' Geçen gün Hava Kurumu binasında, i l k kadın tayyarecimiz kahraman Sabiha Gökçen iç in b ir tören y a p ıld ı. Devlet merkezinin t a ş r iî ve ic r a « * * , askerî ve mülkî te ş k ilâ tın a ve «frfctürk kadınlığına mensup b ir çok güzide sim aların hazır bulunduğu bu törende Sabiha Gökçen’ in uçmanlık hayatı ve kahramanlık menkabeleri s it a y iş le anıldıktan sonra Başvekil ismet
£ « /♦ 'V t
İnönü bu yüksek s e c iy e li Türk çocuğun^ vatan aşkı ve v a zife se v g isi i l e çarpan göğsüne, kahramanlığın mükâfatı olarak murassa’ b ir tayyare madal- y e s i t a k t ı.
Gazeteler bu mesut hadisenin t a f s i l â t ı n ı Türk okuyucularına A
b ild ir m iş le r d ir . Ben Sabiha Gökçen’ in dayatanından b ir ik i h atırayı kayd etmek isterdim .
Bir gece, Çankaya’ da, ATATÜRK’ ün huzurunda bulunuyorduk.
Bir a ra lık şöyle b ir haber g e ld i : Eskişehirde tayyare alayından b ir bölükf çe tin b ir arazi üstünde askerî b ir tatbik at yapmak üzere şark havalisine memur e d ilm iş tir ve bu bölükte s it a jiy e r s ıf a t ıy le askerî ta y y a re cilik
-M .
nazariyat ve ta tb ik a tın ı yapmakta olan Sabiha Gökçen de b » bölüg» b ir lik t e g id e ce k tir .
Gökçen’ in kıym etini, cesaret ve k a b iliy e t in i, meslek aşkını hepimiz b iliy ord u k . Fakat bu genç Türk k ız ın ın arıza ve te h lik e le r le dolu b ir dağlık mıntakada, erkek arkadaşlarlyle müsavi şerâ it ve vaziyet içinde b ir v a zife kabul eddceğine h iç ihtimal vermiyorduk.
•r »tr>?î
E rtesi gece, yine Çankaya’ da, Gökçen’ in tayyaresi ve
bölüğüyle beraber E lazize vard ığın ı duyduk. Bu dakikadan itib a ren Gökçen
» *
b ir cephe askerim, b ir memleket müdafii i d i . En aşağı 3000 rakamlı te p e le r le kuşadılmış vahşi b ir cevelân sahasında, sert ve inatljı b ir iklim in bin b ir sü rp rizi içinde ta b ia tın n e 4 * ^ * a ıw e t le r iy le boğuşacaktı.
Te boğuştu.
Artık haberler t e v a li ed iy or, heyecanlı in tiza rla rım ız arasında Gökçen’ in günlük b a ş a rıla rın ı b ild ir e n resmî t e b liğ le r g e liy o r , onun b ir askeri tayyare i l e kâh p ilo t kâh rasijt olarak en müşkül v a z if e le r i n a s ıl gördüğüsü, n a sıl k e ş ifle r yap tığın *, cüzütamlar arasında n a sıl ir t ib a t temin e t t i ğ i , tayyare kanatlarını ısırmak İstiy en b ire r d iş g ib i uzanmış s iv r i kayalar arasından bazan en yükseklere çıkarak, bazan en alçak d e r in lik
-£ U- <'
lere inerek b ir emri yerine getirmeği yahtft b ir atdş ta tb ik a tın ı yapmıya n a s ıl muvaffak olduğu a n la tılıyord u
Gökçen’ in zafer ve şeref m erhalelerini hikâye eden bu t a f s i l a t ı müsamaha tanımaz, cid d i ve müdekkik âm irlerin günü gününe tutulmuş notlara göre hazırlanan raporlarından dwr anladık. Ben bu da/istanı dinlerken bundan ik i y ı l evvel Ankara tayyare meydanında Türk kuşunun i l te crü b e le rin i ve Gökçen'in ilk uçuşunu hatırladım . 0 vakit Sabiha Gökçen bizim üzerimizde,
A&-g e ç ic i b ir hava sipotu hütjuattaa kapılmış b ir çocuk tesirin d en başka b ir şey c bırakmamıştı;bu hejies cid d i b ir meslek sevdasına inkilâp edebilmek iç in
çok azim ve metanet, hepsi v a rd ı; ve v a zife aşkının ta v a z ıı içinde o,
daimi b îr i l e r l e y i ş l e bütün m esafeleri kat*e muvaffak olmuştu#. Bugün
o l '
(Gökçen)i b iç b ir kadının yetişem ediği ve her erkeğin gıptp edeceği
ı
mertebeye çıkaran, onu tayyeresi en çetin ve t e h lik e li şe ra it içinde muvaffakiyetle sevk ve idare ed eb ilir^ Jîir hava kahramanı yapan cevher
ilk tecrübede bütün kuvvet ve sa lâ b etiy le kendini gösterm işti^ .
<USL-<
Tunçeli Umum M üfettiş Kumandanı ona şu v a s fı veriyordu : Kıymetli silâ h arkadaşım ! (Gökçen) bu vasfa y a ln ız liyakat ve k a b ili y e tiy le değil, zekâ ve ce s a re tiy le de hak kazanmıştı^.Hakikaten, (Gökçen), a t ı ş l ı tatbik at v a z ife s in i yaparken öyle t e h lik e li v a z ife le r le k a rş ıla ş m ıştı ki ta b ia tın her hangi vahşi b ir pususu onu tuzağına d ü şü re b ilir,
ii r karanlık günün akşamı s ı r f zekası ve soğuk k a n lılığ ı sayesinde
kurtulduğu b ir f i r t i ş a içinde b ir fa c ia kurbanı o l a b i l i r d i .
Ancak derhal söylem eliyiz ki(Gökçen), v a zife başına gitmek
•^»1' A )
üzere tayyaresine binerken bütün korkunç ih tim alleri hesaplama««» en
ı
Ha*
soğuk kanlı b ir istihkak hayat h is s iy le yürümüştü. Bu hakikati onun, b ir arkadaşına y zd ığ ı b ir mektuptan öğreniyoruz. Yine bu mektupta
(Gökçen) vatanını her Türk kadını g ib i se v d iğ in i, ve fakat bu sevgi h iç vatan iç in
b ir zaman/bir vazifeye gitmek üzere tayyaresine bindiği dakikadaki kadar yüksek olmadığını, vatana yarar bir hizmet yaparak ölürse a s ıl o vakit kendini bahtiyar sayacağını, ölüm fik rin in kendisinde bir korku d e ğ il, b ilâk is b ir sevinç uyandırdığını yazıyordu. Nasıl ki kıymetli göğsüne tayyare madalyesi takıldıktan sonra heyecanlı ve fakat çok vakarlı b ir sesle tahassüs ve teşekkürlerini^ ifade ederken "v a z ife ^ uğrunda ölüm nedir bilmeden ve düşünmeden çalışacağın ı” andetmişti.
Kumandanı onun kıym etli silâh arkadaşlığından ve çok
d eğ erli yardımlarından mahrum kalmak istem iyordu. Takat (Gökçen)in memur olduğu tatbikat v a z ife s i b it m iş ti. Diğer taraftan Eskişehir mektebinde imtihan zamnları yaklaşwnyH.; Gökçen yaln ız havada uçuş yapan b ir amlî p ilo t d e ğ il, aynı zamanda ta y y a re cilik fenninin naza r iy a tın ı da ta h s il eden teknik b ir ta yy a recid ir.T a zia olarak yarının ta y y a re cile r in i y e tiş tir e c e k olan Ankara Hava Kurumu mektebindeki h ocalık kürsüsü de onu beklemektedir, şimdi Gökçen yeni v a zifesin e dönmek üzere âmirlerinden te b liğ a t a lm ış tır. Bu v a zife yolunun dönü şü de g id iş i kadar ş e r e f l i oldu.
Bir gece, yine ATATÜRK'ün huzurunda, Gökçen'in avdeti
cc.
konuşuluyordu. Hava r a s a tla rı Orta ve Şark Anşdolunun her tarafından yağmur ve f ır t ın a haberleri get iriy o rd u .^âvrt^uçuşa müsait d e ğ ild i. Ger
i
çd- v a zife uğrunda ölmek b ir ş e r f t i j fakat v a zife b ittik te n sonra t e h l i k e li b ir rota üzerinde kıym etli b ir vücudun heder olmasına cevaz
verilem ezdi. Bunu düşünen âm irleri Gökçen’ i 'Pirenle dönmeğe davet e t t i l e r . Bir aralık^gece yarısın a döğru,ATATÜRK’ e Gökçen’ in b ir r ie a s ı arzoldndu: Gökçen, hava müsait oljırsa tayyaresiyle dönmeğe müsaade buyrulmasmı yalvarıyordu.
Büyükler Büyüğü ATATÜRK, bu kahraman Türk k ız m a ,is t e d iğ i müsaadeyi, kahramanlığının b ir mükafatı olarak v e rd i.
22 Mayıs 1937, Cumartesi, sat on yedi buçkdu Ankara tayyare meydanmdayız. ATATÜRK göklerden gelecek olan kahraman çocuğunu tak- dirkâr b ir in tiz a r i l e bekliyordu. Erkek kadın, büyük b ir k a file Gökçen’ e hörmet ve t e b r ik le r in i sunabilmek iç in sa b ırsızla n ıy ord u .
Saat onyediyi e l l i geçe, meydanın şarkında ik i büyük beyaz bulut kümesi arasındaki m aviliğin ortasında siyah b ir nokta gözüktü.
Bu, Gökçen*in tayyaresi i d i . çok geçmeden tayyarenin kanatları belirm eğe, motörün boğuk s e s i işiâilm eğe b a şla d ı. Beş dakika sonra Gökçen,tepemizin üstünde s ü r a tli b ir uçuşla kısa b ir cevlan yaparak nihayet tam saat
İ8 de muvaffak btr manevra i l e meydana in d i.
Koyu y e ş il ren k li tayyaresinden çıkarken onda vazifesinden gururla dönen b ir asker in şira h ı v a rd ı. İk i y ı l l ı k sabatkâr çalışmayı ted v iç eden bu son çe tin v a zife onun maddi ve manevi v arlığın da büyük d e ğ iş ik lik le r yapm ıştı. (Gökçen) de değişmeyen b ir tek şey vardı : tavazu' î o gece Çankaya*da bize y a p tığ ı askerî v a zifen in t a f s i la s t ı n ı anlatırken, sanra Türk Hava Kurumu töreninde vatan mükâfatına şükranları nı sunarken h â li, tavru, ifa d e s i, üslubu a s il b ir tevazu içinde
çerçevelenmiş bulunuyordu.
Ankara, Gökçen*in ik i v a zife merkezi arasında b ir durak yerinden başka b ir şey d e ğ ild i. Meslek aşkı ve v a zife h is s i onda her şeyden üs tündü. Nitekim öyle oldu ve törenin e r t e s i gün Gökçen, tayyaresine
binerek alayına ve mektebine gitti.M em leketin muhabbeti, m ille tin emniye t i , ATATÜRK*ün ta k tir ve ş e fk a ti, bunlar Gökçen’ in kanı ve canı pahasına
* " 6"
kazandığı b ir e r m ükâfattır.
Aziz Türk Çocuğu ! Alnın g ib i yolun da açık olsun.
İSMAİL MÜŞTAK MAYAKON