• Sonuç bulunamadı

"Ey denizlerden gelen serinlik"

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share ""Ey denizlerden gelen serinlik""

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

> 'M',

M illiy e t

aktiiaiite

• 20 ARALIK • 1987

“Ey denizlerden gelen serinlik”

A

DINI taşıyan onur ödülünü ala­

cak kişiyi belirlemek için dün ak­ şam birlikteydik: Hem kişiliğine, hem sanatına duyduğu eksiksiz saygılı sağlığında belli ettiği gibi, ölümünden bu yana geçen zamanda arttığını görerek se­ vinen Fethi Naci, dizelerinin ardındaki gi­ zil değerleri kendi duygu dünyasının için­ de yeniden damıtıp yaşatan Adalet Ağa-

oğlu, biraz kapanık çehresinin altında bir

nabız gibi durmaksızın atan şiir damarı­ nı herkese belli etmeyen Tahsin Yücel, bu yılın Sedat Simavi ödülünü “ Zaman

Şiirleri” toplamının vesilesiyle hak eden

ve ömrünce kendisini hocasının öğrenci­ si sayacak Hilmi Yavuz, Behçet Necati- gil’i sağlığında kendi seçtiklerini kitaplaş­ tırmaya inandıran “ Saklı Su” sevgisiyle

Doğan Hızlan, oy mektubu masamızın

üstünde duran ve bu ödülü ilk kazanmış şair olmanın gururunu (1980) seçicilik gö­ reviyle birlikte duyarlıkla yürüten İlhan

Berk, ve ben.

Unutmadım, bilerek geriye bıraktım: Bir de eşi ve iş yoldaşı, gün ekmeğinin emek yarısı, Selma’yla Ayşe’lerinin ana­ sı, ev devinin dişi özeni, “ Perili Ev” şii­ rinde ad vermeden andığı (Gezmiş eşya­

da belli / Bir kadının elleri), Dede Kor­

kut Kitabı’nda Dirse H an’ın nitelemele­ riyle “ Kadınım, direğim, devliğim!” de­ diği, benim üniversiteden sımf arkadaşım sevgili Huriye Necatigil, bu soyadını ya­ sal olarak taşıyan tek kişi. Evindeymiş­ çesine ağırlamak için bizi, yanında yük­ lenip getirdiği göz nuru, el emeği ikram ­ larla ve bütün görüşülenleri dilsiz bir ta­

nık gibi hiç karışmadan dinleyerek.

ANILARIN BELLEĞİNDE

Ve ben, dedim. Düşündüklerimi açık­ lamaya, duygularımı anlatmaya, kendi­ sine borçlu olduğum teşekkürlerle sana­ tına duyduğum saygıyı iletmeye çok fır­ sat buldum. Bu kez en arkaya dönüp ki­ taplarımın olanakları içinde ona ayrılmış sayfa ve satırlara bakıyorum: Aşınmış, törpülenmiş, değişmiş hiçbir sözcük yok, demek ki o zamandan içimin güzel sev­ gisini duyup yaşamış, pişmanlıksız yar­ gılar ve değer değiştirmez onaylarla söy­ lemeye yol bulmuşum. Her sabah ve her akşam, ortak yürüyüşlerimizin yolların­ dan, bir gün inşallah büstünün dikilmiş olduğunu görmeyi umduğum Barbaros Meydanı’yla Beşiktaş’tan geçerken anı­ larımın belleği hep onun şiirine kapı açar, yaşamın ne kadar güç ve ağır koşulları altında ezilmiş olsam da, onun da bun­ ları tatmış olduğunu bilmenin özdeşleş- 14

Küçük adamların yaşamlarına eğilme, başlıca konulardandır; ama Necatigil de bir küçük adam yazgısındadır. Onun için de hiç yalan söylemeden ken­ di yaşadığını yazar, bir bakıma başarısı bu içtenliğe dayanır

—Zamanı yenen şiir

mesiyle gizli gizli gülümsediğimi sanır, şi­ irinin engininden bir tutam haber alı- rım :“ Ey denizlerden esen serinlik.”

Bütün Türk Edebiyatım iki yüz say­ fa bile olmayan küçücük bir kitapta özet­ lerken Necatigil Ağabeye-Dosta şu satır­ ları ayırmışım: “ Behçet Necatigil (doğ. 1916), örneğini kendinden aldığı çağdaş insanın emekçi ve onurlu yaşamasının dra­ mını anlatır. Kendisine özgü bir dünya­ nın tasarlanmaz derinliklerinde, hem günlük hayattan gelen, hem toplumsal bi­ linçten doğan acıları, düşünceleri, sevgi­ leri, korkuları dile getirir. 1945’de baş­ layan şiir kitapları.” (100 Soruda Türk

Edebiyatı, 1969, 5. bas. 169). KÜÇÜK ADAM YAZGISI

Birkaç yıl sonra (1973), yüz soruluk kitap boyutunun 69. sorusu onu tanıtma­ ya çalışan bir çabanın izlerini taşır (Çağ­

daş Türk Edebiyatı, s. 362-368): “ ... Bu

bakımdan şiirine duyulan yakınlık ve sev­ giyle bazı sanatçılar bağımsız sorularda, büyük bir değer ayrımı olmadığı halde bazıları bir arada görülecektir. 1915 ku­

