• Sonuç bulunamadı

Esmâ-i Hüsnâ ve Kur'ân’daki Bağlam İlişkisi / Esmâ-i Hüsnâ (God's Attributes) and its Context and Relationship

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Esmâ-i Hüsnâ ve Kur'ân’daki Bağlam İlişkisi / Esmâ-i Hüsnâ (God's Attributes) and its Context and Relationship"

Copied!
25
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)ARAŞTIRMA VE İNCELEME. Esmâ-i Hüsnâ ve Kur'ân’daki Bağlam İlişkisi. Hayati AYDINa a Tefsir AD, Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Van. Geliş Tarihi/Received: 14.06.2013 Kabul Tarihi/Accepted: 04.09.2013. Yazışma Adresi/Correspondence: Hayati AYDIN Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Tefsir AD, Van, TÜRKİYE/TURKEY aydinhayati_yyu@yahoo.com. ÖZET Makale, İslam kültüründe “The universe is the form of Divine attributes / Bütün varlık Esmânın tecellisidir” teoreminin haklılığını ispat etmeye ve Esmâ'nın Kur'ân’daki bağlam ilişkisini tespit (etmeye) yönelik bir tefsir çalışmasıdır. Makale, Esmâ'nın -klasik kaynaklarımızda ele alındığı gibi anlam belirlenmesinden daha ziyade -Kur'ân'da geçtiği yerlerdeki bağlam ilişkisi üzerinde odaklamaktadır. Bundan dolayı bir yönüyle bu çalışma Kur'ân'ın itkanını (sağlamlılığını / ilahî kaynaklılığını) da ortaya koymaya çalışmaktadır. Anahtar Kelimeler: Esmâ-i Hüsnâ; Allah, Rahmân, Rahîm, Alîm, Kerîm. ABSTRACT The aim of this article is to prove the justifation of theorem of the universe which states that The universe is the form of Divine attributes and to determine the relationship between Allah's names and Quranic verses. The article focuses on the names of Allah within the context of Quranic verses rather than determining the classical meaning of our sources as being discussed. Therefore, this study reveals the soundness of the Qur'an in a way which is the reference to divinity. Key Words: Divine attributes; Allah, Rahmân, Rahîm, Alîm, Karîm. Journal of Islamic Research 2012;23(3):109-33. aratana sığınma, bütün dinlerin en esaslı rüknü ve vazgeçilmez unsurudur. Yaratana ilticanın olmadığı hiçbir din gösterilemez. Esasen tapınma insan ruhunun bir doğası, yatışma elde ettiği bir sığınağıdır. Böyle olduğu içindir ki tapınma bütün dinlerin ortak paydası olmuştur. Bu duygu ve his, mutlu anlarda bile insanın kanıksanmazlığının, tatmin olmazlığının temelinde yatmaktadır. Böyle olunca Allah’ı tanımayan, tapınma duygusunu tatmin etmeyen bir insanın mutluluk ve dinginlik adına ne seraplara sarılacağı, ne fani mahbuplara perestiş edeceği ortadadır.. Copyright © 2012 by İslâmî Araştırmalar. Sıkıntılardan kaçınma, dinginliğe erme insan doğasının bir meyli olduğundan zorunlu olarak kul yüce bir kudrete sığınma ihtiyacını hisseder. Ancak birisi ile temasa geçmek için önce onun adını öğrendiğimiz ve kendisiyle diyalogumuz arttıkça hakkındaki bilgimiz ve yakınlığımızın arttığı gibi, bu yüce kudret ile temasa geçerken de, O’nu tanıyarak temasa geçmemizin gerekli olduğunu mantık bize söylemektedir. O’nu tanımak da isim ve sıfatlarını bilmeye bağlıdır. Bu isim ve sıfatlara konsantre olup kâinattaki. Journal of Islamic Research 2012;23(3). 109.

(2) Hayati AYDIN. tecellilerini müşahede ettikçe Allah’la ilgili marifetimiz çoğalmakta; marifetimiz çoğaldıkça da sevgimiz ziyadeleşmekte; sevgimiz çoğaldıkça da yakınlığımız artmaktadır. Çünkü beşeri planda bile sevgiler birbirlerini celp etme kanununa tabidir.. Hiç bir şeyin kendisine benzemediği Allah’ı tanımada Esmâ-i Hüsnâ anahtarlar gibidir. Her bir isim bu esrarlı varlığı tanımada bize bir sırrın kapısını açmaktadır. Bu isimleri bilmek de ancak onların tecellileri ile mümkündür.. Hiç şüphesiz Allah’ın bin bir tecellisi var olup her birisi de bir isim almaktadır. Fakat biz bunlardan temel olarak iki şekilde kategorize edebileceğimiz tecellisi dışında pek çoğunu fark edemiyoruz. Bunlar da, 1-Tecelli-i kelam, yani Kur’ân,. 2-Tecelli-i efâl, yani varlıklar‘dır.. Bu her iki tecellinin fizikî boyut içinde algılanan tezahürleri bulunmaktadır. İnsan ufkuna inen vahiy tecelli-i kelam olurken, idrak edilen bütün varlık ve olgular da tecelli-i efâl olmaktadır. Her iki tecelli de Kur’ân‘da Allah’a delil olma yönüyle ayet olarak ifade edilmektedir (bkz: 12/Yûsuf,105; 17/İsrâ,12; 41/Fussilet, 37). Kur’ân okur ve tefekkür ederken nasıl ufkumuzda anlamlar serpişirken, varlıklar da müşahede edilirken iç boyutumuzda ilhamlar kaynaşmaktadır.. İnsan bir kelime görse bunun bir katip tarafından yazıldığını ve bunu yazan katibin canlı, bilgili ve kudretli (güçlü) olduğunu anlar. Çünkü canlı olmayan yazamaz, yazdığına göre bilgili ve kudreti vardır. Kâinattaki her varlık bir kelime olup onu tedbir eden bir müdebbire (yönetene), takdir eden bir takdirciye, tahsis eden bir tahsisçiye bakar. Bir kelime böyle olduğuna göre kainattaki her bir mevcudatın bin bir durumu vardır ve her durum da Allah’ın bir sıfatına bakar. O halde her bir varlık bin bir dil ile / tecellisi ile Allah’ı anlatmaktadır. Buna göre her bir hücre, gözle görülmemesine rağmen kendisini anlatan ciltler dolusu bütün Histoloji bilimiyle, bir bakteri, bakteriyi anlatan bütün Bakteriyoloji ile Rabbini anlatmakta, Esmâ’sını bize tanıtmaktadır. Tetkikçi bir nazarla varlıklara bakılsa varlığın bütün boyutlarında bir hikmet, uyum ve insicam. 110. ESMÂ-İ HÜSNÂ VE KUR'ÂN’DAKİ BAĞLAM İLİŞKİSİ. görürüz. Varlıklar, tek bir elden çıkışlarıyla Cenabı Hakkın vahdaniyetini, nizam ve intizamlarıyla hikmetini, her şeyin yerli yerine konulmasıyla adaletini, efsunlu güzellikleri ile cemalini, hassas ölçüleri ile kudretini, en küçük ve zayıf varlıklara karşı bile lütfün ince mi’yarının ihmal edilmemesiyle letafetini vs. ortaya koymaktadır. O halde Esmâyı bilmek Kur’ân’ı ve varlığı bilmeye ve anlamaya, varlığı ve Kur’ân’ı bilmek de Esmâyı bilmeye ve anlamaya bağlıdır. Bunu bildiğimiz ölçüde Tanrı-Alem münasebetini de bilmiş oluruz.. Esmâ-i Hüsnâ ile ilgili bu kısa girişten sonra konun panoramasını görmek için makalemizde ilk önce İslamî kaynaklarda Esmâ-i Hüsnâ, yani bunların hangi isimlerden oluştuğunu tespit etme, daha sonra sırasıyla bu konudaki tartışmalar, Allah’a ait isimlerin başka varlıklara nispeti meselesi ve Esmâi Hüsnâ’nın Allah’ı bilmenin yolu olduğu, peşinden de Esmâ-i Hüsnâ ile dua etmek meselesi işlenecektir. Daha sonra da asıl konumuz olan Esmâ-i Hüsnâ’nın bağlam münasebeti incelenecektir. Şimdi biz, makalemizin birinci kısmı olan İslamî kaynaklarda Esmâ-i Hüsnâ ve ilgili konuları ele almaya çalışacağız. Bu, Esmâ-i Hüsnâ’yı daha iyi anlamamızı ve onun kontekst ilişkisini daha iyi görmemizi ve tespit etmemizi sağlayacaktır.. İSLAMÎ KAYNAKLARDA ESMÂ-İ HÜSNÂ VE İLGİLİ KONULAR. 1.1. İslamî Kaynaklarda Esmâ-i Hüsnâ: Esmâi Hüsnâ, Allah’ın güzel isimleri anlamında olup en güzel isimlerin Allah’a ait olduğunu ifade etmektedir. Allah’ın isim ve sıfatları ise ilmin en yücesi ve şereflisi addedilmektedir. Çünkü ilmin şerefi malumun (içerdiği bilginin) şerefine tabidir. Malum da Allah olduğuna göre Allah’ın isim ve sıfatları, en yüce ve en şerefli bir ilim olmaktadır.. Ehli Sünnet, Esmâ-i Hüsnâ’nın tevkifîliğini, yani Allah’ın kitabı ve Peygamberin (s.a.) kavillerinde dile getirilen isimleri Esmâ-i Hüsnâ olarak kabul ederler. Bunun dışında kıyasa itibar etmezler. Çünkü Onlar, bunun bir gaybî konu olduğunu, bunda da aklın bir rolünün olmayacağını, gaybın ancak kitap ve sünnetle bilinebileceğini ifade ederler.. Journal of Islamic Research 2012;23(3).

(3) erin (s.a.) kavillerinde dile getirilen isimleri Esmâ-i Hüsnâ olarak kabul. Bunun dıında kıyasa itibar etmezler. Çünkü Onlar, bunun bir gaybî konu. bunda da aklın bir rolünün olmayacaını, gaybın ancak kitap ve sünnetle ESMÂ-İ HÜSNÂ VE KUR'ÂN’DAKİ BAĞLAM İLİŞKİSİ. ceini ifade ederler.. Hayati AYDIN. es-Samed,el-Kâdir, el-Kâdir,el-Muktedir, el-Muktedir,el-Mukaddim, el-Mukaddim,eleles-Samed, el-Kâdir, el-Muktedir, el-Mukaddim, eles-Samed, Muahhir,el-Evvel, el-Evvel,el-Âhir, el-Âhir,ez-Zâhir, ez-Zâhir,el-Bâtın, el-Bâtın,elelMuahhir, el-Evvel, el-Âhir, ez-Zâhir, el-Bâtın, elMuahhir, Vâli, el-Müteâl, el-Berr, et-Tevvab, el-Muntakim, Vâli,el-Müteâl, el-Müteâl,el-Berr, el-Berr,et-Tevvab, et-Tevvab,el-Muntakim, el-Muntakim, “De ki: " ster Allah diye çaırın, ister Rahman diye çaırın. Hangisiyle Vâli,    el-Afuvv, er-Reûf, Mâlikü’l-Mülk, Zül-Celali ve’lel-Afuvv, er-Reûf, Mâlikü’l-Mülk, Zül-Celali ve’l   el-Afuvv, er-Reûf, Mâlikü’l-Mülk, Zül-Celali ve’l“De ki:“İster “İsterAllah Allah diye çağırın, isterRahman Rahman “De ki: “İster Allah diye çağırın, ister Rahman “De ki: nız en güzel isimler O'nundur…” (17/diye srâ,çağırın, 110) ister İkram, el-Muksit, el-Câmi, el-Ğani, el-Muğni, elİkram,el-Muksit, el-Muksit,el-Câmi, el-Câmi,el-Ğani, el-Ğani,el-Muğni, el-Muğni,eleldiyeçağırın. çağırın.Hangisiyle Hangisiyleçağırırsanız çağırırsanızen engüzel güzelisimisim- İkram, diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız en güzel isimdiye   ,    3  45, ' ( ) $  &* $+,

(4) "   - ./01  2   ! " # $%Mâni’,  &     Mâni’,ed-Dârr, ed-Dârr,en-Nâfi’, en-Nâfi’,en-Nûr, en-Nûr,el-Hâdi, el-Hâdi,el-Bedi’, el-Bedi’, ed-Dârr, en-Nâfi’, en-Nûr, el-Hâdi, el-Bedi’, Mâni’, lerO’nundur…” O’nundur…”(17/İsrâ, (17/İsrâ,110) 110) ler O’nundur…” (17/İsrâ, 110) ler 22 2 “En güzel isimler Allah'ındır. O halde O'na o (güzel isim)lerle duael-Bâki, edin ve el-Bâki, el-Varis, er-Raşîd, es-Sabûr. el-Bâki,el-Varis, el-Varis,er-Raşîd, er-Raşîd,es-Sabûr. es-Sabûr.   ! "# $% & 

(5)      . mleri hakkında sapanları cezasını Ancakbu burivayette rivayetteolduğu olduğugibi gibikaynaklarda kaynaklarda Ancak bu rivayette olduğu gibi kaynaklarda ,   .. .. 3. "

(6) # # . 

(7) %

(8) %&& Ancak , -- . erilie #  # //00 112  23 bırakın;.

(9) 

(10)  ! "

(11) ! onlar $$yaptıklarının '' dilegetirilen getirilen99 99ismin isminAllah AllahResulü Resulü(s.a.v.) (s.a.v.)tarafıntarafındile getirilen 99 ismin Allah Resulü (s.a.v.) tarafındile rdir”(7/A’râf, 180)  

(12) 4  56-

(13) ( )

