• Sonuç bulunamadı

Bazı simbiyotik mikroorganizma karışımı uygulamalarının farklı asma anacı çeliklerinde köklenme ve bitki gelişimi üzerine etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bazı simbiyotik mikroorganizma karışımı uygulamalarının farklı asma anacı çeliklerinde köklenme ve bitki gelişimi üzerine etkileri"

Copied!
68
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

BAZI SĠMBĠYOTĠK MĠKROORGANĠZMA KARIġIMI UYGULAMALARININ FARKLI ASMA ANACI ÇELĠKLERĠNDE KÖKLENME

VE BĠTKĠ GELĠġĠMĠ ÜZERĠNE ETKĠLERĠ

Aynur BAĞÇEVLĠ

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı

Eylül-2010 KONYA

(2)
(3)
(4)

iv

ÖZET

YÜKSEK LĠSANS

BAZI SĠMBĠYOTĠK MĠKROORGANĠZMA KARIġIMI UYGULAMALARININ FARKLI ASMA ANACI ÇELĠKLERĠNDE KÖKLENME VE BĠTKĠ GELĠġĠMĠ

ÜZERĠNE ETKĠLERĠ

Aynur BAĞÇEVLĠ

Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı

DanıĢman: Prof. Dr. Zeki KARA

2010, 54 Sayfa Jüri

Prof. Dr. Zeki KARA Prof. Dr. Mustafa KELEN Yrd. Doç. Dr. Aydın AKIN

Simbiyotik mikroorganizmalar, diğer bitkilerde olduğu gibi bağcılıkta da havanın serbest azotunun bağlanması, topraktaki fosfatın dönüĢümü, bitkilerin su ve minerallere daha kolay ulaĢması, dengeli beslenme, biyotik ve abiyotik stres faktörlerine karĢı bitki direncinin sağlanması gibi önemli yararlar sağlamaktadır. Olumlu etkileri belirlenen türlerin bazı streinlerinden yetiĢtiricilikte yararlanılmak üzere saf veya mikorizal preparasyonlar halinde giderek daha fazla kullanılmaktadır.

Bu çalıĢmada, bazı simbiyotik canlıların karıĢımı olarak hazırlanan Bio-one (Azotobacter vinelandii, Clostridium pasteurianum), Bioplin (Azotobacter chroococum, Azotobacter vinelandii), Vitormone (Azotobacter chroococum, Azotobacter vinelandii) ve Endo Roots (Glomus intraradices, G. mossea, G. aggregatum, G. clarum, G. monosporus, G. deserticola, G. brasilianum, G. Etunicatum ve Gigaspora margarita) adlı ticari preparat halindeki mikoriza kokteylleri kullanılmıĢtır. YetiĢtirme ortamı olarak 1:1 oranında perlit torf karıĢımı içeren tüplere doğrudan dikilen 41 B, 99 R, 110 R, 140 Ru ve 1103 P asma anacı çeliklerine, ilkbahar sonunda çeliklerde tomurcuklar uyanıp büyümeye geçtikleri dönemde uygulanmıĢtır. Makro ve mikro beslenme düzeyine etkileri yaprak analizleri ile belirlenmiĢtir. Vegetatif geliĢme ve fidan geliĢme düzeylerine etkileri vegetasyon sonunda yapılan ölçümlerle incelenmiĢtir.

(5)

v

Ülkemizde kullanıma sunulmuĢ bulunan ve piyasadan temin edilen Bioplin, Bio-one, Endo Roots ve Vitormone ticari preparatlarının ihtiva ettiği mikoriza streinleri denendikleri asma anaçları çeliklerinden geliĢen köklerde kısa sürede koloni oluĢturup genç fidanların mineral beslenmesini farklı düzeylerde etkilemiĢlerdir. Anaç türlerine ve uygulanan preparasyonlara göre farklı düzeylerde olmakla birlikte tüm uygulamalar TSE 3981 nolu Tüplü Asma Fidanı Standardı dikkate alınarak değerlendirildiğinde fidan geliĢme değerlerini olumlu yönde etkilemiĢ ve ümit var sonuçlar ortaya koymuĢlardır.

Anahtar Kelimeler: Asma anacı, Fidan geliĢmesi, Bio-one, Bioplin, Endo

(6)

vi

ABSTRACT

MS THESIS

EFFECTS OF SYMBIOTIC MICROORGANISMS MIXTURE APPLICATIONS ON DIFFERENT GRAPE ROOTSTOCKS CUTTINGS OF ROOTING AND

PLANT GROWTH

Aynur BAĞÇEVLĠ

THE GRADUATE SCHOOL OF NATURAL AND APPLIED SCIENCE OF SELÇUK UNIVERSITY

THE DEGREE OF MASTER OF SCIENCE IN HORTSCIENCE

Advisor: Prof. Dr. Zeki KARA

2010, 54 Pages

Jury

Prof. Dr. Zeki KARA Prof. Dr. Mustafa KELEN Yrd. Doç. Dr. Aydın AKIN

Symbiotic microorganisms provide significant benefits in vineyards like other plants such as useful for free nitrogen fixing from air, phosphate transformation in soil, making plant roots for water and minerals more easily achieved, balanced nutrition of plants, develop the resistance of plants to biotic and abiotic stress factors. Mychorrhizae, due to the positive effects of the specified strains in some genus increasingly have being used in farming to take advantage of the effects as pure strains and/or mycorrhizal preparation.

In this study, some symbiotic mychorrhizae as Bio-one (Azotobacter vinelandii, Clostridium pasteurianum), Bioplin (Azotobacter chroococum, Azotobacter vinelandii), Vitormone (Azotobacter chroococum, Azotobacter vinelandii) and Endo Roots (Glomus intraradices, G. mossea, G. aggregatum, G. clarum, G. monosporus, G. deserticola, G. brasilianum, G. etunicatum, and Gigaspora margarita) by commercial preparationswere used. Mychorrhizae cocktails applied grapevine rootstock cuttings were 41 B, 99 R, 110 R, 140 Ru and 1103 P that were in 1:1 perlite peat mix containing tubes directly planted, at the end of spring as buds just start to grow up. Effects on macro and micro elements were analyzed by leaf samples. Effects on vegetative growth

(7)

vii

and plant growth level were described by measurements of vegetative development at the end of vegetation period.

Bioplin, Bio-one, Endo Roots and Vitormone that all were registered in our country and obtained in market as commercial preparations containing the mychorrhizae strains that colonized in the short time on the roots of applied grape rootstocks cuttings and effected mineral nutrition of young plants as different levels. The influence were different levels by rootstock species and applied commercial preparations but all applications taking into account the evaluation seedling growth values positively affected by Tube Grapevine Standard number TSE 3981 and the results were hopeful for grape rootstock propagations.

Key words: Grape rootstocks, Seedling growth, Bio-one, Bioplin, Endo Roots,

(8)

viii

ÖNSÖZ

Tez çalıĢmam süresince yardımlarından dolayı Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümünden ArĢ. Gör. Muzaffer ĠPEK‟e, Uzm. Musa SEYMEN‟e ve ArĢ. Gör. ġeyma ARIKAN‟a, Toprak Bölümü Laboratuarı çalıĢanlarına, çalıĢmalarım boyunca desteğini eksik etmeyen ailem ile akademik kariyerimin ilk basamağını çıkarken elimden tutan, derin bilgisiyle araĢtırma ufkumu geliĢtiren danıĢman hocam Prof. Dr. Zeki KARA‟ya teĢekkürü bir borç bilirim.

Aynur BAĞÇEVLĠ KONYA-2010

(9)

ix ĠÇĠNDEKĠLER ÖZET ………...ıv ABSTRACT ………vı ÖNSÖZ………..vııı ĠÇĠNDEKĠLER ………...ıx

SĠMGELER VE KISALTMALAR ………...xi

ÇĠZELGELER LĠSTESĠ……….……….xıı ġEKĠLLER LĠSTESĠ………...xııı 1. GĠRĠġ ... 1 2. KAYNAK ARAġTIRMASI ... ………..4 3. MATERYAL VE METOT ... ………13 3.1. Materyal ………...13 3.2. Metod ………...16

3.2.1. Endo Roots (Mikoriza) uygulaması………16

3.2.2. Bioplin uygulaması……….16

3.2.3. Bio-one uygulaması………17

3.2.4. Vitormone uygulaması………...17

3.3. Fidanlarda Yapılan Ölçümler ve Sayımlar………..17

3.3.1. Sürgün çapı (mm)………...17

3.3.2. Sürgün uzunluğu (cm)………17

3.3.3. Yaprak sayısı (adet)………18

3.3.4. Sürgün geliĢme düzeyi………...18

3.3.5. Yaprak alanı (cm2 )……….18

3.3.6. Ana sürgün sayısı (adet)……….18

3.3.7. Koltuk sürgünü sayısı (adet)………...18

3.3.8. Yaprak yaĢ ağırlığı (g)………18

3.3.9. Yaprak kuru ağırlığı (g)………..18

3.3.10. Yaprak Analizi………..18

3.3.11. Verilerin değerlendirilmesi………...19

4. ARAġTIRMA SONUÇLARI VE TARTIġMA………...20

4.1. Endo Roots ve Vitormone Uygulamalarının 41 B Anacının Vegetatif GeliĢme Karakterleri Üzerine Etkileri ………....20

4.2. Bioplin ve Endo Roots Uygulamalarının 99 R Anacının Vegetatif GeliĢme Karakterleri Üzerine Etkileri ………25

4.3. Bio-one ve Vitormone Uygulamalarının 110 R Anacının Vegetatif GeliĢme Karakterleri Üzerine Etkileri………30

(10)

x

4.4. Bio-one, Bioplin ve Endo Roots Uygulamalarının 140 Ru Anacının Vegetatif

GeliĢme Karakterleri Üzerine Etkileri………..35

4.5. Bioplin, Vitormone ve Kontrol Uygulamalarının 1103 P Anacının Vegetatif GeliĢme Karakterleri Üzerine Etkileri………..40

4.6.TARTIġMA………...45

5. SONUÇLAR VE ÖNERĠLER……….. …...50

KAYNAKLAR .. ………51

(11)

xi

SĠMGELER VE KISALTMALAR

Simgeler

Pb………… KurĢun Mo………... Molibden

Cd………... Kadmiyum Mn………... Mangan

N…………. Azot Zn………… Çinko

K…………. Potasyum Fe………… Demir

Ca………... Kalsiyum Cu………… Bakır

Mg……….. Magnezyum C………….. Karbon

B…………. Bor P………….. Fosfor

S………….. Kükürt Se………… Selenyum

NaCl……… Sodyum Klorür H2O2……... Hidrojen Peroksit

H2SO4 Hidrojen Sülfirik Asit Kısaltmalar

VAM………. Vesiküler Arbüsküler Mikoriza AMF………. Arbüsküler Mikorizal Fungus AM………... Arbüsküler Mikoriza

ml…………. Mililitre mm………... Milimetre cm…………. Santimetre l………. Litre

(12)

xii

ÇĠZELGELER LĠSTESĠ

Çizelge 4.1. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacında vegetatif

geliĢme üzerine etkileri………

2 20

Çizelge 4.2. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacında yaprakta

makro besin maddesi içeriği (ppm) üzerine etkileri……….

