• Sonuç bulunamadı

Bazı değişkenler açısından okul öncesi dönemdeki çocukların sosyal becerilerinin ve ailelerinin ebeveynliğe yönelik tutumları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bazı değişkenler açısından okul öncesi dönemdeki çocukların sosyal becerilerinin ve ailelerinin ebeveynliğe yönelik tutumları"

Copied!
157
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ÇOCUK GELİŞİMİ VE EV YÖNETİMİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ BİLİM DALI

BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN OKUL ÖNCESİ

DÖNEMDEKİ ÇOCUKLARIN SOSYAL BECERİLERİNİN VE

AİLELERİNİN EBEVEYNLİĞE YÖNELİK TUTUMLARI

Asım Deniz ÖZDEMİR

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

DOÇ. DR. ZARİFE SEÇER

(2)

ii T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Asım Deniz ÖZDEMİR

Ö ğr e n ci n in

Adı Soyadı ASIM DENİZ ÖZDEMİR Numarası 094238031007 Ana Bilim /

Bilim Dalı

Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Eğitimi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi

Danışmanı Doç. Dr.ZARİFE SEÇER

Tezin Adı

Bazı Değişkenler Açısından Okul Öncesi Dönemdeki Çocukların Sosyal Becerilerinin Ve Ailelerinin Ebeveynliğe Yönelik Tutumları

(3)

iii T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU

Yukarda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan “Bazı Değişkenler Açısından Okul Öncesi Dönemdeki Çocukların Sosyal Becerilerinin Ve Ailelerinin Ebeveynliğe Yönelik Tutumlarının Analizi” başlıklı bu çalışma …./…./2012 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir. Ünvanı, Adı Soyadı Danışman ve Üyeler İmza

Ö ğr e n ci n in

Adı Soyadı ASIM DENİZ ÖZDEMİR Numarası 094238031007

Ana Bilim / Bilim Dalı

Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Eğitimi /Çocuk Gelişimi ve Eğitimi

Programı Tezli Yüksek Lisans X Doktora Tez Danışmanı Doç. Dr.Zarife SEÇER

Tezin Adı

Bazı Değişkenler Açısından Okul Öncesi Dönemdeki Çocukların Sosyal Becerilerinin Ve Ailelerinin Ebeveynliğe Yönelik Tutumları

(4)

iv TEŞEKKÜR

Bu araştırmanın gerçekleştirilmesinde, öncelikle çalışmanın her aşamasında ilgi, öneri, hoşgörü ve bilimsel katkılarını esirgemeyen danışmanım Doç. Dr. Zarife SEÇER’e, eğitim ve akademik hayatım boyunca desteklerini gördüğüm çok değerli arkadaşlarım Araştırma Görevlisi Gökhan KAYILI’ya Araştırma Görevlisi Özden KUŞÇU’ya, Yüksek lisans boyunca benden Yardımlarını esirgemeyen kıymetli arkadaşım Fazilet ULUYURT’ Konya’ya geldiğim zamanlarda beni evinde misafir eden canım arkadaşım Mustafa BATTIR’a sonsuz teşekkür ederim.

Ayrıca çok kıymetli aileme yüksek lisansım boyunca gösterdikleri sabır, ilgi ve sevgiden dolayı sonsuz teşekkür ederim.

(5)

v T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

ÖZET

Bu çalışmanın amacı, okulöncesi eğitim kurumlarına devam eden 5– 6 yaş grubu çocukların bazı kişisel özelliklerine göre Anasınıfı ve Anaokulu Davranış Ölçeği sosyal beceriler alt boyutu (sosyal işbirliği, sosyal bağımsızlık, sosyal etkileşim) puanları ve ebeveynlerinin (annelerinin ve babalarının) ebeveynliğe yönelik tutum ölçeği (ilgi, yeterlilik, doyum) puanları farklılaşmakta mıdır? Sorusuna cevap aranmıştır.

Araştırma, çocukları okulöncesi eğitim kurumlarına devam eden 227 öğrenci ve bu öğrencilerin annesi ve babası üzerinde yürütülmüştür. Veriler “Anasınıfı ve Anaokulu Davranış Ölçeği Sosyal Beceriler Alt Boyutu“ ve“Ebeveynliğe Yönelik Tutum Ölçeği- Anne ve Baba Formu” kullanılarak toplanmıştır ve Araştırmada, veri toplama araçlarında elde edilen veriler, SPSS 16,0 (The Statistical Package for The Social Sciences ) sosyal bilimler için veri analizi paket programı kullanılarak verilen iki aritmetik ortalama arasındaki farkın anlamlılığını test etmek için t testi, ikiden fazla grubun bir

Ö ğr e n ci n in

Adı Soyadı ASIM DENİZ ÖZDEMİR Numarası 094238031007 Ana Bilim /

Bilim Dalı

Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Eğitimi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi

Danışmanı Doç. Dr.ZARİFE SEÇER

Tezin Adı

Bazı Değişkenler Açısından Okul Öncesi Dönemdeki Çocukların Sosyal Becerilerinin Ve Ailelerinin Ebeveynliğe Yönelik Tutumları

(6)

vi

anda karşılaştırılmalarını sağlamak için F testi, , farkların nerden kaynaklandığını tespit etmek için de Tukey testiyle analiz edilmiştir.

Araştırma bulgularına göre, Çocukların devam ettiği kurum türlerinin (özel ya da resmi) anasınıfı ve anaokulu sosyal beceriler alt boyutlarında sosyal bağımsızlık alt boyutu hariç diğer boyutlarda önemli bir etkiye sahip olduğu, Çocukların annelerinin yaşının annelerin ebeveynliğe yönelik tutum ölçeği alt boyutlarından (ilgi, algı, doyum, genel) ilgi ve doyum puanları üzerinde fark olduğu ancak yeterlilik ve genel tutum puan ortalamalarında fark olmadığı, Çocukların babaların sahip olduğu çocuğun cinsiyetinin babaların ebeveynliğe yönelik tutum ölçeği ilgi, doyum, genel tutum puan ortalamalarında önemli bir etkiye sahip olduğu ancak yeterlilik algısında önemli bir etkiye sahip olmadığı, Babaların eğitim durumunun babaların ebeveynliğe yönelik tutum ölçeği ilgi, doyum, genel tutum puan ortalamalarında önemli bir etkiye sahip olduğu ancak yeterlilik algısında önemli bir etkiye sahip olmadığı sonuçlarına ulaşılmıştır.

Bulgular sosyal beceriler ve ebeveynlik tutumlara yönelik yazın alanları çerçevesinde tartışılmıştır.

(7)

vii

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

SUMMRAY

The aim of this study is the investsgation for the answer of the question whether behavioral scale scores of scoial skills such as social collaboration, social independence and social interaction, according to some personal characteristics of preschool children and kindergarten whose age is about 5-6, differ from the attitude scale scores such as interest, competence and a sight of their parents in relation to parenthood.

Research was conducted on 227 students who go on preschool education institutes and those students’ mother and father. Data is picked up by using “Preschool and Kindergarten Behavior Scale” and “Attitude Scale İn relation to Parenthood- Mother and Father Form”and İn Research,

Ö ğr e n ci n in

Adı Soyadı ASIM DENİZ ÖZDEMİR Numarası 094238031007 Ana Bilim /

Bilim Dalı

Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Eğitimi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi

Danışmanı Doç. Dr.ZARİFE SEÇER Tezin İngilizce

Adı

According of some variables Social Skills of Preschool Children’ and Their Parents Attitudes

(8)

viii

the data gathered data collection tools is analysed by the tests of SPSS 15,0 which mean The Statistical Package for The Social Sciences, The T test which between two arithmetic mean given by using data analysis package program for social sciences, the F test is to determine the difference between more than two groups at a time, and Tukey test which is to measure from where the differences origin.

According to research findings, İnstute types which are private or offical that children contiue has a significant impact on preschool and kindergarten social skills sub dimension , and the other dimensions, except the social independence . Children mothers’age is the difference in interest and sight points which are the sub-dimensions of attitude scale in relation to parenthood such as attention, perception, satisfaction, general. Children fathers who have children sex, have an important impact on attitude scale, attention, satisfaction and general attitude point means, in relation to parenthood but don’t have an important impact on sigh points. İt is reached outthat father education status has an significant impact on attiude scale in relation attention, statisfaction and general attitude point means, but hasn’t an important impact on the perception of competence.

Findings are discussed within the framework of areas of social skills and the attitudes of parenthood.

(9)

ix

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo No Sayfa No

Tablo 1. Çalışma evreninde yer alan çocuklara yönelik bazı kişisel

özelliklerine ilişkin betimsel istatistik sonuçları ……….. 72 Tablo 2. Çalışma evreninde yer alan resmi kurumlara devam eden çocukların annelerinin ve babalarının kişisel özelliklerine ilişkin betimsel istatistik sonuçları………..73 Tablo 3. Çalışma evreninde yer alan özel kurumlara devam eden çocukların annelerinin ve babalarının kişisel özelliklerine ilişkin betimsel istatistik sonuçları….……….……….75 Tablo 4. Cinsiyetlerine göre çocukların sosyal becerilerin sosyal işbirliği boyutuna yönelik becerilerinin karşılaştırılmasına ilişkin t testi sonuçları………82 Tablo 5. Cinsiyetlerine göre çocukların sosyal becerilerin sosyal işbirliği boyutuna yönelik becerilerinin karşılaştırılmasına ilişkin t testi sonuçlar……….……….82 Tablo 6.Cinsiyetlerine göre çocukların sosyal becerilerin sosyal bağımsızlık boyutuna yönelik becerilerinin karşılaştırılmasına ilişkin t testi sonuçları………..……….83 Tablo 7. Cinsiyetlerine göre çocukların sosyal becerilerin genel sosyal becerilerinin karşılaştırılmasına ilişkin t testi sonuçları………..………..…84 Tablo 8. Resmi ve özel okul öncesi kurumuna devam etme durumuna göre çocukların sosyal becerilerin sosyal bağımsızlık boyutuna yönelik becerilerinin karşılaştırılmasına ilişkin t testi sonuçları………..………..……...85 Tablo 9. Resmi ve özel okul öncesi kuruma devam etme durumuna göre çocukların sosyal becerilerin sosyal etkileşim boyutuna yönelik becerilerinin karşılaştırılmasına ilişkin t testi sonuçları ………..……….86 Tablo 10. Resmi ve özel okul öncesi kuruma devam etme durumuna göre çocukların sosyal becerilerin sosyal bağımsızlık boyutuna yönelik

(10)

x

becerilerinin karşılaştırılmasına ilişkin t testi sonuçları ………..……….87 Tablo 11. Çocukların resmi ve özel okul öncesi kuruma devam etme durumuna göre çocukların sosyal becerilerin genel sosyal becerilerinin

karşılaştırılmasına ilişkin t testi sonuçları

……….……88 Tablo 12. Çocuğun cinsiyeti ve anne ebeveynlik tutumları ilgi boyutunun puanlarının karşılaştırılmasına ilişkin t testi sonuçları ………..………..………89 Tablo 13. Çocuğun cinsiyeti anne ebeveynlik tutumları yeterlilik boyutunun puanlarının karşılaştırılmasına ilişkin t testi sonuçları ……….……….90 Tablo 14. Çocuğun cinsiyeti ve anne ebeveynlik tutumları doyum boyutunun puanlarının karşılaştırılmasına ilişkin t testi sonuçları………..………..91 Tablo 15. Çocuğun cinsiyeti ve anne ebeveynlik tutumları genel tutum puanlarının karşılaştırılmasına ilişkin t testi sonuçları………..………..………92 Tablo 16.Annenin Yaşına Göre Ebeveynliğe Yönelik Tutumları İlgi

Boyutunun Karşılaştırılmasına İlişkin F-Testi

Sonuçları……….……….………….……….93 Tablo 17. Annenin Yaşına Göre Ebeveynliğe Yönelik Tutumları Yeterlilik

Boyutunun Karşılaştırılmasına İlişkin F-Testi

Sonuçları………...94 Tablo 18. Annenin Yaşına Göre Ebeveynliğe Yönelik Tutumları Doyum Boyutunun Karşılaştırılmasına İlişkin F-Testi Sonuçları ……….………95 Tablo 19. Annenin Yaşına Göre Ebeveynliğe Yönelik Tutumları Genel Tutum Boyutunun Karşılaştırılmasına İlişkin F-Testi Sonuçları ………...………96 Tablo 20. Annenin Eğitim Durumuna Göre Ebeveynliğe Yönelik Tutumları İlgi Boyutunun Karşılaştırılmasına İlişkin F-Testi Sonuçları……….………97 Tablo 21. Annenin Eğitim Durumuna Göre Ebeveynliğe Yönelik Tutumları Yeterlilik Boyutunun Karşılaştırılmasına İlişkin F-Testi Sonuçları……….…………98

(11)

xi

Tablo 22. Annenin Eğitim Durumuna Göre Ebeveynliğe Yönelik Tutumları Doyum Boyutunun Karşılaştırılmasına İlişkin F-Testi Sonuçları……….………99 Tablo 23. Annenin Eğitim Durumuna Göre Ebeveynliğe Yönelik Tutumları Genel Tutum Boyutunun Karşılaştırılmasına İlişkin F-Testi Sonuçları……….………100 Tablo 24. Annenin Çocuk Sayısına Göre Ebeveynliğe Yönelik Tutumları İlgi

Boyutunun Karşılaştırılmasına İlişkin F-Testi

Sonuçları……….……….101 Tablo 25. Annenin Eğitim Durumuna Göre Ebeveynliğe Yönelik Tutumları Yeterlilik Boyutunun Karşılaştırılmasına İlişkin F-Testi Sonuçları………..………..…102 Tablo 26. Annenin Çocuk Sayısına Göre Ebeveynliğe Yönelik Tutumları Doyum Boyutunun Karşılaştırılmasına İlişkin F-Testi Sonuçları……….103 Tablo 27. Annenin Eğitim Durumuna Göre Ebeveynliğe Yönelik Tutumları Genel Tutum Boyutunun Karşılaştırılmasına İlişkin F-Testi Sonuçları………..………..…104 Tablo 28. Çocuğun cinsiyeti ve Baba ebeveynlik tutumları ilgi boyutunun puanlarının karşılaştırılmasına ilişkin t testi sonuçları………..………105 Tablo 29. Çocuğun cinsiyeti ve baba ebeveynlik tutumları yeterlilik boyutunun puanlarının karşılaştırılmasına ilişkin t testi sonuçları………..………..…106 Tablo 30. Çocuğun cinsiyeti ve baba ebeveynlik tutumları doyum boyutunun puanlarının karşılaştırılmasına ilişkin t testi sonuçları……….………107 Tablo 31. Çocuğun cinsiyeti ve baba ebeveynlik tutumları genel tutum puanlarının karşılaştırılmasına ilişkin t testi sonuçları………..……….108 Tablo 32. Babanın yaşına göre ebeveynliğe yönelik tutumları ilgi boyutunun

karşılaştırılmasına ilişkin f-testi sonuçları

………..………..…109 Tablo 33. Babanın yaşına göre ebeveynliğe yönelik tutumları yeterlilik

boyutunun karşılaştırılmasına ilişkin F-testi

(12)

xii

Tablo 34. Babanın yaşına göre ebeveynliğe yönelik tutumları doyum boyutunun karşılaştırılmasına ilişkin F-testi sonuçları ………..……….……….…111 Tablo 35. Babanın yaşına göre ebeveynliğe yönelik tutumları genel tutum boyutunun karşılaştırılmasına ilişkin F-testi sonuçları ………..………112 Tablo 36. Babanın Eğitim Durumuna Göre ebeveynliğe yönelik tutumları ilgi boyutunun karşılaştırılmasına ilişkin F-testi sonuçları ……….………….113 Tablo 37. Babanın Eğitim Durumuna Göre ebeveynliğe yönelik tutumları yeterlilik boyutunun karşılaştırılmasına ilişkin f-testi sonuçları………..……114 Tablo 38. Babanın Eğitim Durumuna Göre ebeveynliğe yönelik tutumları doyum boyutunun karşılaştırılmasına ilişkin F-testi sonuçları ……….…….…115 Tablo 39. Babanın Eğitim Durumuna Göre ebeveynliğe yönelik tutumları genel tutum boyutunun karşılaştırılmasına ilişkin F-testi sonuçları……….………..…..116 Tablo 40. Çocuk sayısına göre ebeveynliğe yönelik tutumları ilgi boyutunun karşılaştırılmasına ilişkin F-testi sonuçları ………..……….117 Tablo 41. Çocuk sayısına göre ebeveynliğe yönelik tutumları yeterlilik boyutunun karşılaştırılmasına ilişkin F-testi sonuçları ………..………118 Tablo 42. Çocuk sayısına göre ebeveynliğe yönelik tutumları doyum boyutunun karşılaştırılmasına ilişkin F-testi sonuçları ………..………..………….……….119 Tablo 43. Çocuk sayısına göre ebeveynliğe yönelik tutumları genel tutum boyutunun karşılaştırılmasına ilişkin F-testi sonuçları……….120

(13)

xiii İÇİNDEKİLER

Sayfa No

Bilimsel Etik Sayfası ………..………….ii

Tez Kabul Formu ……….……….. iii

Teşekkür ………...…….…. iv

Özet ………...……….……….. v

Summary ………...………vii

Tablolar Listesi ………...………ix

BİRİNCİ BÖLÜM – Giriş ………..4 1.1. Problem Durumu ……..……….………...…...4 1.2. Araştırtmanın Amacı ………...……….7 1.3. Alt Amaçlar………...………7 1.4. Araştırtmanın Önemi ………...………9 1.5. Araştırtmanın Sınırlılıkları ………11 1.6. Tanımlar ………...……….11 İKİNCİ BÖLÜM –Literatür 2.1. OKUL ÖNCESİ EĞİTİM………..13

2.1.1 Tanımı ve Önemi……….13

2.1.2. Okul Öncesi Eğitimin Çocuğa Kazandırdıkları ……….17

2.2. SOSYAL BECERİLER ……….23

2.2.1.Tanımı ve Önemi……….23

(14)

xiv

2.2.3.Okulöncesi Dönemde Geliştirilmesi Gereken

Sosyal Beceriler ………38

2.2.4. Sosyal Becerileri Etkileyen Faktörler………41

2.3. EBEVEYNLİK TUTUMU……….45

2.3.1. Tanımı ve Önemi………45

2.3.2. Ebeveyn Öz Yeterliğinin Gelişimi ………50

2.4. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR……….57

2.4.1. Sosyal Beceri İle İlgili Yayın ve Araştırmalar………57

2.4.2. Ebeveynlik öz yeterliliği ile ilgili yayın ve araştırmalar………67

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM –Yöntem 3.1. Araştırmanın Modeli ………...………71

3.2. Evren ve Örneklem……….71

3.3. Veri Toplama Araçları………..76

3.3.1 Anasınıfı ve Anaokulu Davranış Ölçeği……….77

3.3.2. Ebeveynliğe Yönelik Duyusal Yeterlilik Ölçeği………78

3.4. Verilerin Toplanması ve Analizi ………...…...79

3.4.1. Verilerin Toplanması ………...…...79 3.4.2. Verilerin Analizi ………...…... 80 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM – Bulgular ve Yorum ………81 BEŞİNCİ BÖLÜM- 5.1. Tartışma ve Yorum………121 5.2. Sonuç ………..……….128

(15)

xv

5.3.Öneriler………..129

Kaynakça……….…..131

Ekler ………138

(16)

1 BÖLÜM I

GİRİŞ

1.1. Problem Durumu

Sosyal beceriler, kişilerin başkaları ile olumlu etkileşimleri başlatmaları ve sürdürmeleri için önemli davranış elemanlarıdır (Westwood, 1993’den, Akt: Avcıoğlu, 2001). Yaşamın ilk altı yılının önemine değinen araştırmacılar bu ilk yılların kişinin gelecekte nasıl bir birey olacağının belirleyici oldukları konusunda giderek daha fazla görüş birliği içerisindedirler. Bu nedenle de okul öncesi dönem ve bu dönemde uygulanacak eğitimin önemi her geçen gün daha fazla vurgulanmaktadır. Duffy (1998)’ e göre, İnsan gelişiminin büyük bir kısmını bu yıllarda tamamlandığı için, okul öncesi eğitimin önemi giderek artmaktadır. Çocuğun ilk sosyal ilişkisi, yaşamını sürdürebilmek için anneye duyduğu gereksinimdir. Bu da ihtiyaçlarını belirtmek için gereksinim duyduğu bir davranıştır. İnsanlar; ihtiyaçlarını, duygularını, düşüncelerini belirtmek için diğer insanlarla etkileşim içinde olma eğilimindedirler. İnsanların diğerleriyle olumlu etkileşimi sağlayabilmeleri için sosyal kabulü olan uygun becerileri sergilemesi gerekmektedir. Bu becerilerin tümü “sosyal beceriler” olarak tanımlanır.

Sosyal beceriler toplumsal bir varlık olan insanın en önemli becerilerindendir. İnsanlar bu becerileri sayesinde bir arada yaşarlar. Toplumsal düzen bir yana, birey olarak insanın da ruh sağlığı, onun da diğer insanlarla sağlıklı ilişkiler kurmasına bağlı olduğu için sosyal beceriler bireyin ruh sağlığı acısından da önemlidir. Sosyal beceriler, başkalarıyla başarılı etkileşimde bulunulmasına olanak sağlayan davranışlardır. Sosyal beceriye sahip bireyler ilişkilerinde güvenlidirler. Çünkü bu bireyler sosyal

(17)

2

statülerindeki başarılarını dışsal nedenlerden çok içsel nedenlere yüklemişlerdir (Yüksel,1997). Bu davranışları göstererek kişi, kişilerarası durumlarda çevrelerinden pekiştirme elde eder veya var olan pekiştirmelerin devamını sağlar. Sosyal beceriler, davranış seklinde ortaya çıkarlar; kişilerarası bir nitelik taşırlar; çevredeki kişiler tarafından beğenilen davranışlardır; iletişim ve etkileşimi sürdürmeye yöneliktir; tekrarlanabilir ve belirlenebilir. Kişilerarası ilişkileri başlatma, sürdürme ve uygun şekilde bitirme becerileri sosyal beceriler kapsamında değerlendirilebilir (Bacanlı, 1999).

Çocukların yaşları büyüdükçe bilişsel, ahlaki ve dil gelişimlerinde ilerleme görülürken, bir yandan da sosyal davranışları gelişmektedir. Çocukların zamanla belli grupların işlevsel üyeleri haline geldikleri ve grubun öteki üyelerinin değerlerini, davranışlarını ve inançlarını kazandıkları görülmektedir. Çocukların yaşları büyüdükçe diğer insanlarla karşılaşmakta ve onlarla etkileşim kurmaktadır. Bu durumun, sosyal gelişimin kaçınılmaz ve devamlı bir kuralı belirtilmektedir. Buna paralel olarak çocukların yaşları büyüdükçe, sosyal becerilerin artması, uyum sorunlarının azalması beklenmektedir. Merrell yapmış olduğu araştırmada çocukların yaşları büyüdükçe sosyal etkileşimlerinin, sosyal bağımsızlıklarının ve sosyal işbirliklerinin arttığını bulurken, problem davranışlarının da azaldığını gözlemlemiştir (Tüy, 1999).

Erken çocukluk dönemi çocuklarının sosyal becerilerini etkileyen birçok etmen bulunmaktadır. Sosyal becerileri etkileyen faktörlerden biriside çocukların ailelerinin ebeveynliğe yönelik tutumlarıdır. Tutum; bir kimse, nesne ya da durumla ilgili oldukça organize ve sürekli olan inanç, duygu ve eylemlerdir (Khine, 2001). Tutumlar, doğrudan gözlenemez ancak bireyin yaptıklarından vardana bilir. Gözlenememelerine karşın bireyin tutumları davranışlarını önemli ölçüde etkiler. Tutumlar doğuştan

(18)

3

kazanılmazlar, öğrenme yoluyla sonradan kazanılırlar. Anne-baba, arkadaşlar, kitle iletişim araçları, kişisel yaşantılar tutumların oluşmasında rol oynayan faktörlerden bazılarıdır. Öğrenme yoluyla kazanılan tutumların değişmesi de mümkündür (Aydın, 1985). Bu bağlamda bir çocuğun gelişiminin sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi için annenin ve babanın ebeveynliğe yönelik olumlu tutuma sahip olması önem taşımaktadır.

Ebeveynlik yeterliliği, 1970’li yılların sonunda Bandura tarafından tanımlanan özyeterlilik kavramından türetilmiş ve sosyal bilimler alanında yapılan pek çok araştırmada kullanılan bir kavram olmuştur. Bandura (1997) ebeveynlerin yeterlilik inançlarının ebeveynlik deneyimlerinin temeli olduğunu ileri sürmektedir. İlk çocuğun doğumundan sonra ortaya çıkan ebeveynliğe yönelik yeterlilik algısı ailenin gelişiminde hayati bir basamak olarak düşünülür (Montigny, 2002; Montigny ve Lacharite, 2005)

Ebeveynliğe yönelik ilgi, annenin ebeveynliğe yönelik istekliliğini ifade etmekte ve ebeveynlikle ilgili kendisine düşen tüm görevleri yerine getirebileceğine olan inancını yansıtmaktadır. Ebeveynliğe ilgi duyan annelerin çocukları ile ilgili problemlere daha fazla dikkat ettikleri, bilinçli davranışlar sergiledikleri, diğerlerine göre bu konularda daha duyarlı oldukları söylenebilir. Rogers ve Matthews (2004), annelerin ebeveynliğe yönelik ilgisinin doğuştan geldiğini ebeveynin bu göreve istek duyması ile çocuğun davranışı, ailesel iyi olma ve ebeveynlik stili arasında ilişki olabileceğini vurgulamaktadır.

Literatür tarandığında yurt dışında yapılan çalışmalarda ebeveynlerin tutumlarını çocuğun sosyal becerileri üzerinde etkili olduğu ortaya koyan çalışmalara rastlanırken Türkiye bu konuyla ilgili yapılan çalışma sayısının az olduğu görülmektedir. Bu nedenle araştırmamızda aşağıdaki probleme cevap aranmıştır.

(19)

4 1.2.Araştırmanın Amacı

Bu araştırmada, bazı değişkenlere göre okul öncesi dönemdeki çocukların sosyal becerileri (sosyal işbirliği, sosyal bağımsızlık, sosyal etkileşim) ve ebeveynlerinin (annelerinin ve babalarının) ebeveynliğe yönelik (ilgi, yeterlilik, doyum) tutumları farklılaşmakta mıdır? Sorusuna cevap aranmıştır.

Alt Amaçlar

Yukarıda verilen problem cümlesi doğrultusunda aşağıdaki alt problemler geliştirilmiştir.

1.0. Bazı değişkenlere göre okul öncesi dönemdeki çocukların sosyal becerileri ile ilgili olarak,

1.1. Cinsiyetlerine göre çocukların sosyal becerileri farklılaşmakta mıdır?

1.1.1 Sosyal işbirliği 1.1.2. Sosyal etkileşim 1.1.3. Sosyal bağımsızlık 1.1.4. Toplam

1.2. Kurum türüne göre çocukların sosyal becerileri farklılaşmakta mıdır?

1.2.1 Sosyal işbirliği 1.2.2 Sosyal etkileşim 1.2.3 Sosyal Bağımsızlık 1.2.4 Toplam

2. Bazı değişkenlere göre okul öncesi dönemdeki çocukların annelerinin ebeveynliğe yönelik tutumları (ilgi, yeterlilik, doyum, toplam tutum) ile ilgili olarak,

(20)

5

2.1. Çocuğun cinsiyetine göre ebeveynliğe yönelik tutumları farklılaşmakta mıdır?

2.1.2. Ebeveynliğe Yönelik İlgisi 2.1.3. Ebeveynliğe Yönelik Yeterliliği 2.1.4. Ebeveynliğe Yönelik Doyumu 2.1.5. Ebeveynliğe Yönelik Genel Tutumu

2.2. Annenin yaşına göre ebeveynliğe yönelik tutumları farklılaşmakta mıdır?

2.2.2. Ebeveynliğe Yönelik İlgisi 2.2.3. Ebeveynliğe Yönelik Yeterliliği 2.2.4. Ebeveynliğe Yönelik Doyumu 2.2.5. Ebeveynliğe Yönelik Genel Tutumu

2.3. Annenin eğitim durumuna göre ebeveynliğe yönelik tutumları farklılaşmakta mıdır?

2.3.2. Ebeveynliğe Yönelik İlgisi 2.3.3. Ebeveynliğe Yönelik Yeterliliği 2.3.4. Ebeveynliğe Yönelik Doyumu 2.3.5. Ebeveynliğe Yönelik Genel Tutumu

2.4. Çocuk sayısına göre ebeveynliğe yönelik tutumları farklılaşmakta mıdır?

2.4.2. Ebeveynliğe Yönelik İlgisi 2.4.3. Ebeveynliğe Yönelik Yeterliliği 2.4.4. Ebeveynliğe Yönelik Doyumu 2.4.5. Ebeveynliğe Yönelik Genel Tutumu

3. Bazı değişkenlere göre okul öncesi çocukların babaların ebeveynliğe yönelik tutumları (ilgi, yeterlilik, doyum, toplam tutum) ile ilgili olarak,

3.1. Çocuğun cinsiyetine göre ebeveynliğe yönelik tutumları farklılaşmakta mıdır?

(21)

6

3.1.2. Ebeveynliğe Yönelik İlgisi 3.1.3. Ebeveynliğe Yönelik Yeterliliği 3.1.4. Ebeveynliğe Yönelik Doyumu 3.1.5. Ebeveynliğe Yönelik Genel Tutumu

3.2. Babanın yaşına göre ebeveynliğe yönelik tutumları farklılaşmakta mıdır?

3.2.2. Ebeveynliğe Yönelik İlgisi 3.2.3. Ebeveynliğe Yönelik Yeterliliği 3.2.4. Ebeveynliğe Yönelik Doyumu 3.2.5. Ebeveynliğe Yönelik Genel Tutumu

3.3. Babanın eğitim durumuna göre ebeveynliğe yönelik tutumları farklılaşmakta mıdır?

3.3.2. Ebeveynliğe Yönelik İlgisi 3.3.3. Ebeveynliğe Yönelik Yeterliliği 3.3.4. Ebeveynliğe Yönelik Doyumu 3.3.5. Ebeveynliğe Yönelik Genel Tutumu

3.4. Çocuk sayısına göre ebeveynliğe yönelik tutumları farklılaşmakta mıdır?

3.4.2. Ebeveynliğe Yönelik İlgisi 3.4.3. Ebeveynliğe Yönelik Yeterliliği 3.4.4. Ebeveynliğe Yönelik Doyumu 3.4.5. Ebeveynliğe Yönelik Genel Tutumu

1.3. Araştırmanın Önemi

Sosyal etkileşim insan yaşamının evrensel ve ayrılmaz bir parçasıdır. Sosyal yönden gelişmiş bir kişi her yaşta çevresindeki diğer insanlarla sorun yaratmadan, çatışmasız olarak yaşamasını bilir. İçinde yaşadığı grubun lideri

(22)

7

durumuna gelir, toplumda büyük bir inandırma gücü gösterir. İçinde bulunduğu toplumun normlarına ve beklentilerine uygun davranışlar gösterir. Kendisinin ihtiyaç ve istekleri ile toplumun istekleri arasında dengeyi sağlayabilir. Birlikte yaşadığı insanlarla yardımlaşmayı, paylaşmayı, işbirliği içinde çalışmayı başarabilir. Duygularını ve düşüncelerini içinde yaşadığı kültüre uygun bir biçimde ifade edilebilir. Başkaları ile iyi ilişkiler kurarak mutlu ve başarılı bir yaşam sürer (Öğülmüş, 2004).

Çocuk, dünyaya geldiği andan itibaren çevresiyle girdiği etkileşim sonucunda bedensel, zihinsel, sosyal ve duygusal yönlerden hızlı bir gelişim içine girer. 0–6 yaş kişiliğin temellerinin atıldığı ve çocuğun yakın çevresinden en çok etkilendiği, her türlü öğrenmeye açık olduğu bir dönem olup, insan hayatındaki kritik dönemlerden biridir (Zembat ve Unutkan, 2001).

Çok hızlı büyümenin gözlendiği çocukluğun ilk yılları, çocuğun bütünsel gelişimi açısından çok önemlidir. Çeşitli alanlardan elde edilen bulgular zekânın, kişiliğin ve sosyal davranışların bu kritik yıllarda oluştuğunu ortaya koymuştur (Myers, 1992; Young, 1996’den akt: Koçak, 2004). Bu kritik yıllarda çocukların, araştırma ve keşif için olanaklar yaratılan, tutarlı ve tahmin edilebilir bir bakım ortamına gereksinimleri vardır. Bu gereksinim, çocuğun sağlıklı gelişmesi ve sosyalleşmesi için ailenin önemli işlevleri olduğunu vurgulamaktadır. Ebeveynlerin erken çocukluk dönemindeki çocuğun pek çok gelişim alanını etkilediği düşünüldüğünde bir çocuğun gelişiminin sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi için ebeveynlerin, ebeveynliğe yönelik olumlu tutuma sahip olması büyük önem taşımaktadır.

Sonuç olarak, okul öncesi dönemdeki çocukların sosyal becerileri ve ebeveynlerinin ebeveynliğe yönelik tutumlarının belirlenmesi ve bu durumu

(23)

8

etkileyen değişkenlerin ortaya konması hem çocukların sosyal becerilerinin desteklenmesinde hem de ebeveynlerin ebeveynliğe yönelik tutumlarının olumlu olması ile ilgili gerekli önlemlerin erken dönemde alınmasında büyük önem taşımaktadır. Diğer yandan böyle bir araştırmanın yapılması araştırma konusu ile ilgili eksikliği gidermesinin yanında konu ile ilgili araştırma yapacak araştırmacılara da ışık tutacağı söylenebilir.

1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları Bu araştırma;

1. Araştırma bulguları 2010 – 2011 yıllarında Muğla il Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı, Muğla il merkezinde bulunan özel ve devlete bağlı okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden 5–6 yaş çocukları ve ebeveynlerinden yansız atama yöntemi ile seçilen 227 çocuk ve bu çocukların anne ve babalarından elde edilen veriler ile

2. Bu araştırmanın sonuçları “Anasınıfı ve anaokulu davranış ölçeği” ve“Ebeveynliğe Yönelik tutum ölçeği” nin ölçtüğü nitelikler ile sınırlıdır.

Tanımlar

Okul Öncesi Eğitim: Okul öncesi eğitim, çocuğun doğduğu günden temel eğitime başladığı güne kadar geçen yılları kapsayan ve çocukların daha sonraki yaşamlarında önemli rol oynayan; bedensel, psikomotor, sosyal-duygusal, zihinsel ve dil gelişimlerinin büyük ölçüde tamamlandığı, kişiliğin şekillendiği, ailelerde ve kurumlarda verilen bir eğitim sürecidir (Aral, Kandır, Can Yaşar, 2002).

Sosyal Beceri: Başkalarından olumlu tepkiler getirecek ve olumsuz tepkiler gelmesini önleyerek, başkalarıyla iletişimi mümkün kılan, sosyal açıdan kabul edilebilir, çevrede etki bırakan, hedefe yönelik, sosyal içeriğe

(24)

9

göre değişebilen hem belirli gözlenebilir hem de gözlenemeyen bilişsel ve duyuşsal öğeleri içeren ve öğrenilebilir davranışlar (Yüksel, 1997).

Ebeveynliğe Yönelik Tutum: annelerin ve babaların ebeveynlik görevini yerine getirirken kendine güven duyması ve çocukları hususunda karşılaştıkları problemlerle etkili bir şekilde baş edebilme yeteneğine olan inancı olarak ifade edilebilir (Feliciana, 2005).

(25)

10 BÖLÜM 2

LİTERATÜR

2.1. OKUL ÖNCESİ EĞİTİM

Tanımı ve Önemi

Eğitim kişiye istendik davranışlar kazandırma sürecidir (Senemoğlu., 2002). Eğitimin ilk basamağını oluşturan "Okul Öncesi Eğitim", çocuğun doğduğu günden temel eğitime başladığı güne kadar geçen yılları kapsayan ve çocukların daha sonraki yaşamlarında önemli rol oynayan; bedensel, psiko-motor, sosyal-duygusal, zihin ve dil gelişimlerinin büyük ölçüde tamamlandığı, kişiliğin şekillendiği ve çocuğun devamlı olarak değiştiği bir süreçtir (Ömeroğlu ve Yaflar, 2004: 77).

Oktay’ a (1985) göre okul öncesi eğitim; çocuğun doğduğu günden, temel eğitime başladığı güne kadar geçen yılları kapsayan ve sonraki yaşamlarında önemli rol oynayan; bedensel, psikomotor, sosyal - duygusal, zihinsel ve dil gelişimlerinin büyük ölçüde tamamlandığı, ailelerde ve kurumlarda verilen kişiliğin şekillendiği gelişim ve eğitim süreci olarak tanımlanabilir.

Okul öncesi dönem, çocuğun bilişsel, fiziksel, dil, duygusal ve sosyal yönden en önemli ilerleme kaydettiği dönemdir. İnsan hayatındaki kritik dönemlerden birisi olması nedeniyle bu yaşlardaki çocuklara verilecek eğitim de kalıcı izler bırakmaktadır (Şahin, 2000:1). Merak ve araştırmanın en üst noktada olduğu bu dönemde çocuklara verilecek eğitim için son derece özen gösterilmesi gerekmektedir. Zira okul öncesinde çocuğa

(26)

11

verilecek eğitimin temelinde çocukların merakları, araştırmaları ve soruları bulunmaktadır (Bal, 1993:146, Şahin ve Ökçün, 2000:23; Aktaş Arnas, 2002:76; Ardaç, 2003:25,).

Eğitimin bu denli önemli olduğu insan yaşamında eğitim etkinliklerine ne kadar erken yaşta başlanırsa gelecekte sağlıklı ve nitelikli toplumların oluşması muhtemeldir. Yapılan araştırmalara göre; okul öncesi döneme yönelik eğitim programlarının çocuklar ve aileleri üzerinde olumlu etkileri vardır. Çalışmalar, erken çocukluk eğitimi programlarına yapılan yatırımın arttırılması üzerine yoğunlaşmaktadır (Myers,1996).

Yirmi birinci yüzyılda gelişen ve değişen dünyamıza bakıldığında, tüm bu gelişim ve değişimlere insanların, dolayısıyla insan davranışlarının neden olduğunu görürüz. Davranışlarımız gelişimsel sürecin ürünüdür. İnsan davranışlarında ve kişiliğin şekillenmesinde kalıtımın olduğu kadar, çevrenin de etkisi büyüktür. Gelişimin hızla yönlendiği okul öncesi dönem, bireyin çevre koşullarından en fazla etkilenerek biçimlendiği yıllardır (Oğuzkan ve Oral,1992: 2).

Okul öncesi eğitimin bireylerin gelecek yaşantısını olumlu yönde etkilediği araştırmalarla kanıtlandıkça tüm dünyada okul öncesi eğitim kurumları önem kazanmaya başlamıştır. Öneminin ortaya çıkmasının yanı sıra belirli nedenlerden dolayı okul öncesi eğitime gereksinim duyulmuştur. Toplumsal ve kültürel nedenlerden dolayı okul öncesi eğitim gereksinimi ülkeden ülkeye farklılık gösterse de, okul öncesi eğitim gereksiniminde birçok ortak neden bulunmaktadır. Bu nedenler şunlardır;

1. Geniş aileden, çekirdek aileye dönüşen aile yapısı.

2. Köyden kente gelişle birlikte akraba ve yakınlarının çocuk bakımı ile ilgili desteğinin azalması.

3. Kadınların artan eğitim düzeyi ve bununla birlikte evin dışında çalımsa fırsatlarının artması.

(27)

12

4. Kültürel eşitsizliklerin, eğitimde fırsat eşitliğini engelleyici yönünün dengelenmesi.

5. Özellikle şehirleşme ile birlikte artan sınırlı mekânlara sahip apartman tipi yaşama geçilmesi, böylece çocukların yaşıtları ile birlikte bulunmalarının ve hareket imkânlarının büyük ölçüde sınırlanması.

6. Ailelerin, çocuklarının eğitiminde bazı yetersizliklerinin bulunduğunu fark etmeleri.

7. Çocuk psikologlarının araştırmalarından ortaya çıkan sağlık ve büyüme ile ilgili bilgi ve fikirler (Oktay,1999: 185 – 189).

Okul öncesi eğitim insan hayatının en duyarlı dönemidir. Çocuk bu dönemde çevresindeki olaylardan kısa sürede etkilenir. Bu sebeple çevre imkânlarının hazırlanması onun çeşitli uyarıcılarla karşı karşıya getirilmesi, çocuğun zihin ve diğer gelişimlerini etkiler. Bu yönden, sosyo-ekonomik ve kültür seviyeleri farklı ailelerde büyüyen çocuklar arasında meydana gelen eğitim farklılıklarının asgari seviyeye indirilmesi, toplumumuzun her kesimindeki çocukların gelişim yeteneklerini en üst seviyede geliştirme imkânlarını sağlama, okulöncesi eğitimin önemini arttırmaktadır. İyi bir okulöncesi eğitim hayatıyla ilköğretimdeki uyum ve başarı arasında, sıkı bir ilişki olduğu sanılmaktadır. Bu sürece dâhil olan çocuğun olmayan çocuğa göre, okulun isteklerine daha iyi yanıt verebileceği görüşü günümüzde pek çok eğitimci tarafından benimsenmektedir

( Ural, 1986,s.13).

Dünyaya gelen tüm çocuklar, eşit hak ve fırsatlarla yaşamlarını sürdürmeyi hak etmektedir. Ancak; günümüzde pek çok çocuk eşit olmayan koşullarla yaşama başlamakta ve yaşamlarını bu şekilde sürdürmektedir. Koşullardaki bu eşitsizlikler okul öncesi eğitimi gerekli kılan toplumsal bir olgudur. Okul öncesi eğitime yapılan yatırımlar yoksulluk, sosyal eşitsizlik

(28)

13

gibi diğer çocuklardan dezavantajlı sayılan çocuklara iyi bir başlangıç vererek bu eşitsizliğin giderilmesine yardımcı olur.

Driessen’e (2000) göre; okul öncesi eğitim sayesinde sosyoekonomik açıdan dezavantajlı çocuğun sosyal-psikolojik, bilişsel gelişimindeki gecikmeler önlenmektedir. Böylelikle dezavantajlı çocuklar da ilköğretime diğer çocuklarla eşit koşullarda baslar.

Okul öncesi eğitimin önemi hemen hemen tüm dünya ülkelerinde çeşitli araştırmalarla ortaya konmuştur. Toplumsal ve kültürel açıdan her ülkede okul öncesi eğitime katılımın amaçları farklılık gösterse de okul öncesi eğitimin tüm dünya ülkeleri için evrensel amaçları vardır. Bu evrensel amaçları ünlü eğitimci Mialaret aşağıdaki maddelerle açıklar;

1.Toplumsal Amaçlar

 Çalışan kadınların çocuklarına bakmak,

 Her çocuğa eğitim sağlamak ve onların bireysel gelişimlerine katkıda bulunmak,

 Çocukların birbirleriyle ve başkalarıyla ilişki içinde bulunmasına, sosyalleşmesine çok önemli katkıda bulunmak.

2.Eğitici Amaçlar

 Çocuğun duyu organlarını eğitmek,  Çevreye olan duyarlılığını artırmak.

3.Gelişimsel Amaçlar

 Çocuğun doğal gelişimini temel alarak gelişimle ilgili tecrübelerine önem vermek (Oktay, 1999:188).

0–72 aylar arasını kapsayan okul öncesi dönem yılları; bilişsel, sosyal – duygusal, psikomotor ve dil gelişiminin hızlı olması, bilgi, beceri ve alışkanlıkların kazanılması açısından yaşamın en kritik dönemlerinden biridir. Çocukların bu dönemde edindiği tüm bilgi, beceri ve alışkanlıklar

(29)

14

yaşantısını etkileyecek güçtedir. Bu bağlamda okul öncesi eğitim, tüm eğitim basamaklarının temelini oluşturur. .Yaşamın ilk altı yılının önemine değinen araştırmacılar bu ilk yılların kişinin gelecekte nasıl bir birey olacağının belirleyici oldukları konusunda giderek daha fazla görüş birliği içerisindedirler. Bu nedenle de okul öncesi dönem ve bu dönemde uygulanacak eğitimin önemi her geçen gün daha fazla vurgulanmaktadır. Yaşamın tüm alanları için önemli olan bu dönemde çocuğun nitelikli bir okul öncesi eğitim alması ve eğitime ailenin de katılması gerekmektedir.

2.1.1.Okul Öncesi Eğitimin Çocuğa Kazandırdıkları

Okul öncesi eğitim dönemi çocuğun gelecekteki yaşamında birçok yönden belirleyicilerin bulunduğu dönemdir. Bu dönemde fiziksel, duygusal, sosyal ve zihinsel gelişimlerinin önemli ölçüde temeli atılır. Gelişim süreci çocuktan çocuğa farklılık gösterir. Birçok çocuk için bu yıllar evden grup deneyimlerine ilk kez geçiş, ilk kez aile dışında bir deneyim ve yeni bir fiziksel çevre demektir.

Okul öncesi dönem çocuğu kendini ve çevreyi tanımak, keşfetmek amacıyla çevredeki çeşitli materyallerle oynamak, oyun yoluyla çevreyi tanımak ve araştırma yapmaya ihtiyaç duymaktadır. Okul öncesi eğitim kurumları çocuğun bu tür ilgi ve meraklarına cevap verir. Okul öncesi eğitimde bu meraklara cevap vermek amacıyla eğitim programları uygulanmaktadır. Bu uygulanan programında gün içerisinde uygulanmak üzere çeşitli etkinlikler yer almaktadır. Bunlar, serbest zaman, Türkçe-dil, okuma-yazmaya hazırlık, sanat, drama, fen ve matematik, müzik, oyun ve hareket etkinlikleridir.

Çocuğun gelişiminin hızla biçimlenerek yönlendiği okulöncesi dönem kritik yıllar olarak kabul edilmektedir. Bu dönemde verilen eğitimin ve temeli atılan beden sağlığı ve kişilik yapısının ileri yaşlarda değişmesi şansı

(30)

15

oldukça azdır. Bu nedenle bireylere çocukluk yıllarında olumlu davranışlar kazandırmada zengin çevre uyarıcılarına gereksinim vardır ( Acun ve Erten, 1996, s.9; Oğuzkan ve Oral, 1992, s.5). Çocukluk yıllarında kazanılan davranışların büyük kısmı, yetişkinlikte bireyin kişilik yapısını, tavır, alışkanlık, inanç ve değer yargılarını biçimlendirmektedir. Çocukluk yıllarında zengin çevre uyarıcıları yeterli düzeyde sağlanamadığı takdirde, çocuğun yetişkinlik yıllarındaki yaşantısında bir takım eksiklikler oluşturabilmektedir (Aksoy, 1994, s.2; Oğuzkan ve Oral, 1992, s.5).

Önceleri ilköğretime başlayana kadar çocuğa en iyi eğitimin ailede verildiği görüşü egemendi. Ancak son dönemde bilim ve teknoloji alanında görülen değişmeler, insanların yaşam biçimlerinde de değişiklikler meydana getirmekte, bunun sonucunda da çocuğun üç yaşından sonra ya da ilköğretime başlamadan bir yıl önce okulöncesi kurumlarda eğitilmeleri gereğini ortaya çıkarmaktadır(Oktay, 2000, s.189).

Kurumlarda uygulanan tüm bu etkinliklerin çocuğun gelişimlerini destekleyici birçok amacı vardır. Bu nedenle okul öncesi eğitiminde uygulanan tüm etkinlikler çocukların tüm gelişim alanlarını destekleyecek nitelikte olmalıdır. Gelişim bir bütündür ve tüm yönleriyle ele alınmalıdır. Gelişim karşılıklı etkileşim içindedir ve bir gelişim alanındaki aksaklıklar tüm gelişim alanlarını etkiler. Gün içinde yapılan tüm bu etkinliklerde çocukların oynadıkları oyunlara, seçtikleri oyuncaklara, arkadaşlarıyla iletişimine bakılarak çocuğun iç dünyası anlaşılabilir. Bu şekilde çocuk üzerinde yapılan gözlemler çocuğun gelişiminde gözlenen herhangi bir yetersizlik varsa aile ile işbirliği yaparak önlem alınmasına yardımcı olur.

Okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden çocukların, diğer yetişkinlerle ve yaşıtlarıyla ilişkilerinin arttığı, okul yaşamına karşı olumlu duygular beslediği, iyi alışkanlıklar beslediği, iyi alışkanlıklar kazandığı ve sinirsel eğilimlerinin azaldığı görülmektedir(Oğuzkan ve Oral, 1992, s.106).

(31)

16

Okul öncesi eğitimde uygulanan program ile çocuk, olumlu kişiler arası ilişkiler kurmayı, sosyal sorumluluk almayı ve arkadaşları ile iyi geçinmeyi öğrenir. Çocuk aile ortamından çıkıp, okul öncesi eğitim kurumuna geldiği zaman öğretmen, çocuğun okul öncesi eğitim kurumunda arkadaşlarıyla kuracağı ilişkilerin olumlu ve mutlu olması için özel bir çaba harcamalıdır (Ulcay, 1993, s.78;Ulcay, 1984, s.39).

Okul öncesi eğitimin çocukların bedensel, sosyal-duygusal, dil ve bilisel gelişimlerini desteklemek için gelişimsel görevleri vardır. Çocukların tüm gelişim alanlarının desteklenmesi için öncelikle sağlıklı bir beslenme programına ihtiyaçları vardır. Kurumda çocuklar bu ihtiyaçlar göz önüne alınarak hazırlanan kahvaltı, öğle yemeği listeleriyle sağlıklı bir gelişimin sürekliliği sağlanır. Kurumlarda yapılan toplu sağlık kontrolleri bedensel gelişimi güvence altına alır ve birçok rahatsızlığın erken teşhis ve tedavi edilmesi olanağını sağlar (Oğuzkan ve Oral, 1992: 5).

Oyun ve müzik etkinlikleri çocuğun büyük kas gelişimine destek olan etkinliklerdir. Sınıf dışında oynanan oyunlarda çocuklar bol oksijen alarak güneşten yararlanırlar. Çocukların, bütün bedensel, organik ve fizyolojik işlevleri sağlıklı bir dengeye kavuşur (Sevinç, 2004:162).

Sanat etkinliklerinde yapılan yırtma-yapıştırma, oyun hamurlarıyla oynama, vb. etkinlikler çocukların küçük kas gelişimini destekler niteliktedir. Müzikli oyunlarda çocukların hem ritim duygusu gelişir hem de bedensel gelişimine katkıda bulunulur. Tüm bu etkinliklerin dışında çocukların yılsonu gösterileri için yaptıkları müzikli Bondlara hazırlanma süreçlerinde çocukların işbirliği yapma, takım içinde çalışma gibi becerileri gelişir. Gösterilerini sunduklarında bir is yapmanın mutluluğu, basarı hazzını tadarlar, özgüvenleri artar. Çocuğun yakın çevresinden edindiği genel beğeniye, sağlıklı gelişime ve sosyal uyuma ters düsen davranışlar,

(32)

17

alışkanlıklar, etkili bir öğrenme - öğretme süreci ile okul öncesi eğitim kurumlarında ortadan kaldırılabilmektedir (Oğuzkan ve Oral, 1992:15 16).

Vygotsky ’ e göre çocuğun kendi kendine çevresiyle etkileşerek geliştirebileceği bilişsel kapasitenin dışında, çevresindeki yetişkinlerle ve diğer çocuklarla etkileşerek geliştirebileceği bir “gelişmeye açık alan” vardır. Senemoğlu ve Genç’ in aktardığına göre; yapılan araştırmalar, bir yetişkin ya da başka çocuklarla sistemli olarak çalışan çocuğun bilişsel gelişiminin ve diğer özelliklerinin zenginleştiğini, beslendiğini ve kapasitenin en üst düzeye çıktığını göstermektedir. Çevresel uyarıcılara açık olan okul öncesi dönem çocuğuna kurumlar, gelişmeye açık alanını zenginleştirecek, bilisel gelişimini destekleyecek zengin uyarıcı ve öğrenme ortamını sağlar.

Uygulanan etkinliklerde çocuğun soru sorma, araştırma, problem çözme, sıralama, esleştirme gibi becerileri gelişir. Çocuğun gelecekteki akademik başarısının sağlam temelleri, ancak bu tür yaşantılarla atılabilmektedir (Oğuzkan ve Oral,1992: 10).

Fen ve Matematik, okuma yazmaya hazırlık gibi etkinlikler, çocukların araştırma, gözlem, inceleme gibi becerilerini kullanmasına olanak sağladığı için bilisel gelişimlerine katkıda bulunur. Bunun yanında okul öncesi eğitim kurumlarında yer verilen drama etkinlikleri sınıf içindeki çocukların birbirini tanımasına, kaynaşmasına olanak tanırken, öğrenme motivasyonunun da artmasını sağlar. Başkalarıyla iyi iletişim kuran çocuk kendini sosyal yönden yeterli hisseder. Drama etkinliklerinde çocuk duygu ve düşüncelerini ortaya koyar, yaratıcılığı desteklenir, problem çözme becerileri gelişir. Gün içerisinde yapılan rutin etkinliklerde çocuk grupla is yapma, sırasını bekleme, kurallara uyma, yardımlaşma gibi alışkanlıkları edinirken, sınıfta yalnızca kendisinin olmadığını, yalnızca kendi duygu ve düşüncelerinin olmadığını, herkesin farklı düşünceleri olabileceğini fark ederek bunları kabul etmesi gerektiğini öğrenir. Tüm bu öğrendikleri

(33)

18

çocuğun hoşgörüsünü geliştirir, sabırlı olmayı, farklılıklara saygı duymayı öğrenir. Kısacası yaşam için gerekli olan sosyal becerileri öğrenir ve bu becerilerini okul ortamında geliştirme olanağına sahip olur.

Gürkan (1979) okul öncesi eğitimin çocuğun gelişimine etkileri konusunda yaptığı “ Okul Öncesi Eğitimin İlkokuldaki Etkileri” konulu araştırmasında, okul öncesi eğitim alan birinci sınıf öğrencilerinin okul öncesi eğitim almayan öğrencilere göre zihinsel, sosyal, duygusal gelişim, beceriler ve ilgiler, fiziksel gelişim ve sağlık yönünden daha iyi durumda olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca okul öncesi eğitim alan çocukların, okul öncesi eğitim almayan çocuklara oranla sosyal davranışlar yönünden daha uyumlu ve başarılı oldukları görülmüştür.

Ergün (2003) bir araştırmasında okul öncesi eğitimin çocuklar üzerindeki olumlu etkisini destekleyen bulgulara ulaşmıştır. Ergün’ ün çalışmasında ilköğretim birinci sınıf öğretmenleri; okul öncesi eğitim alan öğrencilerin okul öncesi eğitim almayanlara göre derse daha ilgili ve istekli olduklarını, bir konuyu öğrenme hızında, işlemlerde doğru sonuca ulaşmada, işlemleri akıldan çözmede, anlamadıkları soruları rahatça sormada daha başarılı olduklarını ifade etmişlerdir.

Her çocuğun gelişim hızı, anlaması, özellikleri farklıdır ve her çocuğun belirli bir potansiyeli vardır. Okul öncesi eğitimde eğitim etkinlikleri düzenlenirken çocukların var olan potansiyellerini destekleyici olmasına özen gösterilmelidir.

Nitelikli bir okul öncesi eğitim kurumunun özellikleri;

1. Erken çocukluk yaşantılarındaki farklılıkları dikkate alarak tüm çocukların fiziksel, duygusal, sosyal ve bilişsel gelişmelerini sağlayacak olanakları mümkün olan en erken zamanda verebilmeli,

2. Çocukların bireysel farklılıklarının tanınmasına ve desteklenmesine, mümkün olan en erken dönemde başlanmalıdır. Erken tanı, gelişme

(34)

19

geriliklerini önlemede, etkin müdahale sansı tanıması açısından büyük önem taşımaktadır. Öğretmenler aşağıdaki gelişimsel özelliklere dikkat etmelidir:

a) Genel ve özgün koordinasyon yetersizlikleri  El-göz koordinasyonu

 Sağ-sol koordinasyonu

b) Kendisi ve diğerleri arasında iyi ilişkiler geliştirememe

c) İşitsel, görsel, dokunsal hareket alanlarında duyusal problemler d) Anımsama ile ilgili problemler

 İşitsel bellek  Görsel bellek  Motor bellek e) Dikkati toplama zorluğu

3. Ailenin, çocuğun ilk ve doğal eğiticisi olması nedeniyle eğitim sürecine aktif katılımı sağlanmalıdır (Arı, 2006: 34).

Ayrıca, öğretmen çocukların bulundukları yaşlara ait gelişimsel özelliklerini iyi bilmeli ve her çocuğun aile yaşantısı hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Eğitim, sürekliliği olan bir süreçtir. Bu nedenle aileler de eğitime katılmalı, eğitim yalnızca okul saatleri arasında sınırlı kalmamalıdır. Öğretmen, aile ile işbirliği yaptığında çocuk herhangi bir problemle karsılaştığı zaman onun nedenini öğrenerek çözüm yolu bulmakta zorlanmaz. Peinser - Feinberg ve Burchinal (1997) okul öncesi eğitimin niteliği ile çocuğun bilissel ve sosyal becerileri arasındaki iliskiyi inceledikleri çalısmalarında, nitelikli okul öncesi eğitim alan çocukların diğerlerinden daha sosyal oldukları sonucuna ulasmıslardır.

Çocukların yaşıtları ile birlikte uzman eğitimciler gözetiminde gelisimin hızlı olduğu bu dönemi geçirmeleri gelecek yaşantılarında olumlu

(35)

20

sonuçlar vermektedir. Çocuğun öğrenme yeteneklerinde görülen düzensizliklerin nedenlerinin öğrenilmesinde ve bunların düzeltilerek ilköğretime baslamadan giderilmesinde okul öncesi eğitim yardımcı olmaktadır (Wechselberg ve Puyn, 1993: 289 ). Okul öncesi eğitim kurumları ile aileler uygun etkinlikler ve deneyimler yoluyla çocukları gelecek yaşantılarına hazırlayabilirler.

