• Sonuç bulunamadı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında Türk hukukunda tutuklama

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında Türk hukukunda tutuklama"

Copied!
119
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

KAMU HUKUKU ANABĠLĠM DALI

KAMU HUKUKU BĠLĠM DALI

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

KARARLARI IġIĞINDA

TÜRK HUKUKUNDA TUTUKLAMA

Derya TURSUN CENGĠZ

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DANIġMAN

Prof. Dr. Faruk BĠLĠR

(2)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada baĢkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Öğrencinin imzası (Ġmza)

Öğr

encin

in

Adı Soyadı Derya TURSUN CENGĠZ

Numarası Ana Bilim / Bilim Dalı

Kamu Hukuku Anabilim Dalı Kamu Hukuku Bilim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tezin Adı

Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi Kararları IĢığında Türk Hukukunda Tutuklama

(3)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

1.

2. TEZ KABUL FORMU

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan

……… baĢlıklı bu çalıĢma ……../……../…….. tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile baĢarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Öğr

encin

in

Adı Soyadı Derya TURSUN CENGĠZ

Numarası Ana Bilim / Bilim Dalı

Kamu Hukuku Anabilim Dalı Kamu Hukuku Bilim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Prof. Dr. Faruk BĠLĠR

Tezin Adı Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi Kararları IĢığında Türk Hukukunda Tutuklama

(4)

ÖNSÖZ/TEġEKKÜR

KiĢinin en temel haklarından kiĢi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ve koruma tedbirlerinden tutuklamanın ele alındığı bu çalıĢmada bana destek veren değerli hocam Prof. Dr. Faruk Bilir‟e, tüm hayatım boyunca desteklerini esirgemeyen aileme ve kızım Defne‟ye çok teĢekkür ediyor ve çalıĢmanın hukuk ve diğer alanlarda herkese yol gösterir bir kaynak olmasını temenni ediyorum.

(5)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğr

encin

in

Adı Soyadı Derya TURSUN CENGĠZ

Numarası Ana Bilim / Bilim Dalı

Kamu Hukuku Anabilim Dalı Kamu Hukuku Bilim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Prof. Dr. Faruk BĠLĠR

Tezin Adı Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi Kararları IĢığında Türk Hukukunda Tutuklama

ÖZET

Tez çalıĢmamızda Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi‟nin5.maddesinde düzenlenen kiĢi özgürlüğü ve güvenlik hakkı, bu hakkın Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesince yorumlanıĢı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun tutuklamaya iliĢkin düzenlemelerinin neler olduğu ortaya koyulmaya çalıĢılmıĢtır.

Bu çalıĢmada, Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi‟nin kiĢi özgürlüğü ve güvenliği hakkında yaklaĢımı ve uygulamalarının tespit edilmesi, Türk mevzuatında koruma tedbirlerin den tutuklamanın hangi Ģartlarda hangi Ģekilde uygulanacağı düĢünülmüĢtür.

Bu kapsamda çalıĢma içerisinde ilk bölümde özgürlük ve güvenlik hakkı kavramları Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi Kararları ıĢığında kiĢiyi hürriyetinden yoksun bırakmanın Ģartları, hangi durumlarda bu hakkın ihlal edildiği, bu hakkından uluslar arası sözleĢmelerdeki yerine değinilmiĢtir.

Ġkinci bölümde ise Türk hukukunda tutuklama kavramı, özellikleri, Ģartları ve süreleri ile tutuklama kararına karĢı yapılabilecek usuli iĢlemlerden bahsedilmiĢtir.

Anahtar Kelimeler: Tutuklama; Özgürlük ve Güvenlik Hakkı; CezaMuhakemesi Kanunu; Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi; Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi.

(6)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğr

encin

in

Adı Soyadı Derya TURSUN CENGĠZ

Numarası Ana Bilim / Bilim Dalı

Kamu Hukuku Anabilim Dalı Kamu Hukuku Bilim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Prof. Dr. Faruk BĠLĠR

Tezin Adı Arrest Under Turkish Law Ġn The Light Of The Judgments Of The

European Court Of The European Court Of Human Rights

SUMMARY

In this thesis study, it is tried to reveal that Right to Liberty and Security which is arranged in article 5 of European Convention on Human Rights, interpretation of this right by European Court of Human Rights, what the arrangements of No: 5271 Criminal Procedure Code which is related with arrest are.

In this study, it is thought that attitude of European Court of Human Rights about liberty and security of a person and determination of itspractices, from protection measures to implementing an arrest in what ways and in what conditions according to Turkish legislation.

In this context, it is mentioned in the first section of this study that concept of Liberty and Security Right, the conditions for deprivation of libery in the light of the decisions of European Court of Human Rights, violation of this right in what conditions, the place of this right in international conventions.

In the second section, it is mentioned that consept, particulars, conditions and terms of arrest and procedures against arrest warrant in Turkish law.

Key Words : Arrest; Liberty and Security Right; Criminal Procedure Code; European Convention on Human Rights; European Court of Human Rights.

(7)

ĠÇĠNDEKĠLER

ÖNSÖZ/TEġEKKÜR ... iii

ÖZET ... iv

SUMMARY ... v

KISALTMALAR VE SĠMGELER SAYFASI ... viii

BĠRĠNCĠ BÖLÜM ... 1

1. AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ KARARLARINDAKĠġĠ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLĠĞĠ HAKKI... 1

1.Özgürlük ve Güvenlik Hakkı ... 1

2.AĠHM Kararları IĢığında Tutuklama Koruma Tedbirine Benzer Koruma Tebirlerinde KiĢiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakmanın ġartları ... 4

2.1.Genel Olarak ... 4

2.2.Genel ġart: Hukuka Uygun Tutma ... 4

2.3.Kayıtsız Gözaltı ... 10

2.4.Fazladan Tutma ... 12

2.5.Suçsuz Tutma ... 14

2.7.KiĢileri Koruyucusuz ya da Güvencesiz Tutma ... 16

2.8.Özel ġart: Sebebe Uygun Tutma ... 16

2.8.1.Genel Olarak ... 16

2.8.2.Suç ĠĢlediğinden ġüphelenilen KiĢilerin Yakalanması veya Tutulması 17 3.AĠHM Kararlarında Hürriyetinden Yoksun Bırakılan KiĢilerin Hakları ... 21

3.1.Genel Olarak ... 21

3.2.Bilgilendirilme Hakkı ... 22

3.3.Mahkeme veya Diğer Bir Yargısal Yetkili Önüne Çıkma Hakkı ... 24

3.4.Makul Sürede Salıverilme Hakkı ... 33

3.4.1Tutma Süresinin Tespiti ... 33

3.4.2.Tutma Süresinin Makullüğü ... 35

3.4.3.Makul Sürenin Dayandırılabileceği Sebepler ... 37

3.4.4.Tutuklu ĠĢe Özen Gösterilmemesi ... 43

3.5.Kefalet KarĢılığında Salıverilme Hakkı ... 45

(8)

3.6.1.Denetleme Yapacak Organın Mahkeme Olması ... 48

3.6.2.Denetlemenin Tutmanın Hukuka Uygunluğu Hakkında Yapılması ... 51

3.6.3.Denetimin Kısa Bir Süre Ġçinde Yapılması ... 52

3.6.4.Denetimin Makul Sürelerle Tekrarlanabilmesi ... 54

3.7.Tazminat Hakkı ... 55

ĠKĠNCĠ BÖLÜM ... 60

TÜRK HUKUKUNDA TUTUKLAMA ... 60

1.Tutuklama Tedbirinin Mahiyeti ... 60

2.Tutuklamanın Özellikleri ... 60

3.Tutuklama ġartları ... 62

3.1.Tutuklamanın Maddi ġartları ... 62

4.Tutuklama Kararının Bildirimi ... 75

5.Tutukluluk Halinin Gözden Geçirilmesi ... 77

6.Cumhuriyet Savcısının Tutuklunun Altına Alınarak Serbest Bırakılmasını Ġstemesi yada Re‟sen Serbest Bırakması ... 79

8.Tutuklama Ġle Ġlgili Kararlara Ġtiraz ... 82

9.Tutukluluk Süreleri ... 86

SONUÇ ... 98

(9)

KISALTMALAR VE SĠMGELER SAYFASI

AĠHS : Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi

AĠHM : Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi

AÜHF : Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi

AYM : Anayasa Mahkemesi

B. : BaĢvuru

bkz. : bakınız

C. : Cilt

CGK : Ceza Genel Kurulu

CD : Ceza Dairesi

CMK : Ceza Muhakemesi Kanunu

CMUK : Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu

ÇKK : Çocuk Koruma Kanunu

DEÜHF : Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi

E. : Esas

GÜHF : Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi

ĠzBD : Ġzmir Barosu Dergisi

K. : Karar

LHD : Legal Hukuk Dergisi

m. : madde

MHveMÖHB : Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni MÜHF-HAD: Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuki AraĢtırmalar Dergisi p. : paragraf

R.G. : Resmi Gazete

s. : sayfa

S. : Sayı

SÜHF : Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi

(10)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

1. AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

KARARLARINDAKĠġĠ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLĠĞĠ HAKKI

1.Özgürlük ve Güvenlik Hakkı

Ġnsan Haklarını ve Ana Hürriyetlerini Koruma SözleĢmesi, insanın doğuĢtan sahip olduğu, hayatında vazgeçilmez niteliğe haiz temel hak ve hürriyetleri düzenleme altına almıĢtır. Düzenleme altına aldığı bu haklardan bir tanesi de kiĢi hürriyeti ve güvenliği hakkıdır. Bu hak, SözleĢme‟nin 5. maddesinde;

“1.Herkes kiĢi özgürlüğü ve güvenliği hakkına sahiptir. AĢağıdaki haller dıĢında ve hukukun öngördüğü bir usule uyulmadıkça hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz;

a) Yetkili mahkeme tarafından mahkum edilmesi üzerine bir kimsenin usulüne uygun olarak hapsedilmesi;

b) Bir mahkeme tarafından yasaya uygun olarak verilen bir karara riayetsizlikten dolayı veya yasanın koyduğu bir yükümlülüğü yerine getirilmesini sağlamak için bir kimsenin hukuka uygun olarak yakalanması veya tutulması;

c) Suç iĢlediği hakkında makul Ģüphe bulunan veya suç iĢlemesine ya da suçu iĢledikten sonra kaçmasına engel olmak zorunluluğu inancını doğuran makul nedenlerin bulunması dolayısıyla, bir kimsenin yetkili merci önüne çıkarılmak üzere yakalanması ve tutulması;

d) Bir küçüğün gözetim altında eğitimi için usulüne uygun olarak verilmiĢ bir karar gereği tutulması veya yetkili merci önüne çıkarılmak üzere usulüne uygun olarak tutulması;

e) BulaĢıcı hastalık yayabilecek bir kimsenin, bir akıl hastasının, bir alkoliğin, uyuĢturucu madde bağımlısı bir kiĢinin veya bir serserinin usulüne uygun olarak tutulması;

(11)

f) Bir kiĢinin usulüne aykırı surette ülkeye girmekten alıkoyulması veya kendisi hakkında sınırdıĢı etme ya da geri verme iĢleminin yürütülmekte olması nedeniyle usulüne uygun olarak yakalanması veya tutulması.

2. Yakalanan her kiĢiye, yakalama nedenleri ve kendisine yöneltilen her türlü suçlama en kısa zamanda ve anlayacağı bir dille anlatılır.

3. Bu maddenin 1. fıkrasının c bendinde öngörüle koĢullar uyarınca yakalanan veya tutulan herkes, hemen bir yargıç veya adli görev yapmaya yasayla yetkili kılınmıĢ diğer bir görevli önüne çıkarılmalıdır; kiĢinin makul bir süre içinde yargılanmaya veya adli kovuĢturma sırasında serbest bırakılmaya hakkı vardır. Salıverilme, ilgilinin durulmada hazır bulunmasını sağlayacak bir teminata bağlanabilir.

4. Yakalama veya tutulma nedeniyle özgürlüğünden yoksun kılınan herkes, özgürlük kısıtlamasının yasaya uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar vermesi ve hukuka aykırı görülmesi halinde, kendisini serbest bırakması için mahkemeye baĢvurma hakkına sahiptir.

5. Bu madde hükümlerine aykırı olarak yapılmıĢ bir yakalama veya tutma iĢleminin mağduru olan herkesin tazminat istemeye hakkı vardır” Ģeklinde düzenleme altına alınmıĢtır.

SözleĢmenin 5. maddesinin 1.fıkrası öncelikle, herkese kiĢi hürriyeti ve güvenlik hakkı tanımaktadır. Daha sonra ise kiĢi hürriyetinden yoksun bırakma nedenlerini düzenlemektedir. Genel Ģart olarak hukuka uygunluk, özel Ģart olarak ise kiĢi hürriyetinden yoksun bırakma sebeplerine uygunluk öngörülmüĢtür. 5. maddenin 2.-5. maddelerinde kiĢi hürriyetinden yoksun bırakılan kiĢilerin hakları açıklanmıĢtır1

.

Bu madde, kiĢilerin insan haklarının korunması noktasında oldukça önemlidir. Bir kiĢinin hürriyet hakkının korunması ile diğer hakları da korunmuĢ olacaktır2. Bu

1 DOĞRU OSMAN, NALBANT ATĠLLA,(2012), Ġnsan Hakları Avrupa SözleĢmesi Açıklamalar ve Önemli Kararlar, Ankara: ġen Matbaa, 366.

2 ERGÜL, “Hürriyet ve Güvenlik Hakkı”, AĠHS‟nin 5. maddesinin Uygulanmasına ĠliĢkin Kılavuz, Ġnsan Hakları Kitapçıkları, No:5 s.42.

(12)

açıdan kiĢi hürriyeti ve güvenliği hakkının diğer haklardan daha öncelikli olduğunu söylemekte mümkündür.

KiĢi hürriyeti ve güvenlik hakkı Mahkeme kararlarında sıklıklar vurgulanan bir haktır. De Wilde, Ooms ve Versyp/Belçika kararında “…SözleĢme‟deki anlamıyla özgürlük hakkı, „demokratik bir toplumda‟ o kadar önemlidir ki bir kimse sırf kendi isteği ile gidip tutulmak istediğini belirttiği gerekçesiyle SözleĢme‟nin korunmasından yararlanma hakkını kaybetmez. Bir tutma, tutulan kimse buna rıza gösterse bile SözleĢme‟nin korunmasından yararlanma hakkını kaybetmez. Bir tutma, tutulan kimse buna rıza gösterse bile SözleĢme‟nin 5. maddesini ihlal edebilir. Avrupa Konseyi içinde kamu düzenini ilgilendiren bir konuda, SözleĢme‟nin güvence altına aldığı hak ve özgürlükleri ihlal edebilecek nitelikteki bütün tedbirlerin, SözleĢme organları tarafından her davada denetlenmesi gereklidir. Bu nedenle Mahkeme olayda 5. maddenin uygulanabilir olduğu sonucuna varmıĢtır”3 Ģeklindeki açıklaması ile hakkın önemine değinmiĢtir.

Mahkeme‟nin Kurt/Türkiye kararında ise “…SözleĢmeyi kaleme alanlar, özgürlükten mahrumiyet kararının bağımsız yargı denetimine tabi tutulması ve bu kararı veren mercilerin sorumlu kılınması vasıtasıyla, özgürlükten mahrumiyet kararlarının keyfi bir hüviyet taĢıması riskini asgari seviyeye indirebilmeye yönelik bazı temel hakların teminat altına alınması yoluyla, kiĢinin keyfi bir Ģekilde özgürlüğünden mahrum edilmesine karĢı korunmasını vurgulamıĢlardır. Gerekli olan, yalnızca kiĢilerin fiziksel özgürlüklerinin korunması değil, aynı zamanda, bu tür teminatların bulunmadığı ve hukukun üstünlüğü ilkesinin tahrip edilebileceği ve alıkonulan kiĢilerin en temel hukuki koruma yöntemlerine eriĢemeyeceği bir konuma düĢebileceği hallerde kiĢisel güvenliklerinin de korunmasıdır.”4

sözleri ile güvenlik hakkının önemi vurgulanmıĢtır.

3De Wilde, Ooms ve Versyp/Belçika, 18.06.1971 t. Karar, p. 65. DOĞRU, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi İçtihatları, Cilt 1, Legal Yayınları, Ġstanbul 2004, s. 78

(13)

5. madde kural olarak kiĢi hürriyeti hakkının devlet tarafından sınırlanması halinde uygulanabilecek bir düzenlemedir5.Nielsen/Danimarka kararında Mahkeme, “Mahkeme, baĢvurucunun hastaneye yatırılmasının, SözleĢme‟nin 5. Maddesine göre özgürlükten yoksun kalmayı oluĢturmadığı ve fakat velayet hakkının annesi tarafından çocuğun menfaatine sorumlu bir Ģekilde kullanılması olduğu sonucuna varmaktadır. Buna göre SözleĢme‟nin 5. maddesi bu olayda uygulanabilir değildir.”6demekle, ebeveynin velayet hak ve yetkisinin tedavi amacıyla doktor

tavsiyesi üzerine hastaneye yatırma Ģeklinde kullanılmasının sonucunda ortaya çıkan hürriyet kısıtlanmasının, devletin sorumluluğunda olmadığını vurgulayarak, 5. maddenin kapsamı dıĢında tutmuĢtur7

.

2.AĠHM Kararları IĢığında Tutuklama Koruma Tedbirine Benzer Koruma Tebirlerinde KiĢiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakmanın ġartları

2.1.Genel Olarak

KiĢi hürriyeti hakkı, mutlak bir hak değildir, kısıtlanabilir, olağanüstü hallerde askıya dahi alınabilir. Ancak bu durumun keyfi olmaması için iki Ģart öngörülmüĢtür. Ġlki hukuka uygunluk, diğeri ise keyfi olmamadır. Hukuka uygunluk genel bir ön Ģarttır. SözleĢmede gösterilen sebebe uygunluk ise özel Ģarttır. Bu iki Ģart bir arada bulunmadığı takdirde SözleĢme‟nin 5.maddesinin 1. fıkrası ihlali anlamına gelir8

. 2.2.Genel ġart: Hukuka Uygun Tutma

SözleĢme, kiĢiyi hürriyetinden yoksun bırakma neticesini doğuran durumların, „yasada belirlenen yollar‟ dıĢında sınırlandırılamayacağını, sınırlama nedenlerinin ise „usulüne uygun‟ olması gerektiğini belirtmiĢtir9. Bu deyimler birbirinin tekrarı

5 GÖZÜBÜYÜK, GÖLCÜKLÜ, s. 222; ERGÜL, “Hürriyet ve Güvenlik Hakkı”, s.43; GÖLCÜKLÜ, s.201; EKER KAZANCI,s.80.

6 NĠELSEN/DANĠMARKA, 28.11.1988 t. Karar, p.73. Doğru Osman, (2004).Ġnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Ġçtihatları(C:2), Ġstanbul: Legal Yayınları, s.701

7 GÖZÜBÜYÜK/GÖLCÜKLÜ, s.222; NĠELSEN/DANĠMARKA, 28.11.1988 t. Karar, p.61 ve 72. 8 DOĞRU NALBANT, s,370.

(14)

olmayıp, aynı doğrultuda ve tamamlayıcı niteliktedir10. Bu iki anlatım hürriyet

kısıtlamasının iç hukuka uygun olması gerekliliğinin bir göstergesidir11. Ġç hukuka

uygunluk hem maddi hukuk12 hem de usul hukuku13 kurallarına uygun olma zorunluluğunu ifade etmektedir 14

. Bu hukuka uygunluk, ulusal hukukun SözleĢme‟ye hem 5. maddedeki sınırlama nedenleri açısından, hem SözleĢme‟nin geneli bakımından uygun olmasını ve hürriyete getirilen sınırlamanın keyfi olmamasını da kapsar15. Mahkeme bu noktada vermiĢ olduğu kararlarda, iç hukuku

yorumlamanın ve uygulamanın ilk olarak ulusal makamların iĢi olduğu, Mahkemenin bu alanda denetim yetkisinin sınırlı olduğu belirtmekte ancak SözleĢme‟nin 5. maddesinin, iç hukuka uygunluğu bir sınırlama Ģartı olarak ortaya koyduğunu

10 GÖZÜBÜYÜK A. ġeref/Gölcüklü, (2016) Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi ve Uygulaması, 11. Basım, Ankara: Turhan Kitabevi.

11 REĠSOĞLU SAFA, (2001) Uluslararası Boyutuyla Ġnsan Hakları. Ġstanbul: Beta Yayınları, s.97; Güler, Hüseyin, 2004 Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi Hükümleri Ġle Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi Ġçtihatları IĢığında KiĢi Özgürlüğü ve Güvenliği ve Türk Mevzuatı, Adalet Dergisi, s. 169.

12 Eski bir Bulgaristan baĢbakanın bazı kamu fonlarını geliĢmekte olan ülkelere aktarması sebebiyle hürriyetinden mahrum edilmesine iliĢkin ulusal mahkeme kararının görüĢüldüğü Lukanov/Bulgaristan kararında Mahkeme maddi hukuka uymamaya Ģu Ģekilde vurgu yapmıĢtır: “Ne var ki, başvurucunun tutuklanmasını haklı kılmak için dayanılan Ceza Kanununun 201-203 ile 219. Ve 282. maddeleri, bir kimsenin bu tür bir toplu karara katılmakla cezai sorumluluk altına girdiğini belirtmemekte ve hatta ima dahi etmemektedir. Dahası, bu tür kararların Bulgaristan Anayasasına ve mevzuatına, dolayısıyla hukuka aykırı olduğuna, hatta daha özel olarak, bu kararların yetkinin aşılması suretiyle alındığına veya ulusal bütçe ile ilgili kanuna aykırı olduğuna dair hiçbir delil yoktur. Bu anlatılanlar ışığında Mahkeme, başvurucunun soruşturulan eyleminin, söz konusu dönemde Bulgaristan iç hukukuna göre suç oluşturduğuna ikna olmamıştır.” Lukanov/Bulgaristan, 20.03.1997 t. Karar, p.43, DOĞRU Osman, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi İçtihatları, Legal Yayınları, Ġstanbul 2008, s.703

13 Mahkeme usul hukukuna uyulmadığı gerekçesiyle vermiĢ olduğu Van Der Leer kararında Ģöyle demiĢtir: “Akıl Hastaları Hakkındaki kanunun gerekleri ne olursa olsun, bir duruşma yapmaktan kaçınabileceğine dair yasal koşullar bulunmadığı halde, Kanton Mahkemesi hakimi, Bayan Van Der Leer‟in yatırılmasına karar vermeden önce kendisini dinlememiştir. Hakim en azından verdiği kararda, psikiyatrın bu konudaki görüşünden ayrılmasına yol açan gerekçeleri belirtebilirdi….Mahkeme, bu noktada temel bir usul kuralına uyulmadığı sonucuna vardığından, Sözleşme‟nin 5(1). fıkrasının ihlal edildiğine karar vermiştir.” Van Der Leer/Hollanda, 21.02.1990 t. Par.23-23, Doğru, C: 3, a.g.e., s.238

14 GÖLCÜKLÜ, Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesinde KiĢi Özgürlüğü ve Güvenliği, s.202; EKER KAZANCI, s.85; DEMĠRBAġ “Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi ile KarĢılaĢtırmalı olarak Haksız Yakalama ve Tutuklama, s.18.

15 REĠSOĞLU, s.97; TEZCAN vd. s. 169; ÜNAL, Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi ve Uygulaması, Ankara 2005, HARRIS vd.,a.g.e., 138.

(15)

belirterek hürriyete getirilen sınırlamayı iç hukuk bakımından, sınırlı da olsa, denetleme yoluna gitmektedir16.

Mahkeme, hukuka uygun tutma Ģartını yorumlarken, hürriyete getirilen sınırlamanın sadece iç hukuka uygunluğunu değerlendirmemekte, iç hukuktaki düzenlemenin SözleĢme‟de açıkça ya da örtülü olarak bulunan genel ilkelere ve özellikle de hukuki güvenlik ilkesine uygun olup olmadığını da bakmaktadır17

. Mahkeme özellikle, kiĢinin hürriyetine müdahale durumunda, kiĢinin SözleĢme‟de güvence altına alınan diğer hak ve hürriyetlerinin etkilenmesi, bu sınırlamanın keyfi bir Ģekilde tatbik edilen bir kanun hükmünden kaynaklanması ya da özü itibarıyla hürriyetten yoksun bırakmanın yeterli olmayan gerekçeden kaynaklanması hallerinde, SözleĢme‟de öngörülen ilkelere bir aykırılığın varlığına iĢaret ederek, hukuka uygun tutma Ģartının yokluğu nedeniyle ihlal kararı vermektedir18. Mahkeme bu konuya iliĢkin Kurt/Türkiye kararında19; “… Mahkeme, kiĢinin özgürlüğünden

mahrum bırakılmasının sadece ulusal hukukun izharı ve usul kuralları değil aynı zamanda baĢta kiĢiyi keyfi uygulamaya karĢı korumak olmak üzere 5. maddenin amacına da uygun Ģekilde gerçekleĢtirilmesi gerektiğini tekrar tekrar belirtir…” söylemiyle ihlal tespitinde SözleĢmenin amaçsal yorumuna vurgu yapmıĢtır.

SözleĢmedeki hukuka uygun tutma ifadesi, kiĢiyi hürriyetinden yoksun kılmanın her aĢamasında mevcut bulunmalıdır20

. Karar verme, uygulama yapma,

16 GÖZÜBÜYÜK/GÖLCÜKLÜ, s. 224; Mahkeme Winterwerp kararında bu konuya iliĢkin olarak; “Mahkemeye göre Sözleşme‟nin 5(1). fıkrasındaki „hukukun öngördüğü bir usule uygun tutma‟ deyimi,iç hukuktaki usule göndermede bulunmakta ve bu iç hukukta öngörülen usule uygun davranmayı öngörmektedir. …Mahkeme olayda iç hukukta öngörülen usule uygunluk bulunup bulunmadığını inceleme yetkisine sahiptir. Çünkü burada Sözleşme, doğrudan iç hukuka atıfta bulunmaktadır. Ne var ki Sözleşme tarafından kurulan koruma sistemi, bu denetimin alanını sınırlamaktadır. Sözleşme, iç hukuk hükümlerini içselleştirmiş olsa bile, iç hukuku yorumlamak ve uygulamak, öncelikle ulusal makamların görevidir. Ulusal makamlar, işin doğası gereği bu bağlamda ortaya çıkan sorunu çözmede daha yetkin durumdadırlar.” Winterwerp/Hollanda, 24.10.1979 t.karar,par. 45-46., DOĞRU, C:1, s.333.

17 DOĞRU/NALBANT, s.371

18 MACOVEĠ, (2002)KiĢinin Özgürlük ve Güvenlik Hakkı, AĠHS‟nin 5. maddesinin uygulanmasına ĠliĢkin Kılavuz, Ġnsan Hakları Kitapçıkları, No:5, www.inhak-bb.adalet.gov.tr, EriĢim Tarihi:

04.10.2018, s.20.

19 Kurt/Türkiye, 25.05.1998 t. Karar, p.122, UYAP MEVZUAT PROGRAMI, EriĢim Tarihi:04.10.2018

(16)

sınırlamayı uygulama aĢamalarında, kısacası tüm aĢamalarda hukuka uygunluk zemininin mevcudiyeti aranır. Herhangi bir aĢamada hukuka aykırılık durumu varsa, 5. madde anlamında bir hukuka uygun tutma olmayacak, bu durumda 5. maddenin ihlali sonucunu doğuracaktır. Örneğin Quinn/Fransa21

kararına konu olan olayda, daha önce tamamen Fransız kanunlarına uygun bir tutma olmasına rağmen, ulusal mahkemenin tahliye kararından 11 saat sonra kiĢi tahliye edilebilmiĢtir. Bu olay üzerine Mahkeme, böyle bir ulusal mahkeme kararına uyulmasında bir miktar gecikmenin olabileceğini, fakat bu olaydaki gecikmenin 5. maddeye uygun olmayan bir gecikme olduğunu belirterek ihlal kararı vermiĢtir.

KiĢiyi hürriyetinden yoksun kılma sonucunu doğuran uygulamaların iç hukuka uygun olmasına rağmen, keyfi nitelikli olması 5. madde anlamında hukuka uygun tutma olmayacaktır. Mahkeme kararlarında keyfiliği çok yönlü olarak ele alıp değerlendirmekte, somut olaya göre ihlal olup olmadığını değerlendirmektedir. Bu konuda vermiĢ olduğu Litwa/Polonya22

kararına konu olayda, bir gözü tamamen kör, diğer gözü ise görme yeteneğini önemli ölçüde yitirmiĢ olan bir kiĢi, sarhoĢ haldeyken, kendisine ait gönderilerin bulunduğu paketlerin açılarak içindekilerin boĢaltıldığı Ģikayetinde bulunarak posta görevlilerine saldırmıĢ, bu davranıĢları üzerine posta görevlilerince çağrılan polis tarafından bir ayıltma merkezine kapatılmıĢtır. Mahkeme bu olayı, Kanunlarda bu tür bir madde etkisi altında olan kiĢilere ne Ģekilde muamele edileceğine dair daha hafif tedbirlere iliĢkin hükümlerde bulunmasına rağmen, yetkinin keyfi kullanımına dönüĢtüğünü vurgulamıĢ ve SözleĢme‟ye aykırı bulmuĢtur.

Hürriyetten yoksun bırakılmaya gerek olmamasına rağmen, hürriyetin kısıtlaması sonucu ortaya çıkan bir baĢka keyfi uygulama, daha önceden zaten polisin tanıdığı bir kiĢinin, o anda üzerinde kimliği bulunmadığı gerekçesiyle kimlik tespiti amacıyla alıkoyulması halidir. Bu tür durumlarda, ısrarla ve gereksiz bir Ģekilde yetki kullanımı keyfi olarak değerlendirilecektir. Mahkeme‟nin Tsirlis ve

21 Quinn/ Fransa, 22.03.1995 t. Karar, MACOVEĠ, s. 17-18. 22 Litwa/Polonya, 04.04.2000 t. karar, MACOVEI, s. 22-23.

(17)

Kouloumpas/Yunanistan kararına23

konu olan olayda da bu tür bir gereksiz yetki kullanımı söz konusu olmuĢtur. Bu karara konu olan olayda, aslında iki Yehova Ģahidi olan baĢvurucular, kendilerine askerlik görevi yapmak üzerecelp gönderilmiĢ olmasına rağmen, dini inançları gereği olarak birliklerine katılmayı ve askeri üniformayı giymeyi reddettikleri için, celp emrine uymamıĢ ve askere gitmemiĢlerdir. BaĢvurucular hakkında, askere gitmemeleri üzerine haklarında dava açılmıĢ ve askeri mahkemece, celp emrine itaatsizlik gerekçesiyle mahkum olup hapse konulmuĢlardır. BaĢvurucular da sürekli olarak din adamı olduklarını, dini yaĢayıĢları gereği askerlik yapamayacaklarını, askerlik hizmetinden muaf olduklarını, Yunan Yüksek Ġdare Mahkemesi içtihatlarının da bu yönde olduğunu belirterek Mahkeme‟ye baĢvurmuĢlardır. Mahkeme de bu baĢvuru üzerine verdiği kararda, bu tür bir muafiyetin Yehova Ģahitleri için uygulanmasına iliĢkin Yunan Yüksek Ġdare Mahkemesi içtihadı olmasına rağmen, baĢvurucuların davasını inceleyen askeri mahkemelerin, bu içtihadı kasten görmezden geldiğini belirtmiĢ ve bu Ģartlar altında, baĢvurucular hakkında yürütülen ve bu kiĢilerin hürriyetlerinden yoksun bırakılmasıyla sonuçlanan tatbikatın keyfi olduğu sonucuna varmıĢtır.

