• Sonuç bulunamadı

2.4. Safranbolu Tarihi, Gelenek ve Görenekleri

2.4.1. Safranbolu’nun Tarihi

Şehir eski çağlarda Homeros’un İlyada destanında geçen Paflagonya bölgesinde yer almakta ve bilinen tarihi M.Ö. 3000 yıllarına kadar gitmektedir. M.Ö. 3000 ve 4000 tarihlerine dayanan Tümülüsler Safranbolu’nun uzun bir tarihi olduğunu göstermektedir.

23

Şehir, Theodoropolis, Flaviopolis, Dadibra, Hadrianapolis ve Germia gibi antik ve ünlü kasabalara ev sahipliği yapmıştır. Safranbolu bölgesinde bilinen ilk medeniyetler Hititlerin komşuları olan Zalparlar ve Gaspalardır.

Bölgede sırası ile Frigler, Hititler, dolaylı yollardan Persler, Lidyalılar, Helenistik Krallıklar ( Pondlar), Selçuklular, Romalılar, Candaroğulları, Çobanoğulları ve Osmanlılar egemenlik kurmuşlardır.

Büyük Selçuklu Devleti’nin kurulmasından sonra Türklerin Anadolu’da ilerlemeleri hız kazanmıştır. Malazgirt Savaşıyla Anadolu’nun kapısı açıldıktan sonra Safranbolu ve civarına da göçebe Türkler yavaş yavaş yerleştirilmeye başlanmıştır. Türkmen boyları, Anadolu içinde büyük bir hızla batıya doğru ilerleyerek önce Kastamonu- Ankara- Eskişehir- Kütahya- Denizli hattını tutmuş ve daha sonra kuzeyde bu hattın batısını zorlayarak Kastamonu-Safranbolu-Gerede hattı üzerine yerleşmişlerdir. İlerlemeler sonucunda Süleyman Şah 1075 yılında İznik’i alarak Anadolu Selçuklu Devletinin kuruluşunu tamamlamıştır. 1077 yılında da Süleyman Şah Anadolu Selçuklu tahtına geçmiştir.

Büyük Selçuklu İmparatorluğunu kuranlar Oğuzlar olduğu gibi yıkanlarda yine onlar olmuştur. Devletin gelişme ve yükselme devrinin sultanları olan Tuğrul Bey, Alparslan ve Melikşah’ın en büyük uğraşı ve sorunu Türkmen göçleri olmuştur. Sultanlar İslam Dünyasının koruyucusu olarak İslam ülkelerini Türkmen hücumlarına karşı savunurken, bir yandan da Türkmenlere yer ve yurt bulmak zorunda kamışlardır.

Safranbolu’yla ilgili bir kayıtta, 1074 yılında Ankara’dan Kastamonu’ya gelen Bizans ordusunu yolda Türkmenlerin bozguna uğrattığıdır. Bu da Türkmenlerin Safranbolu’ya daha önce yerleştiklerinin bir kanıtıdır.

Safranbolu’da Türklerin kesin egemenliği 1190 yılı dolaylarında gerçekleşmiştir. O dönemde Selçuklu sultanı II. Kılıç Aslan’ın Ankara bölgesi meliki olan oğlu Muhiddin Mesur Şah, Kastamonu civarında savaşlar yapmış ve o dönemde adı “ Dadybra” olan Safranbolu kalesini 4 ay süreyle kuşatmıştır. Hristiyan halkın şehri terk etmesi kaydıyla hayatlarını bağışlamıştır ve Türkleri yerleştirmiştir. Bu olaydan sonra “ Dadybra” olan Safranbolu’nun adı “ Zalifre” olarak değişmiştir ( Akman; 2004: 28).

Safranbolu tarih boyunca çeşitli uygarlıklar arasında el değiştirdiği gibi Türklerle Bizanslılar arasında ve hatta Türk Beylikleri ile Osmanlılar arasında da el değiştirmelere konu olmuştur. 1213-1280 yılları arasında Çobanoğlu Beyliğinin egemenliğinde kalan

24

Safranbolu'nun siyasi tarihi bu tarihten itibaren yaklaşık elli yıllık bir süre için netliğini kaybetmektedir. Bir kısım yazarlar bu dönemde Safranbolu'da Umur Beyin bağımsız bir Türk beyliği kurduğu görüşündedirler ve bu görüş Bizans kaynaklarınca da desteklenmektedir. Bu dönemde Gerede ile Safranbolu arasında ilişkiler bulunduğu ve İbn Batuta'nın sözünü ettiği Gerede Beyliğinin merkezinin Safranbolu olduğu ileri sürülmektedir (www.cincihan.com/dosyalar/safranbolu-2.html).

Candaroğlu Süleyman Paşa Safranbolu'yu 1326 yılında kendi egemenlik sahasına katmıştır. 1332 yılında Safranbolu'yu ziyaret eden İbn Batuta şehrin o günkü durumu ile ilgili ayrıntılı bilgiler vermektedir. Safranbolu'nun Osmanlılar tarafından ilk olarak alınışı muhtemelen 1354 yılında Osmanlı Sultanı Orhan Beyin oğlu ve Rumeli Fatihi olarak bilinen Şehzade Gazi Süleyman Paşa tarafından gerçekleştirilmiştir. Ancak karşı bir görüş bu tarihlerde yörenin Candaroğullarının egemenliğinde bulunduğunu, Safranbolu'daki Gazi Süleyman Paşa Vakfı ile bu vakfa bağlı eserlerin Candaroğlu Beyi, I.Süleyman Paşa'ya ait olduğunu ileri sürmektedir. Bu tarihten sonra Safranbolu yine Osmanlılar ile Candaroğulları arasında el değiştirmiştir. 1402 yılında Yıldırım Beyazıt'ın Timur'a

yenilmesi ile başlayan "Fetret Döneminde" ise yörede iç savaşlar yaşanmıştır ( www.showtvnet.com/gezi/yurtici/safranbolu/tarihi.html).

I. Mehmet'in (Çelebi Sultan Mehmet) Osmanlı birliğini yeniden sağlamasının ardından, 1416 yılında Osmanlı Ordusu Candaroğulları Beyliği'nin üzerine yürümüş ve bu seferde Safranbolu yeniden Osmanlı ülkesine katılmıştır.

Osmanlı döneminde Safranbolu iki kazadan meydana gelmektedir. Birincisi merkezde bulunan "Medine-i Taraklı Borlu" diğeri bugünkü Yörük Köyü'nde bulunan "Yörükan-i Taraklı Borlu"dur. Önceleri Bolu Sancağına bağlı bu iki kaza bu sancağın lağvedilmesiyle 1692'de Kastamonu'ya bağlanmıştır.1826 yılında bağımsız Viranşehir Sancağı olarak yeni bir idari yapıya kavuşturulan Safranbolu, 1846 yılında Kastamonu vilayet yapılarak buraya bağlı sancak haline getirilmiştir. 1870 yılında Osmanlı'da idari yapı yeniden düzenlenmiş, Safranbolu kaza yapılarak Kastamonu Sancağına bağlanmıştır. Aynı yıl ilçede belediye kurulmuş ve ilk belediye başkanı Hacı MuhammetAğa olmuştur. Safranbolu 1927 yılında Zonguldak Vilayetine bağlanmıştır. 1945 te Ulus Bucağı, 1953 de Eflani ve Karabük Bucakları Safranbolu'dan ayrılarak ilçe haline getirilmişlerdir.

25

Demir-Çelik endüstrisinin burada kurulması ile Karabük hızlı bir gelişme göstermiş, 1995 yılında il statüsüne kavuşturulmuş ve Safranbolu Karabük iline bağlanmıştır.

Safranbolu çok eskilere dayanan tarihi geçmişi içerisinde, bilinen en üstün ekonomik ve kültürel düzeyine Osmanlı Döneminde varmıştır. 17. yy.'da İstanbul-Bolu- Amasya-Tokat-Sivas Kervan yolunu Sinop'a bağlayan yol, Gerede-Safranbolu-Kastamonu güzergahını izlemekteydi. Safranbolu'nun bu yol üzerinde önemli bir konaklama merkezi oluşu, bölgede ticaretin gelişimine imkan sağlayarak yöreyi hızla zenginleştirmiştir. Bugün Çarşı kesiminde aynen korunmakta olan Cinci Hanı'nın ihtişamı o günün hareketliliğinin göstergesidir.

