• Sonuç bulunamadı

2.4.1. Sosyal Beceri İle İlgili Yayın Ve Araştırmalar

Sosyal beceri ile ilgili yapılan yayın ve araştırmalara bakıldığında yapılan çalışmaların son yıllarda arttığı görülmektedir. Yapılan çalışmalar şunlardır.

Günindi(2011), okul öncesi dönemdeki çocukların bağımsız anaokullarına ve anasınıflarına devam etmelerine göre sosyal becerilerinin farklılaşıp farklılaşmadığını ortaya çıkarmak amacıyla araştırma yapmıştır. Araştırmaya 2009–2010 yıllarında Aksaray ili merkezinde bulunan bağımsız anaokullarına devam eden altı yaş grubundaki 54 çocuk ve ilköğretim okulları bünyesinde bulunan anasınıflarına devam eden aynı yaş grubundaki 52 çocuk olmak üzere toplam 106 altı yaş grubu çocuğu dâhil edilmiştir. Verilerin toplanmasında Merrell (1994) tarafından geliştirilen “Anasınıfı ve Anaokulu Davranış Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerinin analizinde; “t testi”

55

kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, iki grup arasında sosyal beceri davranışları açısında anlamlı bir farklılığın olduğu ortaya çıkmıştır.

Kaf (1999) , Hayat Bilgisi Dersi kapsamındaki ‘Köyü Tanıyalım’ ünitesinde selam verme, çevreyi koruma ve paylaşma-işbirliği sosyal becerilerinin kazandırılmasında yaratıcı drama yönteminin etkisini araştırmak amacıyla bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırma bir deney, iki kontrol grubu modeline göre desenlenmiştir. Çalışma Adana İli Seyhan İlçesinde bulunan Özel Bilfen Okulunun İlköğretim üçüncü sınıflarında yürütülmüştür. Deney grubunda 19, düz anlatım yönteminin kullanıldığı birinci kontrol grubunda 17 ve ikinci kontrol grubunda 15 olmak üzere toplam 50 öğrenci ile çalışılmıştır. Deney grubuna program haftada 4 gün, birer ders saati olmak üzere 16 ders saatinde uygulanmıştır. Birinci kontrol grubunda düz anlatım yöntemi kullanılmış, ikinci kontrol grubunda hiçbir işlem yapılmamış dersler sınıf öğretmeni tarafından işlenmiştir. Ön ölçüm ve son ölçüm olarak araştırmacı tarafından hazırlanan Sosyal Beceriler Gözlem Formu (SBGF) kullanılmıştır. Bu formun geçerlik ve güvenirlik çalışmaları araştırmacı tarafından yapılmıştır. Ayrıca çalışma grubunun kişisel özelliklerini belirlemek için Kişisel Bilgi Formu (KBF) dağıtılmıştır. Ön ölçüm ve son ölçümden elde edilen veriler üzerinde kovaryans analizi uygulanmıştır. Bulgular, Hayat Bilgisi Dersi’nde selam verme ve paylaşma- işbirliğini becerilerini kazandırmada yaratıcı drama yönteminin etkili olduğunu, çevreyi koruma sosyal becerisini kazandırmada ise etkinin anlamlı olmadığını ortaya çıkarmıştır.

Günindi (2008), okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden altı yaş çocuklarının sosyal uyum becerileri ile anne-babalarının empatik becerileri arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla bir araştırma yapmıştır. Araştırmanın örneklemini 2006–2007 eğitim yılında Ankara il merkezi Yenimahalle ilçesinde bulunan anasınıflarına devam eden 180 çocuk ve bu

56

çocukların anne ve babaları oluşturmuştur. Araştırmaya ilişkin verilerin toplanabilmesi amacıyla; anne-babalara ve çocuğa yönelik bilgileri içeren “Genel Bilgi Formu”, çocukların sosyal uyum becerilerini ölçmek amacıyla “Sosyal Uyum ve Beceri Ölçeği”; anne-babaların empatik beceri düzeylerini belirlemek amacıyla “Empatik Beceri Ölçeği-B Formu ( EBÖ-B Formu )” kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler SPSS 15 paket programı yardımı ile değerlendirilmiştir. Elde edilen verilerin analizinde frekans ve yüzdelik dağılımlar ile iki gruplu karşılaştırmalarda Mann-Whitney U testi, ikiden fazla gruplu karşılaştırmalarda Kruskall-Wallis testi kullanılmıştır. Ayrıca değişkenler arasında ilişkiye de korelasyon analizi ile bakılmıştır. Anlamlılık seviyesi olarak 0,05 kullanılmış olup, p<0,05 olması durumunda anlamlı farklılığın olduğu, p>0,05 olması durumunda anlamlı farklılığın olmadığı vurgulanmıştır. Araştırma sonucunda, anne-babalarının empatik becerileri puanları yükseldikçe, okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden altı yaş çocuklarının sosyal uyum beceri puanlarının da yükseldiği ortaya çıkmıştır. Ayrıca anne babaların öğrenim düzeylerinin yüksek olması, çocukların okul öncesi eğitime devam etme süresi gibi değişkenlerin çocukların sosyal uyum becerilerini olumlu yönde etkilediği tespit edilmiştir.

Avcıoglu (2003), okul öncesi dönemdeki çocuklara sosyal becerilerin öğretilmesinde işbirlikçi öğrenme yöntemi ile sunulan öğretim programımın etkinliğinin incelenmesi adlı araştırmasında ana sınıfına devam eden 4–6 yaş grubu çocuklara işbirlikçi öğrenme yöntemine dayalı sosyal beceri eğitimi programı uygulanmıştır. Çalışma öncesinde ve çalışma sonunda öğretmen çocukları gözlemleyerek Sosyal Becerileri Değerlendirme Ölçeğini doldurmuştur. Çalışmanın sonucunda, işbirlikçi öğrenme yöntemi doğrultusunda geliştirilmiş olan sosyal beceri öğretimi programının, öğrencilerin hedef sosyal becerileri öğrenmelerinde etkili olduğu bulunmuştur.

57

Dinç ve Gültekin (2003), okul öncesi eğitimin çocukların sosyal gelişimine etkilerini öğretmen görüşleri çerçevesinde incelemişlerdir. Araştırmanın örneklemini 2000–2001 öğretim yılında Eskişehir il merkezinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı anaokullarına devam eden 4–5 yaş grubu 162 çocuk ve öğretmenlerinden oluşmaktadır. Çocukların sosyal gelişim düzeylerini belirlemek üzere “Davranış Derecelendirme Ölçeği” öğretmenler tarafından doldurulmuştur. Öğretmenlerin görüşleri yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile alınmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular, anaokuluna devam eden 4–5 yaş çocuklarının sosyal gelişim düzeylerinin ortanın üstünde gelişmiş olduğunu göstermektedir.

Özbek (2003), okul öncesi eğitim alan ve almayan çocukların ilköğretim birinci sınıftaki sosyal gelişim düzeylerini öğretmen görüsüne dayalı olarak ortaya koyma amaçlı çalışmasında, 95 ilköğretim okulunda, 194 birinci sınıf öğretmeninden bilgi toplamıştır. Çalışmada verileri toplamak üzere Çubukçu ve Gültekin tarafından geliştirilen ölçme aracı kullanılmıştır. Araştırma sonucunda: öğretmenlere göre, okul öncesi eğitim alan örgencilerin “ilişkiyi başlatma ve sürdürme becerileri”, “grupla iş yapabilme becerileri”, “duygulara yönelik beceriler”, “stres durumuyla başa çıkma becerileri”, “plan yapma ve problem çözme becerileri” ve “özdenetimini koruma becerileri” okul öncesi eğitim almayan öğrencilere göre daha fazla gelişmiş olduğu ortaya çıkmıştır.

Powless ve Eliot (2002), Amerika’da risk altındaki gruplara yönelik olarak hazırlanan ve uygulanan bir program olan Head Start dâhilinde toplam 100 anaokulu öğrencisinden oluşan gruba sosyal beceri eğitimi uygulamışlardır. Çalışma sonucunda yapılan ölçümler verilen eğitimin istendik sosyal davranışların görülmesinde etkili olduğunu göstermiştir.

Gürşimşek, Girgin ve Harmanlı (2001) erken çocukluk döneminde ailenin çocuk yetiştirme tutumu ile eğitime katılımının çocukların psiko-

58

sosyal gelişimine etkisini incelemişlerdir. Yapılan araştırma sonucunda ailenin eğitime katılımı ile çocukların psiko-sosyal gelişimi arasında anlamlı ilikşi bulunmuştur.

Avcıoglu (2001), İşitme Engelli Çocuklara Sosyal Becerilerin Öğretilmesinde İşbirlikçi Öğrenme Yaklaşımı ile Sunulan Öğretim Programının Etkililiğinin incelenmesi konulu doktora tez çalışmasında, işbirlikçi öğrenme yaklaşımına dayalı olarak hazırlanan sosyal beceri öğretim programının, işitme engelli öğrencilerin temel sosyal beceriler, ilişkiyi başlatma ve sürdürme becerileri ve grupla bir işi yürütme becerilerini öğrenmelerinde ve bu becerileri genelleyebilmelerinde etkili olup olmadığını ortaya koymayı amaçlamıştır. Araştırmacı, yöntem olarak tek denekli araştırma yöntemlerinden denekler arası çoklu yoklama modelini kullanmıştır. Araştırmanın örneklemi özel eğitim sınıfına devam eden işitme engelli dokuz örgenci ile normal sınıflara devam eden işitme engelli olmayan yirmi yedi öğrenci olmak üzere toplam otuz altı öğrencidir. Araştırmacı tarafından geliştirilen işbirlikçi öğrenmeye dayalı sosyal beceri öğretim programı uygulanmıştır. Araştırmada öntest ve sontest Sosyal Becerileri Değerlendirme Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda, işbirlikçi öğrenme yöntemi doğrultusunda geliştirilmiş olan sosyal beceri öğretim programının toplam dokuz işitme engelli öğrencinin hedef sosyal becerileri öğrenmelerinde ve bu becerileri genellemelerinde etkili olduğu belirlenmiştir.

Şahin (1999), çalışmasında yurt dışı yaşantısı geçiren ve geçirmeyen Anadolu Lisesi öğrencilerinin sosyal beceri düzeylerini incelemiştir. Araştırma sonucunda, yurt dışı yaşantısı geçiren öğrencilerin, yurt dışı yaşantısı geçirmeyen öğrencilere göre duyuşsal anlatımcılık, sosyal duyarlılık, sosyal kontrol düzeyleri bakımından daha yüksek puan aldıkları görülmüştür.

59

Metin (1999), dramanın 5–6 yaş çocuklarının sosyal-duygusal gelişimine etkisini incelemiştir. Metin (1999), deneme modeli kullanarak gerçekleştirdiği araştırmasında 5–6 yaş grubu toplam 50 çocukla çalışmış ve deney öncesi ve sonrasında Marmara Gelişim Envanterinin, Sosyal-Duygusal Gelişim Alt Ölçeğini kullanmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular drama çalışmalarının çocukların sosyal-duygusal gelişimleri açısından anlamlı farklıklar ortaya koyduğunu göstermiştir.

Dervişoğlu(2007), okul öncesi kurumlarına devam eden 6 yaş çocuklarının sosyal becerilerinin ve problem davranışlarını etkileyen faktörleri incelemiştir. Araştırmanın örneklem grubunu Gaziantep ilinde bulunan, özel ve resmi anaokulları ile ilköğretim okullarına bağlı anasınıflarında eğitim gören 6 yaş grubu çocukları oluşturmaktadır. Örneklem grubu basit rastgele yöntemi ile seçilen 200 çocuktan oluşmaktadır. Örneklem grubunu oluşturan 200 çocuğun, 106’ sı kız, 94’ ü erkektir. Araştırmada gerek duyulan verilerin toplanması amacıyla araştırmacı tarafından hazırlanan “Bilgi formu”, çocukların sosyal becerilerini değerlendirmek amacıyla “Sosyal Beceri Ölçeği” ve problem davranışlarını değerlendirmek üzere de “Problem Davranış Ölçeği” uygulanmıştır. Araştırmada iki grup ortalaması karşılaştırmalarında t test kullanılmıştır, üç ya da daha fazla olan grupların karşılaştırmalarında ise varyans analizi kullanılmıştır. Önemlilik durumunda varyanslar heterojen ise Tamhane, homojen ise Duncan test uygulanmıştır. Araştırmanın sonuçları şöyle özetlenebilir: Kız çocuklarının, erkek çocuklarına göre sosyal beceri bölümünden daha yüksek puan aldıkları, erkek çocuklarının ise problem davranışlarından aldıkları puanların kızlara oranla daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ailelerde bulunan çocuk sayısı artıkça, çocukların sosyal becerilerinin daha düşük olduğu problem davranışlarının ise daha çok görüldüğü belirlenmiştir. Daha önce okul öncesi eğitim almayan çocukların,

60

daha önce okul öncesi eğitim alan çocuklara oranla sosyal becerilerinin daha düşük olduğu görülmüştür. Özel eğitim kurumlarında eğitim gören çocukların sosyal becerilerinin, devlet okullarında eğitim gören çocuklara oranla daha yüksek olduğu görülmektedir. Devlet okullarına devam eden çocuklarda problem davranışlarının özel okullarda eğitim görenlere oranla daha çok görüldüğü sonucuna ulaşılmıştır. Bireysel odaya sahip olan çocukların bireysel odası olmayanlara göre; sosyal becerilerinin daha yüksek olduğu problem davranışlarının daha az olduğu görülmüştür. Gelir seviyesi yükseldikçe sosyal becerilerinin yüksek olduğu problem davranışlarının daha düşük olduğu, gelir seviyesi düştükçe sosyal becerinin daha düşük olduğu problem davranışlarının daha çok görüldüğü bulunmuştur. Annelerinin eğitim seviyesi yüksek olan çocukların, annelerinin eğitim seviyesi düşük olan çocuklara oranla sosyal becerilerin daha çok yükseldiği görülmektedir. Babalarının eğitim seviyesi yüksek olan çocukların, babalarının eğitim seviyesi düşük olan çocuklara oranla sosyal becerilerin daha çok yükseldiği görülmektedir. Babaların eğitim seviyesi düştükçe problem davranışlarının daha çok görüldüğü görülmektedir. Çocukların anne babalarının yaşları büyüdükçe sosyal becerinin arttığı, problem davranışlarının azaldığı görülmektedir. Anne – babanın yaşları küçüldükçe problem davranışlarının arttığı sosyal becerilerinin azaldığı görülmektedir.

Çakıl (1998), araştırmasında, grupla sosyal beceri eğitiminin üniversite öğrencileri üzerindeki yalnızlık düzeyleri üzerindeki etkisini incelemiştir. Araştırmada deney grubunda yer alan öğrencilere 12 hafta süreyle sosyal beceri eğitimi verilmiştir. Araştırma sonunda elde edilen bulgular değerlendirildiğinde sosyal beceri eğitimi alan grubun yalnızlık düzeylerinde anlamlı düzeyde düşme olduğu ve üç aylık izleme dönemi sonrasında bu düşmenin korunduğu gözlenmiştir.