şağı içinde Behçet Necatigil’in kendine özgü bir yeri vardır: Şiire adamşı, yaşa­ mını sanatına koyuşu, dil ve biçim özgün­ lüğü, dünyaya ve insanlara bakış açısı, işlediği konular içtenliği, geçirdiği aşama­ ları, taklitsiz çabası, her etkiyi özdeşleş­ tiren emeği, büyük bir yeteneğe eklenen çalışma iradesi, sanatlarla sanatçılara duyduğu geniş ilgisi, sanatı ve edebiyatı hep izleyen tutumu ile. Bu kitabın ve ya­ zarının ona borçlandığı yerler pek çok­ tur. Ama bu teşekkür satırlarının onun kişiliğine duyulan saygısı, şairliğinin ürünlerini başlangıçtan beri seven, ara­ yan bir edebiyatçı saygısının yanında kü­ çüktür, Behçet Necatigil’e Çağdaş Türk Edebiyatı konusunda yazılacak bütün ki­ taplarda özel sayfalar ayırtacak değer, onun has şairliğinin en doğal hakkıdır.” “ Sanatının başlangıç döneminde “ G a­

rip” etkisi yaygındır. Küçük adamların

yaşamlarına eğilme, başlıca konulardan­ dır, ama Necatigil de bir küçük adam yazgısındadır. Onun için de hiç yalan söylemeden kendi yaşadığını yazar, bir başarısı bu içtenliğe dayanır. İkinci ba­ şarısı, şair yaratılmış mizacının duyarlı­ ğında, en unutulmaz incelikler yüzünden yaralanan onur uyanıklığında durur. Bu yüzden şiir etkisine dönüşen sayısız ‘an ’ bulur yaşamında. Ama onun ruhunda iz bırakan bu anıları, okurları da paylaşır­ lar. Necatiğil’in şiiri yalnız yaşamla, ilk adımından bugüne kadar görevler çeşit­ liği ve işlerin ağırlığıyla hep alın teri, hep ‘altın beyin’ karşılığında kazanılmış ek­ mek ve dirlik kavgasının deneyleriyle zen­ ginleşmez, kitaplarla da çoğalır. Eski ma­ sallarımızın dünyası, birkaç seçkin Batı yazarından yapılmış otuza yakın çeviri emeği, o sonsuz mitologya, günü günü­ ne izlediği edebiyatımızın bugünü. Kitap­ larla da zenginleşen bir şiir, zamanı ye­ ter, ölümsüzdür, kitaplarla birlik yaşar.” VE ÖDÜLÜ

Hemen hemen hiç tartışmadan anlaş­ tık: Ahmet Oktay’dı bu ödülün bu yılki sahibi: Yol Üstündeki Semender (Ekim 1987, Ada yayınları). Doğallıkla, başka ve kendisi için düşünülmüş ayrı bir yazı­ dır h a k k ı#

DÜZELTME

29 Kasım’da yayınlanan “ Kasım Yitikleri” baş­ lıklı yazıda şair İlhan Geçer’in doğum tarihiyle bir­ likte yanlışlıkla ölüm tarihi de verilmişti. Geçer’den gelen m ektupta şairin A nkara’da yaşamakta oldu­ ğunu ve doğum yılının da 1917 olduğunu öğrendik. Kendisine uzun ömürler diliyor, bu yanlışlık için özür diliyoruz.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Çünkü bundan sonraki âyetlerde de Cenâb-ı Allah, Mekkî sûrele- rin yoğun bir şekilde taşıdığı pek çok edebî san’atları içeren belağatlı uslûbuyla öldükten

Bu utanmaz bu yüzsüz Kelime açlığı çeken Cümle hasretiyle yanan Aciz kulunu bağışla Tanrı’m Balkona gelen kumrular aşkına. Şiirine akıcılık diline açıklık ver

Denize üç söz verdim ve kılıcım maviden Başım açık Tanrı gök aklımın köşesinde…. Bir sefere çıkalım; taşırım tuğlarını Her eda bir istila

Bu araştırmanın amacı, Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesinde eğitim gören özel eğitim bölümü öğrencilerinin benlik saygıları ile mesleki benlik saygısı

deniz yosunu kaz ıyan Trichoptera takımından Helicopsyche borealis’lerin, yüksek konsantrasyonlu (Bt poleni saçılırken beklenen maksimum girdinin 2 ila 3 katı) yüzde

S2013abn Foundations 13 Lecture 27 Architectural Structures ARCH 331 Types of Foundations • spread footings • wall footings • eccentric footings • combined footings

Alexander (2009b, 390) söz konusu bu eserin iki kardeşin ömrünün sonlarına doğru veya 43 yılındaki ölümlerinden sonra yayınlandığını düşünmektedir. 41

Kalkan "c Kunpınar (8.9) sığırlarda Hypodermosis'in % 50-67 oranında yaygın olduWıllU tesbit ederek Hypoderma enfcstasyoıılıırından sorumlu türlerin