MUZAFFR UYGUNER
M
30. sanat yılında M uazzez M enemencioğlu
-r r 5 7 ^ 5 7
uazzez Menemencioğlu’nun ilk kitabı 1963 yılında yayım lanmıştı. Demek aradan otuz yıl geçmiş. Bu nedenle, onun otuzuncu sanat yılı bu arada kutlandı.
Bilindiği gibi, Menemencioğlu, şiir ler yazmış, çeşitli kişilerle konuşmalar yapmış ve bunları çeşitli yayın organla rında yayımlamıştır. Yalnızca şiirlerini kitap olarak derleyip yayımlamış, bir de çocuk kitabı çıkarmıştır. Şiir kitap ları Emi (1963), Sen Kraldın Taçsız (1970), Davullar Vurur (1978) ve Gözlerimde Atlar Koşuyor (1992) ad ları ile yayımlanmış olup ilk üçü ikinci baskılarını da yapmıştır. ABeCe Ya
İnsancıl biı* sevginin
ozanı
MUAZZEZ MEFİEMENOOCl-U Ö & ttİR tJİİ«
ATM** KOŞUYOR
Muazzez Menemencioğlu ilk kitabını
1963 yılında yayımlamış, o günden bu
yana da yedi kitaba imzasını atmış.
Menemencioğlu’nu otuzuncu sanat yılı
nedeniyle kutluyor, kitaplarının
artmasını diliyoruz
yınları arasında çıkan çocuk kitabı ise Dünya Çocukların Olacak’tır (1979). Bu arada oyunlar çevirmiş ve bunlar dan Savunma adlı oyun Ankara Sanat Kurumu Çeviri Ödülü’nü kazanmış tır. Salihli Belediyesi’nin Oyun Yazma Yarışması’nda ise Pembe Gözlüklüler adlı oyunu mansiyon kazanmış ve bu oyun adı geçen belediye tarafından da yayımlanmıştır.
Emi adlı kitabı yayımlandığında ol dukça geniş yankı uyandırmıştı. Bu ilk kitabında daha çok kişisel duygularını şiirleştirmiş, toplumsal konulara do laylı olarak yer vermişti. Kişinin sıkın tıları, korkuları, ayrılıkları, yalnızlıkla rı, sevgileri, beklentileri yer almıştı bu kitabında. Bu ilk kitabındaki şiirlerin de arı bir dil kullanmış ve şiirlerinin özüne uygun bir söyleyişe yer vermişti. Bu söyleyiş, biçim ve öz ile değişik so runlara yönelmiştir. Sözcük oyunların dan kaçınmıştır. Şiirimize dişisel (ka- dınsal) ve böylece kişisel bir ses de ge tirmişti. Yalnızlık duygularının ağır
bastığı şiirlerinde önemli bir başarı çiz gisine ulaşmıştı. Mübeccel İzmirli ile yaptığı konuşmasında, “..kadın ozan da bir kadın yumuşaklığı, sığınma iste ği, ana sevgisi, bağlılığı (ana sadakati), çocuğuyla kocası arasındaki aracılığı yansıtmalı şiirinde” demiştir (Varlık, 5 Ocak 1964). Gene aynı konuşmasın da, ölçü ve uyak konusunda da şunları belirtmişti: “Ölçülerin, uyakların (ve- zin-kafiye) şiire bir kolaylık getirdiği makûl bir düşünce. Şiir yaratımında müzik ve ritm önemli bir faktördür. Ancak kullanıla kullanıla eskimiş, alı şılmış ölçü ve uyaklardan yararlanma dan da bunlar sağlanabilir. ‘ Kamyon lar kavun taşır ve ben’ mısramda oldu ğu gibi yalnız N harfinden faydalanıp ahenkli mısralar yazmak da mümkün, uyakla yazmak da. Biri kolay, biri zor; aradaki fark bu! içinde müzikle ritm olan her mısra şiir olamayacağı gibi uyaklarla düzyazılar da yazılabilir”. Bu konuşmasında Divan ve Halk şiirimizi okuduğuna değinmiş, “şiirlerimde Di
van edebiyatının mübalâğası, Halk edebiyatının yalınlığı var/ ../ Makine leşmiş çağımızda, biraz fazlaca şişiril miş hayal gücü, yalanların cirit attığı dünyamızda birer yalınlık” demiştir. Şiirlerine baktığımızda yalınlığı görü yoruz. Bu yalınlık daha sonraki kitap larında yer alan şiirlerinde de görül mektedir. Ona göre, Divan edebiyatı nın ana ilkesi sevi şiirleri yazmak oldu ğundan yazdığı sevi şiirleri bakımın dan kendini bu şiirin yakmında gör mektedir; yoksa dil ve ölçü bakımın dan, uyak yönünden böyle bir yakınlı ğı sözkonusu değildir. “Ozanın şiiriyle yaşaması arasındaki ilişki genellikle, ozanın başından geçen anıların mısra- lara yansıması şeklinde yorumlanır. Bir çeşit günlük tutmak ya da mektup lar yazmak gibi.” Bu anlayış içinde olan ozanın şiirlerine baktığımızda, yaşamı boyunca karşılaştığı durumları şiirlerine konu aldığını görürüz. İşçi lerle ilgili şiirleri de vardır ve bunlar daha çok Gözlerimde Atlar Koşu- yor’da görülür: Davullar Vurur adlı ki tabında da “Eylem Koyalım”, “Görece Güzel” adlı şiirleri bu konuya dönük tür. Toplumsal şiirleri ise gene aynı ki taplarında çoğunluktadır. Davullar Vurur’da toplumumuzun belirli bir sürecinde, 1970 darbesi öncesindeki olaylara ve kişilere dönük şiirlerinin bulunduğunu saptıyoruz. Bunlar da toplumsal nitelikli şiirler olarak değer lendirilmelidir diyorum.
Emi adlı kitabı yayımlandığında şiir lerinde dişisel bir özellik bulunduğuna değinmiş, yukarıda da böyle bir nokta ya yer vermiştim. Bu kitapta aşk şiirleri oldukça fazlaydı: “Sesleniş”, “İçkiler le”, “Ölürüm”, “Önlediğim” ve “Kuş ku” . Davullar Vurur’da iki şiiri bu kü meye konulabilir. Bunların yanında cinselliğe dönük şiirleri de vardır. Bu tür şiirlerini daha çok Sen Kraldın Taçsız adlı kitabında buluyoruz. Söz gelimi, “Ben Gidiyorum Artık”, “Göz lerde Güzel Olan” ve “Ağır Basar Alış
kanlık” anılabilir. Ö bür kitaplarında da bu tür bir iki şiiri vardır.
Şiirlerinde kadınların başka durum larına değinenleri de vardır elbette. İş arayan kadınlar, umarsızlıklar içinde çırpınanlar, savaşlarda erkeklerinde yanında yer alanlar bu tür şiirlerinden- dir. Davullar Vurur’da “Umuda D ur mak”, ödül de alan “Kadın Yılı”, Sen Kraldın Taçsız’da “Savaştan Arta Ka lanlar”, “Kadınlarız Saçları Uzun” ve “Bavulumu Alıp Yoluna” ile Gözle rimde Adar Koşuyor’daki ödüllü “İş Arayan Kadın” bu arada anılabilir. Ana, baba, kardeş ve koca ile ilgili aile şiirleri de var. Gözlerimde Atlar Ko şuyor’daki “Görmedim Sevginin Böy- lesini” adlı uzun şiiri bu bakımdan il ginç ve başarılıdır. Aynı kitaptaki “Gerçeği Yansıtma” ise ödül de almış tır. Bir iki kadar da doğa üzerine şiiri saptanmıştır.
Böylece, onun şiirindeki anakonula- ra değinmiş oldum. Genellikle insan cıl bir sevgiyi buluyoruz şiirlerinde. Bu sevginin ana ve babadan geldiğini seziyoruz. Bir şiirinin sonundaki “Ne gezer kin, garez/fışkırıyor içimden/ dostluk, sevgi, barış” dizeleri sevgisi nin derinliğini ve genişliğini göster mektedir. insanlar arasında dostluk, barış ve sevgi olmasını ister. Bunun için de bu “çakıl dikenli yolu” yılgınlık duymadan “tırmanmak/tırmanmak gereklidir”. Bir şiirinin adını da “Barış Ekeceğiz” koymuştur, ama, ekmek başka yeşertmek gene başka bir olay, bir olgudur. Onun şiirlerinde insanla ra düşmanca davramşlardan, dosduk- ları kötüye kullananlardan duyulan tiksinti ve nefret de dizeleşerek yansı tılmıştır.
Menemencioğlu, şiirlerinde arı ve yadırganmayan bir dil kullanmış; şiir lerinin özüne uygun biçimler kurmuş tur. Sözcükleri çeşidi anlamlarda kul lanmaktan ve böylece söz sanatı .yap maktan genellikle kaçınmış, söyleye ceğini olduğu gibi söyleme yolunda yürümüştür. Cinselliğe dönük şiirle rinde kapalı bir gitmiştir. Ölçü ve uyak endişesinden uzak, dizelerde harflerin yarattığı bir ritme ve müzika- liteye önem vermiştir. Ödül kazanmış ve basılmış oyunundaki kurgunun ve konuşmaların da başarılı olduğunu söyleyebiliriz.
Muazzez Menemencioğlu’nun otu zuncu sanat yılını kutlar, kendisine de sağlıklı uzun ömür dilerim. ■