t a h a s s ü s l e r
A b d ü l h a k 1*
Hâmit
Tanzimatla beraber başlayan ye ni Türk edebiyatını tedkik edei- ken, Avrupai edebiyatın o güne kadar bilinmeyen güzel (dekorunu) bize tanıtanların içinde, ilk ve mu vaffak bir şahsiyet olarak Abdül- hak Hâmidi görürüz. Bunun için dir ki edebiyatımızın garplılaşma sında önderlik edenleri sayarken hatırımıza herkesten ve herkesten evvel Abdülhak Hâmit gelir. Na mık Kemalin “sana hitap için adın dan başka büyük bir elkap bula mıyorum,, dediği Abdülhak Hâmit. Abdr'hak Hâmit o kadar geniş h’:r kuvvet ve kudretle havalarımızı kaplamış ve seyrini arttırarak bü tün ebediyet hudutlarını aşmış fev- kattabiiye bir şahsiyettir ki onun eserleri arasından geçmekle âdeta Türk edebiyatı tamamlanır.
Şüphe yok ki edebiyatımız Ab- dülhnk Hâmitten önce ve daha sonraları birçok edebî simalar v edebiyat tarihimizde yer almış biı- çok üstatlar tanımıştır. Aancak muayyen bir manaya göre • bu şahsiyetlerin onun gibi hüma yun - ibda olamayış noktasından Abdüihck Hâmit bir edebiyat ha varisi halinde asırlardan asırlara geçerek ayni sevimi, sima, ayni hükmedici icazlarla hayranlıkları mızın geniş ve genişletilmiş dairesi içerisinde yer tutabiimiştir. Şurası nı da söylemek lâzımdır ki, Abdül hak Hâmidden bu ebedî hakkı nez eylemek için muhakkak o neviden edebî uluhiyet sahibi bir fâninin ortaya çıkması lâzımdeğildir. Top rak ve tabiat ve nihayet en büyük yarattığı ekmelden daha ekmel lâyemutlar yaratabilir.
Fakat b’r Abdülhak Hâmid daha halk edeceğine benim imanım ve inancım yoktur. Benohonson Şeks- pir için “O, bir devrin değil, bütün a sm adamıdır f„ diyor. Bu sözü aynen Abdülhak Hâmid hakkında söyliyebiliriz.
Fakat, ne yazık ki, onun torun larının torunları ve bir takım cüce şahsiyetler daha ölüsü ebedî is- tirahatgâhma tevdi edilmeden bu yaman babanın bembeyaz başile bir hizada görünmek hattâ onu yenmek istiyorlar.
Nekadar acıdır ki, bu arada yirmi dakikalık bir söylev içinde edebî hüviyetini tetkik edenler görüldüğü gibi, onuu hususiyetle rini yazmak cür’etinde bulunan lar da oldu. Böyle yazılar — cüce ruhlu ve cüce kafalı efendiler! — tabut daha musalla taşında iken değil, ölü, toprağın altına, o top- rakla haşrü neşroimak için bırakıl dıktan sonra yazılır ve yapdır.Hem de yıllardan sanra..,,
M ü n ir S ü le y m a n Ç a p a n Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği