• Sonuç bulunamadı

Konya sürgünü İstanbul'daki oğluna edebiyat öğretiyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Konya sürgünü İstanbul'daki oğluna edebiyat öğretiyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

=

________ L2H.

T a r i h k ö ş e l e r i n d e

Konya sürgünü Istanbuldaki

oğluna edebiyat öğretiyor

■ ■ IN lin H M M lH lI«

Ya*

"

Midh

t

Cemal Kuntay

(Buraya da top ile eğri değmeğin res mini yapar.) işte sana resimli bir ta rif. (Ham), (gam), vezninde iğri, bü­ külmüş mânasmadır.»

Rodosta kalebend iken, zindandan farksız ve taştan yapılmış bir odada makaleler yazan, piyesler yaratan, ve İstanbulda Şemseddin Sami Beyi ba­ şına geçirterek dergiler çıkaran Ebüz ziya, Konyada sokakta gezerken- a r­ kasından, evinde otururken kapısın­ dan sivil polisin ayrılmadığı bir sür gün plduğu günlerde de milletinin ço çoklarına yapamadığrhizmeti, hiç ol i mazsa, oğluna yapmakla teselli bulu yordu. Yukarıda yazılan, ve bir kitap kadar çok olan dersler bu tesellinin e

serleriydi. Bu, dersler her hafta tek­ rarlanıyordu. Yukarıdaki derslerin ve rildiği haftanın mektubu şu satırlar la biter:

«Bu haftalık bu kadar ders elverir., Sen yazıp sormakta devam edersen, ; ben de sana malûmatuıı tevsi edecek i izahatta kusur etmem. Sen bunları, bahusus en ziyade şirimizde m ü sta ­ mel olan teıkibatı vasfiyeyi Mektebi Sultanide muallim Feyzi efendinin himmet ve dikkati sayesinde öğrene - cek idin. P akat kahri İlâhiye ve gaza bı padişahiye uğrayasıea *** habisi­ nin mel aneti seni o nimetten mah -j rum etti. [*]

Lâkin gam yeme, Allahın inayeti ve padişahımızın adalet ve merhame ti yine İmdadımıza yetişir, hepimiz içinde bulunduğumuz belâdan kurtu [uruz; ve bizi belâya uğratanların biz den beter olduklarını görürüz, ve sa- yei âtıfet-u inayet-i şâhâne ile kay­ bettiğimiz niam-ü refâhı yine kaza Konyadaki sürgün, menfasındaki

üçüncü bayramı, İstanbuldaki oğlu Velid’e şu satırlarla yazan Ebüzziya- dır:

«Bir senedir üç bayram ediyoruz; amma ne bayram! Darısı bizi burala ra gönderen dostların başına.

Hele kurban bayramı günü, ki bir birimizden iftirak ettiğimiz gündür, benim için en canhıraş bir bayram­ dır. Bu sebeble kurban bayramı, bay­ ram değil, bence, bir yevmi mâtem- encamdır.»

Abdülâzizin padişahlığı zamanında Rodosda kalebend edilen Ebüzziya; ikinci Abdülhamid zamanında da Konyaya sürgün edilmişti. Ve Konya sürgünü, acı şeker bayramlarını yas lı kurban bayramlarının takip ettiği bu menfasında, o derece metin idi ki İstanbuldaki oğlu Velid’e Nef’î diva nını mektup vasitasile okutuyordu.. Bu derslerin bir kısmı geçen yazımda vardı. Aşağılar da, hiç bir yerde basıl mıyan bu derslerin devamıdır, ve E- büzziyanm el yazısile olan mektup - lardandır:

«Teşhis-i reh-i hayr-ü şer olur mu o dilde» Kim leşkeı-i gam bir birini pey- siper eyler.» «Beytindeki (Pey-siper) tabiri ayak altında kalmış, çiğnenmiş manasına­ dır. Binaenaleyh ( o kalbdeki gam askeri birbirini çiğneyecek kadar mü- tehâcimdir; mümkün müdür ki hay-ü şerri teşhise iktidar olsun) diyor ki, envâ’î gumûm ile müzdeham olan kalbde teşhis-i hayr-ü şerre imkân yoktur, demektir.

mı, telâfîi m âfât ederiz inşaaîlah.» «30 Eylül 902 tarihli olan bu «in - şaallah» dan 6 yıl sonra, İkinci Os- nanlı meşrutiyeti ilân ediliyor, ve, E mzziya, ikinci Abdülhamid zamanın­ la sürgüne gönderilmenin verdiği iuvvetle mebus seçiliyordu. Vâkıâ. nebusluğa lâyik görülmek için, onun ralemile ve ^matbaasile memlekete yaptığı hizmetler de yeterdi; fakat, leçim heyecanlarında, memlekete fay lası dokunmuş olmaktan ziyade sür fün bulunmuş olmak daha çok i ş \ î'örüröü, vâkiâ Ebüzziya, Sultan Aziz samanında da sürülmüştü? Fakat bu

Aklın hüneri vâdi-i hikmettedir ancak» «Tahkik ile hikmet nice bir dilde yer eyler.» «Beytindeki (eyler) lafzını Nef’î za manında, neden (olur) lafzını ifade ettiğine veriyorsun. O mısraın mânası pek aşikâr değil mi? (Tahkik ile hik­ met bir gönülde nasıl yer tutar) hük münü ifham etmez mi? Meselâ (bir gönülde iki kişiye muhabbet yer tu ­ tar mı) dendiği gibi.

«Rindân-ı Hudâ - perver-l mânâ; bu mahalde» «Ne çerha, ne kavl-i hükemâya

nazar eyler» «(Hudâ-perver), senin zannettiğin gibi (bende-peı-ver), (kerem-perver) terkiplerinde olan mâna gibi bir «ıeî hum ifade etmez. (Perverde-i Huda) (terbiye* - kerde-i Hudâ) demektir. (Rindân-ı Hudâ - perver) (terbiyet- kerde-i Hudâ olan rinman) demek­ tir. Bizim matbaada basılan o beyit te ise (mahal) yerine sehven (maal) dizilmiştir.

«Ol kimsedir âzâde elemden, ki vucûdin» «Güy-i ham-i çevgan bî pâ-vü ser eyler» «Güy» çocukların oynadıkları ma- hud top kabilinden bir yuvarlaktır.. (Ham-i çevgân) vaktile her yerde, ve elân Acemistanda içine topu koyup da fırlattıklar eğri bir ağaçtır. Hani- ya İngilizlerin topa çektikleri şöyle bir âlet (buraya raket resmi yapar) var ya, onun nev’i diğeri, ki şöyledir: I

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Çalışmada yer almayan, Was- hington Üniversitesi Tıp Okulundan moleküler patolog Colin Pritchard, bu yeni araştırmanın kan plazması temelli kanser tarama testleri ara-

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha

göre, yeni geliştirilen bir tarama teknolojisi sayesinde hastalar kalpteki kan damarla- rının görüntülenmesi ve kalp kasına kan akışının ölçülmesi sırasında hem daha az

İşte, yapımcılığını ve yönetmenliğini Canan Okman Arslan'm üstlendiği "Yahya Kemal Beyatlı’yı Anma Konseri”nde yer alan, sanatçının ünlü

Nazan Ulutekln, “önümüzdeki günlerde Kültür Bakanlığı ile görüşüp babamızın fotoğrafların­ dan oluşan geniş kapsamlı bir albüm oluştu­ rulması

Klinik olarak tanımlanan nöbetlerin kontrol altına alınabilmesi (hastanın hiç nöbet geçirmemesi ) veya nöbet sayısında ilaç kullanımı öncesine kıyasla %75’den

Bu­ gün çok özlendikleri için, sözü çok edilen kavramların o günler de o bir tek ilkede toplandığını ve gerçekten yaşanılmış olduğu nu