şairin ölümü" veyai^«^
X z ^
'
son
60
yılın eleştirisi^^-ft^*
1 > < *d
h jo
5
z.
ı { n s M
://;<f
J^Haşim Nur Gürel^J
Her yazar hayali, ütopik bir okuyucu düşler ve ona yönelik olarak düşünür ve kurgular. Bu so yut varlık aynı yazar İçin farklı ortamlarda kimlik değiştirebilir, değiştirm elidir de... Benim "Genç-
sanat Okuyucusu" profili kurmacam " ilg ili ve b il g isini geliştirm ek isteyen, ruhu genç, ön yargısız herkes..." Resim çözümlemeyi, " görmeyi" ve "gös term eyi" amaç edinmiş herkes...
1994 Mayıs'ından bu yana " Türkiye'de Sa-
nat"ve " Gençsanat"dergilerinde sürdürdüğüm ya
zılarım ı izleyenler dönemsel olarak belirli konu larda yoğunlaştığım ı ve önemsediğim olayların üstüne gitmeyi sürdürdüğümü bilirler. Bir de her zaman çağrıda bulunduğum konularda kendimin de elimden geldiğince katkıda bulunmayı sorumluluk anlayışım saydığımı...
Gençsanat'ın (Kasım 1998) 51. sayısındaki yazımın son bölümünde, " Sanat üzerine yazan kim
liklerim izin yazılarını-özellikle "T E K Y A P IT Ü Z E R İ N E İ N C E L E M E L E R İ " n i, "T Ü R K R E S M İN İN BA Ş YA P IT LA R I " üzerine incelemelerini/çözümle- m elerini bu m etinlerin ileride ergeç kurulacak modern ve çağdaş sanatlar müzelerinin eğitim bö lümlerinde yararlanılabileceği düşüncesi ile kale me alarak heyecanlanmalarının ve toplumlarını he yecanlandırm alarının zamanı herhalde geldi..."
diye yazmıştım. 1998'in bu son yazısında, otuz yıl önce bir kez bire bir görebildiğim - Cihat Burak 'ın ünlü yapıtı " Ş a ir 'in Ölümü"mnü tanıtarak ve çözümleyerek çağrıda bulunduğum bu konuyu da başlatmak ve örneklendirmek istiyorum.
* * *
Resmin orijinalinin nerede olduğu bilinm e diğinden tarihinin tespiti (Cihat Bey önemli yapıt larını gün, ay, yıl ve hatta saatine kadar b elirtir di.) başka belgelere bağlanmak zorundadır. Res min 1968'de "Taksim Sanat Ga/erisi"nüe sergi
lendiğini, 1968'in Nazım Hikmet Ran'ın 5. ölüm yıldönümü ve tüm dünyayı sarsan 1968 olayları nın y ılı olduğunu bilmemiz, triptiğin 1968 yılı Haziran-Kasım döneminde gerçekleştirildiği yar gısına vardırtmaktadır.
Cihat Burak 19.02.1968'den itibaren İstan bul Opera Binası inşaatında çalışmaktadır. Türki ye'de ise, tüm dünyayı sarsan 68 olaylarına para lel protesto yürüyüşleri, işgaller, boykotlar, göste riler, mitingler yapılan, gençliğin coşkusunun his- sedi leb ildiği bir dönem yaşanmaktadır. Nazım H i k- met'in şiirleri, trajik yaşamına ilişkin anı kitap ları, mektupları bu yıllarda peşpeşe yayınlanmış tır. Ayrıca 1.09.1966 ve 17.02.1968 tarihleri ara sında ressam boşanmak istemeyen karısından da kaçabilmek amacıyla Bursa'da Yapı işlerinde gö rev almış; Nazım'ın uzun yılla r mahpus kaldığı bu kentte zorunlu bir inziva da yaşamıştır. İncili Kız, Asrın Çapkını gibi yapıtlarını burada gerçekleş tirm iştir. İstanbul'a geldiğinde 8 yıl süren kaçışı nihayet anlaşarak boşanması ile sonuçlanmış, ve Cihat Bey özgürlüğüne ve çocukluğunun, gençliği nin sevgili kenti İstanbul'una kavuşmuştur.
Neşe Vural'ın 1992 tarihli yayınlanmamış Cihat Burak üzerine tezinden®, 1963'te ölümün den az önce Abidin Dino'nun onu Nazım Hikmet ile tanıştırdığını bilmekteyiz. Ressamın 1955-1956 tarihli " Pehlivanlar" , "Efeler", " Askerler" gibi yapıtlarıyla başlayarak ilgi duyduğu kim likleri kendine özgü bir anıtsallık, mizah ve hüzün duy guları ile resmettiğini de bilmekteyiz. 1962 ta rihli " B r ig it t e B a rd o t"'dan esinlenen iki resim ve 1967 tarihli, İsmailiye Tarikatı'nın o zamanki li deri Ağa Han'ın yaşam sürecini konu alan " Asrın
f<3/oXr//7/"'triptiği(3) bu tarz yapıtlarındandır. " Ş a
ir'in Ölümü" resminin düşüncesinin nasıl ortaya
Burak arşivinde yoktur. Onun yaşamdan gerçekleş tirdiği desen notlamaları veya ilgisini çeken fotoğ raflardan yola çıkan yaklaşım larının ipuçları bu resmin ana kompozisyonu İçin yoktur. Ressamın il gisini çeken ve onu heyecanlandıran görsel ve dü şünsel öğelerin özgün bir kompozisyon ve kurgu ile sonuçlandırılması resmin çarpıcılığının kayna ğıdır denebilir. Bu unsurlar 68 olayları, Nazım'ın 5. ölüm yıldönümü nedeni ile gündeme gelmesi,
"Bahtiyarım "... ve "M e m leketim "diye biten mıs
raları, Şadi A lk ılıç 'ın düşünce suçundan mahkum olması, daha önce gerçekleştirdiği " H afızın i<a-
b ir le r i" yapıtı*41, Nazım'ın cezaevinde yaptığı ç i
çek resmi motifi, sol düşünce ve barış ile özdeş güvercin motifi olarak sıralanabilirler. Resmin te tiğini çeken 1968 Mayıs'ında olaylar, Haziran''daki ölüm yıldönümü olmalıdır. " Ş a ir 'in Ö lü m ü "aslın da 68 olaylarının ve " Ş A İR L E R İN BOŞUNA ÖL-
M EDİKLERİ"r\\t\ resmidir. 1938-1968 sürecini
birbirine bağlayan ve bazı çevrelerin zihniyetinin hiç değişmediği eleştirisini yadsınamaz ve es geçi lemez şekilde dile getiren resimsel motif ise,
trip-Taksim Sanat Galerisi Cihat Burak Sergisi En sağda "İncili kız" onun solunda "Kara Fatma" solda triptik
Kasım 1968
tiğin sol ve sağ bölümlerindeki " kemerli hapisha
ne penceresindeki kahverengi saksıdaki tek küçük kırm ızı çiçek resmi"d\r.l'5) Triptiğin soldaki bölü
münde kucağındaki bir Ankara kedisini<6) okşayan şairin gerisindeki bu pencerenin üzerine onun 1938'de Ankara Merkez Komutanlığı Cezaevinden yazdığı, " B ir Cezaevinde, Tecritteki Adam ın Mek-
tupian"n\(\ bir bölümü el yazısıyla -beyaz boya ile-
işlenmiştir:
" Bugün pazar,
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak kımıldanmadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum, dayadım sırtım ı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım. Toprak, güneş ve ben...
Bahtiyarım..."
Triptiğin sağ bölümünde p arm aklıklar arkasın daki, pipolu Şadi A lk ılıç 'ın yanı başında çok küçük olarak aynı çiçeği görmekteyiz. 1938'den 1968'e değişen bir şey yoktur, sanki... Resmin asıl çarpıcı unsuru olan orta panosunu hem f iz i ki olarak, hem de "c o n te x t" (öncesi ve sonrası / siyak u sabak) olarak çerçeveleyen sol ve sağ pa nolarda, hem Nazım Hikmet Ran'ın yaşamının hem de Türkiye'nin resmin yapıldığı ta rih le rd e ki ortam ının kısa bir özetini veren imgeler usta ca içiçe örülmüşler: B ir hapishane hücresinin iç mekanı, bir yazı masası, hokka ve kağıtlar, be yaz bir karyola, dedesi Nazım Paşa<7) kucağında çocuk Nazım ile annesi ressam Celile Hanım,
"Coca Co/a"\ıe "Go H om e" pankartları taşıyan
ve protesto yürüyüşü yapan bir topluluk, eşleri Piraye Hanım ve Münevver Hanım, çocuk Meh
Nazım Hikmet'in Cezaevinde yaptığı "Saksıdaki kırmızı çiçek1
met Nazım, Nazım 'ın gençlik hali ve arkadaşı Vâla Nurettin ve beyaz güvercinler...
Orta pano'da " s o l e li avuç a ç m ış", sağ elinde ülkesine hasretini haykıran " Memleketim,
memleketim, memleketim... " m ısralarının oku
nabildiği kopuk bir defter sayfası tutan şairin, granit parke taşlı bir sokağın orta yerinde, göz lerim izin içerisine bakan bakışları ve cansız be deninin çıplak belden yukarısı resmedilmiş. Sak sıdaki minik kırm ızı çiçeğin sim gelediği -hapse dilm iş özgür düşünce- rengarenk, çeşitli, sağlıklı, gür bir çiçek patlaması olarak Nazım 'ın göğsü nün orta yerinden fışkırm aktadır, ağzından s ı zan kan ise taşların derz aralarına akmakta ve ölümü b ireb ir o an olmuşçasına yaşamamıza yol açacak bir ayrıntı olmakta ve bir ç ift güvercin de bu kanlı parke taşlarının üzerinde vazgeçe m edikleri birb irlerin e kurlarını sürdürmekteler - yani hayat da herşeye rağmen devam etmek te... Orta panonun üst bölümünde yatay bir şerit olarak, bir şeref tribününde oturan, bir dizi - sadece belden aşağıları gözüken resmi kıyafetli insanlar (politikacılar) resmedilmişler, bu insan ların elleri ya dizlerinde, ya kucaklarında, ya koltuk altlarında, ya da birbirine kenetli. Özet le, y a ld ızlı Fransız stili koltuklarda oturan bu insanlar hiç bir şey üretmeden, hiç bir şey yap
madan gözlerinin önünde "m em leketine hasret
son n efesin i veren N azım '\" seyretmekteler...
Orta panodaki parke taşları ölçekleri, b içim le ri, d izilişle ri ve sökük oluşları gibi farklı durum larda resmedilerek, hem 68 olayları anlatılm ak ta, hem de devrimci düşünce ile sokak olgusu nun ve iletişim inin bağları görsel olarak kurul maktadır. Ön plandan arkaya hem küçülen hem de büyüyen bu taşlar, garip bir etki yaratmakta- lar. Aynı taş dokuları sağdaki panoda da k u lla nılm ış ve orta pano ile resimsel bağlantılarının kurulmasında bu m otiften yararlanılm ış. Üç pa noyu bütünleyen bir başka öge " B E Y A Z L E K E
L E R " (Güvercinler, Kedi, Mektup, Çiçekler, Kar
yola ve Pencereler) ve " K IR M IZ I L E K E L E R " (N azım 'ın saçları alnı ve kazağı, çiçekler, kan sızın tıla rı, sağ üst panonun en üstündeki koltuk(8) ve sağ alt köşesindeki Mehmet Nazım 'ın fa n ila sı...) Sol üst köşedeki alnına kompozisyonun tü münü bağlayan çiçek simgesinin kilidi gibi -"a lın
yazısı-kader olgusu olarak- soyutlanmış b ir çiçek m o tifi" resm edilm iştir: bir sürü çiçek, tohum
veren bir çiçektir bu hem de... 6 8'le rin tohum larını taşıyan, 3 8'le rin patlayacakm ışçasına bü yük ve oransız resmedilmiş kafası - yazacakları, düşünceleri ile dolu alnına resmedilen çiçek; orta panodaki görkem li çiçek patlam ası ile hemen
Taksim Sanat Galerisi Cihat Burak Sergisi
"Nazım Triptiği"
Cihat Burak, Oktay Günday, Saffet Tarım, Behçet Safa Kasım 1968
"Nazım Triptiği"
125x200 cm.
Üçlü triptik
¡lişkilendm lebilm ekte... Soldaki hücrenin y a lın lığı İle sağdaki panodaki normal özgür yaşamın karmaşası ve çok boyutluluğunun k a rş ıtlığ ı da sezilebilirle. "Tecrit edilm iş tek k iş i" ve w Top
lum u/ ailesi, s e v g ilisi He b ir lik t e lik " ik ile m i
nin de(9) duyum sandığı, " Ş a ir 'in ölüm ü" ile Cihat Burak'ın; mekansal, duygusal ve p o litik olarak otuz yıl sonra ortak duygular, kesişme ler hissettiği Nazım H ikm et'i anmak, düşünce özgürlüğü konusunda çarpıcı bir ile tiyi topluma yöneltmek ve de bu arada da " kendini sa n a tıy
la varetm ek" istediği söylenebilir. Bu kadar
yüklü bir gündemi resim selliğin s ın ırla rı iç e r i sinde gerçekleştirebilm ek, böylesine bir sente ze ulaşabilm ek, "en y a ln ız olduğu anda en ş a
ş ır t ıc ı sonu çları ortaya ko ya b iien " gerçek ya
ra tıc ıla ra has bir öze llik olm alıdır.
Düşünce özgürlüğü konusunda temel yakla şımların hala pek değişmediği 1998 yılında, 1938 tarihli " B ir Cezaevinde, Tecritteki Adamın Mektup la r ın ın yazılışının 60. yıldönümünde, "Şairin ¿7/zv-
m ü" resminin gerçekleştirilişinin ve 68 olaylarının
30. yıldönümünde Nazım Hikmet Ran'ı ve Cihat Burak'ı birlikte saygı ile anmak, genç kuşaklara Türk Resminin bu tartışılmaz başyapıtını tanıtmak, yirminci yüzyıl sonunun " hava cıva y a p ıtla rın a " hadlerini bildirmek bu yazının hedefleri arasında dır. Ve tüm önemli sanat yapıtları gibi, izleyicisine göre çeşitlenebilen, sayısız dimağda sayısız tohum lama nedenliyeb11ecek, görselliğin sınır tanımaz etkisinin başka nerelere ulaşabileceğini kestirme nin olanaksızlığının da bilincindeyim....
(1) Bir zamanlar bir boya firmasının koleksiyonunda olan bu önemli yapıtın bu gün nerede olduğu ne yazık ki bilinememektedir. Bu çözümleme girişimini, bugünkü "gözüm" ve " belleğim" ile fotoğrafı yerine bizzat yapıtın kendisine bakarak yapabilmeyi yeğlerdim. Yine aynı konu... bilinç eksikliği.... Müze eksikliği...
(2) Prof. Dr. Semra Germaner yönetimindeki bir tez...
(3) "Ş airin Ölümü"nden hemen önce yapılan bu triptikin, incelediğimiz resmin kuruluş şemasında etken olduğu söylenebilir.
(4) " Hafızın kabrinde b ir gül bitermiş..." mısraını hatırlayınız...
(5) Bu Nazım Hikmet'in hapishanede yaptığı yağlıboya bir resimden aynen alın mıştır... Aynı yapıt 1970 tarihli "Bursa Cezaevinden Vâ-Nu'iara Mektuplar" kitabının da kapağında yer almaktadır. (Cem Yayınevi)
(6) Ankara kedileri sağır olurlar, biliyorsunuz ki; simgesel olarak 1938 döneminin aynı özüre sahip kişisine bir gönderme olabilir mi? Yoksa bir rastlantı mı? Cihat Burak gibi bir ayrıntı ustasının burada bir göndermesinin olduğu bence kesin... (7) Babıali baskınında ittihatçılar tarafından görev başında şehit edilmiştir. (8) Bu koltuğun altında bir çift s*yah papuç bulunmakta, koltukta da kimse otur-
mamaktadır. Bir muhterem zat ne olduysa, papuçlarını bile bırakıp kaçmıştır! Gözden kaçabilecek ancak Burak'ın resimleştirebileceği bir ayrıntı... (9) Cihat Bey de 1966 - 1968 Bursa döneminde benzer bir inziva, yalıtılmıştık ve
sosyal kopukluk yaşamıştır.
gösteren sayfalar
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi