• Sonuç bulunamadı

Doğum Ağrısının Kontrolünde Hemşirelik Yaklaşımı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Doğum Ağrısının Kontrolünde Hemşirelik Yaklaşımı"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DOĞUM AĞRISININ KONTROLÜNDE HEMŞİRELİK YAKLAŞIMI

Gülay YILDIRIM * Nevin HOTUN ŞAHİN **

* Msc., İ.Ü. Florence Nightingale Hemşirelik Yüksekokulu, İstanbul ** Yrd. Doç. Dr., İ.Ü. Florence Nightingale Hemşirelik Yüksekokulu, İstanbul

ÖZET

Doğum sürecinde gebenin fizyolojik, psikolojik ve sosyal gereksinimleri vardır. Gebelerin, eylem sürecinde duygusal desteğe ve bireysel ilgiye daha yoğun gereksinim duyduğu belirlenmiştir. Doğum eyleminde yeterli ve nitelikli tıbbi bakım ve hemşirelik uygulamaları, sağlıklı ve doyurucu bir deneyim geçirerek sağlıklı bir bebeğe kavuşmayı mümkün kılar. Doğum eyleminde gebenin desteklenmesinin doğum ağrısının daha az algılanmasında etkisi olduğu bilinmektedir. Doğum hemşiresi ve ebesi, doğum ağrısıyla başetmede farmakolojik ve nonfarmakolojik yöntemleri, bunların etkilerini, sınırlılıklarını bilmeli ve bu yöntemlerin etkin bir şekilde uygulanmasında gebeye yardımcı olmalıdır. Tüm bu uygulamalar sonucunda kadının yaşadığı gebelik ve doğum deneyimlerinden bir birey olarak anlam çıkarması, tat alması ve kendini gerçekleştirmesi kolaylaşacaktır.

Anahtar Sözcükler : Doğum deneyimi, ağrı yönetimi, destekleyici hemşirelik bakımı

SUMMARY

Nursing Approach İn Controlling Labor Pain It is known that pregnant woman has some physiological, psychological and social needs during labor period. It is detected that pregnant women need emotional support and individual interest more than usual during labor . Sufficient and high - quality medical and nursing care during labour will make pregnant have healthy and satisfying experience and having a healthly baby. It is known that support during labour has an important effect on perceiving pain less intensive. Obstetric nurse and midwife should know pharmacological and nonfarmacological methods to cope with labor pain, effects and limitation of this methods and should help pregnant to implement these methods effectively. As a result of all these practices it will be easy for women to get a meaning, satisfaction and actualize herself as an individual from pregnancy and labour process.

Key words : Labor experience, pain management, supportive nursing care

GİRİŞ

Gebe eğitiminin temel konularından birini oluşturan doğum ağrısı ile baş etmede, farmakolojik ve nonfarmakolojik olmak üzere iki yöntem kullanılmaktadır. Doğum ağrısının kontrolünde kullanılan farmakolojik yöntemler; narkotik, sedatif, tranklizan ve amnetiklerle sistemik tedavi, bölgesel ve ileti anestezisi ve genel anesteziden oluşmaktadır (Bonica 1990, Gorrie ve ark 1994, Scott ve ark 1997).

Sistemik narkotik ve tranklizanların kullanımı özel eğitim ve anestezi ekibinin varlığını gerektirmediğinden özellikle ABD’de doğumda analjezi sağlamak için yaygın olarak kullanılmaktadır. Sistemik tedavide her ne kadar uterin kontraksiyonların şiddeti pik noktaya ulaştığında

rahatsızlık hissedilse de bu dayanılmaz bir ağrı değildir. Sonuçta kadın, doğum eylemini dehşet verici bir deneyim olarak hatırlamaz. Bölgesel anestezide; pudendal blok, spinal anestezi, epidural analjezi ve kaudal analjezi kullanılmaktadır. Bölgesel anestezi kadının uyanık olması nedeniyle sağlık ekibiyle işbirliğini arttırabilir, ağrıyı büyük ölçüde giderebilir ve hem vaginal hem de abdominal doğum için uygun şartlar yaratabilir. Bunun yanında doğum sırasında verilen lokal anestetikler, FKH’de (Fetal Kalp Hızı) değişikliğe, tam perineal analjezi oluşması sonucu ıkıntı hissinin kaybolmasına ve doğumun 2.evresinin uzamasına neden olabilir. Genel anestezi, bölgesel anestezinin reddedildiği veya kontrendike olduğu durumlarda ve doğum eyleminin bir an önce sonlandırılmasına gerek duyulduğunda uygulanır. Genel anestezi, maternal

(2)

gastrik içeriğin aspirasyonuna, fetüsün santral sinir sistemi üzerinde depresan etkiye ve larenksin ellenmesi esnasında hipertansiyona neden olabilir (Gorrie ve ark 1994, Scott ve ark 1997).

Nonfarmakolojik yöntemler ise medikal kurallara gereksinim duymazlar. Nonfarmakolojik ağrı kontrol yöntemlerinin eğitimi, doğuma hazırlık sınıflarının da temelini oluşturmaktadır ( Bonica 1990, Gorrie ve ark 1994, Herman ve ark 1986, Lowe 1996, Mandevilla ve Troiano 1999 , Wuitchink ve ark 1990).

Doğum ağrısı ile başa çıkmada etkili olan nonfarmakolojik ağrı kontrol yöntemlerinin öğretilmesi için en uygun zaman ikinci trimester ile miaddan birkaç hafta öncesine kadar olan dönemdir. Bununla birlikte nonfarmakolojik yöntemler, doğum öncesi dönemde herhangi bir hazırlıktan geçmeden doğuma gelen kadınlara da öğretilebilir. Bunun için de en ideal zaman doğum eyleminin latent fazıdır. Çünkü latent fazda doğum ağrısının şiddetinin düşük olması ve gebenin dikkatinin dağılmaması, verilen eğitimin gebe tarafından etkin bir şekilde anlaşılmasını kolaylaştırır (Gorrie ve ark 1994).

Yeterli düzeyde ağrı kontrolü sağlayan nonfarmakolojik yöntemler, farmakolojik yöntemlere oranla çeşitli avantajlara sahiptir. Nonfarmakolojik yöntemler anne ve fetüs açısından zararsızdır. Doğum eylemini yavaşlatmaz ve yan etki ya da allerji riskleri yoktur. Ancak nonfarmakolojik yöntemlerin bazı sınırlılıkları vardır. Yapılan çalışmalarda, kadınların çoğunun bu yöntemleri tek başına kullandıklarında doğum ağrısıyla başa çıkmada başarılı olamadıkları görülmüştür. Bunun nedenleri arasında aşağıdaki gereksinimlerin yer aldığı belirtilmektedir (Gorrie, Kinney ve Murray 1994);

• Ağrının algılanışı ve ifade edilişinde farklılıkların olması,

• İyi bir hazırlığa gereksinim duyulması, • Yüksek motivasyon gerektirmesi, • Doğum eyleminin zor ve güç geçmesi,

• Kadının analjezi ve anesteziye ihtiyaç duyması.

NONFARMAKOLOJİK YÖNTEMLER

Doğum ağrısının kontrolünde kullanılan yöntemler genelde dört ayrı teknikten oluşmaktadır. Bunlar; gevşeme, ruhsal uyarılma, tensel uyarılma ve solunum teknikleridir (Gorrie, Kinney ve Murray 1994, Herman ve ark 1986 , Lowe 1996).

Gevşeme

Gevşeme tekniği anksiyete ve iskelet kaslarındaki gerginliğin giderilmesinde kullanılmaktadır. Gevşeme özellikle nonfarmakolojik ağrı kontrol yöntemlerinin temelini oluşturmaktadır ve tüm yöntemlerin kullanımı için de gereklidir (Bonica 1990, Gorrie, Kinney ve Murray 1994).

Aşamalı kas gevşemesi : Büyük kas gruplarının sırasıyla aktif olarak kasılıp pasif olarak gevşetilmesi olup, genellikle düşleme ile birlikte kullanılır (Bonica 1990, Kocaman 1994).

Biyolojik geri bildirim ( Biofeedback ) : Servikal dilatasyon, kontraksiyonlar, kan basıncı gibi fizyolojik değişiklikler hakkında verilen bilgi, ağrı sırasında kadından geri istenir. Böylece kadının bedenine yönelttiği ilgi ve dikkati farklı bir yöne çekilerek ağrının daha az algılanması sağlanır (Kocaman 1994 ).

Hipnoz : Hipnoz hem doğumda hem de ameliyat olacak hastalarda ağrıyı gidermek için zaman zaman kullanılmıştır. Bu uygulamanın savunucuları, bu yolla maternal işbirliğinin daha iyi olduğunu, hipnozun depresan ihtiyacını azalttığı ya da ortadan kaldırdığını, kan kaybını azalttığını, postpartum analjezi sağladığını ve emziren kadınlarda süt salınımına yardım ettiğini iddia etmektedir. Hipnoz, derin konsantrasyon gerektiren farklı bir bilinç durumudur. Gebe uyumaz, fakat eylem başladığında trans haline girer ve bunu doğum tamamlanana kadar sürdürür. Etkili bir yöntemdir ama geniş bir kitleye uygulanmadığı için elverişli değildir. Bu yöntem hipnozu uygulayan kişi ile, oldukça zaman alıcı bir seri eğitim seansını gerektirir. Başarılı vakalarda, gevşeme tam anlamıyla sağlanabilir (Gorrie, Kinney ve Murray 1994; Scott, Disaia, Hammond ve ark 1997 ).

Akupunktur : Akupunkturun, kas iskelet sistemindeki ağrıyı azaltmada fonksiyonel etkileri olduğu kabul edilmiştir. Bunun yanında hala tekniğin nasıl

(3)

kullanıldığı tam açık değildir. Bu yöntem Çin ‘de ve Uzak Doğu’da yıllardır doğum ağrısını azaltmada kullanılmaktadır. Batıda 1970’lerin başından bu yana yöntemin etkinliğine dair birbirinden farklı bildirilerin yayınlandığı belirtilmektedir. Bazı çalışmalar, akapunkturun ağrı skorlarını belirgin biçimde düşürdüğünü ve doğum eylemin birinci evresini kısalttığını öne sürmektedir. Gelişmiş ülkeler bu tekniği kabul etmekte zorlanırken, Çin’de % 99 mükemmel sonuçlar elde edildiği bildirilmektedir (Scott, Disaia, Hammond ve ark 1997).

Hareket ve pozisyon : Doğum ağrılarını hafifletmede etkili olan girişimlerden biri de uygun hareket ve pozisyon değişikliğinin yapılmasıdır. Yapılan araştırmalarda kadınların doğum eyleminde ayakta ya da oturur pozisyonda iken (vertikal pozisyonda), düz ya da yan yatış pozisyonuna (horizantal pozisyon) oranla daha az sırt ve karın ağrısı hissettikleri belirlenmiştir. Dilatasyon evresinin erken dönemlerinde anneler dik pozisyonda (vertikal) yatay pozisyona (horizantal) oranla kendilerini daha rahat hissetmektedirler. Buna karşın dilatasyon evresinin ilerleyen dönemlerinde ise anneler, horizantal pozisyonu vertikal pozisyona tercih etmektedir. Melzack, Belangerye, Lacroix’ e göre (1991) Flynn ve arkadaşları yaptıkları bir çalışmada doğum eyleminin ilk evresinde (dilatasyon dönemi) annelerin % 54’ü gezinirken, ikinci evre (ekspulsiyon dönemi) daha başlamadan tüm annelerin yatmayı tercih ettikleri belirlenmiştir.

Yan yatış pozisyonu, özellikle sol yana uzanma, doğum eyleminin ilerleyen evrelerinde istenen pozisyon şeklidir. Bu pozisyonda utero-plasental dolaşım daha kolay sağlanır. Sırtüstü pozisyonda vena kava üzerine basınç artar ve mide bulantısı, baş dönmesi görülebilir. Bu pozisyon tercih edilecekse sırtın her iki yan tarafı yastıklarla desteklenmelidir. Eğer bebeğin başı oksiput pozisyonda ise oturma anneyi rahatlatacaktır. Bu gibi durumlarda anneyi rahatlatmak için yatağın baş kısmı yükseltilebilir. Doğum eyleminde kadın, gezinmesi ve sıkça pozisyon değiştirmesi konusunda cesaretlendirilmelidir. Ayrıca bazı özel ritmik hareketler kadınların kontraksiyon ağrılarını tolere etmelerinde etkili olabilir. Araştırmalarda kadınların çömelme pozisyonunda ileri geri hareket etme ve sallanma gibi bir takım ritmik hareketler yaparak rahatladıkları bildirilmiştir (Gençalp 1999, Herman ve ark 1989, Lowe 1996, Mayberey 2000 ).

Ses çıkarma: Ses çıkarma ve inleme de ağrıyı hafifletmek için kadınlar tarafından kullanılan tekniklerden biridir. Doğurmak üzere olan kadınlara, doğum eylemi sırasında gürültü yapmamaları, bağırmamaları tembih edilmektedir. Ancak kadınlar doğum eyleminde sese karşı çok duyarlı olmaktadırlar. Özellikle doğumun güç zamanlarında kadınlar, ses çıkararak biraz da olsa rahatlamaya çalışırlar. Ses çıkarma: inleme, figan etme, mırıldanma ve bazı cümleleri ritmik şekilde tekrarlamayı içerir. Bu durum kadının ağrıdan çok korktuğu için bağırması anlamına gelmez, tam aksine kendi bedenine dikkatini yöneltmiş olan kadının var olan enerjisinin bir kısmının sesli ifadelerle dışarı yöneltilmesidir. (Copeland 1999, Lowe 1996).

Müzik : Müzik ile terapinin ağrıyı hangi mekanizmalarla giderdiği tam olarak bilinmemektedir. Müziğin gevşeme ya da dikkati başka yöne çekmede etkisi olduğu düşünülmektedir. Diğer bir olası mekanizma ise işitsel uyarının ağrıyı doğrudan doğruya nörolojik olarak baskıladığıdır. Bireyin aktif olarak katıldığı bir tekniktir. Müzik kişiyi hoşa gitmeyen ağrılı uyaranlardan uzaklaştırıp, endorfin salınımını artırarak ve gevşemeyi başlatarak yardımcı olur. Yapılan çalışmalar, müzik terapi yapılan kadınların doğum sırasında anksiyetelerinin, ağrı ve rahatsızlıklarının daha az olduğunu göstermektedir (Kocaman 1994).

Zihinsel / Mental Uyarılma

Ruhsal uyarılma teknikleri ile annenin dikkati ve düşüncelerinin başka uyaranlara çekilmesi durumudur. Bu teknik aynı zamanda sakin bir hayal kurma ortamı sağlayarak gevşemeye de yardımcı olur ( Gorrie, Kney ve Murray 1994, Wuitching 1990).

Hayal kurma : Hayal kurma dikkatin ağrı dışında başka bir noktaya odaklanmasını sağlar. Böylelikle ağrı eşiği yükseldiğinden ağrının algılanışı da azalmış olur. Doğum eylemi sırasında hayal kurma gevşemenin oluşmasında etkili olmaktadır. Eğer kadın gevşemeye odaklanmış ve hayal kurabilmiş ise her bir kontraksiyonda kendi düşüncelerine yoğunlaşabilir ve bunu uzun süre devam ettirebilir. Bu tekniğin kullanılışı tamamen bireyseldir. Bazen hayal kurma ve düşleme güç olabilir. Hayal kurma kişinin kendisi tarafından yapılır. Bazı durumlarda destek olacak kişinin anlatımları ya da hikayelendirmeleri de hayal kurmada yardımcı olabilir. Kadın özel bir hayal kurma tekniği kullanmamış ise hemşire kadına bu konuda yardımcı olabilir. Yapılan

(4)

çalışmalarda birçok kadının sıcaklık, yumuşaklık, güvenlik veren ve gevşemeyi sağlayan hayalleri çok rahatlatıcı buldukları belirlenmiştir (Herman ve ark 1986, Winnerton 1991, Wuitchik, Bakal ve Lipshite 1990).

Hayal kurma kadının, doğum eyleminin güç ve acı verici durumlarından uzaklaşmasında yardımcı olabilir. Hemşire, kadına doğum mekanizmasında her bir kontraksiyon ile serviksin açıldığını ya da kendisinin ıkınmasıyla bebeğin aşağı ve dışa doğru itildiğini gözünde canlandırmasını sağlayarak yardımcı olabilir (Gorrie, Kinney ve Murray 1994, Herman ve ark 1986, Winnerton 1991, Wuitchik, Bakal, Lipshite 1990).

Odak nokta : Doğum eylemi sırasında küçük hareketsiz objeler odak nokta olarak kullanılabilir. Kontraksiyon anında dikkati doğrudan başka bir yöne verme çok önemlidir. Odak noktalar, bir alan üzerindeki konsantrasyonun sürdürülmesinde yardımcı olur. Çocuk ya da evcil hayvan resimleri, küçük oyuncaklar, masa üzerine konulmuş küçük biblolar odak nokta olabilir. Ağrı odasında önceden herhangi bir odak nokta belirlenmemiş ya da böyle bir obje yok ise odada bulunan dereceye, kapı menteşesine ya da duvardaki saate konsantre olunabilir. Gebeler evden getirdikleri bir iki eşyayı odak nokta olarak kullanabilirler. Ayrıca odak nokta olarak gözler de seçilebilir. Gebe ile kendisine destek veren kişi arasında göz teması kurulabilir. Bu durum dikkati dağıtır ve kontrolün sürdürülmesine yardımcı olur (Gorrie, Kinney ve Murray 1994, Herman ve ark 1986 ).

Tensel Uyarılma

1986’da Hedstrom ve Newton doğum eyleminde dokunma tekniğini incelemişlerdir. Genellikle doğu kültüründe kullanılan dokunma tekniği özel bir terapötik dokunmadır. Doğum eyleminde ağrısı olan gebelere hemşirenin sağlayacağı psikolojik destekle birlikte terapötik dokunmanın gebenin durumluk anksiyetesini ve dolayısıyla da ağrı algısını azalttığı çalışmalarla bildirilmiştir. (Aştı ve Yıldız 1994, Gençalp 1999, Herman ve ark 1986, Winnerton 1991, Wuitchik ve ark 1990).

Kadının kendisinin yaptığı masajlar: Gebe kadın, doğum eyleminde rahatsızlık veren ağrılarla başedebilmek için karnını, bacaklarını ya da belini parmak uçları ile hafif ve yavaşça ovabilir. Efloraj, doğum eyleminde abdominal bölgeye parmak uçları ile hafif ve yumuşakca yapılan masajdır. Daha çok dilatasyon evresinin erken dönemlerinde kullanılır. Dokunuşlar yumuşak gıdıklama şeklinde olmalı,

parmaklar sürekli deriye temas etmelidir. İki elin parmakları umbilikusun her iki yanına konur. Eller yukarıya ve dışa doğru hareket ettirilip, aşağıya pubik bölgeye doğru getirilir ve tekrar umbilikusa çıkarılır. Eflorajın fetal moniterizasyon esnasında da yapılması faydalıdır. Parmaklar umbilikusun bir tarafından diğer tarafına doğru proplar arasında hafifçe hareket ettirilebilir (Gorrie ve ark 1994, Herman ve ark 1986, Stillerman 1992).

Bazı kadınlar, doğum eylemi sırasında avuç içi ya da ayak tabanının sürekli uyarılmasının kendilerini rahatlattığını söylemektedir. Doğum eyleminde kadınlar aynı anda el ve ayaklarını ovmaktan, ellerini kuvvetlice çırpmak ya da sıkıca tutmaktan ve soğuk yatak parmaklıklarına dokunmaktan hoşlandıklarını belirtmektedir. Genellikle kontraksiyon anında çoğu kadın bir başkasının elini sıkıca tutmayı da isteyebilir. Özellikle kadınlar, sert bir maddeyi avuç içinde sıkmayı da rahatlatıcı bulmaktadırlar. Örneğin; plastik bir tarağın dişleri avuç içine basınç oluşturacak şekilde yerleştirilip sıkılması kadını büyük ölçüde rahatlatmaktadır. Burada önemli olan nokta bu davranışların ağrıya karşılık kadının kullandığı bir yöntem olduğunun belirlenmesidir (Gorrie, Kinney ve Murray 1994, Stillerman 1992).

Başkasının yaptığı masajlar : Ayak masajı:

Doğum eylemi sırasında bacaklar çok gerilmiş olduğundan efloraj tarzında yapılan masajlar oluşan rahatsızlığı azaltmaktadır. Ayaklardan başlayıp kalçalara doğru bacakların ön ve arka taraflarına okşama tarzında masajların yapılması gevşemeye yardımcı olmaktadır. Ayak masajı birçok refleks noktayı uyarır ve doğum eyleminin daha kolay geçmesine yardımcı olur (Stillerman 1992).

Bel masajı : Bu teknik bel ağrısının

giderilmesinde çok etkili olmaktadır. Bel ağrısı fetüs başının her bir kontraksiyon ile koksiks ve sakruma yaptığı basınçtan kaynaklanmaktadır. Bu durum daha çok oksiput posterior pozisyonda geçerlidir. Anne ayakta, yan yatar ya da oturur pozisyonda olabilir. Eğer anne yan yatar pozisyonda ise başın altına ve dizlerin arasına birer yastık yerleştirilir. Ellerin taban ya da yassı kısmı kullanılarak sakrum bölgesi ovulur. Yine sakrum ve koksiks bölgesine küçük dairesel hareketlerle basınç uygulanır. Etkili basınç yapabilmek için bu bölge ellerle yumruklanabilir (eller yerine sert bir obje de kullanılabilir) (Gençalp 1999, Herman ve ark 1986, Stillerman 1992).

(5)

Sırt masajı : Başparmaklar kullanılarak eller koltuk altından omurganın her iki yanına doğru hareket ettirilir. Doğrudan omurga üzerine basınç yapılmamalıdır. 5-6 kez tekrarlanabilir (Herman ve ark 1986).

Omuz ve boyun masajı : Parmaklarla ya da

yumruklama hareketleri ile omuzlara masaj yapılır. Her iki omuzun çıkıntılı kenar kısımları ovulur ve kollara doğru hareket ettirilir. Bu hareket 3-4 kez tekrarlanabilir. Boyun bölgesi ovulurken gergin bölgeler aranmalı ve buraya daha fazla zaman harcanmalıdır. Bu bölge arkaya, sırta doğru ovulur ve hareket en az 3-4 kez tekrarlanabilir.

Hafif efloraj : Bu işlem masajı bitirmek için

mükemmel bir ovma şeklidir. Masaja baş bölgesinden başlanır ve masaj kalça kemiğinin bitiminde yumuşak hareketlerle sonlandırılır. Hareket 3-4 kez tekrarlanılabilir (Herman ve ark 1986).

Chang, Chen, Wang (2002), doğum eyleminde masaj uygulanan deney grubu annelerin kontrol grubu annelere oranla latent, aktif ve geçiş fazında doğum ağrısını daha az algıladıklarını bildirmiş ve masajın doğum ağrısıyla başa çıkmada önemli bir hemşirelik girişimi olduğunu ifade etmiştir. Field, Hernander-Reif, Taylor ve ark (1997), doğum eyleminde dokunma ve masajın doğum ağrısı özellikle de bel ağrısıyla başa çıkmada etkili olduğunu bildirmiştir.

Sıcak uygulama : Doğum eyleminde yaşanan rahatsızlığı hafifletmek için kullanılan sıcak ya da soğuk uygulama hemşirelik girişiminde önemli bir yere sahiptir. Sıcak uygulama doğum eyleminde daha çok bel ağrılarını ( oksiput posterior da ) hafifletmek için kullanılır. Sıcak uygulama iskeminin ve büyük sinir uçlarının uyarılması ile ortaya çıkan ağrıları hafifletebilir. Vazodilatasyona yol açarak ağrının hissedildiği bölgelerde kan akışını artırır. Sıcak uygulamada nemli kompresler, sıcak su şişesi, ısıtılmış pedler gibi değişik yöntemler kullanılmaktadır (Gorrie, Kinney ve Murray 1994, Scott, Disaia, Hammond ve ark 1997).

Soğuk uygulama : Eğer doğum eyleminde kadın çok terlemiş ve bunalmış ise soğuk uygulama kadının rahatlamasında yardımcı olabilir. Soğuk suyla ıslatılmış pedler kadının alnına yerleştirilebilir ya da yüzü, göğsü, kolları ve elleri bu pedlerle silinebilir. Buz uygulaması, oksiput posterior pozisyonunun neden olduğu bel ağrısını hafifletmek için yapılabilir. İçine buz parçaları doldurulmuş plastik eldivenler ya da hazır

soğuk paketler sakral bölgeye yerleştirilerek bel ağrıları azaltılabilir. Soğuk uygulama kas spazmını önler, derideki duyarlılığı azaltır, inflamasyonu ve eklem yerlerindeki gerginliği giderir (Herman ve ark 1986, Winnerton 1991, Wuitchik 1990).

Banyo yapma veya duş alma : Bir diğer tensel uyarılma girişimi ise sıcak su kullanımıdır. Sıcak suyun hem hidrokinetik hem de hidrotermal etkisi vardır. Sıcak su lokal vazodilatasyona ve kasların gevşemesine neden olur. Bunun yanında sadece abdominal kasların ısısını artırmakla kalmaz, beraberinde kontraksiyonları da etkileyerek servikal dilatasyona yardımcı olur. Suyun sıcaklığının 36.6 0 C ile

37.8 0 C arasında olmasına dikkat edilmelidir. Banyo

yapma, zeminin kaygan ya da suyun çok sıcak olması gibi basit çevresel riskleri taşır. Sürekli fetal monitöre bağlanması gereken kadın için değerlendirme güçlüklerine neden olabileceğinden banyo yapılmasına izin verilmeyebilir. (Gorrie, Kinney, Muuray 1994, Lowe 1996, Nichols ve Zwelling 1997 ).

Solunum Teknikleri

Kadının dikkati solunum teknikleriyle ağrı anında değişik noktalara yöneltilir. Solunum teknikleri doğru kullanıldığı taktirde annenin ağrı eşiğini yükseltir, gevşemesini sağlar, utero - plasental dolaşımı rahatlatır ve doğum ağrısıyla baş etmesini sağlar. Çeşitli solunum teknikleri vardır ve annenin gereksinimine göre uygulanabilirler. Genellikle gevşemeyle birlikte kullanıldığında daha da etkili olmaktadır. Doğum ağrısıyla baş etmede Dick Read ve Lameze olmak üzere iki önemli teknik kullanılmaktadır. Bunlardan Lameze en yaygın kullanılan tekniktir. Lameze Solunum Modeli dört aşamada uygulanır. Bunlar sırasıyla aşağıda yer almaktadır (Herman ve ark 1986 , Nichols ve Zwelling 1997 , Taşkın 1997).

İlk Düzey (Normal Solunum) : Burundan nefes alınıp sıcak yemeği üfler gibi dudaklar büzülerek nefes verilir. Solunum sırasında sadece göğüs duvarı hareket eder. Solunum hızı 15 sn’de 2 kezdir. Latent fazın başlarında uygulanır (Mandevilla ve Toriano 1999, Taşkın 1997).

İkinci Düzey (Yavaş - Derin Göğüs Solunumu ) : Bu tekniğin öğrenilmesi çok kolaydır. Bu solunum şekli aktif doğum eylemi başlayıncaya kadar kontraksiyonlarla başetmede yardımcı olur. Özellikle oluşan gerilimi gidererek gevşemeye de yardımcı olmaktadır. Her kontraksiyonun başında normal

(6)

solunum yapılır. Bu derin ve duyulabilir solunumdur. Burundan nefes alınır ve ağızdan verilir. Başlangıçta normal solunum yapılır sonra burundan 5 sn nefes alınır ve ağız yoluyla nefes 5 sn’de dışarı verilir. Solunum hızı dakikada ortalama 6 ile 12 arasında değişir. Kontraksiyon süresince yavaş ve derin göğüs solunumu sürdürülür (Herman ve ark 1986, Mandevilla ve Toriano 1999, Taşkın 1997).

Üçüncü Düzey (Hızlı - Yüzeysel Göğüs Solunumu) : Bu teknik sesli solunum olarak da bilinmektedir. Öğrenilmesi biraz zordur ama öğrenildiği takdirde etkinliği yüksektir. Karmaşık bir solunum örneğidir. Çok iyi konsantre olmayı gerektirir. Dikkati başka yöne çekmede ve enerji kaybını önlemede etkisi büyüktür. Bu solunum tipi bir köpek yavrusunun nefes nefese kalması şekline benzetilir. Nefes vermeye “hii” ya da “hoo” sesleri eşlik eder. Solunumun karın kaslarını kullanmaksızın üst göğüs kaslarını kullanarak yapılması gerekir. Her bir kontraksiyon normal solunum ile başlar. Kontraksiyon şiddetlendikçe solunum hızı da gittikçe artırılır. Kontraksiyonlar durulmaya başladığında solunum hızı da yavaşlar. İki kontraksiyon arasında normal solunuma devam edilir.

Hiperventilasyonu önlemek için havayı eşit değiştirmek çok önemlidir. Nefes ağızdan alınıp ağızdan verilir. Bu nedenle ağızda kuruluk oluşabilir. Böyle durumlarda dudakların ıslatılması anneyi rahatlatmaktadır. Hiperventilasyon oluşmuş ise nefes bir kese kağıdına ya da avuç içine üflenmelidir. Solunum hızı saniyede yaklaşık 2 solunum olacak şekilde olmalıdır. Bu solunum tekniği daha çok aktif fazda uygulanır.

Dördüncü Düzey (Üfleme - Abdominal Solunum) : Doğum eyleminin geçiş aşamasına gelindiğinde (dilatasyon 8 - 10 cm) bebek aşağıya doğum kanalına doğru hareket eder. Buna bağlı olarak rektuma doğru bir basınç oluşur ve her bir kontraksiyonla beraber bazen ıkınma hissi gelişebilir. Eğer ıkınma hissi dilatasyon tamamlanmadan önce oluşursa vakitsiz ıkınmaya bağlı servikste ödem ve yırtılma görülebilir. Pelvik basıncı azaltmada ve ıkınma hissini gidermede abdominal solunum modeli uygulanmaktadır. Bu teknikte nefes ağızdan alınıp verilir. Bu daha çok hızlı - yüzeyel solunum tipine benzer ancak burada solunum sırasında hava, sanki bir mumu üfler gibi dışarı verilir.

Üfleme tipi solunum, diyaframı kaldırarak oluşan basıncı da azaltmaktadır. Solunuma 6:1 oranında başlanır. Yani 6 kısa üfleme arkasından bir uzun üfleme tarzında solunuma başlanır. Kontraksiyon şiddetlendikçe oran da düşürülür. 6:1 , 5:1, 3:1, 2:1 şeklinde solunuma devam edilir. Bu teknikte nefes alınıp verilirken abdomende yükselmeler ve alçalmalar görülür. Kontraksiyonun başında ve sonunda normal solunum yapılır.

Üfleme tekniğinin hızlı ve yüzeyel olmasına özen gösterilmelidir. Ancak arka arkaya hızlı - yüzeyel solunum yapıldığında hiperventilasyon oluşacağından alınan ve verilen hava miktarının eşit olmasına özen gösterilmelidir. Üfleme tekniğine çok iyi uyum sağlamak gerekir. Kurallara uygun yapılsa bile ıkınma duygusu yaşanabilir (Herman ve ark 1986, Mandevilla ve Toriano 1999, Taşkın 1997).

Gebe eğitiminin temel konularından biri, doğum ağrısıyla başa çıkmada etkili olan nonfarmakolojik ağrı kontrol yöntemleridir. Doğuma hazırlıksız gelen gebelerde de nonfarmakolojik yöntemler öğretilebilir. Yapılan bir çalışmada nonfarmakolojik ağrı kontrol yöntemleri hakkında eğitim ve hemşirelik desteği alanların almayan annelere oranla doğum eylemine yönelik olumsuz duygusal tepkileri daha az olmuş, bu tür olumsuz duygularla daha iyi başa çıkmışlar ve doğum ağrısının şiddetini daha düşük ifade etmişlerdir (Yıldırım 2001).

Doğumhanede çalışan hemşire ve ebelerin en önemli görevleri; doğum eyleminde gebenin fiziksel ve psikolojik bakım gereksinimlerini karşılamak, gebenin doğum ağrısıyla baş etmesine yardımcı olmak, gebenin işbirliği ve katkılarını sağlayarak doğum eyleminin olabildiğince sorunsuz, olumlu duygularla yaşanmasını ve sağlıklı anne ve bebekle sonuçlanmasını sağlamaktır. Bu nedenle doğum hemşiresi ve ebesi doğum ağrısıyla baş etmede farmakolojik ve nonfarmakolojik yöntemleri, etkilerini, sınırlılıklarını bilmeli ve bu yöntemlerin etkin bir şekilde uygulanmasında gebeye yardımcı olmalıdır (Gorrie, Kinney, Murray 1994, Lowe 1996).

KAYNAKLAR

Aştı N, Yıldız A (1994) Travay odasında doğum ağrısı

çeken gebelere terapötik dokunmanın, gebelerin ağrı algısı ve durumluk anksiyete üzerine etkisi. 3.

(7)

Konsültasyon-Liyezon Psikiyatrisi Kongre Kitabı, (Ed. S Özkan), s: 265-271, İstanbul.

Bonica J J (1990) The Management of Pain. 2.ed,

Philadelphia, Lea & Febiger Company, s.1326-1333.

Chang MY, Wang SY, Chen CH (2002) Effect of

massage on pain end ankxiety during labor: a randomized controlled trial in Taiwan, J Adv Nurs, 38 : 68-73.

Copeland D B, Douglas D (1999) Comunication

strategies for the intrapartum nurse, JOGNN, 28 (6): 579-585.

Field T, Hernandez - Reif M, Taylor S, Quintino O, Burman I (1997) Labour pain is reducedby massage

therapy, J Psychosom Obstet Gynaecol, 18 : 286-91.

Gençalp N S (1999) Doğum eyleminde anneye verilen

destekleyici hemşirelik bakımının doğum sürecine etkisi, Hemşirelik Forumu, 2: 109-113.

Gorrie T N, Mc Kinney E S, Murray S S (1994)

Foundation of Maternal Newborn Nursing. Philadelphia, W.B. Sounders Company, s. 362-369.

Herman A J, et.al (1986) Preparation For Childbirth :

A Fanily Approach, (Ed. M. Harvey), 2.ed, Indianapolis, Baptist Memorial Hospital, s.32-56.

Kocaman G (1994) Ağrı, Hemşirelik Yaklaşımları. İzmir,

Saray Medikal Yayıncılık, s.31-89.

Lowe N K (1996) The pain and discomfort of labour

and birth, JOGNN, 25 (1): 82-93.

Mandevilla L K, Troiano N H (1999) High- Risk &

Critical Care İntrapartum Nursing. 2. ed, Philadelphia ,J.B. Lippincott Company, s. 420-423.

Mayberey L J, Wood S H, Strange L B (2000)

Managing second - stage labour, Lifelines, 3 (6): 28-33.

Melzack R, Belanger E, Lacroix R (1991) Labour

pain: effect of maternal position on front and back pain, Journal of Pain and Symptom Management, 6 (8): 476-480.

Nichols F H, Zwelling E (1997) Maternal Newborn

Nursing Teory and Practice. Philadelphia, W.B. Sounders Company, s.830-840.

Scott J R, Disaia P, Hammond C B, Spellacy N N

(1997) Danfort Obstetrik ve Jinekoloji. Çeviren R Erez, İstanbul, Yüce Yayın A.Ş, s. 129-147.

Stillerman E. Mother Massage (1992) A Handbook

for Relievin the Discomfors of Pregnency. New York, A Delta Book Published, s.79-95.

Taşkın L (1997) Doğum ve Kadın Sağlığı Hemşireliği.

Ankara, Sistem Ofset Matbaacılık, s: 230-257.

Yıldırm G (2001) Doğum Eyleminde Uygulanan

Solunum Ve Tensel Uyarılma Tekniklerinin Gebenin Doğum Ağrısını Algılamasına Etkisi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, İstanbul Üniversitesi.

Winnerton T (1991) Alternatif remedies during

labor.Nursing Times, 87 (9): 64-65.

Wuitchik M, Bakal D, Lipshite J (1990)

Relationships between pain, cognitive activity and epidural analgezia during labor.PAIN, 41(2): 125-132.

Referanslar

Benzer Belgeler

KRP’nin patofizyolojisi kesin olarak bilinmedi¤inden; antifungal ajanlar, salisilik asit, retinoidler, kalsipotriol, selenyum sülfit gibi çok çeflitli tedavi

Skilinand ve arkadaşları benzer bir çalışmada gerçek akupunktur uygulanan deney grubundaki (n=106) VAS puanlarını, yalancı aku- punktur uygulanan kontrol grubuna (n=102) kıyasla

Doğum Sonu Dönemde Hemşirelik Bakımı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) (World Health Organization-WHO) tarafından (2010), birçok kadın ve yenidoğanın doğum sonu bakım

Has- talara kullandıkları doğum kontrol yöntemleri (rahim içi araç (RİA), dışarı boşalma, oral kontraseptif, prezervatif, hormonal enjeksiyon) ile ilgili bir anket

Sonuç olarak bu çalýþmada PDA’yý kapatmak için verilen oral ibuprofen tedavisinin, intravenöz indometazin tedavisi kadar etkili olduðu saptanmýþtýr.. Fakat

Sezaryen ve sezaryen sonrası vajinal doğum yapan kadınların deneyimlerini inceleyen bir çalışmada kadınların bazılarının acil sezaryen sonrası psikolojik travma

So, taking availability of resources and feasibility in account an experiment was design for shoulder milling of AA 6082 T6 aluminium alloy to increase the surface finish, MRR

 Jinekoid Pelvis: Girimi yuvarlak, kalp şeklinde kadın tipi pelvistir. Pelvis girimi, kavitesi ve çıkımı normal bir doğum eylemine izin verecek yapıdadır.