• Sonuç bulunamadı

Saffet Arıkan'ın ölümü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Saffet Arıkan'ın ölümü"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURİYET

TT-llll=llllllllllllll!llllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllIlllllimilll]IIIIIIUlllimillililllllllll|llll

1

Y ı l d ö n ü m ü n d e

¡

mılmııımmııııııııımmmııııııııııııiHiımıımııııııiMiımıımııiMi...ııııımmıımıımıııııııııı|ım

S

affet Arıkan, 27 kasun 1947 de hayata göz lerini kapamıştı. Elli dokuz yaşın­ da idi. Bugün ölü

münün on yedinci yıldönümüdür. Bu ölüm bizim için, hâlâ ilk gün­ kü acılığının tazeliğini muhafaza i eden bir hicran yarasıdır. Bu yazı nın yazarı, hayatta çok sevdiği ağabeyisi için bu satırları yazar- j ken yağmurlu, soğuk bir ekim gü I nünün ıslak akşamında, kardeşini

i ebedi istirahatgâhma gitmek üze­

re Ankara garında, trene bindirir­ ken döktüğü elem yaşlarını, bu­ gün dahi duymakta, içine akıtma­ ya çalışmaktadır.

Bu yazının saiki şudur: Ölümün den bugüne kadar ölümü hakkın­ da, türlü türlü dedikodular çık­ mış, «intihar etti», «zehirlenerek öldürüldü» gibi birbirini tutma­ yan, hakikatten tamamiyle uzak olan sözler tâ biz yakınlarının ku laklarına kadar gelmiş, aradan on yedi sene geçtiği halde bu bühtan lar, bitip tükenmeden devam ede- gelmekte bulunmuştur.

Saffet Arıkan, hayata askerlikle başlamış, ikinci Büyük Millet Mec lisine Kocaeli milletvekili sıfatiy- le girinceye kadar, asker olarak I yaşamıştır. Sivil hayata geçtikten sonra da benliği asker kalmış, ru v hunu asker olarak teslim etmiş­

tir.

Saffet Arıkan’ın sivil hayatı, par ti genel sekreterliği, grup başkan lığı, Milli Eğitim, M illi Savunma Bakanlıkları, Büyükelçilik gibi ö - nemli görevlerle geçmiştir. Ölü­ mü hakkında çıkarılan şayiaların mahiyetleri bugün açıklanmadığı | takdirde, yarın, birçok ömekleri- I ni gördüğümüz gibi, muhayyelesi geniş, mesuliyet hissinden uzak, ancak çıkarlarını düşünen kimse­ lerce bu şayialar romanlaştırıla- cak, yalan, iftira, tezvir de katıl­ mak suretiyle, trajedik hayal sah neleri icad olunacaktır. Biz, Saf­ fet Arıkanın, tarihi bir şahsiyet olduğu vehmine kapılmıyoruz. An cak bu hayal ve yalan masalları romanlaştırılırken, Saffet Arıka- nın şahsı ile iktifa olunmayacak, ölümü dolayısiyle uydurulan şa­ yialar, bir âlet gibi kullanılarak, gerçeklen tarihî şahsiyetlere de sıçratılmak suretiyle, tarihe iha­ net edilecektir. İşte biz, bundan korkuyoruz.

S

affet Arıkan ölünceye kadar, üç kişiye, ruhunun bütün bağ lanabilmek kabiliyetiyle bağlı kalmıştır: Atatürk, İnönü, Anası. Atatürkün ölümüyle, en aziz var­

lıklarından birini kaybetmiş, bir anası, bir de İnönü’sü kalmıştır. Ölünceye kadar «Bir anam - İnö­ nü’yü kastederek - bir de ağabe­ yim var» sözünü âdeta dil gelesen gi etmiştir. Bu sözler, bugün sağ kalan eski arkadaşlarının hâtıra­ sında, öyle sanıyoruz ki, hâlâ ya­ şamaktadır.

Arıkan, Atatürkün ölümünden sonra, teselliyi alkolde aramıştır. C. Halk Partisi içerisindeki kay­ naşmalar parti için dışarda dola­ şan dedikodular, esasen çok has­ sak olan ruhunu âdeta tahriş edi­ yor, bütün bu ıstırablarını alkolle uyutmaya çalışıyordu. Bilhassa Atatürk inkılâplarına karşı yönel tilmek istenilen târiz ve tâvizler, içinde âdeta bir yara gibi kaynı­ yor, kendisini, gözyaşlarını tutamı . yacak kadar hassasiyete sevkedi- yordu. Bu inkılâpların en küçüğü nün dahi tâviz olarak verilmesin den ise, partinin tek bir milletve kili çıkaramıyacak derecede seçi­ mi kaybetmesini tercih eylediğini, ölünceye kadar tekrar etmiştir. Saffet Arıkan için, bu ıstırabın ne yıkıcı, ne öldürücü bir faktör ol­ duğunu, o zamanı yaşamış bütün yakın arkadaşları görmüş, tezahür lerinin şahidi olmuşlardır.

Fikirlerinin doğruluğu veya yan Iışlığı hakkındaki münakaşa, bu yazının konusu dışındadır. Biz bu satırlara, fikir olarak kendisin den duymuş olduklarımızı katık­ sız olarak geçirmekle yetineceğiz.

D

emokratik hayata girmek, Arı- kan için, ikinci plânda gelen bir dâva idi. İlk yapılacak işin, Türkiyede okuyup yazma bilme­ yen kimsenin kalmamasını temin

olduğuna inanmakta idi. Ona göre, bir kere okuyup yazma bil meyen kimse kalmadı mı, Türkiye nin kendine mahsus demokrasisi, kendiliğinden vücut bulacaktı. Buııuıı için de Atatürkün partisi, Atatürk ilkelerinin yegâne kayna­ ğı olarak kalmalı, ve bütün gü­ cüyle köye, köylüye yönelmeli idi. Esasen köy kalkınmaya başla yıııca, Türk milleti, kendi demok vasisinin yolunu bulmuş, çok par­ tili hayata, sunî vâsıtalarla değil, tabiî yollarla girmiş olacaktı. Saf fet Arıkan, çok partili hayata der hal girilmekle, partilerin oy topla mak sevdasına düşecekleri ve bu­ nun için de, ister istemez, Atatürk ilkelerinden tâviz verecekleri kor kuşu içindeydi. Kültür dâvasını, demokrasi dâvasının üstünde tut­ masının sebebini bu korkuda ara­ mak lâzımdır. Onun içindir ki, Ma arif Vekilliği zamanında, köy ens­ titülerinin nüvesini teşkil eden eğitmen teşkilâtına önem vermiş, bilâhare bu eğitmen kurslarının tekâmülü ile köy enstitülerine gi dilmesi fikrini savunmuştur. Bu hususları bütün teferruatı ile, bu­ gün hayatta bulunan Cevat Dur- sunoğlu, Rüştü Uzel gibi, Maarif Vekâletindeki en yakın mesai ar­ kadaşları bileceklerdir.

1046 da Demokrat Partinin teşek külü ve bilhassa bu partinin ku­ rulur kurulmaz, iktidar hırsıyla Atatürk inkılâplarından tâvizler vermeye başlaması, Arıkan’ın ru­ hunda tasavvuru kabil olmayan reaksiyonlar yaratmış, bu ıstırabı nı alkolle uyuşturmaya çalışmış­ tır.

S

affet Arıkan’m ölümü hak- kındaki, hâlâ devam edegel- mekte olan şayiaların en kö­ tüsü, İsmet İnönü ile dargın olma sı dolayısiyle duyduğu teessür ne­ ticesi, uyku hapları alarak intihar etmiş olduğu keyfiyetidir. Demok rasi hakkındaki özetlediğimiz fikir leri dolayısiyle, İnönü ile fikir ih tilâfı olması muhtemeldir. Muhte meldir diyoruz, çünkü, merhum, politika hayatında olduğu kadar, hususi hayatında da ser verip sır vermiyecek kadar ağzı sıkı bir in­ sandı. Onun için bu hususta, imâ yoluyla dahi bize bir şey açma­ mıştır. Ancak, bırakınız dargın ol mayı, son nefesine kadar, İnönüye olan bağlılığından, saygı ve sevgi sinden zerresini dahi feda etme­ miştir.

