• Sonuç bulunamadı

Şems Gazetesine göre Konya'da sosyal kültürel ve ekonomik hayat (1908-1909)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şems Gazetesine göre Konya'da sosyal kültürel ve ekonomik hayat (1908-1909)"

Copied!
74
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TARĠH ANA BĠLĠM DALI

YAKINÇAĞ TARĠHĠ BĠLĠM DALI

ġEMS GAZETESĠNE GÖRE KONYA’DA SOSYAL KÜLTÜREL VE EKONOMĠK

HAYAT

(1908–1909)

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Hazırlayan

ġerife Feride ÖZCAN

Tez DanıĢmanı

Doç. Dr. Hüseyin MUġMAL

(2)

ĠÇĠNDEKĠLER

ĠÇĠNDEKĠLER ... ĠĠ

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI ...ĠV

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ KABUL FORMU ... V

ÖN SÖZ ...VĠ

ÖZET ... HATA! YER ĠġARETĠ TANIMLANMAMIġ. SUMMURY... VĠĠĠ

KISALTMALAR ...ĠX

GĠRĠġ... 1

BĠRĠNCĠ BÖLÜM ġEMS GAZETESĠ 1. ġems Gazetesinin KuruluĢ Amacı ... 7

2.ġems Gazetesinin Ġçeriği ... 8

2.1. Eğitim ... 8

2.2. UlaĢım ... 10

2.3. Saltanat DeğiĢikliği ... 10

2.4. Dönemin Hükümeti ... 14

2.4.1. Kâmil PaĢa ... 14

2.4.2. Konya’yı Ziyaret Eden Devlet Ricali ... 16

2.4.3. Kılıç KuĢatma ... 17

2.5. Konya Ġçi ve Konya DıĢında Meydana Gelen GeliĢmeler ... 18

2.5.1. Konya’da Huzursuzluk ... 19 2.5.2. Girit Meselesi ... 20 2.6. Mektup ve Makale ... 21 2.7. Edebiyat ... 22 2.8. Ġç ve DıĢ güzellik ... 30 2.9. Basının Sitemi ... 33 2.10. Meteorolojik Haberler ... 35

(3)

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

ġEMS GAZETESĠNE GÖRE 1908–1909 YILLARINDA KONYA

1.Sosyal Durum ... 38 2. Kültürel Durum ... 39 3.Ekonomik Durum ... 41 4. Ġdarî Durum ... 45 5. Hukukî Durum ... 47 SONUÇ ... 51 KAYNAKÇA ... 53 EKLER ... 56

(4)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akade-mik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranıĢ ve akadeakade-mik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada baĢkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kuralla-ra uygun olakuralla-rak atıf yapıldığını bildiririm.

(5)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ KABUL FORMU

ġerife Feride ÖZCAN tarafından hazırlanan ġEMS GAZETESĠNE GÖRE KONYA’DA SOSYAL KÜLTÜREL ve EKONOMĠK HAYAT (1908-1909) )baĢlıklı bu çalıĢma

……../……../…….. tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile ba-Ģarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Unvanı, Adı Soyadı BaĢkan Ġmza

Unvanı, Adı Soyadı Üye Ġmza

(6)

ÖN SÖZ

Osmanlı PadiĢahı II. Abdülhamit, Osmanlı Devleti’nin en çalkantılı bir döneminde tahta çıkmıĢtır. Nitekim o dönemlerde hem Ġstanbul’da iktidar boĢluğu hem de Balkanlar’da siyasî çözülmeler görülmekteydi. Bunlar arasında göze çarpan olaylar, Bosna-Hersek olayı, Sırbis-tan, Karadağ’ın bağımsızlık mücadelesi ve Bulgaristan’da meydana gelen karıĢıklıklardır.

II. Abdülhamit’in ilân ettiği I. MeĢrutiyet ne yazık ki 1877–78 yılında baĢ gösteren Os-manlı-Rus mücadelesi nedeniyle yine II. Abdülhamit tarafından meclisin kapatılmasıyla sona ermiĢtir. Bu özellikle meĢrutiyet yanlılarınca hoĢ karĢılanmamıĢ ve yine onların faaliyetleri ile MeĢrutiyet tekrar ilân edilerek II. MeĢrutiyet dönemi baĢlamıĢtır.

Bir bölge için önemli husus o bölgeyi yansıtan sosyal, kültürel, ekonomik değerlerdir. Bir bölge halkının gerek geçimi, gerek toplum değerleri olan sosyal yapısı, eğitim düzeyi ve inanıĢları bölge halkı için önemli bir yere sahiptir. ĠĢte bu tür değerlerin ġems gazetesinde yer alması gazetenin önemini göstermektedir.

ÇalıĢmamızın ana kaynağını oluĢturan ġems gazetesi, Bölge Yazma Eserler Kütüphane-si’nde 1–19 arası sayı ile mevcuttur. ġems gazetesi, tarafımızdan günümüz harflerine çevrile-rek, konularına göre tasnif edilmiĢtir. ÇalıĢmanın oluĢturulması sırasında ayrıca diğer eserler-den de yararlanılmıĢtır. Transkripsiyon esnasında Farsça yazılmıĢ, gazel ve diğer Ģiirler duğu gibi yazılmıĢtır. Ayrıca gazetede silik çıkmıĢ olup okunmayan yerleri (…) ile ve okun-masından Ģüphe duyduğumuz yerleri de (?) ile gösterdik.

ÇalıĢmamız iki bölümden oluĢmakta olup; Birinci Bölümde, ġems gazetesi ana baĢlığı altında, II. MeĢrutiyet ve Konya’da Basın, ġems gazetesinin KuruluĢ ve Gayesi, ġems gazete-sinin Ġçeriği ele alınmıĢtır. Ġkinci Bölümde ise, ġems gazetesine Göre 1908–1909 Yıllarında Konya ana baĢlığı altında, Ģehrin sosyal, kültürel, ekonomik, idarî ve hukukî durumu üzerinde durulmuĢtur.

ÇalıĢmanın hazırlanması sırasında yardımlarını esirgemeyen danıĢman hocam Doç. Dr. Hüseyin MuĢmal’a teĢekkürü bir borç bilirim.

(7)

Öğ

re

nc

inin

Adı Soyadı Şerife Feride ÖZCAN

Numarası 084202042001

Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/Yakınçağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Doç. Dr. Hüseyin MUŞMAL

Tezin Adı Şems Gazetesine Göre Konya’da Sosyal Kültürel ve Ekonomik Hayat (1908-1909)

ÖZET

ġems gazetesi, 2 ġubat 1909 tarihinde Konya’da MeĢrik-ı Ġrfan Matbaası’nda basılmaya baĢlanmıĢ, 15 Haziran 1909 tarihinde kapanmıĢtır. Yerel bir gazete olan ġems gazetesi, hafta-da bir kez olmak üzere Salı günleri yayınlanmıĢtır.

II. Abdülhamit’in tahta çıkması ile baĢlayan I. MeĢrutiyet, 1877–78 Osmanlı Rus sava-Ģının baĢlaması sonucu yine II. Abdülhamit tarafından sona erdirilmiĢtir. Bu durumdan hoĢnut olmayan kiĢiler tarafından yapılan mücadeleler sonunda II. MeĢrutiyet dönemi baĢlatılmıĢtır. II. Abdülhamit saltanatının sona ermesi ile de Ġttihat ve Terakki yanlısı hürriyet taraftarı olan BeĢinci Mehmet Han’ın geçmesi Konya’da sevinç kaynağı olmuĢtur.

BeĢinci Mehmet Han’ın sevinç coĢkusu ile karĢılanan saltanatı ġems gazetesinde büyük bir yankı uyandırmıĢtır. Bununla gazete artık hürriyet kavramını halka aĢılamaya baĢlamıĢtır. ġems gazetesi hürriyet karĢıtı olan kiĢilere eleĢtirel sözlerle karĢılık vermiĢtir.

(8)

Ö

ğr

enc

inin

Adı Soyadı Şerife Feride ÖZCAN

Numarası 084202042001

Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/Yakınçağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Doç. Dr. Hüseyin MUŞMAL

Tezin İngilizce Adı

Social, cultural and economic life in Konya according to ġems newspaper (1908-1909)

SUMMURY

ġems Newspaper started being published on February 2, 1909 in MeĢrik-ı Ġrfan printing house in Konya and was closed on June 15, 1909. ġems newspaper, as a local paper, was published once a week, on Tuesdays.

Abdülhamit II started First Constitutional Monarchy (I. MeĢrutiyet), but with the begining of the war between Ottoman and Russia in 1877–78 he legislated it away. Constitutional Monarchy was brought back by Ittihat and Terakki supporters who were not pleased. Inhibitory attitudes were over with The Second Constitutional Monarchy, instead liberty came. Mehmet Han V, a supporter of Ittihat and Terakki, acceded to the throne and it was welcomed with pleasure in Konya, so the sultanate of Abdülhamid II was finished.

The sultanate of Mehmet Han V attracted the interests in ġems newspaper. From then the newspaper began inspiring the concept of liberty. The ġems newspaper responsed those who were opposed to the liberty with critical edition.

(9)

KISALTMALAR Bkz. : Bakınız C. : Cilt nr. : Numara s. : Sayfa

(10)

GĠRĠġ

Basın, muntazam fasılalarla basılıp haberleri, siyasî görüĢleri, fikir ve sanat hareketlerini halka bildiren, idarî otoriteleri de murakebe eden neĢir vasıtalarının bütünüdür1

.

Ġnsan, çevresinde ve dünyada olup bitenleri öğrenmek ve öğrendiklerini ya da düĢün-düklerini baĢkalarına duyurmak ihtiyacı hisseder. Bu ihtiyacın giderilmesi için giriĢilen çeĢitli teĢebbüsler sonucunda bugün basın yayın dediğimiz basın müessesesi doğmuĢtur2

.

Türk aydınlarının Batı’nın kültür ve edebiyatını tanıması çok geç olmuĢ, bu durum an-cak XVIII. yüzyılın sonlarında gerçekleĢebilmiĢtir. Osmanlı Devlet adamları 1689 Viyana bozgunundan sonra küçümsedikleri Batı dünyasının askerî alanda ilerlemiĢ olduklarını fark etmiĢlerdir. Böylece artık BatılılaĢmak gerektiği düĢüncesine kapılmıĢlardır. ĠĢte Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyılda batılılaĢmasının temelinde bu düĢünceleri hâkim olmuĢtur.

Özellikle Tanzimat’tan sonra yetiĢen Osmanlı aydınları Batı’yı bir güç, batılılaĢmayı güçlülük sembolü olarak görmüĢlerdir. Söz konusu batılılaĢma sürecinde dikkati çeken ilk teĢebbüs, 1720 yılında 28 Çelebi Mehmet Efendi adlı bir Osmanlı bürokratının elçi olarak Fransa’ya gönderilmesi olmuĢtur3. BatılılaĢma hareketinin ikinci teĢebbüsü de 1727 yılında Ġbrahim Müteferrika tarafından matbaanın kurulmasıdır4

.

Ġmparatorluğun yayılmıĢ olduğu üç kıtadaki sınırları içinde farklı dinlere, dillere ve ırk-lara mensup uluslar bulunmaktaydı. Bunlardan Yahudiler, Rumlar ve Ermenilerin de matbaa-cılık konusunda önemli oldukları görülmektedir. Nitekim Ġspanya’dan gelen Yahudiler tara-fından Ġstanbul’a 1492 yılında matbaa getirildiği bilinmektedir. Böylece Ġstanbul’da basılan

1

Türk Ansiklopedisi, “Basın”, C. 5, Millî Eğitim Yayınevi, Ankara 1952, s. 339.

2 Hasan Refik Ertuğ, Basın ve Yayın Hareketleri Tarihi, Ġstanbul Üniversitesi, Ġstanbul 1970, s. 5.

3 Abdullah Uçman, “Tanzimat’tan Sonra Basın ve Edebiyat”, Osmanlı, C. IX, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 753.

4 Mehmet Nuri Ġnuğur, Basın ve Yayın Tarihi, Der Yayınları, Ġstanbul 1993, s. 153.; Matbaayı geliĢtiren Jhann Gutenberg adında bir Alman’dır. Gutenberg Rhen Nehri kıyısındaki Mainz Ģehrinde doğmuĢtur. Gutenberg, 1436 yılında Ģehirde meydana gelen bir isyan üzerine ailesi ile birlikte Stasburg’a kaçmıĢtır. Babası ölünce Gutenberg hayatını kazanmak amacıyla bir kuyumcunun yanında iĢe baĢlamıĢtır. Kuyumculuktan az para ka-zanan Gutenberg yeni fikirlerini uygulamaya çalıĢmıĢtır. Böylece Gutenberg’in kafasında ayrı ayrı harf Ģekil-lerini yan yana getirerek sayfa yapmak, bu sayfayı bastıktan sonra dağıtılacak harfleri yeni sayfanın düzenin-de kullanmaktı. Bkz. Mehmet Nuri Ġnuğur, Yayın Tarihi, s. 50.

(11)

ilk kitap ise Leçons des Enfans’tır5

. Ġlk Ermeni matbaası Ġstanbul’da 1665 yılında Venedik’ten gelen Abgar Dpir T’oxatec’i tarafından kurulmuĢtur. Ġstanbul’da kurulan ilk Rum Matbaası da Rahip Nikodemos Metaksas tarafından kurulmuĢtur6.

Müteferrika Matbaası adını taĢıyan matbaada, 1745 yılında tarih, coğrafya, gramer ve lügat türünde olmak üzere Müteferrika’nın ölümüne kadar toplam 17 kitap basılmıĢtır. Bu matbaayı 1795’te Mühendishâne Matbaası ve 1802’de kurulan Üsküdar Matbaası izlemiĢtir7. Daha sonra da bunları Takvimhane Matbaası, TaĢbasmacılığı, Vilâyet Matbaaları ve Bulak Matbaaları takip etmiĢtir8

.

Osmanlı Devleti’nde yabancı basında en önemli rolün Fransızca gazetelerde olduğu gö-rülmektedir. Osmanlı topraklarında Fransızca gazeteler 1821–1831 yılları arasında Ġzmir’de yayımlanan Spectateur Oriental, Le Smyreneen, Le Courrier de Symyrne, Journal de Smyrne gazeteleridir9.

Tanzimat döneminde Türkçe basın Osmanlı basınında önemli bir rol oynamıĢtır10 . 1828 yılında Kahire’de Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali PaĢa’nın Türkçe ve Arapça olarak iki dille yayınlamaya baĢladığı Vekayi-i Mısriyye’den sonra Ġstanbul’da basılan ilk Türk gazetesi 1 Kasım 1831 tarihinde II. Mahmut’un isteği ile haftalık olarak çıkarılan ve Le Moniteur Ottoman adı altında Fransızca basımı da yapılan Takvim-i Vekayi’dir11. Ġkinci olarak Ġngiliz malı olan ve William Churchil tarafından çıkarılan Ceride-i Havadis (1256-1840) tir. Bu gaze-te yarı resmi bir gazegaze-tedir. Daha sonra Agâh Efendi tarafından çıkarılan ve ilk Ģahsi gazegaze-temiz olan Tercüman-ı Ahval (1277–1860), yine William Churchil tarafından çıkarılan Ruzname-i Ceride-i Havadis (1277–1860) ve ġinasi tarafından çıkarılan Tasvir-i Efkâr (1278–1862)

5

Mustafa Akbulut, “Ġbrahim Müteferrika ve Ġlk Türk Matbaası”, Türkler, C. 14, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 920.

6 Mustafa Akbulut, İbrahim Müteferrika…, s. 920. 7 Abdullah Uçman, Basın ve Edebiyat…, s. 753.

8 Hidayet Nuhoğlu, “Osmanlı Matbaacılığı”, Türkler, C. 14, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 928–929. 9Orhan Koloğlu, “Türkçe-DıĢı Basın”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, C. 1, ĠletiĢim

Yayınla-rı, Ġstanbul 1985, s.95. 10 Orhan Koloğlu, Basın…, s. 94. 11 Türk Ansiklopedisi, “Basın”, s. 341.

(12)

zetesidir12. 1863’te Ceride-i Askeriye, 1865’te Takvim-i Ticaret, 1866’da Filip Efendi tarafın-dan çıkarılan ve inkılâp fikirlerini yayan Muhbir gazetesi diğer gazetelerdir13

.

Abdülaziz döneminde Türk basını, can çekiĢmeden kurtulmanın çaresi olarak oligarĢik yönetime geçiĢi görüyordu. Yeni Osmanlılar Cemiyeti de bu amaçla kurulmuĢtur. Türk bası-nının öncüleri ġinasi, Agâh, Namık Kemal, Ziya PaĢa ve Mithat PaĢa ve arkadaĢları Hüseyin Avni, RüĢtü (Mütercim) PaĢalar bir yanda; PadiĢah Abdülaziz, Sadrazam Fuat ve Ali PaĢalar-la monarĢi yanlıPaĢalar-ları bir yanda, araPaĢalar-larında bu savaĢı sürdürmüĢlerdir. 15 yıl boyunca devam eden eski-yeni yönetim Ģekli savaĢı, 1876 Mayısı’nın 30. sabahı Türk basınının zaferi ile so-nuçlanmıĢtır14

.

V. Murat zamanında da Türk basın tarihi rahat bir nefes almıĢ, I. MeĢrutiyet’in Anaya-sasının 12. maddesi “Matbuat kanun dairesinde serbesttir” diyerek, Türk basınına ilk kez oluĢ aĢaması kazandırmıĢtır. Böylece bu dönemde her biri kendi mesleklerinde serbest ve sansür-süz yazılarla dolu gazeteleri yayınlamıĢlardır. Bu dönem gazetelerinin bazıları ise; Mehmet Tevfik tarafından çıkarılan Çaylak (1876), Esat tarafından çıkarılan Müsavat (1876), Ali Suavi tarafından çıkarılan Umran (1876), Abdullah tarafından çıkarılan Selâmet (1876), Ġsmet tarafından çıkarılan Mecmua-i Maarif (1876), RüĢtü tarafından çıkarılan Hakikat (1876) tir15

. Sultan II. Abdülhamit tahta çıktığında, 23 Aralık 1876 tarihinde Kanun-ı Esasi hazırla-narak yürürlüğe konmuĢtur. Bunun ardından 19 Mart 1877 tarihinde de Meclis-i Mebusan toplanmıĢtır. Böylece Birinci MeĢrutiyet dönemi baĢlamıĢtır. Ancak II. Abdülhamit Osmanlı-Rus savaĢını bahane ederek Meclisi kapatma kararı almıĢtır. Böylece Meclisçe hazırlanan Matbuat Kanunu da yürürlüğe konamamıĢtır. Artık basın ve yayın alanı Ģiddete ve sansürün çemberine girmiĢtir16

. Bununla birlikte basın sıkı bir takibe alınmıĢ ve basın sürekli denetim altında tutulmuĢtur. II. Abdülhamit’in basına ait sansür ve yasak uygulamalarının ardı arkası kesilmemiĢtir17.

24 Temmuz 1908 tarihinde Ġstanbul gazetelerinde çıkan bir bildiri ile MeĢrutiyet’in ye-niden ilan edildiği ve 1876 Anayasasına göre seçimlerin yapılacağı belirtilmiĢtir. Bu haberi

12 Server R. Ġskit, Türkiye’de Neşriyat Hareketleri, Devlet Basımevi, Ġstanbul 1939, s. 57. 13 Türk Ansiklopedisi, “Basın”, s. 342.

14 Fuat Süreyya Oral, Türk-Basın Tarihi 1728–1922/1831–1922, (Basım yeri ve tarihi yok), s. 121. 15 Fuat Süreyya Oral, Basın Tarihi…, s. 122.

16

Alpay Kabacalı, Başlangıcından Günümüze Türkiye’de Matbaa Basın ve Yayın, Literatür Yayıncılık, Ġstanbul 2000, s. 95.

(13)

alan gazeteciler, Ġstanbul’da Sirkeci Garı’nda bir araya gelerek toplantı yapmıĢlardır. Bir ara-ya gelen gazeteciler “Osmanlı Matbuat Cemiyeti”ni kurmuĢlardır18

. Gazeteler, 24 Temmuz 1908 sabahından itibaren 30 yıldan beri ilk defa sansür edilmeden çıkmıĢtır19

. Böylece basın için “hürriyet” baĢlamıĢtır. Ġkdam, Sabah, Tercüman-ı Hakikat gazeteleri II. MeĢrutiyet dö-neminin ilk kez sansürsüz olarak yayın yapmaya baĢlayan gazeteleridir. Ayrıca II. MeĢruti-yet’in ilk gazetesi de “Neyyir-i Hakikat” gazetesidir20

.

II. MeĢrutiyet dönemi basını “özgürlükçü” dür. Fakat savaĢlar ve Ġmparatorluk baĢken-tinde sürekli geçerli olacak sıkıyönetim nedeniyle uygulanamamıĢtır. Sınırlılıkların hâkim olduğu bir toplumsal yapıda her Ģeye rağmen önemli geliĢmeler görülmüĢtür. Gazeteciliğin doğuĢunu bunlar içinde sayabiliriz21

.

MeĢrutiyet’in ilânından 31 Mart olayına kadar geçen süreçte yüzlerce süreli yayın basın hayatında yer almıĢtır. Böylece 1908 yılının ortasından 30 Ekim 1918 tarihine kadar binin üstünde süreli yayın vardır. Ancak bu dönem süreli yayınların özelliği, kısa ömürlü olmaları-dır. II. MeĢrutiyet basınının bir diğer özelliği süreli yayınların Anadolu’da yaygınlık kazan-masıdır. Böylece Anadolu’da pek çok gazete ve dergi çıkmıĢtır. Örneğin II. MeĢrutiyet’in ilânından önce sadece Konya’nın Vilayet Gazetesi’nin yayınlandığı Konya’da 1908–1918 yılları arasında 11 gazete ve 8 derginin yayın hayatında yer aldığı görülmüĢtür22. Böylece, II. MeĢrutiyet’e kadar tek yayın organı olma özelliğini kazanan Konya Vilayet Gazetesi olmuĢ-tur23.

18

Hıfzı Topuz, 100 Soruda Türk Basın Tarihi, Gerçek Yayınevi, Ġstanbul 1973, s. 102. 19 Mehmet Nuri Ġnuğur, Yayın Tarihi, s. 305–306.

20 Fuat Süreyya Oral, Basın Tarihi, s. 166. 21

Korkmaz Alemdar, “Osmanlı Basınına Genel Bir BakıĢ”, Osmanlı Basın Hayatı Sempozyumu 6-7 Aralık 1999, G.Ü. ĠletiĢim Fakültesi Yayınları, s. 5.

22

Bülent Varlık, “Tanzimat ve MeĢrutiyet Dergileri”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, C. I, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul 1985, s. 116–117.

23 Yusuf Sert, Halifeliğin Kaldırılmasının Konya Basını ve Kamuoyundaki Yansıması, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Konya 1995, s. 5.; Konya Vilayet Matbaası Türkiye’de en eski matbaalardan sayılır ve kıdemli olarak kabul edilir. Bu matbaa 1933 yılında kapanmıĢtır. Bkz. Mehmet Önder, Konya Matbuatı Tarihi, Kon-ya Halkevi, KonKon-ya 1949, s. 7.

(14)

Konya’da II. MeĢrutiyet döneminde süreli yayınlarda patlama yaĢanmıĢtır. Konya’da bu dönemde çıkarılan gazeteler; Anadolu, Çiftçi, Hakem, MeĢrik-ı Ġrfan, ġems, Babalık, Meram, Osmanlı, gibi ard arda pek çok gazete çıkmıĢ olduğu görülmektedir24

.

Bununla birlikte II. MeĢrutiyet dönemi, yerel gazeteciliğin kök saldığı bir dönem olmuĢ-tur ve Ġstanbul’da baĢlayan gazete çıkarma olayı, Anadolu’da da bu Ģekilde devam etmiĢtir25

. GiriĢ bölümünde buraya kadar Osmanlı basın tarihinden ve II. MeĢrutiyet’in ilânı ile ba-sın için baĢlayan hürriyet dönemine kısaca değindikten sonra, çalıĢmanın I. Bölümünde ġems gazetesi ve içeriğinden bahsedilecek, II. Bölümünde de Konya’nın sosyal, ekonomik ve kültü-rel yapısı incelenecektir.

24 Caner Arabacı, v.d., Konya Basın Tarihi, Palet Yayınları, Konya 2009, s. 20. 25 Caner Arabacı, Konya Basın…, s. 20.

(15)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM ġEMS GAZETESĠ

ġems gazetesi, 2 ġubat 1909 tarihinde yayın hayatına baĢlamıĢ ve 15 Haziran 1909 tari-hine kadar 1–19 arası sayı ile Konya’da yayınlanmıĢtır. ArĢiv ve kütüphanelerde yaptığımız araĢtırmalarda gazetenin bütün sayılarına ulaĢılamamıĢtır. Elimizdeki nüshalara göre gazete-nin 3. ve 11. sayıları eksiktir. ġems gazetesigazete-nin idarehanesigazete-nin Konya’da Hükümet civarında olduğu görülmektedir. Ġmtiyaz sahibi ve yazarı Yozgadî Abbasü’l- Mevlevî’dir. Gazetenin basıldığı yer MeĢrik-i Ġrfan Matbaası’dır.

ġems gazetesi, haftada bir kez olmak üzere Salı günü yayınlanmıĢtır. ġems gazetesi Ģe-kil olarak incelendiğinde, ġEMS yazısının üst kısmında gazetenin basıldığı tarihin yer aldığı görülür. ġEMS yazısının sol üst köĢesinde idarehanesi, sağ üst köĢesinde de abone Ģartı ve gazetenin ücreti verilmiĢtir. Gazete ücreti olarak Konya için 40, taĢra için 50 kuruĢ olduğu belirtilmiĢtir. Yine ġEMS yazısının hemen altında “Meşrutiyyete vatanın âlem-i İslâmiyet ve

insaniyetin menafına muvafık âsâra sahifelerimiz açıktır. Şimdilik Salı günleri neşr olunur nüshası (10) paradır – Siyasî, ilmî, edebî Osmanlı gazetesidir” yazıları bulunmaktadır.

Gazetenin her bir sayısı dört sayfadan oluĢmuĢ, yazılar üç sütun halinde verilmiĢtir. Sü-tunlar yukarıdan aĢağı kalın çizgilerle birbirinden ayrılmıĢtır. Gazetedeki konular bir çeĢit sembol ile birbirinden ayrı olarak verilmiĢtir. Gazetenin, içerik bakımından çok zengin olma-dığı görülmektedir. Ayrıca gazetenin dili ağır ve daha çok dinî açıklamalar yer almıĢtır.

Gazetede yer alan haberler daha çok “Havadis-i Haricîye ” ve “Havadis-i Dâhilîye”, “Vilayet-i Havadis”, “Zide-i Havadis” baĢlıkları ile verilmiĢtir. Bu tür baĢlıkların yanı sıra gazetede yer alan yazılar içerisinde Ģiirlere (Gazel) de yer verilmiĢtir. Gazetenin ilerleyen sayılarına baktığımızda ise dördüncü sayfalarında ilân ve reklâmlara yer verildiği görülmek-tedir.

ġems gazetesinin gelirinin, daha çok satılan gazetelerden elde ettiği de anlaĢılmaktadır. Bunu da gazetenin hemen hemen her sayısında “Abonelerimizden Rica ve İstirhamımız” baĢ-lığı ile sık sık dile getiriĢinden anlıyoruz. Gazete ilânlar için ise ayrıca pazarlık yapılacağını belirtmiĢtir. Bundan da gazetenin ilânlar için ayrı ücret aldığı anlaĢılmaktadır.

Gazetede genel olarak görsel hiçbir unsura rastlanılmamakla birlikte sadece gazetenin 12. sayısında BeĢinci Mehmet Han’ın tahta çıkıĢının kutlanıldığını gösteren bir Osmanlı ar-ması dikkati çekmektedir.

(16)

Gazetede yer alan yazarların isimleri: Tevfik Abbas, Mehmet Memduh, Abdülhak, Ab-bas, Hezele, Ahmet Remzi Mevlevî, Mehmet Naci, BeyĢehirli Hüseyin Ġkbal, Nurettin RüĢtü, Rıfat ReĢid, Hâdî, M. F., Mehmet ReĢat, Mümtaz, S. S., Abdulhalim’dir26

.

1. ġems Gazetesinin KuruluĢ Amacı

ġems, Selçuklu ve Osmanlı döneminde geliĢip büyüyen ve günümüze kadar süren din ve tarikat olgusunda ve Konya’nın sosyo-kültürel konumunda önemli bir yere sahip olan Mevlâ-na’nın arkadaĢının takma adıdır. ġems de MevlâMevlâ-na’nın hem hocası hem de dostu olması ne-deniyle gazetenin Mevlevî Dergâhı ile iliĢkili olduğu anlaĢılmaktadır27. ġems gazetesi, “Şems” yazısı ile ġems’i güneĢ olarak adlandırarak, ġems’in diğer gök cisimlerinden farkını da belirtmekten geri durmamıĢtır28

.

ġems gazetesinin, çıkıĢ amacını Abbas adlı kiĢi “Mukaddime” yazısı ile vermiĢtir. ġems gazetesi, Selanik’te hürriyetin baĢ gösterdiğini ifade etmiĢtir. Bundan duyduğu memnuniyeti de dile getirmiĢtir. Ayrıca gazetenin, aynı cinse hizmet etmek ve insanlığı koruma ve eksik kalbi anlamak, Osmanlı mevkiinin devamlı olmadığını görmek ve bunu görür görmez hizme-tini yapma çabası içinde olma, edep öğretici, millete hizmet eden, devletin tercümanı, mille-tin düĢüncesi, dili anlatma amacı güttüğünü böylece gazetenin neĢrine baĢlandığını da belirt-miĢtir29

. Aynı zamanda gazetenin Muharrem ayında çıkarılmaya baĢlanacağı da Abbas adlı yazar tarafından dile getirilmiĢtir. Ayrıca söz konusu yazar, gazetenin içeriğine de

26

Adı geçen yazarların yazılarına bakıldığında, gerek Ģiirlerinde gerek makalelerde “Mevlevî” kelimesinin sık sık tekrarlandığı görülmektedir. “Mevlevîlik”, Efendimiz anlamına gelen Mevlânâ diye anılan Belhli Celâlüddiîn Muhammed’e nispet edilen bir tarikattır. Celâlüddiîn Muhammed, Ahmet Hatîbî oğlu Hüseyin Hatîbî’nin oğlu Belhli Bahâüddin Muhammed Veled’in oğludur. Bahâüddin Veled, “Sultan’ül-Ulema-Bilginler padiĢahı” diye anılacak kadar bir üne sahiptir. Mevlânâ Celâlüddin bir gazelinde ġemsüddîn-i Tebrîzî ile altmıĢ iki yaĢında buluĢtuğunu, bir baĢka gazelinde de altmıĢından sonra ġems’e ulaĢtığını ifade etmiĢtir. ġemsüddin Konya’ya 642 yılında gelmiĢtir. ġems gazetesi yazarları da “Mevlevî tarikatına yakınlığı dolayısı ile gazeteye de “ġems” denmesi gazetenin bir Mevlevî gazetesi olmasını güçlendirmektedir. Bkz. Sezai Küçük, Mevleviliğin Son Yüzyılı, Simurg Yayınları, Ġstanbul 2003, s. 273–274.

27 Caner Arabacı, Konya Basın…, s. 86.

28 ġems, 20 Kanun-ı Sânî 1324 (2 ġubat 1909), nr. 1, s. 1–2. 29 ġems, 20 Kanun-ı Sânî 1324 (2 ġubat 1909), nr. 1, s. 1.

(17)

tir. Buna göre ġems gazetesinin, haftalık tarihçe, dâhilî ve haricî haberler ile sanat, Acem Edebiyatı’ndan ibaret olacağını belirtmiĢtir30.

2.ġems Gazetesinin Ġçeriği

2.1 Eğitim

ġems gazetesinde yer alan haberlerden ve yazılardan anlaĢıldığına göre, gazete yöneti-mi, eğitime büyük önem vermiĢtir. Cahilliği hor gören, eğitimli insanları ise yine bir güneĢe benzeten ġems gazetesi, Konya öğrencilerinin gireceği sınav üzerinde durmuĢtur. Gazetede yazarlar tarafından eğitim hakkında da yazılar kaleme alınmıĢtır. BeyĢehirli Hüseyin Ġkbalin kaleme aldığı “Konya Talebeleri” adlı yazısında Konya talebelerinin vatanın korunması için ve asker kaçakçılığının önlenmesi adına sınava girdiklerini ifade etmiĢtir31

. Yine bu konuda ġems gazetesi, “Talebe-i Ulum” baĢlıklı yazısında Konya talebelerinin girecek olduğu sınavın baĢladığını ve bu sınavda kimlerin yer alacağını belirtmiĢtir. Söz konusu sınava Konya’ya gelmiĢ olan Harun Efendi’nin refakatinde Sivaslı Ali, ġeyhzâde Ziya, Tavaslı Osman, Yalvaç-lı Ömer, Hoca Efendilerin tayin olduğu ve imtihanların baĢladığını ifade etmiĢtir32

.

