• Sonuç bulunamadı

ANADOLU TAKILARINDAKİ MOTİFLER İLE TUNUS TAKILARINDAKİ MOTİFLERİN İNCELENMESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ANADOLU TAKILARINDAKİ MOTİFLER İLE TUNUS TAKILARINDAKİ MOTİFLERİN İNCELENMESİ"

Copied!
152
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EL SANATLARI EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI BİLİM DALI

ANADOLU TAKILARINDAKİ MOTİFLER İLE TUNUS

TAKILARINDAKİ MOTİFLERİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS (MASTER) TEZİ

HAZIRLAYAN FATMA ŞENTÜRK

(2)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EL SANATLARI EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI BİLİM DALI

ANADOLU TAKILARINDAKİ MOTİFLER İLE TUNUS

TAKILARINDAKİ MOTİFLERİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS (MASTER) TEZİ

HAZIRLAYAN Fatma ŞENTÜRK

TEZ DANIŞMANI Prof. Tevhide ÖZBAĞI

(3)

iii

Fatma Şentürk’ün “Anadolu Takılarındaki Motifler ile Tunus Takılarındaki Motiflerin İncelenmesi” başlıklı tezi 01 /02 /2008 tarihinde, jürimiz tarafından Geleneksel Türk El Sanatları Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza Üye (Tez Danışmanı):……… Üye : ……….. Üye : ……….. Üye : ……….. Üye : ………..

(4)

iv

unsuru olmanın yanı sıra bir milletin sosyal yaşamıyla ilgili pek çok bilgiyi de barındırmaktadır.

İnsan daima güzeli sever, güzele ulaşmaya çalışır. Bu nedenle insanoğlu varolduğundan bu yana kendisini, yaşadığı ortamı, kullandığı eşyaları yaşadığı dönemin koşullarına, o dönemin zevklerine göre süsleyerek daha güzel olmasına çalışmıştır. Bu süsleme işini ise bir takım motifler yardımıyla yapmıştır.

Takılar insan yaşamında oldukça önemli bir yere sahiptir. Yaşanan bir olaydan ders çıkarılması amacıyla “Bu senin kulağına küpe olsun”, bir meslek yada sanat sahibi olmanın önemini vurgulamak için “Kolunda altın bileziğin olsun” gibi aşina olduğumuz atasözleri takının değerini vurgulamaktadır.

Takılar, eskiden daha çok bir tılsım olarak kullanılmıştır. Takılar bu gizemli güçlerini ise motiflerinden almaktadır. Konumuz olan takılardaki motifler, aslında anlam yüklenmiş pek çok mesajı da barındıran birer semboldür. Bu çalışmada Anadolu-Türk takılarında kullanılmış olan motiflerin neler olduğu ve anlamları ile Tunus takılarındaki motifler incelenecektir.

Bu çalışmanın konusunun belirlenmesinden itibaren her aşamasında beni yönlendiren ve yardımlarını hiçbir zaman esirgemeyen değerli hocam Sayın Prof. Tevhide Özbağı’ya teşekkür ederim. Tunus takılarıyla ilgili kaynakları elde etmemde bana yardımcı olan Ankara Tunus Büyükelçiliği çalışanlarına teşekkür ederim. Ankara Estergon Etnografya Müzesi çalışanlarına, Ankara Etnografya Müzesi çalışanlarına ve bu çalışmanın ortaya çıkmasında emeği geçen herkese teşekkür ederim.

Fatma ŞENTÜRK Aralık – 2007

(5)

v

ŞENTÜRK Fatma, Yüksek Lisans (Master) Tezi Geleneksel Türk El Sanatları Eğitimi Bilim Dalı

Tez Danışmanı: Prof. Tevhide ÖZBAĞI Aralık – 2007

Araştırmada, Anadolu ve Tunus kadın takıları çeşitleri, takılarda kullanılan süsleme teknikleri, takı motifleri ve kompozisyon özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Araştırmanın evrenini, Ankara Estergon Etnografya Müzesinde ve Ankara Etnografya Müzesinde bulunan Anadolu kadın takıları ile literatür ve elektronik ortamda yapılan araştırmalarda bulunan Tunus kadın takıları oluşturmaktadır. Evren içinden 50 adet Anadolu kadın takısı ve 25 adet Tunus kadın takısı örneklem olarak seçilmiştir.

Anadolu’da ve Tunus’ta kullanılan kadın takı çeşitleri, bu takılarda kullanılan süsleme teknikleri ve motif özeliklerinin ortaya konulması bulgular ve yorum kısmında ele alınmıştır.

Araştırma sonucunda, Anadolu ve Tunus takılarındaki motiflerin birbirine benzediği ortaya çıkmıştır. Anadolu takılarında geometrik, bitkisel, sembolik motifler oldukça fazla kullanılmaktadır. Tunus takılarında geometrik motifler, figürlü motiflerden “balık”, sembolik motiflerden “el” yoğun olarak kullanılmaktadır. Anadolu ve Tunus’ta kadınlar takıları baş, boyun, bilek, göğüs süslemesinde yoğun olarak kullanmaktadır.

Araştırma örneklemini oluşturan Anadolu ve Tunus kadın takılarından oluşan katalog bulunmaktadır. Takılara ait fotoğraflar ve çizimler ile takı çeşidi, süsleme tekniği, motifi ve kompozisyon özellikleriyle ilgili bilgiler yer almaktadır.

(6)

vi

ŞENTÜRK Fatma, Postgraduate (Master) Thesis Department of Traditional Turkish Handicrafts Education

Thesis Advisor: Prof. Dr. Tevhide ÖZBAĞI December – 2007

In the research work, the kinds of Anatolian and Tunisianwoman jewelries, the ornament techniques used in the jewelries and the evaluation of the motifs and the composition features are targeted.

The universe of the research is formed by the Anatolian woman’s jewelries, being present at the Estergon Ethnography Museum in Ankara and the Ethnography Museum in Ankara, and by the Tunisian woman’s jewelries, being present in the literature researches and the researches made in the electronic form. 50 numbers of Anatolian Woman’s Jewelry and 25 numbers of Tunisian Woman’s Jewelry are selected as sampling from inside of the universe.

The kinds of woman’s jewelry used in Anatolia, the ornament techniques used in these jewelries and stating of the motif features are mentioned in the part of findings and interpretations.

At the end of the research, it is seen that the motifs in the Anatolian and Tunisian jewelries resemble to each other. The geometrical, botanical, symbolical motifs are used largely in the Anatolian jewelries. In Tunisian jewelries, the geometrical motifs are used mostly, “fish” from the motifs with figures and “hand” from the symbolic motifs. The women in Anatolia and Tunisia use extremely the jewelries in the ornaments of head, neck, wrist and breast.

The catalog which consists of Anatolian and Tunisian woman’s jewelries forming the sampling of the research is present. The information related to the photographs and drawings belonging to the jewelries, the sorts of jewelries, the ornament technique, the motifs and the composition features take place.

(7)

vii ÖZET………...v ABSTRACT………..vi İÇİNDEKİLER……….vii ŞEKİLLER LİSTESİ...xi ÇİZİMLER LİSTESİ………....xv TABLOLAR LİSTESİ………xvii BÖLÜM I………1 1. GİRİŞ………...1 1.1 Problem……….1 1.2 Amaç………...1 1.3 Önem………... 2 1.4 Sınırlılıklar……….2 1.5 Tanımlar……….3 BÖLÜM II………...4 2. İLGİLİ KAYNAKLAR………..4 2.1 Takının Tanımı ………...4 2.2 Takının Tarihi ………...4 2.3 Anadolu’da Takı………6

2.3.1 Selçuklu Devletinde Takı………..………..7

2.3.2 Osmanlı Devletinde Takı………..………..8

2.4 Tunus’ta Takı ………..9

2.5 Takının Önemi ve Kullanım Amaçları………10

2.6 Takı Çeşitleri ………..12

2.6.1 Takanın Cinsiyetine Göre Takılar……….12

2.6.1.1 Kadın Takıları………..12

2.6.1.1.1 Kullanım Yerlerine Göre Kadın Takıları………...12

2.6.1.1.1.1 Baş Süslemesinde Kullanılan Takılar………..12

(8)

viii

2.6.1.1.1.1.6 Tarak………...15

2.6.1.1.1.1.7 Hızma………..16

2.6.1.1.1.2 Boyunda Kullanılan Takılar………...16

2.6.1.1.1.2.1 Kolye ve Gerdanlık………..16

2.6.1.1.1.2.2 Hamaylı………17

2.6.1.1.1.3 Bele Takılan Takılar………..17

2.6.1.1.1.3.1 Kemer ve Kemer Tokaları……….. 17

2.6.1.1.1.4 Göğse Takılan Takılar………19

2.6.1.1.1.4.1 Broş………..19

2.6.1.1.1.5 Bileğe Takılan Takılar………20

2.6.1.1.1.5.1 Bilezik………...20

2.6.1.1.1.5.2 Halhal………20

2.6.1.1.1.6 Parmaklara Takılan Takılar……….21

2.6.1.1.1.6.1 Yüzük………21

2.7 Takıda Kullanılan Süsleme Teknikleri………...21

2.7.1 Kazıma (Çalma) Tekniği………..22

2.7.2 Kabartma (Repousse) Tekniği……….22

2.7.3 Kalıpla Kabartma (Stampa Basma) Tekniği……… 22

2.7.4 Ajur (Delik İşi, Kesme) Tekniği……….. 23

2.7.5 Telkari ve Granül Tekniği……… .. 23

2.7.6 Kakma Tekniği………24

2.7.7 Savatlama (Niello) Tekniği………..24

2.7.8 Değerli Taş, Renkli Cam ve Mine Tekniği………..25

2.7.9 Kaplama (Yaldız) Tekniği……….. 25

2.8 Takıda Kullanılan Motifler………26

2.8.1 Bitkisel Motifler………26

2.8.1.1 Yapraklar………..27

(9)

ix

2.8.2 Geometrik Motifler………...29

2.8.2.1 Mührü Süleyman (Altı Köşeli Yıldız)………. 31

2.8.3 Hayvansal Motifler………31

2.8.3.1 Efsanevi ve Mitolojik Hayvan Motifleri……….32

2.8.3.2 Tabiat Kaynaklı Hayvan Motifleri ……….32

2.8.3.2.1 Balık………..33 2.8.3.2.2 Kuş………34 2.8.3.3 Rumiler……….. 34 2.8.4 Sembolik Motifler………35 2.8.4.1 El (Hz. Fatma’nın Eli)……….35 2.8.4.2 Göz………..37 2.8.4.3 Ay Yıldız……….38 2.8.5 Yazılı Motifler………..39 2.9 Literatür Özetleri………40 BÖLÜM III………..42 3. YÖNTEM………42 3.1 Araştırmanın Modeli……….42 3.2 Evren ve Örneklem………...42 3.2.1 Evren……… 42 3.2.1 Örneklem………. 42

3.3 Veri Toplama Tekniği ………. 43

3.4 Verilerin Analizi………43

BÖLÜM IV………..44

4. BULGULAR VE YORUM………..44

4.1 Anadolu Takı Örnekleri……….44

4.1.1 Anadolu Takı Örneklerinin Frekans ve Yüzdelik Oranlarının Değerlendirilmesi………...95

(10)

x

5. SONUÇ VE ÖNERİLER………..129

5.1 Sonuç……….. 129

5.2 Öneriler………. 131

(11)

xi

Şekil 3 : Küpe ……….15

Şekil 4 : Tarak……….15

Şekil 5 : Gerdanlık ……….16

Şekil 6 : Van Yöresine Ait Hamaylı ……….17

Şekil 7 : Kemer………18

Şekil 8 : Kemer Tokası………18

Şekil 9 : Kuşak Tokası……….18

Şekil 10 : Göğüs Takılarıyla Süslenmiş Tunuslu Kadınlar………19

Şekil 11 : Bilezik………20

Şekil 12 : Halhal……….20

Şekil 13 : Kalıpla Kabartma Tekniğiyle Süslenmiş Kolye………23

Şekil 14 : Penezleri Ajur Tekniğiyle Yapılmış Tunus yada Libya Gerdanlığı……..23

Şekil 15 : Telkari ve Granül Tekniği İle Süslenmiş Kemer Tokası………...24

Şekil 16 : Savat ve Kabartma Tekniği İle Süslenmiş Bilezik………25

Şekil 17 : Renkli Taşlarla ve Mine Tekniğiyle Süslenmiş Kemer Tokası…………25

Şekil 18 : Yaprak ve Penç Çiçeklerle Bezenmiş Bitkisel Motifli Tepelik………….27

Şekil 19 : Hatai Motifli Bilezik………..28

Şekil 20 : Natüralist Çiçekli Broş ……….29

Şekil 21 : Geometrik Motiflerden Dikdörtgen ve Üçgen Formun Kullanıldığı Anadolu Hamaylısı……….30

Şekil 22 : Geometrik Motif Formlu Tunus Takıları ……….30

Şekil 23 : Altı Köşeli Yıldız (Mührü Süleyman) Motifli Kemer Tokası………… . 31

Şekil 24 : Ejderha Başlı Bilezik……….32

Şekil 25 : Kuzey Afrika Takısında Balık Motifleri………...33

Şekil 26 : Rumi Motifli Bilezik……….35

Şekil 27 : Penezlerinde El Motifi Bulunan Kemer Tokası………36

Şekil 28 : Geleneksel Gümüş Kadın Takılarında Kullanılan El Motifleri………….36

(12)

xii

Şekil 34 : Yazı İle Süslenmiş Yüzük………....39

Şekil 35 : Tepelik………..45 Şekil 36 : Tepelik………..46 Şekil 37 : Tepelik………..47 Şekil 38 : Tepelik………..48 Şekil 39 : Tepelik………..49 Şekil 40 : Fes Süsü………50

Şekil 41 : Fes Süsü (Baş Gümüşü)………51

Şekil 42 : Fes Süsü………52

Şekil 43 : Fes Süsü (Saçlık)………..53

Şekil 44 : Alınlık………...54 Şekil 45 : Alınlık………...55 Şekil 46 : Zülüflük………56 Şekil 47 : Küpe………..57 Şekil 48 : Küpe………. 58 Şekil 49 : Küpe………. 59 Şekil 50 : Tarak……….60 Şekil 51 : Kolye……….61 Şekil 52 : Kolye……….62 Şekil 53 : Hamaylı……….63 Şekil 54 : Muskalık………64

Şekil 55 : Broş Takı……….. 65

Şekil 56 : Broş………66

Şekil 57 : Kemer Tokası………....67

Şekil 58 : Kemer Tokası………68

Şekil 59 : Kemer Tokası………69

Şekil 60 : Kemer Tokası………70

(13)

xiii Şekil 66 : Bilezik……….76 Şekil 67 : Bilezik……….77 Şekil 68 : Bilezik……….78 Şekil 69 : Bilezik……….79 Şekil 70 : Bilezik……….80 Şekil 71 : Bilezik……….81 Şekil 72 : Bilezik……….82 Şekil 73 : Bilezik……….83 Şekil 74 : Bilezik……….84 Şekil 75 : Bilezik……….85 Şekil 76 : Bilezik……….86 Şekil 77 : Bilezik……….87 Şekil 78 : Bilezik……….88 Şekil 79 : Bilezik……….89 Şekil 80 : Bilezik……….90 Şekil 81 : Bilezik……….91 Şekil 82 : Bilezik……….92 Şekil 83 : Yüzük………..93 Şekil 84 : Yüzük………..94 Şekil 85 : Küpe………100 Şekil 86 : Küpe………101 Şekil 87 : Küpe………102 Şekil 88 : Küpe………103 Şekil 89 : Küpe………104 Şekil 90 : Baş Süsü………..105 Şekil 91 : Gerdanlık………106 Şekil 92 : Gerdanlık………107 Şekil 93 : Göğüs Takısı………...108

(14)

xiv

Şekil 98 : Broş………113

Şekil 99 : Elbise Tokası………..114

Şekil 100 : Elbise Tokası………115

Şekil 101 : Elbise Tokası………116

Şekil 102 : Elbise Tokası (Broş)….………117

Şekil 103 : Elbise Tokası (Broş)….………118

Şekil 104 : Elbise Tokası (Broş)….………119

Şekil 105 : Elbise Tokası (Broş)….………120

Şekil 106 : Kuşak Tokası……….121

Şekil 107 : Bilezik………122

Şekil 108 : Halhal (Ayak bileği halkaları) ………...123

(15)

xv Çizim 2 : Tepelik……….46 Çizim 3 : Tepelik……….47 Çizim 4 : Tepelik……….48 Çizim 5 : Tepelik……….49 Çizim 6 : Fes Süsü………...…50 Çizim 7 : Alınlık………..54 Çizim 8 : Alınlık………..55 Çizim 9 : Zülüflük………56 Çizim 10 : Küpe……….57 Çizim 11 : Küpe……….59 Çizim 12 : Muskalık………...64

Çizim 13 : Broş Takı………..65

Çizim 14 : Broş………..66

Çizim 15 : Kemer Tokası………..67

Çizim 16 : Kemer Tokası………..68

Çizim 17 : Bilezik……….73 Çizim 18 : Bilezik……….74 Çizim 19 : Bilezik……….75 Çizim 20 : Bilezik……….76 Çizim 21 : Bilezik……….77 Çizim 22 : Bilezik……….78 Çizim 23 : Bilezik……….79 Çizim 24 : Bilezik……….81 Çizim 25 : Bilezik……….82 Çizim 26 : Bilezik……….84 Çizim 27 : Bilezik……….85 Çizim 28 : Bilezik………..86 Çizim 29 : Bilezik……….87

(16)

xvi Çizim 34 : Yüzük………..93 Çizim 35 : Yüzük………..94 Çizim 36 : Küpe………...100 Çizim 37 : Küpe………...103 Çizim 38 : Küpe………104 Çizim 39 : Gerdanlık……… 106 Çizim 40 : Göğüs Takısı………..108 Çizim 41 :Göğüs Takısı………...109 Çizim 42 : Göğüs Takısı………..110 Çizim 43 : Hamaylı………..112 Çizim 44 : Broş………113

Çizim 45 : Elbise Tokası………..115

Çizim 46 : Elbise Tokası………..116

Çizim 47 : Elbise Tokası (Broş)………...117

Çizim 48 : Elbise Tokası(Broş)……….118

Çizim 49 : Elbise Tokası(Broş)………119

Çizim 50 : Bilezik………122

Çizim 51 : Halhal (Ayak Bileği Halkaları)………..123

(17)

xvii

Tablo 2 : Anadolu Takı Çeşitleri ………...96

Tablo 3 : Anadolu Takı Örneklerinde Yer Alan Süsleme Teknikleri……….97

Tablo 4 : Anadolu Takı Örneklerinde Yer Alan Motifler………...98

Tablo 5 : Tunus Takı Çeşitlerinin Bulunduğu Yer………125

Tablo 6 : Tunus Takı Çeşitleri ………..126

Tablo 7 : Tunus Takı Örneklerinde Yer Alan Süsleme Teknikleri………127

(18)

Yeryüzündeki her milletin kültürünü yansıtan kendisine has özellikleri vardır. El sanatları da geçmişten günümüze kadar gelen birer maddi kültür mirası olarak nitelendirilmektedir.

Geleneksel el sanatlarından maden sanatı ve içinde yer alan takılar, diğer sanat eserleri gibi önemli birer kültürel miras olma özelliğine sahiptir. Takılar, aynı zamanda birer sembol olma özelliği de taşımaktadır.

Bu araştırma için seçilen çalışma alanları Anadolu ile Tunus’tur. Araştırma için Türkiye dışında Tunus’un seçilmesi şu nedenlerle olmuştur.

“Tunuseli, yerel el sanatlarını ulusala kazandırma ve küreselleştirme aşamaları bakımından incelenmeye değer bir halkbilim yaşayan müzesi özelliği taşımaktadır. Özellikle Türkiye gibi, kültür ürünlerinin yerelden ulusala ve küresele kazandırılması süreçlerinde kurumlaşma bakımından geç kalmış ülkeler için Tunuseli kayda değer bir model oluşturmaktadır.” (Oğuz, 2002, 135).

1.1. Problem

Anadolu’da ve Tunus’ta kullanılan kadın takılarının motif özeklikleri ile ilgili yayınların çok yetersiz olduğu hatta Tunus ile ilgili yayınların olmadığı problem olarak ele alınmış, alt problem ise şu şekilde belirlenmiştir.

Anadolu’da ve Tunus’ta kullanılan kadın takılarının çeşitleri, takılarda kullanılan süsleme teknikleri, takılarında yer alan motif ve kompozisyon özellikleri nelerdir?

1.2. Amaç

Araştırmanın amacı, Anadolu’da ve Tunus’ta kullanılan kadın takı çeşitleri, bu takılarda kullanılan süsleme teknikleri ve motif özeliklerinin incelenmesidir.

(19)

Bu genel amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara cevap aranacaktır. - Anadolu ve Tunus kadın takı çeşitlerini nelerdir?

- Anadolu ve Tunus kadın takılarında hangi süsleme teknikleri kullanılmıştır? - Anadolu ve Tunus kadın takılarında yer alan motif ve kompozisyon özellikleri nelerdir?

1.3. Önem

Plastik sanatlar içersinde diğer sanatlar kadar önemli bir yeri olan takı sanatının daha iyi tanınması, Anadolu takılarında kullanılan motifler ile Tunus takılarında kullanılan motiflerin tanıtılması, taşıdıkları sözsüz mesajların unutulmaması ve gelecek kuşaklara aktarılması açısından bu çalışma önemlidir.

Bu konunun daha önce araştırılmamış olması, araştırmayı önemli kılmaktadır. Tunus takılarıyla ilgili Türkçe kaynakların bulunmaması nedeniyle de yapılmış olan bu çalışma, konuyla ilgilenenlere yardımcı olması bakımından önemlidir.

1.4. Sınırlılıklar

Bu çalışma Ankara Estergon Etnografya Müzesindeki 33 adet ve Ankara Etnografya Müzesindeki 17 adet olmak üzere toplam 50 adet Anadolu kadın takıları; Tunus’a gidilip yerinde araştırma yapılamadığından dolayı literatür taraması ve elektronik ortam araştırmasında bulunabilen 25 Tunus kadın takılarıyla sınırlandırılmıştır.

Bulunan Anadolu ve Tunus takılarının çeşit, süsleme teknikleri ve motifleriyle araştırma sınırlandırılmıştır. Ayrıca çalışma, literatür taramasında bulunabilen kaynaklarla da sınırlıdır.

(20)

1.5. Tanımlar/ Terimler

Anadolu: Küçük Asya olarak da bilinir. Türkiye topraklarının %97’sini oluşturan, Asya kıtasından batıya doğru uzanmış olan yarımada (Ana Britannica, 2004, Cilt: 2, 66).

Kuyum: Değerli maden ve taşlardan yapılan sanat değeri yüksek takılara denir (Sakaoğlu ve Akbayır, 2000, 111).

Kuyumculuk: Altın ve gümüşten süs eşyası yapma sanatıdır (Payzın, 1985, 44).

Motif: Bir figürün esasını teşkil eden şekil ve unsurlardır (Özbağı, 1989, 27).

Penç: Herhangi bir çiçeğin kuşbakışı görüntüsünün stilize edilmesiyle elde edilen bezeme türüdür (Kılıçkan, 2004, 191).

Penez: Takıların uçlarından sarkan süs parçalarıdır. Süs olarak kullanılan ziynet altın taklidi, sarı tenekeden olan pul (Büyük Sözlük, 1982, 1699).

Stilize Etmek (Stilizasyon) (Üsluplandırmak): Karakteri kaybolmadan değiştirilerek ortaya konan şekil veya motiflerdir.Üsluplandırılmış (Keskiner, 2002, 106).

Süsleme (Tezyinat): Bir şeyi güzel göstermek için üzerine yapılan süsler, nakışlar ve resimlerdir. Bezeme ( Aker, Keskiner, 1978, 30).

Takı: Vücudun çeşitli yerlerine takılan, çeşitli malzeme ve tekniklerle, çeşitli biçimlerde yapılmış olan süs eşyasıdır (Barışta, 2002, 1309).

(21)

2.1 Takının Tanımı

Takı: Vücudun çeşitli yerlerine takılan, çeşitli malzeme ve tekniklerle, çeşitli biçimlerde yapılmış olan süs eşyasıdır (Barışta, 2002, 1309).

Takı: Takı, takmak kelimesinden gelmektedir. Mücevher veya ziynet eşyası olarak da adlandırılan takı, insanların süslenmek amacıyla taktıkları çeşitli taş, maden, doğa ürünleri ve buna benzer malzemelerden yapılmış olan kullanım eşyalarıdır (Özbağı, 1993, 13).

2.2. Takının Tarihi

Takıların ilk kez ne zaman ve ne amaçla kullanıldığı hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte, geçmişinin insanlık tarihi kadar eski olduğu ve doğa- inanç ilişkisi sonucu oluştuğu tahmin edilmektedir (Özbağı, 1989, 2).

Semavi dinlerden önceki tanrıkrallar ve rahipler, sahip oldukları güçleri üzerlerinde taşıdıkları sembollerden, ki bunlar kendilerine tanrılarca bağışlanmıştı, alıyorlardı. Bu simgeler zamanının kıymetli taş ve madenlerinden yapılmıştı ve bunlar takıların kökenini oluşturmaktadır (Kuşoğlu, 1998, 12).

Kökeni çok tanrılı dinlere dayanan takılar, semavi dinler içinde de yerini almıştır (Kuşoğlu, 1998, 12).

Eski çağlarda insanlar takıları, süslenmek için değil inançlarını ifade ettiği, kötülük ve tehlikelerden koruduğu için takmışlardı. Takı ve aksesuarlara ait bulgulara günümüzden 30 bin yıl öncesinde üst paleolitik dönemde mağara duvar resimlerinde, küçük kadın heykellerinde rastlanılır (Sokullu, 2003, 28).

(22)

Paleolitik Çağ’da, mağarada yaşayan insan, doğada bulunan kemik, hayvan dişleri, deniz ve kara hayvanlarının kabukları, çeşitli taşları toplayıp kolyeye dönüştürerek ilk takıyı ortaya koymuşlardır (Demirtaş,1996,3).

İlk Tunç Çağında, takılar gerek malzeme, gerek form yönünden zenginlik kazanmıştır. Özellikle kolyelerde, altın ve küçük boncuklar son derece büyük bir uyum içinde sıralanmışlardır (Demirtaş,1996, 4).

Urartular, maden işçiliğinde çok ileri düzeye gelmişlerdir. Urartulu kuyumcular granülasyon, döküm ve kabartma teknikleriyle güzel objeler yapmışlardır (Yaşayan Anadolu Takıları, 2004, 10).

Friglilerin kuyumculuğa en büyük katkıları, değişik boylarda yapılmış olan fibulalardır (Demirtaş,1996,9).

Batı Anadolu’da kurulmuş olan Lidya uygarlığının kuyumculuğuna en güzel örnekler, Karun hazinelerine aittir. Günümüzde Uşak Müzesinde sergilenen bu eserler arasındaki bilezikler, gerdanlıklar, broşlardaki süsleme tekniklerinin mükemmellikleri etkileyicidir. Mineleme, telkari, granülasyon tekniklerinin dikkat çektiği eserlerde hayvan başları, güneş ve ay motifleri yaygın olarak kullanılmıştır (Yaşayan Anadolu Takıları, 2004, 12).

Doğu ve batı kültürünü kaynaştıran Helen Uygarlığı döneminde takılar da heykel gibi tasarlanmıştır. Bu dönemde Telkari, granülasyon, kabartma teknikleri üstün beceriyle kullanılmıştır. Özellikle taçlar, altından yapılan defne ve meşe yapraklarıyla süslenmiştir. Geçmiş dönemlere oranla süs taşlarında da kullanımın arttığı görülmektedir (Yaşayan Anadolu Takıları, 2004, 12).

Helenistik dönemde, gücün sembolü olan ve güç ile zekâyı ifade etmekte kullanılan “Herakles Düğümü” adı verilen motif moda olmuştur (Demirtaş,1996,10).

Roma dönemi kuyumculuğunda, taş kullanımı dikkat çekmektedir. Süsleme tekniklerine kakmacılığı da ekleyen Romalılar, Helenler gibi hayvan başı motiflerini de sıkça kullanmışlardır (Yaşayan Anadolu Takıları, 2004, 14).

(23)

Roma döneminde takılar, bürokratik amaçlarla veya statü, rütbe belirtmek için de takılırdı. Bu dönemde özellikle yüzüklerin işlevsel amaçları bulunmaktadır. rütbesi yükselenlere veya insanların hayatlarını kurtaranlara yüzükler takılmıştır (Sokullu, 2003, 36).

Bizans sanatının en önemli öğesi Hıristiyanlık olduğundan dolayı kuyumculuğun en temel sembollerinden birisi haç motifiydi. Hz. İsa’yı ve Hıristiyanlığı simgeleyen semboller kuyumculuk üzerinde de belirleyici oldu. Balık, kuş, güvercin, tavus kuşu gibi hayvan figürleri ölümsüzlük, kutsal ruh, cennet gibi kavramları anlatmakta kullanıldı (Yaşayan Anadolu Takıları, 2004, 14).

2.3 Anadolu’da Takı

Anadolu, dünya kuyumculuğunun doğum yeri olarak nitelendirilebilir. Kuyumculuğun ilk örnekleri tunç çağı eserleri arasında yer alır. Alacahöyük, Boğazköy, Truva hazineleri bunu gösterir (Kırtunç, 1990, 77).

Anadolu’da yaşamış tüm uygarlıklar, değerli ve yarı değerli taşlar ve metalleri, birlikte yada ayrı ayrı işleyerek gerek kutsal gerekse sanatsal amaçlara yönelik takı ve benzeri pek çok eser üretmişlerdir (Savaşçın,1985, 11).

Anadolu topraklarında Neolitik çağa ait, Diyarbakır yakınlarındaki Çayönü, Konya yakınlarında olan Çatalhöyük yerleşim alanlarında yapılan kazılarda, çeşitli eşyaların yanı sıra taş, kemik, diş ve yumuşakça kabuklarından yapılmış olan kolye, bilezik gibi takılar da çıkartılmıştır (Köroğlu, 2004, 15).

Anadolu, ilk tunç çağından itibaren altın ve gümüş takıların ve çeşitli süs eşyalarının ana yurdu olarak kabul edilir. Anadolu’da Yunan, Roma ve Bizans dönemlerinde de kuyumculuk oldukça saygın bir sanattı (Sakaoğlu, Akbayır, 2000, 112). Kuyumculuk sanatının zirveye çıktığı en eski merkezse yine Anadolu topraklarındaki Lidya krallığının başkenti Sardes’ti (Sakaoğlu, Akbayır, 2000, 113).

(24)

İlkçağda Anadolu’da kuyumcu ustaları altın, gümüş, bakır üzerine kabartma, kalıpla çakma, telkari, burma, som döküm, savat, kakma, kaplama, oyma, yaldızlama gibi teknikleri büyük ustalıkla uygulamışlardır (Sakaoğlu, Akbayır, 2000, 113).

Anadolu’daki ustalar, sanatkarlar bir yandan kendilerinden önceki kültür mirasına sahip çıkarken, aynı zamanda da yeni göçlerle Anadolu’ya gelen değişik uygarlıkların getirdikleri teknik ve üslupları da özümlemişlerdir, ancak Anadolu’nun özgün karakteri de korunmuştur (Savaşçın,1985, 11).

2.3.1 Selçuklu Devletinde Takı

Selçuklu Türkleri doğu ustalarının teknikleri ile Bizans kuyumcularının tekniklerini birleştirmiş ve yeni bir sentez ortaya koymuşlardır (Kırtunç, 1990, 77).

12.yy ve 13.yy da Anadolu Selçukluları döneminde, Konya, Artuklular döneminde Diyarbakır ve Mardin önemli bir maden yapım merkezi konumundaydı. Selçuklular devrinde altın ve gümüş ziynet eşyaları Konya ve Alaiye’de yapılmaktaydı (Tarih Boyunca Türklerde Altın, 84).

Anadolu Selçukluları çağı, İslam dönemi olmasına rağmen süslemelerde bitkisel ve geometrik şekillerin yanında hayvan motifleri de kullanılmıştır. Selçuklu kuyumculuğunda kazıma, kabartma (repousse), kakma, delik işi, yaldız, savat ve Bizans etkisiyle mineleme tekniklerinin hepsi başarıyla uygulanmıştır (Yaşayan Anadolu Takıları, 2004, 14).

Kakma tekniği, özellikle Selçuklu devrinde, 12.yy.ın ortalarında büyük bir gelişme göstermiştir (Erginsoy, 1978, 40).

Selçuklular zamanında Horasan, Herat, başkent Konya kuyumculuk merkezleriydi. Artuklu beyliğinin kuyumculuktaki önemli merkezleri ise Mardin, Şanlıurfa ve Diyarbakır’dı (Kırtunç, 1990, 77).

(25)

2.3.2 Osmanlı Devletinde Takı

Selçuklu ve Osmanlı kuyumcuları, Davut Peygamberin kuyumculuk mesleğinin piri olduğuna inanmaktaydılar (Kırtunç, 1990, 77).

Osmanlı padişahları hep sanatın bir dalıyla uğraşmışlardır. Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman ise kuyumculuk sanatını öğrenmişler, bu sanatla uğraşmışlardır. Bu nedenle kuyumculuğa “Padişahların Mesleği” de denilmektedir (Sakaoğlu, Akbayır, 2000, 114).

Osmanlılar döneminde İstanbul, dünyanın en önemli kuyumculuk merkezlerinden birisi olmuş ve Asya’dan, Afrika’dan çok değerli taşlar kervanlarla imparatorluk merkezine taşınmıştır (Savaşçın, Türe,1986, 14).

Osmanlı kuyumcuları başlıca iki alanda üretim yaparlardı;

- “Halliyat” denilen salt altın veya gümüşten yapılan türlü ziynet eşyası, “Müzeyyenat” denilen altın veya gümüşten ziynet ve takıların kıymetli taşlarla bezeli olanlar

- “Evani-yi Sim ü zer” denilen, altından ve gümüşten kap kacak, sofra takımları, aydınlatma aygıtları, kutu, çekmece gibi eşyalar

(Sakaoğlu, Akbayır, 2000, 112)

Osmanlılar zamanında kuyumculukta, diğer alanlarda olduğu gibi saray ve halk işi diye ayrım yapılırdı. Saray için yapılan eşyalar kıymetli taşlarla süslenirdi. Halk işi işlerde ise Anadolu’nun çeşitli yörelerinde üretilmiş ve bu yörelerin isimleriyle anılanlar daha çok gümüş, bakır ve pirinç gibi daha ucuz madenlerin kullanıldığı işlerdir (Sakaoğlu, Akbayır, 2000, 99).

Osmanlı kuyumculuğunun merkezi İstanbul idi (Sakaoğlu, Akbayır, 2000, 113). Saray kuyumcuları, halka dönük üretim yapan ustalara ürettikleri modeller, motifler, teknikler ile ilham kaynağı oluyorlardı. (Sakaoğlu, Akbayır, 2000, 114).

(26)

Osmanlı kuyumculuğunda en çok kullanılan maden gümüş olup gümüşçülük en yaygın daldı. Müslüman erkeklerin altın kullanmalarının haram olduğuna ilişkin rivayetler, altına göre daha ucuz olması, üzerinde gümüş bulundurmanın sevap olduğuna inanılması, paslanıp çürümemesi gibi nedenlerle gümüş kullanımı yaygınlaşmıştır (Sakaoğlu, Akbayır, 2000, 116).

Orta Asya kurganlarındaki ziynet eşyaları arasındaki altın, gümüş, eyer süsleri, kemer tokaları ve bunların üzerindeki av ve avcı mücadele sahneleri, Osmanlı elmas işçiliğinde kıvrım dal motiflerine dönüşür. Osmanlı elmas işçiliğinin en güzel örnekleri ise Topkapı Sarayı Hazine Dairesinde yer almaktadır (Türk El Sanatları Araştırma Raporu, 1989, 15).

2.4 Tunus’ta Takı

Tunus mücevherciliğinin geçmişi Kartacalılar döneminin başlangıcına dayanır. Bu dönemden gelen pek çok işaret, şekil ve sembole günümüz takılarında da rastlanabilir (www.artisanat.nat.tn).

Tunus’ta, gümüş mücevherler ayak bileği halkaları, bilezikler veya tokalar şeklinde imal edilir. Eski şekiller koleksiyon ve dekorasyon nesnelerine dönüşmüş aynı zamanda zanaatkarlara daha hafif ve çağdaş takılar yapmalar için esin kaynağı olmuştur (www.socopa.com.tn).

Tunus takıları, büyük doğu takıları grubuna aittir (Sethom, 1994, 79). Tunus takıları, büyük çeşitliliklerine rağmen az sayıda temel öğeden oluşmaktadır. Bu öğelerden başlıcaları halkalar, zincirler, madeni para taklitleri, eller, balıklar, gözenekli gül biçimli bezemeler, inciler, mercanlar ve cam incilerdir. Bu öğeler bazen minelerle bezenmiş altın veya gümüştendir. Mücevherci, gerdanlık ve göğüs takıları imal etmek için zincir ve halkalar kullanır. Halbuki, kadınlar çok sayıda takı oluşturmak için iğne iplik gibi aletler kullanır. Zanaatkar karmaşık teknikler kullanarak altın veya gümüşü bazen gerdanlık, küpe vs oluşturmak için birleştirdiği bir dizi motife dönüştürür yada bunları olduğu gibi satarak yerel tarzlara uygun bir

(27)

şekilde bir araya getirme işini kadınlara bırakır. Tunus takılarının özgünlüğü kadınların takı yapımına katılmasındadır. (Sethom, 1994, 80).

2.5 Takının Önemi ve Kullanım Amaçları

Geçmişten günümüze kadar insanlar takıları, süslenmek, inançlarını yansıtmak ve bir mesaj iletmek amaçlarıyla takmışlardır (Özbağı, 1993, 13).

Toplumlara ait olan takılar, sadece o dönemin takı kullanma geleneği ile ilgili bilgi vermez (Demirtaş, 1996, 40). Takının oluşması, sosyo-kültürel ve psikolojik yaklaşımlar bir kenara bırakılıp, form, işçilik, teknolojik açıdan incelenirse o toplumun bütün teknik özellikleri, mimari yaklaşımları, ekonomik ölçütleri ve sanat tavırları ortaya çıkar. Yani takılar, toplumların yaşam düzeylerini, felsefelerini ve tekniklerini yalın bir biçimde açıklayan objelerdir (Demirtaş, 1996, 41).

Takılar, inançlara ve geleneklere bağlı kalarak da hazırlanmaktadır. Bu amaçla hazırlanan takılar, toplumun inançlarını yansıtması bakımından kutsal sayılmaktadır (Özbağı, 2002, 785).

Takılar sözsüz iletişimde önemli bir paya sahiptir. Takılan takılara göre genç bir kız kadından, çocuk taşıyan kadın taşımayandan, toplum içersinde önemli bir yeri olanı olamayandan ayırt edilebilmektedir (Demirtaş, 1996, 41).

Bir tür deniz kabuğu olan İşçil kabuğu, dokuz, on bin yıldır Anadolu’da, Asya ve Afrika’nın ilkel toplumlarında doğurganlık, üreme, çoğalma muskası olarak kullanmış ve kullanılmaktadır (Savaşçın, 1985, 12).

Takılan takılar bazen bir mensuba aitliğin v.s. simgesi olmuştur. Özellikle, işaret parmağına takılan ve mühür olarak kullanılan yüzükler, kralların, sultanların veya devlet adamlarının, mensup oldukları toplulukların birer sembolüdür (Kuşoğlu, 1998, 96).

(28)

İlk örnekleri Hitit kabartmalarında, Mısır fresklerinde, Buda mabetlerindeki heykellerde görülen Pazıbentler, Osmanlılarda pehlivanların bir sembolü haline gelmiştir. Ayrıca bu dönemde pazıbent takılan kolun daha kuvvetli olacağına inanılırdı (Kuşoğlu, 1998, 74).

Anadolu kadınının kullandığı her takıda, süslenme ve fayda ayrılmaz birer unsurdur. Anadolu kadını, Atalarının destanlaşan öykülerini motiflerle söyler. Anadolu kadınının başını, göğsünü, belini, elini süsleyen takılar, kiminde gözden sakınma, kiminde bereket, sabır ve uğur olur (Payzın, 1985, 44).

Köylü kadın, tarlada çalışırken yılan sokmasına karşı kendisini koruyacağına inandığı kabartma tekniği ile yapılmış ve stilize yılan biçimli gümüş gerdanlıklar takarlar (Payzın, 1985, 45).

Anadolu kadını tarlada çalışırken çocuğunun ayak bileğine taktığı halhalın şıkırtısından çocuğunun nerede olduğunu anlardı (Kuşoğlu, 1998, 80).

Siirt’li erkekler, tarlada çalışırken, giysilerine süne biçimindeki düğmeleri dikmekle bu böceklerden korunacaklarına inanmaktadır (Payzın, 1985, 46).

Bir dönem, dervişler bile etrafı madenle çerçevelenmiş akik gibi taşların kullanıldığı tokalı kemerler takmışlar ve bu kemerler tarikatlarının alameti sayılmıştır (Kuşoğlu, 1994, 53).

Eski Türklerde, hükümdarın belindeki kemerin altın olması onun hükümdarlığının göstergesiydi (Tarih Boyunca Türklerde Altın, 15). Yine bu dönemde Türklerde erkekler tarafından da altın küpe takılırdı ve bu yiğitlik ve alplık sembolüydü (Tarih Boyunca Türklerde Altın, 74).

Anadolu’da gelin kızlara başlık hediye etmek gelenektendir (Tansuğ, 1991, 73). Gelin başlığına dikilen altın sırasının çokluğu, hem gelinin hem de erkek ailesinin onurudur ve gelin, bu görünümüyle topluma övünür, etrafına gücünü gösterir.

(29)

Bununla birlikte altınlar, kadının maddi olarak bir nevi hayat güvencesidir (Tansuğ, 1991, 74).

2.6 Takı Çeşitleri

2.6.1 Takanın Cinsiyetine Göre Takılar Takılar, takanın cinsiyetine göre ikiye ayrılır, - Kadın takıları

- Erkek takıları (Özbağı, 1989, 47).

Çalışmanın konusu kadın takıları ile sınırlı olduğundan dolayı kadın takıları üzerinde durulmuştur.

2.6.1.1 Kadın Takıları

Kadın, inanç ve özenle kullandığı takıları nerede, ne zaman ve nasıl kullanacağını yaşam biçimi içersinde öğrenmiş ve toplumun geleneklerine bağlı olarak sürdürmektedir (Özbağı, 1989, 47).

2.6.1.1.1 Kullanım Yerlerine Göre Kadın Takıları

Kadın takılarını, kullanım yerlerine göre başlıca şu şekilde gruplandırmak mümkündür

- Baş süslemesinde kullanılan takılar - Boyunda kullanılan takılar

- Bele takılan takılar - Göğüse takılan takılar - Bileğe takılan takılar - Parmaklara takılan Takılar (Özbağı, 2002, 788).

2.6.1.1.1.1 Baş Süslemesinde Kullanılan Takılar

Anadolu’nun pek çok yöresinde kadın giyimi içersinde, kadın baş süslemeleri oldukça önemli bir yer tutmaktadır (Özder, 1999, 72).

(30)

Anadolu kadın takılarından baş süslemesinde kullanılan tepelik, fes süsü, alınlık, yanak döven, küpe gibi takılar zengin teknik ve motiflerle süslenmiştir. Bu takılar kimi yörelerde bir arada kullanıldığı gibi kimi yörelerde bir kaçı fes üzerine veya fessiz kullanılmaktadır (Özbağı, 1995, 51).

2.6.1.1.1.1.1 Tepelik

Üzerleri çeşitli tekniklerle süslenmiş olan, kadın fesleri üzerine dikilen veya doğrudan saç üzerindeki tülbent üzerine yerleştirilen baş süsüdür (Kuşoğlu, 1998, 32).

Tepelik, fesin ve başın üzerine yerleştirilerek kullanılan, hafif çukur ve dairesel takıdır. Dairesel yapıya sahip olan tepeliklerin merkezinde bazen renkli taş bazen de süsleme teknikleriyle motifler bulunur. Dairenin etrafında ise zincirlere tutturulmuş penez ve boncuklar vardır. Tepeliklerdeki merkez, takıyı takan aşiret ve topluluğu temsil eder. Etrafında sarkan zincirler, penezler, boncuklar ise takan kişiyi nazardan korumak amacıyla kullanılır ve bolluk ve bereketi simgelerler (Özbağı, 1995, 51).

Anadolu kadın başlıklarında, genellikle fes üzerinde kullanılan yada bazen de doğrudan bir başlık gibi saç üzerine yerleştirilen tepelikler sık rastlanılan bir süsleme öğesi olmuştur (Özder, 1999, 73).

Şekil 1 : Tepelik (Ankara Etnoğrafya Müzesi 22765)

(31)

2.6.1.1.1.1.2 Fes süsü

Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde baş süslemelerinde fesin ön kısmından yanlara doğru takılan bir takıdır. Üçgen, daire ve değişik motiflerin, zincir ve penezlerle süslenmesiyle oluşurlar (Özbağı, 1995, 51).

Şekil 2: Fes Süsü (Özbağı, 2002, 786).

2.6.1.1.1.1.3 Alınlık

Alınlık, alna takılan altın, gümüş, inci, mücevher gibi süs eşyasıdır (Büyük Sözlük 1982, Cilt 1, 90).

Kadınların alınlarına taktıkları çeşitli metal, boncuk ve taşlarla süslü zincir şeklinde olan alınlık, fesin alt kenarına tutturularak kullanılabileceği gibi, bazı yörelerde çene altından geçirilerek alnın her iki yanından fese tutturularak da kullanılır ki buna “çenelik” adı verilir (Özbağı, 1995, 52).

Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde baş süslemelerinde kullanılan, fesin ön kısmından yanlara doğru takılarak kullanılan bir takı çeşidi olan alınlık, çeşitli metal, boncuk ve taşlarla süslüdür (Demirbağ, 1996, 35).

2.6.1.1.1.1.4 Yanak döven

Dairesel, üçgen ve sembolik şekillerde zincir, penez ve boncuklarla süslü olan ve fesin yanlarından yanaklara sarkıtılarak takılan takılardır. Bu takıyı takan kişi yürüdükçe takıda bulunan zincir ve penezlerin yanak üzerinde hareket etmesinden dolayı ‘’yanak döven’’ adı verilmiş olabilir (Özbağı, 1995, 52).

(32)

2.6.1.1.1.1.5 Küpe

Kulağa takılan takıdır. Genellikle kadınların taktıkları küpeyi eski dönemlerde erkekler de maddi ve manevi köleliğin simgesi olarak takmaktaydı. (Kuşoğlu, 1998, 52).

Kadınların süslenmek için, kulak memelerine taktıkları çoğunlukla madenden yapılan ve bazen taşlarla süslü bir takıdır (Demirbağ, 1996, 43).

Şekil 3: Küpe (Ankara Etnoğrafya Müzesi 25073) 2.6.1.1.1.1.6 Tarak

Kadınların veya kızların saçlarına taktıkları dişli süstür (Büyük Sözlük 1982, Cilt 9, 1995).

Saçı taramak, saça şekil vermek amacıyla kullanılan taraklar, aynı zamanda kadınların saçı tutturmak için kullandıkları takıdır (Özbağı, 2002, 791).

(33)

2.6.1.1.1.1.7 Hızma

Burnun sağ kanadı delinerek takılan süslü altın yada gümüş halkadır (Büyük Sözlük,1982, Cilt 5, 978).

2.6.1.1.1.2 Boyunda Kullanılan Takılar

2.6.1.1.1.2.1 Kolye (Gerdanlık)

Kolye, değerli taş veya madenden, boncuktan veya altın paralardan yapılmış olan ve boyna takılan takıdır. Boynun omuzlarla birleştiği kısımda kullanılan, fazla aşağıya sarkmayan kolyelere gerdanlık yada gıdıklık denilir (Demirbağ, 1996, 66).

Kolye ve gerdanlıklar, kadın süs eşyaları arasında büyük kısmı oluşturur (Özbağı, 2002, 791).

Kolyeler, başlıca şu gruplarda toplanabilir: - Tasma şeklindeki kolyeler

- Gerdanlıklar - Madalyonlar

- Göbeğe kadar uzanan takılar

- Dizilmiş tanelerden oluşan kolyeler (Bulat, 2000, 24).

(34)

2.6.1.1.1.2.2 Hamaylı

Başlangıçta sadece tılsım amacıyla yazılmış olan yazıların korunması için yapılan muska ve hamaylı mahfazaları, zaman içinde hanımların güzel görünmek için ve daha sonraları ise içine bir şeyler yazdırdıkları takılar halini almıştır (Kuşoğlu, 1998, 59).

Üzerinde çeşitli ayet veya duaların yazılı olduğu kağıtları muhafaza eden takıların silindir biçiminde olanlarına hamaylı, üçgen biçiminde olanlarına da muska denilir (Demirbağ, 1996, 74).

Şekil 6: Van Yöresine Ait Hamaylı (Özbağı, 2002, 791) 2.6.1.1.1.3 Bele Takılan Takılar

2.6.1.1.1.3.1 Kemer ve Kemer Tokaları

Bele dolanarak ve genellikle toka ile tutturulan, kumaş, deri veya metalden yapılan kemer, giyimin bir tamamlayıcısı olmasının yanında, günlük kullanımda da tütün, tabaka, dikiş gereçleri, para, silah gibi eşyaların üzerinde taşındığı bir eşyaydı (Kırtunç, 1990, 77).

Kalın derili ve kalın gümüş tokalı kemerler ve kalın kuşaklar, tarlada yada ağır işlerde çalışırken, bel incinmesin diye takılır (Payzın, 1985, 45).

(35)

Şekil 7: Kemer (Ankara Estergon Etnografya Müzesi K.E.1158-05)

Kemer tokası, bele takılan kuşağın üzerinde yer alan, çoğu zaman ilgiyi üzerinde toplayacak kadar büyük boyutlarda olan takıdır. Kemer tokaları üzerinde kullanılan Mührü Süleyman motifi, nazardan, büyüden koruduğuna inanılan bir motif olarak çok sık rastlanmaktadır (Demirbağ, 1996, 89).

Şekil 8: Kemer Tokası (Ankara Etnografya Müzesi 17700)

Kuşak tokası, kırsal kesimde yaşayan Tunuslu kadınların sarındıkları uzun kumaş parçalarını tutturmak için kullanılırdı. Halka şeklindeki toka genellikle basit süslemeleri olan yassı ve sığ bir çerçeve şeklinde oluyordu (Saad, 1995, 315, 316).

Şekil 9: Kuşak Tokası (www.tunisia-stamps.tn)

(36)

2.6.1.1.1.4 Göğse Takılan Takılar

2.6.1.1.1.4.1 Broş

Genelde oval, kare, yuvarlak, dikdörtgen formlarda görülen, elbise üzerine düz yada çengelli iğne ile takılan takılardır (Özbağı, 2002, 792).

Broşlar gibi göğüs süslemesinde kullanılan takılar da bulunmaktadır.

Göğüslük adı verilen takılar, göğüs üstüne gelecek şekilde kullanılmaktadır ve genellikle iki ucundaki çengelle giysiye tutturulur (Demirbağ, 1996, 80).

İki kumaş yada deri parçasının ucunu birbirine tutturmak için kullanılan metal parça olan tokalar (Sözen, 1986, 238), Tunus’ta kadın elbiselerini tutturmak için yoğun olarak kullanılmaktadır.

Tunus’ta kadınların elbiselerini tutturmak için, gögüste, kullandıkları bir çok toka modeli vardır. Mahdia’daki elbise tokaları küçük, altından yapılmış, yuvarlak ve burulmuştur. Sahel’in köyünde ve Sfax’ın iç kesiminde ise gümüşten yapılmış olup çapları daha büyüktür (Sethom, 1994, 87).

Tunus güneyli kadınlarının kullandıkları elbise tokaları, bazılarının çapı on beş santimetreye varan hilal şeklindeki tokalar çoğu zaman hayran olunacak işlemelerle bezenmiştir (Sethom, 1994, 89).

(37)

2.6.1.1.1.5 Bileğe Takılan Takılar

2.6.1.1.1.5.1 Bilezik

Kadınların süs olarak kollarına taktıkları halka veya halka şeklindeki zincirdir (Arseven, 1983, Cilt 1, 248).

Türkçe bir kelime olan bilezik, kadınların kol bileklerini süslemek için kullandıkları halkadır. Çok eski bir süs takısı olan bilezik, eski çağlardan itibaren kullanılan bir takı çeşididir. Sütun bilezik, top bilezik, zincir bilezik v.s. gibi pek çok çeşidi vardır. Tellerin bükülmesi ile yapılan bileziklere burma, akıtmalı olanlara akarsu veya akıtma, dilimli bileziklere dilmiç, savatlılara kabara, bir tel durumunda olanlara şeve, boncuk dizilerine tor yada yandım ve başka kimi çeşitlerine de yedek adı verilmiştir. Özellikle yedek, Anadolu’da yaygındır (Kuşoğlu, 1994, 34).

Şekil 11: Bilezik (Ankara Etnografya Müzesi 25227) 2.6.1.1.1.5.2 Halhal

Kadınların ayak bileklerine taktıkları gümüş yada altın halka, ayak bileziğidir (Büyük Sözlük 1982, Cilt 5, 913).

(38)

Tunus’un bir kıyı yerleşmesi olan Gabes şehri kadınları, eskiden yerel olarak imal edilen, inceden inceye işlenmiş ve çifti yaklaşık bir kilo ağırlığındaki büyük ayak bileği halkaları takarlar. Ayak halkalarında işlenmiş motifler çiçekler, yapraklar, balıklar ve ellerdir (Sethom, 1994, 85).

2.6.1.1.1.6 Parmaklara Takılan Takılar

2.6.1.1.1.6.1 Yüzük

Parmağa takılan her nevi taşlı ve taşsız halkadır (Arseven, 1998, 2277).

Eskiden yüzükler, mühür olarak kullanılmaktaydı ve güç, onur belirtisiydi (Özbağı, 2002, 793).

Yüzük, bir mensubiyeti, bir nişanı belirten parmak takısıdır (Kuşoğlu, 1998, 96).

2.7 Takıda Kullanılan Süsleme Teknikleri

Madeni takılardaki süslemeler, madenin çeşitli tekniklerle şekillendirilip süslenmesi ve çeşitli taş, boncukların maden üzerine yerleştirilmesi ile yapılır (Özbağı, 1993, 14).

Gümüş takılar, tek bir süsleme tekniği süslenebileceği gibi genellikle birden fazla teknik bir arada kullanılarak süslenirler (Özbağı, 1993,14).

Takıların hammaddesi madendir.

İslam devri madeni eserlerde uygulanan başlıca süsleme teknikleri şunlardır, - Çalma ve Kazıma

- Kabartma (Repousse)

- Kalıpla kabartma (Stampa basma) - Delik işi (Kesme, Ajur)

(39)

- Telkari (Filigre) ve granüle - Kakma

- Savatlama (Niello)

- Değerli bir taş, renkli cam ve mine ile süsleme - Kaplama ve yaldız

(Erginsoy, 1978, 32).

2.7.1 Kazıma (Çalma) Tekniği

Çeşitli metallerin üzerine derin çizgilerle yapılan süslemedir (Erginsoy, 1978, 32).

2.7.2 Kabartma (Repousse) Tekniği

Esnek bir zemin üzerine yerleştirilen metal levha, değişik uçlu kalemler ve çekiçler ile dövülerek istenilen form verilir. Başka bir deyişle, metal levhanın yüzeyi kabartma desenlerle süslenir. Oldukça fazla el emeği ve uzun çalışma süresi gerektiren bir tekniktir. Bu neden ve işçilik ücretlerindeki artışlar sonucu, günümüzde ancak sanatsal çalışmalarda kullanılmaktadır (Savaşçın, Türe, 1988, 14,15).

Maden üzerine kabartmalar, ya dıştan (yüzden) ya içten (tersten) yada hem dıştan hem de içten çekiçlemek suretiyle yapılır (Erginsoy, 1978, 34).

Anadolu kuyumculuğunda bu tekniğe kakma, çarpma, çakma gibi değişik isimler verilmektedir (Savaşçın, Türe, 1988, 15).

2.7.3 Kalıpla Kabartma (Stampa Basma) Tekniği

Takıda kullanılan kabartma desenin, tekrarlanması halinde kullanılan tekniktir (Erginsoy, 1978, 37).

Takılarda kullanılan koza, balık ve benzeri şekillerdeki sarkaç parçalarının Repausse tekniği ile tek tek üretilmesi pratik bir yöntem değildir. Özellikle basit halk

(40)

takılarında bunların seri olarak üretilmeleri gerekir. Kurşuna dövme tekniği, bu amaca uygun bir tekniktir (Savaşçın, Türe, 1988, 16).

Şekil 13 : Kalıpla Kabartma Tekniğiyle Süslenmiş Kolye(Ankara Estergon Etnografya Müzesi K.E. 1150-05)

2.7.4 Ajur (Delik İşi, Kesme) Tekniği

Kesici ve delici aletler ile metaller üzerine yapılan delikli süslemelerdir (Erginsoy, 1978, 37).

Şekil 14 : Penezleri Ajur Tekniğiyle Yapılmış Tunus yada Libya Gerdanlığı (Saad, 1995, 46)

2.7.5 Telkari ve Granül Tekniği

Telkari, altın ve gümüş tellerin, belli bir düzende yan yana getirilerek kaynaklanmasıyla yapılmaktadır (Sözen, 1983, 232).

Taneleme anlamına gelen Granül tekniğin Osmanlılardan kalan Türkçe tanımlaması Güherse’dir (Savaşçın, Türe, 1987, 30).

(41)

Granülasyon tekniğiyle süslemeler, madenlerden çeşitli şekillerde hazırlanmış olan taneciklerin yan yana yada bir metal üzerine lehimlenmesiyle yapılmaktadır (Özbağı,1989, 16).

Roma imparatorluğu döneminden kalma Anadolu, Suriye, Tunus gibi bölgelerde bulunmuş bazı granülasyon bezemeli takılar, genelde Helenistik kökenli, yöresel beğeni unsurlarını yansıtan ve estetik değeri de oldukça düşük niteliktedir (Black, 1976’dan Aktarma, Savaşçın,Türe, 1987, 33).

Şekil 15 : Telkari ve Granül Tekniği İle Süslenmiş Kemer Tokası Ankara Etnografya Müzesi 12899.( Özbağı, 2002, 794).

2.7.6 Kakma Tekniği

Maden üzerine açılan yivlerin içersine tel, çukurların içersine de ince varaklardan kesilmiş parçaların yerleştirilmesiyle yapılır (Erginsoy, 1978, 39).

Bu teknik, özellikle Selçuklular devrinden başlayarak kullanılmıştır (Mandel, 1978, 37). Kakma tekniği, özellikle Selçuklu devrinde, 12.yy.ın ortalarında büyük bir gelişme göstermiştir (Erginsoy, 1978, 40). 13.yy.dan başlayarak kakma tekniğinin başlıca merkezleri, Kahire, Musul ve Şam olmuştur. (Mandel, 1978, 38)

2.7.7 Savatlama (Niello) Tekniği

Gümüş eşyanın yüzeyini süslemek için, çelik kalemle az derince açılan oyuklara bakır, kurşun ve kükürtten oluşan bir karışım konarak elde edilen siyah çizgiler ve bu çizgilerle yapılan tezyinattır (Payzın, 1985, 46).

(42)

Savat tekniği İslam maden sanatında geniş ölçüde kullanılmış olup özellikle Türkmenistan , İran, Kafkasya ve Doğu Anadolu’ya ait gümüş eserler üzerinde de bu tekniğe sık sık rastlanmaktadır (Özbağı, 1989, 24).

Şekil 16 : Savat ve Kabartma Tekniği İle Süslenmiş Bilezik (Ankara Estergon Etnografya Müzesi K.E. 589-2005)

2.7.8 Değerli Taş, Renkli Cam ve Mine Tekniği

Metal üzerinde açılan yuvaların içersine taş, cam boncukların yerleştirilmesi yada zemin üzerine lehimle tutturulan tel hücrelerin içine yerleştirilerek yapılır (Özbağı, 1989, 26).

Şekil 17: Renkli Taşlarla ve Mine Tekniğiyle Süslenmiş Kemer Tokası (Ankara Etnografya Müzesi 7182)

2.7.9 Kaplama (Yaldız) Tekniği

Metallerin üzeri ya çok ince altın levhaların çekiçlenmesi yada zar gibi ince altın varakların yapıştırıcı ile yapıştırılmasıyla yapılır (Erginsoy, 1978, 47).

(43)

Madeni eserler kimyasal yollarla altınla kaplanabilir. Yaldız, bir cıva- altın alaşımı olan malgama ve ısının kullanıldığı kaplama tekniğine denir (Erginsoy, 1978, 47).

2.8 Takıda Kullanılan Motifler

Süslemenin ana teması desendir. Deseni oluşturan ise motiflerdir (Akar, Keskiner, 1978, 10).