Ölümü şöyle olmuştur: Yine üz­ gün, nevmit olduğu günlerden bi­ risi, 26 kasım 1947 akşamı idi. Ka­ rımla beraber ziyaretine gitmiş, kendisini rahatsız bulmuştuk. Mi­ desinden, uyuyamamaktan şikâyet ediyordu. Yanımızda varım kompri me uyku ilâcı aldı, fakat almasiy le çıkarması bir oldu. Hiç evlen­ memiş, bekâr yaşamıştı. Yanında çalışan adam, o gece izinli olduğu için, benim gece yanında kalmak­ lığımı İstiyordu. Ben kaldım, refi kam evimize döndü. Gecenin saat birine kadar, türlü konulardan söz açarak konuştuk, sonra yattık. Lü zumu halinde bana seslenebilme­ si için, oda kapılarımızı açık bırak mıştık. Yatarken, sabahleyin ken dişini uyandırmamaklığımı tembih etmişti. Sabahleyin, altıya beş ka la kalktığım zaman, yorganı açıl­ mış, rahatça teneffüs ederek uyu- j yordu. Yavaşça yorganını örterek giyinmek için odama girdim. On dakika sonra, yâni altıyı beş geçe I evi terkedeceğim sırada, üzerinin ' tekrar açılmış olduğunu ve kendi 1 sinin de yarım şekilde sırtüstü dönmüş olduğunu görerek, tekrar yorganı örtmek üzere yanma yak­ laştığım zaman, nefes almıyordu. Derhal doktoru telefonla çağıra­ rak, üst katta ikâmet eden Vehbi Koç’a haber vermeye koştum? Saf fet Arıkan, benim giyinme zama­ nım olan on dakika arasında, kal binin ani olarak durması neticesi ölmüştü.

Saffet Arıkan, intihar etmemiş­ tir. Aldığı uyku ilâcı yarım komp­ rime ohıp, onu da refikamla benim yanımda derhal çıkarmıştır.

Esa-r

L...

Y a z a n : ***

Baha Arıkan

sen intiharı, en j umutsuz zamanla- j rında dahi aklın dan geçirmemiş- i tir. O kadar ge­ çilmemiştir ki, ölü münden yedi sekiz ay evvel, yine alkollü bir gününde, annemiz ken dişine serzinişte bulunmuş, «saffet intihar mı ediyorsun» şeklinde tâ- , riz etmişti. Cevap şu idi: «Hayır anne, ben askerim, intihar eder­ sem tabanca ile intihar ederim.»

İşte Saffet Arıkanın ölümü bu şekilde olmuştur. Bunun dışında­ ki bütün şayialar, hususi maksat­ lara bağlanmak istenen yalanlar­ dan ibarettir.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a To ros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu sa­ natkârların orkestra refakatin­ de çaldıkları musiki edebiyatı­ nın başlıca eserleri sayesinde İstanbulun musiki hayatı, Av- rupanın büyük

ÜRK - Islâm sanatının en yüce isimle­ rinden biri olan Mimar Sinan’ın imzasını attığı küçük fakat inanılmaz güzellikteki Üsküdar’da Şemsi Paşa

91 Bu yönüyle vesika, gerek hukuk felsefesi gerekse devlet felsefesi açısından toplumun en büyük organizasyonu olan devleti belirginleştirmekte, onun fonksiyonlarını ahlak

Construction was carried out by Yankı Usta, son o f the builder Vasilaki, on a site in the Harem section o f the palace chosen by the sultan, so that it would be

izzet Efendi, az çok tahsil görmüş bir adam olduğunu, belde ve şair isimlerini, tıp ve musiki ıstılâhlarmı muhtevi kasideler tertip etmek su­ retiyle

Uluslararası yarışmada birinciliği İrlanda'yı temsil eden Fran Meehan ile Joanna Kavanagh İkilisi, "M issing You” adlı şarkısıyla

“ ... Although the losses of the Armenians are very great, those of the Turks in the course of the war have not been less. A German report gives 2,500,000 as the

Bu yasa önerisi yüksek bürokratları korumak için getiri­ len bir "nalıncı keseri yasas/”dır. ANAP adına “bürokrasi teorileri” uyduranların ve bu ya­