2 24

Çizelge 4.3. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacında yaprakta

mikro besin maddesi içeriği (ppm) üzerine etkileri………

2 25

Çizelge 4.4. Bioplin ve Endo Roots uygulamalarının 99 R anacında vegetatif

geliĢme üzerine etkileri………

2 25

Çizelge 4.5. Bioplin ve Endo Roots uygulamalarının 99 R anacında yaprakta

makro besin maddesi içeriği (ppm) üzerine etkileri………

2 29

Çizelge 4.6. Bioplin ve Endo Roots uygulamalarının 99 R anacında yaprakta

mikro besin maddesi içeriği (ppm) üzerine etkileri………

3 30

Çizelge 4.7. Bio-one ve Vitormone uygulamalarının 110 R anacında vegetatif

geliĢme üzerine etkileri………

3 30

Çizelge 4.8. Bio-one ve Vitormone uygulamalarının 110 R anacında yaprakta

makro besin maddesi içeriği (ppm) üzerine etkileri……….

3 34

Çizelge 4.9. Bio-one ve Vitormone uygulamalarının 110 R anacında yaprakta

mikro besin maddesi içeriği (ppm) üzerine etkileri………

3 35

Çizelge 4.10. Bio-one, Bioplin ve Endo Roots uygulamalarının 140 Ru anacında

vegetatif geliĢme üzerine etkileri………

3 35

Çizelge 4.11. Bio-one, Bioplin ve Endo Roots uygulamalarının 140 Ru anacında

yaprakta makro besin maddesi içeriği (ppm) üzerine etkileri………

3 40

Çizelge 4.12. Bio-one, Bioplin ve Endo Roots uygulamalarının 140 Ru anacında

yaprakta mikro besin maddesi içeriği (ppm) üzerine etkileri………

3 40

Çizelge 4.13. Bioplin ve Vitormone uygulamalarının 1103 P anacında vegetatif

geliĢme üzerine etkileri………

4 40

Çizelge 4.14. Bioplin ve Vitormone uygulamalarının 1103 P anacında yaprakta

makro besin maddesi içeriği üzerine (ppm) etkileri………

4 44

Çizelge 4.15. Bioplin ve Vitormone uygulamalarının 1103 P anacında yaprakta

mikro besin maddesi içeriği üzerine (ppm) etkileri……….

4 44

(13)

xiii

ġEKĠLLER LĠSTESĠ

ġekil 3.1. Plastik poĢetlere dikilmiĢ çelikler……….. 15

ġekil 3.2. Endo Roots‟un uygulanması……….. 16

ġekil 3.3. Bioplin‟in uygulanması……….. 16

ġekil 3.4. Bio-one‟nın uygulanması……… 17

ġekil 4.5. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacında sürgün uzunluğuna etkileri……….. 21

ġekil 4.6. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacına sürgün çapına etkileri………... 21

ġekil 4.7. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacında yaprak sayısı üzerine etkileri………. 22

ġekil 4.8. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacında sürgün geliĢme düzeyine etkileri………. 22

ġekil 4.9. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacında yaprak alanına etkileri………. 23

ġekil 4.10. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacında ana sürgün sayısına etkileri……… 23

ġekil 4.11. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacına yaprak yaĢ ağırlığına etkileri……….. 24

ġekil 4.12. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacında yaprak kuru ağırlığına etkileri……….. 24

ġekil 4.13. Bioplin ve Endo Root uygulamalarının 99 R anacında sürgün uzunluğuna etkileri……….. 26

ġekil 4.14. Bioplin ve Endo Root uygulamalarının 99 R anacında sürgün çapına etkileri……….. 26

ġekil 4.15. Bioplin ve Endo Root uygulamalarının 99 R anacında yaprak sayısına etkileri……….. 27

ġekil 4.16. Bioplin ve Endo Root uygulamalarının 99 R anacında sürgün geliĢme düzeyine etkileri……….. 27

ġekil 4.17. Bioplin ve Endo Root uygulamalarının 99 R anacında yaprak alanına etkileri……….. 28

ġekil 4.18. Bioplin ve Endo Roots uygulamalarının 99 R anacında ana ve koltuk sürgün sayılarına etkileri………. 28

ġekil 4.19. Bioplin ve Endo Roots uygulamalarının 99 R anacında yaprak yaĢ ağırlığına etkileri……….. 29

ġekil 4.20. Bioplin ve Endo Roots uygulamalarının 99 R anacında yaprak kuru ağırlığına etkileri……….. 29

ġekil 4.21. Bio-one ve Vitormone uygulamalarının 110 R anacında sürgün uzunluğuna etkileri……….. 31

ġekil 4.22. Bio-one ve Vitormone uygulamalarının 110 R anacında sürgün çapına etkileri……….. 31

ġekil 4.23. Bio-one ve Vitormone uygulamalarının 110 R anacında yaprak sayısına etkileri……….. 32

ġekil 4.24. Bio-one ve Vitormone uygulamalarının 110 R anacında sürgün geliĢme düzeyine etkileri……….. 32

ġekil 4.25. Bio-one ve Vitormone uygulamalarının 110 R anacında yaprak alanına etkileri……….. 33

(14)

xiv

sürgün sayılarına etkileri………. 33

ġekil 4.27. Bio-one ve Vitormone uygulamalarının 110 R anacında yaprak yaĢ

ağırlığına etkileri……….. 34

ġekil 4.28. Bio-one ve Vitormone uygulamalarının 110 R anacında yaprak kuru

ağırlığına etkileri……….. 34

ġekil 4.29. Bio-one, Bioplin ve Endo Roots uygulamalarının 140 Ru anacında

sürgün uzunluğuna etkileri……….. 36

ġekil 4.30. Bio-one, Bioplin ve Endo Roots uygulamalarının 140 Ru anacında

sürgün çapına etkileri………... 36

ġekil 4.31. Bio-one, Bioplin ve Endo Roots uygulamalarının 140 Ru anacında

yaprak sayısına etkileri……… 37

ġekil 4.32. Bio-one, Bioplin ve Endo Roots uygulamalarının 140 Ru anacında

sürgün geliĢme düzeyi etkileri………. 37

ġekil 4.33. Bio-one, Bioplin ve Endo Roots uygulamalarının 140 Ru anacında

yaprak alanına etkileri………. 38

ġekil 4.34. Bio-one, Bioplin ve Endo Roots uygulamalarının 140 Ru anacında ana

ve koltuk sürgün sayılarına etkileri………. 38

ġekil 4.35. Bio-one, Bioplin ve Endo Roots uygulamalarının 140 Ru anacında

yaprak yaĢ ağırlığına etkileri………... 39

ġekil 4.36. Bio-one, Bioplin ve Endo Roots uygulamalarının 140 Ru anacında

yaprak kuru ağırlığına etkileri………. 39

ġekil 4.37. Bioplin ve Vitormone uygulamalarının 1103 P anacında sürgün

uzunluğuna etkileri……….. 41

ġekil 4.38. Bioplin ve Vitormone uygulamalarının 1103 P anacında sürgün çapına

etkileri……….. 41

ġekil 4.39. Bioplin ve Vitormone uygulamalarının 1103 P anacında yaprak

sayısına etkileri……… 42

ġekil 4.40. Bioplin ve Vitormone uygulamalarının 1103 P anacında sürgün geliĢme

düzeyine etkileri……….. 42

ġekil 4.41. Bioplin ve Vitormone uygulamalarının 1103 P anacında yaprak alanına

etkileri……….. 42

ġekil 4.42. Bioplin ve Vitormone uygulamalarının 1103 P ana ve koltuk sürgün

sayılarına etkileri………. 43

ġekil 4.43. Bioplin ve Vitormone uygulamalarının 1103 yaprak yaĢ ağırlığına

etkileri……….. 43

ġekil 4.44. Bioplin ve Vitormone uygulamalarının 1103 yaprak kuru ağırlığına

(15)

1. GĠRĠġ

Dünya üzerinde ekonomik olarak çok büyük bir önemi olan bağcılık, üzümden elde edilen ürünlerin çeĢitliliği ve zenginliği, konunun birçok yönleri ile ele alınmasına ve araĢtırılmasına sebep olmuĢtur. Milyonlarca yıl öncesine kadar inen bir geçmiĢe sahip asmanın kökeni konusunda zaman zaman çok değiĢik görüĢler ileri sürülmüĢ; jeolojik ve arkeolojik buluntular asmanın çok büyük bir form zenginliğine sahip olduğunu göstermiĢtir. Bu nedenle, bilim adamları dünya üzerinde asmanın kökeni ve onun taksonomisi konularında çok geniĢ araĢtırmalar yapmıĢlardır.

TUĠK verilerine göre Türkiye‟de ekilen alan 163358541 da olup bunun 7414411 dekarında sebzecilik, 24153989 dekarında meyvecilik ve 4790239 dekarında da bağcılık yapılmaktadır (www.tüik.gov.tr). Bağcılığın ülkemizde çok eski bir geçmiĢe sahip olmasına karĢın, yetiĢtiricilik ile ilgili çözüm bekleyen pek çok sorunları bulunmaktadır.

Hızla artan nüfus ve teknolojik geliĢmeler doğa üzerinde büyük tahribatların oluĢmasına yol açmıĢtır. Bunların sonucu olarak çevre kirliliği toprak ve yaĢamını toprakta sürdüren canlıları tehdit eder duruma gelmiĢtir. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren artan nüfus baskısının oluĢturduğu besin talebi ile birlikte tarımsal üretimde konvansiyonel tarım denilen, yoğun girdi kullanılarak yapılan üretim sistemi yaygın olarak tarımda kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Tarımsal üretimde verimin artması için yapılan yoğun girdi kullanımı ile birlikte, sürdürülebilirlik ters oranda bir gerileme göstermiĢ ve bu durumdan tarımsal üretim olumsuz yönde etkilenmiĢtir. Bu olumsuzluk baĢta toprağın biyolojik ve kimyasal parametreleri olmak üzere toprak mikroorganizmalarını olumsuz yönde etkilemiĢtir.

