• Sonuç bulunamadı

TEKNOLOJİ VE TOPLUMSAL DEĞİŞME

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TEKNOLOJİ VE TOPLUMSAL DEĞİŞME"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET: “Teknoloji, insanoğlunun ateşten yararlanmaya ya da toprağı işlemeye başladığı ilk günden itibaren inanılmaz bir şekilde gelişerek günümüzde iletişim alanında telefon, televizyon, radyo ve internet; ulaşım alanında uçak, tren ve otomobil gibi ürünleri ile insanların günlük yaşamlarının vazgeçilmez birer par-çası haline gelmiştir. Teknoloji gereğinden fazla ve ihtiyaç dışı kul-lanıldığında özellikle toplumun en önemli birimi olan aile üzerin-de çok etkilidir. Durum böyle olunca da toplumun şekillenmesin de önemli role sahip aile yapısı bozulmakta ve değişmektedir. Geli-şen teknoloji ile birlikte bireyler arası iletişim sanal âleme taşınmış ve buna bağlı olarak geleneksel yapımız yavaşça silinmeye maruz kalmıştır. Aynı şekilde çocuklarda bilgisayar ve internet bağımlılı-ğı nedeniyle ve bu sitelerde çıkan ahlaksız cinsel içerikli videolar toplumda sağlıksız bireylerin yetişmesine neden olmaktadır. Batı-nın dayattığı modernite ile birlikte bu değişim kendini daha yoğun göstermektedir.”

ANAHTAR KELİMELER: Teknoloji, internet, toplum, ge-lişim, sosyal medya.

ABSTRACT: “Technology has developed incredibly since the first day when human beings have benefited from fire or started to process soil, and nowadays in the area of communication, telep-hone, television, radio and internet; Has become an indispensable part of people’s daily life with its products such as airplanes, trains and cars in transportation area. The technology is very effective on the family, which is the most important unit of society especially when it is used excessively and out of necessity. As such, the family structure, which plays an important role in shaping the society, is deteriorating and changing. Along with the developing technology, the inter-individual communication has been moved to the virtual scale and accordingly, it has been slowly erased from the traditio-nal production. Likewise, due to computer and internet addiction in children, and vile sexually explicit videos that appear on these sites, it causes the unhealthy individuals to grow up in the society. With the modernity imposed by the West, this change shows itself more intensely. “

KEYWORDS: Technology, internet, society, development, social media.

(2)

Giriş

Her geçen gün evren biraz daha küçülmektedir. Bunun nedenleri iletişi-min ve ulaşımın kolaylaşması, ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda gelişmelerin ol-masıdır. Gelişme deyince akla ilk teknoloji kavramı gelmektedir. Söz konusu bu geliş-melerin en büyük kaynağı teknolojinin sü-rekli kendini yenilemesidir. Her geçen gün biraz daha ilerleyen teknoloji sayesinde dünyayı avucumuza almaktayız. Özellikle yararlarına baktığımız zaman, teknolojik

gelişmelerin üretilen ürün ve dolayısıyla sağlanan hizmetlerin miktarını olumlu yönde arttırdığı görülmektedir. Tekno-lojik gelişmeler sayesinde yapılması çok güç olan işler kolayca yapılabilir hale gel-miş; zaman ve alan bakımından birçok iş teknoloji sayesinde kısa sürede halledi-lebilir olmaya başlamıştır. Bu gelişmeler insanın teknolojiye daha da bağlanması-na yol açmıştır. Öte yandan, internet ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin hepsi olumlu gibi görünse de olumsuz yanları da bulunmaktadır. Örneğin ileti-şim teknolojilerindeki gelişmeler, ironik bir biçimde iletişimsizliği arttırmaktadır. Özellikle sosyal ağlar, toplumda ve aile içinde iletişim kopukluklarına neden olmaktadır. Teknolojinin ülkelerin geliş-mişlik düzeyini belirlediği ve uluslararası yarışta, sahibine büyük bir üstünlük sağ-ladığı bir gerçektir. Ama önemli olan, bu teknolojiyi amacı doğrultusunda ve doğ-ru biçimde kullanmaktır. Teknolojiyi salt kullanan değil, tasarlayan ve üreten bir toplum konumuna geçmek gerekmekte-dir. Bu makalede genel anlamda teknoloji ve toplum ilişkisi tarihsel bağlamda ele alınmakta, ardından özellikle iletişim ve internet kullanımının toplumsal değişime etkisi irdelenmektedir.

TEKNOLOJİ VE TOPLUMSAL DEĞİŞME

İnsan nesli var olduğundan beri,

dünya sürekli toplumsal değişmelere sahne olmaktadır. Bu değişimleri ilkel, tarım, sanayi ve bilgi toplumları olarak dört grupta incelemek mümkündür. İl-kel toplum sürecinde, avcılık ve topla-yıcılıkla beslenme ihtiyacını karşılayan insan toprağı işlemeyi öğrenip, yerleşik yaşama geçtiğinde “tarım toplumu” olma özelliğini kazanmıştır. Tarım toplumunda iki üretim faktörü; toprak ve emek önem kazanırken, insan geleneksel tarım bilgisi ile topraktan elde ettiği üretimle yaşamını sürdürme sürecine girmiştir. Tarımda kul-lanılan tekniklerdeki gelişmeler, tarımsal verimliliği arttırmış ve daha az emek ile daha çok ürün elde edilmeye başlanmış-tır. Bu durum da toplumsal ve ekonomik yaşantıda önemli değişimlere neden ol-muştur. Toplumsal gelişimin üçüncü aşa-masını, “sanayi toplumu” oluşturmaktadır. Tarımdan sanayi toplumuna geçiş süreci-ni

hazırlayan başlıca iki temel faktör vardır. Bunlardan birincisi, tarımda verim artışı ve bunun sonucu daha az insanın bu sektör-de çalışma imkânının ortaya çıkması, ikin-cisi ise, sanayi devrimidir. Böylece sanayi devrimi, İngiltere’de başlayan teknolojik ekonomik devrimle, Fransa’da gerçekleş-tirilen politik devrimin ortak bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Başka bir deyimle sanayi devrimi, bir ayağı teknolojik-eko-nomik temele, diğer ayağı politik-ideolo-jik temele dayalı çifte devrim sonucunda tüm ekonomik, sosyal ve kültürel yapıyı

(3)

sararak ve yeniden biçimlendirerek ger-çekleşmiştir.

