• Sonuç bulunamadı

"Del Dumrul" balesinin bestecisi Bülent Tarcan:amacım, folklor malzemesini yaşatmakta

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share ""Del Dumrul" balesinin bestecisi Bülent Tarcan:amacım, folklor malzemesini yaşatmakta"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

K Ü L T Ü R -Y A ŞA M

ULUSALDAN EVRENSELEKoregrafı Güloya Aruoba, “Deli Dumrulbalesini ulusal özden yo ­

la çıkarak, evrensel boyutlara uzanan nitelikte bir yapıt olarak tanımlıyor. Mesaj açısından oldukça evrensel bir yapıt olduğunu belirtiyor “Deli DumruV'un.

“Deli Dumrul” balesinin bestecisi Bülent Tarcan:

Amacım, folklor

malzemesiniyaşatmaktı

“ Deli DumruV’da

amaçladığım, folklor

malzemesini yaşatmaktı.

Anadolu folkloruyla çok

uğraştım. Danslarımızın

çeşitliliği ve güzelliği, bende

daima bale partisyonu

yazma arzusu uyandırmıştır.

Bülent Tarcan

ÜSTÜN DURUEL_______

Bir sanat eseri, ancak alıcısı­ na ulaştığı zaman yaşamaya baş­ lar. Bu nedenle sanatçının en te­ mel beklentisi, mutluluğu yapı­ tının yayımlandığını, sergilendi­ ğini, sahnelendiğini görmektir.

Ankara Devlet Opera ve Ba- lesi’nin geçen mevsim A nkara’­ da sahnelediği “ Deli Dumrul” balesini 14. Uluslararası İstanbul Festivali’nde iki kez bile olsa yi­ nelemesi, besteci Bülent Tarcan ile birlikte baleyi merakla bekle­ yen İstanbullu müzikseverleri de mutlu etti.

“ Deli DumruF’un 26 haziran­ daki ikinci temsilinden sonra besteci Bülent TarcanTa konuş­ tuk.

—Sayın Bülent Tarcan, siz da­ ha çok senfonik eserlerinizle ta­ nınan bir bestecisiniz. “ Deli Dumrul” , “ Hançerli Hanım” - dan sonra ikinci baleniz. İlk kez bir geceyi dolduran üç perdelik bir Türk balesi izledik. Bu yapı­ tın doğuşu, konu seçimi, çalış­ malarınız nasıl oldu?

TARCAN — “ Deli Dumrul”-

u 1977’de tamamladım. Aslın­ da bir Anadolu Iejandı üzerine bale yazmayı öteden beri hep is­ temişimdir. Fakat konu bulama­ mıştım. Değerli Güloya Aruo­

ba’mn bu konuda bale istemesi

üzerine, partisyonu 9 ayda bitir­ dim. 3 saatlik müzik için 9 ay ol­ dukça kısa bir zaman. Çünkü yüzyılımızdaki bestecinin işi, ge­ çen yüzyıldaki kompozitörün işi gibi değil. Bir defa büyük orkest­ ra için yazıyorsunuz. Müzik ge­ reği daha güç partiler yazmaya mecbursunuz. Bunun notaya dö­ külmesi, kopya edilmesi, sah­ neyle müziğin beraber düşünül­ mesi bazen problemler çıkara­ biliyor.

K oregrafi biçilmiş

kaftan________________

— Deli Dumrui’u yazarken, neyi amaçladınız? Sizce nasıl bir bale çıktı ortaya? Eserinizin se­ yircisi olarak, izlenimleriniz ne­ ler?

TARCAN — Amaçladığım,

folklor malzemesini yaşatmaktı. Ben Anadolu folklorü ile çok uğraştım. Danslarımızın çeşitli­

liği ve ritmlerinin güzelliği, ben­ de daima bale partisyonu yazma

arzusu uyandırmıştır. Ayrıca ba­ le bence ciddi müziğin sahnede en gösterişli ifadesidir.

Teklifi alınca dramaturjiyi yaptım ve teslim ettim. Güloya dans imkânları bakımından ba­ zı değişiklikler yaptı. Hepsine mutlak surette katılıyor değilim, ama birçok yerde de benim dü­ şünemediğim güzel şeyler ger­ çekleştirmiş. Bence Güloya’nın koregrafisi “ Deli Dumrul” için biçilmiş kaftan. Tamamiyle ba­ şarılı olmuş. Ayrıca çeşitli im­ kânsızlıklar yüzünden eserin ba­ zı yerlerinden vazgeçmek zorun­ da kaldık. Son sahne için bir ko­ ro parçası yazmıştım. Azrail’in Deli Dumrul’un hayatını bağış-' ladıktan sonra, halkın coşkusu­ nu ifade eden son dans koro eş- liğindedir. Tıpkı Borodin’in

“ Poloveç Dansları” nda olduğu

gibi. Bu sahnelenişte koroyu kul­ lanamadık. İnsan sesi olarak sopranonun söylediği bir ağıt var yalnızca.

Trom pet yerine

trom bon______ ________

— “ Deli Dumrul” balesinden yaptığınız bir süit var, orkestra süiti. Bu süit, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası tarafından çalındı, yanılmıyorsam, yurtdı- şında da seslendirildi.

TARCAN — Eserlerimi yurt-

dışında en çok tanıtan Hikmet

Şimşek’tir. “ Keman Konçer­ tosu” dışındaki bütün senfonik

eserlerimi çaldırdı. Bu süiti de Sayın Şimşek Doğu Berlin Rad­ yosu Senfoni Orkestrası’yla Ber­ lin’de yorumladı. Tabii, bu bü­ yük bir orkestraydı, 120 kişilik bir orkestra. Mesela, ben eserde bas trompet kullandım. Wagner ve R.Strauss da kullanır bu sa­ zı. Özellikle Wagner kötü, uğur­ suzluk getiren şahsiyetler için kullanır. Ben de Azrail’in Dan- sı’nda kullandım. Türkiye’de bu saz bulunmadığı için, temsilde bu görevi trombon üstlendi ve biraz zorlandı doğal olarak. Do­ ğu Berlin Radyosu Senfoni Or­ kestrası bu süiti çok güzel çaldı. Ama bence bizim eserlerimizi kendi orkestralarımız çalmalı. Bir tarihte ilk partisyonumu ken­ disine götürdüğümde Berlin Fi- larmoni’nin şefi şöyle demişti:

“ Biz bunu çalarız, pek güzel ça­ larız, ama Türk eseri olmaz bu.

Kötü bile çalınsa, kendi orkest­ ralarınız çalsın.” Haklı tabii. Bu

ritim bizim içimizde var çünkü.

B eyin cerrahı_________

— Siz besteciliğinizin yanı sı­ ra, 46 yıl hekimlik, üniversitede hocalık yaptınız. Bu iki alanın birbirine etkisi nasıl oldu?

TARCAN — Ben beyin cerra­

hıyım. Bu, çok konsantre olmayı ve disiplini gerektirir. Hekimli­ ğimin besteciliğime tek etkisi ol­ du diyebilirim: Disiplin. Bu olumlu yanı. Olumsuz yanı da zaman bırakmayışıydı. Kendimi yalnız müziğe verebilseydim, da­ ha çok eserim olurdu. Şimdi emekli oldum ve yalnız müzikle uğraşıyorum.

— Şu anda hangi eser üzerin­ de çalışıyorsunuz? Son yapıtla­ rınızdan söz eder misiniz?

TARCAN — Orkestra, koro

ve so listler için yazdığım

“ Sakarya” kantatını bitirdim,

önümüzdeki yıl seslendirilecek. Bir de yine orkestra, koro ve so­ listler için yazdığım, 5 bölümden oluşan “ Sinan” senfonik kantatı var. Kültür Bakanlığı’nın sipa­ rişiydi bu. Onu da tamamladım, 1988’de yorumlanacak. “ Si­

nan” , şimdiye kadar yazdığım

eserler içinde zamanımıza göre belki biraz yumuşak kalacak, ama Sinan’ın atmosferini fazla­ ca modern ve öncü görüşle hır­ palamak istemedim. Şu anda da

Meriç Sümen’in isteği üzerine “4 Türk Dansı” üzerinde çalışıyo­

rum.

“Deli DumruV’un

Danslı

Aruoba’ya göre, her şeyi

repertuarının oluşmamam

Un, yağ ve şeker çoktan

kalıyor.

JAK DELEON

~

Ankara Devlet Balesi, bu yıl Uluslararası İstanbul Festivali’- ne müziğini Bülent Tarcan’ın gerçekleştirdiği “Deli Dumrul” balesiyle katıldı. “Deli Dumrul”- un koregrafisini ise Güloya Aru­ oba hazırladı. Aruoba’yla bale­ de ulusal öz, ulusal özden yola çıkarak evrensel boyutlara ulaş­ ma gibi konuları ele aldık konuş­ mamızda.

—Güloya Aruoba, kimliğiniz lütfen...

ARUOBA — Bale eğitimime Dame Ninette de Valois’nın kur­

duğu Yeşilköy Akademisi’nde başladım (1948). 1950 yılında

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Foto: 15-İstasyon Mahallesinde ön cephesi hasar görmüş eski kagir binalar... Foto: 15-İstasyon Mahallesinde ön cephesi hasar görmüş eski

[r]

►Arena programına telefonla katılan Dündar Kılıç, Ahmet Özal’ın MİT mensubu Mehmet Eymüt"ün evinde oturan Vahit Kayırıcı’ya para gönderdiğini öne

Haşan - A li Yücel’in bu konuşma­ sından sonra merhumun talebele­ rinden Fakir Baykurt, Mahmut Ma­ ksi da birer konuşma yaparak, ’’Canlandırılacak K öy ”

Soyadı kanununun yayınlanmasından altı yıl önce vefat etti­ ği için de, ya uzun yıllar öğretmenlik ettiğinden Hoca Ali Rıza diye, ya da doğum yerine

Oyun, kavram ve içerik olarak her zaman heyecan uyandırmıştır. Cinsiyete, kültüre; çocuk, ergen, yetişkin durumlarının hepsinde sözlü ve yazılı kültürlerin

Yeni yapılan Çirağan sarayını ge­ zen ve o tarihlerde ordumuzda müte­ hassıs olarak bulunan ve Padişahın büyük bir teveccühünü haiz olan yüz­ başı

Çalışmada, yerden ve daldan toplanan örneklerin randımanları arasında istatistiki bir farklılık olmadığı; daldan toplanan çeşitlerde meyve ağırlığınım daha az