• Sonuç bulunamadı

Karadeniz yöresi Safranbolu ilçesi kadın giysilerinin giyinme kültürü açısından incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Karadeniz yöresi Safranbolu ilçesi kadın giysilerinin giyinme kültürü açısından incelenmesi"

Copied!
204
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KARADENİZ YÖRESİ SAFRANBOLU İLÇESİ KADIN GİYSİLERİNİN GİYİNME KÜLTÜRÜ AÇISINDAN İNCELENMESİ

ÖZGENUR AKBAY

YÜKSEK LİSANS TEZİ GİYİM ENDÜSTRİ ve GİYİM SANATLARI EĞİTİMİ BÖLÜMÜ ANA BİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(2)

i

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren altı (6) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN Adı : Özgenur Soyadı : AKBAY

Bölümü : Giyim Endüstri ve Giyim Sanatları Eğitim Bölümü İmza :

Teslim tarihi :

TEZİN

Türkçe Adı: Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın Giysilerinin Giyinme Kültürü Açısından İncelenmesi

İngilizce Adı: Investigating Women Garments From The Point Of Dressing Culture In Safranbolu District In Blacksea Region

(3)

ii

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı: Özgenur AKBAY

(4)

iii Jüri onay sayfası

Özgenur AKBAY tarafından hazırlanan “Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın Giysilerinin Giyinme Kültürü Açısından İncelenmesi” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Gazi Üniversitesi Giyim Endüstri ve Giyim Sanatları Eğitim Bölümü Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Songül KURU Giyim Endüstri ve Giyim Sanatları Eğitim Bölümü Anabilim Dalı

Atılım Üniversitesi ………

Başkan: Doç. Dr. Fatma KOÇ

Giyim Endüstri ve Giyim Sanatları Eğitim Bölümü Anabilim Dalı

Gazi Üniversitesi ………

Üye: Yrd. Doç. Dr. Pınar OLGAÇ

Giyim Endüstri ve Giyim Sanatları Eğitim Bölümü Anabilim Dalı

Atılım Üniversitesi ………

Üye: (Unvanı Adı Soyadı)

(Anabilim Dalı, Üniversite Adı) ………

Tez Savunma Tarihi: 11/08/2014

Bu tezin Gazi Üniversitesi Giyim Endüstri ve Giyim Sanatları Eğitim Bölümü Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olması için şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Unvan Ad Soyad

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü

(5)

iv

Safranbolu eşrafından Haznedarların en güzel kızı sevgili babaannem Bedriye ERÖZ anısına…

(6)

v TEŞEKKÜR

İnsanların çağlar boyunca yaratıp ürettiği, sürekli gelişim ve değişim içinde olan giyim kuşam kültürü köklü bir geçmişin ürünüdür. Çok zengin bir çeşitliliğe sahip olan bu kültür, ulusumuzun kültürel kişiliğinin en canlı ve en anlamlı belgesidir.

Cumhuriyetten sonra yapılan kıyafet devrimi ile eski giysiler yerini, uygar dünyanın giydiği kıyafetlere bırakmıştır. Saray, şehir ve Anadolu giyimi olarak gruplara ayrılan Türk kadın giyimi içinde saray ve şehir giyiminde 17. Yüzyıldan sonra Avrupa etkisi görülmeye başlanır. Anadolu’da toprakla uğraşan ve modayı takip etmeyen köylü kadınının eski giyim geleneğini muhafaza ettiği görülür. Anadolu kadının çok renkli giyiminde bir neşe ve canlılık göze çarpar. Safranbolu yöresinde giyilen tefebaş, bindallı, sopalı şetari, don iç entari gibi kıyafetler bunun en açık kanıtıdır.

Ülkemizde, Türk kadının giyim kuşamına yönelik yapılacak olan çalışmalara ummanda bir katre olabilme niyetiyle naçizane yaptığım bu çalışmaya katkı sağlayan değerli tez danışmanım Yrd. Doç. Dr. Songül KURU’ya, Safranbolu’da yaptığım araştırmalar esnasında bana evini açan emekli öğretmen Nezihe KADIOĞLU’na, Hatice KARAGÖZ’e, Kent Tarihi Müze Müdüresi Safiye PARTAL’a; çalışmalarım sırasında maddi manevi desteğini esirgemeyen hayatımın can suyu sevgili eşim Can AKBAY’a ve çalışmalarımın en yoğun olduğu dönemde yaşadığı tüm acılara rağmen annesine huysuzluk etmeyerek destek olan biricik kızım Yağmur Berra AKBAY’a, bilgi ve tecrübeleriyle çalışmalarıma yön veren sevgili aileme, manevi kardeşim Ayten GÖK’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Özgenur AKBAY

(7)

vi

KARADENİZ YÖRESİ SAFRANBOLU İLÇESİ KADIN GİYSİLERİNİN GİYİNME KÜLTÜRÜ AÇISINDAN İNCELENMESİ

(Yüksek Lisans Tezi)

Özgenur AKBAY GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Eylül, 2014

ÖZ

Büyük Selçuklu döneminde Anadolu kapılarının Türklere açılmasıyla birlikte Safranbolu ve çevresine de göçebe Türkler yerleşmeye başlamışlardır.

Safranbolu’da Kültürel etkileşimler sonucunda Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait pek çok han, hamam, cami, köprü, çeşme, çarşı, konak gibi kültürel değerler oluşmuştur. Bu kültürel değerlerin korunması ve bozulmadan günümüze kadar yaşatılması ile de 1994 yılında Unesco tarafından Dünya Mimari Miras şehirleri arasına alınmıştır.

Koruma altına alınan Safranbolu ilçesi yüzyıllar boyunca değişik uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır. Farklı kültürel etkileşimlerin sonucunda da somut ve somut olmayan kültürel varlıkları ile gündemde kalmıştır. Mimari kültürel değerlerinin yanı sıra dönemlerinin önemli tarihsel kanıtlarından biri olan geleneksel kıyafetlerde yörenin kültürel yapısını, insanların yaşam biçimlerini, inançlarını konuşmadan anlatan önemli belgeler olup tarihe ışık tutmaktadır.

Bir ulusun kültürel kimliğinin belirlenmesinde en önemli unsurlarından birini de giyim kültürü oluşturmaktadır. Ulusların giyim kültürü incelendiğinde her toplumun yaşadığı coğrafya, yaşam tarzı, günlük işleri ve benzeri değerlerinin, giyimlerini ve kullandıkları aksesuarlarını bile etkilediği görülebilir. Geleneksel kıyafetlerin geçmişten

(8)

vii

bugüne bırakılan kültürel miras olarak korunması, yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması sonucunda geçmiş ile gelecek arasında bir köprü kurularak kültürel devamlılığın sağlanması önemli görülmektedir.

Gelenek ve görenekleri en iyi yansıtan ve maddi kültürün en önemli parçalarını oluşturan geleneksel giysilerin unutulmaya yüz tuttuğu günümüzde, Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Geleneksel Kadın Giysilerinin Giyinme Kültürü Açısından İncelenmesi İle maddi kültürün gelecek nesillere aktarılarak yaşatılması ve bu konuda yapılacak çalışmalar ile tasarımcılara esin kaynağı oluşturması amaçlanmaktadır.

Safranbolu yöresinin somut kültürel değerlerinin en önemli parçalarını oluşturan kadın kıyafetleri incelenerek çalışma fotoğraflarla desteklenmiştir.

Bilim Kodu:

Anahtar Kelimeler: Geleneksel Giysi, Kültür, Maddi Kültür, Safranbolu

Sayfa Adedi: 186

(9)

viii

INVESTIGATING WOMEN GARMENTS FROM THE POINT OF DRESSING CULTURE IN SAFRANBOLU DISTRICT IN BLACKSEA REGION

(M.S Thesis)

Özgenur AKBAY GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES

September, 2014

ABSTRACT

During the Great Seljuk Empire, migratory Turks started to settle down in and around Safranbolu after the gates of Anatolia were opened for Turks.

As a result of cultural interactions, there were formed a number of cultural values such as khans, baths, mosques, bridges, fountains, bazaars and mansions. Since these cultural values have been preserved up until now, in 1994, it was taken as one of the cities of UNESCO World Heritage Site of Architecture.

Safranbolu, which has been a protected area, has been the home of many diverse civilizations during the ages. As a result of the interaction among these different cultures, it has always been talked about its concrete and abstract cultural values. Apart from the architectural cultural values, the traditional clothing style of the region, which is one of the most important historical evidences of that age, has been the non-talking witness of their life styles, beliefs and cultural structures.

One of the most important points in determining the cultural identity of a nation is the clothing culture. Examining the clothing traditions of the nations, it is seen that clothing styles and the accessories are affected by several variables such as geography, life style, daily life and etc. It is given great importance that traditional clothes should be preserved and transferred to the next generations as cultural heritage and thus there should

(10)

ix

be constructed a bridge between the past and the future for cultural sustainability. Today, when traditional clothes, which represents the traditions best and are the most important figures of material culture, started to be ignored, the Study of Traditional Women Clothes in Safranbolu, Black Sea Region According to Clothing Culture aims to preserve and pass on this material cultural value to the next generations and inspire the designers.

The women clothes, which are the most significant figures of material cultural values of Safranbolu will be studied and this study will be visually supported with various photographs. The data collection about the language, history, preservation and transfer to the next generations of the traditional women clothes will be provided via surveys applied to the dwellers.

Science Code :

Key Words : Traditional Clothing, Culture, Marerial Cultur, Safranbolu Page Number : 186

(11)

x

İçindekiler

ÖZ ... vi ABSTRACT ... viii 1.1. Problem Durumu ... 2 1.2. Araştırmanın Önemi... 2 1.3. Araştırmanın Amacı ... 2 1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları ... 4 1.5. Araştırmanın Varsayımları ... 4 1.6. Tanımlar ... 4 BÖLÜM II ... 8

KAVRAMSAL ÇERÇEVE ve İLGİLİ KAYNAKLAR... 8

2.1. Kültür ... 8

2.1.1. Kültürün Başlıca Özellikleri ... 9

2.2. Giyim-Kuşam Tarihçesine Genel Bir Bakış ... 11

2.2.1. Giyimi Etkileyen Faktörler ve Önemleri ... 13

2.3. Türklerde Giyinme Kültürü ... 14

2.3.1.Orta Asya Dönemi Giyinme Kültürü ... 15

2.3.2. Anadolu Selçuklu Dönemi Giyinme Kültürü ... 16

2.3.3.Osmanlı Dönemi Giyinme Kültürü ... 17

2.4.Safranbolu Tarihi, Gelenek ve Görenekleri ... 22

2.4.1.Safranbolu’nun Tarihi... 22

2.4.2.Safranbolu Tarihinde İdari Yapı ... 26

2.4.3.Safranbolu’da Korumacılık ... 27

2.4.4. Safranbolu’da Tarihi Eserler ... 28

2.5. Safranbolu Kadın El Sanatları ... 31

2.6. Safranbolu Folklorik Değerlerinden Düğün Adetleri ... 37

2.7. Safranbolu Kadın Giyimi ... 40

2.7.1. İçe Giyilen Kadın Giysileri ... 40

2.7.2. Dışa Giyilen Kadın Giysileri... 41

2.7.3. Özel Günlerde Giyilen Kadın Giysileri ... 41

2.7.4. Ayağa Giyilen Kadın Ayakkabıları ... 43

2.7.5. Baş Örtüleri ... 43

(12)

xi

BÖLÜM III ... 56

3.YÖNTEM ... 56

3.1. Araştırmanın Modeli ... 56

3.2. Evren – Örneklem ... 56

3.3. Veri Toplama Tekniği ... 56

3.4. Verilerin Analizi ... 57 BÖLÜM IV ... 58 4.BULGU ve YORUMLAR ... 58 KAYNAKLAR ... 170 KAYNAK KİŞİLER ... 178 EKLER ... 181 BİLGİ FORMU ÖRNEĞİ ... 182

(13)

xii

TABLO LİSTESİ

Tablo 4.1.

Araştırmaya Katılanların Yaş Aralığının

Dağılımı……… ………. 58

Tablo 4.2.

Araştırmaya Katılanların Medeni Durumunun

Dağılımı……….. 59

Tablo 4.3. Araştırmaya Katılanların Öğrenim Durumunun Dağılımı …………. 59 Tablo 4.4.

Araştırmaya Katılanların Safranbolu’da İkamet Etme Sürelerinin

Dağılımı……….. 60 Tablo 4.5.

Araştırmaya Katılan Kadınların Kıyafetlerini Temin Etme

Durumunun Dağılımı……….. 60 Tablo 4.6. Araştırmaya Katılan Kadınların Giysilerinin Yaş Dağılımı………... 61 Tablo 4.7.1.

Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın İç Giyiminin Yöresel

Dildeki Karşılıkları……….……… 62 Tablo 4.7.2.

Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın Dış Giyiminin Yöresel Dildeki Karşılıkları……… 62 Tablo 4.7.3.

Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın Özel Gün Giyiminin

Yöresel Dildeki Karşılıkları……… 63 Tablo 4.7.4.

Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın Ayakkabılarının Yöresel Dildeki Karşılıkları ……… 63 Tablo 4.7.5.

Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın Başa Bağlananların

Yöresel Dildeki Karşılıkları……… 64 Tablo 4.8.

Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın Giysilerinde ve

Aksesuarlarda Kullanılan Malzemeler………... 64 Tablo 4.9.

Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın Giysilerinde Kullanılan Malzemelerde Tercih Edilen Renkler ……… 66 Tablo 4.10.1.

Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın İç Giysilerinin Biçim

Özellikleri ………. 66 Tablo .10.2.

Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın Dış Giysilerinin Biçim Özellikleri ……….. 67 Tablo .10.3.

Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın Özel Gün Giysilerinin

Biçim Özellikleri……… 68 Tablo .10.4.

Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın Ayakkabılarının Biçim

Özellikleri ……….. 69

Tablo .10.5.

Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın Başa Bağlananların

Biçim Özellikleri ……….. 69 Tablo 4.11.1.

Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesinde Yaşayan İnsanların

Giysilerini Saklama Nedenleri ………... 70 Tablo 4.11.2.

Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesinde Yaşayan İnsanların

Giysilerini Saklama Koşulları……… 71

Tablo 4.12.1.

Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın Giysilerinin Gelecek Nesillere Aktarabilmesi İçin Yörede Bulunan Eğitim Kurumlarının Yaptığı Çalışmalar……….. 72

(14)

xiii Tablo 4.12.2.

Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın Giysilerinin Gelecek Nesillere Aktarabilmesi İçin Yerel Yönetimin Giyinme Kültürünü Yaşatmak İçin Yaptığı Çalışmalar……….. 72 Tablo 4.12.3.

Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın Giysilerinin Gelecek

(15)

xiv

FOTOĞRAF LİSTESİ

FOTOĞRAF 1: SAFRANBOLU KONAKLARINDAN BİR ÖRNEK ... 29

FOTOĞRAF 2: KAPI TOKMAK ÖRNEKLERİ ... 30

FOTOĞRAF 3: KAYMAKAMLAR KONAĞININ MUTFAK BÖLÜMÜ ... 31

FOTOĞRAF 4: GELENEKSEL YANLIK (DÖŞEMELİK) TENTENELERİ... 32

FOTOĞRAF 5: YASTIK KENARI TENTESİ İLE KANAVİÇE İŞİ... 32

FOTOĞRAF 6: DELİK İŞİ PERDE UCU ÇALIŞMASI ... 33

FOTOĞRAF 7: PEŞKİR ... 33

FOTOĞRAF 8: YEMENİ ÜRETİM AŞAMASINDA ÖN YÜZÜ VE TABAN ÇALIŞMASI ... 34

FOTOĞRAF 9: KADIN YEMENİSİ ... 35

FOTOĞRAF 10: MARAŞ İŞİNDE KULLANILAN MALZEMELER ... 36

FOTOĞRAF 11: MARAŞ İŞİ MAKİNEDE İŞLENİŞİ ... 36

FOTOĞRAF 12: İŞLEMESİ BİTEN TEFEBAŞA PUL, BONCUK, TIRTIL İŞLENİŞİ . 37 (Ö. AKBAY, 2012) ... 75

FOTOĞRAF 13-A: İÇ GÖYNEK OMUZ DETAYI ... 76

FOTOĞRAF 13-B: İÇ GÖYNEK KOLDAKİ KUŞ DETAYI ... 77

FOTOĞRAF 13-C: İÇ GÖYNEK YAN DİKİŞ DETAYI (ÇIRPMA TEKNİĞİ) ... 77

FOTOĞRAF 13-D: İÇ GÖYNEK KOL KUŞ DETAYI TERS YÜZDEN GÖRÜNÜM ... 78

FOTOĞRAF 14-A: İÇ GÖYNEK YAKA DETAYI ... 81

FOTOĞRAF 14-B: İÇ GÖYNEK ARKADAN GÖRÜNÜM... 82

FOTOĞRAF 14-C: İÇ GÖYNEK ARKA KOL DETAY GÖRÜNÜM ... 83

FOTOĞRAF 14-D: İÇ GÖYNEK ÖN KOL DETAY GÖRÜNÜM ... 83

FOTOĞRAF 15-A: DON ARKADAN GÖRÜNÜM ... 85

FOTOĞRAF 15-B: DON ÖN PAÇA BEYAZ İŞİ DETAYI ... 86

FOTOĞRAF 16-A: GELİN İÇİN HAZIRLANMIŞ İÇ GİYİMİN YAKINDAN GÖRÜNÜMÜ ... 89

FOTOĞRAF 17-A: İÇ ENTARİNİN YAKA DETAYI ... 92

FOTOĞRAF 17-B: İÇ ENTARİ ARKADAN GÖRÜNÜMÜ ... 93

FOTOĞRAF 17-C: İÇ ENTARİ KOL ALTINDA KULLANILAN ÜÇGEN KUŞ DETAYI... 94

FOTOĞRAF 17-D: İÇ ENTARİ ARKA ETEKTE YAPILAN NAKIŞ DETAYI ... 94

FOTOĞRAF 18-A: İÇ YELEK ARKA GÖRÜNÜM ... 97

FOTOĞRAF 19-A: İÇ YELEK İÇTEN GÖĞÜS ALTI ÇALIŞMASININ DETAY ÇEKİMİ ... 100

FOTOĞRAF 19-B: İÇ YELEK -2 ARKADAN GÖRÜNÜM ... 101

FOTOĞRAF 19-C: İÇ YELEK İÇ (ASTAR) GÖRÜNÜM ... 102

FOTOĞRAF 20-A: UZUN KOLLU TAKIM GÖĞÜS ALTI DETAY GÖRÜNÜM ... 104

(16)

xv

FOTOĞRAF 20-C: KOL YIRTMAÇ DETAY ÇEKİMİ ... 105

FOTOĞRAF 21-A: DON İÇ ENTARİ ARKADAN GÖRÜNÜM ... 108

FOTOĞRAF 22-A: DON İÇ ENTARİ ARKADAN GÖRÜNÜM ... 111

FOTOĞRAF 22-B: DON İÇ ENTARİ ÖN YAKA DETAY GÖRÜNÜM ... 111

FOTOĞRAF 22-C: DON İÇ ENTARİ KOL DETAY GÖRÜNÜM ... 112

FOTOĞRAF 22-D: DON İÇ ENTARİ ARKA YAKA DETAY GÖRÜNÜM ... 112

FOTOĞRAF 22-E: DON İÇ ENTARİ ŞALVAR ÖNDEN GÖRÜNÜM ... 113

FOTOĞRAF 22-F: DON İÇ ENTARİ ŞALVAR ÖN BEL DETAY GÖRÜNÜM ... 114

FOTOĞRAF 22-G: DON İÇ ENTARİ ŞALVAR PAÇA DETAY GÖRÜNÜM ... 114

FOTOĞRAF 23-A: ENTARİ YAKASI ÖN DETAY GÖRÜNÜM ... 117

FOTOĞRAF 23-B: ENTARİ ARKADAN GÖRÜNÜM ... 118

FOTOĞRAF 23-C: ENTARİ YAKASI ARKA DETAY GÖRÜNÜM ... 119

FOTOĞRAF 23-D: ENTARİ KOL (ARKA BEDEN) DETAY GÖRÜNÜM ... 119

FOTOĞRAF 23-E: ENTARİ KOL (ÖN BEDEN) DETAY GÖRÜNÜM ... 120

FOTOĞRAF 23-F: ENTARİ ETEK UCU DETAY GÖRÜNÜM ... 120

FOTOĞRAF 24-A: MARHMA ÖNDEN GÖRÜNÜM (AÇIK HALİ) ... 123

FOTOĞRAF 24-B: MARHMA ¼ GÖRÜNÜM ... 124

FOTOĞRAF 25-A: TEFEBAŞ YAKA DETAY GÖRÜNÜM ... 127

FOTOĞRAF 25-B: TEFEBAŞ ARKA BEDEN DETAY GÖRÜNÜM ... 128

FOTOĞRAF 25-C: TEFEBAŞ KOL DETAY GÖRÜNÜM ... 129

FOTOĞRAF 25-D: TEFEBAŞ DİVAL İŞLEMELİ KEMER ... 129

FOTOĞRAF 26-A: TEFEBAŞ ÖN YAKA DETAY GÖRÜNÜM ... 132

FOTOĞRAF 26-B: TEFEBAŞ-2 ARKA BEDEN DETAY GÖRÜNÜM ... 133

FOTOĞRAF 26-C: TEFEBAŞ KOL DETAY GÖRÜNÜM ... 134

FOTOĞRAF 26-D: TEFEBAŞ ARKA ETEK UCU DETAY GÖRÜNÜM ÇEKİMİ. ... 134

FOTOĞRAF 26-E: İNCİ KOLYE ... 135

FOTOĞRAF 26-F: ELMAS YÜZÜK... 135

FOTOĞRAF 26-G: ELMAS TAKIM ... 136

FOTOĞRAF 27-A: TEFEBAŞ ALTIN KEMER ÖRNEĞİ ... 139

FOTOĞRAF 28-A: SOPALI ŞETARİ ÖN YAKA DETAY GÖRÜNÜM ... 142

FOTOĞRAF 28-B: SOPALI ŞETARİ ARKA KOL DETAY GÖRÜNÜM ... 142

FOTOĞRAF 28-C: SOPALI ŞETARİ ARKA BEDEN DETAY GÖRÜNÜM ... 143

FOTOĞRAF 29-A: GELİNLİK ÖN YAKA DETAYI... 146

FOTOĞRAF 29-B: GELİNLİK ÖN BEL DETAYI ... 146

FOTOĞRAF 29-C: GELİNLİK ÖN BEDEN ETEK UCU DETAYI ... 147

FOTOĞRAF 29-D: GELİNLİK ARKA KOL DETAYI ... 147

FOTOĞRAF 29-E: GELİNLİK ARKA DETAYI ... 148

FOTOĞRAF 29-E: GELİNLİK ARKA YAKA DETAYI ... 149

FOTOĞRAF 29-F: GELİNLİK ARKA BEDEN ETEK UCU DETAYI ... 149

FOTOĞRAF 30-A: ATLAS GELİNLİK ÖN YAKA DETAYI ... 152

FOTOĞRAF 30-B: ATLAS GELİNLİK ETEK UCU DETAYI ... 152

FOTOĞRAF 30-C: ATLAS GELİNLİK TAKMA KOL DETAYI ... 153

(17)

xvi

FOTOĞRAF 31-A: ENTARİ ÖN YAKA DETAYI ... 157

FOTOĞRAF 31-B: ENTARİ ÖN BEDEN BEL DETAYI ... 157

FOTOĞRAF 31-C: ENTARİ KOL DETAYI ... 158

FOTOĞRAF 31-D: ENTARİ ÖN ETEK UCU DETAYI ... 158

FOTOĞRAF 31-E: ENTARİ ARKA BEDEN DETAYI ... 159

FOTOĞRAF 33-A: KAYNANA YUMRUĞU DESENLİ TÜLBENT ... 163

FOTOĞRAF 33-B: İĞNE OYALI TÜLBENT (KARANFİL DESENLİ) ... 163

(18)

1

BÖLÜM I

1.GİRİŞ

Kültür, bir ulusun hayat tarzı, yaşam biçimidir. Bir toplumun kültürü onun tarihi geçmişini, bireylerin yaşam biçimlerini, ekonomik faaliyetlerini, gelenek-göreneklerini, giyinme tarzlarını, kullandıkları aksesuarları, dini inanışlarını içerir.

UNESCO uzmanları kurulunca yapılmış olan kültür tanımı şöyledir: "Bir toplumun kendi tarihi gelişimi konusunda sahip olduğu bilinçtir. Toplum ancak böyle bir bilince dayanarak varlığını koruyabilir ve gelişimini sürdürebilir."

Kültür; insanlığın ortak mirasıdır ve her millet; tarih, dil ve kültür mirasıyla dünyada yerini alır. Geçmişin tanıklığını yapan, geleceğin şekillenmesinde önemli rol oynayan ve ulusların ayakta kalmasını sağlayan kendi kültürleridir.

Anadolu toprakları yüzlerce yıl çok farklı dil, din, ırk, kültür ve medeniyete ev sahipliği yapan büyük bir coğrafya olmuştur. Göç yoluyla gelen kültürel değerlerin yanı sıra bu topraklarda yaşamış olan uygarlıkların mirasıyla bütünleşen Anadolu kültürünün eşsiz boyutlara ulaştığı bilinmektedir.

Bir ulusun kültür kimliğinin belirlenmesindeki en önemli unsurlardan birisi de giyim kültürüdür. Ulusların giyim kültürü incelendiğinde her toplumun yaşadığı coğrafya, yaşam tarzı, günlük işleri ve benzeri değerlerinin, giyimlerini ve kullandıkları aksesuarlarını bile etkilediği görülebilir.

Anadolu insanı, yüzyıllar boyu elde ettiği beceri ve deneyimler sayesinde hatırı sayılır bir giyim kuşam kültürüne sahip olmuştur.

Anadolu insanı için giyim sadece bir kültür ürünü ya da iklimden korunma aracı olmamış aynı zamanda bir iletişim aracıda olmuştur.

(19)

2 1.1. Problem Durumu

Çalışmada “Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın Giysilerinin Giyinme Kültürü Açısından İncelenmesi ” konusu araştırılmıştır.

1.2. Araştırmanın Önemi

Bir ulusun kültürel yapısını yansıtan ve geçmişlerini konuşmadan anlatarak günümüze taşıyan geleneksel giysiler çok önemli tarihsel ve görsel kaynaklardır.

Geleneksel giysiler geçmişten günümüze bırakılan kültürel miraslar olarak düşünüldüğünde bunların korunması, yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması ulusların kültürel devamlılığı için oldukça önemlidir.

İletişim çağı olan günümüzde yoğun bir kültürel etkileşim olduğu gözlenmektedir. Etkileşimin dengeli gerçekleşmesi için toplumların kültürlerine sahip çıkması gerekmektedir. Kültürel yabancılaşmayı da önlemenin tek yolu kültürel değerlere sahip çıkarak, çağın teknolojik olanaklarında faydalanıp maddi ve manevi değerleri uluslararası platformda dile getirmektir.

Anadolu kültürünün en önemli parçalarından olan ve karakteristik özelliklerini en iyi yansıtan geleneksel giysilerimizi koruyarak, sahip çıkılması ve gelecek nesillere aktarılması gerekmektedir. Bu nedenle ulusların mirasları üzerine yapılan çalışmalar daha da önem kazanmaktadır.

Unesco tarafından da koruma altına alınmış olan Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesinin geleneksel kadın giysileri incelenerek bu alanda yapılacak çalışmalara destek olması açısından daha da önemli hale gelmiştir.

1.3. Araştırmanın Amacı

Maddi kültürün bir parçası olarak giyim; bir ulusun milli kültürünü, yaşam biçimini gösteren, gelenek-göreneklerini tanıtan en önemli unsurlardan biri olmuştur.

Geleneksel giysilerin bir medeniyetin tarihine, inanışlarına, yaşam biçimine ve kültürüne kadar o medeniyete kaynaklık ederek, gizli kalmış kültürel değerlerinin gün ışığına çıkmasında önemli bir yere sahip olduğu bilinmektedir.

Geleneksel giysi denildiğinde; her ulusun tarihinden gelen halk oyunları topluluklarının folklorik amaçla kullandığı giysiler, bazı yörelerde halen kullanılmakta

(20)

3

olan yerel kıyafetler, bazı yörelerin etnografik müzelerinin vitrinlerindeki giysiler, yörelere has gezi evlerinin odalarında sergilenen giysiler ile sandıklarda saklanan giysileri anlıyoruz.

Geleneksel giysilerin hızla gelişen sosyo-ekonomik etkilere ayak uyduramadığı için gün geçtikçe unutulmaya yüz tutuğu bilinmektedir. Anadolu'nun birçok bölgesinde olduğu gibi Karadeniz yöresinin Safranbolu ilçesinde de geleneksel giysiler müzelerde, gezi evlerinin odalarında, yöresel çarşılarda mankenlerin üzerinde yaşatılmaya çalışılmaktadır. Bunun yanı sıra yöre halkının düğün, nişan ve benzeri özel günlerde bu kıyafetleri halen kullandıkları görülmektedir. Kaybolmaya yüz tutmuş bu giysilerin bir kısmı ise, tozlu sandıklarda yerini alarak saklanmaktadır.

Gelenek ve görenekleri en iyi yansıtan ve maddi kültürün en önemli parçalarını oluşturan geleneksel giysilerin unutulmaya yüz tuttuğu günümüzde;“Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın Giysilerinin Giyinme Kültürü Açısından İncelenmesi” başlıklı tez konusu ile maddi kültürün gelecek nesillere aktarılarak, yaşatılması ve bu konuda yapılacak çalışmalar ile tasarımlara esin kaynağı olması amaçlanmaktadır.

Bu doğrultuda; Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi Kadın Kıyafetleri; kullanım alanlarına göre gruplandırılarak, giysilerde kullanılan malzemeler, giysilerin model özellikleri ve aksesuarları ile yörenin giyinme kültürü irdelenmiştir.

Bu amaç doğrultusunda ise araştırmada aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır. 1- Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi kadın giysilerinin ve kullanılan

aksesuarların yöresel dildeki karşılıkları nelerdir?

2- Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi kadın giysilerinde ve aksesuarlarda kullanılan (ana ve yardımcı) malzemeler nelerdir?

3- Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi kadın giysilerinde kullanılan malzemelerde tercih edilen renkler nelerdir?

4- Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi kadın giysilerinin biçim özellikleri nelerdir?

5- Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesinde yaşayan insanların giysilerini saklama nedenleri nelerdir?

6- Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi kadın giysilerinin gelecek nesillere aktarılabilmesi için yapılan çalışmalar nelerdir?

(21)

4 1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları

1- Bu çalışma Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi kadın giysileri üzerine yapılan ve ulaşılan kaynaklar ile sınırlıdır.

2- Araştırma Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi kadın giysileri ve aksesuarları ile sınırlıdır.

3- Araştırma Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesinin merkezinde yaşayan kadın denekler ile sınırlıdır.

4- Araştırma yöre halkının sandıklarından çıkacak giysi ve aksesuarlar ile sınırlıdır.

5- Araştırma Kaymakamlar Konağı Gezi Evi ile Kent Tarihi Müzesinde sergilenen ve depolarında muhafaza edilen giysi ve aksesuarlar ile sınırlıdır. 6- Araştırma veri toplama aracı olarak kullanılan görüşme formuna verilen

cevaplar ile sınırlıdır.

1.5. Araştırmanın Varsayımları

1- Araştırmanın kavramsal çerçevesini oluşturmak amacıyla taranan kaynaklar güvenilir ve yeterli bilgi vermektedir.

2- Araştırmaya katılan kadınların giysilerini saklama nedenleri ve gelecek nesillere aktarılmasına yönelik çalışmaları belirlemek amacıyla hazırlanmış olan görüşme formuna samimi cevaplar verilmiştir.

3- Karadeniz Yöresi Safranbolu İlçesi kadın giysilerine ait fotoğraflar yöre halkının sandıklarından, Kaymakamlar Konağı Gezi Evi ile Kent Tarihi Müzesinde sergilenen ve depolarında muhafaza edilen giysilerden elde edilen veriler yeterli bilgi vermektedir.

1.6. Tanımlar

ATLAS: İpekli ve düz bir kumaş türü.

BİNDALLI: Kadifeden eski bir kumaşın adıdır. Ayrıca Maraş işi işlenerek yapılan bir düğün elbisesinin adıdır.

BÜRÜNCÜK: Genellikle iç çamaşırı dikiminde kullanılan, ipekli nadirende olsa keten iplikli kumaş türü.

(22)

5

CAR: Kadınların sokağa çıkarken kullandıkları bir çarşaf türü.

ÇENBER: Boyun veya alna bağlanan yemeni.

ÇEVRE: Kenarları kıvrılmış oya veya işlemeli nakışlarla süslü mendil.

ÇİTARİ: İpekle karışık pamuk ipliği ile dokunmuş sarı ve kırmızı çubuklu bir kumaş.

ÇORAP: Ayağa giyilen örme ürün.

DİZLİK: Tuman ya da dize kadar uzanan kısa don.

DON: Vücudun belden aşağı kısmını topuklara kadar örten ve bacaklar için iki parçası bulunan bir çeşit iç giyim.

DUVAK: Gelinin yüzünü örtmek için kullanılan tülden telli, süslü örtü.

EL SANATLARI: İnsanoğlunun var olduğundan beri tabiat şartlarına bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Çevre şartlarının değişimiyle toplumun duygu, sanatsal beğenileri ve kültür özelliklerini yansıtan halı, kilim, oya, süsleme teknikleri vb’dir.

ENTARİ: Basma, patiska vs. kumaşlardan yapılan uzun, düz ve sade bir kadın elbisesi.

FERACE: Kadınların sokakta kullandıkları dış giysisi.

GELİNLİK ENTARİSİ: Kadınların düğünlerinde giydikleri süslü ve işlemeli düğün elbisesi.

GELİN PABUCU: Kadının düğünü için hazırlanan süslü ayakkabı. GELİN TELİ: Gelinin duvağını süsleyen teller.

GİYSİ: İnsan vücut formu ve ölçülerine uygun olarak, modanın etkisi ile belirlenen model doğrultusunda hazırlanan bir kalıp ile kesilen kumaşın, dikim işlemi ile bir araya getirilmesi ile elde edilen örtünmeye ve doğa şartlarına karşı korunmaya yarayan bir araçtır.

GİYİNME KÜLTÜRÜ: İnanç, adet, toplumsal değerler ve yaşanılan coğrafyayı içine alan geleneksel giysilerdir.

(23)

6

İÇLİK: Kışın kıyafet altına giyilen pamuklu iç yeleği. İSKARPİN: Kadınların kullandığı bir ayakkabı türü.

KABARTMA NAKIŞLI KUMAŞ: Eski Türk kumaşlarından birisidir. Kadife ve ya ipekli kumaşın üzerine nakışlar kabartma olarak işlenmiştir.

KADİFE: İpekli, pamuklu ya da yünlü, yüzeyi havlı yumuşak bir kumaş türü. KAFTAN: Kadın üst giysisi, astarsız esvab.

KEMER: Kıyafetin belini sıkıştırmak amacıyla kullanılan süslü şerittir.

KUNDURA: İskarpinin kabası, konçsuz, bir iki parmak topuklu, ökçe altı demir naçalı, taban altı kabaralı kaba ayakkabı (Koçu,1996:154)

KUTNU: Pamuklu bir dokuma türü.

KÜLTÜR: Topluma özgü; bilgi, inanç ve davranışlar bütünü ile bu büyünün parçası olan maddi nesnelerdir.

KÜLTÜREL MİRAS: Her yörenin kendine ait olan ve kuşaktan kuşağa aktarılan gelenek ve görenekleridir.

MADDİ KÜLTÜR: Toplumsal yaşamın içinde yer alan gelenek, işaret sistemleri, aletler, giyim-kuşam, sanat yapıtları gibi var olanlardır.

MARHMA: Safranbolu yöresine ait kadın çarşafı.

MEMELİK: İçi pamuk yastıklı, giysinin göğüs kısmının düşmesine engel olan iç giyim türü.

MEST: Ayağa çorap gibi giyilen. Tabanı ve yüzü yumuşak deriden, kısa konçku ayakkabı türü.

MİNTAN: İç gömleğin üzerine giyilen, kalçaları örtecek kadar uzunlukta ve ön ortası yarım yırtmaçlı dış gömleği.

NALIN/TAKUNYA: Tablası yassı, tabanı ve ökçesi yüksek genellikle hamam ve banyoda giyilen yüksekçe tahta ayakkabıdır.

(24)

7

OYA: Kadın tülbent, iç çamaşır ve kıyafetlerini süslemek amacıyla yapılan, iğne ve ya tığ işi örgü türüdür.

ÖKÇE: Ayakkabının arkasını yükselterek esas tabanının yere daha iyi basmasını sağlamak için tabanın arka kenarına konulan parçadır.

PABUÇ: Ayakkabı.

PAÇALIK: Gelinlerin düğün günü giydikleri, gelin giysisinden daha sade bir düğün kıyafeti.

PATİSKA: İnce ve düzgün beyaz bez.

PEŞTAMAL: Bele bağlanarak, vücudun belden aşağısını örten bez parçası. ŞALVAR: Geniş ağı ile alt giysi türü.

TAFTA: İnce ipekli bir kumaş türü.

TERLİK: İnce deriden bağsız ev ayakkabısıdır.

ÜÇ ETEKLİ: Kadınların eskiden kullandıkları bir entari türü.

YAPIŞTIRMA: Gelinlerin yüzlerine yapıştırılan, atlas kumaşlar üzerine değerli taşlarla işlenen parçalar.

YELDİRME: kadınların sokağa çıkarken ferace yerine kullandıkları bir dış giysisi. YEMENİ: Üzerine el kalıpları ile çiçek motifleri basılmış, bir değirmelik tülbentlerdir.

(25)

8

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE ve İLGİLİ KAYNAKLAR

Bu bölümde kültürün tanımı ve başlıca özellikleri, giyimin tarihçesi ile giyime etki eden faktörlere değinilerek, Türklerin giyinme kültürü ile Safranbolu gelenek-görenekleri ve geleneksel kadın giysileri hakkında bilgi verilmiştir. Bölümün sonunda konu ile ilgili yapılan diğer araştırmaların özetlerine “İlgili Araştırmalar” başlığı altında yer verilmiştir.

2.1. Kültür

Kültür sözcüğü Latince kökenli olup Fransızcadan Türkçeye geçmiştir. Latince cultur, toprağa bir şeyler ekmek, ürün almak, üretmek anlamına gelmektedir. Almancadan Fransızcaya ilk başlarda cultur olarak geçmiş ve kultur olarak değişmiştir. Zamanla da tüm Avrupa dillerine yayılmıştır.

Kültürü ilk kez bilimsel bir temele dayandırmak isteyen de Antropolog E. B. Tylor olmuştur. 1871 yılında yayınlamış olduğu bir eserinde uygarlıkla eş anlamlı kullandığı kültürü şöyle tanımlamıştır: "Kültür ya da uygarlık, insanın bir toplumun üyesi olarak edindiği bilgi, inanç, sanat, ahlak, gelenek ve göreneklerle her türlü beceri ve alışkanlıklarını içeren karmaşık bir bütündür." (Turan, 1990: 11).

Taylor'dan sonra diğer alanlarla ilgilenen bilimciler her dalda kültür sorunlarına değinmişler ve kendi dallarına uygun olarak kültür tanımlarını yapmışlardır. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

"Kültür, bir toplumun tüm hayat biçimidir." (R.Linton)

(26)

9

"Kültür, toplumdaki geçmiş davranışların biriktirilerek aktarılan sonuçlarıdır.” ( L.J. Carr)

"Kültür, insan gereksinimlerinin karşılanması için doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak çalışan araç ve gereçler ile gelenek, görenekler ve bedensel ve ya düşünceyle ilgili alışkanlıkların tümüdür." ( B.Malinowski) (Turan, 1990: 13).

Şerafettin Turan ise 1990 yılında yayınlamış olduğu kitabında tarihsel süreç içerisinde çeşitli tanımlamaları yapılan kültürü şöyle açıklamıştır: "Bir toplumda geçerli olan ve gelenek halinde devam eden her türlü dil, duygu, düşünce, inanç, sanat ve yaşayış öğelerinin tümüdür."

İnsanın kendi vücudunu, ruhunu ve ya zihnini çeşitli vasıtalarla işlemesin de kültür denilmektedir. Kültür eserleri insanoğlunun işine yaradığı, maddi ve manevi ihtiyaçlarını tatmin ettiği, faydalı ve güzel olduğu için değerlidir (Kağlan, 1976: 55).

Geniş anlamda kültürü inceleyecek olursak; bilgiyi, sanatı, ahlakı, örf ve adetleri, insanın içinde yaşadığı toplumdan kazandığı bütün kabiliyet ve alışkanlıkları kapsayan, atalarından kendilerine miras bırakılan maddi-manevi değerler bütünü olarak tanımlanabilir (Barışta, 2003: 45).

Kültür insanların maddi-manevi her türlü faaliyeti sonucunda oluşan olgular olduğu için kültürü gruplara ayırmak güçtür. Birbirlerinden etkilendiklerini göz önünde bulundurarak iki kısma ayırabilir:

a- Manevi Kültür: İnsanın manevi hayatı, ruh ve düşünce hayatıyla ilgilidir. İnanç, ilim, felsefe gibi.

b- Maddi Kültür: Genel olarak, insanoğlunun duydu ve düşüncelerini madde de yoğunlaştırıp; onları sanatsal olarak ifade etmesi anlamına gelmektedir (Sarıtaş, 2007: 25).

2.1.1. Kültürün Başlıca Özellikleri

Kültür nasıl tanımlanırsa tanımlansın, içeriğini neler oluştursa oluştursun her kavram ve olgu gibi kendine ait özelliklere sahiptir.

(27)

10

a- Toplumsallık: Toplumun bulunduğu yer ya da dönemlerde oluşması, yaşamasıdır. Eliot'un da belirttiği gibi, kişisel çaba ile kazanılan bireysel kültür bile, kişinin içinde yaşadığı sınıf ya da toplumun kültüründen soyutlanamaz (Turan, 1990: 20).

b- Tarihsellik: Kültür denen karmaşık bütün ve onu oluşturan öğeler hangi toplum olursa olsun bir anda, kısa bir zaman dilimi içinde meydana çıkmış değildir. Öğe sayısı ne olursa olsun ve bunlar nasıl sıralanırsa sıralansın, hepsi de kendisinden söz edilen toplumun tarihsel yaşama sürecinde ve küçümsenemeyecek zaman dilimleri içerisinde oluşmuş, yaygınlaşmış, kültürü belirleyen simgeler haline gelmişlerdir. Kültür ve tarih ilişkisini inceleyen P. Bagby "Kültür, tarihin kalıplı ve tekrarlanan öğesidir." veya "Kültür, tarihin anlaşılabilen yanıdır." demektedir (Turan, 1990: 20).

c- Kalıtsallık: Kültür, içgüdüsel, doğuştan getirilen bir olgu değildir. Bireyin yaşam içerisinde kazandığı alışkanlıkları ve davranışlarıdır. Şerafettin Turan yazsında tarihsel bir olgu olan kültürün, genç nesillere aktarılarak onların değerler sisteminde bunu özümsemeleri ve kendilerinden sonraki nesle aktarmaları olarak yorumlamaktadır. Bunun için insanı "kültür taşıyan bir varlık" olarak nitelemektedir.

d- İşlevsellik: İnsan yaşam içerisinde karşılaştığı problemlere çözüm yolu ararken geçmiş deneyimlere güvenerek, bunlara yönelme eğilimindedir. Geçmişten gelen ve biriken deneyimler kültürel olguyu oluşturmaktadır. Bireyin ihtiyaçlarını karşılarken günün şartlarına da ışık tutar nitelikte olmasıdır.

e- Birlik İçinde Çokluk: Ulusal kültürü oluşturan aslında ülke içindeki bölgesel alt kültürlerdir. Ulusal kültüre canlılık veren de bu alt kültürlerdir. Bölgesel kültürleri yansıtan giyim-kuşam, yemek, müzik gibi kültür öğeleri ulusal kültüre zenginlik katan değerlerdir.

f- Devingenlik ve Değişkenlik: Atatürk'ün kültürü "tarihsel akış gösteren bir hareket" olarak nitelendirmesi bu özellikten kaynaklanmaktadır. Birey kendisine aktarılan kültürel değerleri özümseyerek yaşamına geçirirken elbette ki ufak tefek değişiklikler yapmaktadır. Bu tarzıyla da kendisinden sonraki kuşaklara aktarmaktadır. Değişikliklerin tek bir bireye ya da kuşağa aitliği düşünülmeden tarihsel süreç içerisinde bakıldığında çok daha büyük kültürel değişikliklerin olduğu görülmektedir.

Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk de yapmış olduğu bir konuşmada kültür üzerine şunları söylemiştir; "... Bilindiği üzere her milletin kendine özgü bir karakteri

(28)

11

vardır. Kültür bu özellik ve karakterlerle ifade edilir. Bence en ilmi olan kültür ve medeniyeti bir arada yürütmektir."

Türk kültürünün de bir karakteri ve zenginliği vardır. Ulusumuzun geniş bir coğrafyada yer alması ve yaşamış olduğu büyük tarihsel olaylar bu karakterin oluşmasında etkili olmuştur. Kültürümüz de kişisel kimliğimizin bir parçasını oluşturmaktadır. Kültürel kimliğimizi yansıtan ve maddi kültür öğelerinin en önemli olgularından biri olan giyim ise Türk kültürünün karakteristik özelliklerini yansıttığı yadsınamaz bir gerçektir.

Türk toplumlarında giyim kültürü, Türk düşüncesi ve yaşam tarzına bağlı olarak gelişmiş, ileri, yüksek ve sanatsal bir düzeye ulaşmış, işlevsellikle beraber, estetik ve kalıcı insancıl değerler kazanmıştır. Bu anlamda da ülkelerin yöresel özellikler taşıyan giyim-kuşam kültürleri o toplumun yaşam biçimini göstermektedir (Oyman,2007: 45).

2.2. Giyim-Kuşam Tarihçesine Genel Bir Bakış

“Giyim”i ilkel devirlerde örtünmek ve tabiatın şartlarından korunmak amacıyla giyilen ancak sonraları istek ve ihtiyaca cevap verebilecek şekilde zamanla gerçekleşen teknolojik gelişmelerinde etkisiyle süslenmek amacına da hizmet eden hemen her alanda görülen modanın etkilerini taşıyan dokuma, örme, kürk, deri, madeni sanayi ürünlerinden oluşan giysi ve takımların tümü olarak tanımlamak mümkündür (Yavuz,2000:14).

Giyim birçok dilde ve araştırmalarda çeşitli şekillerde tanımlanmaktadır. Bu araştırmalardan ve tanımlamalardan yola çıkarak yapılabilecek ilk tanımlardan biriside bedene yapılan eklemeler olacaktır. Bu eklemeler giysi ve vücutta yapılan değişiklikler olarak düşünülebilir (Eicher ve Roach-Higgns, 1993: 15). Giyimi insan vücuduna giyilen parçaların bütününden oluşan takım olarak düşünüldüğünde bu parçaların bölgelerin iklimine ve hava şartlarına göre çeşitlenmeleri pratik ve koruyucu işlevlerini ön plana çıkarmaktadır. Ayrıca giysi çeşitlerinin ve giyinmenin sosyo-kültürel normlar altında olması nedeniyle de değişiklikler arz etmektedir. Bu da giysinin işlevsel yönünü ortaya çıkarmaktadır (Enninger, 1998: 92).

Bir kültür ürünü olan giyim doğrudan insanla ilgili olduğu için onun yaşam biçimini belirten bir gösterge olarak kabul edilmiştir. Ülkenin doğal yapısı, ekolojik şartlar,

(29)

12

toplumun sosyo-ekonomik yapısı, kullanılan hammaddeler, meslekler, moda ve değer yargıları, din, gelenek ve görenekler gibi etkenlerin giyim üzerinde etkili olduğu bilinmektedir (Erdem, 2003: 267). Örneğin; bir evin mekanı, mimari yapısı, döşemesi o evi gösteren önemli özelliklerdir. Giyim de bireyin kişiliğini, statüsünü, sosyal ve ekonomik yapısını yansıtan en önemli faktörlerdendir (Sürür,1981: 58).

Sanat tarihi açısından üslup (biçim) belirten estetik ve etik değerler taşıyan giyim, "insanın düşüncesinde var olan, kendi görüntüsünün biçimlenmiş durumu" şeklinde tanımlanmıştır (Sürür,1981: 13).

Sosyal antropoloji açısından ise, yaşam biçimlerine göre değişiklik gösteren maddi, manevi kültür ürünüdür (Sürür,1981: 14).

İletişim biliminin yaptığı çalışmalarla da giyimin, yaşamın farklı dili olan farklı bir alanı olduğu kabul görmüştür. Bu sayede giysinin tek başına ve diğer parçalarla birlikte oluşturduğu bileşimlerin işlevlerinin ne olduğu, belirli bir kültürdeki giysi birlikteliğinin nasıl bir işaretleme sistemi kurduğu ve giysi aracılığıyla ne tür anlamların aktarıldığı gibi konulara ilgilenilmeye başlanmıştır (Özdemir,2005: 269). Giyim kodları incelendiğinde de giysiyi kullanan kişinin statüsü, ruh hali, kültür düzeyi ve sergilemek istediği davranış hakkında bilgi sahibi olunabileceği görülmüştür.

Giyim tercihleri; insanların hem belli bir zaman dilimine uygun görünüşlere ilişkin güçlü normları hem de olağan üstü bir seçenek zenginliğini barındıran kültürün belirli bir biçimini kendi amaçları doğrultusunda nasıl yorumladıklarını gösteren eşsiz bir alandır (Crane,2000: 124).

Bir bölge ve bölgelerin bütünleştirilmesiyle de bir milletin giyim kültürü incelendiğinde o toplumun gelenekleri, görenekleri, estetik ve sanat özellikleri, ekonomik durumları, geçim kaynakları vs. hakkında bilgi sahibi olunabilmektedir. Gelenekse giyim kültür ürünü olup direkt insanlarla ilgili olan giyim, maddi kültür açısından "Etnografya" kapsamına girerken, manevi kültür açısından da "Halk Bilimi" alanında incelenmektedir.

(30)

13

2.2.1. Giyimi Etkileyen Faktörler ve Önemleri

2.2.1.1. Doğa Koşullarına Uyma: Bir ülkenin coğrafi yapısının giyinmeye etkisi büyüktür. Sıcak ve kum fırtınalarının hüküm sürdüğü çöl bölgelerinde ki giyim tarzı ile değişik bölgelerdeki giyim tarzı arasında çok fark vardır. Ayrıca iklim koşulları da giyimi etkilemektedir. Örneğin çok yağışlı iklimi olan bir bölge ve kuru iklime sahip bir bölge arasında giyim farkı olacağı açıktır (Turan,1999: 12).

2.2.1.2. Korunma İçgüdüsü: Tarihin en eski devirlerinde insanoğlu vücudunun belirli yerlerini örtmek ve doğa koşullarından korunmak amacıyla giyinmiştir. Bu amaçla da kullanabildikleri malzemeler ile korunma, örtünme ve süslenme ihtiyaçlarını karşılamışlardır.

2.2.1.3.Fiziksel Çevre: Fiziksel çevre, tarihsel olaylar ve eldeki imkanlar giyimi etkileyen önemli etmenlerdir.

I. Dünya Savaşı sırasında Fransızların pamuk ve yün giysi fabrikalarının tahrip olması nedeniyle bu fabrikalardan yararlanamayarak, Lyon'daki ipek üretim merkezlerine yönelmeleri, 1927'de iç çamaşırında ipek modasının çıkmasına sebep olan fiziksel çevre ve kaynak kullanımına örnek olmuştur (Turan, 1992: 14).

2.2.1.4. Roller ve Statüler: Rol “kişinin toplumsal ilişkilerindeki yeri”, statü ise “toplumdaki saygınlık sıralaması” şeklinde ifade edilir (Sever,1992: 35).

Örneğin, Osmanlı döneminde toplumsal yapı gruplara ayrılmaktaydı. Ordu, ulema sınıfı, diğer saray hizmetlerinde yer alan tüm görevlilerin giysileri baştan ayağa kadar ayrıntılarıyla belirlenmiştir.

2.2.1.5. Kültür: Bir toplumun dil, eğitim, adet ve sanat gibi değerlerden doğmuş sonra da işlene işlene toplumun hayat tarzı haline gelmiştir. Kültürel alanda oluşan değişimlerde her yönüyle giyim tarzlarını etkilemiştir. Örneğin Türklerin İslam’ı seçtikten sonra giyim tarzlarının değişmesi gibi.

Nesillerden nesillere aktarılarak yüz yıllar boyunca yaşamda yer alan yöresel giysilerde mevcuttur. Ülkemize dair birçok örneği olduğu gibi Hintli kadınların giydiği “sari” de buna örnek olarak gösterilebilir.

2.2.1.6. Psikolojik Eğilimler: Bireylerin kendini topluma ispatlama, kabul ettirme çabası içerisine girmesidir. Çevresindekilere karşı kendini güzel göstermek, giysileriyle varlıklı olduklarını göstermek gibi.

(31)

14

2.2.1.7. Yönetimsel Düzenlemeler: Politik, dinse ve ya ekonomik sebeplerle giyim-kuşam ile ilgili yeni düzenlemeler getirmiştir. Tarihin belli dönemlerinde yönetici sınıf ile yönetilenler arasında farkların oluşturulması gibi.

2.2.1.8. Ekonomik Koşullar: Giyim-kuşama ayrılan zaman, para ve emekle ilgilidir. Tüketicilerin harcamalarını etkileyen etmenler ise; eski giysi satışları, nüfus değişimleri, bayanların çalışma hayatına girmeleri, ailenin çekirdekleşmesi, kaliteli tüketimin artışı, moda…

2.3. Türklerde Giyinme Kültürü

Tarihin en eski topluluklarından birisi olan Türkler, tarih boyunca, Orta Asya, Çin, Hindistan, İran, Afganistan, Avrupa ve Doğu Avrupa’da nihayet Anadolu’da yerleşme imkanı bulmuş olan çok zengin bir kültüre ve medeniyete sahip bir millettir. Türker çok erken dönemlerde, dünyanın en eski medeniyetlerinden biri olan Çin, Hint ve İran medeniyetleriyle tanışmışlar, bu kültürlerle haşır neşir olmuşlardır. X. Miladi asırdan itibaren de İslamiyet’i kabul etmeleriyle birlikte dünya medeniyet tarihine ve kültürüne çok önemli katkılar sağlamışlardır.

Hindistan’dan, Çin’den, Akdeniz’e kadar ulaşan ipek ve baharat ticaret yollarının Orta Asya’dan geçmesi, Türklere maddi ve manevi büyük kültürel zenginlik kazandırmıştır (Aydın, 2009: 87).

Türklerin geniş bir coğrafyada yaşamalarının yanı sıra göçebe yaşamı tercih etmeleri, yaşam tarzları ve kültürleri ile ilgili bilgileri bulmayı zorlaştırmaktadır. Bunun yanı sıra giyimde kullanılan malzemelerin organik olması sebebiyle, toprak altında uzun süre varlıklarını sürdürememektedirler.

Türklerin giyim-kuşam kültürüne ait bilgileri, Orta Asya’daki arkeolojik kazılar, heykeller, çiniler, seramikler, madeni eşyalar üzerindeki resimler, minyatürler, tarihi kaynaklar, seyahatnameler, kıyafetnameler ve müzelerde sergilenen giyim ve aksesuarlar vermektedir (Eray, 1997: 76). Ayrıca Kaşgarlı Mahmut’a ait Divan-ı Lügat-it Türk adlı eserde de giyim-kuşama ait geçmişin izleri görülmektedir.

(32)

15 2.3.1.Orta Asya Dönemi Giyinme Kültürü

Uygurların yerleşik yaşama geçmesiyle günümüze birçok etnografik eser kalmıştır. Uygurların sanat ve kültürünü en iyi yansıtan yapmış oldukları duvar resimlerdir. Giyim-kuşam, çadır, eyer takımları gibi eşyaların süslenmesine de çok önem vermişlerdir. Süslemelerinde insan, hayvan motiflerin yanı sıra Budanın üçüncü gözünü simgeleyen Çintemani motifi saltanat simgesi olarak kullanılmış ve Osmanlılara kadar da gelmiştir.

M.Ö 3. Yüzyılda dağınık halde yaşayan Türk boylarını tek bir bayrak altında toplayarak ilk büyük Türk Federasyonunu oluşturan Hun İmparatorluğundan ise günümüze çok zengin Türk işleme sanatı örnekleri kalmıştır. Hun kazılarından çıkan çizme, keçe, çorap, kumaş, halı parçaları, saç örgüleri gibi kalıntılar giyim geleneğinin kökenlerinin çok eski zamanlara dayandığını göstermektedir.

Altay dağlarında yaşayan Hunlara ait buluntular, Pazırık ve Noin-Ula kazılarında açılan kurganlarda halılar, keçeler, kumaşlar ve işlemeleri Leningrad Hermitaj Müzesinde sergilenmektedir (Güzel, 2007: 672).

Günlük yaşantılarına uygun olarak rahat ve kullanışlı giysiler tercih eden Orta Asya Türkleri başlarını ise değerli mücevherlerle süslü bantlarla süslemişlerdir. Yaşlı kadınlar daima, genç kadınlar ise ölüm olduğunda başlıklarını omuzlarına indirmişlerdir (Tansuğ, 1976: 23).

Giyimlerinin en önemli parçasını kuşakları, kemerleri oluşturmuştur. Kullanılan kemerler dokuma ya da değerli madenler yapılmıştır. Orta Asya kadınlarının şalvarları veya entarileri üzerine kullandıkları kemerlere uçkur ya da dolama denilmiştir.

Dize ve ya yere kadar uzanan beli kuşaklı, dik ya da devrik yakalı kaftanlarını kısa ve uzun konçlu çizmeler, keçi yününden yapılma çoraplarla tamamlamışlardır.

(33)

16

2.3.2. Anadolu Selçuklu Dönemi Giyinme Kültürü

Suriye’den Semerkant’a kadar geniş bir coğrafyada yer almışlardır. Melikşah’ın ölümüyle çıkan iç karışıklıklar sonucunda üçe bölünerek, İran, Suriye ve Anadolu Selçukluları adını almışladır.

Anadolu Selçukluları, Anadolu’nun orta ve doğu bölgelerinde 11. ve 13. yüzyıllar arasında egemenliklerini sürdürmüşlerdir. Sanata büyük önem veren Selçuklular kullanmış oldukları motiflerin özeliklerini koruyarak orijinalliklerini yitirmemişlerdir.

Anadolu Selçuklularına ait bir örnek Londra Victoria and Albert Müzesinde bulunan ipekli bir kumaş parçası ile Lyon Müzesinde sergilenen Alaettin Keykubat’ın adı yazılı, madalyonlu, çift aslan figürlü kumaşıdır. Ayrıca İbn-i Batuta ve Marco Polo gibi ünlü gezginlerde Selçuklu kumaşlarından yazılarında övgüyle bahsetmişlerdir. Selçuklu döneminde yapılan minyatür ve çinilerdeki insan figürlerinde de kumaş desenleri ayrıntılı olarak çizilmiştir.

Devrin giysilerinde ipekten, pamuktan, deve tüyünden hazırlanmış olduğunu ve çizgili kumaş dokumaların çeşitli olduğu vurgulamaktadır ( Süslü, 1989: 197).

Selçuklu Dönemi giyimleri hakkında bilgi edinebildiğimiz en önemli kaynağın Varka ile Gülşah Minyatürleri olduğu bilinmektedir. Varka ve Gülşah’ın çeşitli durumlarda yapılmış minyatürlerin dönem hakkındaki giyim özelliklerini ve işlemeleri oldukça iyi yansıttığı görülmektedir.(Güzel, 2007: 676).

Orta Asya Türklerinin kullandığı kaftan, çakşır, çarık, çizme gibi kıyafetleri Selçuklularda kullanmışlardır. Ayrıca Selçuklularda en çok kullanılan giyim eşyası kaftan olmuştur. Kaftanlar vücudu saran ve düğme ile bele kadar ilikli ve ya iliksiz olarak kullanılmıştır.

Bu dönemde Türklerin vazgeçilmez giysisi olan şalvar, çakşırın kaftanların altına giyilmiştir. Alt beden giysi çeşidi olan potur ve pantolon da giyilmiştir. Şalvarın bol paçalı olanlarını kadınlar, sade olanlarını erkekler giymişlerdir. Kadın ve erkek pantolonlarının deriden yapıldığı ileri sürülmüştür (Süslü,1989: 166).

(34)

17

Türkler dize kadar uzun, sivri burunlu çizmeler kullanmışlardır. Bunun yanı sıra kadınlar terlik, pabuç ve mest giymişler, çediklerin ve mestlerin uçlarına pullar takarak süslemişlerdir (Atasoy, 1970:144).

Selçuklu kadınları bol entarilerine, bellerine taktıkları kuşak ya da kemerlerle, dizkapağı ile topuk arasında bir uzunluk vermişler, giyimlerini çeşitli süserle zenginleştirmişlerdir. Bunlar işlemeler, diademler, küpeler, inciler, bilezikler ve ayaklarına taktıkları hal hallardır (Gürtuna, 1999: 3).

Selçuklu Dönemi kadın takı ve aksesuarlarının oldukça özenli işlemelerden oluştuğu bilinmektedir. Türklerde takılar, giyim kuşamın bir parçası olmuştur. Bu takılar arasında kadınlar tarafından kullanılan boncuk dizisi şeklinde olanlara “tor” veya “yandım” ve geniş bileziklere kol bağı ve “kolçak” gibi adlar verildiği öğrenilmiştir. Tokalarında altın, gümüş, inci ve değerli taşlarla bezeli olduğunu, aynı zamanda bu tokaların hakimiyet sembolü olarak kullanıldığı bilinmektedir (Süslü,1989: 170-209).

Kadınların başında üsküf adı verilen bir örtü bulunmaktadır. Üsküf uçları yukarı doğru sarkık, külahı andıran keçeden veya yün kumaştan yapılmıştır (Önder, 1973: 8).

XI. yüzyıldan itibaren Selçuklu kadınlarının İslami ölçülere uydukları görülmektedir. Sokağa çıkarken omuzdan aşağı kadar inen yaşmak kullanmışlardır. Bu yaşmağa “sure mahrama” adı verilmiştir. Kişilerin durumlarına göre de ipekten yapılı ve arkadan, önden aşağı sarkıtılırdı (Süslü, 1989: 157).

2.3.3.Osmanlı Dönemi Giyinme Kültürü

Selçuklu ve Bizans İmparatorluklarının mirasçısı olan Osmanlılar, Selçukluların kültür ve sanat geleneklerini sürdürmüşlerdir. XV. Yüzyılın ikinci yarısında Osmanlılar sanatta etkilerden kurtularak kendine özgü özellikleri ile gelişimlerini devam ettirmişlerdir (Seçkinöz, 1986: 216).

Osmanlı Devletinin kuruluşundan Fatih dönemine kadar Türk giyimine ilişkin yeterli bilgi edinilememektedir. Fatih döneminden sonra Türkiye’yi ziyaret eden gezgin ve ressamların eserlerinden Osmanlı kadın kıyafetleri hakkında bilgi edinilmektedir. Ayrıca

(35)

18

İstanbul Topkapı Sarayı Müzesinde sergilenmekte olan giysilerden de güvenilir bilgiler edinmek mümkündür.

Anadolu Selçuklularından aldıkları dokuma sanatını da geliştirerek, günümüze güzel örnekler bırakmışlardır. Yün ile birlikte pamuk, keten, ipek ve metal alaşımı ipliklerin kullanımını sağlamışlardır.

Her devrin üslubunu aksettiren motiflerle ve renklerle süslenmiş olan kumaşların zengin çeşitlenmesinde gelişmenin sürekliliği sağlanmıştır. Bu yüzden de kumaş dokumacılığı dokunduğu devrin tarihini yansıtan bir değer haline gelmiştir (Yetkin, 1993: 330).

Osmanlılarda da dokunan kumaşlar dokundukları şehirlere, kullanılan malzemelere hatta dokuyan şahsın adına göre bile isimlendirilmiştir. Örneğin; Halep kumaşı, Bursa kumaşı, Üsküdar kumaşı, Konya sevaisi gibi.

Osmanlılarda giysi kumaşının olduğu kadar renginin de bir anlamı vardır ve giyen kişinin toplum düzeyini yansıtır. Sarayda giyilen kumaş, biçim ve renkteki giysilerin halkın giymesi yasaklandığı gibi, her dini azınlığın giysisi ve rengi de yarı olarak belirlenmiştir (Reyhanlı, 1991: 69).

Kumaş dokuma sanatı ve deseni yaratan nakkaşların ve o deseni dokuyan dokuma ustalarının uyumlu çalışmalarından oluşan kompleks bir sanat koludur (Gürsu, 1988:19). Türk kumaşlarında en çok ay, güneş, Mühr-ü Süleyman (birbirinin içine ters şekilde yerleştirilmiş iki üçgen), üç benek, bulut, çubuklu, yollu motifler arasında lale, karanfil, sümbül, gül, şakayık, hatai, bahara dalları, kıvrık dallar, hançer ve çınar yaprakları, nar çiçekleri ile narlar, çam kozalakları çoğunlukla kullanılan motifler arasında yer almıştır. Bazı kuşmarda ender olarak hayvan figürleri de kumaş kompozisyonlarında kullanılmıştır (Tezcan, 1991: 211).

Osmanlı kıyafetlerinde sıklıkla kullanılan bazı kumaşlar ise şöyledir:

Atlas: İnce ipekten dokunmuş düz ve parlak bir kumaş cinsidir. Çoğunlukla kaftan yapımında, bazı kaftanların astar ile pervazlarında ve çakşır dikiminde kullanılmıştır (Koç, 1996: 102).

(36)

19

Ağır işlemelere karşı dayanıklı olması ve parlaklığını uzun süre koruması sebebiyle en çok tercih edilen kumaşlar arasındadır.

Canfes: Düz, mat renkli, ince, tek kat çözgü ve tek kat atkı ipliği ile hazırlanan bir kumaş cinsidir. Genellikle entarilerde astar ve pervaz kumaşı olarak kullanılmasına rağmen bir grup giysinin dikilmesinde de kullanılmıştır (Koç, 1996: 102). Örneğin, kadın cepkenleri, pesli entariler, bohçalar gibi.

Kemha: İpekli dokumalar arasında sarayın ve halkın beğenisine en uygun ağır gösterişli, tok bir kumaş türüdür. Genellikle üst kaftanı dikiminde kullanılmıştır. Çözgü ve atkısı ipek, deseni yapan takviye atkısında ayrıca gümüş, altın veya alaşımlı teller kullanılmıştır. Kemha kumaşların desenlendirilmesinde oldukça zengin kompozisyonlar oluşturulmuştur (Koç, 1996: 102).

Kadife: Çözgüsü ve atkısı ipekten yapılan havlı kumaşlardır. Kadife kumaşlar giyim dışında, kese, terlik, başlık yapımında da kullanılmışlardır. Kadifeler genellikle işlenmiş halleriyle kullanılmışlardır. Sırf simle ve bitki motifleriyle işlendiğinde “bindallı”, ipek ve kaftana işlendiğinde “tınaz”, altın, gümüş teller ve incilerle işlendiğinde “seraser” ve kabartma tekniğiyle süslenmişse “dival” denilmiştir.

Çatma: Dokunuş tekniği ile kadifenin bir türü olan, kadifeden farkı zeminine oranla süsleme havının yüksek olmasıdır. Çatmalar kaftan yapımında ve ev mefruşatı dikimlerinde beğeni ile kullanılan bir kumaş türüdür (Koç, 1996: 103).

Kutnu: Halk tarafından daha çok tercik edilen ipekli bir kumaştır. Boyuna çizgili ve renkli bir kumaştır. Birçok giysinin yapımında da kullanılmıştır.

Serenk: Tel yerine sarı iplik ile desenlendirilen kemha ve seraser kumaşların yerine alternatif olarak geliştirilmiş desenli bir kumaş türüdür (Koç,1996: 102).

Çeşitli kumaşların üretildiği Osmanlı Devletinin kuruluş yıllarında kadın kıyafetlerinde büyük motiflerle birlikte canı renklerin kullanıldığı bilinmektedir. Tarihsel süreç içerisinde ise motifler küçülürken, renk çeşidi artmıştır. Kıyafetlerde yoğun biçimde süsleme teknikeri uygulanmıştır. Tarihsel bir süreç içerisinde Osmanlı kadın kıyafetlerini inceleyecek olursak;

(37)

20

XVI. ve XVIII. yüzyıllarda ayak bileklerine kadar inen bol, yakasız ve düz entariler giyilerek belin alt kısmında göbek üstünden bağlanan sarı madeni tokalar kullanmışlardır. Kollar dirseklere kadar iner ve kol ağızları geniş ve uzundur. Dirsekten itibaren ince bir gömleğin geniş ağızları görülür. İçteki gömlek ayak bileklerine kadar uzundur. İç kıyafeti olarak uzun dirseğe kadar kollu entari ve bunun üzerine kolsuz hırka ve göbek üzerinde bağlanan kuşak kullanılmıştır (Ertan, 1965: 28).

Dar, büzgülü, kısa, uzun, bilekten bağlı, diz boyunda, verev kesimlerde dikilen şalvarlar bölgelere, kullanıldıkları yerlere göre çeşitlilik gösterir. Şalvar yün, ipekli, pamuklu, şayak gibi çeşitli kumaşlardan yapılmıştır. Paçaları geniş olanlara “çakşır”, dar olanlara “potur” elbise ile aynı kumaş ve renkte olanlara “hotla” adı verilmiştir. Ayrıca bölgelere göre tuman, çintiden, kareden gibi isimlerde almıştır (Günay, 1986: 90).

Şalvarsız tek elbise şeklinde giyilen entarilerin dört peşli, dolama, topuk döven, kumru yaka, hakim yaka, papaze yaka, çantalı, kutu içi gibi değişik adlarla anılanları vardır. Bu entarilerin XVIII. asırdan itibaren asıl ortaya çıkıp yaygınlaştığı tahmin edilmektedir (Günay, 1986: 91).

Bazı bölgelerde kutu içinde satıldığı için “kutu içi” entari adıyla bilinen elbiseler ise XIX. asırdan itibaren giyilmeye başlanan boy entarileri kadifeden nadirende olsa atlas kumaşlardan yapılmışladır. Sırma işli oldukları için “bindallı” adıyla anılabilmiştir. Topuklara kadar tamamıyla inen bu elbiseler eteğe bolluk vermek amacıyla peşlerle destelenmişlerdir. Ayrıca bunlara “peşli entari”de denilmiştir.

Halk tabakasına mensup kadınlar ise, çizgili kumaştan bol ve uzun bir eteklik veya entari üzerine Şam kumaşından yapılan ipekli dallı hırkalar giyerlerdi. Hırkaları dizere kadar olup üzerine renkli gazdan kuşaklar bağlamışlar ve altına hafif topuklu uzun konçlu ayakkabılar giymişlerdir (Ertan, 1965: 29).

Anadolu kadınları ekonomik durumlarına bağlı olarak sade giyindikleri gözlenmiştir. Osmanlı geç kızları ise evlilikten sonra süslü ve ağır elbiseleri giyebilmişlerdir. Evlenmemiş genç kızların süslü, pullu elbiseler giymeleri halk tarafından ayıplanmıştır. Genellikle basma, pazen, yünlü, nadiren de ipekli elbiseler giymişlerdir. Sokak kıyafeti olarak da yeldirme, çar ve çarşaf kullanmışlardır.

(38)

21

Osmanlı dönemi gelin başlıkları ise gelinin malına ve servetine göre baştan aşağı mücevherler, sırma teller, pullar, değerli taşlarla bezenmiştir. Duvak, külahın tepesine bir elmas iğne ile tutturulmuştur. Gelin elbisesi olarak en üste inci, elmas veya sırma işlemeli al bir kaftan, onun altında ipek, üstü mücevher, inci veya sırma işlemeli bir entari, beline genellikle gelinin babası tarafından takılan bir kemer veya işlemeli bir kuşak, en altına da yine mücevher, değerli taşlar ve inci işlemeli nar çiçeği bir çakşır giyilmiştir (Sevin, 1990: 64-65).

İngiliz gezginlerinden Moryson, Osmanlı kadın giyim kuşamını anlattığı seyahatnamesinde kadınların bilek ve eteklerinin ipek iğne işi ile işlemeli olduğunu ince bezden elbiseler giydiklerini anlatmıştır. Kulaklarına inci küpeler taktıkları, çorap ve ayakkabılarının da çoğunlukla açık renk deriden, altın, gümüş ve değerli taşlarla işlemeli olduğunu tasvir etmiştir (Reyhanlı, 1983: 70).

XVII. yüzyıl sonlarına doğru Osmanlı her alanda gerilemeye başlamıştır. Gerileme döneminin yaşanmasıyla birlikte giyim için yapılan harcamaların kısıtlanması için buyruklar çıkartılmıştır. Gayrimüslim halkın, hizmetçilerin ve esnafın giyimine ayrılan bütçe daraltılmış, kadın kıyafetlerinde kullanılan “galata işi” diye adlandırılan sırma ve klaptan işlemelerinin kullanılması yasaklanmıştır.

II. Mahmut döneminde başlayan batılılaşma hareketleriyle birlikte eskinin tek tip kıyafetleri yerine batılı tarzda giyim kuşam buyrukları çıkartılmıştır. Saray mensuplarının, askerlerin ve halkın bile kıyafetlerinde değişiklik yapılmış, sarığın çıkartılarak fes giyme mecburiyeti getirilmiştir.

Bu dönemde kadınların başlarına giydikleri hotozun boyu kısaltılmıştır. İpek kumaştan yapılan, vücuda iyice oturan, yaka, ön ve kol kenarları dantelle süslenen feraceler giyilmiştir. Dantelden şemsiyeler kullanmışlar, yaşmaklarını ve yüzlerini kapatmayarak şemsiyeleri ile yüzlerini gizlemeye çalışmışlardır (Altınay ve Yüceer, 1992: 92). II. Abdülhamit dönemiyle birlikte büyük şehirlerde etek ve ceketten oluşan takımlar ön plana çıkmıştır.

Avrupa’dan gelen hazır kalıplar, yabancı terzilerin etkisi ve Paris’ten gelen hazır kıyafetler Osmanlı giyim tarzını etkileyerek Avrupai kıyafetlerin benimsenmesine yol açmıştır. Ekonomik koşulların yetersizliği ve batının etkileriyle Osmanlı kıyafetlerinden geleneksel işler azalmış, ucuza mal edilen batılı kıyafetler tercih edilmiştir.

(39)

22

Türklerin giyimi, değişik uluslarla girilen kültürel etkileşimler sonucunda değişime uğramıştır. 24 Ağustos 1925 Kıyafet inkılâbı ile birlikte Türk kadın ve erkek kıyafetleri modernleşmiş ve toplum giyim kuşamında bir birlik sağlanmıştır.

Yeniçağın gereği olan modernleşme ile birlikte atalarımızdan yadigâr kalan geleneksel giysileri ve işleme sanatı da büyük ölçüde terk edilmeye başlanmıştır. Yalnızca folklor ekipleri ve halk bilimi araştırmacıları tarafından incelenir ve kullanılır hale gelmiştir. Maddi kültürümüzü, milli kimliğimizi, gelenek ve göreneklerimizi, yaşam biçimimizi en iyi yansıtan geleneksel giysilerimizin unutulmayarak, gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için yapılması gereken çalışmalara bu alanda hizmet veren araştırmacılar tarafından değinilmektedir.

2.4.Safranbolu Tarihi, Gelenek ve Görenekleri

Bir milletin, medeniyetin geçmişte neler yaşadığını, neleri nasıl başardığını şehirler yansıtır bizlere. Safranbolu, Korunması Gerekli Kültür Varlıkları tescil edilen 1131 adet, sayısız kültürel eserleriyle ve bu kültürel eserleri korumadaki başarısıyla UNESCO tarafından 1994 yılında Dünya Mimari Miras Şehirleri listesine alınmıştır. Rodos’ta 2003 yılında yapılan Avrupa Tarihi Kentler Birliği Toplantısında ise “ En İyi Korunan 20 Şehir”den biri olarak seçilmiştir.

Yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan ülkemizde pek çok tarihi eser günümüze kadar korunmuştur. Safranbolu’yu diğer şehirlerden ayıran en önemli özelliği ise evleri, tarihi ve kültürel değerlerinin ihtişamıyla hala aynı güzelliği ve dinginliğiyle yaşayan bir şehir olmasıdır.

2.4.1.Safranbolu’nun Tarihi

Şehir eski çağlarda Homeros’un İlyada destanında geçen Paflagonya bölgesinde yer almakta ve bilinen tarihi M.Ö. 3000 yıllarına kadar gitmektedir. M.Ö. 3000 ve 4000 tarihlerine dayanan Tümülüsler Safranbolu’nun uzun bir tarihi olduğunu göstermektedir.

(40)

23

Şehir, Theodoropolis, Flaviopolis, Dadibra, Hadrianapolis ve Germia gibi antik ve ünlü kasabalara ev sahipliği yapmıştır. Safranbolu bölgesinde bilinen ilk medeniyetler Hititlerin komşuları olan Zalparlar ve Gaspalardır.

Bölgede sırası ile Frigler, Hititler, dolaylı yollardan Persler, Lidyalılar, Helenistik Krallıklar ( Pondlar), Selçuklular, Romalılar, Candaroğulları, Çobanoğulları ve Osmanlılar egemenlik kurmuşlardır.

Büyük Selçuklu Devleti’nin kurulmasından sonra Türklerin Anadolu’da ilerlemeleri hız kazanmıştır. Malazgirt Savaşıyla Anadolu’nun kapısı açıldıktan sonra Safranbolu ve civarına da göçebe Türkler yavaş yavaş yerleştirilmeye başlanmıştır. Türkmen boyları, Anadolu içinde büyük bir hızla batıya doğru ilerleyerek önce Kastamonu- Ankara- Eskişehir- Kütahya- Denizli hattını tutmuş ve daha sonra kuzeyde bu hattın batısını zorlayarak Kastamonu-Safranbolu-Gerede hattı üzerine yerleşmişlerdir. İlerlemeler sonucunda Süleyman Şah 1075 yılında İznik’i alarak Anadolu Selçuklu Devletinin kuruluşunu tamamlamıştır. 1077 yılında da Süleyman Şah Anadolu Selçuklu tahtına geçmiştir.

Büyük Selçuklu İmparatorluğunu kuranlar Oğuzlar olduğu gibi yıkanlarda yine onlar olmuştur. Devletin gelişme ve yükselme devrinin sultanları olan Tuğrul Bey, Alparslan ve Melikşah’ın en büyük uğraşı ve sorunu Türkmen göçleri olmuştur. Sultanlar İslam Dünyasının koruyucusu olarak İslam ülkelerini Türkmen hücumlarına karşı savunurken, bir yandan da Türkmenlere yer ve yurt bulmak zorunda kamışlardır.

Safranbolu’yla ilgili bir kayıtta, 1074 yılında Ankara’dan Kastamonu’ya gelen Bizans ordusunu yolda Türkmenlerin bozguna uğrattığıdır. Bu da Türkmenlerin Safranbolu’ya daha önce yerleştiklerinin bir kanıtıdır.

Safranbolu’da Türklerin kesin egemenliği 1190 yılı dolaylarında gerçekleşmiştir. O dönemde Selçuklu sultanı II. Kılıç Aslan’ın Ankara bölgesi meliki olan oğlu Muhiddin Mesur Şah, Kastamonu civarında savaşlar yapmış ve o dönemde adı “ Dadybra” olan Safranbolu kalesini 4 ay süreyle kuşatmıştır. Hristiyan halkın şehri terk etmesi kaydıyla hayatlarını bağışlamıştır ve Türkleri yerleştirmiştir. Bu olaydan sonra “ Dadybra” olan Safranbolu’nun adı “ Zalifre” olarak değişmiştir ( Akman; 2004: 28).

Safranbolu tarih boyunca çeşitli uygarlıklar arasında el değiştirdiği gibi Türklerle Bizanslılar arasında ve hatta Türk Beylikleri ile Osmanlılar arasında da el değiştirmelere konu olmuştur. 1213-1280 yılları arasında Çobanoğlu Beyliğinin egemenliğinde kalan

Şekil

Tablo 4.1. Araştırmaya Katılanların Yaş Aralığı
Tablo 4.2. Araştırmaya Katılanların Medeni Durumu
Tablo 4.4. Araştırmaya Katılanların Safranbolu’da İkamet Durumları

Referanslar

Benzer Belgeler

Renkli Doppler ultrasonografi ile 38 ekstremitenin 21'inde, venografik inceleme ile, aynı 38 ekstremitenin 28'inde derin ven trombozu tespit edildi.. Renkli Doppler

Öğrenci ile aramızda samimiyeti aşan durumlar meydana geldi 3 10 30 Tablo 3 incelendiğinde, öğretmenlerin ev ziyareti sonunda öğrenci ve ailede meydana gelen şu

Tasvir şiirde estetik bir zevk oluşturulması; hikaye ve romanda ise her- hangi bir kahramanın sahneye çıkması ve onun bir durum içerisinde yerini alması, hadisenin

(Daha geniş bilgi için bkz. Sıbyan mektebi seviyesinde olan bu mektep Topkapı Sarayı'nın Harem Dairesinde, Darusseade ağasının bulunduğu binanın üst katındaydı.

Matematiğin sabit bir yetenek olduğu inancı, matematik başarısı ile ilgili olumsuz bir düşünceyi içerdiği için bu inancı onaylamaya ilişkin üniversite veya bölge

( Mavi turnusol kırmızıya döner pH kağıdında ise pH değeri 3-5 aralığında bir değere değişir.).. Türkiye'deki İlköğretim Okullarında VILI. Sınıf Fen Bilgisi

We first show that the optimal estimation can be achieved through the diffusion of all the time stamped observations for any arbitrary network and prove that the team optimality

Giysinin model ve kesim özellikleri: Uzun kare takma kollu, yaka yırtmacı bant ile temizlenen, gömlek boyu kalçaya kadar ve belden dikişli, dikişten aşağı farklı