Teknoloji, insanoğlunun ateş-ten yararlanmaya ya da toprağı işlemeye başladığı ilk günden itibaren inanılmaz bir şekilde gelişerek günümüzde iletişim alanında telefon, televizyon, radyo ve in-ternet; ulaşım alanında uçak, tren ve oto-mobil gibi ürünleri ile insanların günlük yaşamlarının vazgeçilmez birer parçası haline gelmiştir. Bu durum, insanların teknoloji dünyasını ve bu teknolojiden hayatını kolaylaştıracak şekilde yararlan-mayı bilmesini ve teknolojik gelişmeleri anlamasını gerektirmektedir (Bacanak vd, 2003:191-196).

Teknoloji güvenilmek ve itaat edilmek isteyen bir dosttur ki, birçok insan tekno-lojiye güvenmekte ve boyun eğmektedir. Fakat elbette bu dostluğun karanlık bir yanı vardır. Teknolojinin hediyeleri, yüksek maliyetten masum değildir. En dramatik şekilde ifade edilecek olursa, teknolojinin kontrol dışı büyümesi insanlığın yaşamsal kaynaklarını tehlikeye sokmaktadır. Ahla-ki temelden yoksun bir kültür oluşmakta ve toplumsal ilişkiler zarar görmektedir. Kısaca teknoloji, hem dost hem düşman-dır (Postman, 2006:12).

TOPLUMSAL DEĞİŞME

Neler değişmektedir? Günümüz-de toplum bilimciler bu sorunun yanıtı olarak, toplumu oluşturan kurum ve öge-lerin değişmesini anlamaktadır. İlkel top-lumları inceleyen antropologlar ise kül-türlerin ve yapılarının değişmesinden söz

etmektedir. Örneğin değerler, tutumlar ve inançtaki değişmeler gibi. Aşağıda belirti-len konular araştırmacıların üzerinde dur-dukları değişme konularından bazılarıdır. • Toplumsal rol ve statülerdeki

değiş-meler,

• Nüfus artışındaki değişmeler, • Üretim ilişkilerindeki değişmeler, • Teknolojik değişmeler (üretimde

kul-lanılan araç ve gereçlerin değişmesi). Her toplum her an değişme du-rumundadır. Çünkü bir toplumsal yapının temel belirleyicisi insan-doğa çelişkisidir. Bu çelişki, insanın doğaya karşı savaşını belirlemektedir. Bu savaş teknolojiyi orta-ya çıkarmıştır. İnsan teknoloji yoluyla do-ğaya karşı korunmaya çalışmaktadır. Fakat bir süre sonra kendi yarattığı teknolojinin tutsağı olmaktadır. İnsanoğlu kendi üret-tiği mal ve hizmetleri çılgınca bir fetişizm içinde algılamaya başlamaktadır. Bunun sonunda doğaya egemen olmak için üre-tilen mal ve hizmetler insana egemen ol-maktadır. Ancak unutulan bir şey vardır ki, o da sınırsız üretime karşı sınırlı kaynak olmasıdır. Yeryüzündeki kaynaklar sınırlı olmasına rağmen insanoğlunun açgözlü-lüğü, sınır tanımadan üretimi her geçen gün arttırmaktadır. Sorun teknolojinin ge-lişmesi ya da üretimin artması değil, tüke-timin üretimden kat kat fazla olmasıdır.

Öte yandan gerek bizzat tekno-lojinin kendisi gerekse üretimin sınırlılığı insanlar arasındaki çelişkilere neden ol-maktadır. Özel mülkiyet, yabancılaşma vb. mekanizmalarla belirlenen insan-insan çelişkisinin altında yatan temel sosyolojik

gerçek, insanın insanı sömürmesi ve bu sömürü sonunda ortaya çıkan eşitsizlik ve adaletsizliklerdir. İnsan-insan çelişkisi, in-san-doğa çelişkisinin doğrudan sonucu-dur. Yani insanlar doğayı düşüncesizce sö-mürdüğü müddetçe birbirleriyle ezeli bir rekabete girmektedirler. Bu şekilde hiçbir zaman çözüme kavuşmayacak sorunlar artacaktır.

BATI’DA TEKNOLOJİNİN

TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİ VE İNSANLI-ĞA ETKİLERİ

Bir yenilik bir toplumda çeşitli şe-killerde yayılır. Bu yayılma için bireyden diğerine doğru bir haberleşme gereklidir. Haberleşme, bir toplumsal sistem içinde belli bir zamanda meydana gelir. Birey-lerin herhangi yeniliği kabul etmeleri ise; Haberli olma, ilgi duyma, değerlendirme, deneme ve bir toplumda meydana gelen değişimin tüm insanlığa etki etmesi, ka-bul ve uygulama aşamalarından geçmesi gerekmektedir. Bu yönde yayılma, yeni teknolojilerin bütün sanayiyi kapsayacak bir şekilde dağılması ile olur.