Mahkeme yetkililerin kötüniyeti ve hilesi durumunda, uygulama iç hukuka uygun olsa dahi keyfi olması nedeniyle ihlal kararı vermektedir24

. Mahkeme vermiĢ olduğu Bozano/Fransa kararında25

“Davadaki olaylara bir bütün olarak bakan ve aynı yönü iĢaret eden materyallerin hacmini dikkate alan Mahkeme, baĢvurucuyu 26-27 Ekim 1979 gecesi özgürlükten yoksun kılmanın, SözleĢme‟nin 5. maddesinin 1. fıkrasının f bendi anlamında „hukuki‟ olduğu veya „kiĢi güvenliği hakkı‟yla bağdaĢtığı sonucuna varmaktadır. Bozano‟yu bu Ģekilde özgürlüğünden yoksun bırakmak, aslında Limoges Üst Mahkemesi tarafında verilen 15 Mayıs 1979 tarihli aleyhteki kararı dolanmak için tasarlanmıĢ bir iadenin kılık değiĢtirmiĢ bir biçimi olup, „sınır dıĢı etme kararını‟ uygulamak üzere gerekli bir tutma değildir.” sözleriyle

23Tsirlis ve Kouloumpas/Yunanaistan, 29.05.1997 t. karar., MACOVEI, 2002: S.23. 24 HARRIS vd., s.138; DOĞRU/NALBANT, s.371.

(18)

hileye dayalı keyfi bir uygulama nedeniyle SözleĢme‟nin ihlal edildiğinde karar vermiĢtir.

Ġç hukukta, hürriyetin kısıtlanması için yetki veren Yasanın niteliğinin 5. maddedeki hukuka uygunluk Ģartına uygun olmaması da ihlale neden olacaktır26

. Mahkeme buna iliĢkin kararlarında, iç hukuktaki düzenlemelerin açık, anlaĢılabilir, sonuçlarının öngörülebilir ve kesin olmasının27

gerektiğini belirtmiĢtir. Mahkemeye göre bu genel hukuk güvenliği ve hukuki güvenlik ilkesi açısından önemlidir28. Mahkeme tüm bu Ģartları asli kuralların yanı sıra tali kurallar için de aramaktadır29

.

26 HARRIS vd., s. 135-136.

27 Mahkeme Baranowski/Polonya kararında , hem soruĢturma aĢamasında verilen alıkoyma emrinin mahkeme aĢamasında süresinin uzatılabilmesinin doğru olup olmadığına dair net bir yasal hüküm bulunmaması(böyle bir hüküm varsa da yasada hangi Ģartlarda bu hükmün uygulanacağının belirtilmemiĢ olması) sebebiyle hem de kiĢinin( kanunda boĢluk olması sonucu ortaya çıkan) bu uygulama çerçevesinde, belirsiz ve öngörülemeyen bir süreiçin alıkonulmuĢ olması ve bu uygulamanın herhangi bir Yasa hükmüne ya da yargı kararına istinaden gerçekleĢtirilmemiĢ olması sebebiyle ihlal olduğu sonucuna varmıĢtır. Baranowski/Polonya, 28.03.2000 t. karar, MACOOVEI, s.27).

28 HARRIS vd.,a.g.e., s.136; TEZCAN vd., a.g.e., s.170; DOĞRU/NALBANT, a.g.e., s.371; ANAYURT Ömer, (2004). Avrupa İnsan Hakları Hukukunda Kişisel Başvuru Yolu, Seçkin Yayınları, Ankara, s.105.

29 ĠHAM bu konuya iliĢkin Amuur/Fransa kararında konuya iliĢkin olarak görüĢünü; „„Mahkeme, baĢvurucuların 9 Mart 1992'den 29 Mart 1992'ye kadar, baĢvuruları henüz incelenmemiĢ olan birer sığınmacı durumunda olduklarını vurgulamaktadır. Bu bağlamda, ne 27 Mayıs 1992 tarihli yönetmelik ve ne o sırada yabancıların transit alanda tutulmasıyla ilgili tek metin olup yayımlanmıĢ olan 26 Haziran 1990 tarihli genelge, Mahkemelerin içtihatları anlamında 'kaliteli' bir 'hukuk' oluĢturmuĢtur; oysa iç hukukta SözleĢme tarafından korunmuĢ haklara kamu makamları tarafından keyfi müdahalelere karĢı yeterli yasal korunma bulunmalıydı. Her halükarda 27 Mayıs 1992 tarihli yönetmelik, yabancıların uluslararası alanda tutulmalarıyla ilgili değildir. Yukarıda belirtilen genelge ise, niteliği gereği, hudutlardan girmelerine izin verilmeyen yabancılarla ilgili olarak, ĠçiĢleri Bakanlığı'nın Valiliklere ve Emniyet Müdürlüklerine talimatlarını içermektedir. Bu genelge, sınırlarda ve havaalanlarında mülteci kontrolü için rehberlik sağlamayı amaçlamıĢtır. Dahası, bu genelgenin, yabancıların uluslararası alanda tutulmalarına ve buradaki haklarına ayrılan kısa paragrafında, 6 Temmuz 1992 tarihli kanunla getirilen güvencelerin hiçbirine yer verilmemiĢtir. Söz konusu dönemde bu metinlerin hiçbiri, adliye mahkemelerine, yabancıların tutulma koĢullarını denetleme ve gerektiği takdirde idari makamların tutma süresine iliĢkin bir süre sınırlaması getirme yetkisi vermemiĢtir. Bu metinler, baĢvurucu gibi gerekli adımları atması gereken sığınmacılara ne hukuki, insani ve sosyal yardım vermeyi ve ne de bu tür yardımlar için baĢvurma usullerini ve süre sınırlarını göstermiĢtir. Bu olayda uygulandığı Ģekliyle o tarihte yürürlükte bulunan Fransız hukuk kuralları, baĢvurucuların özgürlük hakkını yeterince güvence altına almamıĢtır‟‟ cümleleriyle ortaya koymuĢtur. Amuur/ Fransa, 25.06.1996 t. karar, p. 53-54, DOĞRU/NALBANT, a.g.e., s.602.

(19)

2.3.Kayıtsız Gözaltı

Hürriyet kısıtlaması sonucunu doğuran tedbirlerin meĢru ve haklı bir sebebinin olup olmadığının araĢtırılabilmesi için, ilk önce bir hürriyet kısıtlamansın varlığı ve devletin bu kısıtlamayı kayıtlarıyla kabullenmesi gerekir. Yani Mahkeme, kayıtsız tutma durumlarında meĢru ve geçerli bir neden olup olmadığını araĢtırmadan, doğrudan 5. maddenin ihlali sonucuna gitmektedir30

.

Hürriyete müdahale sonucunu doğuran tedbirlerin hukukilik Ģartını yerine getirdiğinin kabulü için öncelikle kayıt tutulmuĢ olması gerekmektedir. Çünkü kayıtsız tutma 5. maddedeki tüm güvenceleri ortadan kaldırmaktadır. Bundan ötürü, herhangi bir kiĢinin hürriyetinin kısıtlanması halinde, müdahalenin süresi ne kadar kısa olsa dahi, kiĢinin müdahale sonucunda tutulduğu yer veya giriĢ yaptığı kurum neresi olursa olsun, hürriyetine müdahale edilen kim olursa olsun, mutlaka bu müdahale kayıt altına alınmalıdır31

.

Mahkemenin konuya iliĢkin Kurt/Türkiye 32

kararına konu olan olay, Bismil‟in Ağıl ilçesine düzenlenen operasyon sonucunda Üzeyir Kurt‟un gözaltına alınmıĢ olması, ancak gözaltı iĢlemine iliĢkin herhangi bir kaydın tutulmamıĢ olmasıdır. Olayda, Ü. Kurt güvenlik güçlerince gerçekleĢtirilen 23-25 Kasım 1993 tarihindeki operasyon sonucunda gözaltına alınmıĢ ve bir daha da bulunamamıĢtır. Bu konuya iliĢkin olarak askeri birimlerce yapılan açıklamada ise böyle bir kiĢinin gözaltına alınmadığı, ellerinde böyle bir kaydın olmadığı, Ü. Kurt‟un terör örgütü tarafından kaçırıldığı söylenmiĢtir. Baba Koçeri Kurt daha sonraki tarihlerde, askeri birimlerce gözaltına alınan çocuğu için savcılıklara baĢvurmuĢ, oğlunun güvenlik güçlerince gözaltına alındığını belirtmiĢ fakat ilgili savcılıklar tarafından da gerekli takibat yapılmamıĢtır. Bu olaylar üzerine K. Kurt, oğlunun askeri birimlerce alıkonulduğunu, hatta operasyonlardan bir gün sonra da oğlunun asker kiĢilerin yanında görüldüğünü, askeri birimlerin oğlunu öldürdüğünü belirterek hem 5. madde

30 TURHAN Faruk, (2000). “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları Işığında Kişi Özgürlüğü ve Türkiye”, GÜHFD, C: IV, S: 1-2, s.214; GOMĠEN, s.45.

31 EKER KAZANCI, s.85; DOĞRU/NALBANT, s.372.

32 Kurt/Türkiye, 25.05.1998 t. karar, p. 14-28. UYAP MEVZUAT PROGRAMI EriĢim Tarihi: 06.10.2018

(20)

yönünden hem de 2. madde yönünden ihlal olduğu iddiasıyla Mahkeme‟ye baĢvurmuĢtur. Bu baĢvuru üzerine Mahkeme bu konuya iliĢkin olarak; “Bu bağlamda, Mahkeme Komisyon'un Üzeyir Kurt'un 25 Kasım 1993 sabahında askerler ve köy korucuları tarafından alıkonulduğuna yönelik tespitini kabul ettiğini yinelemektedir. Anılan tarihte baĢvuranın oğlunun tutuklandığı kayıtlara geçmemiĢtir ve anılan Ģahsın daha sonraki akıbetine iliĢkin herhangi bir resmi iz bulunmamaktadır. Bu husus kendi içinde çok ciddi bir yetersizlik olarak kabul edilmelidir. Çünkü özgürlükten mahrum bırakma eyleminden sorumlu olanların suç ile olan ilgilerini gizlemelerine, izlerini kapatmalarına ve tutuklunun akıbetine iliĢkin sorumluluktan kaçınmalarına olanak tanımaktadır. Mahkemenin görüĢüne göre, tutuklama tarihi, saati ve yeri, tutuklunun adı ve tutuklama sebebi ile tutuklayan kiĢinin adı gibi bilgileri içeren verilerin bulunmaması SözleĢmenin 5. maddenin amacına aykırı hareket olarak ele alınmalıdır.”33

diyerek kayıtsız tutmaların 5. maddenin ağır Ģekilde ihlali olduğunu belirtmiĢ ve kayıt tutulması durumunda kaydın sahip olması gereken içeriği tespit etmiĢtir.

Mahkeme‟nin kayıtsız tutmalar konusunda ilkelerinin oturduğu en önemli kararı Çakıcı/Türkiye34

kararıdır35. Bu karara konu olayda, 8 Kasım 1993 tarihinde, baĢvuranın erkek kardeĢi olan Ahmet Çakıcı Çitlibahçe Köyü'nde jandarmalar ve köy korucuları tarafından gerçekleĢtirilen operasyon sonucunda gözaltına alınmıĢtır. Ahmet Çakıcı, Diyarbakır'a gönderilmeden önce 1 gece kaldığı Hazro'ya götürülmüĢtür. Diyarbakır'da Ġl Jandarma Komutanlığı'nda gözaltına alınmıĢtır. YaklaĢık 6 -7 gün sonra, 8 Kasım 1993 tarihinde, güvenlik güçleri tarafından Bağlan'da yapılan operasyonda gözaltına alınan Mustafa Engin, Abdurrahman Al ve Tahsin DemirbaĢ ile 16-17 gün boyunca aynı odada kalmıĢtır. Ahmet Çakıcı dövülmüĢ, kaburgası kırılmıĢ ve kafatası yarılmıĢtır. Birçok kez sorgulama için odadan çıkarılmıĢ, elektrik Ģoku verilmiĢ ve dövülmüĢtür. 1994 Ocak sonu veya

33 Kurt/Türkiye, 25.05.1998 t. karar, p. 125. UYAP MEVZUAT PROGRAMI EriĢim Tarihi: 06.10.2018

34Çakıcı/Türkiye, 08.07.1999 t.,karar, p. 106,107., UYAP MEVZUAT PROGRAMI EriĢim Tarihi: 07.10.2018

(21)

ġubat baĢında Ġl Jandarma Komutanlığı'ndaki 85 günden sonra, Ahmet Çakıcı, aylarca gözaltında tutulduğu Hazro'ya geri gönderilmiĢtir. Oradan da Kavaklıboğaz'daki jandarma karakoluna gönderilmiĢtir (p. 14-17). Türk Hükümeti, Ahmet Çakıcı'nın güvenlik güçleri tarafından 8 Kasım 1993 tarihinde Çitlibahçe'de yapılan bir operasyon sırasında gözaltına alınmadığını, gözaltı kayıtlarında ilgilinin adının yer almadığını, 17- 19 ġubat 1995 tarihleri arasında PKK ve güvenlik güçleri arasındaki silahlı çatıĢmanın ardından Kıllıboğan Tepesi'nde diğer 55 militan ile birlikte ölü olarak bulunduğunu ileri sürmüĢtür (p. 19-20).

BaĢvurucunun baĢvurusu üzerine dava ilk olarak Komisyon önüne gelmiĢtir. Bu baĢvuru üzerine Komisyon, jandarmalar tarafından Ahmet Çakıcı'nın köyden götürüldüğünü gören Remziye Çakıcı, Fevzi Oktan ve Mehmet Bitgin isimli tanıkların ifadelerini almıĢ ve bu ifadelerin tutarlı, güvenilir, inandırıcı olduğunu belirtmiĢtir. Tanıkların ifadelerine Hükümet tarafından sunulan itirazların, yapılan inceleme sonucunda temelden yoksun olduğuna karar vermiĢtir. Bu yüzden Komisyon, jandarmaların 8 Kasım 1993 tarihinde Çitlibahçe'ye geldiklerinde Ahmet Çakıcı'nın saklanmaya çalıĢtığını fakat sonra bulunarak Hazro jandarmaları tarafından gözaltına alındığını tespit etmiĢtir (p. 47).

Mahkeme‟nin bu kararlara benzer nitelikte, Türkiye hakkında daha birçok kararı bulunmaktadır. TimurtaĢ, Çiçek, TaĢ, Ġrfan Bilgin ve Orhan kararları bu kararlar içinde en önemli olanlarıdır36

. 2.4.Fazladan Tutma

Hürriyetin kısıtlanması halinde, hürriyet kısıtlaması sebebi için iç hukukta süre öngörülmüĢse, bu süreler uymak “hukuka uygun tutma” Ģartının yerine getirilmesi açısından zorunludur37

. Fazladan tutma;

- Yasal sürenin dolmasına rağmen kiĢinin, hem salıverilmemesi hem de hakim önüne çıkarılmaması üzerine güvenlik güçlerince bir miktar daha tutulması,

36 Kararların ayrıntılı açıklaması için bknz. TURHAN, “… Kişi Özgürlüğü ve Türkiye”, s.221-228 37 MACOVEĠ, s.17-18.

(22)

- Hakim tarafından salıverilme kararı verilmesine rağmen kiĢinin makul olmayan bir süre daha tutulmaya devam edilmesi,

- Fiili veya hukuki sebeplerle fazladan hapis cezası yatırılması durumlarında karĢımıza çıkabilmektedir38

.

Mahkeme‟nin kanunda öngörülen gözaltı süresinin aĢılmasına iliĢkin önemli kararlarından biri K.-F./ Almanya kararıdır. Karara konu olayda, ev sahibi Bayan S.‟nin evini kiralayan Bay K. ve Bayan F., kira dolandırıcılığı Ģüphesiyle 4 Temmuz 1991 günü gözaltına alınmıĢ ve ertesi sabah 10:30‟ da salıverilmiĢtir. Bu süreçte savcı kiĢilerin 09:45‟te salıverilmesini emretmiĢ, güvenlik güçleri K. ve F.nin bilgilerini kaydetmek için 45 dakika daha tutmuĢ, daha sonra da kiĢileri salıvermiĢtir. Yani baĢvurucular toplamda 12 saat 45 dakika tutulu kalmıĢlardır. Ancak Alman Ceza Usul Yasası‟nın 163b (1). Fıkrasının birinci cümlesi suç iĢlendiğinden Ģüphelenilen kiĢinin kimlik tespiti amacıyla, azami 12 saat gözaltında tutma imkanı vermektedir (p. 54, 58, 69). Mahkeme, 45 dakikalık fazla tutmaya sebep olan bu olay sonucunda; “Mahkeme‟nin bazı durumlarda, tutulan kimsenin salıverilmesinden önce kısa süreli gecikmelerin olabileceğini kabul ettiği doğrudur. Ancak bu durum, tutma süresinin önceden yasayla düzenlenmediği ve tutmanın bir mahkeme kararıyla sona erdiği hallerde geçerlidir. Mahkemelerin çalıĢmasıyla ve bazı formalitelerin tamamlanmasıyla ilgili pratikteki durumlar, böyle bir mahkeme kararının icrasının zaman alabileceği anlamına gelir. Ancak mevcut davada, kimlik kontrolü amacıyla azami 12 saatlik tutma süresi, yasayla düzenlenmiĢ olup, mutlaktır. Azami tutma süresi önceden bilindiğinden, tutmayla görevli makamlar, izin verilen sürenin aĢılmaması için gerekli bütün tedbirleri almakla yükümlüdürler. Bunlar arasında, kimlik kontrolü için alınan tedbirlerden sayılan ve bu amaca özgülenmiĢ tutma süresi içinde yapılabilecek olan K.-F.‟nin kiĢisel bilgileri kaydetme de yer alır. Mahkeme bu etkenleri dikkate alarak, baĢvurucunun tutulabileceği azami süre aĢıldığı için SözleĢme‟nin 5. maddesinin 1. fıkrasının ihlal edildiğine karar vermiĢtir.”39

Ģeklindeki açıklamasıyla tutma süresinin yasayla kesin bir Ģekilde tespit edilmesi

38 DOĞRU NALBANT, s. 374.

(23)

durumunda, kısa süreli gecikmenin dahi ihlal sonucuna neden olacağı kanaatine varmıĢtır.

2.5.Suçsuz Tutma

KiĢinin hürriyetinin kısıtlanması için, bunu gerektirecek hukuki bir sebep bulunmalıdır. Mevcut ya da geçerli olmayan hukuki sebebe dayanılarak hürriyetin kısıtlanması ihlale neden olacaktır. Suç iĢlediği sabit olan kiĢi hakkında Mahkeme tarafından mahkumiyet kararı verilmiĢ ise, bu kararın infazı için kiĢinin özgürlüğü kısıtlanabilir40

.

Suç iĢlediği Ģüphesiyle hakkında yakalama kararı çıkarılan kiĢinin yakalama emri sonradan kaldırılmıĢ ise, kimse kaldırılmıĢ bir yakalama emri gereği tutulmamalıdır. Sultan Öner ve Diğerleri/ Türkiye davasında; baĢvurucu kadın sekiz ve on bir yaĢlarındaki çocuklarıyla 16 Ekim 2000 tarihinde Burdur cezaevinde bulunan kocasını ziyaret ettikten sonra 14.30 sularında Ġzmir polis tarafından arandığı gerekçesiyle cezaevinin bahçesinde gözaltına alınmıĢ ve karakola götürülmüĢtür. Daha sonra doktor muayenesi yaptırılmıĢ, akabinde saat 19.00 sularında çocukları ile birlikte nezarethaneye konulmuĢ, bu arada baĢvurucu hakkında daha önce verilmiĢ bir yakalama emri gereğince adının geçtiği arama listesinde güncelleme yapılmadığı için adının listeden çıkarılmadığı ve baĢvurucunun artık aranmadığı anlaĢılmıĢtır. BaĢvurucu, saat 08.00 sularında tekrardan doktor muayenesinden geçirilmiĢ ve 09.20‟de karakoldan serbest bırakılmıĢtır. Mahkeme bu olayda baĢvurucu ve çocuklarının geçerli bir hukuki sebep olmadan tutulmaları nedeniyle SözleĢme‟nin 5. maddesinin 1.fıkrasının ihlal edildiğine kanaat getirmiĢtir41

.

2.6.Bir Ülkenin BaĢka Ülkede KiĢi Hürriyetine Müdahalesi

BaĢka ülkelerde hürriyete müdahale durumunda, hukuka uygun bir tutmanın varlığı için, o devletin onayı olmalı ve ayrıca iki devlet arasındaki geri verme

40 DOĞRU/ NALBANT, S.378.

41 Sultan Öner ve Diğerleri/Türkiye, 17.10.2006 t. karar.p.123, UYAP MEVZUAT PROGRAMI EriĢim Tarihi: 12.10.2018

(24)

anlaĢmalarına veya böyle bir anlaĢmanın bulunmaması halinde ilgili devletler arasında iĢbirliğiyle getirilmiĢ kurallara uyularak bir hürriyet müdahalesinin yapılmıĢ olması gerekir(Öcalan/Türkiye, BD Kararı, p.87).

Mahkemenin konuya iliĢkin önemli kararlarından bir olan Öcalan/ Türkiye davasında; baĢvurucu 15 ġubat 1999 tarihinde Kenya‟da Nairobi‟deki havaalanında bir uçağa konulmuĢ ve Türk yetkilileri tarafından gözaltına alınmıĢtır. BaĢvuru, uygulanabilecek geriverme prosedürü izlenmeden hukuka aykırı olarak hürriyetinin kısıtlanması nedeni ile Ģikayetçi olmuĢtur. Bunun üzerine Mahkeme; “Gözaltına almanın Türk iç hukukuna uygun olup olmadığıyla ilgili olarak Mahkeme, baĢvurucunun yakalanması için Türk ceza mahkemeleri tarafından yedi tutuklama kararının ve interpol tarafından bir arama bülteninin (kırmızı bülten) çıkarıldığını kaydeder. Bu belgelerin her birinde, baĢvurucu Türk Ceza Kanunu‟ndaki çeĢitli suçlarla, özellikle Devletin toprak bütünlüğünü bozmak için silahlı bir çete kurmakla ve yaĢam kaybıyla sonuçlanan bir dizi terör eylemini teĢvikle suçlanmıĢtır. BaĢvurucunun gözaltına alınmasının ardından, gözaltında tutulabileceği kanuni süre sona erdiğinde, baĢvurucu bir mahkeme önüne çıkarılmıĢtır. Bunun ardından baĢvurucu suçlanmıĢ, yargılanmıĢ ve Türk Ceza Kanunu‟nun 125. maddesinde belirtilen suçlardan mahkum edilmiĢtir. BaĢvurucunun gözaltına alınmasının ve tutulmasının, “suç iĢledikten makul kuĢku duyulması üzerine kanunen yetkili makamların önüne çıkarmak amacıyla” Türk mahkemeleri tarafından verilmiĢ kararlara uygun olduğu görülmektedir. BaĢvurucu, mevcut olayda Türkiye‟nin Kenya‟nın egemenliğine saygı göstermediği veya uluslararası hukuka uygun hareket etmediği sonucuna götürecek tutarlı çıkarımlar sağlayan bir kanıt gösterememiĢtir.” Ģeklindeki sözleriyle SözleĢmenin 5. maddesinin 1. fıkrasının ihlal edilmediğine karar vermiĢtir42

.

(25)

2.7.KiĢileri Koruyucusuz ya da Güvencesiz Tutma

Hürriyeti kısıtlamanın hukuki olabilmesi için, iç hukukta bu konuyla ilgili düzenleme yapılmıĢ olması ve buna uygun olarak müdahalede bulunulması tek baĢına yeterli değildir. Avukatla görüĢme, doktora muayene olabilme, tutulmanın yasallığına karĢı mahkemeye baĢvurabilme haklarına sahip olması hürriyeti kısıtlanan kiĢiye verilebilecek güvence haklarından en önemlileridir. Eğer iç hukukta bu güvence haklarına iliĢkin düzenleme yapılmamıĢsa SözleĢmenin hukuka uygun tutma Ģartı ihlal edilmiĢ olacaktır43

.

Buna iliĢkin Dağ ve YaĢar/Türkiye kararında, baĢvurucular birkaç gün gözaltında tutulduktan sonra Mahkeme önüne çıkarılmıĢ, Mahkemece tutuklanarak cezaevine götürülmüĢlerdir. 430 sayılı Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesinin 3(c) maddesine dayanılarak tekrardan ifadelerinin alınması için 10 günden fazla olmamak kaydıyla cezaevinden alınıp kolluğa teslim edilen baĢvuruculardan R. Dağ 18 gün, M. YaĢar ise 40 gün gözaltında tutulmuĢlardır. Mahkeme bu duruma iliĢkin “SözleĢmenin 5 maddesinin 1. fıkrasına aykırı olarak, baĢta avukatla görüĢme hakkı olmak üzere, sorgulanan kiĢiler için gerekli olan her türlü güvenceyi ortadan kaldıran bir hata olarak kabul edilmelidir.”44

Ģeklindeki söylemiyle hukuka uygun tutma Ģartının ihlal edildiğine karar vermiĢtir. Mahkemenin bu kararı dikkate alındığında, iç hukukta konuya iliĢkin düzenlemelerde usuli güvence haklarının var olması oldukça önemlidir.

2.8.Özel ġart: Sebebe Uygun Tutma

2.8.1.Genel Olarak

Hürriyet hakkı mutlak bir hak olmadığından kamu yararı amacıyla kısıtlanabilir. Kısıtlanmayı gerektiren haller ise SözleĢme‟nin 5. maddesinin 1.

43 DOĞRU/NALBANT, s.381-382.

44 Dağ ve YaĢar/Türkiye, 08.11.2005 t. karar. Par. 59-68., UYAP Mevzuat programı, EriĢim Tarihi: 13.10.2018

(26)

fıkrasının (a)-(b) bentlerinde sayılan hallerde mümkündür45. KiĢiler ancak bu

betlerde sayılan hallerin varlığı halinde kısıtlanabilir46. Hürriyet hakkına sınırlama

imkanı veren bu haller yorumla geniĢletilemez. Ġnceleme konumuz tutuklama , 5. maddenin 1. fıkrasının c bendi ile iliĢkili olduğundan bu bendin açıklanması ile yetinilecektir.

2.8.2.Suç ĠĢlediğinden ġüphelenilen KiĢilerin Yakalanması veya Tutulması

SözleĢme‟nin 5. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi, suç iĢlediğinden Ģüphelenilen kiĢilerin yakalanması ya da tutulmasına iliĢkin düzenlemeye yer verilmiĢtir.

SözleĢme‟nin bu bendi üç halle kısıtlı olarak kiĢiye yakalama veya tutmaya iliĢkin olarak yetkiler vermektedir.Bentte sayılan haller Ģunlardır;

- Suç iĢlediği hakkında makul Ģüphe bulunan bir kimsenin yetkili merci önüne çıkarılmak üzere yakalanması ve tutulması,

- Bir kimsenin suç iĢlemesine engel olmak zorunluluğuna inancını doğuran makul nedenlerin bulunması dolayısıyla yetkili merci önüne çıkarılmak üzere yakalanması ve tutulması,

- Bir kimsenin suçu iĢledikten sonra kaçmasına engel olmak zorunluluğu inancını doğuran makul nedenlerin bulunması dolayısıyla yetkili merci önüne çıkarılmak üzere yakalanması ve tutulması,

Bu üç halde kısıtlama yoluna gitmenin belirli Ģartlar çerçevesinde mümkün olacağı madde metninden anlaĢılmaktadır. Bu Ģartlar üç baĢlık altında toplanabilir. Bunlar; „bir suçun varlığı‟, „yetkili mercilerin önüne çıkarma amacı‟ ve „makul Ģüphe‟ Ģartlarıdır.

1. Bir Suçun Varlığı ġartı

45 TEZCAN vd., s.170, DOĞRU/NALBANT, s. 385.

46 GÖZÜBÜYÜK/ GÖLCÜKLÜ, a.g.e., s.226; GÜLER, a.g.m., s.170; ġAHBAZ Ġbrahim, (2005)Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi‟nde KiĢi Özgürlüğü ve Güvenliği, TBB Dergisi, s.58, s.172; GÖLCÜKLÜ, a.g.m., s.203.

(27)

Bir kimsenin SözleĢme‟nin 5. maddesinin 1.fıkrası anlamında hürriyetinin kısıtlanabilmesi için öncelikli iĢlenmiĢ olan bir suç ya da suç Ģüphesinin varlığının olması gereklidir47. Bir eylemin suç olup olmadığına iliĢkin düzenleme öncelikle iç

hukukta yer almalıdır48. Ancak Mahkeme, bu maddedeki suç kavramının özerk bir

kavram olduğunu düĢünerek, iç hukuktaki kanunlarda suç olmayan bazı eylemleri de SözleĢme bakımından suç olarak kabul etmektedir49

.Nitekim, Mahkeme Steel ve Diğerleri kararında, huzuru bozmanın Ġngiliz hukukuna göre suç olmadığını fakat huzuru korumanın kamusal bir ödev olduğunu ve polisin, huzuru bozanları ya da bozacağına dair makul Ģüphe bulunanları gözaltına alma yetkisinin olduğunu, hakimlerin de kiĢinin huzuru bozması veya bozacağına dair makul Ģüphe bulunması durumunda kiĢilere ceza verilebileceğini belirtmiĢ ve yargılamanın niteliğini ve tüm bu nedenleri dikkate alan Mahkeme, huzuru bozmanın bu bent anlamında suç olduğuna karar vermiĢtir50

.

