SAYFA
£tf
,
7
B U AŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
Nâzım Hikmet
Eskişehir'de
Anma toplantıları kültür mirasımıza sahip çıkma bilincim izin sim gesi olarak görünüyor yakın tarihi mizde. Bizden önceki kuşak bu tü r törenleri “ihti fal” sözcüğüyle karşılıyordu.
1910’lu, 20’li yıllarda anma toplantılarının gönül lü düzenleyicisi edebiyat tarihine de geçm iştir:
Yenikapı M evlevihanesi (1913), İstanbul ve Bo ğaziçi (1928) adlı yapıtların yazarı “Ihtifalci Ziya.. ” 1960’tan sonra Türk Edebiyatçılar B irliği, Türki ye Yazarlar Sendikası, PEN Yazarlar Derneği, Ede biyatçılar Derneği vb. kuruluşlar üstlendi anma toplantısı düzenleme görevini. Bu törenler genç ku- şaklann kendilerinden önceki kuşaklara borçları nı ödemesi ve kültür gelişim ine süreklilik kazan dırmanın yollarından biri sayılmalı.
Bizim edebiyat loncasının siyasal iktidarlara kar şın her koşulda Nâzım Hikm et, Sabahattin Ali ve 1940 kuşağı yalnız bırakılmışlannın değerlerini koruma görevlerini yerine getirdiğini yadsıyabilir mi yiz?
“Tahkim" aldatmacasının yasallaştığı günümüz de kültür emperyalizm inin gizli açık saldırılarına karşı savunma araçlarımız o denli sınırlı ki...
Ama umarsızlığın tuzağına mı düşeceğiz?.. 16 Ocak Pazar günü Eskişehir’de Çağdaş Ya şamı Desteklem e D erneği’nin düzenlediği “98. Doğum Yıldönümünde Nâzım Hikmet Anısına Kül tür ve Sanat Gecesi” , bireysel ve kurumsal özgür lüğümüzün savunma aracına dönüşmesi oldu ben ce.
Cüneyt Türel, Tilbe Saran, Turgay Fişekçi, Tuncer Tercan’la birlikte katıldığım toplantıda iz leyenlerin coşkusunu görm eliydiniz.
Hele Cüneyt’in yorumladığı “Ölüme Dair”, “Se- bastian Bach’ın I Numaralı Do M inör Konçerto- s u "nu, Tilbe’nin “Akrep Gibisin Kardeşim "İni, he le Tuncer’in türkülerini dinlerken,.
İlk kez 1946’da Yığın dergisinde karşılaştım “Ölü me Dair" şiiriyle. Nâzım H ikm et’imiz, İbrahim Sab- ri takm a adıyla kullanıyordu hapishanedeki şairin özgürlüğünü.
Altı bölümden oluşan bu büyük şiire bilinçaltı akı mının edebiyatım ızdaki ilk örneklerinden biri diye biliriz.
Hücre yalnızlığındaki adam düşünsel olanla ya şanm akta olan arasındaki görünür görünmez iliş kilere dalıp giderken gerçeğin duyarlığını, duyar lığın gerçeğini duyum satır bize.
Öyküsel anlatımdan olabildiğince uzak bir sü reçte şairin hücresine girerek konuklarıyla birlikte gibiyizdir.
Kayalar köylü Yakup, m uharrir Ahm et Cem il, Osman oğlu Haşim..
“Memleketimden İnsan Manzaraları "nöaki kimi kişileri anlatırken rastladığımızın aksine tipleştirm e- ye çalışmaz onlan. Onlann yaşamlannda en trajik olanı sezdirerek, yer yer “kara mizah’ öğelerine baş vurarak, sömürü düzeninin neden olduğu tersliğe tepkisini gizlemeyerek şairce düşünürlüğünü ser gilerken yapının bütünlüğünü gözetir Nâzım.
Okuyacağımız dizelerde somutlandığı gibi, dün ya görüşü, ustalığının içeriğinde dallanmış görü nür.
“Neden öyle yüzüme b ir acayip bakılıyor, Os man - oğlu Haşim? - Ne tuhaf şey, - hani siz öl müştünüz kardeşim, - İstanbul limanında, - kömür yüklerken b ir ecnebi şilebine, - kömür küfesiyle be raber - düşmüştünüz ambarın dibine. - Şilebin vinci çıkarmıştı nâşınızı - ve paydostan önce yı kamıştı - kıpkırmızı kanınız - simsiyah başınızı. ”
Çok uzun süren m ahpusluk yıllarında ölüm cül hastalıklardan ikisini tanıdığı için henüz kırk yaşı na gelmeden ölüm düşüncesinin uzantılarına yal nızlığında katlanıyordu Nâzım. Bu direnişin yansı malarıyla çok şiirinde karşılaşıyoruz.
“Ölüme Dair” kendi korkularından kaynaklanmı yor.
Bir Acem şairinin “Ölüm adildir” sözüne içerle mesini, bu şiirin “tahrik edici” gücü olarak düşün mek doğru m udur bilem iyorum , ama derinlikteki ana temanın ölüm dahil sınıfsal çelişki olduğu açık.
“B ir acem şairi, - ölüm âdildir, diyor, - Aynı haş metle vurur şâhı, fakiri. - Haşim, - Neden şaşıyor sunuz? - Hiç duymadınız mıydı kardeşim, - her hangi b ir şahın b ir gemi ambannda, - b ir kömür küfesiyle öldüğünü?
-“B ir eski acem şairi, - ölüm âdildir, diyor. - Ya kup, - ne güzel güldünüz iki gözüm! - Yaşarken b ir kere olsun, - böyle gülmemişsinizdir; - fakat bekleyin bitsin sözüm. - B ir eski acem şairi, - ölüm âdil... - Şişeyi bırakın Ahm et Cemil, - Boşuna hid det ediyorsunuz. - Biliyorum ölümün âdil olması için, hayatın âdil olması lazım, diyorsunuz.
-Bir eski acem şairi... - Dostlar, beni bırakıp, dost lar böyle hışımla, - nereye gidiyorsunuz?”
Nâzım H ikm et’in anma toplantılarıyla tükene cek şairlerden olmadığını biliyoruz, ama gene de onunla birlikte olmanın güzelliğini yaşatıyor bu toplantılar.
Bilincinizin ışıdığını duyuyorsunuz. Dizeler yeni yeni güç kaynaklan kazandınyor direnç adamı kim liğinize.
Nâzım’ı Eskişehir’de ilk kez konuk eden Çağdaş Yaşamı Destekleme Dem eği’nin yöneticilerine se lam...
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi