümü Başkanı Cafer AÇIN tarafından klasik

Ses tablosu yapımında, ses ve alt tablonun ağacının seçilmesi, kullanılacak ağacın damar yapısının özellikleri, tabloların birbirine yapıştırılması, bombelerinin

Yüzeye yapılan bu tutkal sıvazlamasının amacı, bundan sonra oluşabilecek darbelere karşı dilimlerin direncini artırmaktır zira dış yüzeye atılan vernik aşamasına