• Sonuç bulunamadı

Türk resminin çağdaş ustası

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk resminin çağdaş ustası"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yüzdü yıllık bir geçmişe sahip olan Türk resmi, 1 9 6 0 ’lardan başlayarak günüm üzü de içeren zam an dili­ m inde “çağdaşlaşm a" dönem ine girdi. Bu dönem içinde çağdaş sanatın en yetkin örneklerini vermesi, genç sanat­ çılarla sürekli diyalog kurması ve sanatın bir yaşama biçi­ mi olduğunu göstermesiyle günüm üz resim sanatında bir A dnan Çöker olgusu gelişti.

Çöker in sanatla ilk tanışması çocukluk yıllarına rast­ lıyor. Sanata açık bir ortam olan büyükbabasının Süley- m aniye’deki evinde geçen tatlı anılarla yüklü o yılları, hep sevinçle hatırladığını söylüyor sanatçı; “ Büyükbabam evin

Adnan Çöker'in son dönem çalışmalarından...

bahçesindeki tarhları çizimlerle oluşturdu. Yeni yaptırdığı evinin duvarlarını da kendi çizdiği tarhlardan kaynakla­ nan rölieflerle süslemişti. Resime bilinçli olarak eğildiğim yıllarda ben de ruh altıma yeretmiş olan bu formlara ben­ zer çalışmalar yaptım. Babamın babası ise kadıydı. Anla­ tıldığına göre o da sanata tutkunmuş, hat yazarmış. Özetle sanata yabancı olm ayan ailem benim resime olan eğilimi­ m e olumlu yaklaştı. Nicelerinde olduğu gibi uğraşımı ka­ bul ettirmek için savaş vermedim. Ailemin ve çevremin desteğiyle bu işi başardığımı sanıyorum . Ama herşeyden önce Deni bu alana iten en büyük neden öyle sanıyorum ki aileden gelen ve bünyem de varolan bir iç dürtüydü.” Galiba Prof.Çoker bu sözleri ile soyaçekim denen o yüce kuvvetin varlığını bir kez daha doğruluyor. Ve de­ vam ediyor; “Tabii iç dürtü ile iş bitmiyor. Eğitim gerekli. 1944'de bu yolda ilk adımı Sait Akkaya’m n yardımı ile attım. Nam ık İsmail’in A kadem ide m üdürlük yaptığı dö­ nemin m üdür muavini olan Akkaya kaydımı yaptırdı."

1944-51 yılları arasında İstanbul Güzel Sanatlar Aka­ dem isinde Zeki Kocamemi atölyesinde eğitim gören sa­ natçı 1955-60 yılları arasında burslu olarak gittiği Paris’ten “soyut ekspresyonist” bir tarzla yurda döndü ve Akade- m i’ye asistan oldu. Çöker 1 9 8 2 ’den bu yana da Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölü­ mü Başkanlığı görevini sürdürmekte. Düşünce ve eylem­ de çağımızın getirdiklerine açık kalarak, çağın yanında ve o n a yakışır bir sanat yapm a ereği Adnan Çöker olgusu­

n u n en belirgin özelliği. tı

Adnan Çoker’in ressam olması dışında bir takım “u ç ” noktalara varmış eğilimleri de var; Deniz kabuğu koleksi­ yonu yapması, Bach dönem ine ait plaklar dinlemekle be­ raber koyu bir caz tutkunu olması gibi.

Çoker’in yaklaşık olarak kırk yıllık bir süreyi kapsa­ yan retrospektif sergisi geçtiğimiz ay içinde Derimod Kül­ tür ve Sanat M erkezinde açıldı. Bu sergi bir ressamın belli dönemlerini içermesinden çok, 1960'lı yıllardan başlaya­ rak Çağdaş Türk R esm inin izlediği yönleri, ulaştığı nokta­ yı da ortaya çıkaran bir özelliğe sahipti.

Adnan Çöker son yıllarda giderek az renkliliğin içine doğru ilerliyor. Son sözü hep “Siyah "a veriyor. İşte sanat­

çıdan bu olguya net bir açıklama; “ Benim sanatım çok renklilik meselesine değil, ‘çok tonluluk’ meselesine daya­ nıyor. Giderek az renkliliğe yöneldikçe, siyah renk kullan­ dıkça, mutlak bir boşluk kavramına doğru ilerlemekteyim." Çöker her zam an heyecan dolu bir yapının, öncü bir anlayışın sahibi oldu. Başarısında, kısır döngüye düşm e­ den yolunda ilerlemesinde en büyük etken de bu olsa ge­ rek. Ülkemizde ilk kez öğrencilerine müzikli resim yaptırarak, yeni bir tarza yönlendirmesi de bunun somut bir örneği; "Akademi de yaptığım müzikli resim gösterileri önce ken­ dimde uyguladığım bir m etodun sonucudur. Resim çalı­ şırken belli bir müzik koyuyor ve bununla heyecanlanarak resim yapıyordum. Akademi de yaptığım gösteriler bunun daha da geliştirilmiş bir haliydi. Seyirci önünde de müzik­ li resim gösterileri yapıldı. Ve bu seyircilerin de çok ilgisini çekti.”

İlk sergisini 1 9 5 3 'de açan Çöker, bugüne kadar deği­ şen resimlerini kişisel sergilerde on ü ç kez beğeniye sundu. Sanatçı 1951’den bu yana nice önemli ödülün de sahi­ bi... Profesör Çöker çağdaş sanat fikrini savunan bir res­ sam . Sanatının temel özelliklerini 20.yüzyılın kavramları üzerine oturtuyor. Fakat çalışmalarında yer yer geleneksel mimari formlarını da kullandığını görüyoruz.

Profesör Adnan Çöker çalışmaları sanat piyasasında bol sıfırlı rakamlara alıcı bulan bir isim. Sanatçıya son ola­ rak, ülkemizde resimlerin artık rahatlıkla alınır-satılır bir nesne haline geldiğini belirtiyoruz. Bu durum un bir takım karışıldıklar yaratıp yaratmadığına ilişkin görüşlerini öğren­ m ek istiyoruz; "Resmin bir yatırım aracı olarak görülmesi galericilerin artmasına bağlı bir durumdur. Böylece resim bir salon süslemesi değil, bir kültür objesi durum una gel­ di, böyle ele alınmaya başlandı. Resim satın alınmasının diğer bir nedeni de, enflasyondur. Eski ve anlaşılır resim­ lerin çokrpara getireceği düşünülüyorken, bugün yavaş ya­ vaş çağdaş yapıtların da piyasada öncelik kazanmaya başlaması önemli bir gelişme. Resmi tanıtmak galericinin görevi olmalıdır. Galerinin bulunduğu yer, ışıklandırması da bu yüzden çok önemlidir. Galerilerin ve resim alıcıları­ nın doğru resme yönlendirilmesi çağdaş Türk resmi için önem li bir kazanç olabilir."

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ald›¤› onlarca ödülü bura- da içerikleriyle anlatmak olas› de¤il, ama iki tanesi var ki… Bunlardan biri 2005 y›- l›nda Avrupa Birli¤i’nin verdi¤i en büyük bilim

Gül açar bülbül öter yaz geçer Yâr güler gönül abdan vaz geçer Dil susar faslı aşkı saz geçer Mey akar mehveşdeki naz geçer Nevbahar her yer

Bu ilişkinin tarihi maliyetlere dayalı finansal raporlama sonucu ortaya çıkan finansal tablolardan elde edilen veri seti için %17 olduğu düşünüldüğünde, UFRS ile uyumlu

• Sözel, mantıksal, görsel, müzikal, bedensel, sosyal ve öze dönük zeka envanterleri ile ilköğretim matematik öğretmenliği 4-A ve 4-B 1.öğretim

Hakan EPİK danışmanlığında, Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Medikal Fizik Yüksek Lisans öğrencisi Sema Pir tarafından hazırlanan

Bu sürede ti­ yatro meslek okulunun açılm ası­ na öncülük etmiş, Devlet Tiyatrosu ve Operası’nm kurulup gelişmesi­ ne katkıda bulunmuş, ilk kez bir tiyatro

Tekrar değerlendirilen hastaya 7 ay sonra boseprevirle yeniden tedavi için indikasyon dışı ilaç onayı alınarak PegIFN α-2b 100 µg/hafta, ribavirin 1000 mg/gün ve

Taraflar, Birleşmiş Milletler Şartı’na, uluslararası hukuk ilkelerine ve evrensel ola- rak tanınan insan hakları belgelerine uygun olarak, kendi kültürel politikalarını