(14) * %  '+

(15) %, dan  sayılmadığı  şüphelidir.  hadis dansayılıp sayılıp sayılmadığı şüphelidir.Bu Bukonuda konuda hadis dan sayılıp sayılmadığı şüphelidir. Bu konuda hadis Ebu Hureyre'den (r.a.) rivayet edilen, “Allah’ın doksan dokuz, yüzden bir kaynaklarındakigenel geneldurum durumşu şuşekilde şekildeözetleneözetlenekaynaklarındaki genel durum şu şekilde özetlenekaynaklarındaki vardır. Kim bunları sayarsa (veya ezberlerse) cennete girer. O, tektir bilir:teki bilir: bilir: “Engüzel güzelisimler isimlerAllah’ındır. Allah’ındır.OO Ohalde haldeO’na O’naooo “En güzel isimler Allah’ındır. halde O’na “En adisi Allah'ın(güzel isimlerinin 99 adet olduunu ifade etmektedir. 1-İcmali İcmaliolarak olarakAllah’ın Allah’ın99 99ismi ismiolduğunu olduğunu 1İcmali olarak Allah’ın 99 ismi olduğunu 1(güzel isim)lerle dua edin ve O’nun isimleri hakisim)lerle dua edin ve O’nun isimleri hak(güzel isim)lerle dua edin ve O’nun isimleri hakifade eden yukarıdaki hadis, Ebu Hureyre kanaifade eden yukarıdaki hadis, Ebu Hureyre kanaifade eden yukarıdaki hadis, Ebu Hureyre kanaBunların hangi isimler oluu, üzerinde ittifak edilen metnin Tirmizî’ye ait kında eğriliğe sapanları bırakın; onlar yaptıklarının kında eğriliğe sapanları bırakın; onlar yaptıklarının kında eğriliğe sapanları bırakın; onlar yaptıklarının EbuDavud Davudile ileNesâî Nesâîdışında dışındaKütub-i Kütub-iSitte’ Sitte’de de, ,, lıyla,Ebu lıyla, Ebu Davud ile Nesâî dışında Kütub-i Sitte’ de cezasını çekeceklerdir”(7/A’râf, 180) cezasını çekeceklerdir”(7/A’râf, 180) cezasını çekeceklerdir”(7/A’râf, Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettii rivayette180) bulunmaktadır. Bu lıyla, isimler, Ahmedb.b. b.Hanbel’ Hanbel’inin inMüsned’ Müsned’inde inde, ,Nesâî’ , Nesâî’ Nesâî’nin ninSüneSüneAhmed Hanbel’ Müsned’ inde nin SüneAhmed Ebuer-Rahîm, Hureyre‘den (r.a.) rivayetedilen, edilen, “AlEbu Hureyre‘den (r.a.) rivayet edilen, “AlEbu Hureyre‘den (r.a.) rivayet “AlAllah, er-Rahmân,, el-Melik, el-Kuddus, es-Selam, el-Mü’min, el- sında, sında,el-Hâkim el-Hâkimen-Nisâburî’nin en-Nisâburî’ninMüsMüsnü’l-Kübrâ’ nü’l-Kübrâ’ sında, el-Hâkim en-Nisâburî’nin Müsnü’l-Kübrâ’ lah’ın doksan dokuz, yüzden bir eksik ismi vardır. lah’ın doksan dokuz, yüzden bir eksik ismi vardır. lah’ın doksan dokuz, yüzden bir eksik ismi vardır. tedrek’ gibi yaklaşık yaklaşık olarak olarak on on beş beş hadis hadis tedrek’ gibi yaklaşık olarak on beş hadis n, el-Azîz, el-Cebbar, el-Mütekebbir, el-Halık, el-Bâri, el-Musavvir, eltedrek’ i ii gibi Kimbunları bunlarısayarsa sayarsa(veya (veyaezberlerse) ezberlerse)cennete cennetegirer. girer. Kim bunları sayarsa (veya ezberlerse) cennete girer. Kim mecmuasındayer yeralmaktadır. almaktadır.3 33 mecmuasında yer almaktadır. mecmuasında 1 11 hadisi l-Kahhar, el-Vehhab, er-Rezzak, el-Fettah, el-Alîm, el-Kabıd, O, tektir teki sever” hadisi Allah’ın isimlerinin 99 el-Bâsit, elO, tektir teki sever” Allah’ın isimlerinin 99 O, tektir teki sever” hadisi Allah’ın isimlerinin 99 2-Aralarındaisimler isimlerbakımdan bakımdanfarklılık farklılıkolol2-Aralarında isimler bakımdan farklılık oladetolduğunu olduğunuifade ifadeetmektedir. etmektedir. adet olduğunu ifade etmektedir. adet -Râfi’, el-Muiz, el-Muzill, es-Semi, el-Basîr, el-Hakem, el-Adl, el-Latîf,2-Aralarında elmaklabirlikte birliktesadece sadeceTirmizî Tirmizîve veİbn İbnMace‘de Mace‘debu bu makla birlikte sadece Tirmizî ve İbn Mace‘de bu makla Bunların hangi isimler oluğu, üzerinde ittifakel-Mukît, elBunların hangi isimler oluğu, üzerinde ittifak isimler oluğu, üzerinde ittifak Halim, el-Azîm,Bunların el-afûr,hangi e-ekûr, el-Ali, el-Kebîr, el-Hafız, hadis metnine 99 adet isim listesi ikinci kısım olahadis metnine 99 adet isim listesi ikinci kısım olahadis metnine 99 adet isim listesi ikinci kısım olaedilen metnin metnin Tirmizî’ye Tirmizî’ye ait ait olduğu olduğu Ebu Ebu HuHuedilen metnin Tirmizî’ye ait olduğu Ebu Huedilen Celil, el-Kerîm, er-Rakîb, el-Mucîb, el-Vâsi’, el-Hakîm, el-Vedûd, el-Mecîd, rakeklenmiştir. eklenmiştir.Buharî, Buharî,Müslim, Müslim,Nesâî Nesâîve vehadisi hadisi rak eklenmiştir. Buharî, Müslim, Nesâî ve hadisi rak reyre’nin(r.a.) (r.a.)naklettiği naklettiğirivayette rivayettebulunmaktadır. bulunmaktadır. reyre’nin (r.a.) naklettiği rivayette bulunmaktadır. reyre’nin yedi ayrı senetle tekrarlayan Ahmed b. Hanbel ise yedi ayrı senetle tekrarlayan Ahmed b. Hanbel ise yedi ayrı senetle tekrarlayan Ahmed b. Hanbel ise -ehîd, el-Hakk, el-Vekîl, el-Kavî, el-Metîn, el-Veli, er-Rahîm, el-Hamîd, Buisimler, isimler, şunlardır: Allah, er-Rahmân,, er-Rahîm,el-Muhsi, elBu isimler, şunlardır: Allah, er-Rahmân,, er-Rahîm, Bu şunlardır: Allah, er-Rahmân,, 4 4 4 eserlerindebu bulisteye listeyeyer yervermemişlerdir. vermemişlerdir. eserlerinde bu listeye yer vermemişlerdir. eserlerinde el-Melik, el-Kuddus, es-Selam, el-Mü’min, el-Mü-el-Mecid, elel-Melik, el-Kuddus, es-Selam, el-Mü’min, el-Mül-Mu’îd, el-Muhyî, el-Mumit, el-Hayy, el-Kayyum, el-Vâcid, el-Melik, el-Kuddus, es-Selam, el-Mü’min, el-MüAncak isimler isimler arasındaki arasındaki farklılık farklılık ve ve TirTirAncak isimler arasındaki farklılık ve TirAncak heymin,el-Azîz, el-Azîz,el-Cebbar, el-Cebbar,el-Mütekebbir, el-Mütekebbir,elelheymin, el-Azîz, el-Cebbar, el-Mütekebbir, elheymin, -Samed, el-Kâdir, el-Muktedir, el-Mukaddim, el-Muahhir, el-Evvel, el-Âhir, mizî’ninhadisindeki hadisindekiisimlerin isimlerinravî ravîtarafından tarafındanekekmizî’nin hadisindeki isimlerin ravî tarafından ekHalık,el-Bâri, el-Bâri,el-Musavvir, el-Musavvir,el-Ğaffar, el-Ğaffar,el-Kahhar, el-Kahhar, mizî’nin Halık, el-Bâri, el-Musavvir, el-Ğaffar, el-Kahhar, Halık, 55 el-Bâtın, el-Vâli, el-Müteâl, el-Berr, et-Tevvab, el-Muntakim, el-Afuvv, erlendiği, yani hadisin müdrec olduğu iddiası, lendiği, yani hadisin müdrec olduğu iddiası, el-Vehhab,er-Rezzak, er-Rezzak,el-Fettah, el-Fettah,el-Alîm, el-Alîm,el-Kabıd, el-Kabıd, lendiği, yani hadisin müdrec olduğu iddiası,5 el-Vehhab, er-Rezzak, el-Fettah, el-Alîm, el-Kabıd, el-Vehhab, isimlerinsonradan sonradanhadise hadiseeklendiği eklendiğişüphesini şüphesinigüçgüçisimlerin sonradan hadise eklendiği şüphesini güçel-Bâsit,el-Hâfid, el-Hâfid,er-Râfi’, er-Râfi’,el-Muiz, el-Muiz,el-Muzill, el-Muzill,eses- isimlerin el-Bâsit, el-Hâfid, er-Râfi’, el-Muiz, el-Muzill, esel-Bâsit, lendirmektedir. Nitekim listede olmamakla birlikte lendirmektedir. Nitekim listede olmamakla birlikte Semi,el-Basîr, el-Basîr,el-Hakem, el-Hakem,el-Adl, el-Adl, el-Latîf, el-Latîf,el-Habîr, el-Habîr, lendirmektedir. Nitekim listede olmamakla birlikte Semi, el-Basîr, el-Hakem, el-Adl, el-Habîr, Semi, Yıl Üniversitesi / lahiyat fakültesi Tefsir Anabilimel-Latîf, Dalı Öretim Üyesi VAN. e-mail: kitapve vesünnette sünnetteAllah’a Allah’abirçok birçokisim isimdaha dahaizafe izafe kitap ve sünnette Allah’a birçok isim daha izafe el-Halim, el-Azîm, el-Ğafûr, eş-Şekûr, el-Ali, el- kitap el-Halim,el-Azîm, el-Azîm,el-Ğafûr, el-Ğafûr,eş-Şekûr, eş-Şekûr,el-Ali, el-Ali,elelel-Halim, _yyu@yahoo.com edilmektedir. Örneğin, er-Rab, el-Mennân, el-Vitr, bu Abdillah Muhammed b. smail b. brahim b. Muire, el-Camiü's-Sahih / Daavât, 68, edilmektedir. Örneğin, er-Rab, el-Mennân, el-Vitr, Kebîr,el-Hafız, el-Hafız,el-Mukît, el-Mukît,el-Hasib, el-Hasib,el-Celil, el-Celil,elel- edilmektedir. Örneğin, er-Rab, el-Mennân, el-Vitr, Kebîr, el-Hafız, el-Mukît, el-Hasib, el-Celil, elKebîr, nları, stanbul, 1992, VII. 169; Tevhid, 12, VIII, 169; urût, 18, III, 185; Nesâî, Ebu eş-Şafi es-Sebûh, eş-Şafikitap kitapve vesünnette sünnetteolmasına olmasınarağrağes-Sebûh, kitap ve sünnette olmasına rağes-Sebûh, eş-Şafi Kerîm, er-Rakîb, el-Mucîb, el-Vâsi’, el-Hakîm, Kerîm, er-Rakîb, el-Mucîb, el-Vâsi’, el-Hakîm, Kerîm, er-Rakîb, el-Mucîb, el-Vâsi’, el-Hakîm, n Ahmed b. uayb Sünen (el-Mücteba) / Nuut, Çarı Yayınları, stanbul, 1992, I. IV. 393; men Tirmizî‘nin rivayetinde bulunmamaktadır. men Tirmizî‘nin rivayetinde bulunmamaktadır. Tirmizî‘nin rivayetinde bulunmamaktadır. el-Vedûd, el-Mecîd, el-Bâis,eş-Şehîd, eş-Şehîd, el-Hakk, elu sa Muhammed b. sa b.el-Mecîd, Sevre, el-Camiü’s-Sahih (Sünen) el-Hakk, /el-Hakk, Daavat 83, Çarı men Yayınları, el-Vedûd, el-Mecîd, el-Bâis, eş-Şehîd, elel-Vedûd, el-Bâis, el992, V. 530, No: 3573,el-Kavî, 3575; Ancak “O, tektirel-Veli, teki sever” ifadesi Hemmam ismindeki Vekîl, el-Metîn, el-Hamîd, elVekîl, el-Kavî, el-Kavî, el-Metîn, el-Metîn, el-Veli, el-Veli, el-Hamîd, el-Hamîd, elelVekîl, İmam BeyhakîAllah’ın Allah’ındoksan doksandokuz dokuzisminin isminin İmam Beyhakî Allah’ın doksan dokuz isminin el- Beyhakî emesi olduu ifade edilmektedir. Bkz. Müslim Ebu'l-Hüseyin b. Haccac el-Kueyrî,İmam Muhsi, el-Mübdi’, el-Mu’îd, el-Muhyî, el-Mumit, el-Mübdi’, el-Mu’îd, el-Muhyî, el-Mumit, el-Mübdi’, el-Mu’îd, el-Mumit, olduğunu ifade eden hadisin diğer isimleri nefy etolduğunu ifade eden hadisin diğer isimleri nefy etSahih / Zikr, Muhsi, 5,Muhsi, Çarı Yayınları, stanbul, 1992, el-Muhyî, III. 2062, 2063; ez-Zeccacî, Ebü'l-Kasım olduğunu ifade eden hadisin diğer isimleri nefy etan b. shak, tikaku Esmâillahi, Müessetü er-Riasle, Beyrut, 1986, s. 20. el-Hayy, el-Kayyum, el-Vâcid, el-Mecid, el-Vâhid, el-Hayy,el-Kayyum, el-Kayyum,el-Vâcid, el-Vâcid,el-Mecid, el-Mecid,el-Vâhid, el-Vâhid, el-Hayy, mediğini,şöhretlerine şöhretlerine(yaygınlığa) (yaygınlığa)bağlı bağlıolarak olarak mediğini, şöhretlerine (yaygınlığa) bağlı olarak mediğini, bunlardan doksan dokuzunun sayıldığını ifade etbunlardan doksan dokuzunun sayıldığını ifade etbunlardan doksan dokuzunun sayıldığını ifade et6 6 6 mektedir. İmam İmamNevevî, Nevevî,de dehadisin hadisinbu buisimlerin isimlerin mektedir. İmam Nevevî, de hadisin bu isimlerin Buharî,Ebu EbuAbdillah AbdillahMuhammed Muhammedb.b. b.İsmail İsmailb.b. b.İbrahim İbrahimb.b. b.Muğire, Muğire,elelmektedir. Buharî, Ebu Abdillah Muhammed İsmail İbrahim Muğire, elBuharî, Camiü's-Sahih /Daavât, Daavât, 68, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992, VII. 169; Tevhid, Camiü's-Sahih 68, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992, VII. 169; Tevhid, Camiü's-Sahih / /Daavât, 68, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992, VII. 169; Tevhid, dışında Allah’ın isimleri olmadığını ifade etmedidışında Allah’ın isimleri olmadığını ifade etmedidışında Allah’ın isimleri olmadığını ifade etmedi12,VIII, VIII,169; 169;Şurût, Şurût,18, 18,III, III,185; 185;Nesâî, Nesâî,Ebu EbuAbdirrahman AbdirrahmanAhmed Ahmedb.b. b.Şuayb Şuayb 12, VIII, 169; Şurût, 18, III, 185; Nesâî, Ebu Abdirrahman Ahmed Şuayb 12, 1 11. Sünen(el-Mücteba) (el-Mücteba)/ /Nuut, / Nuut, Nuut,Çağrı ÇağrıYayınları, Yayınları,İstanbul, İstanbul,1992, 1992,I.I.I.IV. IV.393; 393;TirTirSünen (el-Mücteba) Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992, IV. 393; TirSünen mizîEbu Ebuİsa İsaMuhammed Muhammedb.b. b.İsa İsab.b. b.Sevre, Sevre,el-Camiü’s-Sahih el-Camiü’s-Sahih(Sünen) (Sünen)/ /Daavat / Daavat Daavat mizî Ebu İsa Muhammed İsa Sevre, el-Camiü’s-Sahih (Sünen) mizî 83,Çağrı ÇağrıYayınları, Yayınları,İstanbul, İstanbul,1992, 1992,V.V. V.530, 530,No: No:3573, 3573,3575; 3575;Ancak Ancak“O, “O,tektir tektir 83, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992, 530, No: 3573, 3575; Ancak “O, tektir 83, tekisever” sever”ifadesi ifadesiHemmam Hemmamismindeki ismindekirâvinin râvinineklemesi eklemesiolduğu olduğuifade ifade teki sever” ifadesi Hemmam ismindeki râvinin eklemesi olduğu ifade teki edilmektedir.Bkz. Bkz.Müslim MüslimEbu'l-Hüseyin Ebu'l-Hüseyinb.b. b.Haccac Haccacel-Kuşeyrî, el-Kuşeyrî,eleledilmektedir. Bkz. Müslim Ebu'l-Hüseyin Haccac el-Kuşeyrî, eledilmektedir. Müsnedü's-Sahih /Zikr, Zikr, 5, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992, III. 2062, 2063; ezMüsnedü's-Sahih Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992, III. 2062, 2063; ezMüsnedü's-Sahih / /Zikr, 5,5, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992, III. 2062, 2063; ezZeccacî,Ebü'l-Kasım Ebü'l-KasımAbdurrahman Abdurrahmanb.b. b.İshak, İshak,İştikaku İştikakuEsmâillahi, Esmâillahi,Müessetü Müessetü Zeccacî, Ebü'l-Kasım Abdurrahman İshak, İştikaku Esmâillahi, Müessetü Zeccacî, er-Riasle,Beyrut, Beyrut,1986, 1986,s.s.s.20. 20. er-Riasle, Beyrut, 1986, 20. er-Riasle, TurkiyeKlinikleri J IntMed MedSci Sci2008, 2008,4 4 Journal ofKlinikleri IslamicJResearch 2012;23(3) Turkiye Int. Tirmizî,Daavat, Daavat,83, 83,V.V. V.530 530 Tirmizî, Daavat, 83, 530 Tirmizî, Bkz.Topaloğlu, Topaloğlu,Bekir, Bekir,DA. DA.“Esmâ-i “Esmâ-iHüsnâ” Hüsnâ”md., md.,İstanbul,1995, İstanbul,1995,XI. XI.406406Bkz. Topaloğlu, Bekir, DA. “Esmâ-i Hüsnâ” md., İstanbul,1995, XI. 406Bkz. 409 409 409 4 44 Topaloğlu, Topaloğlu,a.g.m., a.g.m.,a.y. a.y. a.g.m., a.y. Topaloğlu, 5 55 Topaloğlu, Topaloğlu,a.g.m.,XI. a.g.m.,XI.407, 407,413 413 a.g.m.,XI. 407, 413 Topaloğlu, 6 6 6 Beyhakî, Beyhakî,Ebu EbuBekr BekrAhmed Ahmedb.b. b.Hüseyn Hüseynb.b. b.Ali, Ali,Kitabü'l-el-Esmâ Kitabü'l-el-Esmâve's-Sıfat, ve's-Sıfat, Ebu Bekr Ahmed Hüseyn Ali, Kitabü'l-el-Esmâ ve's-Sıfat, Beyhakî, Dârü'l-Kitabi'l-Arabî,1985, 1985,Beyrut, Beyrut,1985, 1985,s.s.s.30. 30. Dârü'l-Kitabi'l-Arabî, 1985, Beyrut, 1985, 30. Dârü'l-Kitabi'l-Arabî, 2 22 3 33. 111 33.

(16) Hayati AYDIN. ğini söylemektedir. Bu ifade tarzının Arapların, “Zeydin bin dirhemi vardır. Bunları sadaka için hazırlamıştır“ ifadesine benzediğini bunun da, Zeydin bin dirhem’den başka parasının olmadığı anlamına gelmediği gibi hadisin anlamı da, kim bu isimleri sayarsa cinnete girer, yoksa isimler sadece bu sayılanlardır, anlamında olmadığını söylemektedir.7 Nitekim ulema da hadisi İmam Nevevî gibi anlayarak Esmâ-i Hüsnâ’nın sadece Tirmizî rivayetinden dile getirilen isimlerden ibaret olmadığı üzerinde konsensüs sağlamıştır.8. 1.2.Esmâ-i Hüsnâ ile ilgili tartışmalar: Esmâ-i Hüsnâ‘daki Esmâ, ismin çoğuludur. Hüsnâ ise, ahsen ism-i tafdilinin müennes sığasıdır. Anlamı, ‘bu isimler, isimlerin en güzelleri ve en yüceleridir.’ Bu söz, toplu olarak Allah’ın isimlerinin güzel olduğunu ifade ettiği gibi tek tek isimlerin her birisinin güzelliğini de ifade etmektedir. Bunlar, Allah’ın isimleri olduklarına göre, Zat-ı Zülcelale layık en güzel ve en şerefli anlamlara sahip olmaları gerekir. Zira örnek yoluyla da olsa Allah’a çirkin isim asla izafe edilemez.. Ehli Sünnet, ‘istememekle beraber Allah şerlerin de yaratıcısıdır’ derken, Mutezilenin fiillerin yaratılmaları konusunda ‘eğer biz fiillerin yaratıcılığını kulların kendilerine vermezsek, onların yaratıcısı Allah’tır dersek haşa Allah’a zanî, katil demek lazımdır’ diyerek şerlerin yaratılmasını Allah’tan nefy ederler. Her ne kadar Mutezilenin tavrı tenzihin hassasiyetinden kaynaklansa da misal yollu da olsa- Allah’a çirkin bir yakıştırma yapmak caiz değildir. Nitekim yaratıcısı veya âmiri Allah olmasına rağmen Kur’ân’da bile şerlerin Allah’a izafe edilmemiş olması (Bkz. Hızır-Musa kıssası)9 ya da bunların mechul bir siga ile ifade edilmesi (Bkz. 72/Cin, 10) bu hususta bir cevazın olamayacağını, tenzihte çok hassas davranmamızın gerektiğini ortaya koymaktadır. Bundan dolayı ne fiil ne de vasıf olarak şerler Allah’a isnat edilmez.. el-Hattabî'nin Şe'nü'd-Duâ adlı eserinden naklen bkz. Gusn, Abdullah b. Salih b. Abdülaziz, Esmâullai’l-Hüsnâ, Darü’l-Vatan, H: 1417, s.131-132 Bkz. Gusn, a.g.e., a.y. 9 Bunun en güzel örneği 18/ Kehf, 79, 82 ayetlerinde Hızır’ın gemiyi delmesini hikaye ederken görünürde şer gibi olan delmeyi kendi iradesine izafe ifade ederken, hazinenin içinde gömülü olduğu eğri duvarı düzeltirken ise Allah’ın iradesini dile getirmesidir. 7. ESMÂ-İ HÜSNÂ VE KUR'ÂN’DAKİ BAĞLAM İLİŞKİSİ. Tenzihte hassas olması nedeniyle Ehli Sünnet kelamcıları Esmâ-i Hüsnâ ’yı tasnif ederken Selbî sıfat adı altında Allah’a yakışmayan eş, çocuk edinme, âcizlik, güçsüzlük, cahillik, zalimlik, cevher, araz, fanilik vs. sıfatları selbî / tenzihî sıfatlar olarak mütalaa etmişlerdir. Bununla hangi sıfatların Allah’a yakışık almadığı hususunda Müslümanları uyarmışlardır.. Ancak Gazzalî bu tavrın sakıncalı olduğunu söyleyerek, Allah’ı, hayalin ulaşabildiği ya da vehmin yetişebildiği, fikrin hükmettiği bütün vasıflardan tenzih etmenin lazım geldiğini ifade ederek şöyle demektedir: Kusurlardan ve noksanlıklardan münezzeh demek edebi terk etmeye yakındır. Nasıl ki birisinin bizim kralımız, mühür kazıcı, kan alıcı değildir şekliyle kralı tanımlaması edep üslubu değilse bu da böyledir. Çünkü bir şeyin varlığını nefy etmek, onun var olduğunu vehm ettirir. Bundan dolayı da, Allah’ı, halkın kemal vasfı olarak nitelediği bütün kemal vasfı olabilecek vasıflardan da münezzeh olarak kabul etmek lazımdır. Çünkü insanlar kendilerine bakıyor, sıfatlarını tanıyor ve onları taksim ederek bir kısmına kemal vasıfları diyorlar. Ancak bu kullarla ilgili bir durumdur. İlim, kudret, duyma, görme, konuşma, irade gibi nitelikleri bu anlamlar hizasına koyarak bunlar kemal vasıflarıdır, bunlar kemal isimleridir, diyorlar. Yine kendilerine göre niteledikleri cehalet, acizlik, körlük, sağırlık, dilsizlik gibi noksan sıfatları da anlamları hizasına koyarak bunlar noksan sıfatlardır, diyorlar. Halbuki Allah kendileri hakkında kemal sıfatı dedikleri sıfatlardan da, noksan kabul ettikleri sıfatlardan da münezzeh ve müberradır”.10 Mutezile ve birçok kelam âlimi nasslarda yer almamakla birlikte tenzih mahiyetinde olan kelime ve terkiplerle Allah’ın nitelenmesinde bir sakınca görmemişlerdir.11 Ancak Mutezile’nin aksine Selef âlimleri, yukarıda denildiği gibi Allah’ın isimlerinin tevkifîliğini ileri sürmüşlerdir. Kitap ve sünnetin dile getirmediği isim, lügat, akıl ve şeriat bakımından sahih olsa da Esmâ-i Hüsnâ‘dan sayılamaz. Örneğin, Allah evveli olmayan bir varlık ol-. 8. 112. 10 Gazzalî, Ebu Hamid Muhammed, el-Maksadü'l-Esnâ, Şerhu Esmâi'lHüsnâ, Matbaatu's-Sabbah, 1999, s. 52. 11 Topaloğlu, a.g.m., II. 410.. Journal of Islamic Research 2012;23(3).

(17) Allah’ın isimlerinin tevkifîliini ileri sürmülerdir. Kitap ve sünnetin dile getirmedii. isim, lügat, akıl ve eriat bakımından sahih olsa da Esmâ-i Hüsnâ'dan sayılamaz. ESMÂ-İ HÜSNÂ VE KUR'ÂN’DAKİ BAĞLAM İLİŞKİSİ. Örnein, Allah evveli olmayan bir varlık olduu gerekçesi ile Kadîm, varlık olma duğu gerekçesi ile Kadîm, varlık olma haysiyetiyle. 1 1 haysiyetiyle Mevcûd olarak isimlendirilemez. Mevcûd olarak isimlendirilemez.. Hayati AYDIN. kabul etmek ve bunları teşbih (antropoformizm)) gerektirmeyecek şekilde anlamak ve yorumlamak lazımdır.. Allah, Allah,  *78  9 *"    :   ;$

(18) ,<   '

(19) = 6  >

(20) * “O'na benzer hiçbir ey yoktur. O Ancak Kur’ân ve hadislerde Allah’a ait bazı “O’na benzer hiçbir şey yoktur.11) O işitendir, iitendir, görendir.”(42/urâ, eklindegörentanımlanınca bundan O’nun varlıklara insan-biçimci nitelemeler varsa da bunların temsilî dir.”(42/Şurâ, 11) şeklinde tanımlanınca bundan anlatımlar olduklarını bilmek lazımdır. Örneğin, domaktadır. O zaman iitir ve görür, fakat iitmesi benzememesi zorunluluu O’nun varlıklara benzememesi zorunluluğu doğ- Allah. maktadır. doal O zaman Allah yarattıkların işitir ve görür, iitmesi fakat işit- ve görmesinden “Her kim bir hayırla ona bu hayrın on ve görmesi olarak farklı birgelirse, nitelie mesi ve görmesi doğal olarak yarattıkların işitmesi. misli vardır. Ziyade de veririm. Ve her kim bir kö-. görme, göz kozalağını, kelam (konuşma), dudak-. ona bir kol yaklaşırım; bana kim bir kol yaklaşırsa,. Allah’a isnat etmeyi gerektireceğinden bu yaratı-. hiç bir şeyi şerik koşmamak şartıyla yer dolusu gü-. i sünnetten Eş’arîler ile Mutezileden bir grup,. karış, kol, kulaç, yürümek, koşmak vs. izafe edil-. hamledilmesi lazımdır. Çünkü iitme, kulak göz ve görmesinden farklı bir niteliğelügatlerde hamledilmesi latülükle makuzasını, gelirse, onun görme, cezası kötülüğün mislidir. zımdır. Çünkü lügatlerde işitme, kulak makuzasını, Yahut affederim. Bana kim bir karış yaklaşırsa, ben kozalaını, kelam (konuma), dudakları, nüzûl (ini) ayakları, bat (tutma) elleri vs.. gerektirmektedir. Bu ekilde bir anlayı birçokbenuzvu Allah’a isnat etmeyi ları, nüzûl (iniş) ayakları, batş (tutma) elleri vs. geona bir kulaç yaklaşırım. Her kim bana yürürektirmektedir. Bu bir anlayış uzvutaımakta yerek ve gelirse, ben ona koşarak gelirim. Kim bana bu şekilde yaratılan varlık birçok aibesini bundan dolayı da tevil gerektireceinden. zorunluluu Her ve nebundan kadar Ehl-i E’arîler ile kendisini Mutezileden bir misli mağfilan varlık domaktadır. şaibesini taşımakta dolayısünnetten da nahla gelirse, ben o günahın. 15 zorunluluğu doğmaktadır. Her ne Basîrdir, kadar Ehl-gözle retle karşılarım» Görüldüğü gibi hadiste Allah’a grup,tevil ‘Allah Semi’dir kulakla iitir, görür’ demilerse de mamı. afiî’nin içinde olduu Ehl-i Sünnet’ten bir grup, mektedir. ‘Allah semî’dir Zatı ile iitir; ‘Allah Semi’dir kulakla işitir, Basîrdir, gözle görür’ Ancak realitede Allah koşmaz ve kişiye demişlerse de İmamı Şafiî’nin içinde olduğu Ehl-i Sünnet’ten bir grup, ‘Allah semî’dir Zatı ile işitir; basîrdir zatı ile görür. Çünkü diğer tür niteleme yaratılan varlıkların şaibesini taşır’ demişlerdir.12. mekansal bir düzlemde yaklaşmaz. O halde bunlar, Cenab-ı Allah’ın kuluna iltifatını, onu hüsnü kabulle karşılamasını anlatmak için birer temsili anlatımdır. Nitekim bizim din dilimizin temsili anlatım olduğunu unutmamak lazımdır (Bkz. 2/Ba10 mantıktan hareketleel-Maksadü'l-Esnâ, kelam kitaplarında, Gazzalî,Bu Ebu Hamid Muhammed, erhu Esmâi'l-Hüsnâ, Matbaatu's-Sabbah, kara, 261, 265; 14/İbrahim, 24; 90/Beled, 11) 1999,‘Allah s. 52. bilir lakin onun ilmi bizim ilmimiz gibi 11. Topalolu, a.g.m., II. 410.onun kudreti bizim kudretideğil, kadirdir lakin. miz gibi değil, görür lakin onun görmesi bizim görmemiz gibi değil…’ denilmektedir.13. O halde Allah isimleri ile kul isimlerinde benzerlikler olsa da bu durum müsemmanın da benzer olmasını zorunlu kılmaz.. Bundan dolayı akâid kitaplarında “Kim Allah’ı kendi mahlukatından bir şeye benzetirse kafir olmuştur; Kim Allah’ın kendisini nitelediği vasıfları inkar ederse yine kafir olmuştur. Allah ve Resulü’nün nitelediği vasıflarla Allah’ı nitelemek teşbih değildir” denilmektedir.14 Bundan dolayı vech, eller, ayn, istivâ, ityân ve nüzûl gibi Kur’ân ve hadislerde dile getirilen uzuv ve filleri olduğu gibi. 12 Ebu Muhammed Ali b. Ahmed İbn Hazm, el-Fasl fi’l-Milel ve’l-Ehvâ ve’n-Nihal, Mısır, 1317 h; II. 140; Şah Veliyullah b. Andurrahim, edDehlevî, Hüccetullahi'l-Baliğe, Beyrut, ts. I. 191. 13 İmam el- Âzam Ebu Hanife, el-Fıkhü’l-Ekber, Darü’l-Kitabi’l-İslami, İstanbul, 1955, s. 32. 14 el-Kâdi e'd-Dımeşkî, Ali b. Ali b. Muhammed b. Ebi'l-İzz, Şerhu Akideti e't-Tehanevî, Beyrut, 1993, s. 119.. Journal of Islamic Research 2012;23(3). 1.3. Allah’a ait isimlerin başka varlıklara nispeti meselesi İslam âlimleri Esmâ-i Hüsnâ’yı başka varlıklara nispeti caiz olan ve olmayan isimler olarak da tasnife tabi tutmuş ve ulûhiyete has anlamlar taşıyan isimlerin dışında kalanların insanlar için tasnife tabi tutmu ve ulûhiyete has anlamla de kullanılabileceğini belirtmişlerdir. Çünkü Lafzainsanlar için de kullanılabileceini i Celal’ın (Allah’ın) haricinde diğer isimler mastar-belirtmiler larından türeyen sıfat isimler olup küllî anlamlar haricinde dier isimler mastarlarından türey taşımakta ve ortaklık kabul etmektedirler. Dolayıtaımakta ve ortaklık kabul etmektedirler. Dolay sıyla bir sıfat isim o sıfatta ortak olan herkesi kapsamına almaktadır. Örneğin, Semi’ (işiten) ismi, herkesi kapsamına almaktadır. Örnein, Sem işiten herkesi, Basîr (gören), gören herkesi, Âdil sı(gören), herkesi, Âdilalmaktadır. sıfatının, adaletli ol fatının, adaletli olangören herkesi kapsamına. Ancak Allah isimlerinin, Allah’ın zatına delaAncak Allah isimlerinin, Allah'ın zat let etmesi cihetiyle özel isim, anlamlardan delalet anlamlardan delalet ettii ey açısından ise ettiği şey açısından ise birer sıfat olduklarını unutlazımdır. 

(21)  

(22)   "O “O afûr mamak lazımdır. Ğafûrve Rahîmdi ve Rahîmdir” (10/Yunûs, 107) ayetinde. Allah'ın zatına delalet ettii için bir özel isim-s. 

(23) "Rabbin zengindir, merhametlidir" (. 15. isminin içerdii rahmet sıfatı ise itiraki kabu. Muslim, Tevbe , 6 Hadis No: (2687); İbn Mace, Edeb, 58 Hadis No: 3821.. ortak olsa da bir kimse Rahîm olarak çarılab diye isimlendirilemez.. 113. slam kültüründe el- lâh, el-Rahman.

(24) Ancaketmesi Allah cihetiyle isimlerinin, n, Allah'ın zatına delalet özelAllah'ın isim, zatına delalet etmesi cihetiyle özel isim, delalet ettii ey açısından ise birer sıfat olduklarını unutmamak açısından anlamlardan ise AYDIN birer sıfat olduklarını unutmamak ESMÂ-İ HÜSNÂ VE KUR'ÂN’DAKİ BAĞLAM İLİŞKİSİ Hayati lazımdır.    .

(25)      . 

(26)       "O afûr ve Rahîmdir" (10/Yunûs, 107) ayetinde er-Rahîm, ûr ve Rahîmdir" (10/Yunûs, 107) ayetinde er-Rahîm, er-Rahîm, Allah’ın zatına delalet ettiği için bir özel. rini ve niçin konulduklarını, Allah hakkında sübu-. (6/En’am,133) ayetinde de er-Rahîm isminin içer-. nispetinde bu sıfatlarla bezenerek Hakka yakın ol-. Allah'ın zatına delalet ettii ifade etmekte, ancak     

(27) çok   azdır. tunu bilmektir’ diyen insanın nasibi isim-sıfatıifade ifadeetmekte, etmekte, ancak bir özel isim-sıfatı ancakiçin  bir   özel

(28)  isim-sıfatı Ebrarın Esmâyı bilmekteki amaçları, imkan “Rabbin zengindir, zengindir,de merhametlidir” (6/En'am,133) 

(29) "Rabbin merhametlidir" (6/En'am,133) ayetinde de er-Rahîm rhametlidir" ayetinde er-Rahîm. sıfatı iserahmette itiraki kabul etmektedir. Bundan dolayı rahmette isminin içerdii rahmet e itiraki kabul etmektedir. dolayı maktır. Böyle yaptıkları takdirde mukarreb (Hakka diği rahmet sıfatı iseBundan iştiraki kabul etmektedir. Bunortak olsa da bir kimse Rahîm olarak çarılabilir fakat aidiyet ifademeleklere eden er-Rahîm yakınlık peyda etmiş) benzemiş olurlar. dan dolayı rahmette ortak olsa da bir kimse Rahîm olarak çarılabilir fakat aidiyet ifade eden er-Rahîm Sıfatların büyüklüğü ve şerefi ile dolan bir kalpte o olarak çağrılabilir fakat aidiyet ifade eden er-Rahîm diye isimlendirilemez.. sıfata karşı bir şevk ortaya çıkar, bu kemal ve ceslam el-Kuddûs, kültüründe el- lâh, el-Rahman, el-Hâlık, el-Kuddûs, lale aşık olur ve nihayetel-Rezzâk, bu sıfat ileelbezenmeye âh, el-Rahman,İslam el-Hâlık, el-Rezzâk, elel-İlâh, el-Rahman, el-Hâlık, kültüründe hırslanır. el-Kuddûs, el-Rezzâk, el-Muhyi, el-Mümit, MaliMuhyi, el-Mümit, Malikü’l-Mülk, Zülcelal ve’l- kram gibi isimler ulûhiyete has olarak Zülcelal ve’lkram gibi isimler ulûhiyete has olarak Bu sıfatlardan mümkün olanı elde etmeye çakü’l-Mülk, Zülcelal ve’l-İkram gibi isimler ulûhimütalaa edilmekte Bunların ve edilmekte ortaklıı ret ettii edilmektedir. Bunların dıında kalan et ettii kabul edilmektedir. dıında kalankabul lışma, bunlarla ahlaklaşma, güzellikleriyle süsyete has olarak mütalaa ve ortaklığı ret 16 16 kalan lenme ile kişicaiz Rabbanîleşir, yani Allah‘a yakınlaşır. ettiği kabul edilmektedir. Bunların dışında takısız sınırlı anlamlarla insanların nitelendirilmesi görülmektedir. insanlarınisimlerin nitelendirilmesi caiz görülmektedir. Meleklerden oluşan mele-i a’lâya yaklaşır. Her kim isimlerin takısız sınırlı anlamlarla insanların niteRahim, Latif, Alîm, Sabûr, ekûr ve Kebir gibi isimler her ne kadar 16 ekûr veKerîm, Kebir gibi isimler her ne kadar îm, Sabûr,lendirilmesi onların sıfatlarından bir benzerlik kaparsa, onların caiz görülmektedir. yakıniçin olduğu yakınlığı eldecaizdir. eder”19 Çok Allah’la ilgili kullanımlarında farklılık olsa da kullar kullanılmaları rklılık olsa da kullar kullanılmaları Çok ve Kerîm,için Rahim, Latif, Alîm, caizdir. Sabûr, Şekûr diye isimlendirilemez.. Kebir gibibirisine, isimler her ne kadar Allah’la ilgili kullaEvet Allah Alîm’dir; doğal olarak âlimi sever; cömert Kerîm, etli bir kiiye Rahîm, bilgili olan merhametli kiiye Alîm,birvs.kiiye Rahîm, bilgili olan kiiye Alîm, vs. nımlarında farklılık olsa da kullar için kullanılmaŞekûr‘dur, şükredeni sever; Afuvv’dur, affedenleri 17 Ancak bu isimler Erhemu’r-Rahimin, Ekremü’l-Ekremin eklinde denilebilir. r Erhemu’r-Rahimin, eklinde ları caizdir. Ekremü’l-Ekremin Çok cömert birisine, sever; Halîm‘dir, hilim (yumuşak davrananları) Kerîm,. sever; yapanları) merhametli bir kişiye Rahîm, bilgili olan kişiye kayıtlandıklarında kullar içinizafetle kullanılmaları caiz Berr’dir olmaz. ebrârı Çünkü(iyilik bunlar izafetle sever. Alin kullanılmaları caiz olmaz.17yine Çünkü bunlar lah’ın bu sıfatlara sahip olan kişileri sevdiğini koAlîm, vs. denilebilir. Ancak bu isimler Erhemu’r18 Allah’ın ismi gibi aidiyetlik kazanırlar.18 nusunda bir çok Kur’ân ayetini şahit olarak Rahimin, özel Ekremü’l-Ekremin şeklindekazanırlar. kayıtlandık-. gösterilebilmek mümkündür. O halde kim ne kadar larında yine kullar için kullanılmaları caiz olmaz. çok bu sıfatlarla bezenirse Allah da o kadar yakınÇünkü bunlar izafetle Allah’ın özel ismi gibi aidi1.4.Esmâ-i Hüsnâ, Allah'ı bilmenin yoludur: Allah'ı bilme, O'nun sevgi ve 18 ah'ı bilmenin yoludur: Allah'ı bilme, O'nun sevgi ve lık peyda eder. yetlik kazanırlar.. (saygısına), götürür. bilmenin yolu da O'nun isimlerini 1.4.Ebilmenin sm â-i Hüsyolu nâ, Aihlâslı llahO'nun ’ı bamele ilmisimlerini e n in yoludurAllah'ı : Fahrüddin er-Razî , “İnsanla Allah isimlerinin le götürür.hayetine Allah'ı da arasında garip ilişki olduğunu, zeki olan birisiAllah’ı bilme, sevgi ve haşyetine (saygısına), bilme ilebir megul olmak, kulun bilmekten veO’nun anlamlarını geçer. Allah'ı aktan geçer. Allah'ı bilme ile megulanlamaktan olmak, kulun ihlâslı amele götürür. Allah’ı bilmenin yolu da. nin bunu bilip zikirden yararlanması lazımdır”, di-. kulun kendisi için yaratıldığı şeyle meşgul olmak-. bu isimle sıkı bir münasebeti hasıl olur ve bu ismi. kendisi için terk yaratıldıı meguliçin olmaktır. BunuAllah’ın terk etmek de kendisi için olduğunu, egul olmaktır. Bunu etmek eyle de kendisi O‘nun isimlerini bilmekten ve anlamlarını anlayerek her bir isminin bir anlamı maktan geçer. bilme ile meşgul olmak,manın nefsinde bu anlamlardan biri baskın çıkan kişinin eyiAllah’ı terk etmek anlamındadır. anlamı, Allah'ı bilmeden sadece mındadır. yaratıldıı manın anlamı, Allah'ı bilmeden sadece. O’nu telaffuz etmek deildir. imanın kulun ibadet ettiikişi yaratanını lah'a imanın ibadet ettii yaratanını tır. hakikati, Bunu terk kulun etmek de kendisi içinAllah'a yaratıldığı şeyi hakikati, zikretmeye devam edince, bu isimden süratli. terk etmek anlamındadır. İmanın anlamı, Allah’ı bir şekilde bazı yararlar elde eder.20 bilmeden sadece O’nu telaffuz etmek değildir. Al16 Nitekim her şeyin realitesini Esmâ-i Hüsnâ’ya Topalolu, a.g.m., II. 412. lah’a imanın hakikati, kulun ibadet ettiği yarata17 irca eden Said Nursi, her bir peygamberin bir isme Bkz. Gazzalî, el-Maksadü'l-Esnâ, s. 45. 45. 18 nını bilmesidir. Kulun Allah’ı, onun isimDarü'l-Kitabi'l-Arabî, ve Bkz. Razî, Fahrüdin, erhu Esmillahi'l-Hüsnâ, Beyrut, 1990, 413. Kadîr ismine, Hz. mazhar olduğunu, Hz. V. İsa’nın l-Hüsnâ, Darü'l-Kitabi'l-Arabî, Beyrut, 1990, V. 413. sıfatlarını bilme hususunda bütün gayretini ortaya Musâ’nın mütekellim ismine, Hz. Muhammed’in koymasıdır. de nübüvvetinin genel olmasına bağlı olarak ismi Nitekim Gazzalî, el-Maksadü’l-Esnâ‘da aynı paralelde şöyle demektedir: “Esmâ’dan amacın sadece bunların lafızlarını işitmek, lügatteki tefsirle-. Topaloğlu, a.g.m., II. 412. Bkz. Gazzalî, el-Maksadü'l-Esnâ, s. 45. 18 Bkz. Razî, Fahrüdin, Şerhu Esmillahi'l-Hüsnâ, Darü'l-Kitabi'l-Arabî, Beyrut, 1990, V. 413. 16 17. 114. azama ve dolaysıyla bütün esmaya mazhar olduğunu söylemektedir. O,“Allahın, en küçük tabakatı mahlukattan olan zerrattan, tâ semavata ve Gazzalî, el-Maksadü'l-Esnâ, s. 30. Fahrüddin,er- Razî, et-Tefsirü’l-Kebir, Daru İhyai’t-Türasi’l- Arabi, Beyrut, 1998, s. 162.. 19 20. Journal of Islamic Research 2012;23(3).

(30) ESMÂ-İ HÜSNÂ VE KUR'ÂN’DAKİ BAĞLAM İLİŞKİSİ. semavatın birinci tabakasından, tâ arşı azama kadar birbiri üstünde teşkilat, her bir sema, bir ayrı alemin damı ve Rububiyyet için bir arş ve tasarrufatı ilahiyye için bir merkez hükmünde bulunduğunu, her bir tabakatı mahlukatta, her bir semada bir isim, bir ünvan-ı ilahînin hakim olduğunu” ifade etmektedir.21. Hayati AYDIN. ve bir ikram eseri olmak üzere kendisinden taraf ve re’sen bir sevgi icat eder. Nitekim Allah Resulü de (s.a.v.) bir hadisinde,“Allah bir kulunu sevince Cebrail’e ‘ben filan kulumu sevdim sen de onu sev’ der. Cabrail de onu sever. Cebrail gök ehline, ‘Allah filanı seviyor, siz de onu seviniz! der. Göktekiler de onu severler. Sonra yerde(ki varlıkların içsel boyutlarında) ona hüsnü kabul konulur.24 Allah’ın birisinden nefret etmesi de aynı şekildedir.”25 Bu, müfessirlerin ayet hakkında aktardıkları ortak yorumdur.26. Muhyiddin İbnü’l-Arabi Allah’a yakın olmayı dışsal fenomenler bağlamında değerlendirerek bunun insanda vakar ve heybeti doğurduğunu çünkü Allah’ın Hz. Musa‘ya görünmesi esnasında 1.5. Esmâ-i Hüsnâ ile dua etmek meselesi: İbadağa tecelli etmesinin öncüllerinden birisi melaikeler ve ruhanî varlıkların kertenkelelere inmesi detin aslı boyun eğmek ve zillet göstermektir. Zecileifade duaettiği etmek meselesi: aslıçokboyun eme olmuştu, demektedir. Bundan dolayı 1.5. İlahîEsmâ-i tecelli Hüsnâ cacî’nin kadarıyla ibadet,badetin Arapların, alan kimsede heybet ve vakar hasıl olur, demektegidip gelinmekle ayak altında çiğnenen yola ‘Tarizillet göstermektir. Zeccacî'nin ifade ettii kadarıyla ibadet, Arapların, çok dir.22 kun Mu’abbedün’ ifadesinden alınma olduğundan, gelinmekle ayak altında çinenen yolaboyun 'Tarikun Mu'abbedün' ifadesinden al kulun Mevlâsına eğmesi ve ona karşı zelil Ona göre, Allah’la yakınlık elde etmiş kimse27 durmasıdır. İbn Teymiyye de ‘ibadet, hem Allah lerin görülmeleri esnasındaolduundan, adet normal seyrinde kulun Mevlâsına boyun emesi ve ona karı zelil durmasıdır.2 için bir sevgi ve onun kemalini hem de O’na karşı akmaz. Onlardan insanların üzerlerine bakışları Teymiyye de ‘ibadet, hem Allah için bir sevgi ve onun kemalini hem de O’na kar tam bir zilleti içinde bulunma anlamını barındıran düşünce bakışların düştüğü kişiler üzerinde bir biranlamını kelimedir;barındıran zilletten uzak sevgi, sevgiden de uzak bir s vakar ve sekine ortaya çıkar;bir Onların ile zilletigörülmesi içinde bulunma bir bir kelimedir; zilletten 28 uzak bir zillet ibadet olamaz’ demektedir. 23 (çevrede) bir durgunluk hakim olur.. sevgiden de uzak bir zillet ibadet olamaz’ demektedir. 28. Bir ibadet formu olan Dua da İslam literatüBize kalırsa İlahî isimlerin tecellilerine mazründe, Allah’ın kulun aczini itiBir ibadet formu olan Duayüceliği da karşısında slam literatüründe, Allah’ın yüc har kişilerin bulundukları muhitlere sekine iner ve raf etmesi ve tazim duyguları içerisinde O’nun insanların içsel motiflerinde bir zenginlik karısında kulunhasıl aczini itiraf etmesi ve tazim duyguları içerisinde O’nun lütu lütuf ve yardımını istemesi eylemini ifade etmekolur. Örneğin bir evliyanın bulunduğu mahalledeki 29 eylemini ifade etmektedir.29 tedir. insanların rüyalarında bir yardımını değişiklik istemesi hasıl olur. Bunu Meryem Suresindeki şu ayetten de anlamak 12  3

(31)  ! "

(32) # $

(33) %&' mümkündür: “En güzel isimler Allah’ındır. O halde O’na bu. “En güzel isimler Allah'ındır. O halde O'na bu isimlerle. isimlerle dua edin…”(7/A’râf, 180) ayeti, Esmâyı “İnanıp faydalı işler yapanlar için Rahman, edin…”(7/A’râf, 180) ayeti, Esmâyı ederek Allah’aifade duaet-edilmesini (gönüllerde) bir sevgi yaratacak (onları herkese tevessül ederektevessül Allah’a dua edilmesini sevdirecek)tir.” (19/Meryem, 96) mektedir. göre, dua30istemek de- ayet, Al Buna göre etmektedir. bnü'l-Arabî'ye göre, İbnü’l-Arabî’ dua istemekyedemektir. 30 mektir. Buna göre ayet, Allah’ın isimleri ile Cumhura göre Allah (c.c.), inanıp yararlı işler isimleri ile Allah'tan dilekte bulunun demek olur. Lügatler de ise de dua, ‘nida et Allah’tan dilekte bulunun demek olur. Lügatler yapanlar için kalplerde sevgi yaratır. Allah, kendiise dua, ‘nida etmek, çağrıdaile bulunmak’ ıstı- bulunma çarıda bulunmak’ ıstılahta ise, ‘tazim birlikteiken, çarıda lerini sevdirmek için gayretleri olmasa da veya in- iken,. sanlara yakınlık göstermek, arkadaşlık kurmak Kur'ân’da da duanın özellikle bu boyutu vurgulanmaktadır: veya malum ve gayr-ı malum güzel davranışlar gibi Buharî, Bedu'l-Halkı, 6; Edeb, 41; Tevhid, 33. CB * D

(34) Müslim, E. B FBirr, ?  157,  

(35) @A Tirmizî, 2 / 

(36)  Tefsir,

(37)  / B19; 4G Muvatta, B

(38) E Şi'r,  3 15;

(39) Ahmed  b. Hansebeplere tevessül etmeseler de bu kimseler için göbel, Müsned, 2/267; 341; 413. dua edin / Korkarak ve umarak O'na “Rabb'inize yalvararak ve gizlice nüllerde sevgi ekecektir. Allah kâfirlerin kalplerine Beydavî, Abdullah b. Ömer, Envârü't-Tenzil ve Esrârü't-Te'vil, Hakikat Kitabevi, İstanbul, 1991, III. 305; Zemâhşerî, Mahmud b. Ömer, el-Keşşâf korku ve heybet düşürdüğüedin” gibi evliyasına mahsus (7/A’raf, 55-56) 24 25 26. Ancak Esmâ-i Hüsnâ’yı esas tuttuumuzda duada asıl olan, insanın k. hali ve ihtiyacına uygun bu Esmâ'dan birisini tevessül ederek Allah dua etme. Nursi, Said, Sözler (Otuzbirinci Söz / İkinci Esas),İstanbul, Sözler Yayınevi, 1979, s. 529. 22 İbnü’l-Arabî, Muhyiddin, el-Fütuhat el-Mekkiye, Kahire, el-Mektebetü’l-Arabiyye, XII. 524. 23 İbnü’l-Arabî, a.g.e., a.y. 21. an Hakâiki Gavamidi’t-Tenzîl, Dârü’l-Kitabi’l-Arabî, ts., III. 47; Razî, Tefsirü'l-Kebîr, VII. 562. 27 Zeccacî, a.g.e., s. 30. 28 Ibn Teymiyye, Ahmed, Mecmuu Fetava / Kitabu İlmis’s-Suluk, Metâbiu’r-Riyad, 1381, X. 19. 29 İbn Manzur, Ebü’l-Fazl Muhammed b. Mukrim,“Dua” md., Daru İhyâi’tTürasi’l-Arabi, Beyrut, 1992, II. 1385. 30 İbnü'l-Arabi, Muhammed b. abdillah, Ahkamü'l-Kur'an, Dârü'l-Kitabi'lİlmiyye, Beyrut, 2003, II. 350-351.. slam âlimleri de“ O'na bu isimlerle dua edin…”(7/A’râf, 180) ayet ifadesine. Journal of Islamic Research 2012;23(3). olarak Allah’ın Esmâ-i Hüsnâ'sına tevessül edilerek Allah’tan dilek dilenilmesin 115 isimden ona uygun düen bir taleple istekte bulunulmasını önermilerdir.. Örnein birisi Allah'tan imdat istiyorsa, "Yâ Muîs! Eisni / Ey m.

(40) 7/A’râf, 180) ayeti, Esmâyı tevessül ederek Allah’a dua edilmesini ifade ni güçlü kıl”, cehl halinde ise “ Yâ Alîm! Allimni / Ey bilgisi çok beni bilgilendir”; ir. bnü'l-Arabî'ye göre, dua istemek demektir.30 Buna göre ayet, Allah'ın vbe halinde “Ya Tavvab! Tüb aleyye / Ey tevbeleri çok kabul eden tevbemi kabul AYDIN ESMÂ-İ HÜSNÂ VE KUR'ÂN’DAKİ BAĞLAM İLİŞKİSİ Hayati le Allah'tan dilekte bulunun demek olur. Lügatler de ise dua, ‘nida etmek, ”; Dinginlik ve ise, huzur isteme anındaçağrıda ise “Ya Selam! tır. Sellimni / Eyarasında dinginlik, huzur lahta ile bulunmak’ insan bir bir insan arasında bir münasebet, münasebet, bir tecelli tecelli hasıl hasıl olollahta ise, ‘tazim ‘tazim ile birlikte birlikte çağrıda bulunmak’ tır. bulunmak’Kur’ân’da iken, ıstılahta ise, ‘tazim ile birlikte çarıda bulunmak’tır. da duanın özellikle bu boyutu vurgulanmaktadır. maktadır. Kur’ân’da da duanın özellikle bu boyutu vurgulanren bana dinginlik, huzur ver” eklinde Esmâ'dan bir isme tutunması ve içtenlikle maktadır: a da duanınmaktadır: özellikle bu boyutu vurgulanmaktadır: Ahmed Ahmed b. b. Hanbel Hanbel32ve ve el-Hâkim el-Hâkim en-Nisâbuen-Nisâbua etmesi gerekir. Çünkü yukarıda Fahrüddin er-Razî'den aktardıımız kadarıyla rî’ nin naklettiği bir hadiste Allah Resulü (s.a.v) rî’ nin naklettiği bir hadiste Allah Resulü (s.a.v) CB * D

(41) E. B F?   

(42) @A 2 / 

(43) 

(44)  / B 4G  B

(45) E   3

(46)  r“Rabb'inize bir isimle insan arasında bir münasebet, bir tecelli hasıl olmaktadır. şöyle “Bir “Bir dert dert ve ve sıkıntıya sıkıntıya uğrayan uğrayan kişi, kişi, şöyle demiştir: demiştir: yalvararak gizlice dua / Korkarak O'na dua “Rabb’inize ve gizlice dua “Rabb’inizeveyalvararak yalvararak ve edin gizlice dua edin edin //ve umarak ‘Allah’ım! Ben kulunum, kulunun çocuğuyum ve ‘Allah’ım! Ben kulunum, kulunun çocuğuyum ve Korkarak ve O’na Korkarak ve umarak umarak O’na dua dua edin” edin” (7/A’raf, (7/A’raf, 5555-naklettii bir hadiste Allah Ahmed b. Hanbel ve el-Hâkim en-Nisâburî'nin A’raf, 55-56) 56) 56). hanım hanım kulunun kulunun evladıyım. evladıyım. Varlığım Varlığım elindedir. elindedir.. sulü öyle demitir: "Bir dert ve sıkıntıya urayan kii, 'Allah'ım! Hükmün geçmiştir takdirinde Hükmün geçmiştir veBen takdirinde adilsin. adilsin. Sana Sana ait, ait, Ancak(s.a.v) Esmâ-i Hüsnâ’yı esasHüsnâ’yı tuttuumuzda duada asıl olan, insanın kendi ve Ancak esas Ancak Esmâ-i Esmâ-i Hüsnâ’yı esas tuttuğumuzda tuttuğumuzda kendini isimlendirdiğin, kendini isimlendirdiğin, kitabında indirdiğin, indirdiğin, kulkulve hanım kulunun evladıyım. Varlıım elindedir.kitabında lunum, kulunun çocuuyum duada olan, kendi hali ve duada asıl asıl olan, insanın insanın kendi hali ve ihtiyacına ihtiyacına htiyacına uygun bu Esmâ'dan birisini tevessül ederek Allah dua etmesidir.. larından larından birine birine öğrettiğin öğrettiğin veya veya gizli gizli ilminde ilminde kenken-. uygun bu Esmâ’dan tevessül Allah uygun ve bu takdirinde Esmâ’dan birisini birisini tevessül ederek Allah isimlendirdiin, ükmün geçmitir adilsin. Sanaederek ait, kendini kitabında için her din için seçtiğin seçtiğin her isminle isminle sana sana yalvarıyorum yalvarıyorum ki, ki, mleri de“ O'na bu isimlerle dua edin…”(7/A’râf, 180) ayetdin ifadesine balı dua O’na bu bu isimlerle isimlerle dua etmesidir. etmesidir. İslam İslam âlimleri âlimleri de de““ O’na Yüce Kur’ân‘ı kalbimin baharı, gönlümün nuru, Yüce Kur’ân‘ı kalbimin baharı, gönlümün nuru, dirdiin, kullarından birine örettiin veyaAllah’tan gizli için seçtiin dua 180) ifadesine bağlı olarak duaedin…”(7/A’râf, edin…”(7/A’râf, 180)ayet ayet ifadesine bağlıilminde olarak llah’ın Esmâ-i Hüsnâ'sına tevessül edilerek dilek kendin dilenilmesini, her her. üzüntülerimin üzüntülerimin cilası, cilası, kederlerimin kederlerimin gidericisi gidericisi yap, yap,. Allah’ın Esmâ-i tevessül AlAllah’ın Esmâ-i Hüsnâ’sına Hüsnâ’sına tevessül edilerek Al- baharı, minle sanadüen yalvarıyorum Yüce Kur'ân'ıedilerek kalbimin gönlümün nuru, ve derse onun derse Allah, Allah, onun üzüntü üzüntü ve kederini kederini mutlaka mutlaka gigiona uygun bir taleple ki, istekte bulunulmasını önermilerdir. lah’tan lah’tandilek dilekdilenilmesini, dilenilmesini,her herisimden isimden ona ona uygun uygun 33 33 derecek ve çıkış derecek ve ona ona bir çıkış kapısı kapısı nasip nasip edecektir edecektir ““ üntülerimin cilası, kederlerimin gidericisi yap, Allah, onun vebir kederini düşen bir taleple istekte bulunulmasını önermişÖrnein birisi Allah'tan istiyorsa, "Yâderse Muîs! Eisni / üzüntü Ey mdada düşen bir talepleimdat istekte bulunulmasını önermiş-. Ebu Talib el-Mekkî, Kutu’l-Kulb’da, insan. Ebu Talib el-Mekkî, Kutu’l-Kulb’da, insan lerdir. lerdir. ona bir çıkı kapısı nasip edecektir "33 utlaka giderecek mdadıma yeti",ve günahlarının affedilmesini istiyorsa “Yâ afûr! ifir zenbi, Allah’ın duada duadabulunduğunda bulunduğunda Allah’ınisimleri isimleriile ileduada duadabubuÖrneğin birisi Allah’tan imdat istiyorsa, “Yâ “Yâ Örneğin birisi Allah’tan imdat istiyorsa, Allah'ın Ebu Talib el-Mekkî, Kutu’l-Kulb’da, insan duada bulunduunda lunmalıdır diyerek Esmâ’nın Allah’ın sıfatları ollunmalıdır diyerek Esmâ’nın Allah’ın sıfatları olm irhemni / E Mafireti bol olan günahımı mafiret et; Ey Rahîm (Ey. Muğîs! Muğîs! Eğisni Eğisni // Ey Ey İmdada İmdada yetişen, yetişen, imdadıma imdadıma. duğunu dolaysıyla sıfatlarını duğunu veolduunu dolaysıyla Allah’ın Allah’ın sıfatlarını sevdiğini sevdiğini mleri duada bulunmalıdır diyerek sıfatlarıve ve yetiş” ,, günahlarının “Yâ yetiş” günahlarının affedilmesini istiyorsa “Yâ lîistiyorsa innekeAllah'ın ente'l-Gafûru'r-Rahîm / ona ti çok ile olan) bana rahmet et” affedilmesini veya " firEsmâ'nın ve vesıfatlarını sıfatlarını bunlarla bunlarla ona duada duada bulunsun bulunsun diye diye ininĞafûr! iğfir Yâ irhemni // Eğ MağfiĞafûr!sıfatlarını iğfir zenbi, zenbi,sevdiini Yâ Rahîm Rahîmve irhemni Eğ bunlarla Mağfi- ona 34 34 laysıyla Allah'ın sıfatlarını duada bulunsun diye sanlara sanlara bildirdiğini bildirdiğini söylemektedir. söylemektedir.. reti reti bol bol olan olan günahımı günahımı mağfiret mağfiret et; et; Ey Ey Rahîm Rahîm (Ey (Ey. Ferrâ Ferrâ ,, Mukatil Mukatil b. b. Süleyman, Süleyman, Fahrüddin Fahrüddin erer-. 34 a.g.e., s.bildirdiini 30. sanlara söylemektedir. merhameti çok merhameti çokolan) olan) bana bana rahmet rahmet et et”” veya veya “İğfir “İğfir lîlî. miyye, Ahmed, Mecmuu Fetava / Kitabu lmis’s-Suluk, Metâbiu’r-Riyad,Razî, 1381,İsfehanî X. 19. ve Razî, İsfehanî ve İbn İbn Manzûr Manzûr gibi gibi İslam İslam âlimlerine âlimlerine inneke ente’l-Gafûru’r-Rahîm // Beni mağfiret et inneke ente’l-Gafûru’r-Rahîm Beni mağfiret et zur, Ebü’l-Fazl Muhammed b.b.Mukrim,“Dua” md., Daru hyâi’t-Türasi’l-Arabi, sfehanî Beyrut, ve bn Manzûr Ferrâ , Mukatil Süleyman, Fahrüddin er-Razî, göre dua bir istiğase, yani imdat istemedir. göre dua bir istiğase, yani imdat istemedir. çünkü 385. çünkü sen sen Ğafûru Ğafûru Rahîmsin” Rahîmsin” vs. vs. şeklinde şeklinde dua dua etetbi âlimlerine göre dua bir istiase, yani imdattetkik istemedir. @ 6$2003, 1 <. 

(47) .

(48)  demek demek demek ‘ilahlarınızı ‘ilahlarınızı imdada imdada çaçarabi,slam Muhammed b. abdillah, Ahkamü'l-Kur'an, Dârü'l-Kitabi'llmiyye, Beyrut, II. melidir. Nitekim Peygamber (s.a.v) duaları melidir. Nitekim Peygamber (s.a.v) duaları tetkik. ğırınız’ ğırınız’ demektir. demektir.3535 Nitekim Nitekim Hz. Hz. Nûh’un Nûh’un (a.s.) (a.s.). 35 edilecek olursa hep son edilecekçaırınız’ olursa bunlarda bunlarda hep istek istek son örnekte örnekte olahlarınızı imdada demektir. Nitekim Hz. olNûh’un (a.s.). duğu duğu gibi gibi ona ona uygun uygun olan olan bir bir isimle isimle bitmekte bitmekte ololması, ması,3131 İslam İslam alimlerinin alimlerinin bu bu konudaki konudaki önerilerinin önerilerinin Bkz. Beyhakî, a.g.e., I. 103, 106, 136, 138. doğruluğunu doğruluğunu ortaya ortaya koymaktadır. koymaktadır..

(49) 7  H 5;I 

(50) J ,K5 '2 /  . “Ben “Benmağlup mağlupoldum. oldum.Hemen Hemenyardımını yardımınıgönder gönder diye diye çağırdı çağırdı (dua (dua etti)” etti)” (54/Kamer,10) (55/Kamer,10) ifadesi ifadesi de de r-Razî, et-Tefsirü’l-Kebir, s. 162. eyhakî, a.g.e., I. 30; b. Hanbel,halinde a.g.e., I.“Yâ 391;Rezzak Hakim en-Nisâburî, a.g.e., I.bu 509. duadaki boyutta !! ÜrO halde duadaki bu boyutta olan olan bir bir imdat imdat // istiğase istiğase çağrıçağrıO Ahmed halde fakirliği fakirliği halinde “Yâ Rezzak Ürl-Mekki, Ebuzukni, Talib Muhammed b. Ali b. Kutu’l-Kulub fî Muameleti el-Mahbub, Matbaatu sıdır. Yâ bi fadlike a’mmen // sıdır. zukni, Yâ Ğani! Ğani! Eğnini Eğnini biAtiye fadlike a’mmen sivake sivake ustafa el-Babi el-Halebi, 1961, I. 92. Ya Ya Rezzak! Rezzak! Beni Beni rızıklandır; rızıklandır; Ey Ey Cömertliği Cömertliği bol bol O dua Ohalde halde(Trc: duabir bir anlamı ileAllah’tan Allah’tanyardım yardım isisRazî, erhu Esmillahi'l-Hüsnâ, s. 87; Mukatil b. Süleyman, Kur’an Terimler Sözlüü M.anlamı Beir ile olan! Beni fazlınla kimseye muhtaç etme” , zayıflık olan! Beni fazlınla kimseye muhtaç etme” , zayıflık yarsoy), aret Yayınları, stanbul, 2004, s. 379; el- sfehanî, Raıb,temek; Ebü’l-Kasım Hüseyin b.Bu, imdat temek; imdatdilemektir. dilemektir. Bu,şayet şayetimdat imdat kullardan kullardan halinde “Yâ // Ey gücü halinde ise ise “Yâ Kavi Kavi !! İkvini İkvini Ey her her şeye şeye gücü uhammed, el-Müfredât fî aribi’l-Kur’ân, Dârü’l-Marife, Beyrut, ts., s. 170; bn Manzûr, Ebü'l-Fadl karşılık görüyorsa, sonsuz karşılık görüyorsa, sonsuz merhamet merhamet sahibi sahibi AlAlmaleddin Muahmmed b. Mükrim, Lisanü'l-Arab, Dâru Sadır, Beyrut, XIV. 257. yeten yeten beni beni güçlü güçlü kıl” kıl”,, cehl cehl halinde halinde ise ise ““ Yâ Yâ Alîm! Alîm! lah’tan lah’tan elbette elbette karşılık karşılık göreceği göreceği realitesini realitesini ortaya ortaya Allimni Allimni//Ey Eybilgisi bilgisiçok çokbeni benibilgilendir”; bilgilendir”;Tevbe Tevbehahakoymaktadır. koymaktadır. linde linde “Ya “Ya Tavvab! Tavvab! Tüb Tüb aleyye aleyye // Ey Ey tevbeleri tevbeleri çok çok kabul eden eden tevbemi tevbemi kabul kabul et”; et”; Dinginlik Dinginlik ve ve huzur huzur kabul isteme anında anında ise ise “Ya “Ya Selam! Selam! Sellimni Sellimni // Ey Ey dingindinginisteme er-Razî,et-Tefsirü’l-Kebir, et-Tefsirü’l-Kebir, s.s.162. 162. er-Razî, Beyhakî,a.g.e., a.g.e.,I.I.30; 30;Ahmed Ahmedb.b.Hanbel, Hanbel,a.g.e., a.g.e.,I.I.391; 391;Hakim HakimenenBeyhakî, lik, huzur huzur veren veren bana bana dinginlik, dinginlik, huzur huzur ver” ver” şekşeklik, Nisâburî,a.g.e., a.g.e.,I.I.509. 509. Nisâburî, lindeEsmâ’dan Esmâ’danbir birisme ismetutunması tutunmasıve veiçtenlikle içtenlikledua dua linde el-Mekki,Ebu EbuTalib TalibMuhammed Muhammedb.b.Ali Alib. b.Atiye AtiyeKutu’l-Kulub Kutu’l-Kulubfîfî el-Mekki, Muameletiel-Mahbub, el-Mahbub,Matbaatu MatbaatuMustafa Mustafael-Babi el-Babiel-Halebi, el-Halebi,1961, 1961,I.I.92. 92. Muameleti etmesi gerekir. gerekir. Çünkü Çünkü yukarıda yukarıda Fahrüddin Fahrüddin ereretmesi Razî,Şerhu ŞerhuEsmillahi'l-Hüsnâ, Esmillahi'l-Hüsnâ,s.s.87; 87;Mukatil Mukatilb. b.Süleyman, Süleyman,Kur’an Kur’anTerTerRazî, imlerSözlüğü Sözlüğü(Trc: (Trc:M. M.Beşir BeşirEryarsoy), Eryarsoy),İşaret İşaretYayınları, Yayınları,İstanbul, İstanbul,2004, 2004,s.s. imler Razî‘den ‘den aktardığımız aktardığımız kadarıyla kadarıyla3232 her her bir bir isimle isimle Razî 32 32 33 33 34 34 35 35. Bkz.Beyhakî, Beyhakî,a.g.e., a.g.e.,I.I.103, 103,106, 106,136, 136,138. 138. Bkz.. 3131. 8 116. 379;el-İsfehanî, el-İsfehanî,Rağıb, Rağıb,Ebü’l-Kasım Ebü’l-KasımHüseyin Hüseyinb. b.Muhammed, Muhammed,el-Müfredât el-Müfredât 379; Ğaribi’l-Kur’ân,Dârü’l-Marife, Dârü’l-Marife,Beyrut, Beyrut,ts., ts.,s.s.170; 170;İbn İbnManzûr, Manzûr,Ebü'lEbü'lfîfîĞaribi’l-Kur’ân, FadlCemaleddin CemaleddinMuahmmed Muahmmedb.b.Mükrim, Mükrim,Lisanü'l-Arab, Lisanü'l-Arab,Dâru DâruSadır, Sadır, Fadl Beyrut,XIV. XIV.257. 257. Beyrut,. Turkiye Klinikleri J Int Med 2012;23(3) Sci 2008, 4 Journal of Islamic Research.

Referanslar

Benzer Belgeler

Esmâ-i Hüsnâ tamlamasının, geniş anla- mıyla bunların hepsini içine almakla birlikte ıstılah olarak daha çok doksan dokuz ismi ifade ettiği kabul edilir.. Esmâ-i

Buna göre eserde, öncelikle Allah’ın ismi ve anlamı verilmiş, daha sonra da halkın ve ulemanın bu isimden ne anlaması gerektiği üzerinde durulmuş, son olarak da söz konusu

– Birinci gruba gelince: Bu grup kesinlikle objektif olmayıp, Arap dilinin her zaman diğer dillerden ortak kelimelerinin oldu- ğunu ve onlardan etkilenip bunların aldığını

Bu çerçevede çalışmanın amacı, Kur’ân’da bu cümlelerin geçtiği âyetleri sistematik bir şekilde incelemek ve ilgili âyetlerde zikredilen ve Yüce Allah

Fa- kat bizim özellikle üzerinde duracağımız Allah’a muhtaç olma mânâsında fakr deyince, maddî yönden ister fakir olsun isterse zengin olsun, bütün insanları içine alır

Ayette Hz. Mûsâ’ya dokuz tane mucize verildiğinden bahsedildiği halde bu mucizeler hakkında herhangi bir bilgi verilmemektedir. Çünkü Kur’ân’ın daha önce farklı

Bu kelime Allahın görevlendirdiği bir peygamberin adı olması nedeniyle alem, İbrâniceden (bir görüşe göre Süryâniceden) Arapçaya geçen bir isim olması hasebiyle

278 Dolayısıyla tefsiri yapılan ayette belirsiz durumda olan yani kendisinden neyin kast edildiği anlaşılamayan konu, Şâri tarafından Kur’an’ın başka