S
tradivarius
, G
uarnerus
, G
agüano
Ş
îmdî
de
S
elîm
U
sta
Etrafımız duvara asılı kemanlar, tezgaha siyah de rili çıplak bir kadın zerafetiyle uzanmış viyolonsel, ki mi yılların yükünden yorgun, tamir sırasını bekleyen kimi de notayı, müziği, sesi, alkışı ilk kez duymaya hazırlanan yaylı çalgılarla dopdolu. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı “ M ü zik Aleti Yapım ve O narım Bölüm ü’’nün ilk diplomalı Luthier’si Selim San’ın atölyesindeyiz. Sabırla işlenen milimetrik hassasiyetle, inceden inceye, ses, ton he saplarıyla yoğrulan ağaçların, müziğe, notaya dönüş mesinin gizem dolu bir serüveni saklı sanki bu odada. Çalgılara can veren keskiler, küçük demir aletler, tez gaha yüksekten bakan Mozart büstü, odanın kendine özgü ağaç ve cila kokusu bu serüvenin yaşayan şa hitleri. Ustaların ustası Stradivarius’lar, Guarnerus'lar, Gagliano lar asırları yırtan yücelikleriyle aramızdalar sanki. Ağızdan çıkan her sözcük, etraftaki çalgıların yorgun, zarif, gövdelerinde, notalarla yüklü tellerin de, yankılanan minik titreşimlerde cevap buluyor. Tez
gahı aydınlatan küçük lambanın ışığı, kemanların notalarla yarenlik etmiş yorgun ladin gövdelerinde yüzlerce kez kırılıyor. Öte yanda bir ışık demeti ula şabildiği bir kemanın akağaçtan sap, sırt ve yanları na, abanoz tuşlarına, sessiz, sakin, asılı duruyor. Zaman, aylarla ölçülüyor bu odada.Bir keman ünlü İtalyan ustaları, Stradivarius, Guarnerus ve Gagliano’- nun kalıpları üstüne en erken üç ayda yapılabiliyor.
Tüm gün boyunca Devlet Konservatuarı baş Lut hier'si olarak çalışan genç sanatçının yarım bıraktığı kemanına, tamir bekleyen çalgılarına, atölyesine, ka vuşmasının sevinci kaplamış her yanı. Usta, aylardır üstünde çalıştığı kemanını gözlerinden kolayca oku nan büyük bir sevgiyle kadife kaplı ayağın üzerinden yavaşça alıyor. Kemanın ağacı, sertliğiyle, parlaklı ğıyla, üstündeki desenleriyle, damarlarının düzgünlü ğüyle belli ki genç Luthier’nin çalışma istediğini delicesine kamçılıyor. Tek düşüncesi var: Özlediği ses değerine, tonuna ulaşmak, kavuşmak. Keman olmak
için 5 yıl dinlenmiş, sıra beklemiş, ladinin tek tutku suysa notalar. Ya, çok önceleri bu yoldan geçmiş, bil mem kaç yıl evvel keman olmuş, şimdi yaşlanmış, yorulmuş lamir sırası bekleyenler? Uzun emekler so nucu ulaşılmış, ses kalitesini bozmadan, yıkmadan, onları tamir etmek, müziğe döndürmek ülkenin üç Lut- hier’sinden biri olan bu genç sanatçının ustalık sırrı. Ustaya, mesleğinin sırrı sorulmazmış. Ya usta kendili ğinden bir ağızda anlatıverirse ne demeli..
“ Türkiye'de tek Stradivarius keman Ayla Erduran’- dadır. Sanatçı konser esnasındaki bir hatalı çalmaya kızıp, kuliste kemanını öfke içinde vurup kırmış. Si niri geçip, aklı başına gelince de, elinde kırık kema nıyla karalar bağlamış. Bundan böyle kemanına çok iyi bakması kayıt ve şartıyla bir Türk ustamız aylar ca, sabırla uğraşıp ses kalitesine zeval vermeden onar mış bu Stradivarius’u. Evet sabırla onarmış. Çünkü bizim mesleğin tek sırrı var sabır. Bana ustalarım böyle öğretti.”
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi