• Sonuç bulunamadı

18. yüzyılda hayırsever bir osmanlı veziri: Hâfız Mustafa Paşa’nın elazığ ve malatya vakıfları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "18. yüzyılda hayırsever bir osmanlı veziri: Hâfız Mustafa Paşa’nın elazığ ve malatya vakıfları"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Vakıflar Dergisi

Yıl: Aralık 2017 • Sayı: 48

(2)

VAKIFLAR DERGİSİ

Yıl: Aralık 2017 - Sayı 48 Hakemli Dergidir.

TUBİTAK ULAKBİLİM

Sosyal Bilimler Veri Tabanı (SBVT) tarafından taranmaktadır. Sertifika No: 16651

ISSN: 1011-7474 Sahibi

Vakıflar Genel Müdürlüğü Adına Dr. Adnan ERTEM Yayın Koordinatörü

Rifat TÜRKER Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

Adnan TÜZEN Yayın Yönetmeni Mehmet KURTOĞLU

Editörler

Hüseyin ÇINAR, Fatih MÜDERRİSOĞLU İngilizce Editör

Miyase KOYUNCU KAYA Dergi Sekreteryası

Hasan DEMİRTAŞ Tashih Hasan DEMİRTAŞ

Yayın Kurulu

Prof. Dr. Mehmet BULUT İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Prof. Dr. Hüseyin ÇINAR Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi

Prof. Dr. Yılmaz KURT Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet ÖZ Hacettepe Üniversitesi

Prof. Dr. Ali YILMAZ Ankara Üniversitesi

Doç. Dr. Miyase KOYUNCU KAYA Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü Yrd. Doç. Dr. Fatih MÜDERRİSOĞLU Hacettepe Üniversitesi

Dr. Murat YILMAZ Ahmet Yesevi Üniversitesi Yayın Danışma Kurulu

Prof. Dr. Hakkı ACUN Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet AK İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet AKGÜNDÜZ Amsterdam Üniversitesi

Prof. Dr. Enver ÇAKAR Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Abide DOĞAN Hacettepe Üniversitesi

Prof. Dr. Géza DAVID Macar Bilimler Akademisi Prof. Dr. Abdullah EKİNCİ Harran Üniversitesi

Prof. Dr. Özer ERGENÇ Bilkent Üniversitesi Prof. Dr. Süreyya FAROQHI Bilgi Üniversitesi

Prof. Dr. Mahmut KAYA İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Yunus KOÇ Hacettepe Üniversitesi

Prof. Dr. Zekeriya KURŞUN Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Prof. Dr. Heath W. LOWRY Bahçeşehir Üniversitesi

Prof. Dr. İlber ORTAYLI Galatasaray Üniversitesi

Prof. Dr. Hüsrev SUBAŞI Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Prof. Dr. Eugenia KERMELİ ÜNAL Hacettepe Üniversitesi

Prof. Dr. Ayşıl TÜKEL YAVUZ Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bahaeddin YEDİYILDIZ Emekli Öğretim Üyesi

Prof. Dr. Musa YILDIZ Gazi Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Vefa ÇOBANOĞLU İstanbul Üniversitesi

Dr. Rhoads MURPHEY Emekli Öğretim Üyesi

Evangeila BALTA Ulusal Yunan Araştırma Vakfı / Yunanistan Mehmet ÇETİN Araştırmacı

Yayın ve Danışma Kurullarındaki isimler ünvan ve soyadına göre alfebetik olarak sıralanmıştır.

Dergimize gönderilen yazılar, önce yayın kurulunca incelenir ve uygun bulunanlar, değerlendirilmek üzere alanında çalışması ile tanınmış iki hakeme gönderilir. Hakemlerin isimleri gizli tutulur ve raporlar beş yıl süreyle saklanır. Dergide çıkan yazılar kaynak

gösterilerek iktibas edilebilir. Yayınlanan yazı, belge ve fotoğrafların her türlü hukukî mesuliyeti yazarına aittir. Yazışma Adresi

T.C. BAŞBAKANLIK

Vakıflar Genel Müdürlüğü Kültür ve Tescil Daire Başkanlığı Vakıflar Dergisi Atatürk Bulvarı No: 10 06050 Ulus / ANKARA / TÜRKİYE

Tel: (0312) 5096000 - Faks: (0312) 324 47 22 e-posta: vakıflaryayin@yahoo.com - web: www.vgm.gov.tr

Yapım

Semih Ofset S.E.K. Yayıncılık Kapak ve Sayfa Tasarımı

M. Edip ERDOĞAN Baskı

(3)

İÇİNDEKİLER

Takdim...III Önsöz...V Sivil Toplum Kuruluşu Olarak Vakıfların Yönetişim Perspektifinden Değerlendirilmesi

An Evaluation of Waqfs as Non-Governmental Organizations

Ersin Şahin ...9

Kayseri’deki Selçuklu Dönemi Kadın Türbeleri The Monumental Tombs of Women in Kayseri during the Seljuk Period Nermin Şaman Doğan ...15

Niksar Yöresindeki Ahî Vakıflarının Karadeniz Bölgesi'nin İskânı ve İslamlaşmasındaki Rolü The Role of Ahî Waqfs of Niksar Area in the Resettlement and Islamization of the Black Sea Region Mehmet Fatsa ...27

İstanbul-Fatih’teki Kasımağa Mescidi’nin Tarihçesi Ve 1976-77 Restorasyon Çalışmasının Değerlendirilmesi The History of the Kasımağa Masjid in the Fatih District of Istanbul and an Assessment of the 1976-77 Restoration Work Murat Sav ...41

Isparta’nın Bilinen En Eski Tarihli Yılankırkan Çeşmesi’nde Yapılan Çalışmaların Değerlendirmesi A Review of Excavation Work the Oldest Fountain of Isparta Known as Yılankırkan Mustafa Akaslan, Doğan Demirci ...63

Vakıflar Ve Merkez Arasında Gelir Aktarımları Ve Savaş Finansmanı The War Financing and Income Transfers between Waqfs and the Central Treasury Kayhan Orbay ...75

Hekimhan Köprülü Mehmed Paşa Camii (Derbend Teşkilatı - Celâlî İsyanları Bağlamında XVII. Yüzyılda Bir Osmanlı Menzili) Hekimhan Köprülü Mehmed Pasha Mosque (A 17th Century Ottoman Station Viewed through the Correlation between the Celâlî Revolts and the Mountain Passes Organization) Nurşen Özkul Fındık ...89

Osmanlı Devleti’nde Hazine Gelirlerinden Vakıflara Yapılan Tahsisatlar Allocations to the Waqfs from the Ottoman Public Treasury Ahmet Köç ...103

Osmanlı Toplumsal Tarihi Kaynaklarından Hurûfât Ya Da Askerî Rûznamçe Defterleri Ve Önemi: Kazâ-i Kudüs-i Şerîf Örneği Hurûfât or Askerî Rûznamçe Registers as Sources of Ottoman Social History and Their Significance: The Case of Kazâ-i Kudüs-i Şerîf Şerife Eroğlu Memiş ...115

Teberrükât Eşyalarının Evkâf’taki Serüveni The History of Donated Relics to Waqfs Nilgün Çevrimli ...149

Kitabiyat Catalagues Ahmet Köç, Hasan Demirtaş, Mehmet Kurtoğlu, Rıdvan Enes Akçatepe ...173

Takdim ...3

Önsöz ...5

İçindekiler/Contents ...7

Amasya Kazası’nda Seydi Çelebi ve Mehmed Çelebi’ye Ait H. 790/ M. 1388 Tarihli Türkçe Vakfiye Turkish Waqf Deed that Belongs to Seydi Çelebi and Mehmed Çelebi in District of Amasya Dated H. 790/ M. 1388 Sıddık Çalık ...9

Niksar Kazası Sinan Bey Vakıfları Waqfs of Sinan Bey in the District of Niksar Ali Açıkel ...17

Sıbyan Mekteplerinin Mimarisi: Abdullah Paşa Sıbyan Mektebi Örneği Architecture of Sıbyan Mektebs: Sample of Abdullah Paşa Sıbyan Mekteb Çiğdem Belgin Dikmen - Ferruh Toruk ...35

Osmanlı’da İcâreteyn Uygulaması Hakkında Yeni Değerlendirmeler New Perspectives on the Practice of İcâreteyn (Double-Renting) in the Ottoman Waqf System Ramazan Pantık ...75

Çemişgezek Süleymâniye Camii Vakfı Süleymâniye Mosque of Cemisgezek Celalettin Uzun ...105

18. Yüzyılda Hayırsever Bir Osmanlı Veziri: Hâfız Mustafa Paşa’nın Elazığ ve Malatya Vakıfları A Benefactor Ottoman Vizier in the 18th Century: Elazıg and Malatya Foundations of Hâfız Mustafa Pasha Murat Alanoğlu ...123

Alaca Minare Mescidi Yapısal Performansının İncelenmesi Investigation of the Structural Performance of Alaca Minaret Mosque Burçin Şenol Şeker ...137

Cihât Mevzuatı Jihât (Duties) Legislation Talip Ayar ...145

Tarihçe-i Harem-i Şerîf-i Kudsî History of Harem-i Şerif in Jerusalem Mevlüt Çam ...195

Kitâbiyât ...203

Hasan Hüseyin Güneş, Kudüs Meğâribe Mahallesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Ankara, 2017, 260 s. ISBN: 978-975-19-6820-3 Mustafa Öksüz...205

Mustafa Kaygısız, Turgutoğulları: Orta Anadolu’nun Türkmen Beyliği, Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya, Aralık 2016, XIV + 200 s. ISBN: 978-605-9427-59-3. Yusuf Turan Günaydın ...207

İbrahim Hakkı Konyalı’nın Kayıp Arşivinden İstanbul’da Mimar Sinan Eserleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ, İstanbul, 2016, 456 s. ISBN: 605-913-25-10 Mehmet Kurtoğlu ...213 Haliç’te Büyük Bilgi Şöleni: 2. Uluslararası Osmanlı Coğrafyası Arşiv Kongresi’nin Ardından

(4)

* Bu çalışma Vakıf Araştırmaları Merkezi (VAKAR) tarafından desteklenmiştir. Desteklerinden ve oluşturdukları ilmî muhitten dolayı Prof. Dr. Ahmet Kal’a ve vakıf yetkililerine teşekkürlerimi sunarım.

** Dr., Muş Alparslan Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, muratalanoglu@gmail.com

Abstract

Since the middle of the 18th century, Hâfız Mustafa Pasha, who was serving as governor of Erzurum, Damascus, Diyarbekir and Baghdad, besides Çavuşbaşı, Kapıcıbaşı and Keban-Ergani Maden Emini, provided the opportunity to construct many charitable institutions with his political position and eco-nomic income. His main charitable institutions are primary school in Keban, dârü’l-kurra in Harput, two madrasahs and a library in Arapgir and primary school and a mosque in Malatya. Some of them are not present today, but some of them still exist. In this study, the contributions of these foundation institutions and their contribution to the education and socio-cultural life of the region were examined through endowment and other archive documents.

Keywords: Waqf, Hafız Mustafa Pasha, Harput, Keban, Malatya, Arapgir Öz

XVIII. yüzyıl ortasından itibaren Çavuşbaşı, Kapıcıbaşı ve Keban-Ergani Maden Eminliği yanında Erzu-rum, Şam, Diyarbekir ve Bağdat valiliği görevlerinde bulunan Hâfız Mustafa Paşa, elde ettiği siyasi ko-num ve ekonomik gelir ile birçok hayır eserinin inşasına imkân sağlamıştır. Başlıca eserleri Keban’da sıbyan mektebi, Harput’ta dârü’l-kurra, Arapgir’de iki medrese ve kütüphane ile Malatya’da bir camii ile sıbyan mektebidir. Bunların bir kısmı günümüzde mevcut olmayıp, bir kısmı hâlâ varlığını sürdür-mektedir. Bu çalışmada vakfiyelerden ve diğer arşiv belgelerinden yola çıkılarak bu vakıf kurumlarının ifa ettikleri görevler ile bölgenin eğitim ve sosyo-kültürel hayatına katkıları incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Vakıf, Hafız Mustafa Paşa, Harput, Keban, Malatya, Arapgir

Murat Alanoğlu**

18. Yüzyılda Hayırsever Bir Osmanlı Veziri: Hâfız Mustafa Paşa’nın

Elazığ ve Malatya Vakıfları*

A Benefactor Ottoman Vizier in the 18th Century: Elazıg and Malatya

Foundations of Hâfız Mustafa Pasha

(5)

Giriş

O

smanlılarda vakıf kurumu, kültür haya-tının gelişmesinde, ekonomik istihdam yaratılmasında, sosyal dengenin kurul-masında ve planlankurul-masında oldukça etkili olmuş-tur. Diğer İslam devletlerine nazaran Osmanlı-lar’da vakıfların işlevleri ve sundukları hizmetler çeşitlenmiş ve vakıf kurumu daha çok gelişme göstermiştir. Bu bakımdan bireylerin doğumun-dan ölümüne kadar herhangi bir zamanda vakıf-larla ilişkisi söz konusu olmuştur. Öyle ki, bir kim-se vakıf bir evde doğar, vakıf bir beşikte uyur, vakıf mallardan yer-içer, vakıf kitaplardan okur, vakıf bir mektepte hocalık eder ve vakıf idaresinden ücretini alırdı (Yediyıldız, 2003: VII). Osmanlılarda eğitim-öğretim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesin-de gerçekleştirilmesin-de vakıfların rolü yadsınamaz. Sıbyan mektep-lerinin, medreselerin ve kütüphane binalarının kurulmasında ve tamirinde, görevlilere ödene-cek ücretlerden öğrencilerin bütün ihtiyaçlarının karşılanmasına varıncaya tüm süreci örgütleyen vakıflar olmuştur (Yediyıldız, 1989: 51). Menkul ve gayr-ı menkul olarak vakıf gelirlerinin tahsis edildiği tedris müesseseleri sıbyan mekteple-ri, medreseler, dârü’l-kurrâ ve dâru’l-hâdislerde yapılan mekteb tedrisâtı ile halkın ta‘lim ve ter-biyesiyle alakalı müesseseler kurulmuştur. İslam dünyasında olduğu gibi Osmanlılarda dârü’l-hâ-dis, dârü’l-kurrâ ve medreselerin büyük kısmı da vakıf olarak yapılmış ve bütün masrafları vakıflar tarafından karşılanmıştır (Yediyıldız, 1986: 169). Bireyler, kurdukları vakıflar sayesinde dünyevi iş-lerini yürütürken, uhrevi hayatlarını kazanmanın yollarını aramışlardır (Beşirli, 2010: 35).

Osmanlı vakıf kuruculardan biri olan Hâfız Mus-tafa Paşa, 18. yüzyılda hayırseverliği ile ön plana çıkan bir devlet adamıydı. 1763’te başladığı ma-den eminliği göreviyle Keban ve Ergani ile birlik-te Arapgir, Malatya ve Harput bölgesinde önemli hizmetler yaparak hem devlet nezdinde hem de halk nazarında sevilen ve saygı duyulan bir idareci haline gelmiştir. Maden işlerinin düzenli yapılma-sını sağlayarak devlet hazinesine büyük miktarda gelir sağlamış, ayrıca bölgede devlet hâkimiyetini tesis ederek güvenlik, huzur ve refahın devamını temin etmiştir.Mustafa Paşa, bu devlet hizmetle-rinin yanı sıra dinî, sosyal ve eğitim gibi alanlarda da yararlı işlere imza atmıştır.

Hâfız Mustafa Paşa Kimdir?

Hâfız Mustafa Paşa’nın tam olarak hangi tarihte doğduğu tespit edilememekle beraber, 18. yüz-yılın ilk çeyreğinde İstanbul Kasap İlyas Mahal-lesi’nde1 Erzurumlu Ispanakçızâde ailesinden

Mehmed Bey’in oğlu olarak dünyaya geldiği bilin-mektedir (BOA, DH. MKT: 719/61-980/35). Din-dar bir ailede yetiştiğinden temel dinî eğitimini aldıktan sonra civardaki bir medresede Kuran-ı Kerim’i ezberleyerek “hâfız” unvanı aldı. Ispanak-çızâde Mustafa, bir süre sonra sarayda Çavuş ve Çavuşbaşı görevlerinde bulundu ve bu görevden yükselerek Kapıcıbaşı oldu. Kapıcıbaşılık görevin-den sonra 1763’te Keban Ergani Magörevin-denlerinin üç yıllık ihalesini alarak maden emini olarak atandı. Bu çalışmanın konusunu teşkil eden vakıflardan il-kini ise bu göreve atandıktan bir yıl sonra 1764’te Keban ve Harput’ta tesis etti. Mustafa Bey, ilk gö-revinde yeterli başarıyı gösteremediğinden emin-likten alındı. Ancak yerine atanan Hasan Efendi, Mustafa Paşa’nın madendeki üretim miktarına ulaşamadığından 1768’de Ispanakçızâde Musta-fa tekrar maden emini olarak atandı ve bu görevi 1774’e kadar devam ettirdi (Bilgin, 2014: 82). Fa-kat bundan sonraki görevleri maden eminliği ile birlikte sancak tasarrufu veya valilik olacaktı. Ni-tekim 1768’deki atamada kendisine aynı zamanda

mîrimîran rütbesi ve Rumeli Beylerbeyi payesiyle

Malatya sancağı da tevcih edilmişti (Çeşmî-zâde Tarihi, 1959: 79). Erzurum valiliğinden sonraki görevi 1772’de atandığı Şam valiliği ve Şam emi-rü’l-hâclığı idi (BOA, C. DH: 310/15458; Göksu, 1993: 27). Mustafa Paşa’nın üçüncü vakfı ise bu görevi sırasında Arapgir’de kurduğu iki medrese ve bir kütüphaneden oluşan eğitim kurumlarıydı. Paşa, bir yıllık Şam valiliğinden sonra görevinden istifa etti (Göksu, 1993: 32). 1773’te Karaman valiliğine atanan Mustafa Paşa, hemen akabinde 1774’te Diyarbekir valisi olarak görevlendirildi. Bu görevde iken Rumeli’de Ruslar ile devam eden sa-vaşta Anadolu asker sürücüsü olarak tayin edildi. Bütün Anadolu askerlerini toplayıp Şumnu’da zor durumda olan Osmanlı kuvvetlerine yardım et-mesi istenmişken, zamanında yetişemediğinden orduya yardım edemedi ve görevinden

azledil-1 Kasap İlyas Mahallesi ve Ispanakçı Viranesi için bkz. Behar, Cem (2014). Bir Mahallenin Doğumu ve Ölümü (1494-2008): Osmanlı İstanbul’unda Kasap İlyas Mahallesi. İstanbul, Yapı Kredi Yayınları.

(6)

Murat Alanoğlu

di. 1775 yılında Rakka valiliğine atandı, ardından 1776 yılında ise Bağdat’ta uzun süredir devam eden Kölemen idaresini sonlandırmak ve İranlılar ile savaş durumuna gelen Kölemen Ömer Paşa’yı ortadan kaldırmak üzere Bağdat valiliğine tayin edildi (Mür’i’t-Tevârih, 1978: III, 34). Kısa süre-de Ömer Paşa’yı etkisiz hale getirdi, ancak Kerim Han Zend liderliğindeki İran ordusunun ilerleyi-şine engel olamadı. İranlılar türlü oyunlarla Bas-ra’yı işgal ettikleri gibi Musul ve Bağdat üzerine de asker gönderdiler. Bu durumda gerekli tedbirleri alamayan Hâfız Mustafa Paşa görevinden alındı. Bağdat’taki ve daha öncesinde devlet nazarında-ki tutumları sonunu getirdi ve muhtemelen 1777 yılının ilk günlerinde Diyarbekir’de hapsedildiği sırada idam edildi. İdamından sonra kesilen başı 17 Ocak 1777’de İstanbul’a getirilerek saray kapsı-sında teşhir edildi ve doğduğu yer olan Ispanakçı Konağı bitişiğindeki Abacı Mescidi’nin haziresine gömüldü.2

Mustafa Paşa’nın Vakıfları

Paşanın ilk hayratı 1764 yılında Keban-Ergani Ma-den Emini olduğu sırada Harput ve Keban’da tesis ettiği vakıf müesseseleridir. Paşa, Harput’ta Hoca Mahallesi’nde Hoca Pınarı denilen çeşme yakının-da iki katlı ve geniş bir ev satın aldı ve

dârü’l-kur-râ olarak yeniden inşa ettirdi. Keban kazasında

ise saray yakınında bulunan bir sıbyan mektebi ile muallimhâne bina ettirdi. Bu vakıf kurumları yoluyla çocukların eğitim almasını sağladı. Har-put’ta kurulan darü’l-kurrâ ise Kuran-ı Kerim ile hadis eğitimi verecek ve burada eğitim alan kişi-ler Kuran’ı düzgün okumayı öğrendikkişi-leri gibi bir süre sonra hocalık yapacak duruma gelebilecek-lerdi. Bu vakıf kurumlarında görev yapan kişilerin maaşları da Mustafa Paşa’nın vakfa tahsis ettiği gelirlerden ödenecekti (TSMA, d. 6973; d. 7076). Hâfız Mustafa Paşa’nın diğer vakıf eseri Malat-ya’daki Camii ve yanındaki sıbyan mektebidir.

2 Hâfız Mustafa Paşa’nın geniş biyografisi için Bkz. Alanoğlu, Murat (2015). “Elazığ Eğitim Tarihine Katkı: Vezîr Ispanak-çızâde Hâfız Mustafa Paşa’nın Harput ve Keban’da Kurduğu Eğitim Müesseselerine Dair İki Vakfiye”. Tarihten Günümüze Elazığ Uluslararası Kongresi Bildirileri, II, Ankara, 741-760; (2016). “18. Yüzyılda Maktûl Bir Osmanlı Veziri: Bağdat Valisi Hâfız Mustafa Paşa (Ispanakçızâde) ve Katli Meselesi”. Ciépo 22, Trabzon 4-8 Ekim 2016, (Sözlü sunun, Aralık 2017’de ya-yımlanacak)

Paşa, Malatya valisi olduğu 1768 yılında Ma-latya’daki “Aspozi” denilen mahalde daha önce mevcut iken sonradan harap olup yıkılan ve ce-maati kalmayan camiyi, eski bânisinin ruhunu şâd etmek üzere yeniden bina etmeye karar verdi. Vakfın gelir kaynağı, Mustafa Paşa’nın Malatya’da satın almış olduğu mülklerdi. Caminin görevlileri vâkıfın bu mülklerinden elde edilen paradan üc-retlerini alacaklardı (VGMA, 601: 146/188). Bu şekilde yeniden imar edilen cami ve sıbyan mek-tebi geniş hizmetli kadrosuyla bölgede hizmet vermiştir. Bugün de varlığını sürdüren ve Battalga-zi ilçesi sınırları içerisinde yer alan bu eser Tahtalı

Minare Camii adını taşımaktadır.

Hâfız Mustafa Paşa’nın üçüncü hayır eseri Şam valisi olduğu 1773 yılında Arapgir’de inşa ettirdiği iki medrese ve bir kütüphanedir. Paşa, Arapgir’de medrese talebelerinin yatılı olarak kalabilecek-leri bir mekân olmadığından mevcut eksikliği gi-dermek üzere iki medrese yaptırdı. Gerek Arap-gir’de meskûn gerekse Arapgir dışından gelecek öğrencilere hizmet etmesi arzulandı. Zira burada bulunan müderris ve hocalar yatılı mekân eksik-liğinden dolayı okutacak öğrenci bulamıyorlardı. Böylece yatılı medrese ile dışardan gelecek tale-beler barınma imkânı elde edecek ve eğitimle-rini sürdürebileceklerdi. Bu medreselerden biri Arapgir şehir merkezinde iken diğeri şehrin az dışarısında “bahçeler” denilen mevkideydi. Bu medreselerde toplam on sekiz hücre bulunmak-taydı. Her bir hücrede iki öğrenci kalacak ve bu öğrencilere günlük iki akçe verilecekti. Bu vakfın hizmetlerinin sürdürülebilmesi için Mustafa Paşa, Arapgir’de bir değirmen ve tarlasını, Erzurum’da-ki dükkânları ile kahvehanesini vakfetti. Medrese vakfının idareciliğinin bir kadına verilmesi ilginç ve dikkat çekicidir. Medreselerden biri için İbrahim Paşa adlı bir kişinin evi satın alınmış ve medreseye dönüştürülmüştü. Vakfın idarî düzenini sağlayan mütevelliye de İbrahim Paşa’nın kızıydı. Bu hanım, vakfa bağışlanan mülklerin gelirini toplayacak ve vakıfta görevli olan kişilerin ücretlerini ödeye-cekti. Kalan paralar ile vakıf eserlerinin tamir ve bakımını yaptıracaktı. Bu medreselere bânisi Hâ-fız Mustafa Paşa’dan dolayı HâHâ-fıziye Medreseleri adı verildi. Şehir merkezinde yer alan medresenin bitişiğine bir de kütüphane kuruldu.

(7)

eser Arapgir halkına ve medrese talebelerine hiz-met verecekti. Kütüphanede iki kişi hâfız-ı küttâb olarak görevlendirilmişti. Vakfiyeye eklenen bir şartla kütüphanedeki kitapların korunması sağ-lanmıştır. Vâkıfın şartı gereğince, ödünç verilen kitapların karşılığı olarak değerlerinin iki katı ücret rehin alınacaktır Bu şekilde kütüphanenin uzun süre bölgede hizmet ettiği görülmektedir (TSMA,

d. 7052).

I. Harput ve Keban Vakıfları

Harput ve Keban’da kurulan dârü’l-kurrâ, sıbyan mektebi ve muallimhâne kurumlarının vakfiyeleri Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi’nde (TSMA d.) 7076 ve 6973 numaralarda vakıfnâme olarak kayde-dilmiştir. 7076 numarada kayıtlı olan ilk vakfiye A3 ebadında, tek sayfada divanî kırma bir hat ile yazılmıştır. Arapça dua ve terkiplerin de yer aldı-ğı vakfiye Osmanlı Türkçesi ile kaleme alınmıştır. Sayfanın üst tarafında Arapgir ve Harput kadıla-rının onama kaydı ve mührü bulunmaktadır. Bu belge vakfın ilk teşekkül kaydı olup H. 1 Cemazi-ye’l-evvel 1178/M. 27 Ekim 1764 tarihlidir. TSMA d. 6973 numarada kayıtlı zeyl vakfiye ise vakıf kurucusu tarafından daha sonra vakfın ge-lirlerine İstanbul’da yapılan eklemeler üzerine düzenlenmiştir. Defter şeklinde tertip edilen bu vakfiyede birinci nüshadaki bilgiler özetlendikten sonra İstanbul’da eklenen akarât kaydedilmişti. Bu nüsha bir defter içine rapt edilen 8 varaktan oluşmakta ve ilk varak sonradan yazılan 14 sayfa numarası ile başlamakta, son sayfası ise 21 ile bit-mektedir. Gayet düzgün bir nesih hat ile yazılan vakfiyenin dili Osmanlı Türkçesi olup, birkaç yer-de Arapça dua ve terkip içermektedir. Vakfiyenin düzenlenme tarihi H. 9 Zilkâde 1181/M. 28 Mart 1768 olarak kayıtlıdır (TSMA, d. 6973: vr. 21).

Vakfın Yönetimi

Gördüğü vazife itibariyle hayrî olan bu vakıf, iş-leyiş bakımından yarı evlatlık/zürrî vakıf niteliği taşımaktadır. Nitekim Hâfız Mustafa Paşa kendisi-ni günlük 40 akçe ile mütevelli atamıştır. Kendisi öldükten sonra bu tevliyet görevini, erkek evlâd nesline ve eğer onlardan kimse kalmazsa kız ev-ladı nesline bırakılmasını, onlardan da kimse kal-mazsa azatlı cariyelerinin önce erkek sonra kız

nesline ve eğer soyu kesilirse devlet ve kadı ta-rafından uygun birinin atanmasını istemiştir. Eğer istediği şartlar gerçekleşmezse o durumda vakfın gelirinin fakirlere dağıtılmasını istemiştir. Vakfın şartlarında gerekli değiştirme hakkı kendi elinde olmak üzere, kimsenin müdahalesi olmadan de-vamını şart koşmuştur. Vakıf, bu şekilde teftiş edi-lip devam ettirilmek üzere Haremeyn kalemine kaydedilmiştir.

Görevliler ve Görev Şartları

Vakıfta görev yapacak vazifelilerin nitelikleri, ücret-leri ve tayin işlemücret-lerinin nasıl yapılacağı gibi konu-lar vakfiyelerde ayrıntılı şekilde belirtilmiştir. Buna göre görevlilerin yapacakları vazife ve alacakları ücretler şu şekildedir (TSMA, d. 6973: vr. 15-17): Haput’ta dârü’l-kurrâ olarak bina olunan eve, kıra-at ilminde mâhir Tokkıra-atî eş-Şeyh Halil Efendi ibn Ali isteyenlere kıraat tâlim etmek üzere şeyhü’l-kur-râ tayin olunmuş ve görevini yapıp her gün Ku-ran eğitimi verdiği sürece günlük 36 akçe vazife ile şeyhü’l-kurrâ atanmıştı. Hadis ilminde bilgili ve faziletli bir kişi olarak Harput Müftüsü el-Hac

Osman bin Mehmed3 haftada iki gün

dârü’l-kur-râya gelip Buhari-i Şerîf ve diğer hadis kitaplarını okutmak üzere günlük 24 akçe ile görevlendiril-mişti. Şeyhü’l-kurra ve muhâddis, dersten sonra talebeler ile birlikte bir Fatiha-i Şerîf okuyup Hz. Muhammed’in (s.a.v) ruhuna hediye etmeleri de istenmişti. Harput’ta Ağa Camii İmamı Mehmed

Emin Efendi, her gün bu darü’l-kurrâda Kuran-ı

Kerim okuyup sevabını Keban Maden’inde vefat etmiş eminlerin ruhuna hediye etmek üzere gün-lük 16 akçe dua-gû vazifesi ile görevlendirilmişti. Keban Madeni’nde inşa olunan mekteb-i şerîf için sıbyan eğitiminde uzman, sâlih ve ağırbaşlı bir kişi olan es-Seyid Abdullah Efendi ibn İbrahim günlük 16 akçe ile muâllim atanmıştı (TSMA, d. 6973; d.

7076). Cafer Paşa’nın Arabgir’deki camisinde vaaz

ve nasihat eden Şeyh Mustafa Efendi, Pazarte-si de dâhil buradaki vaazını devam ettirmePazarte-si için günlük on akçe ile görevlendirilmişti. Benzer

şekil-3 Harput Müftüsü el-Hac Osman’ın ismi, ünlü kıraat âlimi Ab-dülfettah Paluvî’nin Zübdetü’l-İrfan kitabının 1769 tarihli müellif nüshasında kendi el yazısı ve mührü bulunan takrizde geçmektedir. Ayrıca Müftü bir eşkıya saldırısı sonucunda Har-put’taki evinde katledilmiştir. Bkz. Harput Yollarında, 1959: II, 413.

(8)

Murat Alanoğlu

de Arapgir’de Şeyh Hasan Bey Camii’nde vâiz olan Şeyh Mehmed Efendi’ye, bu camideki vâizlik gö-revi Pazartesileri de dâhil olmak üzere devam et-mesi koşuluyla günlük 10 akçe tahsisat ayrılmıştı. Bunların yanında birçok kişi dua etmek üzere gö-revlendirilmişti. Keban’da Hâtibzâde Ahmed Efendi günlük 10 akçe ile, Çemişgezek sakinlerinden Sey-yid İsmail Efendi 12 akçe ile, Harput mahkemesi başkâtibi Mehmed Efendi günlük 12 akçe ile, Ke-ban Madeni sakinlerinden Necati es-Seyyid Ahmed Efendi günlük 7 akçe ile duâ-gû atanmıştı.

Beşik-taş’ta medfûn eş-Şeyh Yahya Efendi’nin imamı Hacı

Mustafa Efendi b. Ali’ye de günlük 15 akçe, Çemiş-gezek’te bulunan müftü efendiye günlük 20 akçe duâ-gû vazifesi verilmişti. Bunların yanında her yıl Şam’da Şeyh Murad Efendizâde es-Seyyid Ali Efen-di ve Cami-i Emeviye’de makam-ı Zeynel AbiEfen-din’de mukim Şeyh Hasanü’l-Bağdadî’ye verilmek üzere 500 kuruş kesintisiz mütevellilerce gönderilmesi şart koşulmuştu. Ayrıca Şeyh Hasanü’l-Bağdadî bu

görevde kaldıkça kendisine günlük 40 akçe duâ-gû ücretinin de her yıl verilmesi ve kendisi vefat eder-se evladına verilmeye devam edilmesi şart koşul-muştu (TSMA, d. 6973: vr. 17-18).

Keban’da saray bitişiğindeki Ağa Camii imamla-rına günlük 4 akçe verilip, imamet görevlerinde tembellik etmemeleri şart koşulmuştu. Rama-zan-ı Şerîfte Kuran-ı Kerîm tilaveti ile halkı ferahla-tan es-Seyyid Mehmed b. Mehmed günlük 6 akçe ile görevlendirilmişti.

Ayrıca Keban’da kullanılan içme sularının yolla-rının muhafaza ve tamiri için uygun olacak birisi günlük dört akçe ile vazifelendirilmişti (TSMA, d.

6973: vr. 17). Bunun yanında kış günlerinde

Ke-ban sarayına gelip giden halkın, kar ve buzdan sıkıntı çekmesini engellemek ve rahat geçmesini sağlamak amacıyla yolları temizlemek ve geçen-lere yardım etmek üzere İsa bin Abdullah günlük beş akçe ile görevlendirilmişti (TSMA, d. 6973: vr. 17; d. 7076).

Tablo-1: Harput Dârü’l-kurrâsı ile Keban Sıbyan Mektebinin Görevlileri ve Aldıkları Ücretler4

Görevliler Görevi Aldığı Ücret/

Yevmi

Hâfız Hacı Mustafa Paşa (Kendisini atamış) Mütevelli 40 akçe

Keban Ayanından Hacı Osman Ağa Câbi ve Nâzır 15 akçe

Tokatî eş-Şeyh Halil Efendi ibni Ali1 Şeyhü’l-kurrâ 36 akçe

Harput müftüsü el-Hac Osman bin Mehmed2 Muhaddis 24 akçe

Arabgir Cafer Paşa Camii Vâizi Şeyh Mustafa Efendi Vâiz/Nâsih 10 akçe Arapgir Şeyh Hasan Bey Camii Vâizi Şeyh Mehmed Efendi Vâiz/Nâsih 10 akçe Keban’daki Sıbyan Mektebine es-Seyid Abdullah Efendi ibni İbrahim Muâllim 10 akçe

Duâ-gû Vazifesi Verilenler

Harput Ağa Camii İmâmı Mehmed Emin Efendi Duâ-gû 16 akçe

Hâtibzâde Ahmed Efendi Duâ-gû 10 akçe

Çemişgezekli Seyyid İsmail Efendi Duâ-gû 12 akçe

Harput Mahkemesi Başkâtibi Mehmed Efendi Duâ-gû 12 akçe Keban Madeni’nden Necati es-Seyyid Ahmed Efendi Duâ-gû 7 akçe Beşiktaş’ta medfûn eş-Şeyh Yahya Efendi’nin imâmı Hacı Mustafa

Efendi b. Ali

Duâ-gû 15 akçe

Çemişgezek Müftüsü Duâ-gû 20 akçe

Şam’da Şeyh Hasanü’l-Bağdadî Duâ-gû 40 akçe

(9)

Muhtelif Hususi Görevler

Keban Ağa Camii Şerîfindeki imâmların görevlerinde tembellik etme-meleri için

İmâmlık 4 akçe

es-Seyyid Mehmed b. Mehmed Ramazanda

Kur’an Tilaveti için

6 akçe

Keban içme suyu borularından sorumlu görevli Suyolcu 4 akçe Keban sarayına kışın gelip gidenler için yolları temizleyen ve onlara

yardım eden görevli (İsa bin Abdullah)3

Yol Bakımcı 5 akçe

Toplam Ücret 302 akçe

Ayrıca, Şeyh Murad Efendizâde es-Seyyid Ali Efendi ve Şam Camii-i Emeviye’de makam-ı Zeynel Abidin’de mukim Şeyh Hasanü’l-Bağda-dî’ye

Yıllık 500 kuruş/ her yıl

Vakfın Gelirleri5

Vakfın gelir kalemlerinden biri Han-ı Ferh (Han-ı Nuh) idi. Bu han, Mustafa Paşa tarafından Keban Madeni’nde akan Fırat Nehri kenarında gelir ge-tirmek üzere inşa edilmiş ve adı geçen kurumlara vakfedilmişti.

Akyazı kazası Hendek kasabasında Başbikâr Ma-hallesi’nde sekiz mermer kurnalı ve iki ma’sure suyu bulunan erkek hamamı, hemen yanındaki han ve mülk bahçe kiraya verilecek ve gelirleri vakfa harcanacaktı.

Paşa, 1768 yılında vezaret görevini almaya geldi-ği İstanbul’da bulunduğu sırada, vakıf gelirlerine bazı ilaveler yaparak zeyil bir vakfiye düzenletmiş-ti. Buna göre İstanbul’da kendi mülkü olan arsa, ev ve meyve ağaçlarından oluşan bahçenin gelir-lerini de vakfetmiştir. Bunlar ise şu şekildedir: İs-tanbul’da Kasap İlyas Mahallesi’ndeki arsa ile arsa içinde bir ev, günlük iki akçe ile evin bitişiğinde birçok meyve ağacından oluşan bahçenin günlük bir akçe ile kiraya verilmesi ve bu kira gelirlerinin daha önceden belirtilen vakıf binalarının tamirine ve görevlilerin ücretlerine sarf edilmesi şart ko-şulmuştu.

Ayrıca Mustafa Paşa, 10.500 kuruş nakit parasını da vakfetmişti. Bu paranın uygun şekilde gelir ge-tirecek bir yere yatırılmasını istemişti. Bu gelirler-den arta kalan paranın ise, daha sonra kendisinin belirleyeceği görev ve görevlilere aktarılmasını

5 TSMA d. 6973: vr. 15 -18, TSMA d. 7076.

istemişti ki bu şartı da vakfiyede yoktu denilerek daha sonra problem çıkarılmasını önlemek için koydurmuştu.

Tablo-2: Vakfın Gelir Tablosu

Vakfın Akarı Mevkii

Han-ı Nuh Keban Madeni’nde Fırat

Nehri kenarında Hamam, Han ve

Mülk Bahçe

Akyazı Kazası, Hendek Kasabası, Başbikar Ma-hallesi’nde

Arsa, Arsadaki Ev ve Bahçe

İstanbul Kasap İlyas Mahallesi’nde 10.500 Kuruş

Na-kit Para

Para Vakfı

II. Malatya Camii Vakfı

Mustafa Paşa’nın Malatya Aspozi’de inşa ettirdiği caminin teşekkül belgesi, Vakıflar Genel Müdür-lüğü Arşivi’nde 601 numaralı defterin 146. sayfa 188. sırasında kayıtlı vakfiye suretidir. Bu vakfiye suretindeki kayda göre vakıf “Gurre-i Receb H. 1183/M. 31 Ekim 1769” tarihi taşımaktadır.

Kuruluş Amacı

Ispanakçı Hâfız Mustafa Paşa, vezir unvanı ile Ma-latya mutasarrıflığı ve maden eminliği görevlerini deruhte ettiği sırada (1769)6 Malatya’da Aspozi 6 “el-Hac Hâfız Mustafa el-vezirü’l-mutasarrıf bî Malatya ve

(10)

Murat Alanoğlu

denilen mahalde sınırları açıkça izah edilen yerde daha önce mevcut olan7 ancak belirtilen tarihte harap olup yıkılan, vakfı mevcut olmayan ve ce-maati kalmayan camiyi, eski vâkıfın ruhunu şâd etmek üzere yeniden bina etmeye karar verdi. Bu camiyi vâkıf-ı sâni olarak inşa eden Mustafa Paşa, Malatya’da satın aldığı birçok gayrimenkul malını da gelir olarak vakfa aktardı.

Yönetimi

Paşa, vakfın tevliyetini Seyyid el-Hacc Mehmed Ağa’ya bırakmıştı. Mütevelli vakfın gelirlerini topla-yıp camii aydınlatılmasına sağlayacak, müştemila-tının bakım ve onarımını yapacaktı. Bunun dışında vakfiyede adı belirtilen görevlerde miktarı belirli ücretler ile görevlileri istihdam edecekti. Vakfın gelirleri toplandıktan sonra giderler karşılanacak ve fazla kalan para ile vakfa gelir getirecek gayri-menkuller satın alınabilecekti. Son olarak vakfın düzgün işletilmesi ve görevlilerinin liyakat sahibi kimselerden seçilmesi şart koşulmuştu. Ayrıca vakfın işleyişini aksatanlara da beddua edilmişti.

Vakfın Gelirleri

Bugün Tahtalı Minare olarak bilinen cami vakfının gelirlerine bakıldığında bunların çoğunlukla Mus-tafa Paşa tarafından satın alınan gayrimenkuller olduğu görülmektedir. Vakfiyedeki veriler incelen-diğinde bu mülklerin kimlerden satın alındığı ve hangi mahalde bulundukları tespit edilebilmek-tedir. Bunlar bahçe, hamam, dükkân ve arsadan oluşmaktaydı. İki kıt’a bahçe Alacakapı’da, bir bah-çe Ali Bey Mahallesi’nde ve hissesinin yarısı vakfa ait olan bir bahçe de şehir merkezinde bulunmak-taydı. Vakfa gelir getiren diğer bir müessese ise Malatya şehir merkezinde Cami-i Kebir Mahalle-si’nde bulunan Kumacık Hamamı’ydı. Çoğunluğu nefs-i şehir denilen şehir merkezi ve Aspozi Ma-hallesi’nde yer alan on iki bâb dükkân vardı. Cami-nin hemen bitişiğinde yer alan arsa da vakfa gelir getirmek üzere her yıl kiraya verilecekti. Aşağıdaki tabloda vakfın gelirleri, bulundukları mevki ile na-sıl ve kimden satın alındıkları belirtilmiştir.

7 Camiinin daha önceki adı Atıf Paşa olmalıdır. Zira vakfiyede şu ifade ile durum belirtilmiştir: “Hasbeten lillahi ve taleben lî-merdatillahi teâlâ ta’mir ve inşâ eylediğimiz Atıf Paşa Camii demekle mâruf cami-i şerîf”. VGMA, 601: 146/188.

Tablo-3: Vakfın Gelirleri ve Görevlileri8

Akarın

Adı Mevkii Nasıl Elde Edildiği/Şartları

2 kıt‘a Bahçe

Alacakapı/ Malatya

İştira/Zabıtcızâde el-Hac Yusuf Ağa ve Am-mizâdesi Osman Ağa nâm kimselerden Bahçe Ali Bey Mah/

Malatya

İştira/ Kasab Cin Ali’nin oğlu İsmail Ağa nâm kimseden

Bahçe (Nısf)

Nefs-i Şehir İştira/İsmail Ağa’dan Kumacık Hamamı Nefs-i Şehir/ Camii Kebir Mahallesi İştira/Rub‘ hisse (1/4), Şurelizâde el-Hac Bektaş Ağa’nın ehli Ayşe binti el-Hac Mehmed Ağa nâm hatundan

2 Bâb

dükkân Nefs-i Şehir/Malatya İştira/Hacı Nebi oğlu el-Hac Abdulğafur’dan 1 Bâb

dükkân Nefs-i Şehir İştira/ Vaizzâde el-Hac Halil Efendi’den 1 Bâb

dükkân Nefs-i Şehir İştira/Cin Ali’nin Yeğeni Osman’dan 2 Bâb dükkân Aspozi nâm mahalde Ku-yumcular Pa-zarı kurbunda İştira/Şurelizâde el-Hac Bektaş Ağa‘dan/ senelik otuzar akçe mukataa-i zemin 3 Bâb

dükkân

Aspozi İştira/Ferah Bey oğlu Ahmed Bey’den 1 Bâb

dükkân

Aspozi İştira/Zabıtçızâde el-Hac Yusuf Ağa’dan 2 Bâb

dükkân Aspozi İştira/Mazmanzâde el-Hac Hâfız Ahmed Efen-di’nin vârislerinden/ her sene Lala Paşa Vakfı’na seksener akça mukataa-i zemin verir. Kadîmi

Arsa Cami bitişi-ğinde Her yıl mütevelli tara-fından dışardan biri-lerine kiraya verilerek vakfın tamirine har-canması şartı var. Not: Bu gayrimenkullerin sınırlarını belli eden ifadelerden, bölgede bulunan esnaf ve sair yerleşim birimlerini görmek mümkündür.

(11)

Vakfın Görevlileri ve Ücretleri

Vakfa mütevelli olarak Seyyid el-Hac Mehmed Ağa günlük on akçe ile atanmıştı. Mütevelli vak-fın kira ve sair gelirlerini toplayıp caminin aydın-latılmasına sağlayacak, vakıf kurumunun bina ile bahçelerinin bakım ve onarımını yapacaktı. Vak-fın işleyişini takip ve teftiş etmek üzere o sırada Malatya müftüsü el-Hac Mahmud Efendi günlük yedi akçe ile nâzır atandı. Vakıfta görevli dersiam günlük üç akçe karşılığında halka faydalı ilimler okutacaktı. Vaiz ise yine günlük üç akçe ile halka vaaz ve nasihat edecekti. İmam için ilginç bir şart koyulmuştu. Buna göre imamın özrü olmadıkça yerine vekil bırakmaması karşılığında kendisine beş akçe tahsis edilmişti. Benzer şekilde beş akçe ile iki de hâtip atanmıştı. Caminin temizlik ve düzeninden sorumlu ferraşa iki akçe verilecekti. Kandil ile aydınlatma işlerinden sorumlu kişiye iki akçe verilecekti. Vakfiyeden anlaşıldığı üzere Hâ-fız Mustafa Paşa, inşa ettirdiği caminin yanına bir sıbyan mektebi yaptırmıştı. Bu sıbyan mektebine bir muallim atanmış ve kendisine günlük iki akçe tahsisat ayrılmıştı. Camide imama yardımcı olmak üzere atanan iki müezzinden, birine altı akçe veri-lirken diğerine dört akçe verilmişti. Vakıfta Kur’an okumak ve hatim indirmek üzere her birine gün-lük üç akçe verilen iki kişi daha atanmıştı. Vakıfta

ilaç yapan ve hastaların tedavisiyle uğraşan eczâ-han üç kişi ikişer akçeyle görevlendirilmişti. Cami-de her gün sabah namazından sonra Yasin-i Şerif okuyan kişiye üç akçe ödenmişti. Akşam namazın-dan sonra da İhlas-ı Şerif okuyan üç kişiye günlük ikişer akçe ödenmişti.

Hâfız Mustafa Paşa, kendi kurduğu camiinin yanı sıra Aspozi’de bulunan Şurelizâde Mahmud Ağa Camii görevlilerinin ücretlerini de bu vakıf-tan ödemekteydi. Bu camiinin imamına üç akçe, dersiamına iki akçe ve müezzinine iki akçe olmak üzere toplam yedi akçe ödenecekti. Ödenecek bu miktar için görevlilerin günde beş vakit namazdan sonra Hâfız Mustafa Paşa ve ailesinin ruhuna bir Fatiha, üç İhlas ve on bir Selâvat-ı Şerife okumaları şart koşulmuştu.

Bunların dışında vakfın giderlerinden baha-yı şem‘ ve berat olarak kaydedilen mum ve aydın-latma için iki akçe, haşir için bir akçe, caminin düzeni için iki akçe, saat tamiri için üç akçe öden-mişti. Vakfın gelirlerini toplayan cabîye de dört akçe ödenecekti. Bütün bu görevlilerin ücretleri ve diğer ödeneklerle birlikte vakfın toplam gideri günlük 90 akçeydi. Aşağıdaki tabloda vakıfta gö-rev yapanlar, aldıkları ücretler ve gögö-rev şartları yer almaktadır.

Tablo-4: Görevliler ve Aldıkları Ücretler9

Görevli Alacağı Ücret/Yevmi Şartlar

Dersiam 3 akçe

Vaiz ve Nâsih 3 akçe

İmam 5 akçe Şer’i özrü olmadıkça yerine vekil

bırakmaması şartı var

Hâtib 5 akçe

Ferraş 2 akçe

Kayyım-ı Kandil 2 akçe

Yeniden inşa olunan sıbyan

mek-tebine muallim 2 akçe

Müezzin-i evvel 6 akçe

Müezzin-i sâni 4 akçe

Devirhân-ı evvel 3 akçe

Devirhân-ı sâni 3 akçe

(12)

Murat Alanoğlu

Üç nefer Eczâhan 2’şer akçe

Yasinhân 3 akçe Sabah namazından sonra

Üç İhlashân 2 akçe Akşam namazından sonra

Aspozi’de Şurelizâde Mahmud Ağa Camii’nde görev yapan aşa-ğıdaki görevlilerin ücretleri de bu vakıftan ödenecekti

İmam: 3 akçe Dersiam: 2 akçe Müezzin: 2 akçe

Bu görevlilerin günde beş vakit vâkıfın ve ailesinin ruhuna bir Fatiha, üç İhlas ve on bir Salâvat-ı şerife okuyacaktı.

Baha-yı Şem’ ve Berat 2 akçe

Haşir 1 akçe

Timar-ı camii 2 akçe

Bera-yı tamiratı müsakkafatı saat 3 akçe

Cabî 4 akçe

Hâtib 5 akçe

Nâzır 7 akçe O sırada Malatya’da müftü olan el-Hac

Mahmud Efendi’ye verildi, ondan sonra da Malatya müftüsü olanlara bırakılacaktı

Mütevelli 10 akçe Hacı Abdizâde Seyyid el-Hac Mehmed Ağa

tayin edildi ve ondan sonra da ailesinden gelenlere bırakılacaktı.

Toplam: 90 akçe (yevmi/günlük)

Yukarıda belirtildiği üzere Hâfız Mustafa Paşa, bugün eski Malatya olarak belirtilen Battalgazi sınırları dâhilinde yer alan ve 18. yüzyılda Aspozi denilen mahalde daha önceden vakıf olarak inşa edilmiş ancak zamanın yok ediciliğine dayana-mayarak bir süre sonra yıkılan ve cemaatsiz ka-lan camiinin yerine yeni bir camii inşa ettirdi. Bu camiinin yanında bir de çocukların eğitim alabile-cekleri sıbyan mektebi yaptırdı. Mustafa Paşa’nın vakfiyesinde yer alan şartlara bakıldığında vakfın tamamen hayrî olduğu ve kendisiyle birlikte aile-sine sevap kazanma amacı taşıdığı görülmektedir. Vakıf kurumunun temel amacı çevrede yaşayan halkın ibadetlerini temiz, ferah ve düzenli bir or-tamda yapmasını sağlamaktı. Daha sonra Tahta-lı Minare Camii adını alacak olan Hâfız Mustafa Paşa Camisi temelde mahalle halkına ibadet ko-laylığı sağlarken, aynı zamanda vaiz ve hatib verdi-ği vaazlarla halkı bilinçlendirmekteydi. Bunun dı-şında camii aynı zamanda bir eğitim kurumu işlevi görmekteydi. Burada vazifeli dersiam tarafından mahalle halkına “faydalı ilimler” denilen İslamî

ilimlerden kıraat, fıkıh, hadis ve sair ilmihal bilgi-leri öğretilmekteydi. Caminin hemen yanında yer alan sıbyan mektebinde muallim olarak görevlen-dirilen kişi tarafından küçük çocuklara okuma yaz-ma, Kuran-ı Kerim ve sair temel dini bilgiler talim ettirilmekteydi.

III. Arapgir Vakfı

Hâfız Mustafa Paşa’nın Arapgir’deki medrese ve kütüphane vakıflarına ait vakfiye Topkapı Sarayı Arşivi Müzesi’nde defter kataloğu TSMA d. 7052 numarada kayıtlıdır. Bir defter içine sonradan iliştirilen ve iki varaktan oluşan vakfiye eksik bı-rakılmıştır. Bu vakfiyenin zeyli olan tam bir sureti Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi 742/86/41 nu-marada kayıtlıdır. Vakfiye Harput kadısının huzu-runda düzenlenmiş ve kendisinin onayı ile tasdik olunmuştur. Giriş kısmında Harput kadısı Seyyid Bilal’in mührü bulunmaktadır. VGMA’da bulunan zeyl vakfiye suretinde H.1190/M.1776 tarihinde

(13)

kaydedildiği yazılıdır. Ancak TSMA d.7052’nin metninde “Hâfız Mustafa Paşa Şam valisi ve emî-rü’l-hac olduğu sırada (1772-Eylül-Ağustos 1773) Arapgir kasabasında medrese talebesi çocukların yatılı kalabileceği mekân eksikliğinden dolayı bu-raya iki medrese yapmaya karar verdi” denmekte-dir. Bu kayıttan vakfın yapılış tarihinin daha erken bir döneme tekabül ettiğini öğrenmekteyiz. Bu sı-rada Şam valiliği yanında Keban ve Ergani maden eminliği görevi de kendi uhdesindeydi. Vakfiyenin tescili sırasında kendisi de Keban’da bulunmuş ol-malıdır.

Kuruluş Amacı

Paşa, gerek Arapgir’de meskûn olan gerekse şeh-re dışardan gelip ilim talep eden medşeh-rese öğşeh-ren- öğren-cileri için yatılı iki medrese yaptırdı. Zira buradaki müderrisler ve hocalar okutacak öğrenci bulmak-ta zorluk çekmekteydi, böylece yatılı medrese ile dışardan gelecek kişilere de eğitim imkânı sağlan-dı. Bu medreselerden biri eski Arapgir şehir mer-kezinde iken, diğeri şehirden az uzakta bahçeler denilen bölgedeydi. Vakfiyenin tescili sırasında şehirdeki medrese tamamlanış iken, bahçeler bölgesindekinin inşası devam etmekteydi. Şehir-deki medresenin 18 hücresi ve hemen bitişiğinde

bir kütüphanesi mevcuttu. Bu kütüphanedeki ki-tapların nasıl kullanılacağı ve muhafaza edileceği vakfiye şartnamesine ayrıntılı olarak yazılmıştı.

Vakfın Yönetimi

Hâfız Mustafa Paşa bu hayrî vakfın sağlıklı bir şe-kilde işlemesi için mütevelliye olarak, medrese yaptığı evin sahibi İbrahim Paşa’nın kızını atamış-tı. Mütevelliye, hizmetin devamı için vâkıfın ba-ğışladığı mülklerin kiralarını toplayacak ve med-reselerin eğitim işlerini takip edecekti. Arapgir’de işletilen değirmenin ve ziraat yapılan tarlada elde edilen zahire ile pamuğun parası da vakfın geliri-ne aktarılacaktı. Böylece toplanan bu paralar ile medrese binalarının tamir ve bakımını sağlana-caktı. Vakfiyede medrese ve kütüphanenin vazi-felilerine ödenecek miktar yıllık 426 kuruş olarak belirtilmiş ve bu toplanan miktarı mütevelliye hanım, vazifelilere dağıtılmak üzere Hâfıziye mü-derrisine teslim edecekti. Müderris de vazifelere belirtildiği şekilde bu paraları dağıtacaktı. Ayrıca artan parayı mütevelliye elinde tutarak vakıf için gerekli yerlere harcayabilecekti. Mütevelliye ha-yatta oldukça bu görevi ifa edecek, kendisi vefat ettikten sonra görev önce erkek nesline, eğer er-kek nesli kalmaz ise kız nesline devredilecekti.

Tablo-5: Vakfiyeye Göre Görevliler ve Alacakları Ücretler10

Görev Görevli Sayısı Alacağı Ücret (Yevmi) Görevlinin İsmi

Mütevelli(ye) 1 60 akçe İbrahim Paşa’nın kızı

Müderris 2 20 akçe

Hâfız-ı küttâb 2 18 akçe

Câbi 1 6 akçe

Muîd 1 6 akçe

Ferrâş 2 5 akçe (her birine)

Nâzır 1 10 akçe

Nüvvâb (Bevvâbin) 1 6 akçe

Duâ-gûy 4 3 akçe (her birine)

Medresede toplam 18 hücre bulunmakta ve her bir hücreye günlük 2 akçe verilmekte Toplam gider: 222 akçe (yevmi/günlük)

Toplamda görevlilere yıllık ödenecek miktar: 426 kuruş 10 TSMA d. 7052 ve VGMA 742/86/41.

(14)

Murat Alanoğlu

Tablo-6: Vakfın Gelirleri

Arapgir Hurûc köyünde Muhtarbaşı İsmail’den alınan iki göz değirmen ve hemen bitişiğindeki bir Harput kilesi tohum ekilen tarla.

Erzurum sur içinde Rüstem Paşa vakfına dâhil

Attarlar Çarşısı’nda altı kıt‘a dükkân ve bir han Bu dükkânların sınırı ve kimlerden alındığı be-lirtilmiş. Erzurum Attar esnafı ile ilgili ayrıntılı bilgi verilmiş.

Erzurum Lala Paşa Camii yakınında on üç bâb

oda ve bir bâb fevkânî hân-gâh Sınırları ve komşuları ayrıntılı verilmiştir.

Erzurum sur içinde Rüstem Paşa vakfına dâhil Attarlar Çarşısı’nda bir dükkân

Erzurum Kazazlar Çarşısı’nda bir dükkân Sınırları ve etrafı detaylı anlatılmış.

Yukarıda ayrıntıları verilen Arapgir’de bir değir-men ve tarla, Erzurum’daki dükkânlar ve han kah-vehânesi bu medreseler ile kütüphanenin geliri olarak aktarılmıştır. Bu mülklerin kiraları toplana-cak ve medrese ile kütüphanenin hizmetleri ile hizmetlilerine aktarılacaktı.

Vâkıfın şartları

Bu medreselerde her hücrede iki talebe kalacak, eğer sayı fazla olursa, anlaşmaları şartıyla, üçer kişi de kalabilecekti. Medresede kalacak talebe-ler öncelikle garibandan seçilecek, ancak gari-banlardan olmazsa şehir sakinlerinin çocukları da olabilecekti. Vakfiyenin sonunda yer alan hükme göre eğer kütüphaneden bir kitabın ödünç veril-mesi gerekir ise hâfız-ı küttâb o kitabının fiyatının en az iki katını rehin olarak alacak, aksi takdirde kitap ödünç verilmeyecekti. Böylece kütüphane kitaplarının kaybolması ve eksilmesi engellenmiş olacaktı.

Hâfız Mustafa Paşa, Ağustos 1776’da Bağdat dö-nüşü Ergani’de iken yaptırmış olduğu bu iki med-rese ve kütüphanenin vakfının gelirlerine Eslimiye kazasında bulunan vakıflarının gelirinden bazıları-nı bağışlamış ve bunlar için Arapgir’de tekrar bir zeyil vakfiye düzenlenmişti. Buna göre her yılın Muharrem ayında Arapgir’deki medrese ve kü-tüphane ile buradaki talebenin gideri olan 142 akçe Eslimiye kazası vakfından verilecekti. Eğer bu gelirde bir problem yaşanır ise tekrar Erzu-rum’daki vakfı gelirlerinden tahsil edilebilecekti (Zeyl vakfiye: VGMA, 742: 86/41).

Zeyil vakfiyede bu vakfın 6 Ağustos 1780’de Ha-remeyn-i Şerifeyn vakfına dâhil edildiğine dair şu kayıt yer almaktadır:

“Sâbıkan Erzurum Valisi merhum Hâfız el-Hâc Mustafa Paşa Evkâfı olan Arabgîr Kasabası’n-da vâki‘ evkâfının vakfiyyesi müşarün-ileyhin binâ eylediği medresenin müderrisi eş-Şeyh Mehmed Efendi’nin arzuhali, halen Hara-meyni’ş-Şerîfeyn Müftüsü Mevlanâ es-Sey-yid Ali Behçet Efendi’nin i‘lâmıyla sâdır olan fermân-ı âli mûcibince Haremeyn-i Şerîfeyn Muhasebesi’ne kayd olunmağla düstûrü’l-a-mel tutulmak içün ayniyle iş bu suret verildi”. (VGMA 742/86/41).

Sonuç

Hâfız Mustafa Paşa, taşrada ilk görevi olan Ke-ban ve Ergani Maden Eminliğini aldığı 1763’ten hemen bir yıl sonra ilk vakıf eserlerini Keban ve Harput’ta teşekkül ettirdi. Vakıf binalarında ço-ğunlukla ibadet ve dinî eğitim kurumlarını tercih etmişti. Böylece inşa ettirdiği kurumlarda önceli-ğini Kuran-ı Kerim’in doğru okunması ve ibadet-lerin rahat yapılmasına verdi. Bu amaçla kurduğu binalar darü’l-kurra ve sıbyan mektebiydi. Tabia-tıyla kurumların yanında hizmet edecek vazifelile-re bakıldığında da Mustafa Paşa’nın bölgedeki din adamlarına değer verdiği ve onların maddi refahı için çaba ve para harcadığı dikkati çekmektedir. Paşanın ikinci vakfı, 1768 yılında Malatya’da yap-tırdığı camiiydi. Hayrî ve uhrevi niyet taşıyan ikinci

(15)

vakfı da ibadetlerin rahat ve ferah bir ortamda ya-pılmasını amaç edinmişti. Bunun yanında Musta-fa Paşa, Keban’da yaptığı gibi, eksikliğini hissettiği, sıbyan mektebinin birini de Malatya Aspozi Ma-hallesi’ndeki caminin bitişiğine inşa ettirdi. Sıbyan mektebinde mahallenin çocuklarına temel eğitim verilirken, caminin içinde de dersiam olarak ata-nan kişi yetişkinlere İslamî ilimleri okutmaktaydı. Mustafa Paşa’nın eğitime adadığı üçüncü vakfı 1773’te Arapgir’de inşa ettirdiği ve daha sonra “Hâfıziye Medreseleri” adı verilecek kurumlar-dı. Hâfıziye adı kurucusu Mustafa Paşa’nın Hâfız unvanından kaynaklanmaktaydı. Mustafa Paşa, bu medreseleri yatılı olarak tasarlamış ve özellik-le çevre bölgeözellik-lerden Arapgir’e geözellik-len yoksul ço-cukların eğitim almasını istemişti. Ancak Arapgir merkezinde ikamet eden çocuklar da faydalana-bileceklerdi. Paşa, yoksul çocuklar için eğitim-lerini sürdürecek burs kabilinden bir tahsisat da ayırmıştı. Böylece Arapgir’de okutacak öğrenci bulamayan müderrislerin sorunu çözülmüş oldu. Medreselerdeki hoca ve öğrencilerin kitap ihtiya-cı da vâkıf Mustafa Paşa tarafından düşünülmüş ve bir medresenin hemen bitişiğinde bir kütüp-hane binası kurulmuş ve kütüpkütüp-hane için gerekli kitaplar sağlanmıştı. Bu vakıflarıyla Mustafa Paşa, Arapgir’in eğitim ve kültür hayatında önemli bir rol oynamıştı. Çünkü Anadolu’nun birçok şehrin-de olmayan iki kurum tesis eşehrin-derek ilim merkezi oluşturmuştu. Paşanın tesis ettiği bu medreseler birçok ilim adamı ve hoca yetiştirerek XIX. yüzyılın sonunda kadar bölge halkına hizmet verecekti. Paşanın kurduğu vakıfların ekonomik boyutu da bölge için oldukça önemliydi. Öncelikle Mustafa Paşa vakıf kurmak için Malatya, Arapgir, Keban, Harput, Hendek, Erzurum ve Eslimiye’de birçok gayrimenkul satın almıştı. Bu mülklerin el değiş-tirmesi her bir şehirdeki mal sahiplerine iktisadi kazanç getirdiği kuvvetle muhtemeldir. Bunun yanında her bir kurumun inşası sırasında satın alınan malzeme ve insan gücü de yöreye ekono-mik girdi olarak hesaba katılabilir. İstanbul, Er-zurum ve Hendek gibi mali olarak daha gelişmiş yerlerdeki mülklerin kira ve sair gelirleri Arapgir, Malatya, Keban ve Harput’a aktarıldı. Böylece Mustafa Paşa’nın vakıfları, maişetini dinî alandan kazanan müderris, dersiam, imam, hatip, müez-zin ve duâ-gû görevi ifa eden kişilere gelir kapısı

olmuştu. Yine bu kurumların hizmet ve bakım gibi birçok sektöründe çalışan kişilere istihdam alanı yaratmıştı. Bütün bunların ötesinde devletin kar-şılaması gereken eğitim ve ibadet yatırımları, va-kıf kurumu eliyle yürütülerek merkezi hazineden para çıkması engellenmiş oluyordu.

Vakıfların öncelikle eğitim kurumları eliyle okuma yazma oranını artırarak şehrin kültürel seviyesini yükseltme yönüyle sosyal bir katkısının olduğu be-lirtilmelidir. Birçok Anadolu şehrinde olmayan bir kütüphane kurarak Arapgir’in sosyo-kültürel ala-nını genişlettiğinden bahsedilebilir. Hâfız Mustafa Paşa’nın vakıfları genellikle toplumsal alana yöne-liktir. Belki de eksikliğini hissettiği din adamlarının toplumu etkileme ve onları eğiterek yönlendirme amacı vardı. Nitekim vakfiyedeki şartlarda bunu yoğun şekilde vurguladığı görülmektedir. Benzer bir durum da Keban’daki vakıfta suyolunun tamiri için bir kişiyi görevlendirmesi ve Keban sarayına kışın gelip giden kişilerin rahatça yürümesi için yoldaki kar ve buzu temizleyen birini görevlendir-mesi ve ona tahsisat ayırması vakfın sosyal yönü-ne dikkat çekmektedir. Bütün bunlara bakıldığın-da paşanın vakıflar yoluyla bölge halkı, öncelikle din adamları ve şehrin ileri gelenleri üzerinde etki yaratmak ve toplumda saygınlık ve meşruiyet ka-zanma amacı taşıdığı da ifade edilebilir.

Bu vakfiyelerin incelenmesi sonucunda günümüz-de artık mevcut olmayan cami, medrese, mektep, han ve hamam gibi birçok yapı tespit edilebilmek-tedir. Örneğin Harput’taki darü’l-kurra ile Keban ve Malatya’daki sıbyan mekteplerinin varlığını an-cak bu vakfiyelerden öğrenebilmekteyiz. Bunun yanında Arapgir’de kurulan iki medrese ve kütüp-hanenin kim tarafından kurulduğu ve isminin ne olduğu bilinmemektedir. Nitekim Hâfıziye olarak adlandırılan medresenin yanına inşa edilen kü-tüphane bugün Molla Eyüp Mescidi olarak bilin-mektedir. Benzer şekilde Malatya’da bugün Tah-talı Minare olarak bilinen caminin ve yine yanında Tahtalı Hamam olarak bilinen hamamın adı vak-fiyeden tespit edilmiştir. Caminin banisi Mustafa Paşa olduğundan adının da Hâfız Mustafa Paşa Camii olması gerekmektedir. Aynı şekilde caminin yakınında yer alan ve vakfa gelir getiren hamamın adı vakfiyede “Kumacık Hamamı” olarak geçmek-tedir.

(16)

Murat Alanoğlu

Kaynaklar: 1-Arşiv Belgeleri

Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA): BOA, C. DH. 310/15458.

BOA, DH. MKT. 719/61 ve 980/35. Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi (TSMA d.)

TSMA, d. 6973. ; TSMA, d. 7076; TSMA, d. 7052. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi (VGMA):

VGMA, 601: 146/188; VGMA, 742: 86/41.

2-Kaynak ve Araştırma Eserler

Alanoğlu, Murat (2015). “Elazığ Eğitim Tarihine Katkı: Vezîr Ispanakçızâde Hâfız Mustafa Paşa’nın Har-put ve Keban’da Kurduğu Eğitim Müesseselerine Dair İki Vakfiye”. Tarihten Günümüze Elazığ

Ulus-lararası Kongresi Bildirileri, II, Ankara. s. 741-760.

Alanoğlu, Murat (2016). “18. Yüzyılda Maktûl Bir Osmanlı Veziri: Bağdat Valisi Hâfız Mustafa Paşa (Is-panakçızâde) ve Katli Meselesi”. Ciépo 22, Trabzon 4-8 Ekim 2016, (Sözlü sunum, Aralık 2017’de yayımlanacak)

Behar, Cem (2014). Bir Mahallenin Doğumu ve Ölümü (1494-2008): Osmanlı İstanbul’unda Kasap İlyas

Mahallesi. İstanbul, Yapı Kredi Yayınları.

Beşirli, Mehmet (2010). “Vakıf Kurumunun Önemi ve Tokat’ta Hamza Bey Evkafı Üzerine Bazı Bilgiler”.

History Studies, Volume 2/1: s. 32-44.

Bilgin, Sabit (2014). Osmanlı Döneminde (1725-1920) Keban Madeni Eminleri ve Keban Kaymakamları. İstanbul, Toplumsal Dönüşüm Yayınları.

Çeşmî-zâde Mustafa Reşid, Çeşmî-zâde Tarihi (1959). Haz. Bekir Kütükoğlu, İstanbul, Enderun Yayınları. Göksu, Süleyman (1993). Mehmed Hasib Ruznâmesi (H. 1182-1195/M.1768-1781). M. Ü. Türkiyat

Ens-titüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. Sunguroğlu, İshak (1959). Harput Yollarında. C. II, İstanbul.

Şem’dânizâde Fındıklılı Süleyman Efendi Târihi Mür’i’t-Tevârih (1978). Haz. M. Münir Aktepe, C. III, İstanbul, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları.

Yediyıldız, Bahaeddin (1986). “Vakıf”. İA, C. 13, İstanbul: s. 153-172.

Yediyıldız, Bahaeddin (1989). “İslam’da Vakıf”. Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, C. 14, İstanbul: s. 19-68.

Yediyıldız, Bahaeddin (2003). XVIII. Yüzyılda Türkiye’de Vakıf Müessesesi: Bir Sosyal Tarih İncelemesi. Ankara, TTK.

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Lakin onlar, Allahu Zul Celal sana, kendini tanıtmadan git diye emir buyurduğu için Allahın emrine tazim oldularda seni tanımadı diye gösterdiler. Nerde

Bu makalede Mehmed Hâlid Bey’in hayatı hakkında bilgi verildikten sonra Mustafa Kemal Paşa’ya yazmış olduğu bu mektuba ve kaleme aldığı manzumelere

► Ayhan Baran’la otuz yıl beraber olan Selçuk, son on yıldaki sorunlara karşın hep korudu aşkını.. Belki de gençliğinde kendisine verdiği sözü tutma adınaydı bu

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha

üye sayısı, bağımsızlığı, icracı olmayan kişi sayısı, icra kurulu başkanının (CEO) iki görevi olması, denetim komitesindeki üye sayısı, bağımsız ve icracı olmayan

Odunun tutkal ile yapıştırılmasında yüzey inaktivasyonu; odun yüzeylerinde meydana gelen ve tutkalın ıslanabilme yeteneğinde, yüzeyde yayılmasında, penetre

1980’lere gelindiğinde şir- ket içindeki ve dışındaki paydaşlar şirketten daha fazla bilgi talep etmeye başladık- larında, kurum içindeki iletişim uzmanları da