Öğrencilerin sınavları ile ilgili bir baĢka haberinde “Talebe-i Ulum İmtihanı” baĢlıklı yazısında sınavlar konusunda bir takım Ģikâyetler de yansıtılmıĢ olduğu görülmektedir. Bura-da Ġstanbul öğrencileri yapılacak sınavın baĢka bir tarihe ertelenmesini istemiĢlerdir33

.

ġems gazetesinde, Kastamonu idadisi mezunlarından Ġmamzâde Ali’nin yazmıĢ olduğu “İlim ve Maarif” baĢlıklı yazısı da göze çarpmaktadır. Yazar “Bilenlerle bilmeyenler müsavi

olamaz arif ve âlemleri bir zerrede binlerce güneşler, nurlar bir katrede deryalar, nehirler görüb azimet hakka hakkıyla vakıf olurlar. Cahiller ise o tabiiyetlere teşdiye olunabilir ki andlarında Şems Münir bile ma’dûm olub bu hal dehşet-âver içinde şuh kesdan faniye gelüb giderler.” Sözleriyle eğitimli kiĢilerle eğitimsiz kiĢileri karĢılaĢtırmıĢtır34.

Sözlerini hadislerle de destekleyen yazar, mekatib-i ibtidâiyyede (Ġlkokullar) 6–7 ya-Ģından 10–11 yaĢına kadar eğitimin mecbur olduğunun Maarif Nizamnamesi’nde yazmakta olduğunu belirtmiĢtir. Aynı zamanda evladını mektebe göndermeyen kiĢilerin de evlatlarını

30 ġems, 20 Kanun-ı Sânî 1324 (2 ġubat 1909), nr. 1, s. 1. 31

ġems, 15 ġubat 1324 (28 ġubat 1909), nr. 4, s. 3. 32 ġems, 24 ġubat 1324 (8 Mart 1909), nr. 6, s. 2.

33 ġems, 27 Kanun-ı Sânî 1323 (9 ġubat 1909), nr. 2, s. 3. 34 ġems, 15 ġubat 1324 ( 28 ġubat 1909), nr. 4, s. 4.

(18)

bu nimetten mahrum bıraktıklarını da ifade etmiĢtir. Ayrıca sağır ve dilsizlerin dahi okumak-tan mahrum bırakılmalarının caiz olmadığını belirtmiĢ ve böyle kiĢiler için de Avrupa’da ol-duğu gibi dilsiz ve sağırlara el ve parmakların tarifi ile ve kabartmalarla okuduklarını anlama ve yazı yazma becerilerinin öğretildiği üzerinde de durmuĢtur35

.

Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi ġems gazetesinde eğitimin önemi vurgulanmıĢtır. “İlim ve Maarif” adlı yazı ile eğitime önem vermeyen ailelerin çocuklarını okullara gönder-meleri teĢvik edilmeye çalıĢılmıĢtır.

Eğitim konusunda meclis üyelerinin de katkısı olduğu ġems gazetesinin vermiĢ olduğu bir baĢka haberinden de anlaĢılmıĢtır. Buna göre; Meclis-i Umumi, Vali Mehmet Nazım Pa-Ģa’nın yönetimi altında toplanmıĢlardır. Burada Konya’nın 80 köyünde yeni mektepler açmak amacıyla görüĢmelerde bulunmuĢ oldukları belirtilmiĢtir36

.

Gazetede Konya’daki eğitim-öğretim faaliyetleriyle ilgili de haberler yayınlandığı gö-rülmektedir. ġems gazetesinde yayınlanan yazılara baktığımızda, Konya’da bir Hukuk Mek-tebi’nin olduğu görülmektedir. Hukuk Mektebi öğrencilerinin Ġttihad ve Terakki Cemiyet’ine isteklerini belirttikleri 14 Nisan 325 tarihinde göndermiĢ oldukları Ģu yazıları dikkat çekici-dir37:

“Ayastefanos’ta Üçüncü Ordu ve Hareket Ordusu kumandanı Mahmud Şevket Paşa

haz-retlerine Selanik, Manastır İttihad ve Terakki Cemiyetlerine

İdare-i meşrua-i meşrutiyetimize darbe urmak isteyen menbi’ istibdadın refi’ ve bir an evvel tenkiliyle milletin selamet ve saadet-i müstakbelesinin temin ve bir muceb-i fena ve müftezayi şeri’ şerifin icra edilmesini bütün mevcudiyet-i maddiye ve maneviyemizle arzu eder ve icabı halinde bizde bu vatan muazzezin temin istikbali uğrunda canımızı fedaya hazır ve her emrinize muntazır bulunduğumuzu arz eyleriz.

Konya Hukuk Mektebi Heyet-i İdare ve Talimiyesi ve Umum Talebesi”

Yine bir baĢka sayısında gazete, Konya Hukuk Mektebi’nin derslerinin 10 Haziranda ta-tile gireceği de halka duyurmuĢtur. Ayrıca sınavlarının da yapılacağı ifade edilmiĢtir38.

35

ġems, 15 ġubat 1324 ( 28 ġubat 1909), nr. 4, s. 4. 36 ġems, 24 ġubat 1324 (8 Mart 1909), nr. 6, s. 2. 37 ġems, 16 Nisan 1325 (29 Nisan 1909), nr. 12, s. 4. 38 ġems, 26 Mayıs 1325 (8 Haziran 1909), nr. 18, s. 4.

(19)

ġems gazetesinin eğitim ile ilgili bir baĢka haberinde “Konya Darülfünun-ı Osman-ı Hukuk Fakültesi” müdürü Alaaddin Efendi’nin Konya halkına teĢekkür ettiği bir yazısına yer verdiği görülmektedir. Nedeni ise eĢraf, tüccar ve ahalinin okul için her türlü yardımı esirge-memeleridir. Böylece memuriyetinin de devam etmesini sağlamaları açısından söz konusu kiĢilere karĢı Ģükranlarını dile getirmiĢtir39

.

Yine ġems gazetesi, Konya Hukuk Mektebini yakından takip etmiĢtir ve Hukuk Mekte-binin derslerinin haziranın onunda tatil olacağını ve yirmi beĢinde sınavların yapılacağını da belirtmeyi ihmal etmemiĢtir40

.

2.2. UlaĢım

ġems gazetesi, 9 ġubat 1909 tarihinde vermiĢ olduğu haberinde Konya’da yapılması dü-Ģünülen tramvay inĢası hakkında bilgi vermiĢtir. Bu konudaki habere göre; On üç vagonluk Konya tramvayının otuz sene kadar bir müddetle ihalesinin bir mültezime verildiği hususunda bilgi verilmiĢtir41.

2.3. Saltanat DeğiĢikliği

ġems gazetesinin yayınlanmakta olduğu dönemde önemli bir olay gündeme gelmiĢtir. Bu olay ise Sultan II. Abdülhamit yerine V. Mehmet Han’ın tahta geçiĢ olayıdır. Gazete bu olayı sevinçle karĢılamıĢ bunu da yazılarına yansıtmıĢtır42. ġems gazetesi, “Yaşasun Sultan

Mehmed Han-ı Hamis hazretleri. Yaşasun İttihad ve Terakki Cemiyeti ile ordu” sözleri ile

sevincini dile getirmiĢtir43. Ayrıca gazetenin, “Ah! Şu otuz üç seneden beri millet-i

Osmani-ye’nin geçirdiği felaketler acaba kabil-i tasvir ve tasavvur mudur?” cümlesi ile II.

Abdülha-mit saltanatından hoĢnut olmadığı anlaĢılmaktadır44.

39 ġems, 19 Mart 1325 (1 Nisan 1909), nr. 8, s. 2. 40 ġems, 26 Mayıs 1325 (8 Haziran 1909), nr. 18, s. 4. 41 ġems, 27 Kanun-ı Sânî 1323 (9 ġubat 1909), nr. 2, s. 2.

42 ġems gazetesi, 12. sayısında Mehmet Han’ın armasına da sayfasında yer vermiĢtir. Bkz. Ek 3. 43

ġems, 16 Nisan 1325 (29 Nisan 1909), nr. 12, s. 1.; BeĢinci Mehmet Han’ın Mevlevî olduğu bilinmektedir. Bkz. Caner Arabacı, Konya Basın, s. 89.

(20)

II. Abdülhamit’in takip etmiĢ olduğu siyaseti eleĢtiren gazete, II. Abdülhamit dönemi boyunca pek çok kanın aktığını, evlerin yok olduğunu ve çoğu kimsenin anasız babasız kaldı-ğını da ifade etmiĢtir45

.

Ġttihat ve Terakki Cemiyeti’ni de öven ġems gazetesi, Ġttihat ve Terakki’nin II. Abdül-hamit’in sebep olduğu istibdad dönemini yıkarak yerine meĢrutiyeti getirdiğini belirtmiĢtir. Bunun sonucunda da artık Abdülhamit’in mazide kaldığını belirten gazete, “Akıbet kendi

eliy-le kazdığı kuyuya yine kendi düştü” sözeliy-leriyeliy-le Abdülhamit’in düĢtüğü durumu ifade etmiĢtir46. Yine Mümtaz adlı yazarın yazmıĢ olduğu yazıları ile II. Abdülhamit’in yaptıklarından kimsenin haberi olmadığını, fakat her Ģeyden Ġttihat ve Terakki Cemiyeti’nin vaktinde haber aldığını ifade eden gazete söz konusu cemiyetin, Ģanlı orduya baĢvurduğuna değinmiĢtir. Ġtti-hat ve Terakki’nin kazanıĢını zafer olarak değerlendiren gazete bu zaferin Ġstanbul’u kuĢattı-ğını belirtmiĢtir. Ayrıca yazar “Yaşasın Osmanlıların Padişahı, yaşasın Osmanlılar, yaşasın

İttihat ve Terakki Cemiyeti ile şanlı ordu” sözleriyle yazısını tamamlamıĢtır47 .

ġems gazetesi bu olayın Konya’ya nasıl yansıdığını da ifade etmekten geri durmamıĢtır. Abdülhamit yönetiminin düĢtüğü ve yerine geçen V. Mehmet Han yönetiminin ise Konya’da sevinçle karĢılandığını belirtmiĢtir. Buna göre gazete; yönetim değiĢikliğinin telgraf haberi ile Konya’ya gelmesi üzerine Hükümet üyelerinin Hürriyet Meydanı’na geldikleri Müftü Efendi tarafından okunan dua ile âmin sedalarının yükseldiğini belirtmiĢtir. Ayrıca bu telgrafın yük-sek sesle okunduktan sonra Alaaddin Tepesi’nde yüz bir pare top atıldığına değinmiĢtir48. Halkın sevincinin bütün Ģehre kapladığı da ifade edilmiĢtir. Aynı zamanda Sultan V. Mehmet Han’a biat edildiği nutuklar okunduğu da yazılmıĢtır.

ġems gazetesi, Sultan Abdülhamit yerine Mehmet ReĢad Efendi’nin Sultan V. Mehmet Han unvanıyla tahta geçtiği hususunda bilgi yer alan Fi 7 Rebiü’l Ahir sene 327 ve fi 14 Ni-san sene 325 tarihli ve Sadrazam Tevfik imzalı telgrafname suretine sayfalarında yer vermiĢ-tir49.

45 ġems, 16 Nisan 1325 (29 Nisan 1909), nr. 12, s. 1. 46

ġems, 16 Nisan 1325 (29 Nisan 1909), nr. 12, s. 1. 47 ġems, 16 Nisan 1325 (29 Nisan 1909), nr. 12, s. 2. 48 ġems, 16 Nisan 1325 (29 Nisan 1909), nr. 12, s. 2. 49 ġems, 16 Nisan 1325 (29 Nisan 1909), nr. 12, s. 2.

(21)

ġems gazetesi Abdülhamit’in sona eren taht hayatı dıĢındaki durumuna da değinmeyi ihmal etmemiĢtir. Gazete haberinde, Abdülhamit’in Selânik’te kalmayacağını bir ay sonra Manastır’a gönderileceğini ifade etmiĢtir50.

ġems gazetesi sütunlarında Mehmet ReĢad’ın hatt-ı hümâyûnunu, “Suret-i Hatt-ı Hümâyûn” baĢlığı ile vermiĢtir. Söz konusu hatt-ı hümâyûn sureti Ģöyledir:51

“Suret-i Hatt-ı Hümayûn

Vezîr-i maâl-i semîr Hüseyin Hilmi Paşa Tevfik Paşa’nın vuku’-i istifasına ve derkâr olan ehliyetinize binaen müsned-i sadâret uhdenize ve müsned-i meşîhât-ı İslamiye heyet-i âyân azasından Sahib Bey Efendi uhdesine teveccüh olunduğundan Kanun-ı Esasi hükmüne tevfîkan diğer vükelânın intihabıyla memuriyetleri icra olunmak üzere isimlerinin arz ve inha edilmesine ve cülûsumuzu mu’lin hatt-ı hümâyûnumuzda tasrîh ve te’kîd olunduğu vechle usul-ı meşrua-i meşrutiyetin ez her cihet teyidi ve emr-i meşru’ meşveretin müstelzim olacağı fevâid ve terakkiyât-ı maddiye ve maneviyeden devlet ve memleketimizin hakkıyla ve kemaliyle istifade iderek saâdet-i hâl ve asayiş ve intizam-ı umumiyenin cidden ve serian tesis ve takriri mahiye-i âmâl olmağla işbu makasıd-ı hayriyemizin husûlüne vükelâ-yi devletimizle bi-l-umûm memurin canibinden sarf-ı mesai olunması matlub kat’i şahanemizdir. Heman Cenab-ı Hakk cümlemizi tevfikat-ı subhaniyesine mazhar buyursun.

15 Rebiü’l ahir sene 327 Mehmed Reşad”

ġems gazetesi, yazarlarından Ahmedü’l-Mevlevî’nin Mehmet Han ile ilgili kasidesine yer vermiĢtir. Bu kaside Ģöyledir52

:

“Taklid-i Seyf-i Padişahî Tarihi Tecellî eyleyüb Osmaniyane latif seyehânı [Mehmed Han Hamis] oldu kayb-ı taht Sultanı Müzameddin harabe zare donmuşdu çıban yeksir

Gördü Nagehan adl hadtının seher-i rahşanı Yetişdi ümit merhumeye imdad Peygamber

50 ġems, 22 Nisan 1325 (4 Mayıs 1909), nr. 13, s. 3. 51 ġems, 28 Nisan 1325 (10 Mayıs 1909), nr. 14, s. 2. 52 ġems, 9 Mayıs 1325 (22 Mayıs 1909), nr. 15, s. 1.

(22)

Muhammedallah nümâyân oldu mülke avn rebatı Saraya cevru istibdadı nabud itdi hürriyet

Perişan itdi kanun adalet müstebdanı Ne lâzım yâd-ı mazi şimdi mesruru ferehanız Müyessir oldu millet gererdi ol Sultan-ı zişânı

Şeriat rahması muktedası fez Mevlânâ Hilâfet-i zilletle ahkâm şer’a oldu erzanı

Cülûs semnet me’nûs kıldı âlemi dilşâd Mısriyab ile Arab hamiyete kalb hakanı Râyât eyleyüb de’b-i kadîme şan ve şevketle

İrâe itdi halka hesruane resm ve gâf Ez ne cümle huzur halde kasd tebrikle Azimet eyledi yanında yaver latif yezdânî Tecellî eylemişdi feyz-nâk cümle ehl-i Allah Mücessem rû- nümâ oldu bakın ervâh ruhanî O feyzin muhabbeti [Abdulhalim] mes’adet mâye

Edilebilüb taklid-i seyf itdi dilhuanı Mücevher bend idüb tarihini ferzend Mevlânâ [Mehmed Han] taklid eyledi zerre seyf Sultanı Sene 1327

Ahmed Remziü’l-Mevlevî”

ġems gazetesi tahtın yeni sahibi olan BeĢinci Mehmet Han ile ilgili tüm geliĢmeleri ta-kip etmekte ve Mehmet Han ile ilgili haberleri sayfalarında yer vererek özellikle Konya hal-kına olaylardan haberdar etmektedir.

ġems gazetesi, 7 Mayıs 325 tarihli nüshasının birinci sayfasında Mehmet Han ile ilgili haberine yer vermiĢtir ki buna göre, Konya mebusları olan Mehmet Emin, Aydın Vehbi, Sa-lim, Mustafa Efendilerin 19 Mayıs Salı günü Konya’ya davet etmeyi kararlaĢtırmıĢ

(23)

oldukları-nı ifade etmiĢtir. Ayrıca adı geçen Konya mebusları Mehmet Han’a Konya’ya gelmeleri husu-sunda rica etmiĢ olduklarını da belirtmiĢtir53

.

Yine aynı haberinde Mehmet Emin Efendi, Çelebi Efendi54

hazretlerinin refakatinde Sa-ray-ı Hümâyûn’a gitmiĢ oldukları ve burada Mehmet Han’ı ziyaret ettikten sonra Çelebi Efendi tarafından kendilerine Konya’yı teĢrif etmeleri arz edilmiĢtir. Bunun üzerine Çelebi Efendi tarafından durum Konya’ya telgrafla bildirilmiĢtir55

.

ġems gazetesinin, V. Mehmet Han’ı öven yazılarına sütunlarında yer vermekle V. Mehmet Han’ın tahta geçiĢinden duyduğu sevinci yansıttığını görmekteyiz.

2.4. Dönemin Hükümeti

2.4.1. Kâmil PaĢa

ġems gazetesi, “Kâmil Paşa Ne İdi” baĢlıklı yazısı ile Kamil PaĢa’yı56

yeren bir yazı yazmıĢtır. Bu baĢlık altında gazete, Kamil PaĢa hakkında “Bütün mana-yı hakikisiyle bir

müstebidd muannid Türkiye’de kendisünden ayrı büyük olmamak tasavvur-ı hamında ve lü-zumundan pek de fazla kendüsüne ehemmiyet verilen ve defaatle sadarette bulunub şöhreti tesbitinde hiçbir umuru hüsn-i neticeye iktiran itdiremeyen bir mağrur ma’tuhden başka hiç-bir şey!”gibi sözler sarf etmiĢtir. Aynı zamanda Kâmil PaĢa’nın Ġngiliz yanlısı olduğundan

bahsetmiĢ ve Bulgaristan’ın istiklalini de para ile çözmeye çalıĢan bir kiĢi olarak ifade etmiĢ-tir. Bu sözlerine de “Avrupa’nın sükûtumuza dîde-düz intizar bulunduğu bir zamanda başka

dürlü ne olur idi?” sözüyle nokta koymuĢtur57 .

53 ġems, 3 Haziran 1325 (16 Haziran 1909), nr. 19, s. 1.

54 Çelebi Efendi Dersaadet’te bulunan Konya meclis üyesindendir. Bkz. ġems, 22 Nisan 1325 (4 Mayıs 1909), nr. 13, s. 3.

55 ġems, 3 Haziran 1325 (16 Haziran 1909), nr. 19, s. 1.

56 Kıbrıs kökenli ikinci Osmanlı sadrazamı Mehmet Kâmil PaĢa’dır. Kâmil PaĢa, II. Abdülhamit devrinde iki defa ve II. MeĢrutiyet’in ilânından sonra da yine iki kez Sadaret makamına getirilmiĢtir. Doğum yılı tam ola-rak bilinmemekle beraber H. 1248= M. 1832/1833 yılıdır. Kâmil PaĢa, II. MeĢrutiyet’in ilânından sonola-raki yıl-larda iki kez Kıbrıs’a gelmiĢtir. Ancak bu geliĢlerinde henüz Sadrazamlık görevinde değildi. Bkz. Mehmet Demiryürek, “Sadrazam Kıbrıslı Mehmet Kâmil PaĢa Hakkında Bazı Notlar ve Kâmil PaĢa’nın Terekesi”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, C. 25, Sa-yı:40, Ankara [b.s.yılı yok], s. 60–61.

(24)

ġems gazetesinde Seraceddin adlı bir yazarın “Yeni Kabine ve Kâmil Paşa” adlı makale hakkında düĢüncelerini anlatan bir yazı yazmıĢ olduğu görülmektedir. Bu yazısında Kâmil PaĢa’nın sadrazamlığa getirildiği sırada memleketin iç açıcı bir durumu olmadığını belirtmiĢ-tir. Bu durumu bütün herkesin bildiğini ve hiç kimsenin inkâr edemeyeceği üzerinde de du-rulmuĢtur. Ayrıca Devletin maddî ve manevî gücünün ise çok zayıf olduğunu ifade etmiĢtir. Diğer taraftan Bâb-ı Âli’nin pek çok tehdide maruz kaldığını söylemiĢtir. Kurnaz olarak nite-lendirdiği Kâmil PaĢa’nın yerinde bir baĢkası olsaydı Balkanlar’ı kan gölüne sokup Balkanı kan ihtilaline döndürmüĢ olurdu Ģeklinde sözler sarf etmiĢtir. Rumeli’den dâhiliye nazaretine getirilen Hüseyin Hilmi PaĢa’nın tecrübeleri ile sükûta kavuĢulacak inancının ise boĢa çıktığı-nı da belirtmekten geri durmayan yazar, Kâmil PaĢa’çıktığı-nın ise istibdad taraftarı olması karĢısın-da ĢaĢkınlığını gizleyememiĢtir. Ancak onun istibkarĢısın-dadı takip etmeyeceğini düĢünmektedir. PaĢa’nın millete hizmet etmiĢ olduğunu bunu ise bazılarının da hoĢ görmediğini belirtmiĢtir. Kâmil PaĢa’yı karalamak isteyen gazetelerin olduğunu ancak Kâmil PaĢa’nın ise sükût etmek-te olduğunu ifade etmiĢtir58.

ġems gazetesi, bir baĢka yazısında Kâmil PaĢa’nın hükümet ile ilgili aldığı raporları üzerinde durmuĢtur. Bu rapora göre vatana hizmetin önemli olduğunu belirten Kâmil PaĢa, ilk olarak belediyenin ıslahı ile ilgileneceğini ifade etmiĢtir ve bu hizmetin yapılabilmesi için de bazı temin ve tedarikin gerekli olduğunu belirtmiĢtir59

.

ġems gazetesi, bir baĢka sayısında Kâmil PaĢa’nın raporundan bahsetmiĢtir. Söz konusu raporda öncelikle doktorluk mesleği için hastanelerde gerekli malzemelerin sağlanacağı, aynı zaman da doktorların maaĢlarının artırılacağı, bazı kasabalarda doktorların yetersizliğinden ve bunun sonucunda meydana gelen talihsizliklerin olduğundan ve bazı köylerde verem, frengi gibi hastalıkların bilinemeyiĢi nedeniyle ve bu hastalıkların doktorlara bildirilememesinden kaynaklanan olumsuzlukların görüldüğüne de değinmiĢtir. Ayrıca serumların kimisinin bozuk olması, kimisinin zamanında yetiĢmemesi nedeniyle de difteri hastalığından çoğu kiĢinin mağdur olduğundan da bahsetmiĢtir60

. Yine doktorların bazı kasabalarda hastaları evlerinde ameliyat yapmak zorunda kalmaları nedeniyle hastaların da doktorların da zor durumda kal-dıklarını ifade etmiĢtir61

.

58

ġems, 17 ġubat 1324 (2 Mart 1909), nr. 5, s. 1–3. 59 ġems, 5 Mart 1325 (18 Mart 1909), nr. 7, s. 2. 60 ġems, 19 Mart 1325 (1 Nisan 1909), nr. 8, s. 3–4. 61 ġems, 1 Nisan 1325 (14 Nisan 1909), nr. 10, s. 4.

(25)

2.4.2. Konya’yı Ziyaret Eden Devlet Ricali

ġems gazetesi, Konya’ya gelen ve Konya’dan giden meclis üyelerinden halkı haberdar etmiĢtir. Bunlardan ilk olarak ġura-yi Devlet maliye dairesi reisi Mecid Efendi hazretlerinin Konya’ya geleceğini haber vermiĢtir62. Yine Konya Ģehrine gelenlerin ve Ģehirden gidenleri haber vermek amacıyla, “Gelenler-Gidenler” baĢlığı ile Konya’yı ziyaret edenleri ve geri dönenleri halka aktarmıĢtır. Vali PaĢa’nın damadı BinbaĢı Tacib Bey’in Dersaadet’ten, Mani-sa Mevlevî Mani-saadetli Murtaza Cayi Efendi, Sertesik(?) dede ve Ġzmirli Seyyid Efendi Ġzmir’den gelmiĢlerdir. Yine Kolağası Osman Bey, Ġkinci ordu-yı Osmanî nizamiye on ikinci alayın tabur kumandanlığına ve YüzbaĢı Muhiddin Bey Mustafa PaĢa’daki alayına katılmak üzere ve Ali Bey de ordu erkân-ı harbiye dairesi harita mübeyyizliği için Edirne’ye uğramıĢlardır63

. Maliye Nazırı Ziya PaĢa’nın da Dersaadet’ten Konya’ya geldiği iki gün burada kaldıktan son-ra Ġzmir’e döneceği haberine yer vermiĢtir64

. Dâhiliye Nazırlığı Mısır’da bulunan ReĢid Akif PaĢa’ya teklif edildiği ancak sağlığı nedeniyle biraz daha dinlenmesi gerektiği cevabının ve-rildiği söylenmiĢtir65

.

Ġttihad gazetesinde, Ġzmir Valisi’nin Ġzmir’e döndüğü ve makamına oturduğu belirtilmiĢ-tir66.

Erkân-ı Harbiye BinbaĢısı olan Ġsmet Beyefendi Askerî Kulüpte bir konferans vermiĢtir. Ġstibdad dönemi hakkında konuĢma yapmıĢ olduğu ve bu konuĢmanın çokça alkıĢ almıĢ oldu-ğu belirtilmiĢtir. ġems gazetesi tarafından da bu konuĢma tebrik edilmiĢtir67

.

ġems gazetesi, “Meclis-i Umumi-i Vilayet Azaları” baĢlıklı yazısı ile meclis üyelerinin kendi makamlarına bir kaç gün geç geleceklerini haber vermiĢtir. Meclis-i mebusanın müza-keratı ve münakaĢatının bir süreliğine gizli kalacağını ve gazetelere verilen haberlere çok fazla önem verilmeyeceğini ifade etmiĢtir68

.

62

ġems, 27 Kanun-ı Sânî 1323 (9 ġubat 1909), nr. 2, s. 1. 63 ġems, 27 Kanun-ı Sânî 1323 (9 ġubat 1909), nr. 2, s. 1. 64 ġems, 17 ġubat 1324 (2 Mart 1909), nr. 5, s. 2.

65

ġems, 17 ġubat 1324 (2 Mart 1909), nr. 5, s. 2. 66 ġems, 24 ġubat 1324 (9 Mart 1909), nr. 6, s. 2. 67 ġems, 26 Mart 1325 (8 Nisan 1909), nr. 9, s. 2. 68 ġems, 26 Mart 1325 (8 Nisan 1909), nr. 9, s. 3.

(26)

ġems gazetesi, “Meclis-i Umumi-i Vilayet” baĢlığı ile meclisin bir süreliğine tatil edildi-ği ve meclis üyelerinin memleketlerine gitmiĢ olduklarına deedildi-ğinmiĢtir69

. Bir baĢka haberine göre ġems, Ereğli kaymakamı Zühdü Bey’in bazı sebepler için Hamidiye Kazası’na gideceği-ni belirtmiĢtir70

.

2.4.3. Kılıç KuĢatma

ġems gazetesi yazarlarından olan Mümtaz isimli yazarın eline geçen bir gazetede 20 Ni-san Pazartesi günü çıkmıĢ olan nüshasında yabancı bir gazetede yer alan bir yazıyı aynen ak-tarmıĢtır.

Yazar yazısını “Taklid-i Seyf Meselesi” [Kılıç kuĢatma] baĢlığı ile vermiĢtir. Buna göre taklid-i seyf keyfiyetinin Konya Selçuk’u hükümdarlarından birisi tarafından icra edilmekte olduğu ve bu kiĢinin “Çelebi Efendi” namıyla Konya’da bulunduğu bu nedenle kılıç kuĢatma hakkının da bu ailenin hakkı olduğu üzerinde durulmuĢ olduğunu belirtmiĢtir71

.

Yazar yazısının devamında söz konusu gazetede yer alan yazıları çürütmek amacıyla bunun doğru olmadığını ifade etmeye çalıĢmıĢtır. Buna göre; Çelebi Efendi adlı kiĢinin Sel-çuklularla bir bağının olmadığını, herkesin bildiği gibi Hazret-i Mevlânâ’nın annesi cihetinin Horasan PadiĢahı Alaaddin Mehmed bin Horar’a (?) dayandığını vurgulamıĢtır. Ayrıca oku-muĢ olduğu ecnebi gazetenin de bu nedenle yalan yanlıĢ yazılar yazdığını ifade ederek söz konusu gazeteyi sert bir dille eleĢtirmiĢtir. Diğer bir sebebe geçerek bu hakkın Devlet-i Aliye-i OsmanAliye-iye’nAliye-in olduğuna değAliye-inerek bu konudakAliye-i sözlerAliye-inAliye-i Ģuna dayandırmıĢtır: Konya Sel-çuklu Devleti’nin zayıfladığı sıralarda Gıyaseddin Mesud’un vefat etmesi üzerine Mevlânâ Sultan Veled’in padiĢah olmuĢ olduğunu ancak Mevlânâ’nın isteği ile devlet iĢinin Osman Gazi’ye verildiği ve böylece hayır dualarla baĢa geçtiğini belirtmiĢtir.72

Yazar daha sonra bu hakkın II. Abdülhamit’e geçmiĢ olduğunu söyledikten sonra kılıç kuĢanmak için Mevlânâ Sadrettin Çelebi Efendi’nin davet edildiği ancak bu kiĢinin rahatsızlı-ğı sonucu davete uyamadırahatsızlı-ğı bunun üzerine Osman Selahaddin Dede Efendi’ye vekil

69 ġems, 1 Nisan 1325 (14 Nisan 1909), nr. 10, s. 2. 70 ġems, 1 Nisan 1325 (14 Nisan 1909), nr. 10, s. 2. 71 ġems, 28 Nisan 1325 (10 Mayıs 1909), nr. 14, s. 1. 72 ġems, 28 Nisan 1325 (10 Mayıs 1909), nr. 14, s. 1.

(27)

muĢ olduğunu değinerek söz konusu yabancı basının sözlerini yalanlamıĢ olduğunu görmek-teyiz73.

Yine aynı yazar ġems gazetesinin 15. nüshasında bu yazısına “Kılıç Alayı ve Âlâsı” baĢ-lıklı yazısı ile devam etmiĢ olduğunu görmekteyiz. Burada da Çelebi Efendi hazretlerinin dua etmekte olduğuna bu sırada da hazine-i hümâyûn kethüdası Edhem Beyin bulunduğunu yaz-mıĢtır74

.

2.5. Konya Ġçi ve Konya DıĢında Meydana Gelen GeliĢmeler

Gazete, Yozgat’ta meydana gelen bir yolsuzluk üzerinde durmuĢtur. Bu konudaki habe-rini verirken gazete, “Havadis-i Hariciye” baĢlığını kullanmıĢtır. Bu habere göre; Yozgat’ta Meclisten bir memurdan bazılarının ahali hakkında bazı yolsuzluklarda bulunduklarının du-yulduğunu bahsetmiĢ ve bu durum doğru ise bu kiĢilere karĢı teessüflerini bildirmiĢtir75.

ġems gazetesi bir de Kayseri’de yaĢanan tatsız bir olay üzerinde durmuĢtur. “Kayseri

Vak’ası” diye baĢlık atılmıĢ olan bu olay ise Ankara Valisi Nazım Beyefendi’nin Kayseri’ye

gelmesinin ardından on ikisi Ġslam ve sekizi Ermeni’den oluĢan kiĢilerin çıkarmıĢ olduğu olaydır. Bu kiĢilerin asayiĢi ihlal ettikleri belirtilerek toplam yirmi Ģahsın merkez vilayete gönderildikleri ifade edilmiĢ ve böylece ortalığın biraz olsun sakinleĢmiĢ olduğu da belirtil-miĢtir76

.

ġems gazetesi bir baĢka haberinde de Kayseri’de bulunan Ankara Valisi ve istinaf müdde-i umumisi Ömer Lütfü beyefendi ile önce Konya’ya gelecekleri daha sonra da Anka-ra’ya geçeceklerine dair bilgi vermiĢtir77

.

ġems gazetesinde Koçhisar ile ilgili birkaç haber olduğunu da görmekteyiz. Bununla il-gili olarak, Koçhisar Kazası’nın bidayet mahkemesinin ikinci kâtibi olan EĢraf Efendi’nin vefat etmesi üzerine ailesine doksan kuruĢ maaĢ bağlandığı bildirilmiĢtir78

.

Yine Koçhisar’daki bidayet-i mahkemesi baĢkâtibi olan Sait Efendi’nin tahvil-i memu-riyet ettiği bu nedenle kendisi adına mutlu olduklarını da belirtmekten geri durmamıĢtır79

.

73 ġems, 28 Nisan 1325 (10 Mayıs 1909), nr. 14, s. 1. 74 ġems, 9 Mayıs 1325 (22 Mayıs 1909), nr. 15, s. 1. 75

ġems, 27 Kanun-ı Sânî 1323 (9 ġubat 1909), nr. 2, s. 3. 76 ġems, 24 ġubat 1324 (9 Mart 1909), nr. 6, s. 2.

77 ġems, 5 Mart 1325 (18 Mart 1909), nr. 7, s. 2. 78 ġems, 26 Mart 1325 (8 Nisan 1909), nr. 9, s. 2.

(28)

Yine Koçhisar bidayet mahkemesinden Ömer Efendi’nin vefat ettiği yerine de Ali Efendi’nin tayin olduğu haberini görmekteyiz80

.

ġems gazetesi bir de ülke dıĢı haberlerden de bahsetmiĢtir. Bu tür haberlerinde Atina’da yaĢanan geliĢmeler üzerinde durmuĢtur. Atina’da adliye yolu üzerinde bir arabanın nehir doğ-rultusunda gitmekte olduğu ancak arabayı çeken hayvanların kontrol edilememesi üzerine arabanın nehre düĢtüğünü hayvanların bulunduğunu ancak arabacıya ulaĢılamadığı hususunda bilgiye yer verdiği görülmüĢtür81

.

Ġstanbul’dan ve Ġzmir’den kaçanların Atina’ya sığındıkları belirtilmiĢtir. Bu kiĢilerin isimleri Ģöyledir; Ġbnü’l-Kemal Seyyid, Ġdris Fuad Bey, Vahdi, vilayet tercüman sabıkı Mecded, Eczacı Hüseyin Rıfat, ahrar fırkası katib umumisi Nureddin Ferh ve Vahdettin kâtibi ve isimleri anlaĢılamayan daha birkaç kiĢinin olduğu ifade edilmiĢtir82

.

Bir baĢka haberinde gazetede birkaç satır da olsa Türkiye-Avusturya arasında yapılacak olan bir yer müzakeresi üzerinde durulmuĢtur. Ġki ülke arasında düzenlenecek olan müzakere-nin ise meclisçe kabul edildiği belirtilmiĢtir83

.

2.5.1. Konya’da Huzursuzluk

ġems gazetesi, Konya’da üst üste görülen bir huzursuzluğu dile getirmiĢtir. Bununla il-gili olan olay ise Ģöyledir84

:

“Taşralarda da olduğu gibi geceleri şehrin mevaki-i muhtelifesinden silah sadâları

işidilmekde bu sadâlar birçoklarını adeta sokağa çıkmakdan men’ eylemekdedir. İnzibat me-murlarının bu babdaki himmetleri umum tarafından rica olunmakdadır.”

ġems gazetesi, Konya civarında genel olarak görülen olayların artık Konya’da da gö-rülmeye baĢlandığını ve bundan bütün halkın rahatsız olduğunu dile getirmiĢtir. Bu nedenle

79 ġems, 9 Mayıs 1325 (22 Mayıs 1909), nr. 15, s. 4. 80 ġems, 12 Mayıs 1325 (25 Mayıs 1909), nr. 16, s. 4. 81

ġems, 15 ġubat 1325 (28 ġubat 1909), nr. 4, s. 2. 82 ġems, 22 Nisan 1325 (4 Mayıs 1909), nr. 13, s. 3. 83 ġems, 15 ġubat 1325 (28 ġubat 1909), nr. 4, s. 2. 84 ġems, 15 ġubat 1325 (28 ġubat 1909), nr. 4, s. 2.

(29)

hiç kimsenin sokağa çıkamadığını bunun için inzibat memurlarından yardım istendiğini be-lirtmiĢtir85.

ġems gazetesi bu tür haberiyle halkın ricasını sayfalarında dile getirerek, halkın yardım talebini gerekli yetkililere duyurarak Konya halkına önemli yardımda bulunmuĢtur.

2.5.2. Girit Meselesi

ġems gazetesi, 15 Haziran 1909 tarihli haberinde “Girit Meselesi” üzerinde durmuĢtur. Gazete, “Girit Meselesi” baĢlıklı yazısı ile halkın ve gazetelerin gözlerini bu meseleye çevir-miĢ olduklarını belirtçevir-miĢtir86

.

ġems gazetesi, yayınlanmıĢ olduğu dönemde gündemde olan ve önemli bir olay olarak nitelendirdiği Girit meselesinden bahsetmiĢtir. Girit Adası üzerinde diğer ulusların ve Osman-lı Devleti’nin adayı nasıl ele geçirdiği üzerinde durmuĢtur. Buna göre; Girit Adası’nın, Ro-dos’tan 150 ve Yunanistan’dan 95 mil uzaklıkta olduğunu ve adanın Rum, Ġslam teb’ası ol-mak üzere toplam 300.000 nüfusa sahip olduğunu belirtmiĢtir. Ada’nın özelliklerine değindik-ten sonra gazete, Ada’nın Yunanlılardan sonra Romanyalılara sonra da Emeviler zamanında Ġslam devletlerine geçmiĢ olduğunu söylemiĢtir. Osmanlıların eline ise ilk olarak Sultan Ġbra-him Han zamanında geçmiĢ olduğuna değinmiĢtir. Adanın Osmanlılar tarafından ele geçiril-mesinin sebebi olarak da Darüssaadet ağalığından Mısır’a giden Sefil Âğa’nın rakip olduğu Kümbet’in Girit yakınlarında Malta korsanları tarafından ele geçirilmesi olarak açıklamıĢtır87

. Yusuf PaĢa’nın kumandası altındaki Osmanlı Askerinin Girit’i kuĢatarak elli günden sonra Hanya Kalesi’ni feth ettiğini, bir sene sonra da Girit kumandanı Hüseyin PaĢa’nın ko-mutasında Kandiye’den baĢka bütün Girit Adası’nı Osmanlı topraklarına dâhil etmiĢ olduğu-nu belirtmiĢtir88. ġems gazetesi, Kandiye Kalesi’nin Sultan Mehmet Han zamanında Köprülüzade Fazıl Ahmed PaĢa’nın gayretleri ile ele geçirilmiĢ olduğunu ifade etmiĢtir89

. ġems gazetesi aynı zamanda Girit halkının devletin baĢına her türlü musibetler açtığını belirttikten sonra, Girit halkının Osmanlı Devleti’nin göstermiĢ olduğu hoĢgörü karĢılığında Osmanlı Devleti’ne Ģükranlarını belirtecekleri yerde devlete karĢı zorluk çıkarmalarını

85 ġems, 15 ġubat 1324 (28 ġubat 1909), nr. 4, s. 2. 86

ġems, 3 Haziran 1325 (16 Haziran 1909), nr. 19, s. 1. 87 ġems, 3 Haziran 1325 (16 Haziran 1909), nr. 19, s. 1. 88 ġems, 3 Haziran 1325 (16 Haziran 1909), nr. 19, s. 1. 89 ġems, 3 Haziran 1325 (16 Haziran 1909), nr. 19, s. 2.

(30)

mıĢtır. Ayrıca Yunan palikaryalarının görülmemiĢ vahĢilikler ve mezalimlere sebep oldukla-rını da ilave etmiĢtir90. Yunanlıların bu durumuna karĢılık Büyük devletlerin bile Yunanlılara müdahale etmeye baĢlamıĢ olduklarını belirtmiĢtir91

. ġems gazetesi, verdiği haberlerde Yunan vahĢetinin dehĢetini vurgulamıĢtır.

Yunanlıların bu vahĢetlerine karĢı, Osmanlı Devleti’nin muharebe yapmak zorunda kal-dığını da ifade etmiĢtir. Yapılan muharebe Osmanlı Devleti’nin baĢarısı ile sonuçlanmıĢ ve ilerleyen Osmanlı ordusunun Teselya’yı ele geçirmiĢ olduklarını da yazmıĢtır. Muharebe so-nucu imzalanan antlaĢma ile Girit Adası üzerinde Osmanlı baĢarısına göz yumularak ada, Ġngiltere, Fransa, Rusya ve Ġtalya hükümetleri tarafından iĢgal altına alınmıĢ olduğu ve Yu-nanlı bir komiser tarafından idare edilmesinin kararlaĢtırıldığını belirtmiĢtir92. Böylece bu fikrin Büyük Devletlerden çıktığını da vurgulayan gazete, bu durumdan hoĢnut olmadığını da ifade etmiĢtir.

2.6. Mektup ve Makale

ġems gazetesi kendisine gönderilen mektuplara sütunlarında yer vermiĢtir. Bunlardan ilk göze çarpan ve ġems’in “Maarif nezareti levazım dairesi müdir muavini Mehmed Ziya Efendi

kardeşimizin mektubu suretidir” baĢlığı ile gazetede yer alan mektuptur. Söz konusu

mektup-tan anlaĢıldığı üzere ġems gazetesine övücü sözler söylenmiĢ ve ġems gazetesi için bir beyit yazdığı üzerinde durulmuĢtur93. ġems gazetesinin de ġems gazetesi için övücü sözler içeren bu mektubu gönderen Ģahsa teĢekkür etmeyi unutmadığı görülmektedir94

.

ġems gazetesinde yazıları bulunan Memduh adlı kiĢiye Aksaray’dan bir mektup gönde-rildiği anlaĢılmaktadır. ġems gazetesinde, gelen mektup değil de Memduh adlı yazarın ceva-bına yer verilmiĢtir. Ya da gazetenin 11. sayısı eksik olması nedeniyle bu mektubu göreme-dik. Bu nedenle sadece gazete sütunlarında Memduh adlı yazarın cevabını görmekteyiz95

.

90 ġems, 3 Haziran 1325 (16 Haziran 1909), nr. 19, s. 2. 91

ġems, 3 Haziran 1325 (16 Haziran 1909), nr. 19, s. 2. 92ġems, 3 Haziran 1325 (16 Haziran 1909), nr. 19, s. 2. 93 ġems, 15 ġubat 1324 (28 ġubat 1909), nr. 4, s. 1. 94 ġems, 15 ġubat 1324 (28 ġubat 1909), nr. 4, s. 1.

95 ġems, 16 Nisan 1325 (29 Nisan 1909), nr. 12, s. 3; ġems gazetesinin 14. numarasında ve 16. numaralarında yine Memduh adlı kiĢinin yazmıĢ olduğu cevabın devamına yer verilmiĢtir. Bkz. ġems, 28 Nisan 1325 (10 Mayıs 1909), nr. 14, s. 2; ġems, 12 Mayıs 1325 (25 Mayıs 1909), nr. 16, s. 2–3.

(31)

ġems gazetesinde “Mazi, hâl, istikbâl” baĢlıklı bir makaleyi görmekteyiz. Söz konusu makale, Mehmed Naci adlı bir yazar tarafından kaleme alınmıĢtır. Makale Hicret-i pür-saadet-i nebevpür-saadet-iyyeden sonrası 1293 sene kadar geçen bpür-saadet-ir zamandan bahsetmpür-saadet-iĢ, gelpür-saadet-inen nokta ve ge-lecek üzerindeki düĢünce dile getirilmiĢtir96

.

2.7. Edebiyat

ġems gazetesinde göze çarpan yazılardan biri de Ģiirdir. Gazelin gazete sütunlarında çokça yer kapladığı görülmektedir. Gazetenin hemen hemen her sayısında sıkça Ģiirle karĢıla-Ģılmaktadır. ġiirlerin hemen altında da anlamı verilmekle okurlarının daha iyi anlaması sağ-lanmıĢtır. ġiirlerin anlamlarına bakıldığında da daha çok dinî yönden ders vermek amaçlandı-ğı da anlaĢılmaktadır. Bunlardan biri Ahmet Remzi Efendi’nin yazmıĢ olduğu Ģiirdir.

“Asmanha ve zemin pek sebeb dan Gezdühat kudret-i Hakk şedayan Teveccüh-i keremi miyan sebebdir

Izdırhat veya gayaleş bîhaber”

Allahu tealanın kudret ağacında elma içinde kurdun olduğunu ve elmanın ne olduğunu bile bilmeyen kurdun vakti gelip elma içinde yer aldığını ve yine vakti gelip helak olup gitti-ğini ifade etmiĢtir. Sen de elma içinde kurdun durumuna düĢme sözleri ile kulu uyaran bir anlamı olduğunu belirtmiĢtir. Ayrıca ġems Gazetesi “Teşekkür” yazısı ile Ahmet Remzi Efendi’yi de tebrik etmekten geri durmamıĢtır97.

ġems Gazetesi, sayfalarında Ģöyle bir beyte de yer vermiĢtir98 .

“(Tesdis-i99 beyt-i Fevzi der tevhidyarı) Gel berü ey salik Allahcu

96 ġems, 12 Mayıs 1325 (25 Mayıs 1909), nr. 16, s 1; ġems, … Mayıs 1325 (1 Haziran 1909), nr. 17, s. 1. 97 ġems, 27 Kanun-ı Sânî 1323 (9 ġubat 1909), nr. 2, s. 2.

98

ġems, 27 Kanun-ı Sânî 1323 (9 ġubat 1909), nr. 2, s. 3–4.

99 Bir Ģiirin beyitlerine aynı vezin ve kafiyede dörder mısrâ katılarak her beytin altı mısraa çıkarılmasıdır. Bkz. Ferid Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügât, Aydın Kitabevi, Ankara 2006, s. 1089.

(32)

Masivadan kalbini kıl şest ü şu Al hakikat gülşeninden bir koku

Arş ü ferşin vasfını bir yana ko Kudret-i Hakka delil olmaz mı bu

İhsan takvim ola bir katre su Sania oldunsa istidlal cu Dinle her bir zerreden avaz hu Hakkı tesbih eyliyor eşpa-i kamu

Eh-li tevhide gerekmez ki tenü Kudret-i Hakka delil olmaz mı bu

İhsan takvim ola bir katre su Eyleme bir an nehri subsu Sende âlem-i mendubdur gel berü Enfes ü anmada baksan mubemmu

Her biri dir (La Allah-ı vahde) Kudret-i Hakka delil olmaz mı bu

İhsan takvim ola bir katre su Yok, iken var oldu bu zeşt ü negü

Kıl tefekkür-i halkın i nebk-i hu Şöyle dursun Şems ü kevkeb-i mecruhu

Fevzi arif ne söyler al oku Kudret-i Hakka delil olmaz mı bu

İhsan takvim ola bir katre su Ehl-i fen ehl-i hâkem ba arzu Zerrenin icadına işte galu Her begi aciz şod-i remzi begü

(33)

Zinahı kadir akhemü Kudret-i Hakka delil olmaz mı bu

İhsan takvim ola bir katre su”100

Yine ġems gazetesinde Hezele adlı yazarın gündemde olan olayları anlatmak amacıyla Ģiir türünü kullandığı görülmektedir. Buna göre yazar Ģöyle seslenmiĢtir101

.

“Siyaset şimdilik kalmış gibi unvan-ı resmiyede

Mudber muktedirler yok mudur divan-ı resmiyede Şaşırdı galiba mebus ile ayan-ı resmiyede (Görür asayiş-i millet fakat ilân-ı resmiyede) (Hükümet yoldaki hırsızlara bilmem müsebbib mi)

Bu hırsızlar gezer bi muhabba sağ ile solda Polislerden tehaşi cebr ü şiddet yok karakolda Heman sen kendini kurtar basir u muhteriz ol da (soyulmakda mürettibler giderken her gece yolda)

(Acaba bunlar cezayı nakdi-i sehi mürettib mi)”?

ġems Gazetesi, “kıt’a-i tebrikiye” baĢlığı ile bir kiĢinin ġems Gazetesi hakkında yazmıĢ olduğu Ģiire de sayfalarında yer vermiĢtir. Söz konusu Ģiir102

:

“Öyle bir Şems-i muteber kim bi akval bi kemüf Müşteridir farsa bin olmağa Şems-i sema Müşerref-i irfandan olsun şa’şa’a baş kemal

Eylesün tenvir-i cism karanlık daima”

100 ġems, 27 Kanun-ı Sani 1323 (9 ġubat 1909), nr. 2, s. 3–4. 101 ġems, 15 ġubat 1324 (28 ġubat 1909), nr. 4, s. 2.

(34)

Ahmet Remziü’l-Mevlevî adlı kiĢinin yazmıĢ olduğu gazele de ġems gazetesi tarafından gazete sütunlarında yer verilmiĢtir. Söz konusu gazel Ģöyledir103

:

“Gazel

Bülbülüm ama gül-i ranayı virsen istemem Vamık-ı sadık benem andur i virsen istemem Ey felek gam istemem senden yetişmez takatin

Serneser dünya ve mafihayı virsen istemem Teşne-i lâl ü leb dildarum ey saki bana Selsebili zemzemi sahbayı virsen istemem Yok, terakki itmeye gönlümde bir mil heves

Ben fakirim rütbe-i balayı virsen istemem Sail-i dergâh (Mevlana) benim ey Remzi bana

Şevket dar-ı edkel afiyayı virsen istemem”

ġems gazetesinin sütunlarında yer verdiği diğer eserler de farsça Ģiirlerdir. Bunlardan ilk olarak göze çarpan Mevlânâ Câmî104 hazretlerinin işar Farisisinden mütercüm “tevhid” yazısı

ile vermiĢ olduğu yazısıdır. Buna göre105:

“Ancak ilahdır alsa vahid

Hem odur gaib, hem şahid Cümle ezdad ile eyler o zuhur

103

ġems, 24 ġubat 1324 (9 Mart 1909), nr. 6, s. 2. Mevlânâ ġems-i Tebriz-i ile karĢılaĢmasını da gazele yansıt-mıĢtır. Mevlânâ yazmıĢ olduğu gazellerlinde ġems Tebriz-i ile altmıĢ iki yaĢında karĢılaĢmıĢ olduğunu, Alt-mıĢından sonra ise ġems-i Tebriz-i gibi bir zata ulaĢmıĢ olduğunu yazmıĢ olduğu gazelinde belirtmiĢtir. Bkz. Sezai Küçük, Mevleviliğin …, s. 273-274.

104

Câmî Ġran’ın XV. Asırda yetiĢmiĢ büyük mutasavvıf, mütefekkir ve âlim Ģâiri; Fatih’le muhabere etmiĢtir. Asıl adı Abdurrahman’dır. Birçok manzum ve mensur eserleri vardır. Bizde Câmî adıyla Ģöhret bulan eseri Arap nahvine ait kafiyenin Ģerhi olup vaktiyle medreselerde okutulmaktaydı. Bkz. Ferid Devellioğlu, Os-manlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügât, s. 124.

(35)

Olamaz bir şey ona asla zasd Şekl-i âdemde odur o mescûd Odur o silk-i mülkde sacid

İki âlemde bir o ey Câmî! Göremez vahidi ala vahid”

Bu gazelin hemen arkasından “Farisiden Tercüme” baĢlığı ile baĢka dize görülmüĢ-tür106

.

“Hakikat ilmi kalbe aiddir Ders ile sine itmez istiktab Bin kütübhane olsa faide yok Olmadıkça cihanda sine kitab!”

Yine ġems gazetesinin, Cenab-ı Bahaddin Veled’in aĢknamesinden “aşk” adlı Ģiirinin tercümesine de sayfalarında yer verdiği görülmektedir. Söz konusu Ģiir Ģöyledir107:

“Aşk bir genizde tutmuşdu korlu nagehan eyledi arz-ı didar Aşk çün âleme gösterdi şüun

Şi’rler pençesine oldu zebun Bu nice âlemlere kıldı cevelan Bulmadı kendine bir yer şâyân Nefsinden yine pervan itdi. Çıkdı sahra-yı vücuda gitdi Nice bin şekille gösterdi eser Görsün asarını erbâb-ı baser Güllere gâhî göründü bülbül Görünüb gâhî de bülbüllere gül

Kime itdiyse tecelli bir an

106 ġems, 24 ġubat 1324 (9 Mart 1909), nr. 6, s. 3. 107 ġems, 24 ġubat 1324 (9 Mart 1909), nr. 6, s. 3–4.

(36)

Kıldı her varını mahv-ı talan Gâhî keşf itdi gâhî çekdi nikâb

Ki sevab oldu gâhî oldu nikâb Her kime aşk inayet itdi Anı her demde himayet itdi

Aşk-ı dame-i dil insanıdır Aşk mecmu bir beşanidir Gâhî gafilleri gafil eyler Yakar aşk ateşi cism ü canı

Hür iken eyler esir insanı Sevk ider küfre Müslümanı gâhî

Bahş ider kâfire imanı gâhî Yok, gören dameni yarana seni

Nerdedir bilsem anın laneseni Aşk gözlerden olur gerçi nihan

Biridir daim anın amma can Her kime aşk olursa rehber

Anı cananına vasıl eyler Aşkdır maye-i aklı ve mecun Girse hangi dile eyler memnun

Aşkdır ehl-i dîle merhem riş Gâh olur nuş olur kayi niş

Aşkdır dillere ateşte şevk Olmayan âşık ebed görmez zevk

Aşkdır derde tabib-i hazik Gâh maşuk olur gâh âşık

Referanslar

Benzer Belgeler

Bağlama köyünde yaĢayan Yahya DemirtaĢ, Ġzzet Adıgüzeli tarlasından koyunlarını geçirdiği sebebiyle tabanca ile silah ederek yaralamıĢ daha sonra

5 Mart 1967 yılında CumhurbaĢkanı Cevdet Sunay'ın maiyeti ile birlikte Ankara'dan otomobille NevĢehir'e geleceği, CumhurbaĢkanını Vali Enver Kazanoğlu

61 DikilitaĢ köyünde izinsiz olarak mesken masuniyetini ihlal eden bir vatandaĢ DikilitaĢ Jandarma Karakol Komutanlığı tarafından yakalanarak adalete teslim

van Doorn PA, Brand A, Strengers PF, Meulstee J, Vermeulen M: High-dose intravenous immunoglobulin treatment in chronic inflamatory demyelinating polyneuro- paty: A

The central area, which is located along the main route stretching between the citadel and the western wall (Figure A.7), continued to function as the heart of the city

Oturma dengesi olan hastalar ile olmayan hastalar motor ve fonksiyonel ve mobilite geliflimi aç›s›ndan karfl›laflt›r›ld›¤›nda; oturma dengesi olanlar›n alt

Beni bilime daha çok yakınlaştıran ve okumaktan en çok mutluluk duyduğum tek dergi olan Bilim ve Tek- nik dergisine çok teşekkür ediyorum. Ayşe

Bang ve ark.’nın (143) 231 hasta üzerinde yaptıkları klinik çalışmada serum adiponektin seviyesi, intrakraniyal aterosklerozlu grupta en düşük, kardiyoembolik