Teknoloji toplumu, beş yönden etkileyip ve değiştirmiştir. Bunlar: Mevcut olan teknolojinin değişimi, toplumsal organi-zasyonların değişimi, ideolojik değişimler, değerlerin değişimi ve toplumsal ilişki-lerin değişimidir. “Buna göre toplumsal değişme toplumun yapısında izlenebi-len ve gözizlenebi-lenebiizlenebi-len bir değişmedir.” (Do-ğan,1995;178).

Kaynağını Max Weber’den alan düşünceye göre değişme, ideolojik alan-da başlar ve sıra ile örgütsel ve teknolojik alanlara olmak üzere yayılır. Yani bir top-lum kendi teknolojisini kendisi yaratmıyor ise ve dışarıdan teknoloji ithal ediyor ise, bu sürecin önce maddi olmayan kültür alanında başlamış olması gerekmektedir.

Önce değerler, inançlar değiş-melidir ki, teknoloji dışarıdan bilinçli bir biçimde alınabilsin. Bu genel evrim ba-kımından teknoloji her şeyden önce gel-mektedir. İdeolojik yönde başlayan değiş-me, tek tek toplumlar söz konusu olduğu zaman geçerliliğini korur. Fakat değişme bu durumda bile ideolojik-örgütsel-tek-nolojik olarak tek yönlü olmaz. Bu süreç de tersine dönerek teknolojik-örgütsel-i-deolojik bir biçimde etkiye yol açmakta-dır.

(4)

TEKNOLOJİ ÜRETİMİ

Sanayileşmenin en önemli ve be-lirgin bir öğesi, teknolojiyi üretebilmektir. Teknoloji üretebildiğimiz ve bilgiyi ürün tasarlamada kullanabildiğimizde, ticaret-te üstün oluruz, aynı zamanda da savun-ma sistemlerinde de caydırıcılığı sağlaya-biliriz. Kimse kendisine üstünlük sağlayan bir şeyi başkasına veremeyeceğine göre, salt teknoloji transferi yaparak sanayileş-me ve kalkınma, savunma sistemlerinde de caydırıcılığı sağlamamız olanaklı bir durum değildir. Bu doğrultuda amaç; ken-di teknolojimizi kenken-dimiz üretmemizken-dir. Kendi teknolojisini üreten bir sanayileşme ile ulusal ekonomiye, ülkenin mühendislik gücüne ve ulusal teknolojiye en yüksek katkı sağlanabilir.

Teknoloji, ülkelerin gelişmişlik dü-zeyini belirlemekle beraber uluslararası yarışta sahibine büyük bir ticari üstünlük de sağlar. Dünya ulusları teknoloji üre-tebilenler ve üretemeyenler olarak ayrıl-maktadır, teknoloji üretemeyen uluslar az gelişmiş olarak sınıflandırılmaktadır. Her toplumda teknolojik gelişmeler çabuk be-nimsenirken yeni düşüncelerin ve kural-ların benimsenmesi daha uzun bir zaman alır. Diğer yandan geleneksel toplumlarda değişim hem çok yavaştır hem de onu etkileyen faktörler fazla değildir. Buna zıt olarak modern toplumlarda değişim daha hızlı bir şekilde yaşanır.

Bir medya sosyal düzenin inşa

edilmesine katkı sağlamaktadır. Kriz yö-netimlerinde veya toplumsal bilincin oluşmasında da önemli bir etkiye sahip-tir. Son üç yüzyılda bilimsel ve teknolojik gelişmelerin neden olduğu değişimlerle bütün dünyada, demokratikleşme, mo-dernleşme ve küreselleşme deneyimlerini toplumları sürükleyerek değiştirmektedir. Sosyologların, toplumlara göre karşılaştır-malı toplumsal değişme ve modernleşme araştırmaları toplumsal değişmenin bü-tün toplumlarda aynı olmadığını göster-mekte. Bu araştırmalardan çıkan sonuçlar, geleneksel değerlerine daha sıkı bağlı olan toplumların değişime direnç göster-dikleri buna rağmen modern toplumların ise değişime daha açık olduklarını göster-mektedir.

Modernleşme, geleneksel top-lumlardan modern sanayi toplumlarına geçişi ifade eder ve çok geniş kapsamlı sosyal dönüşümleri de getirir. 19.yüzyıl-dan itibaren Batı toplumları ve daha sonra da diğer toplumlar; yapı, değer ve sistem-ler bakımından köklü dönüşümsistem-lerden geçmişlerdir. Siyasal alanda demokrasi-nin temel kurum ve ilkelerine egemenliği, ekonomik alanda kapitalist üretim tarzı-nın yerleşmesi, sosyal alanda kentleşme ve alt yapı hizmetlerinin yaygınlaşması, haberleşme teknolojilerinin gelişmesi, ge-leneksel ilişkilerin çözülmesi gibi olguları dönüşümlere örnek gösterebiliriz.

Keşifler ve icatlar insanların

hayat-larına yeni şeyler katarak yeni ufuklar açar. Yer çekimi kanununun keşfi, yeni bir kıta-nın keşfi genetik şifrelerin çözümü ya da buhar makinesinin, matbaanın, televizyo-nun ve bilgisayarın icadı ilk bakışta sosyal olaylar değilmiş gibi görünse de uzun bir süre toplumsal hayatın yeniden biçimlen-dirilmesine yol açan değişimler olmuştur. Her yeni keşif ve icat toplumsal hayatın bir parçası olarak benimsenip yaygınlaştığı andan itibaren toplumsal hayatta ekono-mik ve sosyal değişimlere yol açması kaçı-nılmaz olmuştur.

TEKNOLOJİ VE AZ GELİŞMİŞ ÜLKELER

Günümüzde ülkelerin dünyadaki konumlarını belirleyen önemli bir değiş-ken bazı teknoloji ürünlerinden hangi öl-çüde yararlanabildikleridir (Erdost, 1982) . İnsan ve kullandıkları ürünler arasında ilişki artan bir düzeyde doğal ruhsal, çev-resi ve biyolojik gereksinimleriyle ilişkili olmaktan çıkar ve teknolojik ürünlerin ortaya koyduğu, sınırladığı bir çerçevede belirlenir. Genel anlamda kişilerin tüke-timlerinde algısal değişmelerin gözlen-mekte olması hariç kurumsal gelişmeler de büyük ölçüde teknoloji eksenli bir değerlendirmeye tabi tutulur. Askeri tek-nolojilerin gelişimi, bilimsel ve teknolo-jik bilgi üretmeyen ülkelerin savunma kurumlarını “modernizasyon” sorunuyla

(5)

karşı karşıya bırakmış ve bu amaç ile ülke kaynaklarının gelişmiş ülkelere transferi “doğal” hale gelmiştir. “Toplumsal değiş-me ve az gelişmişliği kavramlaştırabildeğiş-mek için hem genel bir değişme dinamiğini kavramlaştırmak gerek, hem de tek tek toplumların özgül değişmelerini somut tarihsel şartlara ilişkin olarak incelemek gerekmektedir” (Akşit,1980:92).

Bu bilgiler ışığında teknoloji, ilk olarak teknoloji mevcut teknolojiyi fark-lılaştırmıştır. Örneğin, artık numara çe-virerek kullandığımız telefonlar ortadan kalkmış yerine tuşlu telefonlar ve daha sonrada cep telefonları yer almıştır. İkinci bir değişim olarak teknoloji organizas-yonları değiştirmiştir. Diğer bir deyişle her şeyin elle yapıldığı bir örgüt yapısından, Fordist teknoloji ile ihtisaslaşarak yaptı-ğı bir örgüt yapısına, daha sonra ise her parçanın insanlar tarafından geliştirilen robotlarca yapıldığı modern örgüt yapı-larına kadar değişmiştir. Üçüncü olarak ise teknoloji ideolojileri yıkmıştır, yeni ideolojilerin gelişmesine neden olmuştur. Marx, fabrika sisteminin işçiler üzerinde yabancılaşmaya götürerek ve zamanla bi-reyin yaptığı işin anlamını bilmediği için işinden kopacağını söylemiştir. Fakat za-manla, yeni teknolojiler yeni ideolojilerin gelişmesine sebep olmuştur. Dördüncü olarak teknoloji insanın değer sistemini etkilemiştir. Teknolojilerin değişmesiyle birey yeni değerleri benimsemiştir. Tek-nolojinin doğayı sömürdüğü ve kirlettiği günler artık geride kalmış, yeni temiz tek-nolojiler yaratma düşüncesi yeni değerle-rin oluşumunu hızlandırmıştır. Son olarak ise teknoloji, toplum içindeki sosyal iliş-kilerde değişiklik yaratmıştır. Aile üyeleri arasındaki ilişkinin giderek azalması, bağ-lılıkları azaltmış ve çocukları aile dışındaki etkinliklere yöneltmiştir. Bu da baba otori-tesinin giderek azalmasına sebep olmuş-tur.

TEKNOLOJİDEKİ GELİŞMELER VE OLUMLU ETKİLERİ

Bilgi toplumunda eğitim, toplum-ların birbirine kapalı olduğu ve etkileşi-min sınırlı olduğu dönemlerdeki gibi belli tutum, tavır ve davranışları aktaran ve önceki kuşakların yaptıklarını yineleyen insanlar yetiştirme işlevinden sıyrılmıştır. Bunun yerine yeni ürünler ve düşünce-ler geliştirebilme yeteneği olan insanlar

yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle eğitim süreci içindeki bireyin değişen ko-şullara uyum gösterebilecek, yaptığı işlere eleştirel bir bakış açısı getirebilecek, sü-rekli değişen bir çevrede yeni ilişkiler ku-rabilecek şekilde bilgi ve

becerilerin donatılması gerekmektedir (Numanoğlu,1999).

Bu dönemin bir özelliği, toplum-sal yaşamdaki genel değişiklerle bağlantılı olarak eğitim anlayışında da bazı değişim-leri zorunlu kılmasıdır. Geleneksel eğitim anlayışının yetersiz kaldığı günümüzde, eğitim politikalarının da, amaçlarında, eğitim kurumlarının yapı ve işlevlerinde, eğitim programlarının içeriklerinde köklü yenilikler ve bir dizi dönüşümü planlamak bir zorunluluk olmuştur (Cisko, 2008).

Halperin’e göre, geçmişte tüm sınıflarda, öğrencilerin sessizce oturdu-ğu sınıfın önünde duran ve anlatan eğit-menden edilgen bir şekilde bilgi almaya çalıştığı öğretmen merkezli bir yaklaşım egemen olmuştur. Günümüzde ise hala bazı sınıflarda bu yaklaşımın sürdüğü gö-rülmektedir. Oysa öğretmenin edilgen bir şekilde oluşması neredeyse olanaksızdır. Çağdaş yaklaşımlar; öğrencilerin, kendi öğrenme süreçlerine etki olarak katılma-ya teşvik edilmeleri durumunda eğitimin en etkili hale geleceğini savunmaktadırlar (Catalano ve Catalano,1999).

Sanayi devriminin ve devrim so-nucunda oluşan mekanik eğitim anlayışı-nın görev ve işlevleri 21.yy’ın ilk yarısında açık olarak tanımlanabilmektedir. Birey-lere okuma, yazma, matematik öğretme,

ülkesini, dünyasını tanıtma ve onları iyi bir vatandaş olarak yetiştirme görevini üstle-nen eğitim sistemleri tekil bir model içe-risinde varlıklarını sürdürmekteydi. 1970’li yıllardan sonra doğru ya da doğrular mut-lak olmaktan çıkmış bunun sonucunda eğitim; yararlı, doğru bilgilerin öğretilme-si yerine, düşünme ustalığı, yaşam zengin-liği sağlama hedefine yönelmiştir. Bu da geleneksel paradigmaların zorlanmasına ya da yetersiz kalmasına yol açmıştır (Ars-lan ve Eras(Ars-lan, 2003).

Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki yaşanan dönüşümle birlikte bilgiye ulaş-ma ve iletişim kurulaş-madaki değişim, eğitim sisteminde de pek çok değişimin yaşan-masına neden olmuştur. Büyük kara kaplı defterlere kaydedilen öğrenci bilgileri ve notları, daktilolar ile yapılan yazışmalar, hesap makinaları yerini bilgisayar ve inter-net teknolojileri ile oluşturulan sistemler üzerinden yürütülen işlemlere bırakmıştır. Bu durum, eğitim sistemi içerisinde yer alan öğretmenlerin, öğrencilerle ilgili ka-yıtları tutmadan öğrenme-öğretme süre-cine ilişkin hazırlık yapma ve öğretim sü-recini yürütmeye kadar çeşitlilik gösteren öğretim ve yönetim ile ilgili işlerin yürü-tülmesinde bilgi ve iletişim teknolojilerini etkin olarak kullanmalarını gerektirmek-tedir. Ülkemizde birçok okulda bulunan projektör, akıllı tahta, dokunmatik plazma bilgisayarlar ve eğitim tabletleri de tekno-lojinin eğitime sağladığı olanaklardandır. Bu araçlar öğrencilerin konuları daha iyi anlaması ve örnekler ile konuları daha iyi pekiştirmelerine katkıda bulunmaktadır.

(6)

Erişim, bireylerin bilgisayar ve in-ternet ortamındaki bilgilere ulaşmaları ile ilgilidir. Bu bilgiler, bir Word belgesi, veri tabanındaki bilgiler, bir web sitesi gibi bil-gisayar ortamındaki her türlü veri olabilir. İnternet, bilgiye kolay erişim fırsatı sun-maktadır. Geçmişte bilgiye ulaşmak için en güvenilir merkezler kütüphaneler, en güvenilir kaynaklar da ansiklopedilerdi. Ancak bilgilerin bilgisayar ortamına taşın-ması ve internet kullanıcılarının arttaşın-ması ile birlikte dijital bilgi merkezlerine talep artmıştır. E-ders, e-televizyon ve e-sınav gibi imkanlar sunmaktadır.

Son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmelere paralel olarak sağlık alanın-da alanın-da teknolojinin yarattığı değişim his-sedilmektedir. İster koruyucu sağlık hiz-metlerinde olsun, ister teşhis ve tedavi hizmetlerinde olsun, ister rehabilitasyon hizmetlerinde olsun teknolojinin olumlu etkileri görülmektedir. Örneğin, bir kişinin MR (Manyetik Rezonans),tomografi gibi tıbbi görüntüleme teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde rahatsızlığa ilişkin teşhis daha kısa sürede ve doğru olarak yapılmakta, teknolojik tıbbi araçlar ile tedavi kalitesi artarak tedavi süresi saltılmakta ve rehabilitasyon süresi kı-saldığından kişi kısa süre içerisinde tek-rar eski haline dönebilmektedir. Sağlık alanında yaşanan teknolojik gelişmele-ri 3 başlık altında toplayabiligelişmele-riz; Tanı ve tedavi, implantlar, protezler ve gelişen alanlar olmak üzere.

Teknolojiyle birlikte 20.yy orta-sından itibaren hızla gelişen sağlık alanı

mikro cerrahidir. Mikro cerrahi; mikroskop altında çok özel araçlarla gerçekleştirilen ameliyatlardır. Cerrah, bir damar onarımı için yapılan mikro cerrahi ameliyatında bir-iki milimetre çapındaki damara mikro dikişler atarak damarı onarabilmektedir (İdil, 2009).

Bir diğer gelişmede televizyon alanında olmuştur; önceden siyah beyaz ve çok büyük televizyonlar varken artık günümüzde renkli ve ince televizyonlar yerini almıştır. Yoksullara bilgi sağlamak için kitle iletişim araçlarının kullanımı-na bir örnek Susam Sokağı adlı eğitim programıdır. Bu program 1969’da ilk defa yayınlandığında hükümetin televizyon yoluyla yoksun durumdaki okulöncesi ço-cuklara başlangıç yardımı yapması amacı güdülüyordu. Bilgi ve eğlenceyi birleştire-rek çocukların ilgisini çekmeyi amaçlamış-tır (Severin ve Tankard,1994).

McLuhan küresel köy kavramın-dan bahsetmiştir. Bugün teknoloji

saye-sinde küresel bir köyde yaşıyor gibiyiz. Evlerimizde elimizin altındaki teknolojik aletler ile dünyayla iletişim kurabiliyoruz. Kamera, televizyon, uydu vb. aracılığıyla dünyanın her yeri hakkında bilgi sahibi olabiliyoruz. Bizden çok uzakta yaşanan bir olaydan haberdar olabiliyor, sosyal ağ-lar üzerinden bu konuyu başkaağ-larıyla tar-tışabiliyoruz.