Yakın zamana kadar topraktan alınabilirliği yavaĢ olan bitki besin elementlerinin alımının yalnızca bitki kökleri tarafından sağlandığı sanılırken son yıllarda yapılan araĢtırmalar, bitki besin elementlerinin köklerin yanı sıra çoğunlukla mikoriza diye adlandırılan ve teĢhisi mikroskop altında yapılan, birim cm kök uzunluğu baĢına yüzlerce metre uzunluğunda hif üreten bazı mantar türleri tarafından alındığını ortaya koymuĢtur. Bu mikroorganizmalar doğadaki bitkilerin %95‟inde bulunup, iyi bir infeksiyon gerçekleĢtiğinde baĢta fosfor olmak üzere çinko, bakır, potasyum, azot ve suyun bitkilerce alımını birkaç kat artırmaktadır. Bunun yanı sıra, bitkiler daha iyi beslendiklerinden hastalık ve zararlılara karĢı daha dayanıklı olmaktadırlar. Üstelik bitkiye büyümeyi teĢvik edici maddeler (hormonlar) sağlanmasında, ağır metal toksitesine karĢı dayanıklılığın artırılmasında, bahçeye dikilen fidanların büyüme

(16)

olasılığının azaltılmasında, kök hastalıklarının kontrolünde katkısı olduğu belirtilmektedir (OrtaĢ, 1997).

Mikroorganizma aktivitesi içerisinde yer alan mikoriza ilk kez 1885 yılında Frank tarafından kullanılmıĢ ve kökeni Yunancaya dayanan simbiyotik bir yasam biçimidir. Doğadaki bitki türlerinin %95‟ten fazlasının kök yapıları mikoriza mantarları ile simbiyotik yaĢam içindedirler (Daniels ve Menge 1981; Bagyaraj, 1991). Bu simbiyotik yaĢam gereği bitki mikorizaya enerji kaynağı olarak karbonlu bileĢik olan karbonhidrat vermekte, buna karĢılık mantar da bitkinin gereksinim duyduğu mineral besin elementleri ve su alımını sağlamaktadır (Smith ve Read, 1997). Konukçu bitki ile mikoriza arasındaki simbiyotik iliĢki ekosistemdeki besin döngüsü yanında, bitki topluluklarının canlılığının devamını sağlamaktadır (Bagyaraj ve Manjunath, 1981). Bazı bitki türlerinin kök yapısının bitki besin maddelerinden yeterince yararlanamadıkları saptanmıĢtır, çünkü bu bitki kökleri toprakla yeterince teması sağlamamakta ve mevcut absorbe edilmiĢ olan bitki besin elementlerini yeterli düzeyde alamamaktadırlar. Özellikle bu tür bitkiler için mikoriza çok daha büyük bir önem taĢımaktadır.

Mikroorganizmalar, her birinin kendine özgü oluĢları, özel kültür ve çevre koĢulları altında önceden tahmin edilemeyen yapı ve biyosentetik yetenekleri ile canlı bilimlerinde ve diğer bazı alanlardaki zor problemlerin çözümlenmesinde öncelik almıĢlardır. Son elli yıl içerisinde, medikal teknolojinin geliĢiminde, insan ve hayvan sağlığında, gıda iĢlenmesinde, gıdaların güvenli ve kaliteli oluĢlarında, genetik mühendisliğinde, çevrenin korunmasında, tarımsal biyoteknoloji ve özellikle tarımsal ve evsel atıkların değerlendirilmesinde mikroorganizmaların baĢarılı örneklerini görmek mümkündür. Toprak verimliliğini artıran ve bitki geliĢimine katkıda bulunan mikroorganizmalar, “biyogübreler” olarak adlandırılıp tarımda mikrobiyal aĢı materyallerinin hazırlanmasında kullanılmaktadır. Bazı mikroorganizmalar da bitki sağlığını artıran ve yüksek verim alınmasına katkı sağlayan maddeleri (örneğin, vitaminler ve bitki hormonları gibi) üretmektedirler. Bu mikroorganizmalar, “fitostimulatorlar” olarak adlandırılmakta ve ürün verimini artırmak için mikrobiyal aĢı olarak üretimleri üzerine çalıĢmalar yürütülmektedir. Diğer bir grup mikroorganizma, bitkinin doğal savunma mekanizmasını teĢvik edecek bileĢikleri üreterek bitkinin patojenlere karĢı direncini geliĢtirmektedir. Bu mikroorganizmalar da “biyopestisitler” olarak adlandırılmakta ve biyolojik kontrolü sağlamaktadır.

(17)

Yüksek verim ve kalite, yoğun tarım teknikleri ve yüksek miktarda gübre kullanımını gerektirmekte, bu da hem maliyeti yükseltmekte hem de çevre problemlerine yol açmaktadır. Bu nedenle, son yıllarda çevre dostu sürdürülebilir tarım teknikleri üzerinde durulmaktadır (EĢitken ve ark., 2002). Sentetik kimyasallar yerine faydalı mikroorganizmalardan oluĢan biyogübrelerin kullanımı ile bitki büyümesini artırmakta, çevreye verilen zarar önlenmekte ve toprak verimliliği korunmaktadır (O‟Connella, 1992).

Bitki kök bölgesinde bitkilerle ortak yaĢayan birçok bakteri türünün mevcut olduğu ve bunların bazılarının bitkilerde verim ve kaliteyi artırdığı bildirilmektedir. Acinetobacter, Alcaligenes, Arthrobacter, Azospirillium, Bacillus, Beijerrinckia, Burkholdria, Enterobacter, Erwinia, Rhizobium ve Serrotia cinslerine mensup olan bu bakteriler genel olarak “Bitki Büyümesini TeĢvik Eden Bakteriler” Ģeklinde isimlendirilmektedir (Rodriguez ve Fraga, 1999; Struz ve Nowak, 2000; Sudhakar ve ark., 2000). Yapılan çalıĢmalar bu bakterilerin, bitkilerin büyümesini ve verimini artırdığını ortaya koymuĢtur. Bacillus, Azotobacter, Azospirillum, Beijerrinckia ve Pseudomonas cinslerine mensup birçok bakteri türü azot fiske etme özelliğine sahiptir (Reis ve ark., 1994; Dobereiner 1997). Bitki büyümesini teĢvik eden bakterilerin bitkilerde büyümeyi düzenleyici maddelerin sentezini de artırdığı bildirilmektedir (Zahir ve ark., 2004).

Bu çalıĢma ile son yıllarda özellikle organik tarımda kullanımı giderek yaygınlaĢan mikoriza karıĢımları uygulamalarının asma anacı çeliklerinde fidan randıman ve kalitesine etkileri tespit edilerek elde edilen bulguların pratiğe aktarılmasıyla ülkemizde asma fidanı üretimine katkı amaç edinilmiĢtir.

(18)

2. KAYNAK ARAġTIRMASI

Bavaresko ve ark. (2000), aĢısız 15 asma anaç genotipinde, dıĢ ortamda, kalkerli toprak karıĢımında, kaplar içerisinde, kirece tolerans düzeyi AMF (Arbüsküler Mikorizal Fungus) enfeksiyonu ve AM (Arbüsküler Mikoriza) enfeksiyonunun kökler üzerinde stilben (antifungal bileĢik) oluĢumu üzerine etkilerini araĢtırmıĢlardır. En önemli bulgular; a) Tabii AM ile kloroz düzeyi arasında negatif bir korelasyon bulunmuĢtur. b) AM enfeksiyonu ve stilben konsantrasyonu arasında farklı anaçlarda önemli bir korelasyon bulunmamıĢtır. c) Yaprak klorofil konsantrasyonu ile kök kuru ağırlığı arasında pozitif bir korelasyon belirlenmiĢtir. d) Kökte epsilon–viniferin düzeyi ile sürgün kuru maddesi arasında negatif bir korelasyon belirlenmiĢtir.

Karagiannidis ve Nikolaou (2000) tarafından 110 R üzerine aĢılı Razakı üzüm çeĢidi, farklı miktarda Pd ve Cd ağır metallerini içeren alanda yetiĢtirilerek AM‟nin bitki büyümesi, mineral beslenme, kuru madde ve asit üzerine tesirlerini incelenmiĢlerdir. Mikoriza bulaĢtırılmasından 3.5 yıl sonra Pd uygulamalarında mikorizanın koloni oluĢturma düzeyi %26.3 ile %58.0 aralığında, Cd uygulamalarında ise %44.7 ile %53.3 aralığında belirlenmiĢtir. Aynı zamanda spor popülâsyonu da farklılık göstermiĢtir. 100 g topraktaki spor düzeyi Pd içeren ortamda 126–266 spor, Cd uygulamalarında ise 186.7–264 spor aralığında bulunmuĢtur. Hem mikorizalı hem de mikorizasız bitkilerde Pd ve Cd ağır metal uygulamaları yaprakta N, K, Ca, Mg ve B düzeylerinde önemli bir farklılığa neden olmamıĢtır. Yaprakta Mn, Zn, Fe, Cu, Pb ve Cd konsantrasyonları mikorizalı bitkilerde daha düĢük olurken mikorizalı bitki örneklerinden elde edilen bu değerlerin mikorizasızlara bölündüğünde oran 1‟den küçük bulunmuĢtur.

Bayram ve Çağlar (2001), vesiküler-arbüsküler endomikoriza (VAM) infeksiyonunun Amerikan asma fidanlarının bitkisel geliĢimi ve besin elementi alımı üzerine etkileri incelenmiĢlerdir. Sonuç olarak G. mosseae ve G. etunicatum‟un bu çalıĢmada denenen asma anaçları için en etkili mikoriza türleri olduğunu bulmuĢlardır. Bu iki mikoriza türünün Amerikan asma anaçlarının çoğaltılması sırasında kullanılmasıyla bitki geliĢiminin daha iyi olması beklendiğini bildirmiĢlerdir.

Schreiner (2003), yeni tesis edilen bir anaç deneme bağında asma anaçları için fonksiyonel mikoriza tiplerinin belirlenmesi konusunda çalıĢmıĢtır. 10 asma anacı ve AM uygulaması iliĢkisi, ikinci büyüme sezonu sonunda mikoriza varlığı ve üçüncü ve dördüncü büyüme sezonu sonunda da ben düĢme üzerine etkileri tespit edilmiĢtir. Ġnce

(19)

kök uzunluğunun yoğunluğu 10 anacın 6‟sında tüm zamanlarda hızlanmıĢtır. Sadece bir anaç Riparia gloire‟de ince kök uzunluğunun yoğunluğunda azalma asma verime ilk yattığı dönemde olmuĢtur. AM kolonizasyonu tüm anaçlarda %60‟ın üzerinde olurken, anaçlara ve örnek alma zamanına bağlı olarak önemli farklılıklar kaydedilmiĢtir.

Zemke ve ark. (2003), mikro çoğaltılan SO4 ve 1103 P anaç bitkicikleri 3 hafta

süreyle mikorizal mantar bulaĢtırılmıĢ ve bulaĢtırılmamıĢ ortamlardaki geliĢmelerini incelemiĢlerdir. Kökte mikoriza kolonisi oluĢmasının anaçlara ve ortama göre değiĢtiği, denenen yetiĢtirme ortamlarından ticari saksı ortamının sürgün ve köklerde en yüksek biyo kütle artıĢı sağladığı, bununla birlikte mikoriza kolonisini azalttığı bildirilmiĢtir.

Nikolaou ve ark. (2003), Cabernet Sauvignon üzüm çeĢidinde mikorizal mantar Glomus mosseae uygulamalarının zeatin/zeatin riboside, isopentenyladenine/ isopentenyladenosine ve su iliĢkilerini çalıĢmıĢlardır. Ġyi sulanan ve strese maruz bırakılan Ģeklinde iki su uygulaması yapılmıĢtır. Mikoriza uygulanan bitkilerin sitokinin üretimi uygulanmayanlardan daha fazla olmuĢtur. Strese maruz bırakılan bitkilerde her iki sitokinin tipi önemli ölçüde daha düĢük konsantrasyonlarda belirlenmiĢtir. Mikorizalı strese maruz bırakılan omcalarda geceki yaprak-su potansiyeli, stomal iletkenlik ve CO2 asimilasyon oranı mikorizasız strese maruz bırakılanlara göre daha

yüksek bulunmuĢtur.

Arcak ve Güder (2004)‟in bildirdiğine göre, fosfor ve azot bitki geliĢimi için gerek duyulan besin maddelerinin baĢında gelir. Toprakta doğal olarak bulunmalarına rağmen bitkilerin bu besin maddelerinden yararlanmaları sınırlıdır. Azot havada, fosfor ise toprakta bol miktarda, ancak bağlı formda bulunmaktadır. Mikrobiyal gübreler, havada ve toprakta yarayıĢlı besin maddelerinin bitkiler tarafından faydalanılmasında yardımcı olur ve bu nedenle kimyasal gübrelerin daha az kullanılmasına imkân tanır.

Kızıloğlu ve Çoban (2004)‟ın bildirdiğine göre, baklagil bitkilerinin dıĢında tüm bitkiler azot gereksinimlerini topraktan karĢılamaktadır. Bu nedenle, azotun topraktaki kapsamı ve toprakta hangi formda bulunduğu çok önemlidir. Atmosferde bulunan yüksek düzeydeki elementel azotun bitkilere yararlı hale dönüĢtürülebilmesi için fazla enerji ve yatırım gerekir. Aynı zamanda azotlu bileĢikler kolayca gaz ve çözünebilir bileĢiklere parçalanırlar, toprakta yağmur suları ile yıkanırlar ve gaz halinde uçarlar, böylece bir kısmı bitkilere yarayıĢsız hale dönüĢür. Bu nedenle, toprakta net azot kazancı açısından azotu alınabilir formda içeren ya da kolay ayrıĢabilir bileĢiklerin toprağa ilavesi gerekir. Biyolojik azot kazancı, atmosferde bulunan ve bitkilerce

(20)

doğrudan kullanılamaz haldeki inorganik, moleküler yapıdaki azotun, biyolojik olarak fiske edilmesi, organik forma çevrilmesi ve tarımsal sisteme kazandırılmasını sağlar.

Öğüt (2004)‟ün bildirdiğine göre, Azospirillum bitki büyümesini hızlandırıcı mikroorganizmalar arasında yer almaktadır. Bu bakteri, dünya çapında çok değiĢik alanlarda çalıĢmalara konu olmuĢtur. Azospirillum biyogübresi pek çok ülkede üretilmektedir. Bu biyogübre, tarlada yapılan çalıĢmalarda ortalama % 10–30 verim artıĢına neden olmuĢtur. Bakteri bu değiĢik kültür bitkilerinin köklerini, oldukça spesifik, fakat, Rhizobium-baklagil ortak yaĢamındaki kadar geliĢmiĢ olmayan bir mekanizma ile kolonize eder. Daha sonra köklere sıkıca yapıĢır ve kökler arasında hareket ederek, ölü dokular dâhil, tüm kök sistemini sarar. Bitki büyümesini artırıcı mekanizmalar; fitohormon üretimi, bitkinin mineral ve su alımının artırılması, bazı sinyal molekülleriyle bitki metabolizmasında gözlenen olumlu değiĢiklikler, bitkiye verilen nitrit miktarındaki artıĢ ve sınırlı ölçüde bitki patojenlerine karĢı koruma olarak sıralanabilir.

Aguin ve ark. (2004), asmalar ve AM arasında simbiyotik bir iliĢki olduğunu, mantarların bitki büyüme ve beslenmesini artırdığını belirtmiĢlerdir. Arazi Ģartlarında mantar popülasyonu az veya özellikle fumige edilen topraklarda yoktur. Asma bitkilerinin fidanlıkta AM ile bulaĢtırılması önerilmektedir. Köklenme ortamına AMF bulaĢtırılması mikorizalı bitkilerle fidan üretiminde etkili bir strateji olabilmektedir. Üç asma anacının kök morfolojisi veya büyümesi üzerine AM ile bulaĢmanın etkileri test edilmiĢtir. Sonuçların ortaya koyduğuna göre, AM mantarı Glomus aggregatum asma çeliklerinin köklenme ortamında kök morfolojisini değiĢtirmiĢ, ilk olarak büyüyen köklerin dallanmasını ve yan köklerin dallanmasını artırmıĢtır. Köklenen çelikler kaplara aktarıldığında ve toprak fosfor bakımından yeterli ve yeterli AM mantarı içerecek Ģekilde kap doldurulduktan 9 ay sonra inokulasyon yapılan anaçların ikisinde büyümede önemli bir artıĢ tespit edilmiĢtir.

Hause ve Fester (2005)‟e göre, günümüzde bitki türlerinin çoğu köklerinde küçük bir grup olan mantar türü Glomoles ile etkileĢim içerisindedir. Bu etkileĢim AM simbiyozu-kök-mikrop arasındaki karĢılıklı ortaklığın evrimsel öncüsüdür. Moleküler analizler bu etkileĢimin temel prensiplerini açıklayabilirler. Üzerinde koloni oluĢturulan hücrelerde morfolojik değiĢimler, her iki partner arasındaki besin maddesi taĢınması ve bitkinin savunma tepkileri vurgulanmıĢtır. Diğer bitki-mikroorganizma iliĢkilerine benzerlikleri ve farklılıkları, sinyal algılama ve savunma reaksiyonları vurgulanarak belirtilmiĢtir.

(21)

Karandashov ve ark. (2005)‟e göre, AM‟ler çoğu karasal bitkilerin köklerinde koloni oluĢmakta ve bu köklerin besin alımını, özellikle fosfor alımını zenginleĢtirmek suretiyle bitki beslenmesini yönlendirmektedirler. Son zamanlarda mikorizaya özel bitki fosfat taĢınmasından sorumlu genlerin tanımlanmasıyla AM simbiyoz araĢtırmalarında ortaya çıkan temel problemlerin üstesinden gelinebilecektir. Bu iliĢkide fosfat taĢınması anahtar bir rol oynadığından fosfat taĢınma mekanizması ve bunun genetik düzenlenmesi bu simbiyotik iliĢki partnerleri arasındaki ilginin genetik düzeninin anlaĢılması araĢtırıcıların gelecekteki çalıĢma konusunu oluĢturacağı bildirilmektedir.

Rai ve Varma (2005), yaptıkları çalıĢmada Piriformospora indica‟nın büyümeyi uyarma potansiyelini rapor etmiĢlerdir. Bu yeni keĢfedilmiĢ bir AM‟dir. Bu mantarın fakültatif simbiyotik ve AM‟ye benzemez Ģekilde invitroda kültürü yapılabilir. Adhatoda vasica bir tıbbi bitkidir. Bu bitkinin kökleri üzerinde Piriformospora indica koloni oluĢturduktan sonraki 6 ay içinde kök dallanmasını % 95 artırmaktadır. Yine Piriformospora indica bu bitkinin büyümesini de artırmaktadır. Bu iliĢki formu konukçu simbiyant kombinasyonunun yeni bir formu olarak tanımlanmaktadır.

Mortimer ve ark. (2005)‟na göre, dinlenmede olan asmalar C‟u gelecek ilkbahar için depo ederler. Bu nedenle, AM kolonizasyonu alınabilir C kaynakları bakımından bitki büyümesi ile bir rekabettedir. Bir yaĢlı asmalarda Glomus etunicatum kolonize oluĢması sağlanmıĢtır. Bu simbiyotik iliĢkinin C ekonomisi ve K kullanımı analiz edilmiĢtir. AM kolonizasyonu 0–67 gün aralığındaki dönemde karbonu kökten daha ziyade sürgün kullanmıĢ ki bu dönem daha düĢük sürgün büyümesi ile sonuçlanmıĢtır. 67. ve 119. günler arasındaki periyotta AM kolonizasyonu azalmıĢ, sürgünlere C yerleĢmesi ve bunun sonucu olarak da daha uzun/yüksek bir sürgün olmuĢtur. AM‟li bitkilerin yapı maliyetleri ve köklerde C bağlanması/yerleĢmesi kökler tarafında K alımı ile artmıĢtır. AM‟li köklerin K kullanım etkinliği daha düĢük olmuĢ, kolonizasyondaki bir artıĢ ile sürgünlere C yönelimi AM mikoriza kolonizasyonundan bağımsız olup daha fazla C sağlanması ve sürgün karbonhidrat rezevleri doldurulmakta ve sonuçta sürgün büyümesi olmaktadır. Köklere daha fazla C‟nun yerleĢmesi bitki yapı maliyetini artırmakta, AM‟li kökler K kullanımında daha etkin olmaktadır.

Usha ve ark. (2005) Perlette üzüm çeĢidinde dormansinin kırılması, çiçeklenmenin hızlanması, meyve bağlama ve tane olgunlaĢması üzerine AM‟nin etkisini araĢtırılmıĢlardır. AM‟nin üç türü ile muamele edilmiĢtir (Glomus rnossae, Glomus deserticola ve Gigaspora calospora) ve inokulasyon köklerin aktif olduğu Ģubat döneminde yapılmıĢtır. Glomus deserticola ile bulaĢtırılan asmalarda tomurcuklar

(22)

birkaç gün daha erken uyanırken; salkımların oluĢu, %50 çiçeklenme, tane tutumu ve olgunlaĢması da tüm uygulamalardan birkaç gün daha erken olmuĢtur. AM Glomus deserticola bitki besin gereksiniminin karĢılanmasında kimyasal gübrelemeye alternatif bir uygulama olarak önerilmiĢtir.

Rai (2005)‟ye göre invitroda çoğaltılan bitkilere mikoriza uygulaması daha sonraki aktarmalara pozitif bir çıktı sağlar. Teknolojinin farklı yönleri örneğin, en etkili streinlerin seçimi yönündeki çalıĢmalara gerek duyulması ve mikorizanın çoklu yönlerinin belirlenmesini tartıĢmıĢ, farklı streinlerin karıĢım içindeki oranlarının belirlenmesi ve farklı kültürlerin gerektirdiği teknoloji tanımlanmıĢtır.

Kesba ve Al-Sayed (2005), üç parazitik bitki nematodu ile AMF (Glomus macrocarpus) iliĢkisi ve bunların asma biyokimyasına etkisi üzerinde çalıĢmıĢlardır. AMF Glomus macrocarpus ve nematodlar Meloidogyne incognita ve Tylenchulus semipenetrans spor oluĢumu üzerine negatif resipokal etkiler ortaya koymuĢtur. Asma kökleri üzerinde enfeksiyon olduğunda nematod geliĢmesi olursa Glomus macrocarpus‟un spor oluĢması olumsuz etkilenmiĢtir. Glomus macrocarpus ve Rotylenchulus reniformis geliĢmesine antogonist etki göstermiĢ ve aynı zamanda Glomus‟un spor üretimini nematod sinerjitik düzeyde uyarmıĢtır. Glomus macrocarpus tek baĢına veya M. incognita veya R. reniformis ile birlikte kökte protein, toplam çözünebilir Ģekerler toplam karbonhidratları artırmıĢ yağları ve kuru maddeyi azaltmıĢtır. Glomus macrocarpus, R. reniformis ile birlikte protein, toplam eriyebilir Ģeker, kuru madde, toplam karbonhidratları azaltmıĢ yağları ise büyük oranda artırmıĢtır. Sağlıklı kontrol bitki ile kıyaslanınca Glomus macrocarpus tek baĢına Meloidogyne incognita veya Rotylenchulus reniformis ile birlikte N, P, K düzeyini yapraklarda artırmıĢtır. Glomus macrocarpus T. semipenetrans ile birlikte N, P, K konsantrasyonunu iyileĢtirmiĢ, fakat bunlar sağlıklı bitkilerle kıyaslandığında onlardan daha düĢük bulunmuĢtur.

Krishna ve ark. (2006a), 2002-2003‟te serada yapılan bir çalıĢmada farklı AM türlerinin streinlerinin doku kültüründe üretilen asmaların dayanıklılıkları üzerine etkilerini araĢtırmıĢlardır. Bütün mikoriza streinleri Kontrole göre mikro çoğaltılan bitkiciklerin laboratuardan araziye aktarıldığında hayatta kalma oranlarını iyileĢtirmeleri üzerine önemli ölçüde etkide bulunmuĢtur. Büyüme parametrelerinden bitki yüksekliği, kök uzunluğu, sürgün ve kök kuru ağırlığı, yaprak sayısı ile fizyolojik parametrelerden nispi su içeriği ve fotosentetik oran inokule olan bitkilerde kontrole oranla önemli ölçüde yüksek bulunmuĢtur.

(23)

Krishn ve ark. (2006b), 7 AMF (Acaulospora laevis, A. scorbiculata, Entrophospora colombiana, Gigaspora gigantea, Glomus manihotis, Scutellospora heterograma) ve ticari karıĢımın (Glomus moessae, G. manihotis ve Gigaspora gigantea) doku kültürü ile üretilen asma bitkilerinin sera Ģartlarına araĢtırılma düzeyi üzerine etkileri kök inokulasyonu yaparak incelemiĢlerdir. Ġnokulasyondan 60 gün sonra bitkiciklerin hayatta kalma yüzdesi, sürgün uzunluğu, bitki taze ve kuru ağırlığı, yaprak alanı, fotosentetik oran, toplam klorofil içeriği, prolin konsantrasyonu, nitrat redüktaz aktivitesi ve besin kapsamı belirlenmiĢtir. AMF uygulanan bitkicikler ölçülen tüm parametreler bakımından kontrole göre süper üstünlük ortaya koymuĢtur. Mikro çoğaltılan, laboratuardan çıkartılan bitkiciklerin yaĢama oranları AMF inokulasyonu yapıldığında hemen hemen iki katına ulaĢtığı bildirilmiĢtir.

Valentine ve ark. (2006), asmalarda gaz değiĢimi ve beslenme, kurağa tolerans için beslenme stratejileri üzerine AM‟nın etkilerini araĢtırmıĢlardır. Sera Ģartlarında yetiĢtirilen bir yaĢlı asmalara AM kolonize edilmiĢ ve 4 haftalık bir kurak periyotta etkileri incelenmiĢtir. Sürgün-ksilem-su potansiyeli hepsinde düĢmüĢtür. Sonuç olarak, AM‟lı kuraklık stresine bırakılan asmaların su kullanım tekniğinin, prolin birikmesindeki artıĢ ve CO2 bağlama kapasitesinde, fotosentetik kapasitelerin daha

yüksek olmasına yatırım yapmalarıyla su kullanım etkinliğinin arttığı bildirilmiĢtir. Çağlar ve Bayram (2006) tarafından 5 VAM (Glomus etunicatum, Glomus caledonium, Glomus clarum, Glomus mosseae ve mixed inoculum) ve karıĢık inokulasyon, 4 asma anacının (420 A, 41 B, 1103 P ve Rupestris du Lot) beslenme düzeyine etkileri araĢtırılmıĢtır. Siyah polietilen torbalardaki asma anaçlarının her birine inokulasyon için 40 g mikorizalı toprak ilave edilmiĢlerdir. VAM‟ler yaprakta P‟u artırmıĢ, fakat N ve K konsantrasyonunu etkilememiĢtir. Yaprak sukroz konsantrasyonları asma anaçlarında kontrole göre iki ila dört kat artırdığı bildirilmiĢtir.

Li ve ark. (2006)‟nın bildirdiğine göre, Vitis amurensis asmalarına AM Glomus versiforme inokule edilmiĢ ve kök ur nematoduna (Meloidogyne incognita) karĢı dayanıklılığı önemli ölçüde artırmıĢtır. ÇalıĢmalarda asma kök inokulasyonu ile AM‟nin iliĢkileri incelenmiĢtir. Kök ur nematodu enfeksiyonuna dayanıklılık, AM enfeksiyonu takiben artmıĢtır.

Zai ve ark. (2007), Glomus mosseae, G. diaphanum veya G. etunicatum‟un sahil eriği çeliklerinin köklenmesi ve büyümesi üzerine etkilerini incelemiĢlerdir. Bu 3 AMF uygulamasında; Glomus mossea ile inokulasyondan sonra en yüksek köklenme oranı, maksimum sayıda yan kök, en yüksek kuru kök ağırlığı, en yüksek sürgün kuru ağırlığı,

(24)

en yüksek sürgün uzunluğu ve en geniĢ yaprak alanı ölçülmüĢtür. En uzun kök G. etunicatum ile kaydedilmiĢtir. Primer kök sayısı hariç Glomus mosseae ve G. etunicatum inokulantları incelenen tüm parametreler bakımından kontrolden daha iyi bulunmuĢtur. Sahil eriği çeliklerinde köklenme ve büyümenin teĢviki bakımından her 3 mantar türü de faydalı etki göstermekle birlikte özellikle Glomus mosseae ve G. etunicatum daha etkili sonuçlar vermiĢtir.

Karagiannidis ve ark. (2007)‟nın bildirdiğine göre asma N gübrelemesi AM kolonizasyonunu etkilemekte ve tane kompozisyonunu değiĢtirebilmektedir. Yaptıkları çalıĢmada farklı gübre dozlarının ve AM‟lerin asma köklerinde koloni oluĢturması ve asmanın büyümesi, beslenmesi üzerine tane kompozisyonu üzerindeki etkinliğini 3.5 yaĢlı saksıdaki asmalara üre, kalsiyum nitrat, amoyum nitrat, amonyum sülfat vererek incelenmiĢtir. Üre AM‟lerin köklerde koloni ve spor oluĢumunu sınırlandırmaktadır. N kaynağı olarak kalsiyum nitrat kullanıldığında daha yüksek bir büyüme tepkisi vermiĢtir. Amonyum nitrat ile beslenen mikorizasız asmalardan elde edilen yüksek asit içeriği tespit edilmiĢ olmakla birlikte bu asmalarda N beslenmesi ve vegetatif geliĢme daha iyi olmamıĢtır.

Schreiner ve ark. (2007), faydalı arbüsküler mikoriza mantarının koloni oluĢturması, kök büyümesindeki değiĢimin suyun azalması ile nasıl değiĢtiği konusunda çok az Ģey bilindiğini savunmuĢlardır. Bu çalıĢmada sulama yetersizlik rejiminin düzenlenmesi uygulamaları 3 faktör olarak ele almıĢtır. ÇeĢit olarak üç yaĢındaki kendi kökleri üzerinde yetiĢen Cabernet Sauvignon üzüm çeĢidi kullanmıĢtır. Kök geliĢmesi ve mikoriza koloni oluĢumu tespit edilmiĢtir. Ġnce kök geliĢmesi hem erken hem de geç sulama yetersizliğinin ikisinde de azaldığını, fakat bu etken yetersizliğe maruz bırakılanlarda daha fazla olduğunu, çünkü ilave yetersizlik köklerin daha hızlı büyümesine neden olduğunu belirtmiĢtir. Sulama asmada verim ya da kaliteyi artırmamakta, fakat ilave yetersizlik periyodunda tüm omcadaki fotosentez azalmaktadır.

Camprubi ve ark. (2008), yeni dikilen bir bağda seçilmiĢ AM ve doğal AMF‟nin inokulasyonla 110 R asma anacının tepkisi ve büyüme performansını incelemiĢlerdir. Doğal mantar bitki büyümesini artırıcı yönde bir etki göstermemiĢtir. Sadece Glomus intraradices BEG 72 bu yönde pozitif sonuç vermiĢtir. SeçilmiĢ bu mantar ile yapılan arazi inokulasyonu ilk büyüme sezonu sonundaki sürgün kuru ağırlığını artırdığı belirtilmiĢtir.

(25)

Qiyan ve ark. (2008), Cabernet Sauvignon üzüm çeĢidi çeliklerinin büyümesi üzerine AM mantarlarının etkisini araĢtırmıĢlardır. Bu çalıĢmada AM ile inokule edilen Cabernet Sauvignon bitkilerinin büyüme ve kurağa toleransı çalıĢılmıĢtır. Çelikten yetiĢtirilen fidanlar Glomus mosseae, Glomus etunicatum ve bu ikisinin karıĢımı ile saksı içinde inokule edilmiĢtir. Mikoriza koloni oluĢturma ve asmanın büyümesi 100 gün sonra kaydedilmiĢ farklı çeliklerden oluĢturulan fidanlarda kurağa dayanım 30 günlük kuraklık stresinin ardından değerlendirilmiĢtir. Cabernet Sauvignon‟da AM inokulasyonu büyümeyi önemli ölçüde artırmıĢ ve mikorizal bağımlılık mikorizal kolonizasyonla önemli olarak iliĢkili bulunmuĢtur.

Almaliotis ve ark. (2008), sofralık üzüm çeĢidi Victoria‟da mikrobiyal kolonizasyon ile bazı toprak parametreleri ve bitki beslenmesi üzerine iliĢkileri incelemiĢlerdir. Tüm örneklerin kökleri AM, özelliklede Glomus cinsi ile kolonize oluĢturmuĢtur. Toprak P konsantrasyonu, 100 g topraktaki mikoriza sayısı, kökte kolonize olma yüzdesi, cm/kök uzunluğundaki arbuskul ve cm/kök uzunluğundaki vesikül miktarı arasında negatif bir korelasyon bulunurken, yaprak P değeri arasında pozitif bir korelasyon bulunmuĢtur. 100 g topraktaki spor sayısı ile toprak Na, Mg ve Cu konsantrasyonu, toprak elektriksel iletkenliği, organik madde içeriği arasında negatif korelasyon bulunurken, toprak Ca konsantrasyonu arasında pozitif bir korelasyon tespit edilmiĢtir.

Vestergard ve ark. (2008)‟nın bildirdiğine göre, rizosferdeki bitki kalıntılarının miktarı ve bakteriyel farklılık arasındaki iliĢkilere yönelik bir veri yoktur. Birçok toprak mikroorganizması, örneğin AMF‟leri bakteriyel faklılık kompozisyonuna tesir edebilir. AraĢtırıcılar AMF‟li veya AMF‟siz büyütülen bezelye bitkilerinin rizosferde bıraktıkları kalıntılar ve bunlardan kalan kalıntı karbonun bitki taç görünümüne etkilerini çalıĢmıĢlar ve sonuç olarak, rizosferdeki mikrobiyal aktivitenin bakteriyel topluluk kompozisyonundaki değiĢime bağımlılık göstermezken AMF varlığının bazı bakteri türlerinde dallanmayı engellerken bazılarını uyardığını bildirmiĢlerdir.

Manoharan ve ark. (2008)‟na göre, VAM ve kökler arasındaki simbiyotik iliĢki bitki beslenme ve büyümesine katkıda bulunur. VAM miselleri toprakta besin absorbsiyonu üzerine yavaĢ yavaĢ difüze olan mineral iyonlarını, özellikle P alımı üzerine büyük bir etkiye sahiptir. Klorofil-A, klorofil-B, toplam klorofil, karotenoid, nitrat, N, K, P içeriklerini mikoriza uygulanmayan fidelere göre artırmıĢtır. Toplam suda eriyebilir Ģekerler ve suda eriyebilir niĢasta içeriği yaprakta bütün incelenen ağaç türlerinde artmıĢtır.

(26)

Yıldız (2009), mikorizal funguslar çok yaygın olarak bulunurlar ve bitki türlerinin çoğu yaĢamlarını bunlarla birlikte sürdürdüklerini bildirmiĢtir. Mikorizal funguslar içinde AM‟ler en büyük grubu oluĢturur. Mikorizal funguslar kökler ile toprak arasında köprü görevi görürler ve topraktan köklere besin maddelerini taĢırlar: Rizosferde değiĢiklik, köklerde meydana gelen fizyolojik ve morfolojik değiĢiklikler ve rekabet gibi bir takım olaylar bitki geliĢimine katkıda bulunur. Ayrıca mikorizal iliĢkinin görüldüğü bitkiler toprak kaynaklı fungal patojenlere ve nematodlara karĢı daha dayanıklı hale geldiğinden mücadelesi oldukça güç olan bu etmenlere karĢı savaĢımda çok önemli bir avantaj elde edilmektedir. Ancak, AM ile ortak yaĢam içinde bulunan bitkilerin daha iyi geliĢmelerine bağlı olarak bazı obligat patojenlere karĢı daha duyarlı hale geldikleri de ileri sürülmektedir.

Kara (2009), 13 asma anacı ve 3 üzüm çeĢidi çeliklerine kokteyl mikoriza (Biovam) uygulamalarının çelik köklenmesini ve fidanın vegetatif geliĢmesini önemli ölçülerde teĢvik ettiğini bildirmiĢtir.

Erdoğan (2010), farklı dozlarda kokteyl mikorizaları kuru formülasyon halinde Biovam ve likit formülasyon halinde Endo Roots‟u 5 BB anacı üzerine aĢılı 10 yaĢındaki Kalecik Karası (Vitis vinifera L.) üzüm çeĢidine tam çiçeklenmeden iki hafta önce omca tacı izdüĢümüne uygulamıĢtır. Uygulamayı takip eden vejetasyon sonunda elde edilen verilere göre meyve bağlama, verim, salkım ağırlığı, salkım boyutları ve meyve rengi değerlerinde, mikoriza formülasyon ve dozlarına bağlı olarak önemli farklılıklar belirlenmiĢtir. Tane iriliği, tane ağırlığı, 100 tanedeki çekirdek sayısı, Brix ve meyve suyunun toplam asitliği, sürgün boyu ve budama artığı ağırlığı değerleri bakımından Endo Roots ve Biovam uygulamaları arasında önemli fark tespit edilememiĢtir. Biovam uygulaması aynı vejetasyonda hasadı 5 gün erkene almıĢtır.

(27)

3. MATERYAL VE METOT

Deneme 2009–2010 döneminde Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümüne ait uygulama seralarında ve Ziraat Fakültesi araĢtırma laboratuarlarında yürütülmüĢtür.

3.1. Materyal

Bitkisel Materyal

Denemede bitkisel materyal olarak 99 R (Berlandieri x Rupestris), 41 B (Chasselas x Berlandieri), 110 R (Berlandieri x Rupestris), 140 Ru (Berlandieri Resseguier x Rupestris) ve 1103 P (Berlandieri Resseguier x Rupestris) Amerikan asma anaçlarından alınan 35–40 cm boyundaki anaç çelikleri kullanılmıĢtır.

99 Richter: 1889„da Fransız Richter tarafından Berlandieri Las Sorres ile

Rupestris du Lot (St. George)„un melezlemesiyle 99 R adıyla ıslah edilmiĢtir. 99 R kuvvetli bir anaçtır. Kuzey bölgelere olgunlaĢmayı geciktireceği için tavsiye edilmez. Köklerinin filokseraya dayanımı iyi olmakla birlikte yaprakları sık sık gallerle kaplanır. Topraktaki % 17 aktif kirece tolere eder fakat tuza toleransı yoktur. Genelde 110 R„ye göre kurağa dayanımı daha azdır. 99 R orta derece sürgün verir ve çeliklerinin köklenmesi oldukça iyidir. Masa baĢı aĢısında problemli olmakla birlikte yerinde aĢılamada baĢarı daha iyidir. Daha çok Güney bölgeleri için tavsiye edilir (Kara, 2008).

110 Richter: Berlandieri Resseguier No: 2 ve Rupestris Martin„in melezlenmesi

sonucu Fransız Richter tarafından 1889„da ıslah edilmiĢtir. 110 R orta ile kuvvetli büyür ve olgunlaĢmayı geciktirir. Kalkerli topraklara çok iyi dayanır. % 60 – 70 total, % 17„ye kadar aktif kirece dayanır. Bununla birlikte kurağa dayanımı çok daha fazladır. Kurağa dayanımı 99 Richter‟den daha iyi, drenajı kötü, sığ killi topraklarda da iyi sonuç verir. Yamaçlar ve kurak bağ alanlarında iyi bir anaçtır. Kök sistemi 99 Richter kadar derinlere gitmez. 110 Richter asidik topraklar dâhil tüm topraklara iyi bir uyum gösterir. Bu anaç filokseraya yüksek, nematodlara orta derecede dayanıma sahiptir. Ġlk yıllarda kök sistemini geliĢtirdiğinden toprak üstü kısmının geliĢmesi yavaĢtır (Kara, 2008).

140 Ruggieri: Sicilya„da 19. yüzyılın sonunda Ruggieri tarafından Berlandieri

Resseguier No: 2 ile Rupestris du Lot (St. George)„un melezlenmesiyle elde edilmiĢtir. 140 Ruggieri çok kuvvetli bir anaçtır. Sicilya, Tunus, Cezayir ve Morocco„da (en önemli anaçtır) kurak, kireçli topraklarda kuvvetli bir anaç olarak kullanılmaktadır. Çok

(28)

kuvvetli bir anaç olması vegetatif geliĢmenin her evresini geciktirmektedir. 1103 P gibi Sicilya anaçları Fransa„da son yıllarda popüler olmaya baĢlamıĢtır. Toprak kirecine dayanımı iyidir (% 20). Köklerinin filokseraya dayanımı da iyi olup yapraklarında galler görülebilmektedir. Çeliklerinin köklenmesinin zor olması masa aĢılarında güçlükler doğurmaktadır. Fakat yerinde aĢılamada daha iyi sonuç vermektedir. Akdeniz sahillerinde esas anaç olarak kullanılmaktadır (Kara, 2008).