61

Uğur (1998), okul öncesi eğitimin sosyalleşme üzerindeki etkisini ortaya koyma amaçlı olarak yaptığı çalışmasında özel ve devlet okul öncesi eğitim kurumlarında okul öncesi eğitim almış ve okul öncesi eğitim almamış üç grupla çalışmıştır. Araştırmada ölçme aracı olarak sosyometrik tekniği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, okul öncesi eğitim alan çocukların, almayanlara göre sosyalleşmede daha başarılı oldukları ve sosyalleşmede özel okulların devlet okullarına göre daha başarılı oldukları ortaya çıkmıştır.

Basal (1998) tarafından yapılan “ Okul Öncesi Eğitimin Bazı Değişkenler Bakımından Etkisi” konulu araştırmada, okul öncesi eğitimin denetim odağı, kendine saygı ve psiko sosyal gelişim üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Okul öncesi eğitim almış ve almamış ilköğretim 2. sınıf öğrencilerinden oluşan örneklemin psiko sosyal gelişim düzeylerini ölçmek için Uyumsal Davranış Ölçeği kullanılmıştır. Ölçeğin, bağımsız etkinlik gösterebilme, kendi kendini yönetme, sorumluluk ve ev isleri alt boyutlarında okul öncesi eğitim alan ve almayan gruplar arasında anlamlı farklar olduğu ortaya çıkmıştır.

Altınoglu (1997), araştırmasında içedönük olan ergenlere verilen grupla sosyal beceri eğitiminin, ergenlerin içedönüklük düzeylerine etkisini incelemiştir. Araştırmada, çekingenlik, arkadaş edinememe veya arkadaş grupları içinde yer alamama, kendini ortaya koyamama ve kendini ifade edememe gibi sorunları olan 12 ergene sosyal beceri eğitimi verilmiştir Araştırmadan elde edilen bulgular, sosyal beceri eğitiminin ergenlerdeki sosyal içedönüklük problemini anlamlı düzeyde azalttığı göstermiştir.

Akkök (1996), yaptığı çalışmada ilköğretim öğretmenleri ve ailelere yönelik olarak sosyal beceri aktivitelerinden oluşan iki adet kitapçık hazırlamıştır. Bu kitaplarda iliskiyi başlatma ve sürdürme becerileri, grupla is yürütme becerileri, duygulara yönelik beceriler, saldırgan davranışlarla bas edebilmeye yönelik beceriler, stres durumlarıyla basa çıkma becerileri, plan

62

yapma becerileri, problem çözme becerileri geliştirmek için sınıf ortamı ve aile ortamında uygulanabilecek çeşitli öneriler ve aktiviteler yer almaktadır.

Uysal (1996), anaokuluna devam eden 5–6 yaş grubu çocuklarda yaratıcı drama çalışmalarının sosyal gelişim alanına etkilerini araştırmıştır. Uysal, çalışmasında daha önce drama eğitimi almadığı belirlenen 48 çocukla çalışmıştır. Çocuklar 24’er kişilik gruplara ayrılarak deney ve kontrol grupları oluşturulmuştur. Deney grubuna 12 haftalık yaratıcı drama programı uygulanmıştır. Uygulama öncesi ve sonrasında deney ve kontrol gruplarında yer alan her çocuk için öğretmenler tarafından Portage Erken Çocukluk Dönemi Eğitim Programı Kontrol listesinin 61–72 ayda sosyal gelişime ait gözlem formu doldurulmuştur. Verilerin değerlendirilmesi sonucunda deney grubundaki çocukların sosyal gelişim alanına dramanın olumlu katkıda bulunduğu görülmüştür.

Hawkins (1992), Seattle Bölgesindeki ilk ve ortaokullarda örgenciler arası ilişkilerde kaliteyi arttırma amaçlı olarak Sosyal Gelişim Projesini geliştirmiştir. Uygulama sonunda yapılan değerlendirmelerden elde edilen bulgular, programa katılan gruplardaki erkeklerin daha az saldırgan, kızların ise kendine zarar vermeye daha az eğilimli olduğu, öğrencilerin aileleri ve okulla daha olumlu ilişkiler kurdukları, uyuşturucuya başlama, suç isleme ve okuldan uzaklaştırma ve disiplin cezalarında azalma ile standart başarıda artma olduğu görülmüştür.

Çınar (1990), okul öncesi eğitimin çocukların sosyal gelişimine etkisi araştırılmıştır. Araştırmanın değişkenleri çocukların yuvada kaldıkları süre, yuvaların amaçları ve cinsiyet olarak belirlenmiştir. Araştırmacı yuvaları özelliklerine göre eğitimsel ve geleneksel olarak sınıflandırmıştır. Araştırma orta sosyo-ekonomik düzeye sahip ailelerin tercih ettiği 5 yuvada ve 4 yaş grubu çocuklar üzerinde uygulanmıştır. Çocukların davranışlarını saptamada gözlem yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçları incelendiğinde

63

yuvaların amaçlarının çocukların sosyal gelişimini etkilediği saptanmıştır. Geleneksel olarak nitelendirilen yuvalara devam eden çocuklar, eğitimsel yuvalara devam edenlerden daha az sosyal iletişim kurma becerisi göstermişlerdir. Araştırmada çocuğun sosyal gelişimine etki eden ikinci faktör cinsiyet farklılığı olarak bulunmuş, yuvada kalınan sürenin sosyal gelişime etkisi konusunda ise anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Genel olarak yuvaların amaçları ve çocukların cinsiyetlerinin sosyal davranışları belirleyen önemli faktörler olduğu saptanmıştır.

Argyle (1990), tarafından yapılan araştırmada sosyal beceri ile mutluluk arasındaki ilişki incelenmiş, sonuç olarak sosyal beceri ile mutluluk arasında önemli bir ilişki olduğu görülmüştür (Salman, 2005).

Dermez (2008), Çalışmada ilköğretim 4. ve 5. sınıf öğrencilerinin sosyal beceri düzeylerine bazı değişkenlerin etkisi incelenmiştir. Araştırma 2006–2007 öğretim yılında AfyonKarahisar ilinde merkeze bağlı 15 ilköğretim okulunda 450 öğrenci ile yapılmıştır. Araştırmada tarama modeli uygulanmıştır. Sosyal beceri anketi ile kişisel bilgilerin yer aldığı form ölçme aracı olarak kullanılmıştır. Öğrencilerin sosyal beceri düzeylerini tespit edebilmek amacıyla her bir öğrenci için hem ailesi hem de sınıf öğretmeni tarafından sosyal beceri anketi doldurulmuştur. Araştırmada uygulanan faktör analizi sonucunda; uyumluluk, plan yapma ve problem çözme, stresle basa çıkma, grupla bir isi yürütme, duyguları kontrol ve ifade etme, tanıtma ve bireysel ilişkiler, duyguları anlamaya yönelik alanlardaki, sosyal beceri yetilerini belirlemek için soru grupları oluşturulmuştur. Araştırmada kullanılacak bazı değişkenlerin (cinsiyet, eve alınan süreli yayın, çocuğun fikrinin alınması, anne-babanın eğitim durumu, anne babanın çalışıp çalışmaması) tespiti içinde ayrı bir form doldurulmuştur. Ölçme aracı ile elde edilen puanların ortalamaları istatistiksel olarak değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Araştırmada anlamlılık düzeyi 0.05 olarak alınmıştır. Ölçme

64

araçlarından elde edilen puanların gruplar arasında karsılaştırılması için, “t” testi ve tek yönlü anova kullanılmıştır. Dağılımı belirlemek için frekans, yüzde ve ortalama kullanılmıştır. Bu araştırmaya göre, ilköğretim 4. ve 5. sınıf öğrencilerinin sosyal beceri düzeylerinin; eve alınan süreli yayın, evde alınan kararlarda çocuğun fikrinin alınması, açısından anlamlı, cinsiyet ve babanın eğitim durumu açısından kısmen anlamlı farklılıklar oluşturduğu, annenin eğitim durumu, anne babanın çalışıp çalışmaması açısından ise farkın anlamlı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Handerson ve Holling (1983), suç işlemiş gençlerde sosyal beceri eğitiminin suçu azaltmadaki etkisini incelemişler, araştırma sonunda sosyal beceri eğitiminin suçu azaltmada önemli etkiye sahip olduğu ortaya çıkmıştır(Salman, 2005).

Gresham ve Nagle (1980), sosyal yönden akranları arasında az kabul gören çocuklara sosyal beceri eğitimi vermişler ve yapılan çalışmanın sonunda sosyal beceri eğitiminin çocukların akranları tarafından kabul görmelerinde etkili olmuştur.

Gürkan (1979) tarafından yapılan “Okulöncesi Eğitimin ilkokuldaki Etkileri Üzerine Bir 7nceleme” adlı araştırmada, ilkokul birinci sınıfa devam eden okul öncesi eğitim almış çocukların, okul öncesi eğitim almamış çocuklara göre sosyal davranışlar yönünden daha uyumlu ve başarılı oldukları görülmüştür.

2.4.2.Ebeveynlik öz yeterliliği ile ilgili yayın ve araştırmalar

Coleman ve arkadaşları (2002) tarafından yapılan çalışmada, anne babalık becerilerinde özyeterlik becerisinin, 1–3 yaş arasındaki çocuklarının Bayley ölçeğindeki gelişim puanlarına etkisi incelenmiştir. Altmış sekiz orta sosyo ekonomik düzeye mensup anne ve 1–3 yaş arasındaki çocukları çalışmaya katılmıştır. Anne babaların olumsuz davranışlarının çocukların

65

Bayley ölçeğindeki sonuçlarını olumsuz etkilediği ve özyeterlik puanı düşük olan annelerin çocuklarının Bayley puanlarının da düşük olduğu bulunmuştur

Coleman ve Karraker, 2003 yılında yaptıkları çalışmada, anne-baba özyeterlik becerisi ile annenin ebeveynlik becerileri ve çocuğun gelişimi arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Bu çalışmaya, orta sosyo ekonomik düzeye mensup, 1–3 yaş arasında çocuğu olan 68 anne katılmıştır. Anneler, anne- babalık görevlerinde özyeterlik ölçeğini doldururken çocuklara Bayley Ölçeği uygulanmıştır. Ayrıca, anne ve çocuklar yapılandırılmamış bir ortamda da gözlenmişlerdir. Araştırmanın sonucunda annenin özyeterlik inancı ile çocuğun gelişimi arasında pozitif yönde ilişki bulunmuştur

Raikes ve Thompson (2005), sosyal desteğin ve anne babalıkta özyeterliğin, annelerin stres düzeyine etkisini incelemişlerdir. Head Start Programına kayıtlı 65 annenin stres düzeyinin, özyeterlik, sosyal destek, gelir düzeyi ve risk etmenlerinden etkilendiği hipotezi test edilmiştir. Sonuçta, anne-babalıkta özyeterliğin yüksek olması, sosyal ve psikolojik kaynakların yeterli olması durumunda stres düzeyinin düşük olduğu bulunmuştur.

Luebering (1995), ilk kez anne olan yeni doğan anneleriyle yaptığı çalışmada annelik öz yeterlik algısıyla bebek bakımına dair inançlar arasında olumlu bir ilişki olduğunu bildirmiştir. Annelik rolleri ile ebeveyn öz yeterlik algısı arasında olumlu bir ilişki olduğunu ve anne olmaktan mutluluk duyan

Benzer Belgeler