• Sonuç bulunamadı

Portre ustası Haşmet Akal:30 yıl önce yitirdiğimiz ressamın yapıtları Garanti Sanat Galerisi'nde

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Portre ustası Haşmet Akal:30 yıl önce yitirdiğimiz ressamın yapıtları Garanti Sanat Galerisi'nde"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

£

KÜLTÜR-SANAT

30 y ıl önce yitirdiğim iz ressamın yapıtları Garanti Sanat G alerisinde

Portre ustası Haşm et Akal

RAİFE ULUS KOLEKSİYONUNDAN — Haşmet Akal’ın, Orhan Veli portresi (yanda) ile “Karaköy - Kadıköy Dolmuş Motoru” adlı biiyük boy tablosu (yukarıda) da sergide yer alıyor. Her iki yapıt da Raife Ulus koleksiyonundan. (Fotoğraf: Muharrem Aydın)

26 ocağa kadar sürecek

sergide Haşmet Akal’ın

çeşitli özel

koleksiyonlardan

derlenmiş yapıtları yer

alıyor. Yeniler

Grubu’nun

kurucularından olan

Akal, 1940’taki Liman

sergisine de katılmıştı.

André Lhote ve

Fernand Léger’nin de

öğrencisi olan sanatçı 42

yaşında ölmüştü.

NURER UĞURLU

Çok uzun bir aradan sonra portre ustası Haşmet Akal’la İs­ tanbul’da (Harbiye Garanti Sanat Galerisi, 5-26 Ocak 1990) karşı­ laştım. Sergiyi gezerken yılların ardında kalan anıları, dostlukla­ rı, izlenimleri, söyleşileri anımsa­ dım. Bir kere daha Haşmet Akal’- m, kuşağının en iyi portre ressam­ larından biri olduğu gerçeğini vurguladım.

Haşmet Akal, (1918-1960) İs­ tanbul’da doğmuş, ilköğrenimini Galatasaray Lisesi ’nin ilk bölü­ münde yapmış, daha sonra Hay­ d a rp a şa L isesi’ni b itirm iş, 1938’de Güzel Sanatlar Akademi- si’ne girmiş, burada ünlü hoca

Léopold Lévy’nin öğrencisi ol­

muş, bu yıllarda, Avni Arbaş,

Fernıh Başağa, Nuri İyem, Nejad Devrim, Agop Arad, Selim Tu­ ran, Mümtaz Yener, Turgut Ata- lay gibi arkadaşlarıyla birlikte Ye­ niler Grubu'nu kurmuş, toplulu­

ğun 28 Mart 1940’ta İstanbul Ga­ zeteciler Cemiyeti’nin Beyoğlu Lokali’nde düzenlediği Liman

sergisine katılmıştır.

Liman sergisini düzenleyen Ye­ niler Grubu ressamları, resmin

toplum sorunlarıyla ilgilenmesi gerektiği görüşünü savunmuşlar, halkın yaşayışını, günlük çalışma­ larını, sevinçlerini, acılarını ve kaygılarını yansıtmayı amaçla­ mışlardır. Liman adını verdikleri ilk sergilerinde bu ressamlar, da­ ha çok liman görünümleri çizmiş­ ler, ekmeğini denizden çıkaran in­ sanların sorunlarını konu edin­ mişlerdir.

Sergi, Ahmet Köksal’ın da be­ lirttiği gibi, zamanın Mustafa Şe-

kip Tunç, Hilmi Ziya Ülken, Ah­ met Hamdi Tanpmar, Fikret Adil

gibi tanınmış ve etkin bilim ve sa­ nat adamlarının ilgisini çekmiş, övgüsünü kazanmıştır. Bu yıllar­ da Haşmet Akal, Orhan Veli, Sait

Faik, Metin Eloğlu, Cahit Irgat, Salih Tozan gibi şair, yazar ve

oyuncularla dostluk kurmuş, ti­

yatro çalışmalarına katılmış, ba­ zı piyeslerin dekorlarını yapmış, resim, sanat, edebiyat üzerine eleştiriler, denemeler, makaleler yayımlamışlar.

1949’da burslu olarak Paris’e giden sanatçı, burada André Lho­

te, Fernand Léger gibi resim us­

talarının yanında çalışmış, Jean

Metzinger’e asistanlık yapmıştır. Yeni Gerçekçilik anlayışını be­

nimseyen Haşmet Akal, bu yıllar­ da yanında çalıştığı ustaların et­ kisi altında kalarak biçimciliğe yönelmiş, non-figüratif akıma il­ gi duymuş, bu doğrultuda resim­ ler çalışmıştır. Kuzey Fransa’da restore edilen bir kilisenin kon­ kurlarını kazanan sanatçı, Valan- cienne kasabasına gitmiş, burada bir kilise ile bir hastanenin duva­ rına resimler yapmıştır.

1953’te yurda dönen Haşmet Akal, bir yıl sonra Yapı ve Kredi Bankası’nın açtığı “ Üretim” ko­

nulu resim yarışmasında Balıkçı­

lar isimli tablosuyla derece almış,

aynı yıl İstanbul Şehir Galerisi’n- de eski ve yeni çalışmalarım içine alan bir sergi düzenlemiştir. Sa­ natçı bu sergisinde, figürlü resim­ leriyle birlikte soyut çalışmaları­ na da yer vermiştir. 1955’te Haş­ met Akal, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin düzenlediği yarışma için A dana’ya gelmiş, yerel mo­ tifler ve çeşitli belgeler toplamış, yaptığı “ Dadaloğlu” , “ Tahtacı­

lar” , “ Pamuk Toplayıcıları” , “ Adana’nın Kurtuluşu” isimli

tablolarıyla bir resim sergisi aç­ mıştır. (Bu yazıda imzası bulunan yazar, Haşmet A kal’ı A dana’da bu sergisinde tanımıştır).

1956’da Mersin Lisesi resim öğ­ retmenliğine atanan sanatçı, bu­ rada kaldığı dört yıl içinde, özel­ likle portreler, figürler, çocuk başları, natürmort ve çıplak, aka­ demik ve gerçekçi anlayışın ürün­

leri olan resimlerle çeşitli sergiler açmıştır. Aynı yıllarda öğrencile­ rinden Haluk Aker, Zihni Balım,

Güven Oğuzbaş, A.Hilmi Tur­

han’la birlikte “ Elek” adında bir sanat dergisi çıkarmış (1957-58), Adanalı ve Mersinli gençlerin or­ taklaşa düzenledikleri çağdaş ti­ yatro çalışmalarına katılmıştır.

Sanatçı, 1960’ta A nkara’da sergilediği son dönem çalışmala­ rının gördüğü büyük ilgi üzerine Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bö­ lümü öğretmenliğine atanmıştır. Haşmet Akal bu yıllarda Salim

Şengil’in A nkara’da çıkardığı “Seçilmiş Hikâyeler” ve “ Dost”

dergilerinde sanatla ilgili yazılar­ la birlikte, kimi hikâye ve şiirleri desenlemiş ve süslemiştir.

Haşmet Akal, 30 Aralık 1960 sabahı, beklenmedik bir kalp krizi sonucu, en verimli döneminde (42 yaşında) A nkara’da aramızdan ayrılmıştır.

Sanatçının ölümünden az bir zaman sonra (1961), 21. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde yer alan “ Dadaloğlu” isimli tablosu, Milli Eğitim Bakaniığı’nm aynı yıl yayımladığı “Sanat Takvimi” nin ilk yaprağını süslemiştir.

Haşmet Akal’ın (ölümünden sonra) Ankara Milli Kütüphane Galerisi’nde açılan ve bütün ça­ lışmalarını içine alan bir sergisin­ den sonra, resimleri günümüze kadar süren haksız bir unutul- muşluğa bırakılmıştır. Sanatçının aramızdan ayrılışının otuzuncu yılında, Garanti Sanat Galerisi’- nin düzenlediği sergiyi ilk görme­ ye giden dostlarından biri olmak­ la birlikte, bu yazıyı, usta bir portre ressamını genç kuşaklara tanıtmak amacıyla kaleme aldım.

Haşmet Akal, “ toplumsal ve

yöresel gerçekçiliğe yönelen res­ mimizin öncülerinden biri olarak, özellikle figür anlatımında başa­ rı gösteren sanatçılar” arasında

sayılırsa da, bence, sanatçı asıl ki­ şiliğini ve ustalığını, çok sayıda yaptığı portre çalışmalarında gös­ termiştir.

Bilirim, en hovarda aydınlık Akdeniz’dedir. Bunu Haşmet Akal, Mersin’in yosunlu kıyıla­ rından Akdeniz’in sonsuz mavi­ liklerine bakarken ve “ Liseli

Kız” , “Uzanıp Yatıvermiş” , “ Es­ mer Güzeli” gibi ünlü portreleri­

ni yaparken şair Celâl Çumralı, ressam Nuri Abaç, hikâyeci Be­

dii Demirseren, eleştirmen Ziya Arıkan’dan daha yoğun, daha et­

kin yaşamıştır. Ki buna Akdeniz tanıktır.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Jenerasyonlara bakıldığında geleneksel sistemin içinde yöneticilerin çoğunluğunun X jenerasyonu, çalışan kesimin de Y jenerasyonun ve yeni yeni Z jenerasyonunu

Toplam kalite yönetimi ilkeleri çerçevesinde ölçme ve analiz teknikleri kullanılarak hataların önlenmesinin sağlanması, personelin nitelikli eğitim alması, tam katılım

1924 yılında Asliye Mahkemesi Hâkim Mu­ avinliği ile Devlet hizmetine giren Onar, 1925 de, aynı zamanda Mülkiye Mektebi Devletler Umumi ve Hususi Hukuku

açısından 25 yaş altı müşteriler, 26-40 ve 41-55 yaş arasındaki müşterilere göre esnaf ve sanatkârları daha çok beğenmektedirler. Bu durumda Ahilik de- ğerlerine

Haşmet Uzbilek ise şehre gez- mek için gelen herkesin yolunun düştüğü isimdir fakat asıl önemlisi yani şehre gelen profesörle şehirde yaşayan lise hocasını

Vaktile, benim de kalem yar­ dımımla milliyetçi “Turan,, gazete­ sini çıkarmış olan Zekeriya Beyin Türk ordusunu, Türk milliyetper­ verlerini ve Türk

Ney ve nısfiyeyi, mest olduğu demlerde; gelişi güzel, fakat bir bahçeden rastgele toplanan çiçekler gi­ bi, hoş çalar ve ayık olduğu zamanlarda ise; değil

koyabilmiş değiller, önceden bir enfartktüs geçirmiş olduğum için, ondan kaygılıydım, kalpte birşey çıkmadı;sanmm, ya kulakta, ya da safra kesesinde bir terslik