1103 Paulsen: 1892„de Sicilya Amerikan Asma Fidanlığı Müdürü Paulsen

tarafından Berlandieri Resseguier No: 2 ile Rupestris du Lot (St. George)‟un melezlenmesiyle elde edilmiĢtir. Güçlü büyür, killi kireçli, havadar alt kısmı nemli topraklara adaptasyonu iyidir. Kuvvetli geliĢen kök sistemi derinlere gider. Tuzluluğa orta derecede (0.6 g NaCl/kg toprak) dayanım göstermektedir. Asit topraklarda da iyi sonuç vermektedir. Çok kurak toprak Ģartlarına tavsiye edilir. 1103 P‟nin köklenmesi ve aĢı tutması iyi olup orta derecede çubuk verir. 1103 Paulsen filokseraya yüksek, nematodlara iyi bir dayanıma sahiptir. Köklenmesi ve aĢı tutması iyidir (Kara, 2008).

41 B Millardet et de Grasset: 1882„de Profesör Millardet tarafından

Bourdeux„ta ıslah edilmiĢtir. 41 B ilk defa Pozenas„da Marquis de Grasset tarafından test edilmiĢtir. Chasselas ve Berlandieri melezidir.Vegetatif periyodu kısa ve bu çeĢidin en önemli özelliği olarak toprak kirecine dayanımı çok yüksektir.41 B„nin ilk yıllardaki geliĢmesi yavaĢ olmakla birlikte olgun asmalarda karakteristik olarak meyve tutumu ve verim yüksektir. Filokseraya dayanımı yeterli fakat tam değildir. Kuvvetli geliĢir. Toprak kirecine dayanımı mükemmel, % 80 – 90 toplam, % 40 aktif kireç düzeyindedir. Tuza dayanımı yoktur, yapraklarının küllemeye karĢı korunması gerekir. Köklenmesi iyi değildir, köklenme oranı çubukların olgunlaĢmasına bağlı olarak % 15–40 arasındadır (Kara, 2008).

Mikorizal preparasyon

Denemede mikorizal preparasyon materyali olarak Bioplin, Bio-one, Endo Roots ve Vitormone ticari preparatları kullanılmıĢtır.

Bio-one: Mikrobiyal bir gübredir. BileĢiminde olan bakterilerden birisi Azotobacter

vinelandii-ATCC 478 TM bakteri, diğer pek çok aktivitesinin yanında en önemli aktivite olarak toprak atmosferindeki serbest azotu toprağa bağlar. Diğer bakteri ise Clostridium pasteurianum-ATCC 6013 TM‟dir. Bu bakterilerinde en önemli iĢlevi topraktaki karbon bağlarını kırarak toprakta bulunan organik maddelerden hızla humus oluĢturmasıdır. Her iki bakteri bir stabilizatör sıvı içerisinde uyuĢuk halde muhafaza

(29)

edilir ve toprağa uygulanacağı zaman uyandırılarak faaliyete geçirilir (www.bio-one.com.tr).

Bioplin: Bünyesinde Azotobacter chroococum ve Azotobacter vinelandii

bulunmaktadır. Bioplin bünyesindeki bakteriler topraktaki organik maddeyi ve kök salgılarını kullanarak beslenir ve havanın serbest azotunu bitkilerin kullanabileceği forma dönüĢtürerek bitkiye doğal olarak azot gübrelemesi yapar (www.bioglobal.com).

Endo Roots: Ġçeriğinde %27.55 mikoriza (% 25 Glomus intraradices, % 24 G.

mossea, % 24 G. aggregatum, % 1 G. clarum, % 1 G. monosporus, % 1 G. deserticola, % 1 G. brasilianum, % 1 G. etunicatum, % 1 Gigaspora margarita), % 27.8 hümik asit, % 18 soğuk deniz yosunu ekstraktı, % 12 askorbik asit , % 6 amino asit, % 2.5 myo-inoositol, % 2.5 aktif madde , 1.75% thiamine (vitamin B1, % 1 alfa tocoferol (vitamin) bulunmaktadır (www.bioglobal.com).

Vitormone: Bünyesinde Azotobacter chroococum ve Azotobacter vinelandii

bulunmaktadır. Bünyesindeki bakteriler topraktaki organik maddeyi ve kök salgılarını kullanarak beslenir ve havanın serbest azotunu bitkilerin kullanabileceği forma dönüĢtürerek bitkiye doğal olarak azot gübrelemesi yapar. Havanın azotunu kullanarak ekonomik bir gübreleme imkânı sağlar (www.bioglobal.com).

Köklendirme Ortamı

Köklendirme ortamı olarak 1:1 oranında karıĢtırılan steril torf ve perlit karıĢımı kullanılmıĢtır. Denemede kullanılacak anaç çelikleri 12 x 25 cm boyutlarındaki plastik poĢetlere dikilmiĢtir. Çelikler düzenli olarak sulanmıĢtır (2–3 günde bir). Çeliklerde sürgün boyu 5–8 cm olunca bitki geliĢim düzenleyici olarak tüm çeliklere hümik asit uygulaması yapılmıĢtır. Bu uygulama simbiyotik mikroorganizma uygulamaları ve kontrol çeliklerinin tamamına 10 gün sonra tekrar uygulanmıĢtır.

(30)

3.2. Metot

Deneme Nisan-Eylül 2009 vejetasyon döneminde Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümünün uygulama serasında Tesadüf Parselleri deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak düzenlenmiĢtir. Parseldeki çelik sayısı 24‟tür.

3.2.1. Endo Roots uygulaması

Endo Roots uygulaması sürgünler 5–10 cm uzunluğuna geldiğinde 140 Ru, 99 R ve 41 B anaç çeliklerine topraktan uygulanmıĢtır. Anaç baĢına 2–3 g Endo Roots önce suda eritilmiĢ daha sonra ise toprağın 5–6 cm derinliğine bir defa uygulanmıĢtır. Uygulamadan hemen sonra sulama yapılmıĢtır.

ġekil 3.2. Endo Roots‟un uygulanması

3.2.2. Bioplin uygulaması

Bioplin uygulaması 140 Ru, 99 R ve 1103 P anaç çeliklerinde sürgün boyları 10–15 cm olduğu zaman 100 ml/1000 m2 dozunda yapraktan yapılmıĢtır.

(31)

3.2.3. Bio-one uygulaması

Bio-one uygulaması 140 Ru ve 110 R anaç çeliklerine sürgün boyları ortalama olarak 15 cm‟ye ulaĢtığı zaman yapılmıĢtır. 900 ml‟lik sıvı gübre 100 l su ile karıĢtırılıp ayrı bir kapta da 15 l su içerisinde 6 kg Ģeker eritilerek karıĢımına ilave edilmiĢtir, homojen bir karıĢım elde edilince anaç baĢına 100 ml olarak topraktan uygulama ve hemen ardından sulama yapılmıĢtır.

ġekil 3.4. Bio-one‟nın uygulanması

3.2.4. Vitormone uygulaması

41 B, 110 R ve 1103 P anaç çeliklerinde sürgünler 4–5 yapraklı olduğu dönemde 100 ml/100 l su dozunda ayarlanarak bitkilere yapraktan uygulama yapılmıĢtır.

3.3. Fidanlarda Yapılan Ölçümler ve Sayımlar

3.3.1. Sürgün çapı (mm)

Anaçlarda sürgün kalınlığı ölçümü, sürgünün gövdesi tam yuvarlak olmadığı için en kalın ve en ince kısımları 0.01 mm‟ye duyarlı kumpasla yazlık sürgünün tabandan itibaren 5 cm‟den ölçülerek ortalamaları sürgün kalınlığı olarak belirlenmiĢtir.

3.3.2. Sürgün uzunluğu (cm)

Anaçta ana sürgün uzunluğu, sürgünün çıkıĢ noktasından itibaren tamamının boyu ölçülerek bulunmuĢtur.

(32)

3.3.3. Yaprak sayısı (adet)

Anaç üzerindeki sürgünlerde bulunan yaprakların sayılması ile bulunmuĢtur.

3.3.4. Sürgün geliĢme düzeyi

Sürgün geliĢme düzeyinin belirlenmesinde 0–4 arasında değiĢen bir ıskala değeri kullanılmıĢtır.

0= Sürmenin olmadığı 1= GeliĢmenin zayıf 3= GeliĢmenin orta 4= GeliĢmenin kuvvetli

5= GeliĢmenin çok kuvvetli olduğunu tanımlamaktadır.

3.3.5. Yaprak alanı (mm2

)

Her uygulamadan alınan 10‟ar adet yaprak örneğinin alanları winfolia paket programı ile tek tek ölçülmüĢ ve ortalama yaprak alanı bulunmuĢtur.

3.3.6. Ana sürgün sayısı (adet)

Anaç üzerinde oluĢan sürgünlerin sayılması ile bulunmuĢtur.

3.3.7. Koltuk sürgünü sayısı (adet)

Ana sürgünler üzerinde oluĢan koltuk sürgünlerinin sayılması ile bulunmuĢtur.

3.3.8. Yaprak yaĢ ağırlığı (g)

Her uygulamadan alınan yaprak örneklerinin yaĢ ağırlıkları tartılarak bulunmuĢtur.

3.3.9. Yaprak kuru ağırlığı (g)

Yaprak yaĢ ağırlıkları belirlenen yapraklar etüvde 180 derecede 3 gün boyunca bekletildikten sonra kuru ağırlıkları tartılarak bulunmuĢtur.

3.3.10. Yaprak analizi

Her uygulamadan ayrı ayrı alınan yapraklar Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Laboratuarında makro ve mikro besin elementleri içerikleri yönünden analiz edilerek elde edilen sonuçlar verilmiĢtir. Ġlk önce alınan yaprak örnekleri etüvde

(33)

180 derecede 3 gün kurutulur. Kuruyan yapraklar öğütülmüĢ, daha sonra her örnekten 0.3–0.4 g arası tartımlar yapılarak 100 ml‟lik balon jojelere konmuĢ ve üzerine 5 ml H2SO4 ilave edilip ve bir gece beklenmiĢtir. Ġkinci gün sıcak kum ocağında balon

jojelerin içerisindeki yapraklar yanıp beyaz renk alıncaya kadar H2O2 (hidrojen peroksit)

ilave edilmiĢ ve tamamen beyazlaĢma gerçekleĢtiği zaman kum ocağından indirilerek soğumaya alınmıĢtır. Soğuduktan sonra balon jojelerin üzeri saf su ile 100 ml‟ye tamamlanmıĢtır. Son olarak da balon joje içerisinde bulunan sıvı filtre kâğıdı ile süzülerek kapaklı baĢka bir kaba alınmıĢtır. En son aĢamada FCP makinesi ile istenilen elementlerin okuması yapılarak hesaplama yapılmıĢtır.

