• Sonuç bulunamadı

Alman bilim adamlarının Troas Bölgesi'ndeki arkeoloji çalışmaları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Alman bilim adamlarının Troas Bölgesi'ndeki arkeoloji çalışmaları"

Copied!
152
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANA BİLİM DALI

ESKİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

ALMAN BİLİM ADAMLARININ TROAS BÖLGESİ’NDEKİ

ARKEOLOJİ ÇALIŞMALARI

Aslı ŞİMŞEK

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Hasan BAHAR

(2)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU

………. tarafından hazırlanan ……….. başlıklı bu çalışma ……../……../…….. tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Ünvanı, Adı Soyadı Başkan İmza

Ünvanı, Adı Soyadı Üye İmza

(4)

Önsöz

Arkeoloji, araştırmacılar için sadece bir bilim dalı değil, geçmişe duyulan bir özlem, zaman yolculuğunun duraklarına inmek ve bu yolculukta varolmuş insanoğlunun hayat mücadelesine, onun dünya tarihine bıraktığı mirasa sahip çıkmaktır.

Bu zaman yolculuğunun en önemli duraklarından birisi de hiç şüphe yok ki bugün Çanakkale ilimizin sınırları içerisinde yer alan Troas Bölgesi'dir. Bu antik bölge dünyada birçok bilim adamı ve arkeoloğun merakını çekmiş, onları bu bölgeye getirmiştir.

Özellikle İngiliz, Fransız ve Alman seyyahlar bölgede birçok gezi ve araştırma yapmıştır. Günümüzde de bu bölgede yabancı bilim adamları tarafından arkeolojik çalışmalar devam ettirilmektedir. Antik Troas Bölgesi‟nin dünya var oldukça araştırmacılar için gizemini koruyacağı muhakkaktır.

Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Eskiçağ Tarihi Ana Bilim Dalı‟na sunulan “Alman Bilim Adamlarının Troas Bölgesi‟ndeki Arkeoloji Çalışmaları” adı altında hazırladığım bu yüksek lisans tezimde Çanakkale ilinde Alman Bilim Adamları tarafından yürütülen kazı çalışmaları ve yüzey çalışmaları anlatılmaktadır.

Bu tezimizi üç ana bölümde inceledik. Bu ana bölümlerin ilkinde Troas Bölgesi‟nin tarihi coğrafyası ve bölgenin tarihçesi üzerinde durduk. İkinci bölümde Alman Bilim Adamlarının yaptığı kazı çalışmalarını, üçüncü bölümde ise yapılan yüzey çalışmalarını ele alacağız.

Bana bu konuda çalışma imkânı veren, zaman ayıran ve bilgilerini benimle paylaşan, yüksek lisans eğitimine başladığım ilk günden bu yana, bana her konuda yol gösteren, tez danışmanım Prof. Dr. Hasan Bahar‟a, konuyla ilgili sorularımı içtenlikle yanıtlayan Hocam Doç. Dr. Özdemir Koçak‟a, beni teşvik eden Hocam Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yılmaz‟a teşekkür ederim.

(5)

Bilhassa çalışmalarımda bana gösterdiği yardımlardan dolayı Hocam Hasan Akış‟a, bilgi ve birikimini esirgemeyen Ferdi Baltacı‟ya şükranlarımı sunarım.

Son olarak da eğitim hayatım boyunca bana her türlü fedakârlığı gösteren, benden hiçbir zaman maddi ve manevi desteğini esirgemeyen, en zor anlarımda yanımda olan babam Sezai Şimşek‟e ve annem Aysen Şimşek‟e gönülden teşekkürleri borç bilirim. İyi ki varsınız…

ÇANAKKALE 2010

(6)

Özet

Arkeoloji, insanların eski çağlarda oluşturduğu maddesel ürünleri incelemek amacıyla geçmişimizi aydınlatmaya çalışan bilim dalıdır. Gerek içeriği gerekse konuları bakımından bir yandan insan bilimleri, diğer yandan tarih ile yakından ilgilidir.

Ülkemiz tarih öncesi çağların en eski evrelerinden, çeşitli kültürel kalıntıların ve daha sonraki dönemlere ait değişik uygarlıkların izlerine kesintisiz bir şekilde rastlanan, kültürel evrim ile arkeolojik sıra düzeninin anlamlı bir çerçeve içinde izlenebildiği ender yerlerden biridir.

Ülkemizde bulunan bu ender yerlerden birisi de, bugün Çanakkale ilimizin sınırları içerisinde yer alan Troas Bölgesi‟dir. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Troas Bölgesi arkeoloji bilimi açısından birçok araştırmacının ve arkeoloğun da ilgisini çekmiştir. 16. yy.‟dan başlayarak gezginlerin dikkatini çeken Troas Bölgesi‟nde, 19. yy.‟dan itibaren yoğun bir şekilde kazı ve araştırma çalışmaları başlatılmıştır.

Troas Bölgesi‟ndeki kazı ve araştırma çalışmalarını yerli arkeolog ve araştırmacıların yanı sıra, çok sayıda yabancı arkeolog ve araştırmacıda yürütmüştür. Özellikle batılı araştırmacı ve bilim adamları bu bölgede yoğun olarak çalışmışlardır. Bu çalışmanın birinci bölümünde Troas Bölgesi‟nin tarihi coğrafyası ve tarihçesi, ikinci bölümde Alman araştırmacı ve bilim adamları tarafından yürütülen kazı çalışmaları, üçüncü bölümde ise bölgede gerçekleştirilen yüzey çalışmaları hakkında bilgi verilmiştir.

(7)

Summary

Archaeology is a field of science that attempts to shed light on our past by studying the materials made by ancient people in ancient times. With regard to its content and subjects, it is closely related to humanities, as well as history.

Turkey is one of the rare places where an uninterrupted chain of various cultural remains from the oldest times of antiquity and traces of other following civilizations can be observed and where the evolution of culture and archaeological order of events can be monitored in a meaningful framework.

One of those rare places in the country is the Troas Region, located in the boundaries of the city of Canakkale, Turkey. Once homeland to many ancient civilizations, Troas Region now attracts many researchers and archaeologists for its archaeological significance. Since of the 19th century, a great deal of research and excavation has been intensively carried out in the Troas Region, which started to attract the travelers‟ attention from the 16th

century on.

The excavations and research in the Troas Region have been conducted by national teams of archaeologists and researchers, as well as by many international teams and individuals. Specifically, researchers and scientist from the western world have worked in the region extensively.

The geographical and historical background of the region was presented in the first section of this study, and the excavations conducted by the German scientists and researchers were detailed in the second section, whereas the third section focused on the surface work in the region.

(8)

İçindekiler

Bilimsel Etik Sayfası ... ii

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu ... iii

Önsöz ...iv

Özet ...vi

Summary ...vii

İçindekiler ... viii

Kısaltmalar... x

Şekiller Listesi ...xi

Giriş ... 1

1. Troas Bölgesi ... 7

1. 1. Bölgenin Tarihi Coğrafyası ... 7

1. 2. Bölgenin Tarihi ... 15

2. Troas Bölgesi Kazı Çalışmaları ... 21

2. 1. Troia Kenti ... 21

2. 1. 1. Konumu ... 21

2. 1. 2. Tarihi ... 22

2. 1. 3. Troia Kenti Kazıları ... 24

2. 1. 3. 1. Heinrich Schliemann Kazıları ... 24

2. 1. 3. 2. Wilhelm Dörpfeld Kazıları ... 32

2. 1. 3. 3. Carl William Blegen Kazıları ... 37

2. 1. 3. 4. Manfred Korfmann Kazıları ... 38

2. 1. 3. 5. Ernst Pernicka Kazıları ... 45

2. 2. Alexandria Troas Kenti ... 46

2. 2. 1. Konumu ... 46

2. 2. 2. Tarihi ... 46

2. 2. 3. Alexandria Troas Kenti Kazıları ... 48

2. 3. Beşiktepe Kazıları ... 52

2. 3. 1. Beşik-Yassıtepe Kazıları ... 52

2. 3. 2. Beşik-Sivritepe Kazıları ... 54

2. 3. 3. Beşik-Mezarlığı Kazıları ... 55

(9)

3. Troas Bölgesi Yüzey Çalışmaları ... 58

3. 1. Beate Böhlendorf-Arslan Tarafından Yürütülen Yüzey Çalışmaları ... 59

3. 1. 1. Bayramiç İlçesinde Yapılan Yüzey Çalışmaları ... 59

3. 1. 2. Ezine İlçesinde Yapılan Yüzey Çalışmaları ... 63

3. 1. 3. Ayvacık İlçesinde Yapılan Yüzey Çalışmaları ... 69

3. 2. Thomas Schafer Tarafından Yürütülen Yüzey Çalışmaları ... 73

3. 2. 1. Sigieion Kenti Yüzey Çalışmaları ... 73

3. 3. Elmar Schwertheim Tarafından Yürütülen Yüzey Çalışmaları ... 75

3. 3. 1. Neandreia Kenti Yüzey Çalışmaları ... 75

3. 3. 2. Troas Bölgesi 1988 Yılı Çalışmaları ... 78

Sonuç ... 79

Kaynakça ... 82

Ekler ... 91

(10)

Kısaltmalar

AST Araştırma Sonuçları Toplantısı, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü

Bkz. bakınız Cm. santimetre C14 karbon 14

Çev. Türkçe‟ye çeviren

ÇOMÜ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Km. kilometre

KST Kazı Sonuçları Toplantısı, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü

M.Ö. milattan önce M.S. milattan sonra Şek. şekil TKK Türk Tarih Kurumu Vd. ve devamı Vs. vesaire yy. yüzyıl

(11)

Şekiller Listesi

Şek-1: Antik Çağda Anadolu ... 91

Şek-2: Ballı Dağı ... 91

Şek-3: Troas Bölgesi Haritası ... 92

Şek-4: Strabon‟un Troas‟ı ... 93

Şek-5: Antik Skamandros Nehri ... 94

Şek-6: Troas Bölgesi‟nden ihraç edilen madenler ve bölgenin ticaret yolları üzerindeki önemi ... 94

Şek-7: Pers Kralı Xerxes‟in Sardes‟ten Atina‟ya kadar izediği yol. Troas‟tan da geçmiştir . 95 Şek-8: Troas Bölgesi Prehistorik Kentleri ... 95

Şek-9: Biga, Çan ve Yenice ilçelerinin konumları ... 96

Şek- 10: Troia Kalesi yüksek bir plato üzerinde yer almaktadır... 97

Şek-11: Troia Kalesin‟den Skamandros Ovası‟na bakış ... 97

Şek-12: Troia‟nın zaptı ve kral ailesinin kılıçtan geçirilişini tanımlayan bir vazo resmi Ortada sunak üzerinde Troia kralı Priamos; kucağında torunu Astiyanaks‟ın cesedi; Neoptolemos kralı öldürmek üzere. Solda Athena heykeline sarılan Kasandra ve onu kolundan çekmekte olan Aias ... 98

Şek-13: Heinrich Schliemann ... 98

Şek-14: Troia kazı kronolojisi ( Schliemann, Dörpfeld, Blegen) ... 99

Şek-15: Schliemann Yarması olarak adlandırılan kazı alanı ... 100

Şek-16: Troia I Dönemi Schliemann tarafından çıkarılan tutamaklı kâselere örnek ... 100

Şek-17: B duvarı Heinrich Schliemann‟ın Troja isimli çalışmasında mimar Wilhem Dörpfeld tarafından 1884 yılında çizilen Troja planı ... 101

Şek-18: Ünlü Schliemann taş rampası ... 101

Şek-19:Troia II‟nin sur duvarları Schliemann “ Priamos‟un Hazineleri” olarak adlandırdığı zenginlikleri sol tarafa doğru uzanan surun dibinde bulmuştur ... 102

Şek-20: Sophia Schliemann ve altın diademler ... 102

Şek-21: Schliemann‟nın ortaya çıkardığı hazine buluntuları, büyük diadem ... 103

Şek-22: Troia VI Schliemann‟nın ortaya çıkardığı değirmen taşları ... 104

Şek-23: Troia VI Schliemann tarafından çıkarılan Myken kap türüne örnek ... 104

Şek-24: Lysimakhos‟un duvarlarının gösterildiği Schliemann planı ... 105

Şek-25: Wilhelm Dörpfeld ... 105

Şek-26: Dörpfed‟in “Troja und İlion” adlı eserinden a ve c duvarları ... 106

Şek-27: Troia II‟nin içindeki büyük bir Megaron yapısının günümüzdeki hali ve koruma yapısı ... 107

Şek-28: Gri Minyas Keramiği, metal kapların taklitidir ... 107

Şek-29: Dörpfeld‟in tespit ettiği Troia II‟nin savunma duvarları ... 108

Şek-30: Troia VI‟ya ait savunma duvarları ... 108

Şek-31: Troia VI‟nın savunma duvarları... 109

Şek-32: Troia VII2‟de Dörpfeld tarafından ortaya çıkarılan Yumrulu Keramik kap ... 109

Şek-33: Schliemann ve Dörpfeld tarafından kazılan Athena Tapınağı‟nın temeli ... 110

Şek-34: Schliemann ve Dörpfeld tarafından kazılan Athena Tapınağı‟nın geriye kalan mimari kalıntıları ... 110

(12)

Şek-36: Büyük Tiyatro‟dan kalan mimari kalıntılar ... 111

Şek-37: Carl William Blegen ... 112

Şek-38: Manfred Korfmann ... 112

Şek-39: Manfred Korfmann‟ın 1988-2005 yılında Troia‟da yaptığı çalışmalar ... 113

Şek-40: Troia‟da yapılan tüm çalışmalar ... 114

Şek-41: Korfmann tarafından çürütülen Troia soğan kabuğu modeli ... 115

Şek-42: Korfmann tarafından Troia VI‟da çıkarılan Myken kapları ... 115

Şek-43: Korfmann‟nın Troia II‟de bulduğu elektrondan yapılmış Kıbrıs iğnesi, alttan sağ 116 Şek-44: Troia‟da 1995 yılında gün ışığına çıkmış olan mühür. Arkeolojik bulgulara göre bronz mühür M.Ö. 12. yüzyılın sonuna, Hitit İmparatorluğu‟nun yıkılmasından sonraki döneme aittir ... 116

Şek-45: Kaynak Mağara planı ... 117

Şek-46: Kaynak Mağara‟daki kuyuları gösteren hava fotoğrafı ... 117

Şek-47: Orta ve Geç Holosen‟de (yaklaşık M.Ö. 5000‟den günümüze kadar) Troas Bölgesi‟ndeki göreli deniz seviyesi sapmaları diyagramı ... 118

Şek-48: Korfmann‟nın girişimleri sonucu göçmen kuşlar için koruma altına alınan delta bölgesi ... 118

Şek-49: Korfmann‟ın Troia kronolojisi... 119

Şek-50: Aziz Paulus ikinci misyonerlik gezisi sırasında Alexandria Troas kentini de ziyaret etmiştir ... 119

Şek-51: Alexandria Troas kenti Planı ... 120

Şek-52: Alexandria Troas‟ta Maldelik yapısı ... 120

Şek-53: Herodes Atticus Hamamı‟nın karşısındaki Agora Yapısı ... 121

Şek-54: Herodes Atticus Hamamı ... 121

Şek-55: Kule Hamamı olarak adlandırılan yapı ... 122

Şek-56: Alexandria Troas‟ın Limanı, bugünün tuz gölü ……….………….122

Şek-57: Antik limanda bulunan sütunlar ... 123

Şek-58: Alexandreia Troas‟ta sualtı çalışmalarının yapıldığı alan ... 123

Şek-59: Beşik- Sivritepe‟den midye kabuğu (M.Ö. 5. binyıl) büyük miktarda kullanılan midye ve istridyenin kabukları işlenmiş ve değişik şekillerde delinmiştir ... 124

Şek-60: Beşiktepe‟de bulunan kuş başlı iğne M.Ö. 3. binyıla ait en Eski Tunç buluntulardan biridir ... 124

Şek-61: Beşik- Sivritepe kazıları; arka planda Beşik-Yassıtepe... 125

Şek-62: Beşik-Yassıtepe‟den Beşik Mezarlığına genel bakış ... 125

Şek-63: Stilize yüzlü Myken mührü ... 126

Şek-64: Myken taklidi, isteyerek kırılmş kaplar ... 126

Şek-65: Kumtepe‟de bulunan çeşitli eşyalar, gaga ağızlı testiler vs. ... 127

Şek-66: Böhlendorf‟un araştırma yaptığı ilçeler ve köyler ... 127

Şek-67: Kilisetepe ile Külcüler Köyü‟nün hemen yakınındaki absidal bina kalıntısı... 128

Şek-68: Akköy, Milet İşi keramik parçaları ... 128

Şek-69: Erken Bizans Çağı‟na ait haç bezemesi ile süslenmiş korkuluk parçası ... 129

Şek-70: Erken Bizans Çağı‟na ait levha parçası ... 129

Şek-71: Güllüce Köyü‟nün güneybatısında halk arasında hamam olarak tanınan bir yapı ve iki adet granit sütun ... 130

(13)

Şek-72: Sütun kaidesi……… 130

Şek-73: Devşirme kalıntılardan oluşturulan giriş ve duvarlar………...131

Şek-74: Koç Ali Köyü‟ndeki granit ocaklarında yerlerinde bırakılmış sütunlar …………..131

Şek-75: Kocakayıt Deresi üzerindeki duvar kalıntıları ……….132

Şek-76: Kavaklı Köyü‟nde dik kayalıklara oyulmuş haç motifi………...132

Şek-77: Tavaklı şehir surları……….133

Şek-78: Su kemeri……….133

Şek-79: Roma yazılarının bir kısmının görüldüğü mermer blok………..134

Şek-80: Hüdavendigar Camii‟nin iç kısmında kullanılan mermer korkuluk parçaları …….134

Şek-81: Biber Deresi‟nde yıkık duvar kalıntısı ... 135

Şek-82: Lamponia kent surlarının güneydoğu parçalarından biri ... 135

Şek-83: Ocakkaya diye adlandırılan tepede Gargara kentine ait sur kalıntıları ... 136

Şek-84: İlyasfakı, daire şeklindeki sur duvarları………...136

Şek-85: İlyasfakı ve Assos‟u birbirine bağlayan antik yol………137

Şek-86: Sigieion kenti araştırmalarında ele geçen parçalar: a- Yunan stelinden kopan baş profil parçası, b,c,f, g- pithos parçaları, d- mezar steli ... 137

Şek-87: Subaşı Tepesi‟nin kuzey yamacındaki nekropol alanında bulunan cam kaplar ... 138

Şek- 88: Neandreia kentinde bulunan Aiol sütun başlığı ... 138

Şek-89: Neandreia kenti Arkaik sur kalıntıları ... 139

(14)

Giriş

Asya ile Avrupa arasında adeta bir köprü görevi üstlenen Anadolu Yarımadası, konumu elverişli coğrafi özellikleri ve zengin doğal kaynakları sayesinde tarihin her döneminde yoğun bir iskâna uğramıştır.

Anadolu yüzyıllar boyunca göç yolları üzerinde yer aldığı için, bunun doğal sonucu olarak birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Farklı iklimleri ve bölgeler arasındaki değişik fiziki şartları Anadolu‟nun her yöresinde büyük uygarlıkların doğup gelişmesine sebep olmuştur1

(Şek. 1).

Antik Çağ‟da Troas Bölgesi olarak adlandırılan, günümüzde ise Biga Yarımadası olarak bilinen bu bölge Anadolu‟nun en önemli tarih öncesi yerleşmelerinden birisidir2

.

Dünya tarihi açısından büyük öneme sahip olan Troia Bölgesi yüzyıllar boyunca çeşitli milletlerden bilim adamlarının akınına uğramıştır. Antik yazarların vermiş olduğu bilgilere göre bölgeyi 16. yy.‟dan günümüze kadar birçok seyyah ve araştırmacı ziyaret etmiştir.

Troas Bölgesi topografik çalışmalar için model bir saha olarak kabul edilmekte ve bu yüzden birçok araştırmacının bölge üzerinde çalışmada bulunmasına zemin hazırlamaktadır. Bölgeye gelen ilk araştırmacılar daha çok gördükleri eserleri kayıt altına almakta ve kendi eserlerinde yüzeysel olarak tasvir etmeleri şeklinde olmuştur3

.

Bu bölgede Alman, İngiliz, Fransız bilim adamlarının yoğun çalışmaları olmuştur. 19. yy.‟ın son çeyreğinde de Amerikalı arkeologlar bölgede çalışmada bulunmuşlardır. Bu tezde Troas Bölgesi‟nde araştırma yapan Alman bilim adamlarının kazı ve günümüzde de devam eden yüzey çalışmaları hakkında bilgi verilecektir. 1 Sevin, 2003: 1. 2 Akarca, 1978: 2. 3

(15)

Troas Bölgesi‟nde gerçekleştirilen önemli bir çalışma Kiel (Kuzey Almanya) Üniversitesi Tarih ve Filoloji Profesörlerinden Peter William Forchhammer‟in 1839 yılında T.A.B. Spratt‟la birlikte hazırladığı yöreyi anlatan topografik çalışmadır4

. Bu bölgede 1864 yılında Alman Johann Georg Hahn arkadaşları Juluis Schmid ve Ernst Ziller ile birlikte Frank Calvert‟in rehberliğiyle Pınarbaşı‟ndaki Ballı Dağ'da kısa süreli sondaj çalışmaları yapmışlardır (Şek. 2).

Troas‟ta araştırma yapan gezginlerden biride Heinrich Schliemann‟dır. Bölgeye ilk ziyareti 8 Ağustos 1868‟tir5. Ernst Ziller‟in de kendisine vermiş olduğu broşüründe etkisiyle de olacak ki, Troia‟yı aramak için Ballı Dağ ve Pınarbaşı kaynaklarında birkaç işçiyle deneme kazıları yapmıştır. 19. yy.‟ın sonlarında ve 20. yy.‟ın başlarında Troas‟ta önemli çalışmalarda bulunan diğer bir bilim adamı da Antik tarih üzerine çalışmalar yapan ve topograf olan Walter Judeich‟tir. Roma (M.Ö. 30-M.S. 395) konusunda uzman olan Alman arkeoloğu Hans Draggendorfl ile birlikte bölgede kapsamlı bir araştırmada bulunarak bölgenin haritasını çıkartmıştır6

.

1882 yılında Alman mimar Robert Koldewey Alexandria Troas‟ın7

hamamlarında bir süre çalışmış ve 1889 yılının sonbaharında Çığrı Dağı zirvesinde araştırmalarda bulunmuş, Neandreia8

yerleşiminin yerini tam olarak tespit etmiştir9. Troas Bölgesi‟nde günümüzde de Alman bilim adamlarının araştırmaları devam etmektedir. 1988‟de Alman Arkeolog Manfred Korfmann başkanlığında antik Troia kentinde kazılara tekrar başlanmıştır. 2005 yılında Korfmann‟ın ölümüyle kazı çalışmalarını Alman Arkeolog Ernst Pernicka 2007 yılından beri yürütmektedir 10

.

4

Cook, 1973: 34. Bkz. Leaf, Walter ( 1800). Reise Nach Troas. Alterburg.

5

Cook, 1973: 36. Bkz. Leaf, Walter ( 1800). Reise Nach Troas. Alterburg., Leaf, Walter (1923).

Strabon on the Troad. London: Cambrige Unıversıty Press.

6

Cook, 1973: 41.

7

Çanakkale yöresinde Eski İstanbul olarak bilinen antik kent (Günümüzde Dalyan Köyü Sınırları içerisindedir). Strabon, XIII. 23.

8

Çanakkale Yöresinde Çığrı Kalesi. Strabon, XIII. 2. 3.

9

Cook, 1973: 43. Bkz. Leaf, Walter (1911-12). The Troad of Scamander Valley II. Annual British School of Athens XVIII, 286-301. Leaf, Walter (1802). Pour Servir au Voyage de la Troade. Paris.

10

(16)

Alman Arkeolog Elmar Schwertheim Alexandria Troas kentinde Çanakkale Arkeoloji Müzesi ile birlikte 1997 yılında başlatılan kazı çalışmalarını, kendi başkanlığında 2002 yılından beri devam ettirmektedir 11

.

Troas Bölgesi‟ndeki bir diğer çalışma alanı da yüzey araştırmalarıdır. Bu araştırmaların başlıcaları şunlardır: Thomas Schafer tarafından Sigieion12

antik kentinde 2005-2007 yılları arasında yapılan arkeolojik yüzey çalışmaları, Elmar Schwertheim‟ın daha önce yürütmüş olduğu Neandreia kenti yüzey çalışması; Ayvacık, Ezine, Bayramiç ilçelerindeki Bizans Dönemi yerleşmelerini 2006 yılından beri devam ettiren Beate Böhlendorf-Aslan‟nın yüzey çalışmalarıdır13. Bu yüzey çalışmalarının yanında Schwertheim, bölgede Çanakkale Arkeoloji Müzesi ile epigrafik yüzey araştırmaları da yapmıştır.

Görüldüğü üzere bu bölge arkeoloji alanı için çok önemli bir sahadır. Bu çalışmada amacımız Alman Bilim Adamlarının Troas Bölgesi‟nde yapmış olduğu kazı ve yüzey araştırmalarını ortaya koymaktır. Almanların arkeoloji ve ona bağlı diğer bilim dallarına yaptıkları katkılıları ortaya koyması bakımından önemlidir. Ayrıca Troas Bölgesi‟nde Almanlar tarafından yapılan arkeolojik faaliyetlerin tarihsel süreç içerisinde gelişiminin anlaşılması da hedeflenmektedir.

19. yy.‟da Osmanlı yöneticileri arasında Almanlara karşı bir yakınlık oluşmuştur. Nitekim 19. yy.‟ın ikinci yarısında Osmanlılar ve Almanlar arasında askerî alandaki işbirliği artmıştır. Bu süreçte sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda yeni ilişkiler kurulmuştur. Ancak iki ülke arasındaki ilişkiler genellikle Almanya açısından verimli sonuçlar doğuracak, Almanlar demiryolu başta olmak üzere bazı imtiyazlı haklar elde edeceklerdir. Alman İmparatoru II. Wilhelm‟in Osmanlı Hükümeti‟ne yapmış olduğu ziyaretler oldukça önemli gelişmelerdir. Bu ziyaretlerin, gerek Almanya‟nın Osmanlı Devleti üzerindeki beklenti ve menfaatlerinin sürdürülmesi ve gerekse Osmanlı Devleti‟ne sağlanan desteğin açık bir şekilde ifade

11

Çavga, 2005: 43.

12

Yeniköy, Troas‟ta Ege kıyısında bir kent. Strabon, XII. 21.

13

(17)

edilmesi yönünde birkaç defa tekrarlandığı bilinmektedir. 19. yy.‟dan itibaren başta Almanya olmak üzere pek çok Avrupalı araştırma yapmaya başlamıştır14

.

Osmanlı ülkesindeki eski eserlere karşı Avrupalıların ilgisi artarak devam ederken 19. yy.‟ın ikinci yarısından itibaren Osmanlı toplumunda özellikle aydın kesim arasında değerli eski eserlere olan ilgi artmaya başlamıştır. Ayrıca yabancılar tarafından bulunan tarihi eserlerin yurt dışına götürüldüğü ve oralardaki müzelerin bu eserlerle süslendiği anlaşılmıştır. Bu dönemin Türk aydının genel kanaatin aksine yaşadığı çağa dönük ve modernleşme sürecinin bir parçası olduğu ve eski eserlere sadece “taş” ve “kireç” olarak bakmadıkları söylenebilir. Osmanlı aydınlarındaki bu anlayış, bu dönemde gelişen Batılılaşma çabalarının neticesinde eskiçağ tarihine ve arkeolojiye karşı ilginin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.

Bu anlayışın doğal bir sonucu olarak 19. yy.‟ın ortalarında Anadolu‟daki eski eserlerin korunması ve yurt dışına kaçırılmasının engellenmesi çalışmalarına başlanmıştır. Bu konuda 1845 yılında başlayan taşınabilir eski eserlerin korunması ile ilgili çalışmaların bir süre sonra taşınmayan eserleri de kapsadığı anlaşılmaktadır. Bu döneme kadar eski eserlerin hukuki durumları hakkında fıkıh kitaplarında “malik ve sahibi belli bulunmayan” taşınabilir eşyalardan bahsedilmekte ve düzenlemeler buna göre yapılmaktadır.

Bunun yanı sıra 1858 tarihli ceza kanunnamesinde ve emirnamelerde konuya ilişkin düzenlemeler göze çarpmaktadır. Yapılan bu düzenlemelerin yeterli olmadığı, kaçak kazıların ve eski eser kaçakçılığının önlenmesi hususlarına yer verilmemiştir15

. Bu dönemde 13.02.1869 tarihinde Osmanlı Devleti‟nin bilinen ilk eski eserler (âsâr-ı atîka) nizamnamesi yayınlamıştır. Bu nizamname yedi maddeden oluşmaktadır. Bu maddeler sırasıyla şöyledir:

“Bundan böyle Osmanlı ülkesinde eski eser araştırması yapmak isteyenler, her şeyden evvel Maarif Nezareti‟nde müracaat edip resmen izin almadıkça, hiçbir tarafta eski eser araştırma yapamayacaklardır,

14

Muşmal, 2009: 24-26.

(18)

Kendilerinde izin verilenler, araştıracakları ve çıkaracakları eserleri başka devlete nakledemeyecekleri,

Bir adamın mülkü içinde çıkan eski eserler kendisinin malı olacaktır,

Eski sikkelerin yurt dışına gönderilmesi, konulacak yasaktan istisna tutulacaktır,

Eski eser çıkarılması için verilecek izin sadece toprak altında bulunacak eserlere ait olup, yüzeyde olan her tür eski eser sökülmeyecektir,

Yabancı bir devlet kazı yapmak için başvursa, sadece padişah izin verecektir, Eski eser araştırması ve kazısından anlayan ve bilgisi olup da bunu kanıtlayanların masraf ve ücretleri hazineden karşılanacaktır”. Şeklinde yer almaktadır16

.

1869 yılında çıkarılan ilk eski eserler nizamnamesinden kısa bir süre sonra 1874 yılında bir nizamname daha çıkarılmıştır. 1874 yılında çıkarılan ve 36 maddeden oluşan eski eserler nizamnamesi arkeolojik kazılar için önemli şartlar getirmiştir.

Nizamnamenin 8. ve 22. maddeleri kazı ruhsatı ve bu konudaki bölümlere ayrılmıştır. Maarif Nezareti‟nin 15 Eylül 1875 tarihli tezkeresinde;

“Osmanlı Devleti sınırlarında seyahat edecek yabancı araştırmacılar ile kazı ruhsatı talep edenler hakkında herhangi bir işlem yapılmadan önce Maarif Nezareti‟ne mutlaka görüş sorulması gerektiği,

Kazı ruhsatı talebinde bulunanların, kazı yapmak istedikleri bölge hakkında iki nüsha harita düzenleyerek Maarif Nezareti‟ne göndermesi ve bu harita kazı yapılacak mahallin işaret edilmesi gerektiği,

Kazı ruhsatı talep edilen bölgede kazı yapılmasında herhangi bir sakınca bulunmadığı hakkında mahalli hükümet tarafından tasdikli bir senet düzenlenmesi ve bu senedin Maarif Nezareti‟ne ulaştırılması gerektiği,

16

(19)

Hükümet tarafından kazılmasında mahzur görülen mahallerde kesinlikle kazı yapılmaması gerektiği,

Kazı bölgesine hükümet tarafından bir memur tayin olunması ve bu memurun masrafının kazı yapanlar tarafından karşılanması gerektiği,

Kazıların eski eser nizamnamelerine uygun olarak gerçekleştirilmesi gerektiği,

Kazı yapanların, bu konudaki nizamnamelere uyacağı hakkında muayyen kefiller göstermesi veya depozite vermesi gerektiği,

Kazılarda bulunacak eserlerin 1/3‟nün arazi sahibine, 1/3‟nün devlete ve 1/3‟nün kazı yapana pay edilmesi gerektiği,

Eğer kazı yapılacak bölge şâhısa ait değilse kazı alanında bulunacak eserlerin 2/3‟nün devlete bırakılması şartıyla, kazı talep edenlere ruhsat verilmesi gerektiği” maddeleri detaylı olarak ifade edilmiştir17

.

17

(20)

1. Troas Bölgesi

1. 1. Bölgenin Tarihi Coğrafyası

Günümüzde Anadolu‟nun kuzeybatı çıkıntısı olarak tanımlanan bölge, kuzeyde Propontis (Marmara Denizi), kuzeybatıda Hellespont (Çanakkale Boğazı), güneyde Edremit Körfezi, batıda Mare Aegaeum (Ege Denizi) ile çevrelenen Çanakkale topraklarının büyük bölümünü içine alan Biga Yarımadası, Antik dönemlerde Troas Bölgesi olarak adlandırılmaktadır ( Şek. 3).

Ünlü coğrafyacı Strabon18

ise “Geographica” adlı eserinde Troas Bölgesi için “Her ne kadar harabe halinde terk edilmiş ise de sahip olduğu ün, yazarları kendinden uzun uzun söz etmeye zorlar” demiştir19

(Şek. 4).

Troas Bölgesi‟nin Biga Yarımadası‟nda olduğunu belirtmiştik. Biga Yarımadası Marmara Bölgesi‟nin güney batısında yaklaşık 9 bin 500 km2‟

lik bir alanı kapsamaktadır. Doğu sınırını kuzeydoğu güneybatı yönünde uzanan Gönen Çayı vadisi oluşturmaktadır. Batıda Kumkale Burnu‟ndan, doğuda Balıkesir ili Gönen ilçesine kadar genişliği 125 km. kuzeydoğuda Biga ilçesi Karabiga Beldesi, güneybatıda Baba Burnu‟na kadar uzunluğu yaklaşık 200 km.‟dir. Bölgenin topraklarının yarısından fazlası ormanlar ile kaplıdır. Ormanlar bölge topraklarının % 53,9‟unu oluşturmaktadır20

.

Troas Bölgesi oldukça engebeli bir yapıya sahiptir. Bu bölgenin Eskiçağ‟da en tanınmış engebesi güneydoğuda Mysia21

sınırındaki İda Dağı (Kaz Dağı)‟dır. Homeros‟un22

en yüksek doruğuna (1774 m) Gargaros23 dediği bu dağın Antik Çağ

18Pontus kralları emrinde çok önemli mevkilerde görev yapmış soylu bir ailenin çocuğu olan

Strabon‟nun M.Ö. 64 veya 63„de Amasya‟da doğduğu ve M.S. 21‟de yine Amasya‟da öldüğü sanıl-maktadır. Olgunluk döneminde İmparator Augustus zamanında yazdığı 17 ciltten oluşan Geographica (Coğrafya) adlı çalışmasının XII. XIII. ve XIV. Kitapları Antik Anadolu coğrafyasıyla ilgilidir. Eriçok ve Falay, 2006: 133.

19 Strabon, XIII. 1. 20

Atay vd., 2008: 173.

21Anadolu‟nun kuzeybatısında; kuzeyde Bithynia ve Propontis, güneyde Lydia, batıda Mare

Aegaeum, doğuda Phrygia ile sınırlanmış bölge. Strabon, XII. 32.

22

M.Ö. 9. yy.‟da yaşadığı kabul edilen, Iliada ve Odysseia adlı destanların Ozanı, Strabon‟un en çok yararlandığı kaynaktır. Strabon, XII. 8. 21. 35.

23

(21)

yazarlarına göre Palaiskepsis24

yöresindeki Kotylos25, Putna26 ve Dikte olmak üzere üç doruğu daha vardı. Homeros üzeri sık ormanlarla olan İda‟yı “Hayvanların anası ve kaynağı bol” olarak nitelendirmektedir27

.

Bölge sınırları içerisinde kalan arazide önemli bir göl yoktur. Gelibolu Yarımadası‟nda yazın kuruyan Tuz Gölü ile Biga Yarımadası‟nda Yeni Çiftlik Köyü yakınında Ece veya Emir Gölü isimleriyle anılan ikinci bir göle rastlanmaktadır. Kumkale Ova‟sında Kırkgözler Deresi ile beslenen ve şimdi büyük bir kısmı kurutulup arazi haline getirilen üçüncü bir gölden de söz edilebilir28.

Troas Bölgesi akarsular açısından zengin sayılmaz. Önemli akarsuları Satnioeis (Tuzla Çayı), Skamandros (Eski Karamenderes), Rhadios (Koca Çay), Granikos (Kocabaş Çayı), Paisos (Bayram Deresi), Praktios (Umurbey Çayı)‟dır. Bunlar İda Dağı‟ndan doğmaktadır29

.

Yarımadanın batı kesiminde Skamandros, İda Dağı‟ndan çıktıktan sonra batı yönünde, sonra kuzeye doğru akıp Hellespont ağzında denize dökülür. Orta Menderes ve Aşağı Menderes vadileri Troas‟ın iki büyük ovasını oluşturur (Şek. 5).

Skamandros Nehri Antik Çağ‟dan günümüze bu bölge insanı için vazgeçilmez büyük bir değerdir. Bayramiç‟i ortaya alarak düşünüldüğünde ilçe merkezinin doğusunda ve batısında Antik Çağ‟da çok sayıda yerleşim kurulmuş ve bunlara ait kalıntılardan bazıları günümüze kadar gelebilmiştir30

.

Genel olarak Troia Ovası denilen bu düzlük güney ve doğuda İda Dağı‟nın kuzey eteklerine kadar uzanmaktadır. Troia Ovası‟nın kuzeyinde kalan kesimine “Dardania31”, güneyinde İda Dağı‟nın batı uzantılarınca parçalanan kesimine de “Samanion” (Ezine) Ovası denmektedir. Kuzeyde ise içinden Granikos Çayı'nın çıktığı, küçük ama bereketli Andrasteia (Biga) Ovası yer almaktadır.

24

Troas‟ta Kurşunlutepe‟nin yukarısnda kurulmuş bir kent, bu kent sonradan Skepsis‟e taşınmıştır. Strabon, XII. 45. 50. 52.

25

İda Dağı‟nın bir tepesi. Strabon, XII. 42. 43.

26

İda Dağı‟nın bir tepesi. Strabon, XII. 47. 48.

27 Sevin, 2001: 13. 28 Çanakkale İl Yıllığı, 1973: 61- 62. 29 Sevin, 2001: 59-60. 30 Başaran, 2008: 6. 31

(22)

Küçük Koy‟undan, Baba Burnu‟na ve Marmara‟ya, kadar kıyı vadi ve derelerle kesilmiş yüksek kıyılar halindedir32

.

Yarımadanın güneyinde bulunan ve sonradan deniz suları altında kalan Edremit Körfezi bir çöküntü sahasıdır. Bazı bakımlardan Ege grabenlerine benzetilir. Bu kısımda bulunan Çığrı Dağı kütlesi platolar üzerinde yükselerek bütün topografyaya hâkim olur. Ayrıca Kayalı Dağı (775 m.), Kocakır Tepe (815 m.), Ağı Dağı, Dede Dağı (766 m.), Sap Dağı (764 m.) orta ve batı kısımlarda Kaplan Dağı (671 m.) bu geniş plato sahasının topografya ahengini bozar33.

Biga Yarımadasının batı kısmını teşkil eden Troas özellikle yüksek kısımlarda maki, karaçam, kızılçam ve pırnal meşesi gibi kışın yapraklarını döken ve dökmeyen meşe türlerinden oluşan bitki örtüsüne sahiptir. Gerçek ormanlık alanlar % 26 oranındadır. Koru tipi ormanlara, İda Dağı dolaylarında rastlanır. Eğrikabaağaç, Katran Dağı, Gürgen Dağı dolaylarında ulaşım güçlüğü, koru ormanlarının yok edilmesini önlemiştir. İntepe, Kirazlı, Kalkım, Korudağ, Sazak dolayları ise çam ormanlarıyla kaplıdır. İç kısımlarda, bozkır görünümlü cılız otlara, tahıl üretimine elverişli alanlar ile su boylarında her mevsim yeşil kalabilen çayırlara rastlanır34

. Kıyılardan başlayarak iç kısımlara kadar sokulan zeytin ağaçlarının yaygınlığı genelde don görülmeyen Akdeniz İklim Kuşağında olduğunun bir göstergesidir.

Adalar, Gelibolu Yarımadası, deniz kıyısındaki yerler dışında, iç kısımların denizden yükseklik gibi nedenlerle iklim niteliğinde bazı farklılaşmalar görülür. Bu farklılaşma yüksek kesimlerde yağışların daha çok, (İda Dağı, Biga Yarımadası tepeleri) buna karşılık iç kesimlerde karlı ve donlu günlerin daha fazla olması, sıcaklık farklarının artması şeklindedir. Akdeniz İklim özelliklerinin yanında, bölge daha kuzeyde bulunması nedeniyle de Kuzey rüzgârlarının ve Balkanlar üzerinden gelen soğuk dalgalarının etkisindedir. Bunun sebeple, yılın büyük kısmını rüzgârlı geçirmektedir35. 32 Sevin, 2001: 59. 33 Bilgin, 1969: 4-6. 34 Çanakkale İl Yıllığı, 1973: 58. 35 Çanakkale İl Yıllığı, 1973: 62.

(23)

Bölgede yazın 39 dereceye kadar tırmanan sıcaklıklara aldanmamak gerekir. Kıyılarda ortalama yıllık sıcaklık 15-20 dereceye, daha yüksek kesimlerde ise 10-15 derece arasında olduğu halde ocak ayı sıcaklık ortalamaları 0-5 derece arasındadır. Arada bir rastlanan donmuş zeytin ağaçlarıyla kaplı alanlar Troas‟ın Orta Avrupa ılıman iklim kuşağına yakınlığını göstermektedir36

.

Bölge, zeytinciliğin yanında çeşitli meyvelerin yetiştirilmesinde de büyük bir potansiyele sahiptir. Yumuşak çekirdekli, sert çekirdekli ve sert kabuklu meyve türleri vardır. Yetiştirilen meyveler içinde sırasıyla elma, şeftali ve armut önemli yer tutmaktadır. Büyük elma alanlarına Lâpseki, Bayramiç ve Çanakkale merkezde rastlanırken, yine şeftali yetiştiriciliğinde Lâpseki ilk sırada yeralmaktadır37

.

Sebze yetiştirilen arazisi oranı ise % 4,5‟tir. Sebze alanın en geniş olduğu merkezler Lâpseki, Biga, Ezine ve Ayvacık‟tır. Sebze türleri içinde turfanda domates ilk sırada gelmektedir38. İda Dağları‟nın etekleri, kekik ve her tür bitki örtüsü sebebiyle et ve süt kalitesi en üst düzeydedir. Yöremizde üretilen Ezine peyniri, kalitesiyle Türkiye genelinde bilinmekte ve aranılmaktadır.

Bölgenin özellikle Yörük köylerinde halı ve kilim sanatı, en güzel ve göz alıcı örnekleriyle varlığını sürdürmektedir. Yörük halıları, hikâyelerine göre desen, desenlerine göre isim almaktadır. Turnalı, oklu, kabak çiçeği, altın tabak, hayat ağacı, Türkmen gülü, eski Yörük bu desenlerden en bilinenleridir. Yöre halkı, geleneksel halıların yapısını devam ettirdiği gibi, aynı zamanda geçimini de sağlamaktadır39

.

Bağcılık ve şaraplık üzüm yetiştiriciliği, yöre halkı için başka önemli bir geçim kaynağıdır. Özellikle Bayramiç ilçesinin bazı köylerinde bağcılık yoğun olarak sürdürülmektedir. Çavuşlu, Gedik, Mollahasanlar, Köseler, Akçakıl, Üzümlü, Sarıot, Daloba, Serhat, Evciler, Yassıbağı, Külcüler bağcılığın yapıldığı köylerdir. Bu köyler yayılış itibariyle, Bayramiç‟in güney ve güneydoğu istikametinde olup, İda Dağı‟nın eteklerine toplanmış durumdadır.

36 Höhfeld, 2001: 301-302. 37 “Çanakkale”, Türk Ansiklopedisi, 9, 1963: 356. 38 Çanakkale İl Yıllığı, 1973: 241. 39 Abay ve Şimşek, 2008: 5.

(24)

İntepe Beldesi, Çanakkale‟nin 18 km. güneybatısında, denizden 200 m. yüksekte bulunan bir yerleşim yeridir. Yoğun olarak, beldenin yanında uzanan iki tepenin arasında kalan az meyilli araziler üzerinde bağcılık faaliyetleri devam ettirilmektedir. Bununla birlikte, Çanakkale merkez ilçeye dâhil, Sarıcali, Yağcılar, Kalabaklı, Kurşunlu, Halileli ve Çınarlı köylerinde de bağcılık yapılmaktadır40

. Tarihte yeraltı kaynaklarına bakıldığında Troas Bölgesi‟nin çok büyük maden yataklarına sahip olmasa da jeolojik konumundan dolayı Trakya ve Kyklad41 adalarındaki maden yataklarının bir alternatifi olarak görülür. Bölge hem kuzey-güney hem de doğu-batı istikametinde yer alan ticaret yolları üzerindedir ( Şek. 6). İda Dağı ve çevresi Kurşun-Gümüş karışımı maden yataklarının en çok üretimi yapıldığı yerlerdir ve bu sebepten dolayı üretildikleri bölge Argyreia yani “gümüş madenleri” olarak adlandırılmıştır42

.

Kuzeybatı Anadolu Bölgesi‟nin ilk planlı kent örneklerinden biri olan Troia kentinde yapılan kazılar sonucunda, çeşitli teknikler konusunda başarılı olarak üretim yapan madenci işlikleri tespit edilmiştir. Arkeologlar, işlik olarak kullanılan odalarda sabit olarak yapılmış bir ocak yeri ile iç duvara dayalı bir çalışma sekisi bulmuşlardır. Madencilikle taşınabilir alet ve eşyalar arasında madeni eritmek ve ateşi yellemek için keramikten (çanak-çömlek) yapılmış yuvarlak kesitli ağızlıklar, potalar, kalıplar ve kaba dökümleri tekrar elden geçirmek için kullanılan taş aletler ile farklı biçimlere sahip maden külçeler bulunmuştur. Ortaya çıkarılan çubuk biçimli altın ve özellikle gümüş külçeler, vazo ve takıların fazlalığı, lüks metal üretiminin bir endüstriye dönüştüğünü göstermektedir 43

.

Strabon, Troas‟ta yer alan değerli madenler arasında Çinko madenini de saymaktadır. Çinko madeni İda Dağı‟nın batısındaki Andreia44

da bol miktarda bulunmaktadır45 . 40 Erözden ve Gümüş, 2008: 80. 41

Hellas‟ta Attika Yarımadası‟nın güneyinde, Mare Aegaeum‟a uzanmış adalar topluluğu. Strabon, XII. 8. 42 Aslan ve Koncagül, 2008: 74-75. 43 Belli, 2004: 12-13. 44

Troas‟ta eski Leleg topraklarında bir yer. Strabon, XIII. 57. 59.

45

(25)

Bölgenin birçok yerinde linyit yatakları da mevcuttur. Bunlardan Çan ilçe merkezi: Duranlı, Yahya, Çomaklı köyleriyle Etili Bucağı‟nın Hacıkasım Köyü, Yenice ilçesine bağlı: Çırpınar, Canbaz, Öğmen, Suutçu yöreleri ile İmroz adasında bulunmaktadır. Yine Ayvacık ilçesinin: Koruköy, Babadere, Kestanelik, Bayramiç ilçesinin: Namazgâh, Kurtlar, Nevruz, Kureyş, Sazak, Biga İlçesinin: Eşelek, Çakırlı, Harmancık, Çamyayla yöresinde demir, arsenik, molipten ve antimuan yatakları bulunmaktadır46

.

Hellespont‟un kuzeydoğu girişinde bir kıyı kenti olan Lampsakos47

anılmaya değer bir limandır. Batısındaki Abydos48

limanı ise, hiç araştırılmamış limanlar grubuna iyi bir örnektir. Assos49 antik limanı, coğrafi koşulları sebebiyle Assos kentinden ayrı bir birim olarak kurulmuştur. Bu limanda ne taşımacılığı yapıldığı, ticari ve askeri öneminin ne olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Ümit Serdaroğlu burada ele geçen mimari kalıntılar nedeniyle, limanı Erken Bizans Çağına tarihlemektedir50.

Coğrafi ve stratejik konumu Hellespont ve çevresini daima önemli bir bölge haline getirmiştir. Boğaz, Anadolu ve Avrupa arasındaki bağlantının en işlek noktalarından birisidir51

. Antik Çağda Hellespont‟u kontrol etmeyi amaçlayan çok sayıda savaş yapılmıştır. Troia Savaşları‟nın öncesinde meydana gelen ilk savaş, M.Ö. 7. yy. sonunda yapılan Sigieion Savaşıdır. İki Atina kolonisi olan Sigieion ve Elaeus52 arasında geçen bu savaşı, bazı tarihçiler Atina devletinin Kuzey Ege ve Karadeniz‟e doğru yayılması, boğazı kontrol etmek amacı taşıdığı şeklinde yorumlamaktadır53

.

M.Ö. 405 yılında Spartalı Lysandros, Perslerden aldığı altınlarla oluşturduğu donanmayla Hellespont‟a gelmiş ve Lampsakos‟u ele geçirmiştir. Diğer önemli bir savaş, Makedonya kralı Büyük İskender ve Persler arasında M.Ö. 334 yılında

46 Çanakkale İl Yıllığı, 1973: 248. 47

Lâpseki, Hellespont‟un kuzeydoğu girişinde bulunan kıyı kenti. Strabon, XIII. 18. 19.

48

Nara, Lydia Kralı Gyges‟in izniyle kurulmuş bir Miletos kolonisi. Strabon, XIII. 5. 7.

49

Behramköyü, Edremit Körfezi‟nin kuzey ağzında bulunan antik bir kent. Strabon, XIII. 66. 67.

50

Eriçok ve Falay, 2006: 135.

51

Darkot, 1967: 332.

52

Karia kıyısında bir yerleşim yeri. Strabon, XIII. 14.

53

(26)

Hellespont‟un kuzey doğusunda Granikos Çayı yakınlarında yapılan, Granikos Savaşıdır. Büyük İskender bu savaşla tüm Pers kuvvetlerini bozguna uğratıp, Boğazların değil, tüm Batı Anadolu‟nun hâkimi olmuştur54

.

İskender imparatorluğunun paylaşılması için yapılan savaşlardan biride Hellespont‟da olmuştur. Hellespont Savaş (M.Ö. 320)‟ında İskender‟in yetenekli generallerinden biri olan Kappadokia valisi Eumenes; Perdikkas ile birlikte, Antipater ve Kreteros‟a karşı verdiği mücadeleyi, Hellespont da yapılan savaş sonucu kaybetmiştir55.

Troas Bölgesi, stratejik konumu nedeniyle önemli antik yolların geçtiği bir bölgedir. Güney-Kuzey Yolu (Antandros56-Abydos): Bu yol, Xerxes‟in Yunanistan seferi sırasında geçtiği yoldur. Herodotos‟un57

verdiği bilgilerden, Xerxes‟in Lydia‟da Kaikos58

ırmağını geçtikten sonra Aterneos kentinden Adramytteion‟a59 geldiği ve buradan kıyı boyunca ilerleyerek Antandros‟a ulaştığı bilinmektedir. Burada bir gece konaklayan Pers ordusu ertesi gün Araplar Boğazı‟nı aşarak Troia‟ya gelmiştir60

(Şek. 7).

Batı-Doğu Yolu (Abydos-Granikos): Büyük İskender‟in Asya seferi sırasında, Troas‟ta kullandığı yoldur. İskender M.Ö. 334 yılında Gelibolu‟daki Sestos61 kentine ulaşmış, buradan ordusunu Abydos‟a geçirmiştir. Abydos‟tan Lampsakos‟a kadar deniz kıyısından gelen Makedon ordusu modern yolu takip ederek, Çınarköprü Köyü yakınlarında Granikos‟a ulaşmıştır62

. 54 Körpe, 2008c: 76. 55 Körpe, 2008c: 77. 56

Troas‟ta Edremit Körfezi‟nde bir kent. Strabon, XII. 8.

57

Antik ünlü tarihçi ve gezgin Herodotos, günümüzde Aydın ve Muğla illerinin büyük bölümü ile Denizli ilinin batı uç kesimlerini kapsayan Karia bölgesinin Halikarnassos (Bodrum) kentinde M.Ö. 490 yıllarında dünyaya gelmiştir. Sitenin gözde ailelerinden birindendir ve seçkin bir çevrede yaşa-mıştır. Eriçok ve Falay, 2006: 132.

58

Bakırçay. Strabon, XII. 12. 13.

59

Burhaniye. Strabon, XII. 21.

60

Körpe, 2008d: 413.

61

Eceabat. Çanakkale İl Yıllığı, 1973: 150.

62

(27)

Priapos63-Kyzikos64/Granikos-Zeleia65 Yolu: Plutarkhos66, Granikos için “Asya‟nın Kapısı” der. Son yıllarda bölgede yapılan araştırmalarda, Granikos‟tan doğuya Kyzikos‟a doğru kıyıdan giden bir yol ile Granikos‟un kuzey doğusunda, Zeleia‟ya doğru giden iki antik güzergâh tespit edilmiştir. 2006 yılında Taşoluk Köyü yakınlarında bulunan bu antik yol, kıyı yolundan daha farklı bir yere yönelmiştir. Bu yol aynı zamanda Doğu Troas‟ın iç bölgesinin denize bağlantısını koruyor olmalıdır67

.

Batı-Doğu Yolu (Alexandria Troas-Skepsis68): Bayramiç civarında yapılan araştırmalarda, Skepsis, Gergis, Palaeskepsis ve Kebren69

kentlerinin de birbirine yollarla bağlandığını gösteren kanıtlar bulunmuştur. Böyle bir antik yol kalıntısı Evciler Köyü ve Külcüler köyleri arasında, Ilıca ve Kötüpınar arasında Tomaschek tarafından saptanmıştır. Günümüz Bayramiç, Ezine karayolunu takip eden antik yol Ezine yakınlarında kuzeye ve batıya ayrılmaktadır. Bu yola ait kalıntılar 1997 yılında Funda Körpe tarafından tespit edilmiştir70

.

Kuzey-Güney Yolu (Priapos-Aleksandria Troas): Günümüz Biga ile Çan ilçeleri arasında Graikos Çayı vadisini takip eden güzergâh bölgenin iç kısımları ile doğusu arasındaki en önemli bağlantı yoludur. Bu yol Çan‟ın güneyinden Yenice‟ye, kuzeyinden Lampsakos ve Çanakkale‟ye, batsından ise Bayramiç-Ezine‟ye giden yollara bağlanır. Bu yolun Antik Çağlarda da kullanmış olabileceği özellikle Biga-Çan arasında Granikos Vadisi boyunca uzanan çok sayıda antik yerleşim ile Biga-Çan civarındaki antik yerleşimlerin yoğunluğundan dolayı söylenmektedir71

.

63

Mitolojide Aphrodite ve Dionysos‟un oğlu, Biga ilçesinin Karabiga Bucağında. Strabon, XII. 12. 13.

64Balkız, Marmara‟da bir şehir. Mansel, 2004: 686. 65

Sarıköy, İda Dağı‟nın kuzey yamaçlarında Amazonlar‟ın oturduğu bir kent. Strabon, 2005: 383.

66

Düşünür ve Tarihçi. Mansel, 2004: 697.

67

Körpe, 2008d: 415.

68 Kurşunlutepe. Strabon, XII. 34. 39. 69

Akpınar, Alexandria Troas toprakları içinde bulunan bir kent. Strabon, XII. 35. 37.

70

Körpe, 2008d: 416.

71

(28)

1. 2. Bölgenin Tarihi

Homeros‟un Kıta Yunanistan‟da yaşayan halkların saldırısına karşı, yerli Anadolu halklarının bütünleşerek savundukları Troia Savaşları‟nın geçtiği yer olarak tanımlamış olduğu Troas Bölgesi askeri, ekonomik ve stratejik coğrafi konumu nedeniyle Antik Çağ‟da olduğu gibi günümüzde de önemini yitirmemiştir.

Bölge, tarihi çağlarda iskân edildiği gibi tarih öncesi dönemlerde de yerleşim yeri olarak görülmüştür (Şek. 8). Mehmet Özdoğan, özellikle Çan, Yenice ve Biga çevresindeki dağlık alanlarda Orta Paleotik Çağ ve Neolitik Çağ buluntuları tespit etmiştir (Şek. 9). Üyücekler Mevkii, Çan ilçe merkezinin 8 km. güneybatı ve Kurmaköy‟ün 500 m. batısında, Üyücekler Höyüğü‟nün güneyindeki sırtlarda Orta ve Üst Paleotik konak yerleri ve M.Ö. 1. bin (?) madenci yerleşmesidir.

Havuzlar Mevkii ve Kocaköy Yeri Mevkii‟nde de Özdoğan, bol mikarda Paleotik Çağ‟a ait parçalar tespit etmiştir. Çalca Mevkii, Çan‟ın 8 km. kadar batısındadır. Özdoğan, az da olsa obsidiyen (doğal cam) ve yongalarına rastlamıştır. Çalca Mevkii bölgenin bilinen tek Neolitik yerleşmesi olması bakımından büyük önem taşımaktadır. Ayrıca 60 bin km.‟lik alanı ile Ege ve Anadolu‟nun en büyük ve en eski yerleşim alanlarından biridir. Genel olarak Çalca Mevkii M.Ö. 8. bin ile 5500 yılları arasına tarihlenmektedir72

Çan ilçesindeki Taşlıtarla Mevkii‟nde, taş alet topluluklarının yanı sıra yapım atıkları ve çekirdeklere de rastlamıştır. Çan Bölgesi‟nde Üst Paleotik Çağ‟a tarihlenebilecek başka parçalara rastlanmamıştır. Özdoğan, bu durumu Son Buzul Dönemi sürecindeki olumsuz çevre koşulları ile açıklamaktadır73

.

1988 yılında Biga Bölgesi‟nde yapılan araştırmalarda Babaköy

yakınlarındaki Anzavurtepe Mevkii olarak adlandırılan alanda Neolitik Dönemin belirgin özelliklerini taşıyan çakmaktaşı ve az sayıda obsidiyen alet tespit edilmiştir.

72

Özdoğan, 1991: 346-347.

73

(29)

Küçük parçalardan oluşan buluntu topluluğu Çalca Mevkii yerleşme yerinde toplanan buluntularla benzerlik göstermektedir74 .

Karaağaçtepe, Çanakkale il merkezinin güneybatısında, Seddülbahir Köyü‟nün yaklaşık 3 km. kuzey-kuzeydoğusunda yer alan yerleşme yeridir (Bkz. Şek. 2). Arkeoloji metinlerine, Protosilas Tümülüsü75

adıyla da girmiştir. 1882 yılında Schliemann tarafından kazılmış, 1921-23 yılarında ise R. Demangel yönetiminde kazılara devam edilmiştir. Özellikle Demangel‟in kazısında, en altta 4,5 m. kalınlığında Kumtepe Ib tabakası bulgularının ortaya çıkışı, bölgenin Kalkolitik Çağ‟daki yerleşim alanını genişletmektedir76

.

Homeros, İliada'daki destanında Troas Bölgesi‟ni dokuz hanedanlığa bölmüştür. Bu hanedanlıklar bölgenin yerli halklarını oluşturmaktadır77

.

Anadolu da M.Ö. 8. yy.‟da Aioller‟in Troas kıyılarında görülmeye başlandığı zaman bölgede Antik kaynaklardan öğrendiğimiz kadarıyla yerli halklar yaşamaktaydı. Bunlardan Hellespont‟un güney kıyılarında yaşayan halk “Dardenler” olarak bilinmektedir. Bu halk Troia‟nın en eski halklarından biridir. Dardenler dışında bölgenin asıl yerli halkı “Lelegler78”dir79

.

M.Ö. 6. yy.‟a gelindiğinde ise Atina kolonizasyonunun meydana getirdiği yoğun ticari hareketlilik Troas‟ta sosyal gelişmeye yeni bir boyut kazandırmıştır. Kolonai80 ve Hamaksitos81 gibi şehirlerde bol miktarda “Attika” kökenli Atina‟nın ticari potansiyelini gösteren keramik parçaları bulunmuştur82.

74

Özdoğan, 1990: 450.

75

Thessalia Kralı‟nın tümülüsü olarak adlandırılır. Strabon, XIII. 30. 31.

76 Sazcı, 2008: 288. 77

Homeros, VI. 369.

78

M.Ö. 3. bin yılında Anadolu‟da Troia Bölgesi‟nde, Ege Adaları‟nda, Orta Yunanistan ve Peloponnes‟in bazı yerlerinde oturmuş kavim. Mansel, 2004: 19.

79

Körpe, 2008a: 337.

80

Beyçayır, Troas‟ın kuzeyinde Miletoslularca kurulmuş bir koloni kenti. Strabon, XIII. 62. 63.

81

Çanakkale-Ezine ilçesinin yakında bir yerleşim. Strabon, XIII. 48. 49.

82

(30)

M.Ö. 7. yy. ortalarında Troas Bölgesi‟nde Mytileneliler (Lesbos Adası Şehirlerinden) hüküm sürmüştür. Güneyde İlion83

, kuzeyde Rhoteum84, Ophrneion85, güneyinde Larissa86 bu tarihlerde Mytilene87 etkisinin görüldüğü şehirlerdir88.

M.Ö. 8. yy. Aeollar‟ın Troas‟a girip Neandreia‟yı, Sigieion‟u, Achilleon‟u89 kurduğu tarihtir. Skamandros Nehri boyunca ilerleyerek bugünkü Bayramiç civarına kadar gelmişlerdir. Larissa ve Kebren kentlerinde Aeollar‟ın kalıntıları görülmektedir. Troas‟taki en eski Yunan kolonilerinden biri Rhoteum‟dur. Strabon burasının bir Astypal kolonisi olduğunu söylemektedir. Yakınında Aias‟ın90 tümülüsü bulunmaktadır.

Yunan kolonizasyonu sonrasında bölgeye Miletos91 önderliğindeki İonlar gelmeye başlamıştır. M.Ö. 680 yılından itibaren Hellespont ve Marmara‟da koloniler kurmaya başlayan Miletoslular; Hellespont‟ta Abydos‟tan Kyzikos‟a kadar bir dizi kent kurmuşlardır. Abydos, Lydia Kralı Gyges‟in zamanında M.Ö. 680 yılında Miletoslular tarafından kurulmuştur92

.

M.Ö. 6. yy. ortasında Atina Karadeniz ticaretini ele geçirmiştir. Çünkü Atina buğdayını Karadeniz‟in kuzeyinden boğaz yoluyla sağlamaktaydı93

. M.S. 6. yy. ortalarından itibaren hızla gelişen Pers gücü Karadeniz ve Hellas‟a geçişte Troas‟ı bir köprü olarak kullanmıştır. Perslerin Troas‟a ilk gelişleri Lidya Devleti‟ni ortadan kaldırdıktan sonra tüm Batı Anadolu‟yla birlikte bu bölgeyi de imparatorluk topraklarına katmasıyla olmuştur94

.

83

Çanakkale Hisarlık. Strabon, XIV. 2.

84

Çanakkale İntepe. Çanakkale İl Yıllığı, 1973: 155.

85

Troas‟ta Erenköy‟ün kuzeyi. Strabon, XIII. 54.

86

Çanakkale Tavaklı. Mansel, 2004: 688.

87

Midilli adasında bir kent. Lloyd, 1997: Giriş.

88

Akalın, 1991: 13.

89

Troia antik kentinde Akhilleus‟un mezarı yanında Mytileneliler tarafından kurulmuş bir kasaba. Lloyd, 1997: Giriş.

90

Oileus oğlu. Lokrisli Aias, Telamon‟un Troia‟ya karşı savaşan kahramanlar arasında kırk geminin başında Lokris kontenjanının komutanı olarak görülür. Grimal, 1997: 19.

91

(Milet), Balat. İonia‟nın en büyük kıyı kentlerinden biri. Lloyd, 1997: Giriş.

92 Körpe, 2008a: 339. 93 Akarca, 1978: 18. 94 Akalın, 2003: 6.

(31)

Herodotos, Dareios‟un Hellespont Bölgesi ve Trakya‟yı ele geçirmesini 5. Kitabında anlatır, “Ordunun başına Megabozos yerine işte bu Otanes, yani böyle bir kürsüye oturmuş olan adam geçirilmişti; Bizans‟ı ve Khalkedon‟u95

aldı. Troas‟ta Antandros‟u aldı, Lamponion‟u96

aldı, Lespontlular'dan sağladığı gemilerle o çağda her ikisi de Pelaokların elinde bulunan Lemnos97 ve İmros98 adalarını aldı”99.

Perslerin bölgeyle ikinci defa ilgilenmeleri Dareios‟un İskit seferi sırasında olmuştur. Bu sefer sırasında özellikle Hellespont kıyılarının önemi Pers güçlerinin dikkatini çekmiştir. Hellespont‟un Tyranları100

olan Abydos‟tan Daphnis, Lampsakos‟tan Hippoklos, Parion‟dan101 Herophantos ve Bizans‟tan Ariston‟dur. İonialılar‟da Khios‟tan102

Strattis, Samos‟tan103 Aiakes, Phokaia‟dan104 Laodamos, Miletos‟tan Miltiades Perslerle birlikte ikinci sefere katılmışlardır105.

M.Ö. 478-477‟de Atina merkez olmak üzere Kıta Yunanistan adaları ve Batı Anadolu yerleşimlerinin büyük bir kısmının katıldığı “ATTİK-DELOS” deniz birliği kurulmuştur ve Perslere karşı oluşturulan bu deniz birliği M.Ö. 479‟da Mykale Yarımadası‟nda106

Persleri yenmesiyle, Perslerin Troas‟taki politik üstünlüğü son bulmuştur.

Bu dönemde Troas‟ın doğusunun Pers egemenliği altında olduğunu görmekteyiz. M.Ö. 411‟de Spartalı Derkyliades Perslerin görevlisi olarak Troas şehirlerini Atina‟dan kopmaları amacıyla ziyaret etmiştir.

95

Kadıköy, Karadeniz Boğazı ağzında, Asya kıyısında, Byzantion‟un karşısında Megaralıar‟ın kurduğu bir koloni. Strabon, XII. 2. 3. 8.

96

Çanakkale-Ayvacık ilçesi Sazlık köyü. Çanakkale İl Yıllığı, 1973: 155.

97

Limni adası, Mare Aegaeum‟de bir ada. Strabon, XII. 19. 20.

98

Gökçeada. Çanakkale İl Yıllığı, 1973: 154.

99

Herodotos, V.2. 6.

100

Lidya dilinden alınmış ya da Etrüskçe‟de “ efendi” anlamına gelen “ turan” dan gelme bir sözcük olduğu sanılan ve ilk kez M.Ö. 7. yy. lirik şairlerinden Arhilohos tarafından kullanıldığı anlaşılan, Yunanlıların bazen halk tabakasına, bazen de yüksek sınıflara mensup; fakat alt tabakaların güven ve sevgisini kazanmış, bu tabakalara dayanarak bir hükümet darbesi sonunda iktidar mevkiine çıkmış ve tek başına saltanat sürmeye başlamış kişilere verilen addır. Mansel, 2004: 179.

101Marmara Denizi‟nin güneybatısındaki Kemer kenti. Strabon, XIII. 4. 5. 102Sakız Adası. Strabon, XIV. 20. 19.

103

Sisam Adası, Mare Aegaeum‟nde bir ada. Strabon, XIV. 14. 13.

104

Foça. Strabon, XIV. 29.

105

Herodotos IV.138. 238.

106

(32)

Perslerin buyruğu altında olan ve Pers Satraplığını107

batı sahillerine kadar genişletmiş olan Hyparch Mânia‟nın komutasında M.Ö. 394 yılına kadar Troas Spartalıların eline geçer. Aynı sene Troas, Abydos hariç Satrap Pharnabazos‟un denetimine girmiştir108.

Büyük İskender‟in M.Ö. 334‟te Granikos Çayı yakınında yapılan savaşta Persleri yenilgiye uğratmasıyla Troas kentleri tekrar bağımsızlıklarına kavuşmuştur. Büyük İskender bu savaşa gitmeden önce İlion‟u ziyaret etmiş ve Athena Tapınağı'nda Akhilleus‟un silahları ile kendi silahlarını değiştirmiştir.

M.Ö. 311‟de Antigonos bölgede yeni bir yerleşim politikası güderek Neandreia, Larissa, Kebren, Skepsis, gibi küçük kentleri bir araya toplayarak “Anti-Gonia” adında bir kent oluşturmuştur. İpsos109

Savaşı‟ndan sonra Troas dâhil Trakya‟dan Toroslar‟a kadar uzanan bölgeye Lysimakhos hâkim olmuştur.

M.Ö. 282‟de Korupedion Savaşı‟ndan sonra bölge I. Seleukos tarafından yönetilmeye başlanmıştır. Seleukos‟ta Antigonos gibi küçük şehirleri birleştirme yoluna gitmiş fakat yeni bölgeler oluşturmak yerine bunları daha büyük bir kentte toplamıştır.

Troas M.Ö. 278 yılında iki kez Galatların saldırısına uğramış ve İlion‟un dış surları aşılıp kent yağmalanmıştır. M.Ö. 236 yıllında Bergama Kralı I. Antiokhos‟un Galatlara karşı kazandığı savaştan sonra Troas‟ta Bergama krallarının hâkimiyeti başlamıştır110. Troas Bölge‟si daha sonra yönetimi altında bulunduğu III. Attalos‟un vasiyetnamesiyle Roma İmparatorluğu‟na bırakılmış ve Asya Eyaleti‟ne bağlanmıştır111

.

Uzun yıllar Roma hâkimiyetinde yönetilen Troas Roma İmparatorluğu‟nun getirmiş olduğu barış ortamında oldukça sakin bir süreç geçirmiştir. Romalılar bölgenin verimli topraklarında nüfusu azalan veya tamamen terk edilen kentlerde

107

Persler‟de eyalet valisi. Mansel, 2004: 256.

108

Bieg, 2002: 124.

109 Sipsin, Afyon yakınlarında kuzeyde (Çayırbağ). Lloyd, 1997: Giriş. 110

Körpe, 2008a: 344-345.

(33)

emekli askerler için yeni yerleşim yerleri kurmuşlardır. Kuzeyde Darian ve Lampsakos, batıda Alexandria Troas bölgeleri en fazla Romalı barındıran kentlerdir.

Roma Dönemi‟nde Troas‟ta dört büyük yıkıcı deprem meydana gelmiştir. Bunlardan M.S. 1. ve 2. yy.‟daki depremler Roma‟nın en güçlü zamanlarında olmuştur. Deprem sonrası kentler Roma İmparatorlarının da ilgisiyle kısa sürede eski hallerine kavuşmuştur112.

Roma imparatorluğunu takiben burası yine birkaç yüzyıl Doğu Roma İmparatorluğu‟nun hâkimiyeti altında yönetilmiştir. M.S. 324 yılında Kostantinus Aigention yakınlarında rakibi Licinius‟u yenerek imparatorluğun tek hâkimi olmuştur. Troas, Kostantinius‟un imparatorluğunun idari sistemde yaptığı reformlar sonucunda Provincia Hellespontos eyaleti olarak bölünmüştür. İmparator Justinian, Sestos‟ta boğazın geçişini kontrol altında tutmak için bir kale inşa ettirmiştir113.

M.S. 7. yy. ve bunu izleyen yüzyıllarda Arap akınları sonucunda özellikle Troas‟ın kıyı kentleri çok büyük zarar görmüştür. Hellespont ve Ege kıyılarına yakın yerleşmeler yoğun istilalara uğramıştır114

.

Anadolu uzun süre İslam ordularının akınlarına maruz kalmıştır. 1080 yılında Süleyman Şah tüm Troas‟ı ele geçirerek Bizans yönetimine son vermiştir. I. Haçlı ordusu komutanlarından Hermit Peter yönetiminde 1097 yılında Selçuklular bölgeden uzaklaştırmıştır. Bölge 1189 yılındaki III. Haçlı seferinden çok olumsuz etkilenmiştir. Bunu izleyen oldukça uzun süreli sakin dönem, Hristiyan yerlileri tarafından terk edilen Güney Troas‟a eski günlerini geri getirememiştir. Selçukluların yıkılmasından sonra Beylikler Dönemi‟nde bölge Karasi Beyliği egemenliğine girmiştir. 1288‟te I. Osman‟ın Lemnos‟taki zaferinden sonra Osmanlı baskısı 1359‟da kesin bir egemenliğe dönüşmüş bu tarihte Sultan I. Murad‟ın Troia ve Çanakkale‟yi Karesi Beyliği‟nden satın almasıyla bölge Osmanlıların yönetimine girmiştir115 . 112 Bieg, 2004: 125. 113 Rose, 2001: 280-281. 114 Körpe, 2008a: 346. 115 Çanakkale İl Yıllığı, 1973: 34.

(34)

2. Troas Bölgesi Kazı Çalışmaları 2. 1. Troia Kenti

2. 1. 1. Konumu

Homeros‟un Kıta Yunanistan‟daki halkların saldırısına karşı yerli Anadolu halkların bütünleşerek direnç gösterdikleri yer olarak ilk kez tanımlamış olduğu Troia kenti; askeri, ekonomik ve stratejik coğrafi konumu nedeniyle geçmişte olduğu gibi bugünde önemini korumaktadır116

.

Pek çok dilde farklı yazılış ve söyleşi biçimi olan Troia ismi, “Troya” Fransızca okunuşu nedeniylede 19. yy.‟dan itibaren “Truva” olarak da bilinir. Hitit (M.Ö. 1800-1200) metinlerinde “Wilusa” olan Troia, Hellespont‟un Asya kıyısında Boğazın Ege‟ye açılmadan önce daraldığı kesimde Skamandros Nehri‟nin Mare Aegaeum‟a döküldüğü deltaya yakın bir yerdedir (Bkz. Şek. 2).

Burası söz konusu çevre içindeki tarih öncesi yerleşmeler arasında en büyüğü ve en önemlisidir. Troia Höyüğü, Skamandros Nehri‟nin taşıdığı alüvyonun oluşturduğu dolgu ovadan yaklaşık 20-25 m. bir yükseltideki platonun üstünde bulunmaktadır117

(Şek. 10-11) ..

Troia Harabelerine karayolu ile İzmir ve Çanakkale yönünden ulaşmakta mümkündür. Çanakkale‟den gidildiğinde E2 veya 6 no.lu karayolunun yaklaşık 20‟inci km.‟sinden sağa ayrılan 6 km.‟lik bir yol Troia‟ya ulaşımı sağlar118

. 116 Gürdal, 2008: 48. 117 Aslan, 2006: 148. 118 Bayburtoğlu, 1982: 153.

(35)

2. 1. 2. Tarihi

Troia kentinin kimler tarafından ve ne zaman kurulduğu hakkında kesin bir bilgi olmamakla beraber Yunan ve Romalıların ataları değil Anadolu halklarının en eskileri olan Hurri119 ve Luwi‟lerin120 atalarının kurduğu sanılmaktadır121.

M.Ö. 1400 ve 1200 dönemi Akhaların siyasal bakımdan Peloponnes‟te122 en güçlü oldukları dönemdir. Ege Bölgesi, Boğazlar, Anadolu kıyıları bu dönem başlarında Akhalar‟ın saldırılarına maruz kalmıştır. Hellespont‟un girişinde yer alan Troia‟ya karşı Homeros‟un İliada‟sında anlatılan Troia Harbi‟nin M.Ö. 1900‟den 1200‟e kadar sürdüğü düşünülmektedir123

(Şek. 12).

Troia kazılarında VIIa döneminde görülen tahribat, arkeologlar tarafından Troia‟nın düşmesinden sonra Hititlerin yıkılmasına sebep olan ve sadece Mısır İmparatorluğu‟nun kurtulabildiği Deniz Kavimleri göçüne tarihlendirilmektedir124

. Bu katmanda geniş çaplı bir yangının olduğu arkeologlar tarafından tespit edilmiştir. Daha sonraki dönemlerde Troia bazı balkan kökenli halkların hedefi olmuştur. M.Ö. 8. yy.‟dan sonra, Troia‟da yaşayan yerli halklar Trak kavimlerinin istilasına maruz kalmıştır125

.

Troia‟da yapılan kazılarda bulunan Buekel Keramikleri ve Barbarische Ware (Barbar malı) diye adlandırılan balkan kökenli keramikler, bu istilaları doğrular niteliktedir. Troia höyüğünde VIIb1 ve VIIb2 evrelerinde ortaya çıkan ve daha önceki evrelerde izine rastlanmayan bu keramiklerin yanında birçok evde yangın

119

M.Ö. 3. binde Doğu Anadolu‟nun dağlık bölgesinde, Van Gölü dolaylarında oturan Hurriler M.Ö. 2. bin başlangıcında Ön Asya‟daki kavimlerin kaynaşması sebebiyle güney bölgelerine göç etmişlerdir. M.Ö. 2. bin yılında Yukarı Mezapotamya‟nın başlıca kavmi olarak görülürler. Hitit krallarının Fırat boylarına ve Kuzey Suriye‟ye yürüdükleri bir zamanda Hurriler‟le ilgili bilgiler ortaya çıkmıştır. “Hurriler”, Büyük Lugat ve Ansiklopedisi, 6, 1990: 60- 61.

120

Eski Küçük Asya‟nın muhtemelen güneybatı kısımlarında yaşamış kavim. Yaşadıkları bölgenin adı Luwia‟dır. Yaklaşık olarak M.Ö. 1500 yılına ait olan Hitit Kanunlarında Luwia‟dan yabancı bir ülke olarak söz edilir. Murşil II zamanında Hitit İmparatorluğuna bağlandıkları ve Hitit sanatına katkıda bulundukları bilinir. M.Ö. 13. yy.‟da Luwi menşeli kelimeler Hititler tarafından çok kullanılmıştır. “Luwiler”, Büyük Lugat ve Ansiklopedi, 8, 1990: 127.

121

Eren, 1998: 41.

122

Mora Yarımadası (Yunanistan). Lloyd, 1997: Giriş.

123

Mansel, 2004: 82.

124

Sazcı, 2008: 298.

(36)

izine rastlanması Trak kavimlerinin istilasıyla ilişkilendirilir. Troia‟da kazı yapan C. William Blegen, yaptığı araştırmalar neticesinde bu istiladan kaçan yerli halkların, yerleşimlerini terk ederek daha güvenli olan yüksek bölgelere yerleştiklerini iddia etmiştir126

.

Bundan sonra ise M.Ö. 950‟den 720 ya da 700‟e kadar bir yerleşim boşluğu (Karanlık Çağ) söz konusudur. Troia eski ihtişamından çok şey kaybetmiş olmakla birlikte savunma duvarları hala etkilidir. Protogeometrik127 çanak çömleğin geç dönemlere tarihlenen örnekleri Troia‟da M.Ö. 10, 9 ve 8. yy.‟da küçük bir yerleşimin hala devam ettiğini kanıtlamaktadır128

.

M.Ö. 7. yy. başlarında Troia kentinin Aiollerce kolonize edildiği tahmin edilmektedir. M.Ö. 6. yy. ortalarında başlayan Pers egemenliği döneminde ise bir köy durumunda olduğu düşünülmekte ve yalnızca Athena İlias Tapınağı ile tanınmaktaydı129

.

M.Ö. 278 yılında ise Lutarius önderliğindeki Galatlar, Troia‟nın dış surlarını aşıp kenti yağmalamışlardır. M.Ö. 85 yılına gelindiğinde ise Troia kentinin ünlü Troia Savaşları‟ndan sonra en büyük felaketi yaşamıştır. Romalı komutan Fimbria, Mithridates Savaşları sırasında, bölge halkı yanlış tarafı desteklediği için kent Romalı komutan Fimbria tarafından yakılmıştır.

M.S. 264 yılında ise Gotların Troia surlarına dayandığı bilinmektedir. Her ne kadar kentin dış surları tahrip edildiyse de Troia‟nın merkezi bu yıkımdan kurtulmuştur. M.S. 500 yıllarında meydana gelen deprem sonrasında ise kent bir daha yerleşilmemek üzere terk edilmiştir. Geç Bizans Dönemi‟nde ise birkaç ailenin yaşadığı köy halindeyken bölgeye Türklerin gelmesinden sonra kent tamamen terk edilmiştir130 . 126 Sazcı, 2008: 301. 127

M.Ö. 1050-900, geometrik sanatın başlangıç dönemi. Saltuk, 1997: 230.

128

Aslan ve Blum: 2006: 149.

129

Sevin, 2001: 65.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Çekirdeğin yanı sıra, ökaryotların mitokondri veya kloroplast gibi zarla çevrili çeşitli organelleri vardır, bu tür hücre içi. karmaşık yapılar da

Son za - inanlarda yerli inşaat malzemesinin evsafı, o kadar bozulmuştur ki, hiç, bir mimar bu yüzden yerli malze- me kullanmak istememektedir!.... Bütiin madenî dökümler, son

l Yüksek basınç kuşağının kuzeye kayması sonucu ülkemizde egemen olabilecek tropikal iklime benzer bir kuru hava daha s ık, uzun süreli kuraklıklara neden olacaktır.. l

 - İnsanlar arasındaki toplumsal ilişkilerin yapısını, grup olarak insan davranışlarını inceleyen bilim dalıdır.  - Toplumun içinde yaşayan

Sevin, Arkeolojik Kazı Sistemi El Kitabı, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 1999, s.. Arkeolojik

•  Hint’te tedavi yöntemi olarak telkin, yoga, şok ve çeşitli cerrahi yöntemler kullanılmaktaydı. •  Zehri alınmış yılanlarla korkutma esasına dayanarak hem

•  Bitkilerde kullanılan yöntemlerde çiçekler renklerine ve şekillerine göre ayrılmakta (kalp hastalığı tedavisi için yaprağı kalp şeklinde olanların

•  Eukledies tümdengelim yöntemini kullanmıştır. •  Gözlem ile matematik bilgisi bu dönemde birleştirilmiş ve astronomide sıçrama dönemine geçilmiştir. •