• Sonuç bulunamadı

Türkiye'nin yurt dışında düşünmeye mahkum ettiği değerli insanlardan biri:Masalcı Hoca 90 yaşında

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkiye'nin yurt dışında düşünmeye mahkum ettiği değerli insanlardan biri:Masalcı Hoca 90 yaşında"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

O - O / * )

33

"

ls

2 Subatl 997

PORTRE

51

Pertev Naili Boratav kucağında ilk oğlu Korkut ile.

Levent TAYLA

illi Şef Döneminin gücünden ve itibarından epey yitirdiği son yıllarında, Ankara Dil Tarih Coğrafya

, Fakültesi’ndeyiz. Dersliklerden biri hıncahınç dolu. Sıralan dolduranların çoğu üniversite öğrencisi değil. Ankara ve çevresindeki ilçelerde görev yapan genç öğretmenler. Kürsüdeki profesör, iMde bir burnuna doğru kayan gözlüğünü düzelterek bir masal anlatıyor. Evet... lafın gelişi falan değil, gerçekten bir masal anlatıyor. Dinleyenler de öyle yavaş yavaş gözkapaklan ağırlaşıp uykuya geçeceklermiş gibi görünmüyorlar hiç. Tam tersine ellerinde kalem kağıt, hocanın ağzından çıkan her bir sözü kaydetme yarışındalar. Bu sırada, uzaktan belli belirsiz duyulan ritmik bir uğultu giderek şiddetleniyor, şiddetlendikçe tek tek sözcükler seçilmeye başlıyor homurtular içinden. Sonunda bütün fakülteyi inleten bir slogana dönüşüyor bu sözcükler... "M asal dinlemeye değil, hesap sormaya geldik!" Fakültenin bahçesini, hiçbir açık fikre tahammülü olmayan devletten daha devletçi, binlerce aşın sağcı hukuk öğrencisi kaplamıştır. Kızgın kalabalık halk arasmda yüzlerce yıldır anlahlagelen masalların üniversite kürsülerinde yerinin olmadığım, masalların da masalcıların da üniversiteden atılmasını istemektedirler. Daha doğrusu buzdağının görünen ucudur bu yalnızca. Asıl sorun, kendileri gibi düşünmeyen hiç kimseye yaşam hakkı tanınmayacağının gösterilmesidir. Hele bir de bu kişilerin adı solcuya çıkmışsa... Turana, ırkçı ideolojilerle gözü dönmüş öğrencilerin elinden kurtulabilmek için fakültenin arka kapısından kaçar m asala hoca. Odası basılan, tartaklanan, hakaretlere uğrayan fakülte dekanı Prof. Şevket Aziz Tansu'yu ise askerler kurtarır hukuk öğrencilerinin elinden.

O günlerin genç m asala profesörü Pertev Naili Boratav bugün tam 90 yaşmda. Pek de gönüllü olmadan ömrünün 45 yılını geçirdiği Paris'teki evinde eski anılara dalarken, o günlerde olduğu gibi, burnuna düşen gözlüğünü eliyle

düzeltiveriyor hala.

Bu olay bütün benliğini, enerjisini ülkesinin kültür hayatı için adayan bir aydıran, ülkesinden kopuşuyla noktalanacak sürecin başlangıadır. Ama gelin biz, kaldığımız yere tekrar dönmek üzere şimdi daha da gerilere, bindokuzyüzlerin başlarına dönelim.

YÜZ YILLIK BİR YOLCULUK

1907 yılında, bugün Bulgaristan sınırlarında kalan Darıdere'de dünyaya gelir Pertev Naili. Balkan Savaşının çıkmasıyla da, daha o beş yaşmdayken Türkiye’ye göç eder ailesi. 1924’te Kumkapı Fransız Koleji'nde başladığı orta öğrenimini 1927de İstanbul Erkek Lisesinde tamamlar. Halk kültürüyle ilgili çalışmaları ta o günlere, lise son sınıftayken, babasının kaymakamlık yaptığı Mudurnu'da halk türkülerini derlemeye başlamasına kadar uzanır. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine girerken, masallarla, halk türküleriyle, gelenek göreneklerle olan ilişkisini bir hobi olmanın ötesinde bir mesleğe, dahası bir yaşam biçimine dönüştürme karan vardır aklında. İddialıdır. Nitekim üniversite bitirme tezi olan Köroğlu Destanı bu alanda ülkemizde yapılmış ilk bilimsel araştırmadır. Köroğlu gibi, babasının gözünü oydurduğu için padişaha kafa tutan bir otorite karşıtım, tezine konu olarak alması bazılarının hoşuna gitmese de, çalışması çok başardı bulunur. Diplomasim aldıktan sonra 1932 yılına kadar hocası Fuad Köprülünün asistanı olarak aynı üniversiteye bağlı Türkiyat Enstitüsünde çalışır.

KONYA'YA ŞANSLI BİR GEZİ!

İşte tam o sıralarda öğrencileriyle birlikte bir araştırma gezisi düzenlenmiştir. İstanbul'dan gelen grup, Konya Kız Öğretmen Okulu'nda kalacaktır. Okulun edebiyat öğretmeni Hayrinüsa Hanım'la o ilk karşdaşma, bir iki yd sonra 1934'ü 1935'e bağlayan ydbaşı gecesi son derece mütevazı bir evlilikle noktalanır. Aradan

Pertev N aili Boratav ve eşi Hayrinüsa Hanım

geçen 62 yda rağmen Hayrinüsa Hanım bugün hala, "her yılbaşında bütün dünya bizim için eğleniyor gibi gelir bize" diye anlatıyor. Genç çiftin nüfus kayıtlarındaki Boratav adının ise ayrı bir hikayesi var. 90 yaşındaki çocuk gözleri afacanlılda parlıyor Pertev Nailinin, adının tümüyle uydurmaca olduğunu anlatırken. "Üniversitede bir arkadaşım vardı, Nihal Adsız diye, sonraları bana düşman oldu, yollarımız aynldı, hakkımda komünist diye yazdar yazdı, ama o sıralar arkadaştık işte. Neyse, Nihal'in en büyük merakı çevresindekdere lakap

uydurmaktı. Bana da Pertev'i deforme ederek Boratav adım takmıştı. Soyadı kanunu çıkıp herkesin kendine bir ade adı seçmesi gerektiği zaman..." Laik kemalist rejim Pertev N ailinin

soruşturmaya gerek duymaksızın bursun kesilmesine karar verir. Pertev Naili duruma bir çözüm bulmak umuduyla Türkiye'ye döner. O günlerde müfettiş Hayrinüsa Hanım'ı çağırır makamına: "Bana önce uzun uzun Nazi rejiminin nasıl güçlü olduğunu, Türkiye'nin de bunu örnek alması gerektiğini anlattı. Sonra da, hata yaptığnmzı kabul edersek kocamı geri döndüreceğim söyledi. Herhalde gençliğin de verdiği heyecanla verip veriştirdim. Türkiye'ye dönmeyi yeğlediğimizi söyleyip çıktım odasından."

YURDA DÖNÜŞ... YENİ DERTLER

Yeniden üniversiteye döner Pertev Naili Boratav. 1946 yılında Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesinde profesörlük unvanım elde edene kadar geçen yıllarda Anadolu'yu kanş kanş gezip folklor ve halk edebiyatı ürünleri derler. Politik eylemlilik içinde değildir ama sosyalist düşünceleri benimser. İşte Hukuk Fakültesi öğrencileri Edebiyat Fakültesini bastıkları günlerde adı iyiden iyiye solcuya çıkmıştır. Ona yönelik tepkiler yalnızca turana öğrenciler arasmda değil, yönetim kademelerinde de yoğunlaşmaktadır. Kısacası ona yol görünmüştür artık, geriye bir tek, uygun mazeret bulmak kalmıştır. Kısa bir süre sonra o da bulunur. Nazi zulmünden kaçıp Türk üniversitelerine gelen Yahudi ya da muhalif Alman profesörleriyle birlikte Prof. Pertev Naili Boratav, Prof. Behice Boran ve Prof. Niyazi Berkes, üniversitenin parasızlığı gerekçe gösterilerek üniversiteden

TÜRKİYE'NİN YURTDIŞINDA DÜŞÜNMEYE

MAHKUM ETTİĞİ DEĞERLİ İNSANLARDAN BİRİ___

Masalcı

Hoca 90

yaşında

Yayın dünyasında gürültüler koparan Nasreddin Hoca külliyatını hazırlayan

Pertev Naili Boratav’ın yirmi birinci ve son kitabı yakında yayımlanacak.

Boratav'ın kitap konusunda tek bir şartı var: ithafa dokunulmaması... "Bu kitabı

gurbette ölen iki arkadaşım Behice Boran ve Niyazi Berkes’e ithaf ediyorum!"

ailesinin namım soyadı olarak kabul etmez: Hacıoğullan. "Doğrusu ben de öyle hacıh hocalı bir ad istemiyordum, o zaman aklıma Boratav geldi. Uyduruk olduğu için bizden başka hiç kimsede yok!"

NAZİZMİN POSTAL SESLERİ

Boratav çiftinin ilk oğullan Korkut (Prof. Korkut Boratav) bir yaşma gelirken Almanya için bir eğitim bursu önerilir Pertev Naili'ye. Gerçi burs hititoloji içindir, ama o bir yolunu bulup farklı dersler alarak, halk bilimi çalışmalarım

yoğunlaştıracağı düşüncesiyle kabul eder. Küçük Korkut büyükannesinin, Boratav çifti ise Almanya'nın yolunu tutarlar. Yıl 1935. Hitler iki yıldır iktidardadır. Nazizmin kahverengi tonlan yalnızca Almanları değü, Almanya'daki Türk öğrencderi, hatta Türkiye'deki kimi yöneticileri de etkisi altına almıştır. Bu ortamda "yapılmayacak" şeyler yapar Boratavlar. Her şeyden önce bir Yahudi'nin evinde otururlar, (Hayrinüsa Hanım: "Hem ev çok ucuzdu, hem de ev sahiplerimiz son derece iyi insanlardı.") aynca Pertev Naili kendisi gibi Türkiye'den burslu gelen öğrenciler arasmda Nazi rejimini eleştiren konuşmalar yapar ("Bu tuhaf rejimin savunulacak neresi var ki!") Hepsi Nazi demeklerine üye olan bu Türk öğrencder Pertev Nailinin sözlerini Almanya’daki Türk eğitim müfettişine yetiştirirler, o da hiçbir

atılırlar. Olay kamuoyunda büyük tepki uyandırır, hatta yurtdışmdan büe duyulur, politik bir mesele halini alır. Yalnızca unutulan bir yanı vardır olayın, bu arada ikinci çocukları Murat da (bugün Fransa'da nükleer fizik profesörü) dünyaya gelmiş olan Boratav adesinin nasd geçineceği. Pertev Naili TBMM'ye bir ddekçe yazarak durumunu anlatır ve Türkiye'nin neresinde olursa olsun, bir kütüphane memurluğu talep eder. Talebi

reddedilmez. Ama kabul da edilmez. "Bugün hala o ddekçeye cevap bekliyoruz," diyor Boratavlar muzipçe. Eş dost yardımları bir süre idare eder ama, bir yere kadar. Pertev Naili Amerika Büyükelçiliğine başvurarak, bir Amerikan üniversitesine Türk folklor araştırmaları kütüphanesi kurmayı teklif eder. Neyse ki teklif kabul edilir ve dört yd boyunca kendi deyimiyle "hamallığı andıran" bir çalışma sonunda, bugün Standford Üniversitesinde onun adım taşıyan kütüphane oluşur.

Boratavlar için Türkiye'de deniz bitmiştir artık. Ayakta kalabilmek için başka bir yol arayışına girerler. O şuada, Amerikalı bir meslektaşı onu Amerika’ya çağınr. Birlikte çalışabdecekleri düşüncesindedir. Ama Amerikan hükümeti aynı kamda değüdir. Boratav’m vize alması uzadıkça uzar. Bu arada eşinin tavsiyesine uyarak Fransa'ya gider. Vize gelirse bir an önce Fransa'dan Amerika'ya geçmek için. Uzun bir bekleyişten sonra adının bir tür kara listede

olduğunu öğrenir. Bir kapı daha kapanmıştır önünde. Ydgırdığa düşeceği şuada başka bir umut ışığı belirir. Y abana bilim adamlarına oldukça smulı bir kontenjan tanıyan Fransa Bilimsel Araştırmalar Ulusal Merkezi onu bünyesine kabul eder. Artık ülkemizin değerli yöneticileri için bir tehlike daha bertaraf edilmiş, düşünen bir beym daha vatan şuurları dışında düşünmeye mahkum edilmiştir. Boratav emekli oluncaya kadar Türk folklorunu dünyaya tanıtmak amacıyla Türkçe'nin yanısıra Fransızca, Almanca ve Macarca çok sayıda eser verecektir.

HOCA BİR GÜN... BİR

MUZIRLIK ETMİŞ

Boratav'ın yirminci ve en önemli çahşması Anadolu halk kültürünün en tanınan, en sevimli kahramanı

Nasreddin Hoca'ya ayrılmıştı. Kırk yıl boyunca Uzakdoğu'dan Avrupa'ya kadar ulaşabildiği bütün kaynaklardan yararlanarak hazuladı Hoca külliyatmı. Ama Hoca bu, rahat durur mu... meğerse hepimizin bildiği cin fikirliliğinin yanında bir iki öyküsüne sıkışan m uzulıkları da varmış. Daha önce eseri yayımlamak için can atan, özel bir bankaya ait yayın kuruluşü birdenbire ağız değiştirip, ancak bu öykülerin çıkarılması koşuluyla eserin basılabileceğini bildirmiş. Hem de yaymlar sorumlusu Enis Batur'un istifa edene dek direnmesine rağmen. Boratavlar'm kulağına gelen rivayete göre, iman gücü en az mali gücü kadar sağlam olan kimi banka mudileri, kitabın yayımlanması halinde paralarını çekecekleri tehdidinde bulunmuşlar banka yönetimine. Belki de birileri Pertev Naili'nin yıllar önce sol fikirlerle yıkmaya çahştığı vatanı, şimdi de m uzu fikirlerle parçalamaya çalıştığmı düşünmüştür kimbilir. Neyse, eser sonra Edebiyatçılar Demeği tarafından yayımlanır, Boratav Kültür Bakanlığı'nın Kültür ve Sanat Büyük Ö d ülüne

layık görülür ve işin şaşılacak yanı, kitap üçüncü baskısına hazulanm asına rağmen ülkede parçalanma emareleri görünmez. En azından Nasreddin Hoca'nın muzulıkları yüzünden görülmez...

Önüm üzdeki günlerde Boratav'ın 21. ve son kitabı yayımlanacak. Bu bir savurana. Üniversiteden atıldığı yıllarda diğer iki meslektaşıyla birlikte aleyhine açılan davada yaptığı yaklaşık yüz elli sayfalık bir savunma. Siyasal Bilgiler Fakültesinden genç bir bilim adam ının bu savunma üzerine yaptığı döneme ilişkin araştumalarla birlikte, demokratikleşme sürecinde yaşanan sancılı bir döneme ışık tutacak bir çalışma. Hatta... kimbilir, bugüne ilişkin alınacak dersler de olabilir içinde. 90. yaşgününü önümüzdeki aylarda kutlayacak olan Pertev Naili Boratav tek bir şart koşmuş kitabı yayımlayacak olanlara: ithafa

dokunulmayacak! "B u kitabı gurbette ölen iki arkadaşım Behice Boran ve Niyazi Berkes'e ithaf ediyorum ."... düşünen beyinleri unutturmaya, yok etmeye çalışanlara inat!

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kültür Bakanlığının bir dönem başında olan isim İstemihan Talay’ın Boratav için söyledikleri ise dikkate değerdir: Ülkemizde bugün halkbilimi bir bilim dalı

İnsanlık bu yıl Dünya Çevre Günü'nü "küresel ısınma" paniğiyle yaşarken, Türkiye'nin çevre gündemini de "seçim"..

Böylece Maden Kanunu'nda s ıralanan; "Orman, muhafaza orman, ağaçlandırma alanları, kara avcılığı alanları, özel koruma bölgeleri, milli parklar, tabiat parklar ı,

Yıllar önce Anadolu’yu işgal eden emperyalistler, bugün kurmuş oldukları şirketlerle ve yerli işbirlikçileriyle yeraltı zenginliklerimizi işgal etmişlerdir.. Bu i

evdekilere bana Fransa'dan bir mektup gelip gelmediğini soruyordum. Aldığım cevap olumsuzdu. Böylelikle üçüncü sınıf öğrencisi olmuştum. Boratav'a bir mektup daha

Amerikan  Ulusal  Tıp  Kütüphanesindeki  veri  tabanlarında,  örneğin  MEDLINE'da,  tarama  yapmak  uzmanlık  isteyen  bir  iştir.  Ancak  MEDLINE'ın 

da, arı zehrine spesifik IgG4 antikorlarının insan bazofille- rini pozitif olarak sensitize ettiği ve böylece bazofil düze- yinde çok miktarda IgG4 antikoru oluştuğu ,

Bunu bir örnekle açıklayalım: Kaçırılan, araba kazası geçiren ya· da cinsel saldırıya uğrayan bir çocuk, çeşitli korkular ve bunalımlar geliştirir.