3.3.11. Verilerin değerlendirilmesi

99 R, 110 R, 140 Ru, 1103 P ve 41 B anaçlarına farklı kimyasalların (Bio-one, Bioplin, Endo Roots, Vitormone) uygulanması ile yürütülen çalıĢmadan elde edilen değerlerin istatistiksel analizleri tesadüf parselleri deneme desenine göre yapılmıĢ ve ortalamalar arasındaki farklar Duncan testine tabii tutulmuĢ varyans analiz tabloları ve grafiklerle değerlendirilmiĢtir.

(34)

4. ARAġTIRMA SONUÇLARI VE TARTIġMA

AraĢtırmada elde edilen bulgular 41 B, 99 R, 110 R, 140 Ru ve 1103 P anaçlarına Bip-one, Bioplin, Endo Roots, Vitormone uygulamalarının vejetatif geliĢme (sürgün uzunluğu, sürgün çapı, yaprak sayısı, sürgün geliĢme düzeyi, yaprak alanı, ana sürgün sayısı, yaprak yaĢ ağırlığı, yaprak kuru ağırlığı, yaprak besin elementleri miktarı) üzerine etkileri incelenmiĢtir. Ayrıca anaç fidanlarından alınan yaprak örneklerinde makro ve mikro besin kapsamları analiz edilerek uygulamaların etkileri değerlendirilmiĢtir. Elde edilen sayısal veriler çizelge ve Ģekillerle anaçlar bazında sunulmuĢtur.

4.1. Endo Roots ve Vitormone Uygulamalarının 41 B Anacının Vegetatif GeliĢme Karakterleri Üzerine Etkileri

41 B anacı üzerine Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının sürgün uzunluğu, sürgün çapı, yaprak sayısı, sürgün geliĢme düzeyi, yaprak alanı, ana sürgün sayısı, yaprak yaĢ ağırlığı, yaprak kuru ağırlığı üzerine etkilerinin istatistik analiz sonuçlarına göre uygulamalar arasında önemli farklılıklar kaydedilmiĢtir.

Endo Roots ve Vitormone uygulamaları 41 B anacında sürgün uzunluğu, sürgün çapı, yaprak sayısı, sürgün geliĢme düzeyi, yaprak alanı, koltuk sürgün sayısı, yaprak yaĢ ağırlığı, yaprak kuru ağırlığını istatistik olarak (%5 önem seviyesinde) önemli düzeylerde etkilemiĢtir (Çizelge 4.1).

Çizelge 4.1. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacında vegetatif geliĢme üzerine etkileri Mikorizal prepaarsyon Sürgün uzunluğu (cm) Sürgün çapı (mm) Yaprak sayısı (Adet) Sürgün geliĢme düzeyi Yaprak alanı (cm2) Ana sürgün sayısı Koltuk sürgün sayısı Yaprak yaĢ ağırlığı (g) Yaprak kuru ağırlığı (g) Endo Roots 44.6 a 2.3 b 14.26 b 2.3 a 82.64 a 1 1.26 a 3.76 a 1 ab Vitormone 37.13 b 1.92 c 10.26 c 1.93b 67.58 b 1 0.5 b 3.46 b 1.03 a Kontrol 35.6 b 2.7 a 31 a 2 ab 64.96 b 1 0.83ab 3.3 b 0.93 b AÖF (%5) 2.88 0.11 1.88 0.34 3.25 0 0.75 0.3 0.09

Sürgün uzunluğu (ġekil 4.5), yaprak alanı (ġekil 4.9), yaprak yaĢ ağırlığı (ġekil 4.11) ve yaprak kuru ağırlığı (ġekil 4.12) her iki uygulamada da Kontrolden daha fazla kaydedilirken; Endo Roots bütün ölçülen vegetatif geliĢme parametrelerinde Vitormone‟den daha teĢvik edici bulunmuĢtur. Vitormone uygulanan 41 B anaç fidanlarının sürgün çapı (ġekil 4.6), yaprak sayısı (ġekil 4.7), sürgün geliĢme düzeyi

(35)

(ġekil 4.8) ve koltuk sürgünü sayısı (ġekil 4.10) değerleri Kontrolden daha az olarak belirlenmiĢtir. Tüm uygulama ve Kontrollerde ana sürgün sayısı 1 olarak tespit edilmiĢtir (ġekil 4.10).

Sürgün uzunluğunu Endo Roots Vitormone göre daha fazla artırıcı etkide

bulunmuĢtur. Ortalama olarak Endo Roots uygulamasında sürgün uzunluğu 44.6 cm olarak tespit edilirken, Vitormone uygulamasında 37.13 cm ve Kontrolde 35.6 cm olarak belirlenmiĢtir (Çizelge 4.1 ve ġekil 4.5).

a

b b

0 50

Endo Roots Vitormone Kontrol

Sürgün uzunluğu (cm)

ġekil 4.5. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacında sürgün uzunluğuna etkileri

Endo Roots ve Vitormone uygulamaları 41 B anacında sürgün çapını azaltıcı etkide bulunmuĢtur. Kontrolde 2.7 cm olarak tespit edilen sürgün çapı Endo Roots uygulamasında 2.3 mm ve Vitormone uygulamasında ise 1.92 mm olarak kaydedilmiĢtir (Çizelge 4.1 ve ġekil 4.6). b c a 0 1 2 3

Endo Roots Vitormone Kontrol

Sürgün çapı (mm)

ġekil 4.6. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacına sürgün çapına etkileri

Endo Roots ve Vitormone uygulamaları yaprak sayısını nispeten azaltıcı etkide bulunmuĢtur. Kontrolde 31 adet olarak tespit edilen yaprak sayısı Endo Roots uygulamalarında 14.26 adet ve Vitormone uygulananlarda ise 10.26 adet olarak belirlenmiĢtir (Çizelge 4.1 ve ġekil 4.7).

(36)

b b a 0 10 20 30 40

Endo Roots Vitormone Kontrol

Yaprak sayısı (adet)

ġekil 4.7. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacında yaprak sayısı üzerine etkileri

Sürgün geliĢme düzeyini en fazla Endo Roots uygulaması teĢvik etmiĢtir (2.3).

Vitormone uygulamasından elde edilen 1.93 değer ve Kontrole göre 2.0 daha düĢüktür (Çizelge 4.1 ve ġekil 4.8). a b b 1,6 1,8 2 2,2 2,4

Endo Roots Vitormone Kontrol

Sürgün geliĢme düzeyi

ġekil 4.8. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacında sürgün geliĢme düzeyine etkileri

Yaprak alanını Endo Roots uygulaması Vitormone ve Kontrole göre daha fazla

artırıcı etkide bulunmuĢtur. Vitormone ve Kontrol arasında istatistiki olarak bir fark görülmemiĢtir. Ortalama olarak Endo Roots uygulamasında yaprak alanı (82.64 mm2

) olarak tespit edilirken, Vitormone uygulamasında (67.58 mm2) ve Kontrolde (64.96 mm2) olarak tespit edilmiĢtir (Çizelge 4.1 ve ġekil 4.9).

a b b

0 100

Endo Roots Vitormone Kontrol

Yaprak alanı ( mm2)

(37)

Ana sürgün sayısı bakımından uygulamalar ve Kontrol arasında istatistiki

olarak bir fark görülmemiĢ, tüm uygulamalarda ana sürgün sayısı bir olarak kaydedilmiĢtir (Çizelge 4.1 ve ġekil 4.10).

Koltuk sürgün sayı bakımından Endo Roots uygulaması Vitormone ve

Kontrolden daha fazla (1.26 adet) bulunmuĢtur. Bu değer Vitormone uygulananlarda 0.5 adet ve Kontrolde 0.83 adet olarak tespit edilmiĢtir (Çizelge 4.1 ve ġekil 4.10).

a

b

ab

0

0,5

1

1,5

Endo Roots Vitormone Kontrol

Ana ve koltuk sürgün sayıları

(adet)

Ana sürg

Koltuk sürg

ġekil 4.10. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacında ana sürgün sayısına etkileri

Endo Roots ve Vitormone uygulamaları yaprak yaĢ ağırlığını artırmıĢtır. Ortalama yaprak yaĢ ağırlığı Endo Roots uygulamasında 3.76 g/yaprak olarak tespit edilirken, Vitormone uygulamasında 3.46 g/yaprak ve Kontrolde 3.3 g/yaprak olarak tespit edilmiĢtir (Çizelge 4.1 ve ġekil 4.11).

a b b 3 3,2 3,4 3,6 3,8

Endo Roots Vitormone Kontrol

Yaprak yaĢ ağırlığı (g)

ġekil 4.11. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacına yaprak yaĢ ağırlığına etkileri

Vitormone ve Endo Roots yaprak kuru ağırlığını artırmıĢtır. Artırıcı etki en fazla Vitormone uygulamasında olmak üzere 1.03 g/yaprak olarak tespit edilirken, Endo Roots uygulamasında 1.0 g/yaprak ve Kontrolde 0.93 g/yaprak olarak tespit edilmiĢtir (Çizelge 4.1 ve ġekil 4.12).

Şekil

Çizelge 4.1.  Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacında vegetatif geliĢme üzerine etkileri  Mikorizal  prepaarsyon  Sürgün  uzunluğu  (cm)  Sürgün çapı (mm)  Yaprak sayısı (Adet)  Sürgün  geliĢme  düzeyi  Yaprak alanı (cm2)  Ana  sürgün sayısı
ġekil 4.6. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacına sürgün çapına etkileri
ġekil 4.7. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacında yaprak sayısı üzerine etkileri
ġekil 4.11. Endo Roots ve Vitormone uygulamalarının 41 B anacına yaprak yaĢ ağırlığına etkileri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

In this report, we further developed the pressure distribution equations under the special weak coupling status to simulate the relation between the acupoint and its coupled

Bu çalışmada, karbapenemler dahil tüm beta-laktam grubu antibiyotiklere ve kinolon grubu antibiyotiklere karşı yüksek düzeyde direnç olduğu; önemli bir tedavi seçeneği

2) Aynı maddeden yapılmış uzunluğu “3L” yarı çapı “r “olan bir telin direnci R1 ile uzunluğu “2L” yarı çapı “2r” olan bir telin direnci R2 ise R1 /

[r]

[r]

Düflük DLCO, TLC, RV, FRC, PEF de¤erleri ve normal FEF 25-75 de- ¤erleri de restriktif tipte solunum fonksiyon bozuklu¤u kriteri olarak kabul edildi (4)..

 Postop ateşi 40.7 C ve hipotansif, arrest, ex.. Gözlemde kötü kokulu

Toprak işleme ve yaprak alma uygulamalarının omca başına düşen gerçek yaprak alanı üzerine etkileri [KONTROL (AY+KY), AY (Ana Yaprak), KY (Koltuk Yaprak), TİAE