Teknoloji pek çok alanda olduğu gibi insan hayatında kolaylıkları da be-raberinde getirmiştir. Teknolojik aletler insanların yaşam standartlarını yükseltir. Örneğin: Çamaşır makinası, bulaşık ma-kinası ve bunun gibi pek çok ev gereçleri insanların kısa sürede daha az enerji sarf ederek daha fazla iş yapmalarına olanak sağlar. Bu da beraberinde insanların ken-dilerine boş zaman ayırmalarını yani sos-yalleşmelerine katkıda bulunur.

Teknolojik gelişmeler pek çok iş alanlarının açılmasını da sağlamıştır. Ba-sit bir örnek verecek olursak; bilgisayarın yaygınlaşmasıyla yedek parça ve tamir hizmetleri önem kazanmıştır. Teknoloji ayrıca iş hayatındaki verimliliği olumlu yönde etkilemiştir. Yeni teknolojiler ile çok karmaşık ve zor olan işlemler sadece bir düğmeye basılarak yapılır hale gelmiştir. Bunun yanında insanlar teknolojik geliş-meleri kendi iş yerinde ve evlerinde kulla-narak verimliliği arttırıştır.

Birinci Sanayi Devriminin ürünü buhar makinasının bulunmasına kadar, teknoloji uzun bir dönemde çok yavaş bir gelişme göstermişti. İnsan ve gücünün yerine makinaların kullanılmasıyla başla-yan sanayi devrimi, kısa dönemde hızla gelişerek her alanda üretimi büyük ölçüde artıran makineleşmeye yol açmıştı. Birinci sanayi Devrimi, üretimi makinalaştırmış-tır; İkinci Sanayi Devrimi ise haberleşmeyi, bilgilerin saklanmasını, analizini ve değer-lendirilmesini makinalaştırmıştır. Birinci-sinde bedensel gücün yerini makinalar almıştı; ikincisinde ise zihinsel gücün yerini makineler almıştır (Gürdoğan, 1990:14).

Üretimin makineleşmesi kısa sü-rede daha fazla ve ucuz mal elde etme-yi sağlamıştır. Bu da beraberinde ürün fazlasını getirerek ticaretin canlanma-sını sağlar. Günümüzde tarım büyük oranda ticari amaçlarla yapılmaktadır. Özellikle ulaşımdaki kolaylıklar tarım ürünlerini çok uzaktaki yerleşimlere bile daha ucuz ve hızlı taşınmasını sağ-lamaktadır.

(7)

İlkçağlarda tarımsal faaliyetler saban, pulluk vb. ile yapılırken teknolojik gelişmelerle birlikte artık makinalaşmaya geçilmiş insan gücünün yerini makinalar almıştır. Bilimsel gelişmeler sayesinde, ta-rımsal faaliyetler çok farklı coğrafyada ve koşullarda yapılabilmekte hatta tarım ya-pabilmek için toprağa dahi ihtiyaç duyul-mamaktadır.

Teknolojiyle beraber ulaşım ala-nında da pek çok gelişme yaşanmıştır. Önceden kağnılarla ulaşım sağlanırken artık günümüzde ileri teknolojik araçlarda daha hızlı ulaşım sağlanmaktadır. Eskiden yollarda atlarla ya da yürüyerek çok uzun sürede gidilmekteydi. Teknoloji sayesinde artık ulaşım daha da kolaylaştı ve çok uzak bir yere çok kısa zamanda ulaşılabilmek-tedir. Örneğin: Otomobil, otobüs, uçak, hızlı tren vb. insanların yararına ortaya ko-yulmuştur.

TEKNOLOJİNİN AİLE, TOPLUM VE KÜL-TÜR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Teknolojinin ilerlemesi, insan ha-yatına olumlu etkileri olduğu kadar olum-suz etkileri de vardır. Teknolojinin sağlık, iletişim, ulaşım, sanayi ve eğitim gibi bir-çok alanda amaç dışı kullanılması berabe-rinde olumsuz etkileri getirmektedir. Yine amacının dışında kullanılmasıyla toplum-daki yaşam tarzlarında, davranışlarda, sos-yal ilişkiler, sossos-yal kurum ve kuruluşlarda değişmelere neden olmaktadır. Özellikle belirli yaş aralığını kapsayan topluluklar gözlemlendiğinde, sosyal hayatta ve aile

içerisindeki diyalog ve yüz yüze iletişimi olumsuz etkilediği de söylenebilir.

Her evde bulunan televizyon, bilgisayar ve internet bireyler arasında iletişim sorunlarına, çocuk ve gençlerde davranış bozukluklarına bireylerin ileriki hayatlarında saldırgan ve gergin olmaları-na neden olmaktadır. İnternet aracılığıyla kişiler her bilgiye oturduğu yerden ulaştı-ğından bireylerin merak duygusunu kay-betmesine neden olur. Teknolojiye ilgi ve bağımlılık çocuklarda yaş olarak aşağılara düştü. Özellikle şiddet ve cinsel içerikli video görüntüleri ve oyunların insan psi-kolojisinde birçok zararları olup toplumun

ahlaki yapısına zarar vermektedir. Hiçbir eğitici özellik taşımayan bu videoların beynin çalışmasını yavaşlattığı ve zihin-sel düşüncelerde donuklaşmaya neden olduğu belirtilmektedir. Bu gibi oyunların bağımlılık yaptığı herkes tarafından bili-nir. Uzun süre şiddet içerikli oyunların oy-nanması zamanla oyundaki kahraman ile oynayan kişinin karakterlerinde özdeşleş-meye neden olmaktadır. Yine bu durum empati duygusunun azalmasına sebep olmaktadır. Bu toplumsal çatışmalara ne-den olur. Teknolojinin sosyal hayata zarar verecek derecede aşırı ve yanlış kullanımı çocukların ve gençlerin rutin hayatlarını felç etmektedir.

Okullardaki başarısızlık oranla-rı yükselmekte, derslere ve öğrenmeye merak duygusu azalmakta ve maalesef iletişim bozukluğu artmaktadır. Bu da toplumda sağlıksız bireylerin yetişmesine neden olmaktadır. İnternetin hızla yaygın-laşması insanların sosyal hayattan kopma-larına neden olmaktadır.

“Televizyon üzerine yapılan eleş-tirilerde genellikle, programlar ve içerikler ön plana çıkar. Diğer taraftan televizyon, sadece haber kalitesindeki genel düşüşün sorumlusu olarak suçlanmakla kalmayıp, politikaya dair genel cehaletten suç ve şiddete, akşam sofrasındaki muhabbet yokluğuna varıncaya dek tüm toplumsal hastalıklardan sorumlu tutulmaktadır. Toplumsal olarak konuya bakıldığında, insani ilişkileri güçlendiren değer yargıları yerini, televizyonun getirdiği yeni kültürel

(8)

değerlere bıraktığı görülmektedir” (Elekt-ro Teknoloji, 2005).

Kendisini yalnız hisseden birçok kişi internette bulunan arkadaşlık sitele-rine yönelmektedir. Hatta internet ortamı öyle bir hal aldı ki flörtler, evlilikler, ayrı-lıklar hepsi internet dünyasının sanal âle-minde yaşanmaya başlamaktadır. Daha da ilerletirsek şu sonuçlara ulaşıyoruz. Ai-lelerde kaç birey varsa neredeyse o kadar bilgisayar ya da tablet mevcuttur. Tekno-loji birçok yenilikle beraber birçok değeri de beraberinde götürmekte ve teknoloji topluma eksik sunulmaktadır. Örneğin insanlar manevi hayatlarını unutup tama-men dünyevi şeylere yönelmiştir. Bu da doyumsuzluğu ve psikolojik bunalımları beraberinde getirir (Gürdoğan, 1990:16).

Yapılan araştırmalara göre Face-book’u uzun süre kullanan öğrenciler ara-sında başkalarının daha mutlu olduğuna inananların sayısı oldukça fazla. Demek ki, Facebook gibi sosyal medya platform-larının, “arkadaşlarımız”ın çok sayıda daha heyecan verici insanla birlikte olduğu ve bizden daha fazla eğlendiği izlenimini oluşturduğu için, yalnızlık duygusuna yol açma olasılığı bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, bazı gençlerin Facebook’tan ta-nıdıkları yaşıtlarının başarılarını saatlerce izledikleri, bu röntgenciliğin kendilerinde hem rekabetçiliği hem de yetersizlik duy-gusunu körüklediği görülmüştür (Gard-ner-Davis, 2014:111-112).

Türkiye’de internet kullanımı her

geçen yıl artarak daha fazla önem kazan-maktadır. Türkiye istatistik Kurumu’nun rakamlarına göre Türkiye’de 2015 yılı Mart ayı itibariyle 42,9 milyon internet abone-si bulunmaktadır. İnternet kullanımının yanında yaygın bir biçimde cep telefonu kullanılmaktadır ve 2015 yılı Mart ayı iti-bariyle 72 milyon cep telefonu abonesi bulunmaktadır (TÜİK, 2015). Cep telefonu kullanıcılarının büyük bir çoğunluğu aynı zamanda cep telefonundan internete de bağlanmaktadır. 14 milyondan fazla kul-lanıcıyla Türkiye Facebook’ta dünyadaki en aktif ülkeler konumundadır ve

Avru-pa’nın internette en çok zaman geçiren ülkesi durumundadır (Kahraman, 2009). Bu rakamlar, Türk halkının yeni iletişim teknolojilerine ilgisini ve bu alandaki tek-nolojilerin kullanımına yönelik taleplerini somut bir şekilde ortaya koymaktadır.

Türkiye’de bu net bir şekilde gö-rülmektedir. Türkiye yapısı gereği gele-neksel bir zeminde oluşmuştur. Fakat gelişen teknolojiyle birlikte bayramlar, ziyaretler bile teknolojik alana taşınmıştır. Her ailede en az iki televizyon, bilgisayar ve internet bulunmaktadır. Ve bu da ile-tişim kopukluğuna değerlerin zamanla

(9)

kaybolmasına neden olmuştur. Teknoloji toplumu olumlu etkilediği kadar insan davranışlarını ve ahlak yapısını olumsuz bir şekilde etkilemektedir.

SONUÇ

Sonuç olarak teknoloji hayatımızı olumlu olduğu kadar olumsuz etkilemek-tedir. Teknoloji gereğinden fazla ve ihtiyaç dışı kullanıldığında özellikle toplumun en önemli birimi olan aile üzerinde çok etkili-dir. Durum böyle olunca da toplumun şe-killenmesin de önemli role sahip aile yapı-sı bozulmakta ve değişmektedir. Gelişen teknoloji ile birlikte bireyler arası iletişim sanal âleme taşınmış ve buna bağlı ola-rak geleneksel yapımız yavaşça silinmeye maruz kalmıştır. Aynı şekilde çocuklarda bilgisayar ve internet bağımlılığı nedeniy-le ve bu sitenedeniy-lerde çıkan ahlaksız cinsel içe-rikli videolar toplumda sağlıksız bireylerin yetişmesine neden olmaktadır. Batının dayattığı modernite ile birlikte bu değişim kendini daha yoğun göstermektedir. Tek-noloji günümüzde gittikçe yayılmaktadır ve bu doğru bir şekilde kullanılmadığında yararlarından çok zararları görülmektedir. Gençlerimizin boş zamanlarını bu sos-yalleşme teknolojileriyle harcamalarının zararları hayli çok. Türkiye’nin, dünyada Facebook kullanımında 4. sırada oluşun-dan daha çok bizi sevindirecek haber şu olurdu: Türkiye’deki üniversitelerimizde gençler arasında İnternet ve Facebook kullanımının hızla azalması ve bu

plat-formları verimli şekilde kullanıyor oluşları aynı zamanda da yine gençlerimizin daha çok çevreleriyle etkileşim içinde elle tutu-lur projeler üzerinde çalışmaya başlamış olmaları.

Biz yeni bir sistem, yeni bir üretim-tüketim dengesi ve iş düzeni kurmak zorundayız. Üretimde yarışan, ancak ürettiğinden faz-lasını tüketmeyi hayal bile etmeyen farklı bir insan, aile ve toplum oluşturmak ge-rekmektedir.

KAYNAKÇA

• AKŞİT, Bahattin (1980), “Toplumsal Değişme Kuramları ve ‘Az Gelişmişlik’: Epistemolojik ve Kuramsal İnceleme”, Toplum ve Bilim, sayı. 9-10, bahar-yaz. • ARSLAN, M. ve ERASLAN, L.(2003),

“Yeni Eğitim Paradigması ve Türk Eği-tim Sisteminde Dönüşüm Gerekliliği”, Milli Eğitim Dergisi, sayı.160, güz. • BACANAK, A., KARAMUSTAFAOĞLU,

O. VE KÖSE, s. (2003), “Yeni Bir Bakış: Eğitimde Teknoloji Okuryazarlığı”, Pa-mukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, sayı:14, s. 191-196, Denizli.

• CATALANO.G.D. and Catalano K.C.(1999), “Transformation:From te-acher-centered to student-centered engineering education”.

• CİSKO.(2008). “Equipping every lear-ner for the 21st century”.Cisco Sys-tems Inc.

• DOĞAN, İsmail. (1995), “Sosyoloji”, Sis-tem Yayınları, Ankara.

• ELEKRO TEKNOLOJİ.(2005), “Elektrik Elektronik Teknoloji Makale”, http:// elektroteknoloji.com/blog/televizyo-nun-kulture-etkileri/(03.12.2015). • ERDOST, Cevdet. (1982), “Sermayenin

Uluslararasılaşması ve Teknoloji Trans-feri”, Savaş Yayınevi, Ankara.

• GARDNER, Howard-DAVIS, Katie. (2014), “Kuşağı-Dijital Dünyada Kim-lik, Mahremiyet ve Hayal Gücü” , çev. Ümit Şensoy, Optimist Yayınları, İstan-bul.

• GÜRDOĞAN, Ersin.(1990), “Teknoloji-nin Ötesi”, İstanbul: İz Yayınları.

• İDİL,O.(2009), 25 Aralık 2009 tarihinde http.www.kozmetikcerrahi.com adre-sinden alınmıştır.

• KAHRAMAN, Murat (2009), “Rakamlar-la Sosyal Medya”, http://muratkahra-man.net/, Erişim Tarihi:15.03.2015. • NUMANOĞLU, G.(1999), “Bilgi

Toplu-mu-Eğitim-Yeni Kimlikler II: Bilgi Top-lumu ve Eğitimde Yeni Kimlikler” , AÜ Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Sayı. 32(1),ss.340-350.

• POSTMAN, Neil.(2006), “Teknopo-li Yeni Dünya Düzeni”, Çev. Mustafa Emre Yılmaz, İstanbul: Paradigma Ya-yıncılık.

• SEVERİN, Werner and TANKARD, Ja-mes W.(1994), “İletişim Kuramları: Kö-kenleri”, Yöntemleri ve Kitle İletişim Araçlarında Kullanımları.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu rehberi hazırlama nedenimiz de hem UNDP çalışanları olarak kendi aramızda hem de birlikte çalıştığımız kurum, kuruluş ve bireylerle iletişim içindeyken toplumsal

FTP (file transfer protocol) internete bağlı bir bilgisayardan diğerine (her iki yönde de) dosya aktarımı yapmak için geliştirilen bir internet protokolü ve bu işi yapan

İletişimle ilgili temel bilgi edinildikten sonra kamuoyu ve kitle iletişimi, medya ve medyanın günümüzdeki tekelleşmesi, yeni iletişim araçları, siyaset ve

Donanım Yerel alan ağı için gerekli olan temel bilgisayar donanımları, ağ kartı ve ağ kablosu internet bağlantısı için de gereklidir.. Çünkü internet de bir

Kariyerinin bu aşamasından sonra olayları daha çok makro düzeyde ele alan ve eserlerini bu yönde veren Innis, özellikle en önemli eseri olarak kabul edilen Empire And

Elektronik tablolama programının araç çubukları ve komutları Usage of formula tab. Toolbars and commands of electronic spreadsheet Usage of

Toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı iletişim; kadın ve erkeğin eşit temsil edildiği, kaynaklardan ve fırsatlardan eşit yararlandığı, rolleri eşit üstlendik- leri, karar

11.hafta Fen ve doğa etkinlikleri planlama ve uygulama (Uzaktan eğitim) 12.hafta Okul öncesi dönemde bilim etkinlikleri (Uzaktan eğitim) 13.hafta Bilim etkinliği planlama ve uygulama