2. Yetkili Makamların Önüne Çıkarma Amacı ġartı

Hürriyet kısıtlamalarının SözleĢme‟nin 5. maddesinin 1. fıkrasının c bendine uygun olmasının diğer koĢulu, bu sebeplerle hürriyete müdahalenin amacının yetkili merci önüne çıkarmak olmasıdır51. „Yetkili merci‟ ifadesinin ne anlama geldiği ise

SözleĢme‟nin 5. maddesinin 3.fıkrasından anlaĢılabilecektir52. 3. Fıkrada yapılan

düzenlemeyle yetkili merciin, her mercii değil ancak ve ancak hakim ya da yasayla adli görev yapmaya yetkili kılınmıĢ bir mercii olacağı belirtilmiĢtir53.

Tutulan kiĢi hakkında ceza kovuĢturmasına geçilmemiĢ olması, yapılan tutmanın yasal olmadığı ya da SözleĢme‟ye aykırı olduğu sonucunu ortaya

47 MACOVEĠ, a.g.e.,s.40.

48 DĠNÇ GÜNEY, Sorularla Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi, Türkiye Barolar Birliği Yayınları( ġen Matbaa), Ankara 2006, s.127, ÇĠÇEKLĠ Bülent, (2006). Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi Türkiye Kararlarının Analizi(2002-2005) ve Ceza Muhakemesine Yansımaları, Ceza Hukuku Dergisi, HARRIS v.d. a.g.e., s.147

49 DOĞRU/NALBANT, a.g.e., s.388.

50 Steel/Ġngiltere,26.09.1998 t. karar. P.46-50, DOĞRU/NALBANT, a.g.e.,s. 461

51 REĠSOĞLU, a.g.e., s.98; Mahkeme LawlessLawless‟in tutulmasının tutulma ya da yakalamanın hemen bir yargıç veya adlî görev yapmaya yasayla yetkili kılınmıĢ diğer bir görevli önüne çıkarılma amacıyla olabileceğini belirterek bu Ģartı taĢımadığı gerekçesiyle Ġrlanda aleyhine ihlal kararı vermiĢtir. Lawless/Ġrlanda. 01.07.1961 t.karar, p. 44-45, DOĞRU, Cilt 1, s. 18-19. 52 DEMĠRBAġ, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi…”, s.19.

(28)

çıkarmaz54. Çünkü bu tutmanın, yasal mercilerin önüne çıkarma amacıyla yapılmıĢ

olmasına rağmen yeterli delil elde edilememe halinin olması son derece mümkündür55. Mahkeme de Ġpek ve Diğerleri/ Türkiye kararında, “… yakalanan

kişinin sonuçta suçlanması veya mahkeme önüne çıkarılması da gerekli değildir. Sorgulama için gözaltına almanın amacı, tutuklamanın dayanağını oluşturan şüpheleri doğrulamak veya ortadan kaldırmak suretiyle cezai soruşturmayı ilerletmektir.” diyerek, tutma sonucunda kiĢinin mahkeme önüne çıkarılmasının

gerekli olmadığı, gözaltına alma amacının, tutuklamanın sebebini oluĢturan Ģüpheleri doğrulamak ya da ortadan kaldırmak suretiyle cezai soruĢturmayı ilerletmek olduğunu belirtmiĢtir56

. 3. Makul ġüphe ġartı

Bir kiĢinin, SözleĢme‟nin 5. maddesinin 1. fıkrasının c. bendine göre hürriyetinin kısıtlanmasının son ve üçüncü koĢulu, makul Ģüphenin oluĢmasıdır57

. Makul Ģüphe deyiminden ne anlaĢılması gerektiği SözleĢme‟de açıklanmamıĢtır. Bu kavramı anlayabilmek için Mahkeme kararlarına bakılması gerekmektedir. Mahkeme, Fox, Campell ve Hartley/ Ġngiltere kararında, makul Ģüphenin, objektif olarak bir kiĢiyi söz konusu suçun iĢlenmiĢ olabileceği hususunda ikna edebilecek maddi olayların veya bilgilerin mevcudiyetini ifade ettiğini

54 ÇĠÇEKLĠ ,a.g.m., s.253; HARRIS vd., a.g.e., s.148.

55 DOĞRU/NALBANT, a.g.e., s. 388; Mahkeme bu konuya iliĢkin olarak Erdagöz/ Türkiye kararında, “Başvurucu hakkında iddianame tanzim edilmemiş veya mahkeme huzuruna çıkarılmamış bulunması, gözaltına alınmasının amacının madde 5(1)(c)'ye uygun olmadığı anlamına gelmez. Böyle bir amacın varlığı amacın gerçekleşmesinden ayrı olarak incelenmelidir. 5(1)(c) bendi polisin tutulma anında veya tutuklama süresinde iddianame tanzimi için yeterli delil temin etmiş olmasını önkoşul saymamaktadır. Gözaltı sırasında sorgulamanın amacı, Sözleşme‟nin 5(1)(c) bendine göre, tutuklamaya neden olan şüphenin doğrulanması veya ortadan kaldırılmasıdır. Böylece, şüpheye neden olan veriler, daha sonraki safha olan cezai tahkikat sırasında ortaya çıkan hükme veya iddianame tanzimine yetecek düzeyde olmayabilir.” demiĢ ve bu itibarla, hürriyete yapılan müdahaleyi, SözleĢme‟nin 5(1)(c) bendi karĢısında haklı bulmuĢtur (Erdagöz/Türkiye, 22.10.1997 t. karar. p. 51. UYAP MEVZUAT PROGRAMI, EriĢim Tarihi: 17.10.2018

56 Ġpek ve Diğerleri/ Türkiye, 03.02.2009 t. karar, p. 28, UYAP MEVZUAT PROGRAMI, EriĢim Tarihi: 20.10.2018

57 GOMĠEN, a.g.e., s.49; KUZU, Burhan, KiĢi Özgürlüğü ve Güvenliği Bağlamında Keyfi Tutuklamaya KarĢı Koruma, Prof. Dr. Vecdi Aral‟a Armağan, Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını, s.193.

(29)

belirtmiĢtir58. Yani makul Ģüphenin varlığının tespiti için delillerin varlığı önemlidir.

Bir kimsenin deliller olmadan duygu, düĢünce ya da önyargıya dayalı olarak tutulması, bu bende aykırılık doğuracaktır59. Mahkeme, hürriyete müdahale sonucuna

neden olan uygulamanın delillere ve makul Ģüpheye mi dayalı yoksa duygu, düĢünce ya da önyargıya mı dayalı olduğunu, somut olaydaki koĢullara göre değerlendirmektedir60

.

Bir olayda Ģüphenin makul olup olmadığının tespiti, olayın içinde bulunduğu koĢullara göre değiĢkenlik göstermektedir61. Örneğin bir terör olayında, gözaltına

almaları gerektiren Ģüphenin „makullüğü‟, bu tarz suçların soruĢturulmasına ve kovuĢturulmasında yaĢanan zorluklar nedeniyle, adi suçlarla mücadele ederken uygulanan makullük standartlarıyla eĢit Ģekilde değerlendirilemeyebilecektir. Fakat terör suçları dahi olsa “makullük” kavramı, SözleĢme‟nin 5. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde güvence altına alan koruyucu nitelikteki hükmün özünü zedeleyecek kadar da geniĢ Ģekilde yorumlanamayacaktır62

.

Makul bir kuĢku bulunmadan, bir kiĢinin, sadece ikrar elde etmek63, baĢkaları

aleyhine tanıklık yapmasını sağlayabilmek ya da makul kuĢkuya zemin hazırlayacak olayları veya bilgileri öğrenmek amacıyla gözaltına almak mümkün değildir64. Aynı

Ģekilde bir kimsenin geçmiĢte bir suç iĢlemiĢ olması da makul Ģüphe olarak değerlendirilemeyecek, bu nedenle yapılan tutmalarda ihlal sonucunu ortaya çıkaracaktır65

.

58 GÖLCÜKLÜ, a.g.m., s.206; TEZCAN vd., a.g.e., s.172; ERGÜL, “Hürriyet ve Güvenlik Hakkı”, s.46-47. Fox, Campell ve Hartley/ Ġngiltere, 30.08.1990 t. karar, p.32, DOĞRU, C.3, a.g.e., s. 266-277.

59 EKER KAZANCI, a.g.m., s.82; MACOVEĠ, a.g.e., s.46.

60 Mahkeme Talat Tepe kararında bu hususa, “…Ancak neyin makul olarak nitelendirilebileceği, olayların bütünüyle bağlantılıdır.” sözleriyle vurgu yapmıĢtır (Talat Tepe/Türkiye. 21.12.2004 t. karar. p:58,

61 HARRIS vd., s.150; KUZU, “Kişi özgürlüğü ve Güvenliği Bağlamında…”, s.193.

62 Fox, Campell ve Hartley/Ġngiltere, 30.08.1990 t. karar.p. 32. DOĞRU, Cilt 3, a.g.e., s.266-267. 63 GÜLER, a.g.m., s.172.

64 ġAHBAZ, “Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi‟nde…”, s.175; DOĞRU/NALBANT, s.389; GÖZÜBÜYÜK/GÖLCÜKLÜ,

65 MACOVEĠ, a.g.e., s. 46. Bu konuya iliĢkin Fox, Campell ve Hartley kararında Mahkeme, Bay Fox ile Bayan Campell‟in IRA ile bağlantılı olarak terör eylemleri nedeniyle daha önce mahkûmiyet almıĢ olduklarını belirtmiĢ fakat bu durumun terör tipi suçlara iĢtiraklerine dair bir kuĢkuyu güçlendirse bile tek baĢına 1986 yılında yani bu mahkumiyet kararından yedi yıl sonra

(30)

Mahkeme, Türkiye ile ilgili pek çok kararda, olayları makul Ģüphe yönüyle değerlendirmiĢtir. Bu kararlarından bazılarında ihlal olduğunu tespit ederken bazılarında da ihlalin olmadığına kanaat getirmiĢtir. Örneğin Tanrıkulu ve Diğerleri/Türkiye kararında Mahkeme, baĢvuranların yasa dıĢı bir terör örgütüyle iliĢkileri olma Ģüphesi üzerine yakalandıklarını ve gözaltına alındıklarını, polisin, söz konusu binalarda PKK'ya iliĢkin bir toplantının düzenlendiği haberinin alınmasına müteakiben, Diyarbakır DGM hakimi tarafından çıkarılan arama iznine dayanarak hareket ettiğini belirtmiĢ ve davanın özel Ģartlarına iliĢkin olarak, baĢvuranların yakalanmasının kanuna uygun olduğunu ve SözleĢmesi'nin 5. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin anlamı dâhilinde, bir suç iĢlemiĢ olma makul Ģüphesi üzerine tutuklandıklarını belirtmiĢtir66. Ancak Mahkeme Ġpek ve Diğerleri/Türkiye kararında,

baĢvuranların, yasal bir arama sırasında, hakkında terör faaliyetlerine dayalı makul Ģüphe bulunan bir kiĢinin yanında bulundukları için yakalandıklarını gözlemlemiĢ ve bu kiĢilerin tutulmalarının, suç iĢlemiĢ olabileceklerine iliĢkin makul bir Ģüphe üzerine yapılmadığını veya suç iĢlemelerini engellemek için olmadığını belirterek, Türkiye hakkında 5. maddenin 1. fıkrasının (c) bendi anlamında ihlal kararı vermiĢtir67

.

