• Sonuç bulunamadı

Göç ve eğitim ilişkisinin sosyolojik analizi (Mersin Akdeniz ilçesi örneği)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Göç ve eğitim ilişkisinin sosyolojik analizi (Mersin Akdeniz ilçesi örneği)"

Copied!
182
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SOSYOLOJİ ANA BİLİM DALI

SOSYOLOJİ BİLİM DALI

GÖÇ VE EĞİTİM İLİŞKİSİNİN SOSYOLOJİK ANALİZİ

(MERSİN İLİ AKDENİZ İLÇESİ ÖRNEĞİ)

ŞEYHMUS SARIDOĞAN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

PROF. DR. ERTAN ÖZENSEL

(2)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Bilimsel Etik Sayfası

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı

Şeyhmus SARIDOĞAN

Numarası 164205001003 Ana Bilim / Bilim Dalı Sosyoloji/Sosyoloji

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tezin Adı Göç ve Eğitim İlişkisinin Sosyolojik Analizi (Mersin İli

Akdeniz İlçesi Örneği)

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu

Öğ

rencin

in

Adı Soyadı Şeyhmus SARIDOĞAN

Numarası 164205001003

Ana Bilim / Bilim

Dalı Sosyoloji/Sosyoloji

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Prof. Dr. Ertan ÖZENSEL

Tezin Adı Göç ve Eğitim İlişkisinin Sosyolojik Analizi (Mersin İli Akdeniz İlçesi Örneği)

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan Göç ve Eğitim İlişkisinin Sosyolojik Analizi (Mersin İli Akdeniz İlçesi Örneği) başlıklı bu çalışma 17/06/2019 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

(4)

ÖN SÖZ

İnsanların bulundukları bir yerden başka bir yere, uzun veya kısa süreli yapmış oldukları tebdilimekân hareketi, sadece coğrafik anlamda bir mekân değişikliğinden ziyade, siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel boyutları da olan karmaşık bir olaydır. İnsanların hatıralarını, yaşanmışlıklarını ve birlikte anlam kazandığı çevre, eşya ve kültürel mirasını geride bırakıp hiç bilmediği mekânlara doğru göç etme kararını almasında işsizlik, tarım alanında iş gücü fazlalığı, yaşam koşullarının zorlaşması (gelirin eğitim, sağlık, ulaşım-iletişim ihtiyacını karşılayamaması vb.) gibi birçok iç ve dış faktör rol oynamıştır.

Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerinden göç etmiş aileler arasında, göç olayından en çok etkilenen grubun başında hiç şüphesiz çocuklar gelmektedir. Çocuklar, hem dillerine ve kültürlerine yabancı oldukları hem de aile içindeki başta ekonomik olmak üzere yaşanan sıkıntılardan olumsuz etkilenmektedirler. Bu tür olaylar belli bir noktadan sonra onların hem okula hem de ailelerine karşı yabancılaşmasına neden olmaktadır. Kısacası, göç etmiş olan ailelerin çocuklarının kendi akranlarıyla mukayese edildiğinde yaşam koşulları, eğitimleri ve yaşamış oldukları mahallenin yapısından dolayı birçok konuda geri kaldığı görülmüştür.

Her ne kadar bu çalışma tarafımca hazırlanmış olsa da, birçok kişinin destekleyici cümleleri ve yapıcı eleştirileri sonucunda meydana gelmiştir. Bu vesileyle desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen bu değerli insanlara şükranlarımı sunmak benim için ayrı bir sevinç kaynağı olacaktır. Hem lisans eğitimim boyunca hem de yüksek lisans aşamasında, tüm yoğunluğuna rağmen, zaman ve mekân fark etmeksizin desteklerini her zaman hissettiğim danışmanım Prof. Dr. Ertan ÖZENSEL’e bu vesileyle sonsuz şükranlarımı sunarım. Hem lisans hem de yüksek lisans eğitimim süresince yardımlarını her daim hissettiğim, lisans ve yüksek lisans eğitimim süresince beni yönlendiren, tezimin her kademesinde değerli vakitlerini esirgemeyen ve sürekli yapıcı eleştiri ve önerilerde bulunan ve öğrencileri olduğum için bir ömür gurur duyacağım çok değerli hocalarım Prof. Dr. Mahmut Hakkı AKIN ve Dr. Öğr. Üyesi İslam CAN’a teşekkürü bir borç bilirim. Tez konumun belirlenmesinde ve anket sorularının hazırlama aşamasında vakit ayırıp öneri ve

(5)

yapıcı eleştirilerini benimle paylaşan değerli hocam Doç. Dr. Mehmet Ali Aydemir’e teşekkür ederim.

Lisans eğitimimde bana bilgisiyle katkı sağlayan üçüncü ve dördüncü sınıftan itibaren danışman hocam olan çok değerli Arş. Gör. Faruk TURGUT’a; bölümdeki odasını bizlere açan, bizimle birlikte ders çalışan çok değerli hocam Arş. Gör. Hüseyin ÖZİL’e çok teşekkür ederim. Bilhassa yüksek lisans eğitimine başlamam ile beraber her daim tecrübe ve deneyimini benden esirgemeyen ‘Usta’ diye hitap etmekte gurur duyduğum çok değerli hocam Arş. Gör. Nuh AKÇAKAYA’ya çok teşekkür ederim. Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümündeki bütün hocalarıma bizlere vermiş oldukları emeklerden dolayı çok teşekkür ederim.

Bu tez aşamasında, dostluğunu, yardımseverliğini, önerilerini esirgemeyen Gaffar TÜRKOĞLU’na; tez yazım sürecinde fikirlerini esirgemeyen kıymetli Edebiyat Öğretmeni Osman DİNDAR’a; tezin saha kısmında yardımlarını esirgemeyen Gurbet YERLİKAYA, Kudret TÜRKAN, Selahattin SARIDOĞAN ve araştırma yapmış olduğum beş mahallede anket yapmak için zamanlarını ayıran değerli arkadaşlarıma ve ankete katılım sağlayan tüm katılımcılara çok teşekkür ederim. Son olarak eğitim hayatım boyunca desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen, maddi ve manevi her daim yanımda olan kıymetli annem Gülçin SARIDOĞAN’a ve babam Ömer SARIDOĞAN’a şükranlarımı sunarım.

(6)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ renci ni n

Adı Soyadı Şeyhmus SARIDOĞAN

Numarası 164205001003

Ana Bilim / Bilim Dalı Sosyoloji/Sosyoloji

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Ertan ÖZENSEL

Tezin Adı Göç ve Eğitim İlişkisinin Sosyolojik Analizi (Mersin İli

Akdeniz İlçesi Örneği)

ÖZET

Göç; siyasi, ekonomik, sosyal, bireysel veya dini nedenlerle, bir mekândan başka bir mekâna yapılan, uzun süreli olabileceği gibi kısa süreliğine de olan ve bir yerleşim hedefi güden toplumsal, coğrafik veya kültürel bir yer değiştirme eylemi şeklinde tanımlanabilir. Göç hareketliliğinde sosyal, ekonomik ve siyasi etmenler kadar savaşlar da önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenlerden dolayı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden Batıya göç hareketleri gerçekleşmiş ve gerçekleşmeye de devam edecektir.

Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerinden Mersin’e gerçekleştirilen iç göçte bireysel göçten ziyade hane halkının tamamının göç ettiği görülmüş ve bu göç de geçici olmaktan çok daimi bir yerleşme amacı güdülerek gerçekleştirilmiştir. Göç eden hane halkının genel profiline bakıldığında ise; ekonomik bakımından yoksul, iş gücü olarak donanımsız ve eğitim düzeylerinin de düşük olduğu görülmüştür. Bu insanlar çoğunlukla kas gücü gerektiren hamallık veya başka günü birlik işlerde çalışarak hanenin geçimini sağlamaya çalışmaktadır. Bu yüzden aile bütçesine katkı sağlamak amacıyla tüm yetişkin bireyler çalışmak zorundadır.

Araştırmanın yapılmış olduğu Çay, Çilek, Özgürlük, Karaduvar ve Yeşilçimen Mahallelerinde ve benzer özellikler taşıyan yerleşim alanlarında ebeveynlerden önce göçten en fazla etkilenen grubun çocuklar olduğu gözlenmiştir. Göç etmiş olan ailelerin en büyük problemlerinden bir tanesi olan ve aynı zamanda çalışmamızın konusunu oluşturan çocuklarının eğitim problemi bu beş mahalle özelinde ele alınacaktır. Çünkü bu ebeveynler çoğunlukla okuma yazma bilmeyen, eğitim ve öğretim konusunda bilinçsiz olduklarından dolayı çocuklarının eğitimine ne yeterli düzeyde destek oluyorlar ne de derslerini takip edebiliyorlar. Hem anne babaların gelir ve eğitim durumlarının kötü olması hem de yaşamış oldukları mahallerin gettovari (varoş) yapısından kaynaklı kısır döngünün, çocukların eğitimleri üzerindeki etkisi incelenecektir.

(7)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ renci ni n

Adı Soyadı Şeyhmus SARIDOĞAN Numarası 164205001003

Ana Bilim / Bilim Dalı Sosyoloji/Sosyoloji

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Ertan ÖZENSEL

Tezin İngilizce Adı Sociological Analysis of Migration and Education (Mersin Akdeniz District Exmple)

SUMMARY

The immigration, it can be defined as a move from one place to the others, for a short time and as long and social, geographical or cultural action with aim to settle with political, economic, social, personel or religion causes.

In mobility immigration; social, economic and political factors play important role like wars. Beceuse of these causes the immigration have become from East and South East Anotolia Region to West Anatolia Regions also it will go on.

İn immigration, from South East and East Anatolia to province Mersin, is appeared as not a personal, as family. But as a long settle. İn this immigration, personal profiles have appeared as poor, uneducated and unsufficient labour force. These people work inhard conditions and Daily jobs. Because of these causes, all family have to work for their living is expenses.

İn field of research district Çay, Çilek, Özgürlük, Karaduvar ve Yeşilçimen and in districts same properties. Most children have been influenced together with their parents from this immigration. one of family problem of this immigration is education of their children influenced from it. İt will observe this problem in these five districts especially. Beceuse of their illiterated parents and not being consciousness of education. They can neither help their children education nor follow their lessons.

Both their socio-economic and their districts condition and their effects on educations of their children will be analyzed.

(8)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Katılımcıların yaşlarına ait istatistikler ... 62

Tablo 2. Katılımcıların yaşlarına ait frekans ve yüzde analizleri ... 62

Tablo 3. Katılımcıların cinsiyetlerine ait frekans ve yüzde analizleri ... 63

Tablo 4. Katılımcıların medeni durumlarına ait frekans ve yüzde analizleri ... 64

Tablo 5. Katılımcıların aslen nereli olduğuna ait frekans ve yüzde analizleri ... 65

Tablo 6. Katılımcıların Doğum Yerleri ... 66

Tablo 7. Katılımcıların Eğitim Durumları ... 66

Tablo 8. Katılımcıların göç ettikleri yerlere ait frekans ve yüzde analizleri ... 67

Tablo 9. Katılım Grubunun Meslek Dağılımları ... 68

Tablo 10. Katılım Grubunun Çocuk Sayılarının Ortalamaları ... 69

Tablo 11. Katılımcıların 18 yaşından küçük çocuk sayılarına ait frekans ve yüzde analizleri ... 71

Tablo 12. Katılımcıların halihazırda öğrenci olan çocuklarına ait frekans ve yüzde analizleri ... 72

Tablo 13. Katılımcıların okul öncesi dönemde bulunan çocuklarına ait frekans ve yüzde analizleri ... 72

Tablo 14. Katılımcıların İlkokulda Öğrenim Gören Çocuk sayıları ... 73

Tablo 15. Katılımcıların ortaokulda okuyan çocuk sayılarına ait frekans ve yüzde analizleri ... 73

Tablo 16. Katılımcıların lisede okuyan çocuk sayılarına ait frekans ve yüzde analizleri ... 74

Tablo 17. Katılımcıların yüksekokul, lisans ve lisansüstü düzeyde okuyan çocuk sayılarına ait frekans ve yüzde analizleri ... 75

Tablo 18. Katılımcıların Mersin’de yaşadığı yıl sayısına ait betimsel istatistikler ... 77

Tablo19. Katılımcıların Mersin’de yaşadığı yıl sayısı aralıklar ... 77

Tablo 20. Katılımcıların borç durumlarına ait frekans ve yüzde analizleri ... 78

Tablo 21. Katılımcıların borç miktarlarına ait betimsel istatistikler ... 78

Tablo 22. Katılımcıların Mersin’e göç etmeden önce yaşadıkları şehirlere ait frekans ve yüzde analizleri ... 79

Tablo 23. Katılımcıların Mersin’de yaşadıkları mahallere ait frekans ve yüzde analizleri... 80

Tablo 24. Katılımcıların sağlık güvencelerine ait frekans ve yüzde analizleri ... 80

(9)

Tablo 26. Katılımcıların iletişim kurarken kullandıkları dillere ait frekans ve yüzde analizleri

... 82

Tablo 27. Katılımcıların göç etme sebeplerine ait frekans ve yüzde analizleri ... 83

Tablo 28. Katılımcıların göç etme sebeplerinin ikincisine ait frekans ve yüzde analizleri ... 84

Tablo 29. Katılımcıların göç etmeden önceki mesleklerine ait frekans ve yüzde analizleri . 86 Tablo 30. Katılımcıların Mersin’e göç etme fikirlerinde kimin etkili olduğuna ait frekans ve yüzde analizleri ... 87

Tablo 31. Katılımcıların göç etmeden önceki hayat şartlarının şu anki haline göre kıyaslanmasına ait frekans ve yüzde analizleri ... 88

Tablo 32. Katılımcıların ikamet etmek için Mersin’i seçme sebeplerine ait frekans ve yüzde analizleri ... 89

Tablo 33. Katılımcıların çocuklarının okulda arkadaş olmalarını istedikleri çocuk tiplerine ait frekans ve yüzde analizleri ... 90

Tablo 34. Katılımcıların çocuklarının gelecekte seçmelerini istedikleri mesleklere ait frekans ve yüzde analizleri ... 91

Tablo 35. Erkek Çocuklarının Eğitim Durumuyla İlgili İfadelerin Ortalaması ... 93

Tablo 36. Kız Çocuklarının Eğitim Durumlarıyla İlgili İfadelerin Ortalaması ... 94

Tablo 37. Cinsiyet ve “Kız Çocukları Okumalıdır” ifadesi arasındaki ilişki (T-testi) ... 96

Tablo 38. Cinsiyet ve “Kız çocuklarının eğitim hayatı bir meslek sahibi oluncaya dek desteklenmelidir” ifadesi arasındaki ilişki (T-testi) ... 97

Tablo 39. Cinsiyet ve “Kız çocuklarının erken yaşta evlenip yuva kurması gerekir” ifadesi arasındaki ilişki (T-testi) ... 98

Tablo 40. Cinsiyet ve “Kız çocuklarının eğitim alması sonuna kadar desteklenmelidir” ifadesi arasındaki ilişki ( T-testi ) ... 99

Tablo 41. Eğitim Durumunuz ve “Göç sonrasında çocuğunuzun okul ve arkadaş çevresi değiştiğinden dolayı, bu durumun derslerine olumsuz yansıdığını düşünüyor musunuz” ifadesi arasındaki ilişki (Çapraz tablo) ... 101

Tablo 42. Eğitim Durumunuz ve “Mersin'in eğitim-öğretim, imkan ve fırsatlarından çocuğunuzun yeterli düzeyde faydalandığını düşünüyor musunuz” ifadesi arasındaki ilişki (Çapraz Tablo) ... 102

Tablo 43. Eğitim Durumunuz ve “Göç etme sebepleriniz arasında çocuğunuzun daha iyi bir eğitim alması gibi bir düşünceniz var mıydı” ifadesi arasındaki ilişki (Çapraz Tablo) ... 103

Tablo 44. Eğitim Durumunuz ve “Çocuklarınızın sizin almış olduğunuz göç kararınızdan memnun olduğunu düşünüyor musunuz” ifadesi arasındaki ilişki (Çapraz Tablo) ... 104

(10)

Tablo 45. Eğitim Durumunuz ve “Memleketinize geri dönmeniz halinde, bu durumun çocuğunuzun eğitimine olumlu yansıyacağını düşünüyor musunuz” ifadesi arasındaki ilişki (

Çapraz Tablo) ... 105

Tablo 46. Eğitim Durumunuz ve “Çocuğunuzun eğitim gördüğü okul ile şehir merkezinde bulunan okulda verilen eğitim düzeyinin aynı olduğunu düşünüyor musunuz” ifadesi arasındaki ilişki (Çapraz Tablo) ... 106

Tablo 47. Eğitim Durumunuz ve “Siz veliler olarak öğretmenlerle iletişim konusunda sorun yaşadığınızı düşünüyor musunuz” ifadesi arasındaki ilişki (Çapraz Tablo) ... 108

Tablo 48. Eğitim Durumunuz ve “Okulun çocuğunuza vermiş olduğu eğitimi yeterli buluyor musunuz” ifadesi arasındaki ilişki (Çapraz Tablo) ... 109

Tablo 49. Eğitim Durumunuz ve “Evde çocuğunuzun derslerine yardımcı olabiliyor musunuz” ifadesi arasındaki ilişki (Çapraz Tablo) ... 110

Tablo 50. Eğitim Durumunuz ve “Çocuklarınızın arkadaşları tarafından okulda ötekileşme veya ayrımcılığa uğradığını düşünüyor musunuz” arasındaki ilişki (Çapraz Tablo) ... 111

Tablo 51. Eğitim Durumunuz “Çocuğunuzun okuldaki ders saatleri dışında herhangi bir yerde çalışması gerektiğini düşünüyor musunuz” ifadesi arasındaki ilişki (Çapraz Tablo) 112 Tablo 52. Eğitim Durumunuz ve “Çocuklarınızın okul ortamındaki arkadaş seçiminde çoğunlukla hemşerilerini tercih ettiğini düşünüyor musunuz” ifadesi arasındaki ilişki (Çapraz Tablo) ... 113

Tablo 53. Eğitim Durumunuz ve “Öğrencilerinizin yeterli düzeyde eğitim araç-gereçlerine sahip olduklarını düşünüyor musunuz” ifadesi arasındaki ilişki (Çapraz Tablo) ... 114

Tablo 54. Eğitim Durumunuz ve “Sizce çocuğunuz yaşıtları ile aynı imkanlara sahip mi ( Maddi, kültür ve fırsatlar yönünden)” ifadesi arasındaki ilişki (Çapraz Tablo) ... 116

Tablo 55. Eğitim Durumu ve “Cinsiyet” ifadeleri arasındaki ilişki (Çapraz Tablo) ... 117

Tablo 56. Cinsiyet ve “Mersine göç etme kararınızdan kimler etkili oldu” ifadeleri arasındaki ilişki (Çapraz Tablo) ... 118

Tablo 57. Eğitim Durumunuz ve “Akdeniz ilçesinin hangi mahallesinde oturuyorsunuz” ifadeleri arasındaki ilişki (Çapraz Tablo) ... 119

Tablo 58. Doğum yeriniz Mersin mi ile “Eğitim durumunuz” ifadesi arasındaki ilişki (Çapraz Tablo) ... 120

Tablo 59. Göçün Çocukların Eğitimine Yansımas... 121

Tablo 60. Ebeveynlerin Ekonomik durumlarının Çocukların Eğitimine Etkisi ... 123

Tablo 61. Ebeveynlerin Eğitim Düzeylerinin Çocukların Eğitimine Etkisi ... 125

(11)

Tablo 63. Cinsiyet ve “Çocuklarımın veli toplantılarına ben katılırım” ifadeleri arasındaki ilişki (T-testi)... 127 Tablo 64. Akdeniz ilçesinin hangi mahallesinde oturuyorsunuz ve “Mahalledeki okullarda güvenlik problemi (zafiyeti) vardır” ifadesi arasındaki ilişki (Varyans Analizi) ... 128 Tablo 65. Akdeniz ilçesinin hangi mahallesinde oturuyorsunuz ve “Okul seçme hakkım olsa çocuğumu başka bir devlet okuluna gönderirdim” ifadesi arasındaki ilişki (Varyans Analizi) ... 129 Tablo 66. Akdeniz ilçesinin hangi mahallesinde oturuyorsunuz ve “Mahalledeki okulun fiziki yapısı, araç-gereçler yetersiz kalmaktadır” ifadesi arasındaki ilişki (Varyans Analizi) ... 130

(12)

İÇİNDEKİLER

ÖN SÖZ ... III ÖZET ... V SUMMARY ... VI TABLOLAR LİSTESİ ...VII

GİRİŞ ...1

BİRİNCİ BÖLÜM SOSYOLOJİK BİR OLGU OLARAK GÖÇ 1.1. Göç Olgusunun Tanımlanması ... 5

1.2. Göç Çeşitleri ... 13

1.2.1. Dış Göç... 13

1.2.2. İç Göç ... 14

1.2.3. Karar Verme Şartlarına Göre Göçler ... 15

1.2.3.1. Serbest Göç ... 15 1.2.3.2. Güdümlü (Zoraki) Göç ... 16 1.2.4. Mevsimlik Göç ... 18 1.2.5. Beyin Göçü... 19 1.3. Göç Nedenleri ... 20 1.4. Göç Sonuçları ... 24 1.5. Göç Literatürü ... 30 1.6. Eğitim Göç İlişkisi ... 37

1.6.1. Kavramsal Açıdan Eğitim ... 38

1.6.2. Ekonomik Sorunlar ... 40

1.6.3. Uyum ve İletişim Sorunları ... 41

1.6.4. Dil Sorunu ... 43

1.6.5. Okul Aile Uyuşmazlığı Sorunu ... 44

1.6.6. Çocuk İşçiliği Sorunu ... 45

1.6.7. Okulların Fiziki Alt Yapısı İle İlgili Sorunlar ... 47

2.1. Mersin Şehrinin Genel Tanıtımı ... 49

2.1.1. Coğrafi Açıdan Mersin ... 49

2.1.2. İklim ... 50

2.1.3. Tarih ... 51

(13)

2.1.5. Eğitim ve Kültür ... 54

İKİNCİ BÖLÜM METODOLOJİ 2.1. Araştırmanın Amacı ve Konusu ... 56

2.2. Araştırmanın Sınırlılıkları ... 58

2.3. Örneklem ... 58

2.4. Anket Soru Formunun Özellikleri ... 59

2.5. Araştırmada kullanılan İstatistik Teknikler ... 60

2.5.1. Ki-Kare Testi ... 60

2.5.2. T-testi ... 61

2.5.3. Tek Yönlü Varyans Analizi (One Way ANOVA) ... 61

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ARAŞTIRMANIN BULGULARI 3. 1. Sosyo-Ekonomik ve Demografik Değişkenler ... 62

3.2. Kız ve erkek çocuklarının eğitim durumlarıyla ilişkili faktörler ... 92

3.4. Göç, Mersin ve Eğitim İlişkisine Yönelik Bulgular ... 121

SONUÇ ...132

EKLER: ...151

EK-1: RESMİ KURUMLARDA ALINAN BELGELER ...151

EK-2: ANKET SORULARI ...159

(14)

GİRİŞ

İnsanların bireysel veya toplu olarak bir yerden başka yere hareketi olarak adlandırılan göç, insanlık tarihi kadar mazisi olan dinamik bir olgudur. İnsanoğlunun göç etme macerasının tarihin çeşitli dönemlerinde birtakım kırılmalar yaşadığı gözlemlenmiştir. Bu kırılma anlarından biri de hiç şüphesiz sanayi devrimidir. Hem ülke içinde (iç göç) hem de ülkeler arasında (dış göç) bireysel veya toplu olarak vuku bulan göç; ekonomik ve siyasal sebepler başta olmak üzere sosyal, kültürel, eğitim, ulaşım gibi birçok farklı saikle gerçekleştir. Sanayi ve teknolojinin gelişmesi ile birlikte kırsal alanlardan ayrılarak kentlere doğru insanların hareket etmesi ilk kez Sanayi Devrimi ile birlikte büyük bir kırılma geçirmiş ve bu tarihten sonra kırsal bölgelerden kentlere doğru büyük göç hareketliliği meydana gelmiştir.

Göç ile birlikte nüfus hareketliliğinin meydana gelmesinde sanayileşmenin yanı sıra birçok iç ve dış faktör de rol oynamıştır. Kırsal alanda günü birlik yaşayabilmenin ötesine gidememe, bulunulan kırsal alanda devlet eliyle yapılmış herhangi bir sağlık kuruluşunun olmaması, kırsal alanların imkânlarının kısıtlı olması, insanlık için önem arz eden unsurlardan biri olan ulaşım ve iletişimin imkânlarının sınırlı olması, okulların olmaması veya olanların da ihtiyaca cevap verebilecek nitelikte olmaması, kırsal alanlarda miras vesaire yollarla toprakların parçalara bölünmesi sonucunda verimliliğin düşmesi gibi faktörlerden dolayı insanların kırsal yerlerden kentte doğru göç ettiği görülmüştür.

Kırsal alanlardan farklı sebeplerden dolayı ayrılıp kente göç eden insanlar ekseriyetle kırsal alandaki yaşamlarını terk etmeden kente taşıdıkları için daha önce kentte olanlar ile göç ile gelenler arasında bir çatışma yaşanır. Bu çatışmanın bir krize dönüşmeden atlatılabilmesi, her iki tarafın da birbirlerinin gelenek ve göreneklerine saygı gösterip diğerine yaşam alanı sağlamasıyla önlenebilir. İnsanlarla empati kurabilmek için ilk önce ne konuştuklarının anlaşılması gerekir ve sonrasında insanların kültürleri ve kendilerine özgü olan nitelikler anlaşılabilir. Aksi takdirde her zaman çatışmalar ve iç çekişmeler yaşanır. Göç hareketi neticesinde yerleşilen yerlerde insanlar kendilerini korumasız, yalnız, çaresiz vs. hissedebilir. Bu durumun aşılması için her iki tarafın da birbirini kabullenmesi gerekir. İnsanoğlu genellikle ortak yönlerinden ziyade farklılıklara odaklanır, bu farklılığın da bir

(15)

zenginlik göstergesi olduğunun bilincinde olmadıkları için sağlıklı bir iletişim kurulamamaktadır.

Bu tez çalışmasının birinci bölümünde, göç olgusu geniş yelpazede ele alınmış, göç çeşitleri olan iç, dış ve mevsimsel göçler ayrı ayrı başlıklar altında açıklanmaya çalışılmıştır. Dış göçle ilgili olarak başka bir ülkeye göç eden insanların orada karşılaşmış oldukları zorluklara, hayat mücadelelerine ve çalışma alanlarına değinilmiştir. Tezin çalışma alanı olması nedeniyle ise çalışmanın ekseriyetini iç göç oluşturmaktadır. Türkiye’de iç göçün serüvenini tüm açıklığıyla ortaya koymak için konu, karar verme şartlarına göre “isteğe bağlı” ve “zoraki” göçler olmak üzere iki alt başlık altında incelenmiş, bunun yanı sıra, mevsimsel göç de ele alınmıştır. Kırsal alanda yaşamış olan insanların kentlere göç etme nedenleri ayrıntılı bir şekilde açıklanmaya çalışılmıştır. Türkiye’de, bilhassa Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerinde iç göç; 1950’ler ve sonrası ile 1980-2000’ler arasında en yüksek orana ulaşmıştır. Bu tarihlerde yoğun bir şekilde göç hareketliliğinin yaşanmasında, siyasi, ekonomik, sosyal ve demografik dönüşümler etkili olmuştur. İnsanların kırsal alanı terk edip kente yerleşmek istemesinin birçok sebebi olduğu gibi aile yapısında meydana gelen değişimlerin ve aileler arasında meydana gelen husumetlerin de, insanların kente göç etmesinde etkisi olmuştur.

Göç olayından sonra, göç eden insanlar hem ayrıldıkları mekânları hem de gittikleri mekânları doğrudan etkilemektedir. Kentlerin kaldırabileceği nüfustan fazla insanın, kente göç etmesiyle beraber kentler hızla büyümekte bu da beraberinde çarpık bir kentleşme ve gecekondulaşmaya sebep olmaktadır. Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerinden göç etmiş olan insanların ekseriyetinin ekonomik durumunun iyi olmaması hasebiyle bu insanların kentte en fazla mücadele etmiş oldukları unsur geçim problemidir. Kente göç edenlerden ekonomik durumu elverişsiz olanların bekledikleri gibi bir kent hayatıyla karşılaşıp karşılaşmadıklarını bu çalışmada çözümlemeye çalışacağız. Kente göçün sonuçlarından biri olan kırsal alanda geçimlerini tarım ve hayvancılıkla geçiren insanların kente gelince birçok kimsenin yapmak istemediği işlerde çalışmasıdır ve çalışmamızda bu durumun göç eden insanlara neye mal olduğu üzerinde durulacaktır. Kente göç etmiş olan anne ve babaların çocuklarının eğitimleriyle ne düzeyde ilgilenebildikleri, çocukların eğitim

(16)

ihtiyaçlarının ne kadarını karşılayabildikleri, çocuklarının eğitimlerini devam ettirmelerinde ya da eğitimlerini yarıda bırakmalarında etkilerinin ne ölçüde olduğu çalışmanın cevap aradığı sorulardan bazılarıdır. Göç ile ilgili, bilhassa iç göçle ilgili yapılan çalışmalardan istifade edilmeye çalışılmış ve o çalışmaların bulguları ile bu çalışmada elde edilmiş bulgular arasında herhangi bir farkın olup olmadığı karşılaştırılmıştır.

Bu tez için önemli olan kavramdan birinin de “eğitim” olması dolayısıyla, “Eğitim-Göç İlişkisi” başlığı altında eğitim kavramının geniş bir tanımı yapılmıştır. Çalışma için önemli unsur olan aileler ve eğitimin herhangi bir kademesinde olan çocuklarının göç sonucunda yeni yerleşmiş oldukları kentte, mahallede veya okulda maruz kaldıkları eğitim sorunları incelemeye çalışılmıştır. Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerinden göç etmiş olan ailelerin geldikleri kentte karşılaşmış oldukları ekonomik sorunlar, her toplumun kendine özgü olan sosyal ve kültürel âdetlerinin bilinmemesi hem göç edenler için hem de kentli toplumlar için bazı zorluklar doğurmaktadır. Bu aşamada çocukların arada kalmışlıklarının iç dünyalarında nasıl bir yer kapladığı çözümlenmeye çalışılacaktır. Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerinden göç etmiş olan insanların ekonomik durumlarının kötü olması sebebiyle çocuk işçiliğinin görünmesi, çocukların eğitimlerini devam ettirmelerinden ziyade herhangi bir yerde çalışmaları için anne ya da babanın yönlendirmelerinin söz konusu olup olmadığı incelenmeye çalışılmıştır.

Araştırma evrenini oluşturan beş mahallede bulunan okullar ile şehir merkezinde bulunan okullarda verilen eğitimin aynı olup olmadığı, okulun temel ihtiyaçlarının karşılanması, araç-gereçlerin yetersiz olmasının nedenleri incelenecektir. Okullarda eğitimcilerin öğrencilere olan bakış açıları, kendilerinin bu beş mahallede değil de şehir merkezinde bulunan okullardan birine tayinini aldırma ihtiyacı duyması, çocukların neden okulda ve derslerinde soğuduğu ve bu sebeple de neden eğitim hayatlarını yarıda bıraktıkları açıklanmaya çalışılmıştır.

Tezin birinci bölümünün son kısmında Mersin kentinin genel tanıtımı; coğrafi yapısı, iklimsel özelliği, tarihi, ekonomisi ve eğitim-kültür yapısı açıklanmaya çalışılmıştır. Mersin kentinin, Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerinden göç etmiş olan insanlar tarafından tercih edilmesi, özellikle de Güneydoğu’dan göç eden

(17)

bireyler tarafından tercih edilmesinin birçok farklı nedeni bulunmakta ve bu nedenler de bu bölümde tek tek açıklanmaktadır. Birinci bölümün son alt başlığı olan “Eğitim ve Kültür”de ise Mersin kentinde yaşamakta olan insanların eğitim durumları ile göç hareketi sonucunda Akdeniz ilçesi sınırları içerisinde bulunan ve ekseriyetle Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerinden göç etmiş olanların eğitim seviyeleri arasında bir farkın olup olmadığını ve fark var ise bunun çocukların eğitimine ne ölçüde yansıdığı incelenmeye çalışılmıştır.

Çalışmanın ikinci bölümü ise metodolojiye ilişkindir. Tezin bu bölümünde araştırma evreninin oluşturulması, kullanılan araştırma yöntemleri, örnek seçiminin belirlenmesi, araştırmada elde edilen verilerin toplanması, analiz edilmesi ve yorumlanmasında faydalanılacak olan teknikler ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. Çalışmamızda göç ile ilgili olan araştırmaların başlıca problemlerinden biri durumunda bulunan araştırma tekniğinden dolayı meydana gelebilecek olan problemleri minimize etmek amacıyla araştırmacının kendisi de çalışmanın yapıldığı mahallerden birinde ikamet ettiği için anket sonrasında katılımcılarla muhabbet havasında biraz daha derinlemesine sorularla, elde edilen bilgiler pekiştirilmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda çalışmaya katılan insanların hem kendi yaşamları hem de çocuklarının eğitimleriyle ilgili bilgi edinerek, ankete vermiş oldukları cevapların gerçekle örtüşüp örtüşmediği tespit edilmeye çalışılmıştır. Kısacası katılımcıların kendi düşünce ve duygularının verilen cevaplarla uyuşma seviyesi test edilmeye çalışılmıştır.

Araştırmanın son bölümünde anket sırasında ve sonrasında yapılan gözlemlerden elde edilen verilerin yorumlanması yer almaktadır. Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerinden Mersin kentine göç eden insanların göç etme tarihleri, göç öncesi ve sonrası yaşam koşulları arasındaki farklar, insanların göç etmelerine neden olan iç ve dış faktörler, göç sonrası kentte istihdam, kentte barınma sorunları, göçün çocukların hayatlarındaki tesiri, hemşehrilik ve tanıdık bağları, göç etmiş olan ailelerin çocuklarının göç öncesi ve sonrasında farklılaşan yanları incelenmeye çalışılacaktır.

(18)

BİRİNCİ BÖLÜM

SOSYOLOJİK BİR OLGU OLARAK GÖÇ

1.1. Göç Olgusunun Tanımlanması

Göç, tarih boyunca neredeyse bütün toplumların karşı karşıya kaldığı dinamik bir olgudur. İnsanlığın dünyaya geliş serüveniyle başlayıp günümüze kadar pek çok değişim geçirmesinin temel nedenlerinden biri, şüphesiz göçtür. Göç olgusu insanlık geçmişi kadar kadim, köklü bir geçmişe sahip olmuş; önceki asırlar boyunca neredeyse bütün toplumları siyasal, sosyal, ekonomik vb. alanlarda etkilemiştir. Geçmişten günümüze kadar toplumların deneyimlemiş olduğu birçok değişiklikte tesiri olan göç, yalın bir tanımla iki farklı alanda yer değiştirme olarak ifade edilebilir. Tarih boyunca varlığı süren göçün eski zamanlarda var olmasının temel nedeni doğa olayları, afetler, kıtlık iken modern çağda yapılan göç hareketlerinin sebebi siyasi, kültürel, ekonomi, sosyal veya ekonomiktir.

Birçok düşünür ve teorisyen göç kavramına farklı anlamlar yükleyerek tanımlar yapmışlardır. Literatürde göçü konu alan birçok çalışma bulunmaktadır. İnsan, mekân, yer değiştirme, yeni kültür vb. kavramları dikkate alarak göç ile ilgili çeşitli tanımlamalar yapmak mümkündür. Bu tanımların bazılarına değinecek olursak; Alver’e göre “Göç insanlığın varoluş tarihi kadar eski bir geçmişe sahip, hemen hemen tüm canlıları ve toplumları etkileyen bir harekettir. İnsan göç etmekte, mekân değiştirmekte ve sürekli bir hareketlilik içinde yol almaktadır. Bir yol alış biçimi ve bir yer değiştirme biçimi kimi zaman gönüllü bir hareket, kimi zaman zorunlu, zorlu ve meşakkatli; kimi yerde bir hayrın ve bereketin doğmasına neden olan güçlü bir hareket göç, kimi zaman büyük acıların, kederlerin, yoklukların, yitirmelerin yaşanmasının ana etkeni” (2015: 5) olmaktadır. Yani göç yalnızca bir yer değişikliği değildir. Yalçın’a göre, “Göç; ekonomik, siyasi, ekolojik veya bireysel nedenlerle, bir yerden başka bir yere yapılan ve kısa, orta veya uzun vadeli geriye dönüş veya sürekli yerleşim hedefi güden coğrafik, toplumsal ve kültürel bir yer değiştirme hareketidir”(2004: 13). Yalçın göçün birçok farklı sebebi olduğunu belirtmiştir. Göç toplumdan topluma farklılık gösterebileceği gibi bireyden bireye de farklılık gösterebilir. Ölüm ve doğum olayları bir mekân değişikliğidir; çünkü her iki

(19)

olayda da birey yer değiştirmektedir. Bu yer değiştirmenin zamanı kişiden kişiye değişiklik gösterir. Aydın’a göre, “Sosyolojik anlamda göç, yaşam bakımından sorunlu olan bir bölgeden, şartların daha iyi olduğu bir yere taşınma anlamına gelmektedir. Ekonomik, sosyal, siyasal, dinsel, bakımından daha iyi şart ve imkânlar bulma arayışıdır. Şüphesiz bütün canlılar daha iyi imkânlara sahip olmak için göçerler” (2015: 103). Aydın daha genel bir bakış acısı ile göçe yaklaşmıştır. Dünyada savaşların, çatışmaların ve anlaşmazlıkların olmasının sebebi her daim insanların sahip olamadıklarını da elde etmek istemesidir. Balcıoğlu’na göre göç; “İktisadi, sosyal veya siyasal sebeplerin etkisiyle bireylerin yer değiştirmesidir.” (2007: 55). Marshall’a göre göç; “bireylerin ya da grupların sembolik veya siyasal sınırların ötesine, yeni yerleşim alanlarına ve toplumlara doğru kalıcı hareketini içeren bir olgudur” (1999: 685). Keleş göçü; “genellikle yerleşmek amacıyla, bir yerleşim yerinden bir başka yerleşim yerine, bir ülkeden bir başka ülkeye gitme eylemi” (1998: 58) olarak tanımlamıştır. Akkayan’a göre göç; “kişilerin hayatlarının gelecekteki kısmının tamamını veya bir parçasını geçirmek üzere, tamamen yahut geçici bir süre için bir iskân ünitesinden diğerine yerleşmek kaydıyla yaptıkları coğrafi yer değiştirmedir.”(1979: 21). Göç, insanoğlunun doğumundan ölümüne dek hayatının her aşamasında rol oynayan dinamik bir olgudur (Çakır, 2011: 209-222) Karpat’a göre göç, “Asıl yerinden, ulaşmak istenen yere harekettir” (2017: 71). Göçte, coğrafi anlamda bir yer değişikliği olduğu gibi kültürel anlamda da bir değişiklik olabilmektedir.

Göç; genelde canlıların, özelde ise insanların yaşamlarını devam ettirmek için bir mekândan bir başka mekâna, ikamet etmek amacıyla yer değiştirmesidir. Göç ekseriyetle bireylerin bulunmuş oldukları yerden bir başka yere mekânsal anlamda yer değiştirmesi olarak zihinde canlanmaktadır. Esas itibariyle göç, sadece insanları kapsayan bir durum olmayıp bütün canlı varlıkları içeren bir devinimdir. Birçok canlının yaşamını idame edebilmesi için kaçınılmaz bir unsurdur. Göç canlıların bazıları için yaşamlarının devam ettirebilme adına önemli bir gereksinim hâlidir. Doğal felaketlerden veya ekonomik, siyasi ve sosyal nedenlerden dolayı insanlar hayatlarının geri kalanını daha huzurlu bir şekilde geçirebilmek için doğup büyüdüğü

(20)

coğrafyayı terk ederek göç edeceği coğrafyaya doğru hareketini başlatmaktadır. Göç, kısaca canlıların konum değiştirme eylemidir.

Göç ile ilgili yapılan bu tanımlar göstermektedir ki, bazı yaklaşım farklılıklarına rağmen “mekânlar arasında yer değiştirme” ögesinin tüm tanımlarda vurgulandığı görülmektedir. Alandaki yer değiştirme; aynı kent, aynı semt dâhilinde yakın mesafeler arasında olabildiği gibi, şehir dışına veya ülke sınırları dışına kadar uzun mesafelerde de olabilmektedir (Yalçın, 2004: 13). Tanımlamaların içerisinde var olan bir diğer ortak nokta ise göçün, ister kısa zamanlı veya uzun zamanlı olsun, isterse de ülke sınırları içinde veya ülke sınırlarını dışında olsun, bu yer değiştirme eyleminin öznesi bireydir (Yakan ve Arslan, 2008: 3). Göç eden birey veya toplum, göçün yönü ya da mesafesi her ne olursa olsun gerçekleşen bu yer değişikliği neticesinde hem kendisinde hem de ayrıldığı yerde birtakım değişiklikler meydana gelir.

Bir insanın dünyaya gözlerini açtığı, büyüdüğü ve kanıksadığı bir çevreyi terk ederek hiç bilmediği ve yabancısı olduğu bir yere yerleşmesi kararı, tarihin hiçbir döneminde kolay alınmamıştır. İnsanlar yalnızca barınma ve beslenme ihtiyaçlarından dolayı göç etmezler, aynı zamanda güvenlik ihtiyacından dolayı da göç ederler. Göç, bireyin yaşadığı sorunlara karşı geliştirdiği bir korunma hâlidir. İnsanlar geçmişte olduğu gibi günümüzde hatta gelecekte de göç olgusuyla karşı karşıya kalabilir. Bireyin göç etme isteği dış faktörlerden ziyade kendi rızasıyla da olsa karar vermek çoğu zaman oldukça zordur. Göç, bireylerin bağı, kökeni ve alıştığı mekândan ayrılarak bir başka yere gittiği ve çoğu zaman tutunamadığı bir eylemsel olgudur. İnsanlar; hayati tehlikenin varlığını hissettiği, kendisinin ve ailesinin onurunu zedeleyecek durumların var olabileceği öngörüsünde bulunduğu, zorbalıkların ve çatışmaların yaşandığı yerlerden bireysel ya da toplu bir şekilde o coğrafyaları terk etmek zorunda kalırlar.

Tarih boyunca insanlar, elverişsiz doğa şartlarından kurtulmak, daha nezih muhitlerde ikamet etmek, daha insani ilişkiler kurmak, toplumsal ortam oluşturmak ve yaşamlarını daha elverişli coğrafyalarda devam ettirmek için bir yerden başka bir yere göç eylemini gerçekleştirirler. Daha iyiye ulaşma ereği olarak göç, insanlık tarihinin her döneminde görülmüştür (Göngör, 2015: 229). Göç toplumların

(21)

bugününü ve bilhassa geleceğini güvence altına almak güdüsüyle yapmış oldukları veya yapmak zorunda kaldıkları bir yer değiştirme eylemidir. Göç, tarih boyunca insan yaşamının olağan bir parçası olmuştur. Göç, mesafe olarak yakın bir noktaya olabileceği gibi uzak bir noktaya da olabilir. Aynı zamanda göç, kısa süreli olabileceği gibi uzun süreli de olur hatta hiç geri dönmemek şeklinde de olabilir (Nar, 2008: 5). Göçün kentler arasında olması şeklinde bir şartı yoktur, insanın bir köyden bulunmuş olduğu ilin merkezine olabileceği gibi ülke dışına da olabilmektedir.

Göç, bireylerin ve toplumların zihninde derin ve kalıcı izler bırakan toplumsal bir vakadır. “Göç, bazen bir ülkenin doğumu (ABD), bazen dünyanın kaderini değiştiren bir olgu (Kavimler Göçü), bazen de Filistin’e Yahudi göçünde olduğu gibi çatışmaların kaynağı olabilmektedir. Göç, bazıları için de (insan tacirleri ve kaçakçılar) bir geçim kaynağı olabilmektedir” (Deniz ve Etlan, 2009: 474). Göçler çeşitli şekillerde tezahür etmektedir. Günümüzde en sık görülen göç türleri, kırdan kente, kentten kente ve kentten kırsala doğru olanlardır. Sanayi devriminden sonra meydana gelen göçler modern anlamda kentleri oluşturmuştur. Bunun üzerine kırdan kentte olan göç dalgaları her geçen gün daha da artmıştır. Bu yüzden klasik toplum yapısından modern toplum yapısına geçişte göçlerin önemli bir etkisi bulunmuştur. Dolayısıyla tarım toplumlarının esas özelliği toprağa adanmışlık olduğundan, hareketliliğin olması için öncelikle topraktan ayrılma kararının alınması gerekmektedir. Topraktan ayrılmanın-kopmanın sebebi ise, arazi mülkiyetindeki ayrışmalar, gizli işsizlik ve makineleşme veya daha öz olarak, tarımsal kurgudaki değişmedir (Koyuncu, 2011: 37). Göç olgusunun geçmişten günümüze olduğu gibi günümüzde ve gelecekte de olmasının temelindeki etken, bireylerin yaşamlarını sürdürebilmek için daha uygun coğrafyalara ve oralarda iş bulmak, imkânlarından istifade edip yaşamlarının geri kalan kısmını daha iyi koşullarda yaşama amacı vardır.

Göç toplumda, gelişme, kalkınma, çatışma ve değişim ile yakın ilişki içerisindedir. Bu acıdan göç; bireylerin ve toplumların, ekonomik, coğrafik, demografik ve sosyo-politik sebeplerle mekân değiştirmesiyle harekete geçen ve hareketin bittikten sonra da tesiri devam eden bir süreçtir (Çakır, 2011: 209-222).

(22)

Türkiye’de iş olanakları açısında az gelişmiş alanlardan sanayi, tarım ve ticaret imkânlarının daha fazla olduğu bölgelere doğru bir hareketlilik yaşandığı görülmektedir. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de bireyler daha iyi koşulların olduğu bölgelerde yaşamlarını sürdürmeyi arzulamaktadır. Bu arzu göç hareketinin gerçekleşmesini sağlayan en önemli etmenlerden biridir.

Ekseriyetle göç, endüstrisi gelişmiş büyük kentlere doğru olurken bazen de yaşamış oldukları il sınırları içerisindeki kent ve ilçe merkezlerine de olabilmektedir (Akış ve Akkuş, 2007: 535). Göç her daim kişinin bulunmuş olduğu şehrin dışına olmamakla birlikte kimi zamanlarda şehrin kendi merkezine de olabilmektedir. Bir kural olarak göç “insanın yaşadığı mekânın, çevrenin koşulları onun yaşamını zorlamaya başladığında ortaya çıkmaktadır” (Marshall, 2005: 685). Göç, bireylere ve ailelerine daha iyi hayat koşulları fırsatını sunmaktadır, genellikle ekonomik ve sosyal refahın zirve yaptığı bölgelere ve metropol kentlere göç edilmektedir. Göç; toplulukların siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik yapısının ilerlemesi ve değişmesi ile yakın ilişki içerisindedir. Göç ile birlikte insanlar yalnızca mekân değişikliğinde bulunmuyorlar, aynı zamanda insanlar doğdukları, hayatlarını sürdürdükleri yerleri değil, benimsedikleri kültürü, yakınlarını (akrabalarını) ve önem verdikleri pek çok şeyi de arkalarında bırakarak göç ettikleri yerlere gitmektedirler (Pazarlıoğlu, 2007: 123). İnsanlığın varoluşundan günümüze kadar topluluklar ve insanlar birçok sebepten yaşamlarını sürdürdükleri yerleri gönüllü veya gönülsüz olarak terk etmiş ve yeni mekân arayışı içerisine girmişlerdir. Bu yeni yaşam alanı tercihi göç olarak sosyoloji, arkeoloji, tarih, coğrafya gibi alanlarda yapılmış araştırmaların temasını oluşturmuştur.

İnsanların dünyaya geldiği, atalarının yaşadığı, çocukluk ve gençlik yıllarının geçtiği yerleri farklı nedenlerden dolayı terk ederek bir başka yerde ikamet etmeye başlamasına göç denir. Eğer bu göç ülke sınırları içerisinde bir şehirden bir başka şehre ya da şehirden kırsala doğru yapılıyorsa buna “iç göç”, ülke dışına yapılıyorsa “dış göç” denir. “Ülkemizde 1927 – 1950 yılları arasında iç göç çok fazla yaşanmamakla beraber, özellikle sanayi devrimi ile beraber kentlerin çekiciliğinin artması, kırsalda da itici güçlerin devreye girmesiyle 1950 sonrasında başlangıçta kırdan kente ve sonraları da kentten kente göç hareketleri hızlanmaya başlamıştır.

(23)

1927 yılında %75,8 olan kır nüfusu, 1950’de %75 ve 2009 yılında %32, 2013 yılında ise %27 olmuştur”(Sevinç, vd. 2014: 396). Kırsal alandan kentsel alana yapılan bu göç oranının gün geçtikçe artması toplumun zararına olmaktadır. Çünkü insanların kırsal alanları bırakıp şehirlere göç etmeleri, hem göç veren bölgelerde hem de göç alan bölgelerde kendisine has sorunlar doğurmaktadır.

Türkiye’de göçler çoğunlukla kırsal bölgelerden (az gelişmiş yerlerden) kentlere (gelişmiş yerlere) ve küçük kentlerden metropol kentlere doğru olmaktadır. Kırsal bölgeden genellikle kentsel alana göç edilmesinin sebebi kırsal alanın iticiliği ve bir o kadar da kentsel bölgenin çekiciliğidir (Güreşci ve Yurttaş, 2008). Köylerde yaşamını sürdüren insanların pek çoğunun maddiyat açısından fakir olması, tarım işlerinde üretilen ürünlerin niteliğinin düşük olması, ekim yapılan toprakların çok küçük parçalara ayrılmış olması, makineli tarımın artması neticesinde toprak işlerinde eskiye oranla insan gücüne olan ihtiyacın azalması, köydeki sosyo-ekonomik durum ve alt yapı problemleri, yeterli imkânların olmamasından dolayı kırdan kentlere yönelik çok hızlı şekilde bir iç göç hareketi yaşanmaktadır (Kentsel Yoksulluk, Göç ve Sosyal Politikalar, 2009: 15). Türkiye’de varlığı en sık görülen iç göç türü, kırsal alandan kentsel alana doğru olan göçtür. İnsanlar bulundukları bölgelerde iş olanağı bulamayınca nüfus gelişmiş bölgelere doğru hareket eder ve bu hareketin neticesinde büyük şehirler oluşur (Koyuncu, 2011: 58). İnsan sermayesi teorisine göre, gelir açısından düşük kazanç bölgelerinden fırsatların/ imkânların ve kazancın daha yüksek olduğu bölgelere doğru bir göç hareketliliği yaşanır.

İnsanların yer değişikliği yapmasına neden olan çeşitli etkenler vardır. İnsanların yaşadıkları alanlardaki işsizlik, bireylerin göç etmesinde etkin bir rol oynar. İnsanlar yaşamlarını sürdürdükleri yerdeki işsizlik oranı ile göç edilecek yerdeki işsizlik oranını mukayese eder (Tansel, 2012: 4). Everett Lee, bu göç hareketini itme-çekme kuramı adı altında inceler. “İtme”, kırsal bölgede toplumun yaşadığı sorunların göçe sebep olmasıdır. Örneğin kan davaları, toprağın bölünmesi, nüfus artışı, sosyokültürel nedenler vb. kırsal yerleşim bölgelerinin nüfusu iten faktörleridir (Gürbüz, 2015: 211). Köyde yaşayan bireyin bir yakını kentte yaşıyorsa onun için kentin bir çekiciliği olmuştur (Koyuncu, 2011: 38). Bu da “çekme”dir. Aynı şekilde iletişim ağının gelişmesi ile beraber, insanlar kendi yaşamış oldukları

(24)

bölgenin koşulları ile bir başka bölgenin koşullarında kıyaslama yapabilmektedir. İnsanlar kendilerinden daha konforlu ortamlara sahip olan bireylerle kendilerini kıyaslayarak, bu koşullardan kendisinin de faydalanma isteğinden dolayı göç etmektedir.

Ayrıca kentsel alanda eğitim, sağlık, güvenlik, iş gücü gereksinimi, maddi olanakların yüksekliği, özel ve özgür yaşam ve diğer faktörler kırdan kente nüfusu çeken etkenlerden birkaçıdır. Bu safhada değinilmesi gereken mevzulardan biri, Türkiye’de şehirleşme, olağan nüfus artışının doğal bir sonucu olmaktan ziyade kırsal bölgelerden kentsel bölgelere doğru meydana gelen iç göçün bir sonucudur (Koyuncu, 2011: 53). Özensel’e göre “Diğer bir önemli neden de kentin ve kent yaşamının popülerleşmesidir. Türkiye’de 1950’lerden itibaren kırsal kesimden kentlere doğru gerçekleşen göç, kırın nüfusunu azaltırken kentlerin nüfusunu arttırdı” (Özensel, 2013: 33). Medyada kentin tüm avantajlı yönleri öne çıkartılıp kırda/ taşrada yaşayan kişilerin ilgisini çekebilmekte ve kent tüm kaygıların gidericisi olarak gösterilmektedir.

İnsanların yaşadıkları bölgeleri genellikle terk etmek istememelerine rağmen, göç ettikleri topraklarda yeniden bir aidiyet oluşturma çabası içerisine girdikleri de görülmüştür. Bu yeniden aidiyet oluşturma çabası, geçmişin birikimi ile yeni ortama uyum sağlamak gibi temelde iki unsura dayanmaktadır (Akın, 2015: 322). Modern çağda insanlar sosyal, ekonomi ve eğitim gibi alanlarda gelişmiş olan bölgelerdeki insanların yaşam koşulları ile kendi yaşam koşullarını çok kolay bir şekilde kıyaslıyor, bu da göç etme isteklerinin oluşmasında önemli bir rol oynuyor (Gür ve Ural, 2004: 24). İçinde bulundukları şartların olumsuzluğu insanlara çoğu kez başka çözüm bırakmamaktadır. Bilhassa maddi durumun yetersizliği bireyleri kendi bölgeleri dışında uzaklarda ve başka alanlarda çözüm aramaya sevk eder. Göçlerin birçoğu yeterli olmayan ekonomik şartlardan dolayı meydana gelmekte, göç faktörü ile yoksulluk arasındaki bağlantının zihinlerde oluşmasına neden olmaktadır (Göngör, 2015: 230). Netice itibariyle ekonomik zorluklardan hulasa fakirlik sebebiyle yaşadıkları yerleşim yerlerini terk ederek başka alanlara göç edenler, ekseriyetle gittikleri yerlerin fakir topluluğunu da oluştururlar. Metropol kentlere göç edenlerin çoğu gittikleri kentlerin kenar veya varoş mahallelerine yerleşir. Büyük

(25)

umutlarla göç ettikleri kentlerde ekseriyetle onları geldikleri yerlerden çok daha kötü yaşam koşullarında yaşamaya mecbur kalmakta ve umutlar yerini büyük bir hayal kırıklığına bırakmaktadır.

Kendi bölgesinden göç edip yeni bir mekânda veya toplumda yaşama isteği kararını almak elbette sanıldığı kadar basit değildir (Göngör, 2015: 232). Kırdan kente göç eden insanlar için bu durum pek de kolay değildir; çünkü geleneksel bir yaşam biçiminden çıkıp ilişkiler ağının çok daha karmaşık olduğu dışa açık toplumlara gelenler kültür şoku yaşamaktadır. Kente göç eden insanlar çoğunlukla hayvancılık ve tarım haricinde herhangi bir işle meşgul olmadıkları için göç ettikleri kentlerde iş bulma konusunda sıkıntılar yaşamakta ve yoksulluk durumu kentte de devam etmektedir (Erkan ve Bağlı, 2005: 122). Kırsal bölgelerde aile kurgusunda farklılaşmalar da kırdan kente olan göçlerin ivme kazanmasına sebep olmuştur. Alışılagelmiş (geleneksel) geniş aile yapısından bölünerek daha küçük çaplı olan çekirdek aile yapısına dönüşen yaşam modeli, tarımsal üretim alışkanlıklarda da bir değişim ortaya koymuştur (Başel, 2007: 535). Geniş ailede, tarımda iş gücü olarak çalışacak birey sayısı fazla olmasına rağmen çekirdek aile yapısında bu birey sayısı çok daha az olmaktadır.

Kırdan kente göç edenler için var olan problemlerden bir tanesi de alışkın oldukları üretim ilişkilerinden tamamen başka türlü üretim ilişkileri içerisinde kendilerini bulmalarıdır. Bu durum onların tüm geleneksel yaşam modelini sil baştan düzenlemeleri için başlı başına yeterli bir etkendir (Göngör, 2015: 232). İnsanlar geleneksel tarım ile uğraşmalarından dolayı kentte vasıflı bir birey olarak yapabilecekleri bir iş gücü olmayınca kente uyum sağlamada zorluklar yaşamaktadır.

Göç unsuru herhangi bir mekaâna veya tek bir millete mahsus bir keyfiyet değildir. İnsanoğlunun bulunduğu yerlerde göçün gerçekleşmesi kaçınılmazdır. Göçlerin meydana gelmesine neden olan faktörler dünyanın pek çok yerinde aynıdır. Fakat göçe yüklenen anlamlar ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye değişmektedir. Kimilerince göç “modern (çağdaş) olmanın koşulu” olarak görülürken başkalarınca da “geleneksel yaşamın tahribata uğraması”, “kırdan gelen insanlardan dolayı şehrin kültürünün yozlaşması”, “kültürler arasında kalıp ne taşralı ne de kentli olma” olarak düşünülmektedir. Bir bakış açısına göre de kırdan kente göç etmenin neticesinde

(26)

geleneksel ve çağdaş karışımı bir toplum ortaya çıkmaktadır (Bal, 2008: 106). Kırsal bölgede büyümüş ve kırsal alanın geleneği ile yetişmiş olan bireyler kent hayatına çok basit bir şekilde entegre olamamaktadır. Bu bireylerin kent yaşantısına uyum sağlama konusunda zorluk yaşadığı su götürmez bir gerçektir.

1.2. Göç Çeşitleri

İnsanlığın ilkel yaşam şartlarından günümüze değin ve hatta daha sonraki zamanlarda da var olacak olan göç, tüm insanları ve toplumları ilgilendiren fakat her toplumda ve dönemde farklı şekilde tezahür eden sosyal bir olgudur. Göçün en büyük nedeni iş arama/ bulma amacıyla kırsal bölgeden kentte doğru meydana gelen bir mekân değişikliğidir. İş bulma düşüncesiyle kırsal kökenli bireyler hem nüfus fazlalığı hem de yetersiz iş alanından dolayı göç etmek zorunda kalmaktadır. Doğal afetler, bireylerin hemcinsleri ile olan münakaşalar sonucu oluşan huzursuzluklar, savaşlar, iklim koşulları, tarım arazilerinin aile içerisinde paylaşılması sonucunda meydana gelen işlenebilir tarım topraklarının azlığı, bireylerin göç etmesini zorunlu kılmaktadır (Özensel, 1992: 7). Bu yüzden, bu olumsuz durumlara karşı birey çareyi kendisi ve sorumlu olduğu ailesiyle birlikte bulunduğu yerden bir başka yere taşınmakta bulmaktadır (Kapu, vd. 2012: 7). İnsanların içinde yaşamlarını sürdürdükleri coğrafi bir bölgeden başka bir bölgeye hareket etmesi olarak tanımlanabilecek olan göç, insanlığın varoluşundan günümüze değin toplumların karşılaştığı sosyolojik bir olgudur.

Göçün meydana gelmesinde ekonomik, sosyolojik ve siyasi gelişmelerin her biri ayrı ayrı etkide bulunmaktadır (Kurt, 2006: 136; Özensel,1992: 7-10). Göç, insanların bir yerleşim bölgesinden bir başka yerleşim bölgesine genellikle ekonomik durum başta olmak üzere sosyal, siyasi ve kültürel faktörlerin rol oynadığı bir yer değiştirme durumudur. Göçler, iç göçler (internal migration) ve dış göçler (external migration) olmak üzere iki farklı biçimde gerçekleşmektedir.

1.2.1. Dış Göç

İnsanların yaşamış oldukları ülkelerinden isteyerek veya istemeyerek siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel vb. etkenler nedeniyle ülke sınırları dışına geçici ya da ikame etmek için yapılan yer değiştirme eylemidir. Bu durum uzun bir süreliğine

(27)

olabileceği gibi kısa süreliğine de olabilir (Özer, 2004: 11). Genel itibariyle, ülke sınırları içerisinde yapılan göçün aksine, dış göç ülke sınırlarını geçerek bir başka ülkeye gerçekleştirilen yer değişikliğidir. Kırdan kente veya kentten kente yapılan iç göç hareketlerinde ülke nüfusu azalmazken, ülke sınırları dışına yapılan göçte ülke nüfusunda yapılan göç miktarı kadar nüfusta azalma olmaktadır (Özyakışır, 2012: 8). Göç edilen ülkeye yasa dışı yollarla girilmiş ise o ülkede formel işlerde çalışamayıp sadece enformel işlerde veya kayıt dışı olarak ucuz iş gücü olarak çalıştırılır.

1.2.2. İç Göç

İç göç bir ülkenin sınırlarını kapsayan alanlar içerisinde belirli bir alandan bir başka alana yapılan yer değişikliği olarak tanımlanmaktadır (Sağlam, 2006: 34). İç göçler ülke sınırları içinde yerleşim bölgeleri arasında uzun süreli veya kısa süre için yapılan alan değişiklikleridir. Türkiye’de kırsal alanda insanların neredeyse tek geçim kaynağı olan tarımın beklenen/istenen düzeyde gelir imkânı sağlamaması, iç göçler açısından itici bir unsur hâline gelmektedir. Başka bir deyişle, tarım bölgelerinin ayrılması ve tarımsal alanlarda azalan üretim gibi dış faktörler, kırsal alandan kentlere doğru göç sürecini hızlandıran temel unsurlardır. Buradaki paradoks tarım alanlarındaki verimin azalması sonucunda kente göç eden bireylerin göç etmesinden sonra tarımdaki verimin daha da düşmesidir (Öztürk, 2010: 80). Türkiye sınırları içinde gerçekleşen göçler tetkik edildiğinde görülmektedir ki; kırsal bölgedeki artan iş gücünün büyükşehirlere yönelmesi, bu süreç zarfında kentlerdeki iş gücü fazlalığının belli bir doyum noktasına varmasına neden olmuştur (Karakoç, 2010: 12). Kırsal bölgelerin kısıtlı imkânları, kentsel bölgelerin insanların zihnindeki çekici imkânları neticesinde meydana gelen göçler hem terk edilen kırsal alanlarda hem gidilen kentlerde hem de insanlar üstünde olağanüstü bir derin etki/iz bırakmaktadır (Öztürk ve Altuntepe, 2008: 1589). İç göç çoğunlukla kırsal alanlardan kente doğru, kırsal alandan başka kırsal alana doğru, kentlerden kırsal alanlara doğru ve kentlerden kentlere doğru sürmektedir (Pazarlıoğlu, 2007: 121-135). Ülke içerisinde meydana gelen yer değişikliklerin her biri iç göç kavramı içerisinde ele alınmaktadır.

(28)

1.2.3. Karar Verme Şartlarına Göre Göçler

Göçlerin gerçekleşme sorunsallarından biri de isteğe bağlı mı yoksa zorunlu mu olduğu ile ilgili olmasıdır. Bu perspektiften bakıldığında göç; bireylerin kendi inisiyatifleriyle yapabilecekleri serbest bir hareket olabileceği gibi, kişilerin kendi kararları haricinde pek çok farklı dış faktörün tesiri ile de gerçekleşebilir (Akkayan,1923: 22). Göç, insanların zihninde kuvvetli etkilere sebep olan insanlık geçmişi kadar eskiye dayanan bir olaydır. İnsanların yaşam şartlarını etkileyen ekonomik, çevresel ve siyasal değişmeler birçok göç türünün ortaya çıkmasına neden olmuştur (Deniz, 2008: 3-4). Bu çerçevede göçün meydana gelmesinde etkin olan unsurlar acısından göç çeşitleri; kaoslar, kan davaları ve hak ihlalleri gibi nedenleri kapsayan güdümlü (zorlama) göçler ve hem kendilerinin hem de nesillerinin akademik, ekonomik, sağlık koşullarının daha verimli hale getirilmek istenmesi gibi sebepleri içinde barındıran gönüllü (serbest) göçler olmak üzere ikiye ayrılır (Acar, 2009: 42 ). Fichter de (1990: 142) aynı doğrultuda bireyin tercihi dikkate alınarak göçleri gönüllü göçler ve zorunlu göçler olarak iki gruba ayırmaktadır. Her ne kadar göçler gruplara ayrılmış olsa da herhangi bir nedenden dolayı insanlar göç edebilir. Bu yüzden hem serbest göçlerde hem de zorlama göçlerde insanların göç etmelerini etkileyen iç ve dış faktörler bulunmaktadır.

1.2.3.1. Serbest Göç

İnsanların herhangi bir baskı ile karşılaşmadan kendi rızasıyla gerçekleştirdikleri yer değişikliği şeklinde tanımlanabilir. İnsanlar içinde var oldukları durumdan memnun olmadıklarında, yaşam koşullarını iyileştirmek veya farklı mevzularda hedeflerine ulaşmak için göç ederler (Akgür, 1997: 55). İnsanların daha mükemmel bir yaşam koşulu, güvenlik, iş imkânları ve sosyal imkânlardan istifade edebilmek için göç etmelerine serbest göç denilmektedir (Nar, 2008: 6). Daha iyi yaşam koşulları, güvenlik, birbirinden farklı sosyal beklentiler ve maddi beklentilere ulaşmak için kendi rızalarıyla bir göç eylemini gerçekleştirebilirler.

İnsanların hür iradesi ile göç etmesine serbest göç denilmektedir (Akkayan, 1979: 22-23). İnsanlar, bireysel olarak veya toplu olarak göç ederken var olan yaşam şartlarından daha iyi yaşam ortamlarına erişmeyi hedefler (Göngör, 2015: 235).

(29)

Serbest göç olumlu bir göç örneğidir. Gönüllü yer değiştirme, insanların kendi talepleri ve beklentileri neticesinde, bir alandan diğerine ya da başka bir bölgeye olan göç hareketidir (Özkalp, 1990: 211). İnsanlar ailelerinin ve nesillerinin istikbali, ekonomik durumu, yeni ve farklı yerler görme isteği gibi çok farklı sebeplerden dolayı bu göç şeklini gerçekleştirirler (Akgür, 1997: 52). Devlet yetkililerinin hiçbir zorlaması olmadan yapılan alan değişiklikleri olan gönüllü göçlere örnek olarak; kırsal alanlardan sanayi, ekonomi, sağlık, eğitim ve diğer alanlarda sunulan fırsatlardan dolayı kırsal veya taşradan kente doğru gerçekleşen bireysel veya toplu göç hareketleri verilebilir (İşçi, 2001: 72). Her ne kadar, isteğe bağlı olan göçe serbest göç denilse de genellikle göçlerde “zorunluluk” bir hakikattir.

Serbest göçlerde bireyler daha iyi koşullarda yaşamak için bu göç eylemini gerçekleştirse de sosyal, ekonomik ve siyasi faktörlerden dolayı tam anlamıyla iç faktörlerden etkilenerek alınan bir karar olduğu söylenemez (Gönüllü, 1996: 95; Karakoç, 2010: 23). Bundan dolayı söylenebilir ki göçlerin ister “güdümlü göç” isterse de “serbest göç” olsun, hepsinin temelinde zorlayıcı birçok iç ve dış faktör bulunmaktadır.

1.2.3.2. Güdümlü (Zoraki) Göç

Güdümlü göç, yapılan mekân değişikliğinde bireyin kendisinin rızası dışında gerçekleştirdiği yer değiştirme hareketi olarak tanımlanabilir. Zoraki göç çeşidinde, insanlar kendi istekleri dışında farklı güçlerin tesiriyle göç etme mecburiyetinde kalmaktadırlar. Mesela Türkiye’de güvenlik sebebiyle, eskiden yaşanmış olan köy boşaltmaları zorunlu göçe bir örnektir. Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinde zorunlu göçe etki eden en temel unsurlardan birisi PKK’nın gerçekleştirdiği eylemlerdir. PKK’nın bu yerlerde gerçekleştirdiği eylemlerden etkilenmemek için kırsal alanlardan kentlere doğru zorunlu bir göç eylemi gerçekleştirilmiştir (Akış ve Akkuş, 2007: 537). Bölgede yaşamını sürdüren insanların, terör eylemlerinin artması ve devletin de köylerini boşaltması yönünde baskı kurması sonucunda gerçekleştirdikleri göçler, zoraki göçlere bir örnek oluşturmaktadır (Akkayan, 1979: 23). Kalkınma Merkezi, bölgede PKK eylemlerinden dolayı göç edenlerin, göç etme sebeplerini şu şekilde sıralamıştır:

(30)

• Güvenlik sorunuyla bağlantılı mecburi göç, • Geçim sıkıntısı,

• Hayvan barınaklarının yakılması,

• Köyden uzaklığı belirli bir mesafenin dışındaki arazilerin işlenmesine izin verilmemesi,

• PKK'lılara yiyecek verildiği gerekçesiyle hayvanların mera alanlarında, yaylalarda otlatılmasına izin verilmemesi,

• Köylülerin köy dışından temin ettikleri erzakların PKK'lılara verildiği gerekçesiyle kısıtlanması ve karneye bağlanması,

• Özellikle kış mevsiminde yolların kapalı olması nedeniyle köy dışına sık sık erzak almaya gidilememesinin yarattığı sorunlar,

• Koruculuğun dayatılması, köylülerin koruculuğu kabul etme veya köyü terk etme dayatması ile karşı karşıya bırakılması,

• Köy korucularının uyguladığı baskı,

• Çoğu okulun sürekli kapalı olması ve çocukların eğitim olanaklarının oldukça sınırlı olması,

• Seyahat güvenliğinin olmaması,

• PKK ve devlet güçleri arasında kalınması (Kalkınma Merkezi, 2006: 17’den akt. Ceylan, 2012: 6).

Tarım ve hayvancılık dışında neredeyse hiçbir mesleği, geçim kaynağı olmayan kırdaki aileler, kente göç ettiklerinde büyük oranda iş bulamama riski ile karşı karşıya kalmaktadır. İş bulabilenler de normal ücretin çok altında ve kimsenin yapmak istemediği elverişsiz ortamlarda, zor şartlarda, insan bedenine ağır gelecek işlerde çalışmaktadırlar. Barınma ve beslenme problemleri, göç edilen kentte de devam etmektedir. Göç etmek zorunda kalıp kırdan ayrılanlar, sağlıklı olmayan koşullarda, kirli, dar, ihtiyaca cevap veremeyen gettolarda yaşamak zorunda kalmaktadırlar. Bu gettolarda hemen hemen herkes kendi akrabasının ya da köylüsünün olduğu mahallelere yerleşerek şehir ile iletişimin oldukça sınırlı olduğu kapalı bir toplum yapısının bir parçasını oluşturur (Sevim, 2001: 260). Türkiye’de kırsal çözülme sonucunda, kırsal alanlardan kentlere doğru büyük bir göç dalgası başlamıştır. Bu çözülmeye yönelik yapılan kamu politikaları yetersiz kalmış, bu

(31)

yüzden de kentlerdeki yoğunlaşma düzensiz olmuş ve bunun sonucunda çarpık bir kentleşme oluşmuştur (Özensel, 1992; 14). Bu mekânlarda yoksulluğun belirtileri çok fazla olduğu için metropol bir kentten ziyade bir kır görüntüsü izlenimi vermektedir. Bu gecekondu alanları aynı zamanda bir tampon bölge niteliğini de göstermektedir.

Kırdan kente göç eden insanların şehirde yerleşmiş oldukları ilk yerleşim bölgeleri gettolardır (Erkan ve Bağlı, 2005: 111). Aynı bölgede yaşayan insanlar arasında çıkan anlaşmazlıklar sebebiyle; kan davası, kız kaçırma, hazımsızlık, terör, asayişsizlik, gibi toplumsal rahatsızlıklar, cezalandırılma korkusu ve baskı gibi kişisel özgürlüklerin sınırlandırılması, bireyleri kendilerine daha güvenli bir yer aramaya itmektedir. Hem toplum baskısından hem de yakınlarına zarar gelmemesi için mecburi olarak hiçbir planlama içerisine girmeden çok kısa bir süre zarfında kendilerine daha güvenilir ve emin bir yer bulma arayışı içerisine girerek oraya göçü gerçekleştirirler. Zorunlu olarak göçe tabi olan insanlar göç ettikleri yeni mekânlarda kısa bir süre içerisinde ortama uyum sağlayamadıkları gibi kolay bir şekilde iş de bulamamaktadır. Bu yüzden bu tür insanlar suça diğer insanlara nazaran daha çok meyilli olabilmektedir (Ceylan, 2012: 32). Her ne kadar göçleri gruplara ayırsak da göçlerin hemen hemen tamamı nedeni her ne olursa olsun (din, ekonomi, terör, doğal afet…) zorunlu göç özelliği taşımaktadır. Bütün göçlerin arka safhasında yoksulluk ve hor görme/ dışlanmışlık bulunmaktadır.

1.2.4. Mevsimlik Göç

Göçülen bölgenin özellikle de tarımsal üretimin yoğun olduğu zamanlarında genelde ailece yapılan, önceden planlanmış ve bu nedenle de dönüş tarihinin bilindiği göçlere mevsimlik göç denir. Türkiye’de belirli zamanlarda bir yerden başka bir yere çalışmak için yapılan mevsimsel göçler yaşanmaktadır. Örneğin; Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgelerinden birçok insanın pamuk, çay ve fındık gibi ürünlerin toplanması için Akdeniz ve Karadeniz Bölgelerine belli zamanlarda gittikleri bilinmektedir. Gezmek maksadıyla (tatil gibi) ya da yılın vermiş olduğu yorgunluğu üzerlerinden atmak için (bağ evlerine) belirli bir süreliğine gidilmesine de mevsimlik göç denilmektedir. Bu göçe tabi olan insanlar

Şekil

Tablo  63.  Cinsiyet  ve  “Çocuklarımın  veli  toplantılarına  ben  katılırım”  ifadeleri  arasındaki  ilişki (T-testi)......................................................................................................................
Tablo 3. Katılımcıların cinsiyetlerine ait frekans ve yüzde analizleri
Tablo 5. Katılımcıların aslen nereli olduğuna ait frekans ve yüzde analizleri
Tablo 8. Katılımcıların göç ettikleri yerlere ait frekans ve yüzde analizleri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

olağan genel kurulu çalışma raporuna da bu şekilde geçse de biz, yani Ankara Barosu Kent ve çevre Kurulu’nun 8.10.2010 tarihi itibariyle müstafi üyeleri, sadece ülke içinde

Buna göre genişleme rejimi (Rejim 1) dönemlerinde, kamu harcamalarının (DLKH) ekonomik büyüme üzerindeki etkisi an- lamsız iken; daralma rejimi dönemlerinde (Rejim 2)

Kırdan kente göç etmiş bireylerin kendilerini Đstanbullu olarak hissetmeleri için uzun bir zaman dilimine ihtiyaç duyulsa da onların sosyo-ekonomik

Zeliha Koçak Tufan, YÖK Yürütme Kurulu Üyeleri, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Başkanı, Kızılay Genel Müdürü, Yurtdışı Türkler ve Akraba Top-

2010大學校院博覽會,北醫展現旺盛活力!舉辦4場免費的全國巡迴「志願選填說明會」,造福莘莘學子

賀 北 醫 大 榮 登 QS 四 百 大 北醫焦點 張貼人:秘書室 ╱ 公告日期:2011-09-06 英國世界大學排名機構 QS 於今日(9 月 5 日)公布 2011/2012 年

Orta division 'un arteria i sehiadiea'dan çıkan arteria renalis media ve arteria rena/is erania/is'ten gelen kollar ile beslendiği tespit edildi.. Arka d ivision'u arteria

The hypothesis of the experiment was “If the equipotential lines can be drawn by obtaining the potential values of several points then the electric field lines could be drawn and