• Sonuç bulunamadı

Türk sosyoloji ve terbiye aleminin büyük bir kaybı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk sosyoloji ve terbiye aleminin büyük bir kaybı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Cı/tiA

CUMHURİYET

T T -

S^O {Xi

Türk sosyoloji ve terbiye

âleminin,

bir kaybı

i

T ü rk sosyoloji tarih in in d e v re le ri­ ni, d iğ er içtim ai m eseleler ta rih i g i­ bi klâsikleşm iş, p ra

tik ve öğretici d eğerden de p ek m a h ­ ru m olm ıyan bir tasnife tâb i tu tm ak a rtık b ir an an e oldu. B u n a göre sosyal m eselelerim izi m ticerred d ü şü n m e a d e ­ sesinden geçirm iş ne gibi m ü te fe k k ir­ ler v arsa b u n ları T anzim at dediğim iz m erh aled en evvel ve sonra olm ak üzere ik i devreye y erleştiriy o ru z. T anzim attan önceki d ev rey e İslâmî, diğerine tece d - düd veya yenileşm e sıfat ve isim lerini takm ak da â d e t haline geldi.

işte T ü rk içtim aiy at ta rih in in ikinci devresinde yetişm iş, a d ların ı ve e se rle ­ rin i bildiğim iz sosyologlarım ız arasında biri b u g ü n lerd e m atb u atım ız ta r a fın ­ d a n yâdedilm ektedir. B ir m ü d d e tte n b e - ri h ü rm e t ve sevgi ile anılan, h a ttâ elde olm ıyan b ir vesile y ü zünden g u rb et il­ lerd e kaldığından dolayı v atan a d ö n ­ mesi tem enni edilen, fa k a t çok geçm e­ d en ölüm h ab eri geldiği İçin rah m etle y âd o lu n an bu m ü tefek k ir M. S a b ah ad - din B eydir. B aşk aları ta ra fın d a n «Sul- tanzade», y ab an cılar ve o n ları talcib c - denlerim iz ta ra fın d a n «Prens* kelim e­ lerde, fak at kendisince sad e «M. S ab a- haddin» şeklinde anılan b u fik ir adam ı, T ü rk iy e siyasî fırk a la r ta rih in e de geç­ m iş bir şah siy ettir. B u yüzden m uhalif fıık a ve hizibler tarafın d an oldukça h ü cu m a ve ten k id lere u ğ ra y a n S a b a - had d in B eyin politikacı tarafım , y a rı­ nın siyasî ta rih m üelliflerine b ıra k a c a ­ ğız. A rasıra b u sü tu n la rd a on u n sosyo­ lojik fik irlerin d en bahseden b ir iç ti­ m aiy at m ensubu sıfatile b u g ü n onu, yalnızca T ü rk içtim aiyat ta rih in in b ir uzvu olarak gözönüne alm ak

istiyo-Y azan:

Prof. Fmdıhoğiu

m aarif id arecilerin in ve h o c a la rın ! b ah ad d in B eye

k ü sm üş, fa k a t T ü rk lü ğ e k a rş ı gittikçe d erin leşe n sevgisini ibeslemeikte o lan terbiyecim iz ve sos yoloğum uz M. S a - k a rş ı b u anlam am ak,

11

T ü rk içtim aiyatı, T anzim at ile b aşlı- yan ve b ir bakım a günüm üze k ad ar devam eden b ir asırlık ikinci ve uzun m erh alesin d e G arb d an gelm iş sosyoloji cerey an ları k ay d etm ek ted ir. B u n la r­ dan bazıları k ırın tı halindedir. Şu veya b u m ü tefek k ir, tesad ü f ettiği ve sev ­ diği b ir A v ru p a m ü tefek k irin in d ü ş ü n ­ celerine şöyle bir d o k unuverm iş, fak at kim senin bundan haberi olm am ıştır. Belki kılı k ırk y a ra n k ü ltü r tarihçisi b ir gün b u n la rın etraflı b ir tab lo su n u çizecektir. F ak at bazıları, bağlı k a ld ık ­ ları A vrupalı m ü tefek k irin T ü rk iy e d e - kı m üm essilliğini yap m ışlard ır. Öyle bir m üm essillik ki, tem sil edilen şahsiyet b u n d an h a b e rd a r olsa kendisine bağla­ n an T ü rk ü b iraz itidale ve m ü sam ah a­ ya bile davet eder. B enim bildiğim e göre sırasile A hm ed Rıza. M. S ab ah ad - din, Z. G ökalp bu tip lerin en d ik k ate şayan olanlarını teşkil ed iy o rlar. B u n ­ la rd a n birincisi m eşh u r pozitvist filo­ zof ve sosyolog A. C om te’u, İkincisi m a ru f içtim ai siyaset âlim i ve an k et sosyolojisinin k u ru c u su Le P lay ’yi, ti- çüncüsü o b jektivist içtim aiyat m ektebi sahibi * E. D u rk h eim 'ı m em leketim izde tanıtm ağa çalıştılar. B ü tü n m a tb u a tı­ m ızın şimdi sevgi ve saygı ile adını y âd ettik leri M. S abahaddin Bey de, y a ­ rım asır evvel bu üç F ransız sosyolo­ gundan İkincisine ve taleb elerin e b ağ ­ lanm ış. «Türkiyenin ku rtu lu şu * nu m en su b ları arasın d a «ilmi içtim a’» d i­ y e anılan sosyoloji çığırının ana d ü ş ü n ­ celerine k ıy m et v erm ek te b u lm u ştu . O halde ölüm ü derin bir hüzün içinde yâdedilen m ü tefek k irin d ik k ate değer b ir tem sil k u d re tile benim sediği bu ana d ü şü n celer nelerdir?

III

1870 hezim etinden hezim etin sebebleri

m ü tefek k irlere raslıyoruz. D aha evvel 1789 inkılâbı, içtim ai m tiesseseleri y ık ­ mış, fak at y e rle rin e yen ilerin i y e rle şti- rem em işti. Com te, «harabeler ü zerinde yeni b ir F ran sa vücude getirm ek* e n - dişesile yanıp tu tu şu rk e n a rk a s ı sıra Le P lay ’de bu endişeyi devam ettird i. , K u rd u ğ u m ektebi sosyoloji m ektebini

geliştiren talebeleri, sonradan gözlerini Anglo - S akson cem aatlere çevirdiler, j Bu cem aatlerde ferdiyetçi, teşebbüsçü bir anane ve terb iy en in m esu d ' te s ir­ leri görülüyor, idari -işlerde m erk eziy e­ tin aksi olan b ir zihniyet h ü k ü m s ü r ü ­ yor. F ransız siyasi terbiyesi ise 14 ü n cü L ouis’denberi sıkı bir m erkeziyetin cenderesi içinde sıkışm ışş bir d u ru m ­ dadır. Bir asır evvel M o n tesq u ieu ’nün siyasî rejim ine h a y ra n olduğu In g ilte ­ re, şim di b ir kısım F ran sız terb iy ecileri ta ra fın d a n «faikiyet esbabı» aran an s i­ h irli bir diyardır. Böylece «ilmi iç ti­ m a’» m ektebine m ensub Fransız sos­ yolog ve terbiyecileri, M. Sabahaddin B eyin n azarında dava ve m eselelerini son derece benim sediği T ü rk iy e için en elverişli olan bir görüşe sahibdirler. 19 uncu asır sonundaki T ürkiyede, 19 uncu asır ortasındaki F ransa gibi İdarî m erkeziyetten ve şahsî teşebbüs terbiyesi y o kluğundan m ustaribdir. K ırk m ilyonluk bir m em leketin b ü tü n m ekteblerinde, m eselâ P aıistek i M aarif nezaretince tanzim edilm iş ve aynı s a ­ a tle aynı d ersin okunm asını em reden b ir program ın tatb ik edilm esi, m aarif işlerindeki m anasız m erkeziyetçiliğin, i

sonra F ran sad a ü zerinde d u ra n

in isiy atif ve teşeb b ü slerin i k ö rle t- m e ve ö ld ü rm e y o lu n u n ne güzel b ir m isalidir! B u n a k a rşılık Ingiliz ve A m erik an terb iy e sistem inde ge­ niş b ir m ın tak acılık m evcu d d u r.

F ran sad ak i «ilmi içtim a’) m e n - su b ları için olduğu gibi T ü rk iy ed e k i ta ra fta rla rı için de id a re h u k u k u b a ­ kım ın d an adem i m erkeziyet, terb iy e politikası zaviyesinden şahsî teşebbüs b irb irin i tam am lar. B u n d an tam yarım asır evvel babasile F ra n sa y a k açan d e ­ lik an lı S abahaddin Bey, bu ik i d ü ş ü n ­ cede T ü rk iy en in k u rtu lu ş u n u tem in e- decek tılsım ı buldu. F ran sad a ve T ü r ­ k iy ed ek i sistem li n eşriy atile b u d ü şü n ­ celeri v atan d a şların a anlatm ağa

çalış-an lam ak istem em ek illetim iz m aalesef hâlâ devam ediyor. B u n d a n y irm i bir sene evvel k u ru la n M u allim ler B irliği sosyoloğun şah sî teşeb b ü s davasını, neşreylediği «M uallim ler M ecm uası» n - da ele alm ış, «ilmi içtim a’» m esaslarını T ü rk iy e m u a llim le rin e ta n ıtm a ğ a ç a ­ lışm ıştı. Ş im di 1946 d a y en id en fa a liy e ­ te b aşlıyan M uallim ler B irliği b ir ta r a f ­ ta n ü stad ın yol açıcı eserin i y e n i yetişen gene m uallim lere tan ıtacak , ö te ta r a f ­ ta n m a a rif ve te rb iy e davalarım ızın M. S ab ah ad d in m ek teb in in g ö rü şlerile ele alınm asına yol aç a c a k tır (3).»

V

B u g ü n lerd e M. S ab ah ad d in B eyin h ü zü n v e re n ö lü m ü k arşısın d a yazı y a ­ tı. S iyasî fırkacılığı, gaye olan b ir f ı r - 1 zanlar, h e p o n u n siy asî ve fırk a c ı cep kacılık değil, m uayyen b ir İçtim aî t e r ­

biyeyi gerçek leştirm e için k u llan ılan b ir v asıta idi. H attâ P a ris te m e ş ru tiy e ­ tin ilâm ndan evvel A hm ed Rıza B eyle anlaşam am ası da b u n d an ö tü rü d ü r. A hm ed R ızaya göre h erşey p a rla m a n ta - rizm le olup b itecek tir; h a lb u k i M. S a - bah ad d in e göre cem iyetteki te rb iy e ve id are sistem ini ele alm ak lâzım dır. M ü ­ tefekkirim iz, h ay atın ın sonuna k a d a r bu fik irlere sadık kalm ış, h e r siyasî re jim değişikliğini pedagojik fik irle re ehem m iyet verilm ediği n isb ette b ir c i- lâ ad d etm iştir.

IV

D em ek olu y o r ki M. S abahaddin B e ­ y in içtim aiyatçılığı h a k ik a tte b ir te r - biyecilikten başka b ir şey değildir. H e ­ le onu tam b ir politikacı saym ak hiç doğru olam az. Mizacı ve k a ra k te ri p o ­ litikacı tip in in tam aksi olan b ir tipi g österm ektedir. K endisini a n lam ıy an - la r k arşısın d a susm ası, gizli veya açık p o litik a m ücadelesinden çekinm esi ve ih tira sla rın dinm esini beklem esi, h attâ hiç kim seye kin beslem em esi bu y ü z ­ dendir. Ö lüm ünden üç h afta k a d a r e v ­ vel b ir dostuna gönderdiği m ektub, v a ­ ta n d a n uzak yaşıyan bu b ü y ü k ve asil k a ra k te rli m ü tefek k irin elli sene evvel bağlandığı pedagojik te lâ k k ile re hâlâ nasıl b a ğ lı' kaldığını, b u g ü n k ü İçtim aî ve İktisadî m eselelerim ize aynı d ü şü n ­ celeri, ta tb ik için nasıl b ir delikanlı heyecanile çırpındığını gösteriyordu.

B u te rb iy e telâkkisi, eğ er yalnız M. S abahaddin B eyin yazıların d a k a ls a y ­ dı belki o k a d a r tanınm azdı. H ak ik atte m u h telif m eslek lerd en b ir çok kıym etli şahsiyetlerin teşkil ettiği b ir züm re onun d ü şü n celerin e ilmi, bazan adeta d in î b ir alâk a ile sarılm ış b u lu n m ak ­ ta d ır (1). H a ttâ sırf fik ir sahasında y a la ttığ ı tesir, b ir b ak ım a, Z. G okâl- p ın k in d en d aha g en iştir diyebiliriz. Bu tesiri politikada, sosyolojide devam e t ­ tire n le ri b ir ta ra fa b ıra k ır, yalnız t e r ­ biye ve m a a rif h arek etlerim izd ek i m ü ­ m essillerini ele alırsak 1918 m ü ta re k e ­ sinden b u güne .k ad ar m u h telif m uallim ve profesörlerim izin bilhassa şahsî t e ­ şebbüs ve şahsiyetçilik fik irle rin e h ay ­ ra n lık la rı d ik k a ti celbeder. H a ttâ

1918-hesini ele alıy o rlar. H a k ik a tte en az d ik k ati celbetm esi g erek en ta ra fı da politikacılığıdır. A sıl S ab ah ad d in Bey, m ü sb et ilim lerle başlıy an , n ih a y e t m ü s - b e t ilim gibi d ü şü n d ü ğ ü b ir sosyoloji çığırında k a r a r k ıla n içtim aiyatçı, daha sonra d a içtim aiyatçılığının z a ru rî n e ­ ticesi şek lin d e te rb iy e c i olan b ir ş a h ­ siy ettir. O n u n b u pedagok cephesi ü z e ­ rin d e n e k a d a r d u rs a k azdır. B u sıra ­ da «T ürkiye n asıl y ükselir» ism i a ltın ­ da te rcü m esi n eşred ile n b ir risaled e k i fik irle rin çok d a h a vazih ifadesini «Tür kiye n asıl k u rta n la b ilir» de b u lu y o ­ ruz. F a k a t n e y ap alım k i «T ürkiye n a ­ sıl yükselir», ism i M. T h o a m b u rg olan b ir A m erik alı ta ra fın d a n 1948 de, «T ür­ kiye n asıl k u rta rılır» ise a d ı M. S a b a ­ h a d d in o lan b ir T ü rk ta ra fın d a n 1918 de yazılm ıştır. Z am an ve b ilh assa m üellif ism i fa rk ı, İk in cin in eh em m iy etin i u - n u ttu ru y o r ise b u n u n g ü n ah ı bize a id - d ir. T em enni edelim k i elin d e olm ıyan seb eb lerd en d olayı v a ta n d a n u zak g u rb e t e llerd e h a y a ta gözlerini k ap ay an m ü te fe k k irim iz in h a k ik î m illî k u r t u ­ luş ve y ü k selişi tem in edecek fik irleri, gene m a a rifç ile r elin d e d a h a çok işle n ­ sin ve h im m et b ek ley e n güzel y u rd u m u zu n ih tiy a ç la rı u ğ ru n d a se fe rb e r e - d il sin. S efalet ve y o k su llu k iç in d e y a ­ şadığı Isviçreden b ir d o stu n a ö lü m ü n ­ d en biraz evvel yazdığı m e k tu b d a «va- ta n - ı muazzez» in «m esail-i içtim aiye» sinden heyecan ve h a ra re tle b a h se ttiğ i- ğini d erin b ir te e ssü r içinde o k u d u ğ u m M. S ab ah ad d in B eyin ru h u n u an cak bu su retle, şâd edebiliriz.

(I ) Son zam an lard a A hm ed B edevi. B eyin n eşrettiğ i iki b ü y ü k cildlik e se r­ le, İstan b u l Ü niversitesince tabedilen «Metodoloji» isim li k ita b d a b u züm re h a k k ın d a oldukça etraflı m a lû m a t v a r ­ d ır. B u n u n la b e ra b e r k ü ltü r ta rih im iz ­ le u ğ raşan lard an M. S ab ah ad d in h a k ­ k ın d a m onografiler beklem eliyiz. G eçen ay M uallim ler B irliği id a re h e y e ti aza­ sından M ü n ir R aşid ta ra fın d a n n e ş re ­ dilen (yüzyılım ızın sosyoloji n a z a riy e - le ri) isim li serin in b irin ci k itab ın d a da m ü te fe k k ire aid faydalı bilgilere Taş­ lan m ak tad ır.

(2) Bk. D r. S abri: M aarifçilik, M ual 1936 arasın d a k u ru lm u ş ve çalışm ış olan 1 lim ler M ecm uası, 1923, sayı 11-12. İstanbul M uallim ler Birliği, yaptığı

n e şriy atta M. S ab ah ad d in çığırını b es­ lem eğe çalışm ıştır (2). On senelik b ir a ta le t ve tev ak k u f dev resin d en sonra 1916 da y en id en çalışm ağa başlayan İs­ tan b u l M uallim ler Birliği, şaşm az bir sad ak atle ay n ı pedagojik fik irleri ele aldı ve (T ü rk iy e nasıl k u rta n la b ilir) isim li eserin in y en i h a rfle rle ta b e d il- m esini k a rarlaştırd ı. Bu k a ra rın m ucib seb eb leıin e aid b ir yazıda şu satırları okuyoruz: «B undan elli sene k a d a r ev­ vel b ir terbiyecim iz, sosyal hastalığım ız için yazdığı reçetede şahsî teşebbüs fo rm ü lü n ü o rtaya atm ak la davayı, d e ­ rin b ir şekilde k av ram ış b u lu n u y o rd u . B u rad a hikâyesine lüzum görm ediğim iz sebeblerden ö tü rü , reçetey i yazan c e ­ m iyet do k to ru ve ark ad aşları an laşıl­ madı. B ugün Isviçşede cem iyetim ize

(3) Bk. Ş ahsi teşeb b ü s terbiyesi, M u ­ allim ler B irliğ in in (B ilgi) M ecm uası, 1947, Sayı: 4.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Sokakta, evde, hatta mek - tepte Hamdinin bir kopyesi halinde, mütemadiyen onun jestleri, onun hareketleri o Dun şivesi ve onun diliyle yaşar olmuştum.. Bahriye

Günefl Sistemi’nin oluflum evresinin sonlar›nda Oort Bulutu diye adland›r›lan bugünkü yerlerine gitmeden, kuyrukluy›ld›zlar›n büyük bölümünün çarp›flmalarla

Sanatta, hendesede olduğu gibi isbat değil, telkin; hüküm değil, teb­ liğ; yübuset cağii yumuşaklık; hissiz­ lik değil, duygu; durguluk değil, tit­ reyiş ve

Araştırma, dahiliye servislerinde kanser tanısı dışında nedenlerle yatan hastalarda kanser risk faktörleri ve erken tanı belirtilerini saptanmak amacıyla

HPDÖ’nün faktör yapısını incelemek amacıyla yapılan faktör analizi sonucunda Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) katsayı- sı 0.96 bulundu. Barlett küresellik testi sonucu p<0.001

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrenci, öğretim üyesi ve yö- netici olarak 70 yıllık bir süre boyunca yakın dostluk ilişkileri içinde olduğumuz

Vakko Sanat Galerisi (Sanat Butik), Zahide Özar Sanat Vakfı, Opera Sanat Galerisi, Kollek- siyon ve Dernek Sergileri, Nur-Art Sanat Galerisi, Ürün Sanat Galerisi.. KİŞİSEL

Budapeşte’de yeni kuru- lan Alman Üniversitesi (The Andrássy University) kurucu rektörlüğüne atandı ve bu görevde üç yıl hizmet verdi (2000- 2003). Ölümüne kadar,