Yöre halkının İstanbul ile ve Osmanlı Sarayı ile yakın ilişkileri olmuş, Safranbolulu Cinci Hoca Anadolu Kazaskerliğine kadar yükselmiştir(1644). Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa bir dönem Safranbolu'da ikamete tabi tutulmuş, sonrasında bir cami yaptırmış ve bu cami 1661 yılında ibadete açılmıştır. Safranbolulu olup sadrazamlığına kadar yükselen İzzet Mehmet Paşa'da Çarşı kesiminde bir cami yaptırmıştır.

Safranbolu bu dönemde İstanbul'la yoğun ilişkilerinin yanında Kastamonu ile de ilişki içindedir. Yöre insanları zamanla İstanbul'a ve Kastamonu'ya giderek buralarda iş edinmeye başlamışlar, nakliyecilik, fırıncılık ve benzeri iş alanlarında söz sahibi olmuşlardır.

İstanbul ve Kastamonu ile yaşanan iliş-kiler, ticarette ve üretimde edinilen deneyim ve Ekonomik güç zaman içinde Safranbolu'nun gelişimini biçimlendirmiştir. Çarşı'da ve Bağlar'da biri kışlık ve diğeri yazlık olmak üzere yüksek kültür düzeyinde iki yerleşim oluşmuştur. Bu kültürel birikimin ve zenginliğin sonucu olarak gerek kentleşmede, gerek konut kalitesinde ve gerekse insan ilişkilerinin düzenlenmesinde zirveye varılmıştır. Çarşı kesiminde dericilik, yemenicilik, demircilik, bakırcılık, manifaturacılık, semercilik, nalbantlık ve kereste ticareti son derece gelişmiştir. İş alanları lonca düzeni içinde ayrı çarşılar şeklinde organize olmuşlardır.

Safranbolu, sahip olduğu ekonomik gücü ve insan kaynaklarını Kurtuluş Savaşı sırasında büyük özveriyle kullanmıştır. Bu savaşta ordunun ayakkabı ihtiyacı büyük ölçüde Safranbolu'dan karşılanmıştır. Orduya çok sayıda asker de gönderen Safranbolu en çok şehit veren yerler arasındadır.

26

Safranbolu'nun eski tarihi ile ilgili olarak bugün halen mevcut olan eserler höyükler, kaya mezarları, kabartmalar ve Sipahiler Köyünde bulunan Roma Tapınağıdır. Yoğun kalıntıların bulunduğu Hacılarobası civarında henüz yeterli kazı ya da araştırma yapılmamıştır. Kıranköy kesiminde bulunan ve bugün cami (Ulucami) olarak kullanılmakta olan Hagios Stephanos Kilisesinin Theodora tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Bunların dışındaki eserler çoğunlukla Türklerin egemen olduğu dönemlere ve özellikle Osmanlı Dönemine aittir.

(http://site.mynet.com/deligozlerbagevi/konuk/id5.htm).

Safranbolu’nun tarih boyunca değişen isimlerine kısaca yer verir isek;

 Belgelerde bilinen ilk tarihi Bizans Dönemi olan Safranbolu’nun adı “ Dadybra” (Dadibra)dır. Müslüman Arap akımlarına karşı kurulmuş müstahkem bir kaledir.

 1196 tarihinde Selçuklular zamanında kentin adı “ Zalifre” olmuştur.

 Beylikler dönemi ve Osmanlının ilk zamanlarında kentin adı “ Borglu ve Borlu” olarak anılmıştır.

 16.yy’da yöreye yerleşen Taraklı Aşiretinden dolayı ismi “ Taraklıborlu” olmuştur.

 Osmanlılar döneminde kullanılan diğer isimleri ise; 18.yy ortalarında “ Zağfiran-ı Borlu”, 19 yy ikinci yarısında “Zağfiran-ı Benderli”, 19. yy’ın son çeyreğinden itibaren “ Zağfiranbolu” son olarakta “ Zafranbolu” ve “ Safranbolu” biçimine dönmüştür. (Anonim, 2009: 49)

Safranbolu'nun Türkler döneminde taşıdığı adların sonunu da bulunan borglu ve borlu eklerinin Hint Avrupa dillerinde "kale" anlamına gelen "borg, burg" keli-melerinden türediği ve "kaleli şehir" anlamında kullanıldığı ve sonradan "bolu" şekline geldiği, tarih araştırmacısı Hulusi Yazıcıoğlu'na ait eserde ifade edilmektedir.

Benzer Belgeler