Motifler, toplumun örf ve adetlerini, töre ve geleneklerini, yaşamlarını, dinsel inançlarını, folklorunu, mitolojisini, estetik zevkini yansıtır (Efendi, 2000, 381).

Motifler, çoğunlukla toplulukların gelenek ve göreneklerini yansıtan, onların zevk, görüş ve inançlarının ifadesi olarak, bu kavramlar içinde gelişip, üsluplanmış, adeta o milletin sanat simgesi ve temsilcisi olmuştur (Keskiner, 1988, 19).

Takıları kullanmada süslenme ile fayda ayrılmaz iki unsur olduklarından dolayı, takılarda kullanılan motifler oldukça önemlidir (Özbağı,1989, 43).

Geleneksel gümüş kadın takılarında kullanılan süslemelerinde bitkisel motifler yoğunluktadır. Bunları, sembolik anlam taşıyan geometrik motifler, nadir olarak hayvansal motifler ve yazılar izlemektedir (Özbağı, 1989, 28).

2.8.1 Bitkisel Motifler

Doğada bulunan unsurlar, gerek tamamen stilize edilerek gerekse görüldükleri halleriyle Türk süsleme sanatları içinde yerini almıştır (Kurfeyz, 2003, 8).

Türklerin yaptıkları bezeme çalışmalarında, Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar, bitkisel motifler sürekli işlenmiştir. Osmanlı İmparatorluğu zamanında ise bitkisel bezeme çalışmaları zirveye ulaşmıştır (Kılıçkan, 2004, 24).

(44)

Birbiri içine girerek ağ oluşturan dal ve yaprakların stilize edilmiş biçimleri Osmanlı bezemelerinin özgün yapısını sergiler ki bu bezeme tipi Arabesk Tarz yada Girişik Bezeme diye adlandırılmaktadır (Kılıçkan, 2004, 24).

Takılarda, çiçekler, yapraklar, dal ve ağaçlar, bazen doğadaki hallerine çok benzer bazen de kökeni belli olmayacak şekilde stilize edilerek ya tek başlarına yada diğer süsleme motifleriyle beraber kullanılmıştır (Özbağı, 2002, 797).

Geleneksel gümüş kadın takılarında, bitkisel motifler çok zengin ayrıntılar halinde yoğun bir biçimde kullanılmıştır. (Özbağı, 1989, 28).

Hatayi grubu adı altında toplanan bitki kaynaklı motifler başlıca yaprak, penç, hatayi, yarı üsluplandırılmış çiçekler olarak gruplara ayrılır (Birol, Derman, 1995, 13).

2.8.1.1 Yapraklar

Yaprak motifinin pek çok türü vardır. Stilize yapraklar, doğal görünüşte olan yapraklar, tek dilimli, üç dilimli, beş dilimli, çok dilimli yapraklar, birbirine sarılmış yapraklardan meydana gelen terkipler, tatbik edildiği sahanın teknik zorunluluğuna uygun özellikleri olanlar, hançer ve geometrik yapraklar gibi (Akar, Keskiner, 1978, 11).

Şekil 18: Yaprak ve Penç Çiçeklerle Bezenmiş Bitkisel Motifli Tepelik (Kuşoğlu, 1998).

(45)

2.8.1.2 Çiçekler

2.8.1.2.1 Hatai Çiçekler

Hatai çiçekler, Türk süsleme sanatının başlıca desenleri arasında en önemlilerindendir. Çoğu kez çiçeğin kökeni belli olmayacak derecede stilize edilmiştir (Akar, Keskiner, 1978, 11).

Kökeni Çin Türkistan’ına bağlanan Hatai çiçekler, muhtelif çiçeklerin dikine kesitinin, anatomik çizgilerinin üsluplaştırılmasıyla ortaya çıkan şekildir. Buna eski deyimiyle “Makta-ı Tulani” (uzunluğuna kesit) denilmektedir (Birol, Derman, 1995, 65).

Şekil 19: Hatai Motifli Bilezik (Kuşoğlu, 1998, 89) 2.8.1.2.2 Penç Çiçekler

Herhangi bir çiçeğin kuşbakışı görüntüsünün üsluplaştırılarak çizilmesiyle elde edilirler. Model üsluplaştırılırken, yapraklarının sayısına göre Farsça isimler almıştır. Bir yapraklı ise Yek Berk, iki yapraklı ise Dü Berk, üç yapraklı ise Se Berk, dört yapaklı ise Cihar Berk, beş yapraklı ise Penç Berk, altı yapraklı ise Şeş Berk denir (Birol, Derman, 1995, 47).

(46)

2.8.1.2.3 Natüralist Çiçekler (Şukufe)

Minyatür çiçek de denilen ve natüralist özellikte olan bu üslup, özellikle 18. ve 19. yüzyıllarda benimsenmiştir. Vazolu, vazosuz buketler, tek çiçekler gibi pek çok kısımlara ayrılır (Akar, Keskiner, 1978, 11).

Şekil 20: Natüralist Çiçekli Broş (Ankara Etnografya Müzesi 24455)

Yasemin çiçeği demetleri, gümüş ve anber işçiliği başta olmak üzere bir el sanatı motifine dönüşmüş olup, yasemin demeti biçimli takılar ve diğer hediyelik eşyalar Tunuseli’nin yerel kimliğinin küresele uzanan unsuru olarak değer kazanır (Oğuz, 2002, 136-137).

2.8.2 Geometrik Motifler

Geometrik motifler, sonsuzluğun ifadesi olarak anlaşılır ki İslam felsefesinin sanata yansıması olarak da değerlendirilebilir. Kare, dikdörtgen ve eşkenar üçgenlerin bir arada, ağ görüntüsü vererek adeta ezelden ebede gidişi vurgular. Geometrik olan sembol ve işaretler, altı kollu yıldız (Mührü Süleyman) motifi gibi, Türk süsleme sanatında bir çok yerde kullanılır (Kurfeyz, 2003, 9).

Geometrik motifli bezeme çalışmaları Selçuklular döneminde en üst seviyeye ulaşmıştır (Kılıçkan, 2004, 24). Geometrik motiflerin sembolik anlamları, Osmanlılarda yavaş yavaş kaybolmuş zamanla salt bir süsleme unsuru haline dönüşmüştür (Akar, Keskiner, 1978, 20).

(47)

Genel olarak evrenin sonsuzluğunu sembolize eden geometrik form veya motifler anlam yüklü motiflerdir (Özbağı, 1989, 33).

Geometrik öğelerle yapılan bezemelerin temelinde simetrik düzenlemeler egemendir. Simetrik düzenlemeler, insan üzerinde monoton bir etki yaptığı için rahatlatıcı bir yönü bulunmaktadır (Kılıçkan, 2004, 22).

Takılarda üçgen, kare, daire, eşkenar veya baklava, yıldız motifleri yoğun olarak görülmektedir (Özbağı, 2002, 797).

Geleneksel gümüş kadın takılarında geometrik motiflere sıklıkla rastlanılır (Özbağı, 1989, 33).

Şekil 21: Geometrik Motiflerden Dikdörtgen ve Üçgen

Formun Kullanıldığı Anadolu Hamaylısı (Estergon Kalesi Müzesi K. E. 511-05)

(48)

2.8.2.1 Mührü Süleyman (Altı Köşeli Yıldız)

Hz. Süleyman’ın mührü olan bu kutsal şekil, iki eşkenar üçgenin taban ve tavan münasebeti ile meydana gelmiştir. Kökeni çok eskilere dayanan, adına muska denilen, tılsım ve takı olarak Anadolu’da yıllardır kullanıla gelmiş ve hala sevilerek kullanılan üçgen şekil belki de Mührü Süleyman üçgenlerinden birisinin kullanılmasından ortaya çıkmıştır. Mührü Süleyman motifi, tek başına kullanıldığı gibi bir çok yazı çeşidi ve çeşitli şekillerle de beraber kullanılmıştır (Kuşoğlu, 1998, 125).

Türkler, bu motifi Hz. Süleyman’ın hatırasını yaşatmaktan başka, yapıldığı ve kullanıldığı yere göre farklı özelliklerinden faydalanılmak için kullanmışlardır. Bazen manevi bir güç olarak, bazen devamlılık, bazen maddi iktidar, bazen de gizli güçler düşünülerek Mührü Süleyman motifi takılar üzerine işlenmiştir (Kuşoğlu, 1998, 125).

Şekil 23: Altı Köşeli Yıldız (Mührü Süleyman) Motifli Kemer Tokası (Ankara Etnografya Müzesi 8402)

2.8.3 Hayvansal Motifler

Bozkır sanatının en eski eserlerinde, her hayvan kendisine has duruşuyla yalın ve tek biçimlendirilmiştir. Altayların doğusunda Pers ve Ortadoğu kültürleriyle etkileşim sonucu, motifler vahşi hayvan mücadelesi sahnelerine dönüşmüştür (Türe, 2005, 75). Ayrıca Hun ve Uygur dönemlerinde uzak doğu uluslarından esinlenerek düzenlenen efsanevi ve mitolojik hayvan biçimlerini stilize ederek bezemelerinde

(49)

kullanmışlardır. Anadolu’da kurulan Selçuklu devleti ve beylikleri döneminde yapılan eserlerde, kökeni Orta Asya’dan gelen bu hayvansal öğelerle ilgili biçimlere gerektiği kadar yer verilmediği ve bitkisel bezeme düzenlemelerin arasında yardımcı olarak kullanıldığı görülmektedir (Kılıçkan, 2004, 29).

Takılarda figürlü motiflere fazla rastlanmamaktadır (Özbağı, 2002, 797). Geleneksel gümüş kadın takılarındaki hayvansal motifler, stilize edilmiş hayvan şekilleridir ve genellikle çiçek, yaprak motifleri ile iç içe bulunmaktadır (Özbağı, 1989, 31).

Hayvan motifleri, hayal ürünü olan efsanevi hayvan motifleri ve tabiat kaynaklı, usluplandırılmış hayvan motifleri olarak iki grupta toplanır (Birol, Derman, 1995, 13).

2.8.3.1 Efsanevi ve Mitolojik Hayvan Motifleri

Zümrüdü Anka, Ejderha gibi gerçekte var olmayan hayvanlar, zaman zaman takılarda kullanılmıştır.

Şekil 24: Ejderha Başlı Bilezik (Kuşoğlu, 1998).

2.8.3.2 Tabiat Kaynaklı Hayvan Motifleri

Orta Asya’da yaşayan Türkler, çoğu zaman hayvanları, kuvvet, bereket, iyilik, kötülük gibi kavramların sembolleri olarak görmüşler ve sanat eserlerinde bu motifleri kullanmışlardır (Keskiner, 1988, 20).

(50)

2.8.3.2.1 Balık

Orta Asya’da ince altın plakalardan kesilmiş balık figürleri, şamanizmin yer altı dünyasıyla ilişkilendirilen motiftir (Türe, 2005, 76).

Kuzey Afrika’da balık motifi sembolik bir anlam taşır. Balık nazara karşı korunma sağlamak üzere bir muska mücevher olarak da yaygın olarak kullanılmıştır. Tunus’ta broşlar, bilezikler ve halhallar geline hediye edilecekse geleneksel olarak balık motifleriyle süslü olurdu, binlerce yumurtası olan balık gelinin gelecekteki doğurganlığının sembolüydü. Balık tüm Kuzey Afrika’da uğurlu bir sembol kabul edilirdi. Mısır ve Tunus’ta kurutulmuş balıklar evlere ve dükkanlara asılırken, gene Tunus’ta ağzında altın bir parayla birlikte balık yeni yapılan evlerin tabanının altına gömülürdü. Bu gelenek kapı eşiklerini çoğunlukla balık mozaiklerle süsleyen Romalılardan alınmış olabilir (Saad, 1995, 341).

Balık doğurganlık ve bilgiyle ilişkilendirilen çok eski bir semboldür. Antik Irak ve Mısır’daki bilgelik ve tıp tanrısı Dhu al-nun olarak bilinirdi ve Arapça’da nun balık anlamına gelir. Fenikelilerde balık tanrıça Tanit kültüyle ilişkiliydi ve balık motifleri Kartaca’daki Fenike mezarlarına oyulurdu. Balık tüm Anadolular için kutsaldı, etinin yenmesi yasaktı ve antik Çin, Yunan, Roma ve erken dönemdeki Hıristiyanlar balık motiflerini binaları süslemek için ve artefaktlarda kullanırlardı. İslam öncesi Arap topluluklar da balığı sembol olarak kullanıyorlardı (Saad, 1995, 341).

(51)

2.8.3.2.2 Kuş

İnanç ve efsanelerde özellikle hayvan motiflerinden kuşlar önemli bir yere sahiptir. Kuşlarla ilgili inançlar, Altay’larda oldukça yaygındı. Yakutlar’da ağaç dalları arasında bulunan çeşitli kuşların, Şaman’ın ruhu olduğu, Şaman’ın doğmadan önce kuş şeklinde hayat ağacının üzerinde bulunduğu kabul edilmekteydi (Keskiner,1988, 20). İslam inançlarına ait bazı metinlerde, cennette bulunan Tuba ağacı üzerindeki cennet kuşlarının bulunduğu belirtilir (Keskiner,1988, 21).

2.8.3.3 Rumiler

Kökeni Orta Asya olan ve kelime anlamı Anadolu olan rumiler, hayvanların kanat, kol bacak gibi ayrıntılarının kullanılmasıyla oluşmuş bir motiftir (Kurfeyz, 2003, 9).

İlk rumi örnekleri, 9. ve 10. yy da Uygur Türkleri tarafından yapılmış “Bezeklik Freskleri”nde yer alan su canavarlarının kanadında görülmektedir. Burada görülen şekil, daha sonraki yüzyıllarda çok sık rastlanılan klasik rumi formunun aynen uygulanan örneklerindendir (Keskiner,1988, 20).

İslamiyet’le birlikte hayvanların tabii hallerinin süsleme içinde kullanımı azalmıştır. Selçuklu döneminden sonra ise rumiler, aşırı derecede üsluplaştırılmış, hayvani yapılarından sıyrılarak her türlü inanç ve kavramsallıktan uzak, dekoratif süsleme öğesi olmuştur (Keskiner, 1988, 24).

Rumiler, 11. yy da Selçuklu Türkleri tarafından kullanılmaya başlanmış olup bu yüzyıldan sonra hayvansal görünümlerini kaybetmişlerdir. Tavşan, balık, kurt, kuş gibi hayvan motifleri stilize edilmiştir. Bu dönemde Orta Asya’nın hayvan üslubu kendisine has bir stilizasyonla tüm süsleme sanatlarını etkisi altına almıştır. Başlangıç dönemlerinde, hayvan motiflerinin bazıları tanınırken sonraları kuş başları ve tavşan ayakları gibi bazı ayrıntılar, atılmış Klasik Rumi Üslubu doğmuştur. (Şengül, 1990, 4).

(52)

Şekil 26: Rumi Motifli Bilezik (Kuşoğlu, 1998, 85) 2.8.4 Sembolik Motifler

Sembolik motifler, bilinçli yada bilinçsiz anlamı alan motiflerdir. Bir şeyi simgelemek yada bir fikir uyandırmak amacı taşıyan ve kökeni inançlara dayanan sembolik motifler geleneksel gümüş kadın takılarında yoğun biçimde görülür (Özbağı, 1989, 38).

2.8.4.1 El (Hz. Fatma’nın Eli)

Takılarda kullanılan el motifi, sadakati ve bereketi sembolize etmektedir. Ayrıca nazara karşı da kullanılmaktadır (Özbağı, 1989, 38).

“Fatıma’nın eli” gerdanlık, Güneydoğu Anadolu kadınlarının uğuruna inandıkları gümüş ve altından örülmüş, ucundan eller sarkan bir takıdır ve bu takının romantik hikayesi şöyledir: Bir gün Fatma Ana’mız (Hz. Muhammed s.a.v.’in kızı) bahçede helva kavuruyormuş, birden bahçe kapısı açılarak kocası Hz. Ali yanında yeni ve güzel bir cariye ile içeriye girmiş. Fatma Ana’mız kocasının yanındaki genç ve güzel cariyeyi görünce, üzüntüsünden yüreğine od düşmüş; şaşkınlıkla helvayı eli ile karıştırmaya başlamış, yüreğinin acısından sıcak helvayı karıştıran elinin acısını duymamış bile. Ancak kocası Hz. Ali yanına gelipte “Ne yapıyorsun ya Fatıma?” diye hayretle sorduğunda elinin yandığını ve acısını hissetmiş. İşte o günden bu güne, bütün İslam aleminde, Fatma Ana’mızın eli, sabrın, bereketin ve sadakatin simgesi olarak kullanılmıştır. Ucundan eller sallanan gerdanlığı takan kızlar ve

(53)

kadınlar, Fatma Ana’mızın ellerinin kendilerine uğur, bereket ve sabır vereceğine inanmaktadırlar (Payzın, 1985, 45).

Takılardan sarkan zincirlerin uçlarındaki plakaların çoğunluğunda el motifleri yer almaktadır. Bu da Türk folklorunun özellikle doğum olayını simgeleyen ana ve bereket arasında bir ilişki kurmaktadır (Özbağı, 2002, 798).

Şekil 27: Penezlerinde el motifi bulunan kemer tokası (Kuşoğlu, 1998, 114)

Takılarda görülen el motifleri aşağıda görülmektedir.

Şekil 28: Geleneksel Gümüş Kadın Takılarında Kullanılan El Motifleri (Özbağı, 1989, 41)

(54)

Hz. Fatıma’nın eli olarak nitelendirilen motif, Tunus el sanatlarının hepsinde kullanılmasının yanında kolye, broş, küpe gibi çeşitli takılarda da kullanılmaktadır. Motifin, nazardan koruduğuna ve uğur getirdiğine inanılması, el sanatları ürünlerinin pazarlamasına bağlı olarak yerelden küresele doğru yayılırken, Tunus kimliğini oluşturan unsurlardan birisi olarak vurgulanmaktadır (Oğuz, 2002, 136).

2.8.4.2 Göz

En kuvvetli bakışın bile gözle uzaklaştırılabileceği inancına bağlı olarak nazara karşı kullanılan göz motifi, geleneksel gümüş kadın takılarında yoğun olarak kullanılmaktadır (Özbağı, 1989, 43).

Takılarda kullanılan göz motifi üçgen, eşkenar dörtgen ve daire şeklindedir (Özbağı, 1989, 43).

Şekil 29: Göz Motifini Simgeleyen Üçgen Formlu Fes Süsü (Ankara Estergon Müzesi K. E. 569-05)

Şekil 30: Takılardan Sarkan Penezlerde Görülen Göz Motifi (Ankara Estergon Müzesi K.E. 47-05)

Şekil

Şekil 17:   Renkli Taşlarla  ve Mine Tekniğiyle Süslenmiş Kemer                      Tokası (Ankara Etnografya Müzesi 7182)
Şekil  No    :  38
Şekil  No    :  39
Şekil  No    :  41
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Boğaz ve limanların kontrolü buna bağlı ticari-askeri faaliyetlerin takibi bölge hakimiyeti için büyük önem arz etmekte idi. 56 İlkin boğazın hem Anadolu hem de

Geometrik motiflerden oval madalyon, noktaların, bitkisel motiflerden lale, karanfil, dal, yaprakların, figürlü motiflerden rumilerin ve sembolik motiflerden ay motiflerinin

Öyle ki, bu nokta insanlığın ideolojik evriminde son nokta ve hükümetlerin alaca ğı nihai biçim olarak Batılı liberal demokrasilerin evrenselleşmesi şeklinde

Bereket, kahramanlık, güç ve erkeklik sembolü olan koç boynuzu motifi, Anadolu kültüründe anatanrıçadan sonra ya da onunla birlikte kullanılan bir motiftir. Boynuz

Kilim dokunurken unutulmaması gereken en önemli nokta motif oluşturan iplikler konulduktan sonra yeni bir motif sırasına geçmeden kilim enince bir atkı

Bu modül ile uygun ortam sağlandığında; Türk süsleme sanatları ana motiflerinden olan bulut motiflerini ve basit geometrik motifleri; asıllarını bozmadan bir

2019 yılında Tunus’un dış ticaret açığı yaşadığı başlıca ülkeler: Çin (1,9 milyar Dolar), Cezayir 1 milyar Dolar, İtalya 909 milyon Dolar, Türkiye 840 milyon Dolar

Söz konusu araştırmanın kapsamlı olması, yabancı yatırımcıların ihtiyaç ve beklentilerini karşılamak amacıyla, Tunus'ta yatırımcı şirketlerin veya Tunus'ta