3.AĠHM Kararlarında Hürriyetinden Yoksun Bırakılan KiĢilerin Hakları 3.1.Genel Olarak

SözleĢme‟nin 5. maddesinin 2., 3., 4. ve 5. fıkralarında hürriyetinden yoksun bırakılan kiĢilerin hakları düzenleme altına almıĢtır68

. Bu haklardan bilgilendirilme hakkı 2.fıkrada, mahkemeye baĢvurma hakkı 4.fıkrada, tazminat hakkı 5. fıkrada düzenlenmiĢtir. 3. fıkrada ise, mahkeme veya diğer bir yargısal yetkili önüne çıkma,

gözaltına alınmaları sonucunu doğuracak bir makul kuĢkuyu doğuramayacağını belirtmiĢ ve makul Ģüphe yönünden 5(1)(c) bendinin ihlal edildiğine karar vermiĢtir (Fox, Campell ve Hartley/Ġngiltere, 30.08.1990 t. karar. p. 35. DOĞRU, Cilt 3, s. 268.)

66 TANRIKULU/Türkiye, 06.10.2005 t. karar, p.30, UYAP MEVZUAT PROGRAMI, EriĢim Tarihi: 25.10.2018

67 ĠPEK ve Diğerleri/Türkiye, 03.02.2009 t. karar, p.31, UYAP MEVZUAT PROGRAMI, EriĢim Tarihi: 26.10.2018

(31)

makul sürede salıverilme ve kefalet karĢılığında salıverilme hakları düzenlenmiĢtir. Bilgilendirilme, mahkemeye baĢvurma ve tazminat hakları hürriyetinden yoksun bırakılan herkese tanınmıĢ olan haklar iken, SözleĢme‟nin 5. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen haklar sadece 1.fıkranın (c) bendinde belirtilen suç iĢleyebilecekleri ya da iĢlemiĢ olma Ģüphesiyle veya kaçma Ģüphesiyle tutulan kiĢilerin yararlanabileceği haklardır69. SözleĢmede düzenlenen bu haklar, hürriyet

hakkının eksiksiz olarak sağlanması açısından son derece önemlidir. ġimdi de tutulan kiĢilere tanınan bu hakları sırasıyla inceleyelim.

3.2.Bilgilendirilme Hakkı

SözleĢmenin 5. maddesinin 2. fıkrasındayakalanan her kimseye, yakalama sebepleri ve kendisine isnat edilen her türlü suçlama en kısa sürede ve anlayacağı bir dille anlatılır.” düzenlemesine yer verilmiĢtir. SözleĢme bu düzenlemeyle, tutulan bir kiĢinin en kısa zamanda bilgilendirilmesine imkan tanımaktadır.

Bu düzenleme, hürriyete müdahale sonucunu doğuracak olan her müdahale için uygulanabilecek bir hakkı bünyesinde barındırmaktadır70. Mahkeme de vermiĢ

olduğu Van Der Leer/Hollanda kararında, her ne kadar bu fıkrada geçen yakalama teriminin cezai bir süreci ifade ettiği anlaĢılsa da bu sözcüklerin „özerk‟ bir Ģekilde ve özellikle 5. maddenin herkesi keyfi hürriyetten yoksun bırakmaya karĢı koruma amacına uygun olarak yorumlanması gerektiğini belirtmiĢ ve bu fıkrada geçen yakalama teriminin SözleĢme‟de belirtilen tüm hürriyet kısıtlamaları için uygulanacağına ve bu haktan hürriyetleri kısıtlanan herkesin yararlanacağına vurgu yapmıĢtır71

.

Bu fıkraya göre yapılan bilgilendirmenin SözleĢme‟ye uygun olması için belirli özellikleri bulundurması gerekmektedir. Bu özelikler, somut olayın Ģartlarına göre değiĢmekte olup, en azından 5. maddenin 4. fıkrasında belirtilen hakkın kullanılması

69 ERGÜL, “…Hürriyet ve Güvenlik Hakkı”, s.51

70 HARRIS vd., s.166; ÜNAL, Avrupa İnsan Hakları…, s.149; GÖZÜBÜYÜK/GÖLCÜKLÜ, S,236.

(32)

noktasında gerekli kanuni ve fiili gerekçeleri içermek zorundadır72

. Mahkeme de bu konuya iliĢkin vermiĢ olduğu Fox, Campell ve Hartley kararında, yapılacak açıklamanın içeriğinin yeterli olup olmadığının her bir olayda, olayın özelliklerine göre değerlendirileceğini belirtmiĢtir. Bu olayda mahkeme, baĢvurucuların gözaltına alınırken memur tarafından yeterli bilgilendirilmediğini kabul etmiĢ fakat bu kiĢilerin polis sorgusunda sorulan sorularla, dolaylı da olsa yeterince bilgilendirildiğini gözlemleyerek bu hakkın baĢvuruculara sağlandığına karar vermiĢtir73

.

Bir ceza davasında, açıklama yapma görevi daha geniĢ kapsamlıdır. Hem bireyin iĢlediğinden kuĢku duyulan suç konusunda hem de bu suça hangi yönde karıĢtığı konusu hakkında kiĢiye açıklama yapılması gereklidir. SözleĢmenin 5. maddesinin 2. fıkrasına göre ortaya çıkan bu yükümlülük, kiĢinin hakkındaki suçun niteliği ve bu suçlama sebebine iliĢkin bilgilendirilmesi görevine iliĢkin 6. maddenin 3. fıkrasının a bendine göre daha sınırlıdır, bu durumda savunmasının hazırlanması amacıyla bilgilendirme yapılmaktadır.74

Yakalanan kiĢiye yapılacak olan açıklama anlayabileceği bir dilde olmalıdır75

. Kısıtlanan kiĢilerin bireysel kapasitesi de dikkate alınarak açıklama yapılmadır. 5. maddesinin 2. fıkrasında belirli bir iletiĢim Ģartı getirilmemiĢ ise de, resmi evrakı dikkate alınarak yapılan açıklamalar kabul edilebilir ise de kiĢinin yaĢı ya da akli durumu sebebiyle etkili iletiĢim kurulamayacak hallerde, açıklama bu kiĢinin avukatına veya velisine yapılmalıdır.76

Hürriyeti kısıtlanan kiĢinin resmi dili

72 HARRIS vd., s.169; GÖZÜBÜYÜK/GÖLCÜKLÜ, s.236; GÖÇER, S.214; MACOVEI, s.85 73 Fox, Campell ve Hartley/Ġngiltere. 30.08.1990 t. karar, p.39-43., DOĞRU, Cilt 3, s.269.

Mahkeme‟nin bu konuya iliĢkin olarak dolaylı yoldan bilgilendirilmiĢ saydığı diğer önemli bir karar ise Dikme kararıdır. Kararda Mahkeme, “BaĢvurucu gözaltına alınma sebebi hakkında bilgilendirilmediğini iddia etmiĢtir. Mahkeme‟ye göre sahte kimlik taĢıdığı sırada durdurulup sorgulandığı için gözaltına alınma sebebini bilmediğini iddia edemez. BaĢvurucu kendisinden duyulan kuĢkunun sebebi hakkında da bilgilendirilmediğini iddia edemez; çünkü bu kuĢkuların niteliğini hemen anlamasını sağlayacak yeterli delil vardır. Polislerin kendisini ölümle tehdit etmeleri konusundaki kendi anlatımından da anlaĢıldığı gibi Dev-Sol‟a üyeliğinden kuĢkulanılmıĢtır. Bu nedenle gözaltı sebebi hakkında derhal bilgilendirilme hakkının ihlal edilmediğine karar verilmiĢtir.” Dikme/Türkiye. 11.07.2000 t. karar. p. 51 ve son., ERGÜL Ergin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Uygulaması, 2. Baskı, Yargı Yayınları, Ankara 2004, s.165-166.

74 MACOVEĠ, s. 86-87.

75 KARAKAġ, s.309; TEZCAN vd., s.174.

Referanslar

Benzer Belgeler

Her bir tabloda toplamı on olan ikilileri boyayarak tabloda son sayı kalana kadar devam et.. Kullanmadığın sayıyı noktalı

Sonuç olarak, Peter Sendromunda anestezi uygulaması; eşlik eden diğer sistem ve hava yolu anomalilerine göre özellik gösterebilir.. Genel anestezi uygulaması

In our case, the delay of the surgery caused an aggressive increase of the tumor size and tumor progression in patient with Stage 4 to Stage 2 after the diagnosis

Serviks uterinin florid reaktif lenfoid hiperplazisi (lenfoma benzeri lezyon (LBL)) böyle reaktif bir lezyon olup sebebi tam olarak bilinmemektedir (4-9).. LBL genellikle

Yandaki tabloda ikişer tane yazılmış üç basamaklı sayıları bulup farklı renklere boyayın.. ve noktalı

Diğer taraftan, AİHM kararları, sadece aleyhine başvuru yapılan devleti ilgilendirmemektedir. 869 Devletin bir köşesinden başlatılan bir dava, o devletin ve hatta

I argue that whereas Brontë, following a feminist reading of her novel, fictively assuages the othered status of British women in the characterization of Jane, who triumphs

The e ffects of irrigated and drought conditions on 1000-seed weight, seed thickness, seed length, and seed width of certain pumpkin genotypes were observed to be