Okul öncesi eğitim kurumunun çok önemli görevlerinden biri de çocuklara olumlu sosyal ilişkilerde bulunmayı öğretmektir. Kurum bu görevi bazen evdeki olumlu öğretileri pekiştirerek, bazen evdeki eksiklikleri gidererek, bazen de evdeki bozuklukları dengeleyerek yapar. Üç yaşından itibaren yaşıtlarına yönelik bir sosyalleşme eğilimi gösteren çocuk için okul yaşantısı olumlu bir olanak sağlayabilir. Anaokuluna giden çocuk bir grup ortamı içinde davranmaya ve yaşamaya çalıştığı için ilkokula bir ölçüde hazırlanmış olur. Bunun yanında öğretmen, çocukla okul ortamı arasında gelişen olumlu etkileşimin en etkin aracıdır (Çakar 2005).

2.2. SOSYAL BECERİLER

2.2.1.Tanımı ve Önemi

Sosyal beceriler, bireyin çevresiyle olumlu ilişkiler kurmasını, olumlu ve olumsuz duygularını uygun bir şekilde anlatabilmesini, kişisel haklarını savunabilmesini ve uygun bulmadığı istekleri geri çevirebilmesini kolaylaştıran, öğrenilmiş davranışlardır (Sorias, 1986). Sosyal beceriler, bir insanın diğer insanlarla etkileşimde bulunmasını ve sosyal olarak kabul görmeyen tepkilerden kaçınmasını sağlayan, sosyal olarak kabul gören öğrenilmiş davranışlardır (Gresham ve Elliott, 1987). Paylaşmak, yardım etmek, ilişki başlatmak, yardım istemek, önerilerde bulunmak, ‘lütfen’ ve

(36)

21

‘teşekkür ederim’ demek, sosyal beceri örnekleridir. Başarılı bir ilişki kurmak için bu becerileri geliştirmek, çocukluk çağının en önemli kazanımlarından biridir (Gresham ve Elliott, 1990). Spence’e göre (1983) sosyal beceriler, bireyin ilişkilerinde diğerlerine fiziksel ya da psikolojik olarak zarar vermeden başarılı olabilmesi için önemli olan davranışlardır. Yüksel (1997,s.24)’e göre sosyal beceri; başkalarından olumlu tepkiler getirecek ve olumsuz tepkilerin gelmesini önleyecek, başkalarıyla iletişimi mümkün kılan, sosyal açıdan kabul edilebilir, çevrede etki bırakan, hedefe yönelik, sosyal içeriğe göre değişen, hem belirli gözlenebilir hem de gözlenemeyen bilişsel ve duyuşsal öğeleri içeren ve öğrenilebilir davranışlardır. Paylaşmak, yardım etmek, ilişki başlatmak, yardım istemek, önerilerde bulunmak, ‘lütfen’ ve ‘teşekkür ederim’ demek, sosyal beceri örnekleridir. Başarılı bir ilişki kurmak için bu becerileri geliştirmek, çocukluk çağının en önemli kazanımlarından biridir (Gresham ve Elliott, 1990).

Spence’e göre (1983) sosyal beceriler, bireyin ilişkilerinde diğerlerine fiziksel ya da psikolojik olarak zarar vermeden başarılı olabilmesi için önemli olan davranışlardır.

Sorias’ a (1986) göre sosyal beceriler; kişinin eğitimi olarak ele almış ve bireyin olumlu ya da olumsuz duygularını uygun biçimde anlatabilmesi, kişisel haklarını savunabilmesi, gerektiğinde başkalarından yardım isteyebilmesi ve kendisine ters gelen istekleri geri çevirebilmesini sağlayan becerilerdir ( Çiftçi ve Sucuoğlu, 2003: 21).

Sosyal becerinin göstergesi akran kabulüdür. Çocuğun akranlarına yönelik tutumları sosyal beceri kapsamındadır. İyi ilişkiler kurabilme, başkalarının haklarına ve duygularına saygı ve uygun sosyal davranış için grup normlarını dikkate alma gibi davranışlar çocuğun isteklerini elde etmesini sağlar(Çetin ve diğerleri, 2003, ss.28- 29).

(37)

22

Başkalarının olumlu tepkiler vermesine yol açabilecek ve olumsuz tepkileri önleyebilecek becerilere sahip olmak birey için oldukça önemlidir. İnsan, başkalarıyla etkileşimi mümkün kılacak sosyal açıdan kabul edilebilir olan davranışlara sahip olmak ister. Bu davranışlar genel olarak sosyal beceri olarak adlandırılmaktadır. Sosyal beceriler bireyin yaşamında önemli bir role sahiptir, çünkü diğer insanlarla iletişimde bulunmayı kolaylaştırıcı önemli bir özelliktir. Her insan yaşamı; diğer bir deyişle başarılı ve mutlu olmayı kolaylaştırıcı becerilere sahip olmak ister (Yüksel, 2001).

Kelly (1982; Aktaran, Yüksel 2001) sosyal beceriyi, çevreden olumlu pekiştireç sağlayan veya devam ettiren kişiler arası ilişki durumlarında kullanılan öğrenilmiş davranışlar olarak görmektedir. Bu tanımda, sosyal beceriler;

a) Olumlu pekiştirenlere neden olacak davranış, b) Kişiler arası ilişkilerde sergilenebilir davranış ve c) Tanımlanabilir davranış olarak ele alınmaktadır

Hargie ve diğerleri (1994) sosyal beceriyi; hedefe yönelik, ilişkiler arası duruma özgü, öğrenilebilir ve bireyin kontrolü altındaki davranışlar olarak tanımlamaktadır. Bu tanımdan yola çıkarak Hargie ve diğerlerinin sosyal beceri davranışları ile ilgili belirttiği beş temel öğe söyle sıralanabilir:

 Hedefe yöneliklik,

 İlişkiler arası özel hedeflere ulaştırıcı,  Duruma uygun,

 Tanılabilir olan öğrenilmiş davranışlar olarak sosyal beceriler,  Çevrede etki bırakan, hedefe yönelik olarak sosyal beceriler,  Duruma özgü ve sosyal içeriğe göre değişen sosyal beceriler,

(38)

23

 Hem belirli gözlenebilir davranışlar, hem de gözlenemeyen bilişsel ve duygusal öğeler içeren davranışlar olarak sosyal beceriler (Yüksel, 1997: 21).

Gresham (1982) sosyal becerilerin farklı şekillerde tanımlanabileceğini, bu tanımlarda akran kabulü, davranışsal bakış açısı ve sosyal geçerliğin temel alınabileceğini belirtmiştir (akt. Gresham,1997; Çiftçi ve Sucuoğlu, 2003:21).

Sosyometrik ya da akran kabulü temel alınarak yapılan tanım:

Sosyal beceri tanımları genelde akran kabulüne dayalı olarak yapıldığından sosyometrik teknikler üzerinde durulmaktadır. Sosyometrik tanımlar araştırmacılara, çocuğun sosyal becerileri hakkında genel olarak fikir verir (Asher ve Hymel,1981; Çiftçi ve Sucuoğlu, 2003: 21).

Sosyometrik tanımlarda genellikle bireyin sosyal kabulü ve reddi üzerinde durulur. Bu tanımlara göre akranları tarafından kabul edilen bireyler sosyal becerilere sahip, kabul edilmeyen bireyler ise sosyal beceriler açısından yetersizdir (akt.Gresham ve Reschly, 1987; Çiftçi ve Sucuoğlu, 2003: 21). Sosyal beceriler açısından akran kabulünün önemi büyüktür. Akranlar tarafından dışlanmak çocukların sosyal ve duygusal gelişimi açısından olumsuz bir deneyimdir. Bu konuda yapılan boylamsal çalışmalar, akranlar tarafından dışlanma ile yetişkinlikteki ruhsal problemler ve suç isleme oranları arasında anlamlı bir ilişki olduğunu vurgulamaktadır(Coie, Terry, Lenox, Lochman ve Hyman 1995; Cowen, Pederson, Babigian, Izzo ve Trost, 1973; Kupersmidt ve Coie, 1990; Roff, Sells ve Golden, 1972; akt.Harrist ve Bradley, 2003: 186).

Akranlar tarafından dışlanmanın sebepleri akranların istediği gibi davranmamak ve sosyal becerilerden yoksun davranışlardır. Buradan da

(39)

24

anlayacağımız gibi sosyal becerileri yetersiz olan çocuklar akranları tarafından dışlanıyor ve gelecekte bu olumsuzluklara neden oluyor.

Davranışsal bakış açısıyla yapılan tanım: Bu tanıma göre sosyal

beceriler; ortama özgü, ortamdan olumlu tepki almayı artıran, olumsuz tepki almayı azaltan davranışlardır. Ayrıca sosyal beceriler, iletişim kurma, etkileşimi başlatma, göz kontağı kurma gibi gözlenebilir objektif beceriler olarak tanımlanmaktadır (Çiftçi ve Sucuoğlu, 2003: 22).

Sosyal geçerlik temel alınarak yapılan tanım: Bu tanımda, sosyal

becerilerin sonuçları önemlidir. Sosyal beceriler, birey için olumlu sonuçlar sağlayan becerilerdir. Sınıfta uygun sosyal becerileri (paylaşma, yardımlaşma) gösteren öğrenci akranları tarafından kabul görür, öğretmeni tarafından ödüllendirilir.

Kratochwill ve French’ in ( 1984) aktardığına göre; Michelson, Sugai, Wood ve Kazdin (1983) sosyal beceri kavramının temelini altı varsayıma dayandırmaktadır (Çetin, Bilbay, Kaymak, 2003: 29). Bunlar şu şekilde sıralanmaktadır;

 Sosyal beceriler öncelikli olarak gözlemleme, örnek alma, canlandırma ve geribildirim yoluyla kazanılır.

 Sosyal beceriler, belirli sözlü ve sözsüz davranışlardan oluşur.(yardım etme, selam verme, paylaşma, vb.)

 Sosyal beceriler, etkin ve uygun tepkileri, örnek alınan davranışları içerir.

 Sosyal beceriler, sosyal çevreden gelen olumlu tepkilerin artmasını sağlayarak, var olan becerilerin pekişmesine olanak tanır.

 Sosyal beceriler, çevrenin (durum ve ortamın ) özelliklerinden etkilenir.

(40)

25

 Sosyal becerilerdeki yetersizlikler belirlenebilir ve duruma uygun eğitim programları hazırlanabilir (Michelson, Sugai, Wood ve Kazdin, 1983; Çetin, Bilbay, Kaymak, 2003:29).

Sosyal becerilerin tanımlamasındaki çeşitlilik sosyal becerileri sınıflamada da görülür. Merrel ve Gimpel (1998) sosyal becerileri üç kategoriye ayırmıştır. Bunlar;

Kişilerarası Davranışlar: konuşma becerileri, işbirliği yapma, oyun oynama, vb)

Kendisiyle İlişkili Davranışlar: duygularını ifade etme, ahlaki davranış,

kendine yönelik olumlu tutum geliştirme, vb.)

Görevle ilişkili davranışlar: sorumlulukları yerine getirme,

yönergeleri takip etme, isini tamamlama, bağımsız olarak çalışma, vb.) Cartledge ve Milburn (1986) Stephens’ ın (1978) kapsamı oldukça geniş sınıflamasını geliştirerek sosyal becerileri dört temel kategoride toplamıştır. Bunlar;

Bireyin Kendisiyle İlgili Davranışlar: Duygularını ifade etme,

davranışlarının sonuçlarını ifade etme, vb.

Görevle İlgili Davranışlar: İşini tamamlama, yönergeleri takip etme. Çevreyle İlgili Davranışlar: Çevreyi temiz tutma, tehlikeyle başa

çıkma, vb.

Kişilerarası İlişkilerle İlgili Davranışlar: Yardım etme, selam verme,

vb davranışlar (akt. Merrell ve Gimpel, 1998; Çiftçi ve Sucuoğlu, 2003: 22).

Bu sınıflamaların yanı sıra Calderalla ve Merrel (1997) sosyal becerileri ayrıntılı bir şekilde sınıflandırabilmek için bu konuda yapılan araştırmaları meta analizle değerlendirmişler, çalışmanın sonucunda çocuk ve ergen sosyal becerilerinin beş kategoride toplanabileceğini

(41)

26

belirlemişlerdir (Çiftçi ve Sucuoğlu, 2003: 22). Bu sınıflama ve kapsadığı beceriler şunlardır;

Akranlarla İlişkili Beceriler

 Arkadaşlarını takdir etme

 İhtiyaç duyduğu zaman arkadaşlarından yardım isteme veya onlara yardım etme

 Oyuna ve etkileşime arkadaşlarını davet etme  Arkadaşlarıyla konuşma ve tartışmalara katılma  Arkadaşlarının haklarını savunma

 Arkadaşlarının duygularına duyarlı olma

 Akranlarıyla yaptığı çalışmalarda liderlik rolünü üstlenme  Kolaylıkla arkadaşlık kurma

 Espri anlayışına sahip olma

Kendini Kontrol Etme Becerileri

 Kızgınlığını kontrol etme

 Problem ortaya çıktığı zaman serinkanlı olma  Kurallara uyma, sınırlarını kabul etme

 Uygun düşmeyen durumlarda başkalarıyla uzlaşma  İyi eleştiriler alma, başkalarının eleştirisini kabul etme

Akademik Beceriler

 Bağımsız olarak çalışma, bağımsız olarak görevlerini başarma  Öğretmenin yönergelerini dinleme ve gerçekleştirme

 Serbest zamanlarını uygun bir şekilde kullanma  İhtiyaç duyduğunda uygun bir şekilde yardım isteme

Uyma Becerileri

Talimatlara uyma Kuralları takip etme

(42)

27

 Materyallerini, oyuncaklarını ve kendisine ait olan diğer şeyleri paylaşma

Ödevini bitirme, diğer sorumluluklarını yerine getirme Yapıcı eleştiriye uygun bir şekilde tepkide bulunma

Atılganlık Becerileri

Başkalarıyla konuşmak için girişimde bulunma Oyun oynamak için arkadaşlarını davet etme Kendisi için güzel şeyler yapma ve söyleme Aşina olmadığı kuralları sorma

Karşı cinsi ile rahat olma Yeni insanlara kendini tanıtma Duygularını ifade etme

 Çalışmalara ve gruba uygun bir şekilde katılma( Atılgan, 2001: 12– 13).

Akkök (1996) ise sosyal becerileri aşağıdaki başlıklar altında toplamaktadır;

İlişkiyi Başlatma ve Sürdürme Becerileri: Dinleme, konuşmayı

başlatma- sürdürme, teşekkür etme, kendini takdim etme, iltifat etme, yardım isteme, özür dileme, yönerge verme, ikna etme.

Grupla İş Yapma Becerileri: Başkalarının görüşlerini anlamaya

çalışma, sorumluluk alma, şikâyeti iletme.

Duygulara Yönelik Beceriler: Kendi duygularını anlama, duygularını

ifade etme, başkalarının duygularını anlama, karşı tarafın kızgınlığı ile baş etme, olumlu duygularını ifade etme, korku ile baş etme.

Stres Durumuyla Başa Çıkma Becerileri: Başarısız olunan durumla

(43)

28

Plan Yapma ve Problem Çözme Becerileri: Çevreden bilgi toplama,

amaç oluşturma, işe yoğunlaşma.

Saldırgan Davranışlarla Baş Etmeye Yönelik Beceriler: İzin isteme,

paylaşma, diğerlerine yardım etme, kızgınlığı uygun ifade etme ya da kontrol etme (Çubukçu ve Gültekin, 2006:160).

Özbay (2003, s. 129); insanı diğer canlılardan ayıran en temel özelliğin sosyal bir varoluşa sahip olması olarak gösterilebileceğini belirtmiş. İnsanın başkalarıyla birlikte gelişme, öğrenme, değişme ve de en önemlisi yaşama zorunluluğu olduğunun da altını çizmiştir. Geçmişte daha yavaş değişen toplumsal yapıda belli sosyal beceriler daha küçük toplumsal dokular içerisinde kazanılıp kullanıldığı fakat günümüzde hızlı değişim ve insanların sosyal ve mekânsal hareketliliği, yapılan işlerin karmaşıklığı ile farklı yapıda işbirliğini gerektirmesinin kişinin beli sosyal becerilerle donanım olması zorunluluğunu getirdiğini açıklamıştır.

Bu beceri zorunluluklarını;  İletişim kurma,

 Kendini sunma,  Empati kurma,

 İşbirliği gerçekleştirme,

 Arkadaşlık kurma ve sürdürebilme,

 Başkalarının ihtiyaç ve beklentilerini yormayabilme  Bilgi alma, verme,

 Sosyal rahatlık,

 Karşılıklı bağlılık içinde olma,

 Grup içi ve dışı performans sergileme gibi beceriler olduğunu vurgulamıştır.

Şekil

Tablo  4’te  görüldüğü  gibi  çocuğun  cinsiyetine  göre  sosyal  işbirliği  puan  ortalamaları  arasında  =  0.05  düzeyinde  anlamlı  bir  fark  bulunmamaktadır
Tablo  5’te  görüldüğü  gibi  çocuğun  cinsiyetine  göre  sosyal  etkileşim  puanı  ortalamaları  arasında  =  0.05  düzeyinde  anlamlı  bir  fark  bulunmamaktadır
Tablo  10’da  görüldüğü  gibi  çocuğun  devam  ettiği  kurum  türü  ve  sosyal  bağımsızlık  puanı  ortalamaları  arasında  =  0.05  düzeyinde  anlamlı  bir  fark  bulunmaktadır
Tablo  11’de  görüldüğü  gibi  çocuğun  devam  ettiği  kurum  türü  ve  toplam  puanı  ortalamaları  arasında  =  0.05  düzeyinde  anlamlı  bir  fark  bulunmaktadır
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

E)when it is the happiest time imaginable 76-Despite the fact that the price was reasonable , …….. A)there were long queues outside the shop B)Jacqueline really wanted to buy the

Faktör 1 dikkat, bellek gibi bilişsel süreçlerin etkinliğini ar­ tırmak için mizahın kullanılmasını, Faktör 2 grupla ve karşı cinsle iletişinı-ctkilcşinı

Ölçümler sonucunda her üç duruşta da elde edilen veriler arasında ve yaş gruplarına göre herhangi bir farklılık tespit edilmezken Yozgat (Greko - Romen) ve Çorum

Die er- ste Kammer ist rundlich im Umriss, die zweite zeigt schon eine Tendenz zu sichelförmiger Gestalt, die nächsten beiden sind ausgesprochen sichelför- mig, die

İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi T 752 Numarada Kayıtlı Mecmua'nın Transkripsiyonlu Metni ve Şiir Mecmualarının Sistematik Tasnifi Projesi'ne (MESTAP)

Hürriyetin olsun edeb ü hakk u hakîkat” (Haydarî-zâde 1330: 9-10) Tıpkı diğer terkîb-i bendlerde olduğu gibi dünyanın yergisi, ilim ve edebin övgüsü esere hakimdir..

Sonuç olarak ineklerde kan fosfor düzeyi 1.5 mg/dl altına düştüğünde hemoglobinüri ve anemi, serum fosfor düzeyi 1.5-2.5 mg/dl arasında olan hayvanlarda iştahsızlık, süt

“Aylak  Adam”  adlı  yapıtta  ise  iç  diyalog,  diyalog  ve  iç  monolog  teknikleri  bir  arada  verilmektedir.  Her  üç  teknik  de  C.