• Sonuç bulunamadı

Konya turizm değerleri ve politikaları üzerine (1959-1980)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Konya turizm değerleri ve politikaları üzerine (1959-1980)"

Copied!
132
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ BİLİM DALI

KONYA TURİZM DEĞERLERİ VE POLİTİKALARI ÜZERİNE (1959-1980)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

HAZIRLAYAN HÜLYA ÇAĞLAR

DANIŞMAN

Prof. Dr. NECMİ UYANIK

(2)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Bilimsel Etik Sayfası

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Hülya Çağlar Numarası 154202051008

Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tezin Adı Konya Turizm Değerleri ve Politikaları Üzerine (1959-1980)

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Hülya Çağlar Numarası 154202051008

Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof.Dr. Necmi UYANIK

Tezin Adı Konya Turizm Değerleri ve Politikaları Üzerine (1959-1980)

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan Konya Turizm Değerleri ve Politikaları Üzerine (1959-1980) başlıklı bu çalışma 26/06/2019 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

(4)

İÇİNDEKİLER

Bilimsel Etik Sayfası ... II Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu ... III İÇİNDEKİLER ... IV ÖN SÖZ ... VIII ÖZET ... IX SUMMARY ... X KISALTMALAR ... XI GİRİŞ ... 1

I.TURİZMİN TANIMI ve TARİHSEL GELİŞİMİ ... 1

II. KONYA’NIN TARİHİ GELİŞİMİ ve TURİZM AÇISINDAN ÖNEMİ ... 2

BİRİNCİ BÖLÜM ... 5

KONYANIN KÜLTÜREL VE TURİZM DEĞERLERİ ... 5

I.İNANÇ TURİZMİ DEĞERLERİ ... 5

A. Türbeler ... 5

1. Mevlana Müzesi ... 5

2. Şems Tebrizi Türbesi ... 6

3. Ateşbazı Veli Türbesi ... 6

4. Sadreddin Konevi Türbesi ... 7

B.Camiler ... 7 1. Eşrefoğlu Cami ... 7 2. Aziziye Cami ... 8 3. Kapu Cami ... 8 4. Alaeddin Cami ... 9 5. Şerafettin Cami ... 9

II. ARKEOLOJİK DEĞERLERİ ... 9

A. Boncuklu Höyük ... 9

B. Çatalhöyük ... 10

C. Eflatun Pınar Anıtı ... 10

D. Takkeli Dağ ve Gevale Kalesi ... 11

E. Zengibar Kalesi ... 11

F. Fasıllar Anıtı ... 12

G. Sille ... 12

H. Kubadabad Sarayı ... 13

(5)

A. Tınaztepe Mağarası... 13

B. Beyşehir Gölü ... 14

C. Meke Gölü ... 14

D. Akşehir Gölü ... 15

E. Yerköprü Şelalesi ... 15

F. Susuz Güvercinlik Mağarası ... 15

IV. TARİHİ YAPILAR ... 16

A. Sırçalı Müzesi ... 16

B. İnce Minareli Medrese ... 16

C. Karatay Müzesi ... 17

D. Atatürk Evi Müzesi ... 17

E. Etnografya Müzesi ... 18

F. Sahib Ata Külliyesi ... 18

V.EL SANATLARI... 19 A. Keçecilik ... 19 B. Kaşıkçılık ... 19 C. Halıcılık ... 20 D.Tüfekçilik ... 20 VI. GİYİM KÜLTÜRÜ ... 21 A.Kadın Kıyafetleri ... 21 B.Erkek Kıyafetleri ... 22 İKİNCİ BÖLÜM ... 24

TURİZMİN GELİŞMESİ İÇİN YAPILAN ÇALIŞMALAR ... 24

I. MERKEZİ FAALİYETLER ... 24

A. 1959-1969 Dönemi ... 24

1.Basın Yayın ve Turizm Vekâleti ... 24

2.Turizm Bankası Kanunu Çıkarılması ... 26

3.Turizm Tanıtma Bakanlığı Kuruluşu ... 27

4.Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planında Turizm ... 29

5.İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planında Turizm ... 31

II. KONYA TURİZMİ İÇİN YAPILAN ÇALIŞMALAR ... 32

A. 1959-1969 Dönemi ... 32

1.Eserlerin Bakım ve Onarım Çalışmaları ... 32

2. Mali Bakımdan Destek Sağlanması ... 34

B.1970-1980 Dönemi ... 36

(6)

2.Turizm Haftası Çalışmaları ... 37

III. YEREL YÖNETİMLERİN FAALİYETLERİ ... 38

A. 1959-1980 Dönemi ... 38

1.Müzeler Konseyi Toplantısı ... 38

2.Turizm Koordinasyon Komitesi ... 39

3. 1965 Turizm Sezonu Hazırlık Toplantısı ... 41

4. İl Turizm Komitesi Çalışmaları ... 42

5. V. Kütüphaneciler Kurultayı ... 44

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 47

ÖZEL KURULUŞLARIN TURİZM VE KÜLTÜR ÇALIŞMALARI ... 47

I. NASREDDİN HOCA TURİZM DERNEĞİ ... 47

A. Nasreddin Hoca’nın Hayatı ve Kişiliği ... 47

B. Kuruluşu ... 48

C. Nasreddin Hoca Şenlikleri ... 49

II. KONYA TURİZM DERNEĞİ ... 55

A.Kuruluşu ve Üyeleri ... 55

B. Faaliyetleri ... 56

1.Türkiye Âşıklar Bayramı ... 56

2. Gül Bayramları ... 71

C. Yarışmaları ... 74

1. El İşi Sanat Eserleri Yarışması ... 74

2.Fotoğraf yarışması ... 75

3.Ödüllü Yarışma ... 75

4.Vitrin Müsabakası Yarışması ... 77

5. Cirit Yarışması ... 77

6.Yemek Yarışması ... 78

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ... 80

MEVLANA ANMA TÖRENLERİ ... 80

I. MEVLANA’NIN HAYATINA BAKIŞ ... 80

A. Hayatı ... 80 B. Eserleri ... 82 1.Mesnevî: ... 82 2.Divanı Kebir ... 82 3.Fihi Ma Fih ... 83 4.Mektubat ... 83 5. Mecâlis-i Seb’a ... 84

(7)

II. MEVLANA ANMA TÖRENLERİ ... 84 A.1959-1964 Dönemi ... 84 B.1965-1980 Dönemi ... 89 SONUÇ ... 103 KAYNAKÇA ... 106 EKLER ... 120

(8)

ÖN SÖZ

Bu çalışma kültür turizm ve tarih arasındaki ilişkinin önemini ortaya koymak için 1959-1980 yılları arasında Konya turizminin gelişmesine dönük yapılan faaliyetleri içermektedir. Turizmin tarihsel gelişimine ve Konya’nın turizm açısından önemine giriş yapıldıktan sonra hükümetlerin ve özel kuruluşların yapmış oldukları çalışmalar ele alınmıştır. Birinci Bölümde Konya’nın turizm değerleri içerisinde yer alan türbeler, camiler, müzeler, arkeolojik değerler ve doğal güzellikler ile Konya’nın kültürel değerleri olan el sanatlarına ve giyim kültürüne değinilmiştir. İkinci Bölümde turizmin gelişmesi için yapılan merkezi faaliyetler ve yerel yönetimlerin faaliyetleri araştırılmıştır. Üçüncü Bölümde özel kuruluşların yapmış oldukları kültürel ve turizm faaliyetleri değerlendirilmiştir. Son bölümde ise Mevlana ve anma törenleri incelenmiştir.

Çalışmayı bu şekilde özetledikten sonra kullanılan kaynaklarla ilgili bilgi verecek olursak, çalışmamızın ana kaynağını Konya basını oluşturmaktadır. Konya basını içerisinde Öz Demokrat (1959-1960), Şehir Postası (1962-1966),Yeni Konya (1959-1980), Yeni Meram (1958-1970) gazetelerinin arşivleri taranmış olup gazetelerdeki turizm ile ilgili haberler tespit edilmiştir. Ayrıca Konya ile ilgili kitap ve makalelerden faydalanılmıştır.

Bu çalışmamın planlanmasında, araştırılmasında, yürütülmesinde ve oluşumunda ilgi ve desteğini esirgemeyen, engin bilgi ve tecrübelerinden yararlandığım, yönlendirme ve bilgilendirmeleriyle çalışmamı bilimsel temeller ışığında şekillendiren danışman hocam Prof. Dr. Necmi UYANIK’a sonsuz şükranlarımı sunarım. Çalışmam boyunca maddi manevi destekleriyle beni hiçbir zaman yalnız bırakmayan aileme de çok teşekkür ederim.

HÜLYA ÇAĞLAR KONYA 2019

(9)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ renci ni n

Adı Soyadı Hülya Çağlar Numarası 154202051008

Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof.Dr. Necmi UYANIK

Tezin Adı Konya Turizm Değerleri ve Politikaları Üzerine (1959-1980)

ÖZET

Konya, M.Ö. 7000 yılına kadar giden bir tarihin izlerini taşımaktadır. Bu özelliği ile birçok medeniyete beşiklik etmiştir. Dünyanın ilk Hristiyan yerleşim yeri ile mabedlerine ev sahipliği yapan Konya, ören yerleri, tarihi ve doğal sit alanları, mağaraları ile sivil mimari örnekleriyle zengin bir tarihi mirasa sahiptir.

Mevlana yaşadığı dönemde yaşayış tarzı, hayat felsefesi ve dünya görüşü ile geniş bir çevreye ışık tutmuştur. Bunun yanısıra, Nasrettin Hoca, Şemsi Tebrizi, Kadı Burhaneddin, Sadrettin Konevi gibi bilginler de inanç ve kültür turizmine katkı sağlamışlardır.

Önemli bir turizm merkezi olan Konya’da Aralık ayının ilk Pazar gününden 17 Aralık’a kadar devam eden Mevlana Haftası; 5 Temmuzda başlayıp bir hafta devam eden Akşehir Nasreddin Hoca şenlikleri; 25-30 Ekim arasında yapılan Âşıklar Bayramı ile turizm faaliyetlerinin canlanması sağlanmıştır.

Konya’nın geleneksel el sanatları da kültür turizminin bir parçası olmuştur. Keçecilik, halıcılık, kaşıkçılık ve tüfekçilik gibi el sanatları yabancı turistlerin ilgisini çekmiştir.

(10)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ renci ni n

Adı Soyadı Hülya Çağlar Numarası 154202051008

Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof.Dr. Necmi UYANIK

Tezin İngilizce Adı Tourism Values and Politices on Konya

SUMMARY

Konya bears the traces of a history that goes back to 7000 BC thereby being a craddle to many civilizations. Hosting the world's first Christian settlements and shrines, Konya has a rich historical heritage with its archaeological sites, history, natural sites, caves and examples of civil architecture.

Mevlana has shed light on a wide environment with his lifestyle, philosophy of life and world view during his time. Likewise, scholars such as Nasreddin Hoca, Şemsi Tebrizi, Kadı Burhaneddın and Sadreddın Konevi contributed to the faith and cultural tourism.

In Konya, an important tourism center, Mevlana Week, which continues from the first Sunday of December to 17 December, Akşehir Nasreddin Hoca Festivities which starts on July 5 and continues for a week, Feast of Lovers, which is held between 25-30 October has enabled the revival of tourism activities.

The traditional handicrafts of Konya have also been a part of cultural tourism. Handicrafts such as felting, carpeting, spooning and rifle making attracted the attention of foreign tourists.

(11)

KISALTMALAR S : Sayı s. : Sayfa C. : Cilt Bk : Bakınız Çev : Çeviren Ed : Editör Haz :Hazırlayan

DPT : Devlet Planlama Teşkilatı DİA : Diyanet İslam Ansiklopedisi TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi

USAD :Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Dergisi BYGM : Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü

(12)

GİRİŞ

I.TURİZMİN TANIMI ve TARİHSEL GELİŞİMİ

Turizm insanların kalıcı ikamet ettikleri, çalıştıkları yerlerin dışına seyahatleri ve buralardaki; genellikle turizm işletmelerinin ürettiği mal ve hizmetleri talep ederek kısa süreli konaklamalarından meydana gelen olaylar bütünüdür1. Bir başka deyişle turizm eğlence ve

dinlenme amacıyla yapılan kısa süreli seyahatler, geçici yer değiştirmeler, spor, sanat ve kültür etkinliklerine katılmak veya izlemek amacına yönelik seyahatler, inceleme ve araştırma gibi geziler, dinsel açıdan kutsal sayılan yerleri ziyaretler ve iş seyahatleri turizm faaliyeti içinde nitelendirilmektedir2.

Türkiye’de turizm sektöründe faaliyet gösteren ilk kuruluş Seyyahin Cemiyetidir. Raşit Saffet Atabinen ve bir grup aydın aracılığıyla kurulan bu cemiyet daha sonra adını Türkiye Turing Kulübü ve ardından da Türkiye Turing ve Otomobil Kulübü olarak değiştirmiştir3. Kurumun çalışmaları neticesinde Türkiye’nin ilk tercüman rehberlik sınavları

yapılmış, ilk turizm afişleri, karayolu haritaları bastırılmış ve turizm ile ilgili incelemeler yapılmıştır4.

Turizmin Türk kamu yönetiminde yer alması 1934 yılında 2450 sayılı “İktisat Vekâleti Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanunla kurulan İktisat Bakanlığında yer alan Türk Ofisi dairesine bağlı Turizm Bürosunun kurulması ile başlamıştır. 1938 yılına kadar propaganda, yayın ve turizm işleri gibi etkinlikleri ifa etmiştir5.

Türkiye’de turizmin geliştirilmesi amacıyla çıkarılan ilk yasal düzenleme 1950 yılında çıkarılan 5647 sayılı Turizm Müesseseleri Teşvik Kanunu olmuştur. Bu yasayla birlikte hangi işletmelerin turizm müessesi olacakları, hangi işletmelerin teşvik tedbirlerinden

1 Nazmi Kozak-Meryem Kozak-Metin Kozak, Genel Turizm, Detay Yayıncılık, Ankara 2014, s. 3.

2 Adil Karasu, “Türkiye’de İzlenen Turizm Politikaları: Mardin Turizmine Yansımaları”, Düzce Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Düzce 2013, s.6

3 Zafer Yıldız, “Turizmin Sektörünün Gelişimi ve İstihdam Üzerindeki Etkisi”, Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, C.3, S.5,Isparta 2011, s.58.

4 Yıldız, “Turizm Sektörü”, s.58

5 Burak İnan, “Cumhuriyet Dönemi Türkiye Turizmi ve bir Turizm Modeli Önerisi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İzmir 2009, s.41-42.

(13)

yararlanacakları, yararlanma koşulları ve turizm işletmelerinin kontrol edilmesine ait düzenlemeler yapılmıştır6.

1953 yılında turizm sektöründeki yatırımları teşvik etmek amacıyla ikinci bir teşvik yasası daha çıkarılmıştır. 6086 sayılı Turizm Endüstrisini Teşvik Kanununda turizm alanında yatırım yapacak özel girişimler, çeşitli bakımdan teşvik edilmiştir7. Bu kanunun getirdiği en

önemli teşvik tedbiri turizm yatırımlarının on yıl müddetle vergi muafiyetinden yararlanması şeklinde olmuştur8.

1957 yılında Basın Yayın ve Turizm Vekâleti adıyla yeni bir bakanlığın kurulmasıyla turizm kamu yönetimi içinde bakanlık düzeyinde teşkilatlanmaya başlamıştır. Bu bakanlık daha sonra 1963 tarihli ve 265 sayılı Kanun kapsamında Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’na dönüştürülmüştür9.

Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’nın kurulmasıyla süreklilik kazanan Türkiye turizmi, ilk ciddi araştırmasını 1965 yılının Temmuz ayında yapmıştır. Türkiye’nin ilk Turistik Eğilim araştırması, Turizm ve Tanıtma Bakanlığı ve DİE tarafından ortak yürütülen bir ankette gerçekleştirilmiştir10.

II. KONYA’NIN TARİHİ GELİŞİMİ ve TURİZM AÇISINDAN ÖNEMİ

Yüzölçümü bakımından Orta Anadolu Bölgesinin en büyük ili olan Konya, Kuzeyden Ankara, Eskişehir; doğudan Niğde; güneyden Mersin, Antalya; batıdan Isparta ve Afyon illeri ile çevrelenmiştir11.

Konya ve çevresi M.Ö. 7. bin yılından bu yana yerleşim yeri olmuş, birçok topluluğa ev sahipliği yapmıştır. Çatalhöyük, yalnızca ülkemizin değil, dünya ölçütünde yemek kültürünün ilk kez başladığı, tarımın yapıldığı, ateşin kullanıldığı, yerleşik hayata geçildiği,

6 Cemali Sarı, “Antalya’nın Alternatif Turizm Kaynakları ve Planlaması”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,(Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ankara 2007, s.40.

7 Sarı, “Antalya’nın Alternatif Turizm Kaynakları ve Planlaması”, s.40

8 Boran Toker, “Türkiye’de Turizm Sektörü Teşviklerinin Değerlendirilmesi”, Yönetim ve Ekonomi: Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C.14, S.2, 2017, s.82.

9 Salih Kuşluvan, “Türkiye’de Turizm” https://www.academia.edu/24057319/Türkiyede_Turizm , Erişim

Tarihi:(12.12.2018), s.182.

10 https://www.tursab.org.tr/tr/seyahat-acentalari/dunden-bugune-seyahat-acentalari_501.html, Erişim Tarihi:

(24.12.2018).

(14)

vahşi hayvan saldırılarına karşı ortak müdafaanın yapıldığı merkez olarak tarif edilmiştir12.

Konya ve çevresine tarihi çağlarda Hititler ve Lidyalılar, M.Ö. 6. yüzyılda Persler, M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender, Selevkoslar, M.Ö. 2. yüzyılda Roma, M.S. 395’te Bizanslılar hâkimiyet kurmuşlardır13.

Türkler, Konya önlerinde ilk defa Selçuklu kumandanı Afşin ile 1069 yılında gelmişler,ancak Türk fethi, 1071 yılından sonra gerçekleşmiştir14. Selçuklu Devleti açısından

Alaeddin Keykubad, dönemi bir dönüm noktası olmuştur. Uluğ Keykubad olarak adlandırılan, Alaeddin Keykubad döneminde ülkenin dış siyasetinde, memleket imarında hem de bilim ve diğer alanlarda büyük bir gelişme yaşanmıştır. Bu dönemde Alaiye’nin fethi ve diğer limanların da fethedilmiş olması ülkenin iktisadi yönden gelişmesini sağlamıştır. Bu dönemde, Şeyh Şahabeddin-i Suhreverdi, Sultanül-Ulema Bahaddin Veled ile oğlu Mevlana Celaleddin-i Rumi de Konya’ya teşrif etmişlerdir15.

Anadolu Selçuklu Devleti’nin tarih sahnesinden çekilmesinden sonra Karamanoğulları’nın eline geçen Konya, 1466 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından Karamanoğulları hâkimiyetine son verilmesiyle Osmanlı Devleti’nin en önemli sancaklarından biri haline gelmiştir. Bir şehzadeler şehri de olan Konya’da görev yapan yedi şehzadeden yalnızca II. Selim padişahlık yapmıştır. Osmanlı Sultanlarından Yavuz Sultan Selim Mısır ve İran seferleri sırasında, Kanunî Sultan Süleyman İran, Sultan IV. Murad ise Bağdat seferleri sırasında Konya’da kalmışlardır16.

Önemli yolların kavşak noktasında yer alan Konya'ya 28 Temmuz 1896'da ulaşan demiryolu hem nüfusun artmasında hem ticari faaliyetin yoğunlaşmasında etkili olmuş ve bunun da sonucuyla Konya'da makineli ziraata geçilmesi erken bir tarihte gerçekleşmiştir. Bundan başka demiryolunun gelişi şehrin o yöne doğru gelişmesini sağlamış, istasyonla şehir arasında bir tramvay hattı yapılarak işletmeye açılmıştır17.

Osmanlı Devletinin son döneminde Tanzimat Fermanı ile Konya'da yenileşme hareketleri başlamış, 1869 yılında ilk gazete çıkarılmıştır. Şehir genelinde medreselerin

12 Önder, Konya, s.3

13 Tahsin Tapur, “Konya İlinde Kültür ve İnanç Turizmi”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, C.2, S.9,

Sonbahar 2009, s. 475.

14 Kültür Turizm ve Tanıtım Sektörü Raporu, T.C. Konya Valiliği, Mart 2014, s.4.

15 Zeki Atçeken, “Karamanoğullarına Kadar Konya’nın Kısa Tarihi”, Hz. Mevlana’nın 728. Vuslat yıldönümü Anısına Konya IV, Konya 2002, s.67.

16Medeniyetler Şehri Konya, T.C Konya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınları No.231, Konya 2015, s.5.

(15)

yanında birçok ilkokul, öğretmen okulu ve ortaokul açılmıştır18. Konya merkezinde 1906

yılına gelindiğinde 70 tekke,83 mektep, 56 medrese ve 265 cami ile mescit bulunmaktadır. 1908 yılında ise 14 yüksekokulu,79 idadisi ve 23 öğretmen mektebi yer almaktadır19.

Kültür Bakanlığının kurulması ile kütüphaneler ve müzeler, Kültür ve Tabiat Varlıklarının korunması 2863 ve değişik 3386 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurumu çerçevesinde Kültür Bakanlığının denetimine verilmiştir. Tüm illerde Bakanlığı temsil edecek İl Kültür Müdürlükleri örgütlendirilerek Cumhuriyet dönemi kültür ve sanat hareketleri sistematik hale getirilmeye başlanmıştır20.

18 http://www.konyakultur.gov.tr, Erişim Tarihi:(12.12.2018).

19 Caner Arabacı, “1900-1924 Yılları Arası Konya Medreseleri”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü(Yayınlanmış Doktora Tezi), Konya 1996, s.2-459.

(16)

BİRİNCİ BÖLÜM

KONYANIN KÜLTÜREL VE TURİZM DEĞERLERİ I.İNANÇ TURİZMİ DEĞERLERİ

A. Türbeler

1. Mevlana Müzesi

Sultanı Ulema Bahaeddin Veled Konya surlarının inşasından 10 yıl sonra hayata gözlerini yummuş, Sultan Alaaddin Keykubad Bahaeddin Veled’in ölümüne çok üzülmüştür. Bunun üzerine kabrinin etrafının bir duvarla çevrilmesini ve mermerle ölüm tarihinin yazılmasını söylemiştir. Mevlana Türbesinin bulunduğu yere yapılan ilk bina bu olmuştur21. Yakın dostları ve müritleri Bahaeddin Veled’in mezarı üzerine bir türbe yapılmasını isteseler de Mevlâna, hayatı boyunca bu isteklerin karşısında olmuştur. Fakat 1273 yılında Mevlâna ölünce aynı talepler Mevlâna’nın büyük oğlu Sultan Veled’e iletilir ve ısrarlara kayıtsız kalamayan Sultan Veled Mevlâna ve Bahaeddin Veled için bir türbe inşa ettirmiştir. Kubbetü’l-Hadra yani Yeşil Kubbe adıyla anılan bu yapı zaman içerisinde büyük bir kompleks haline dönüşen Mevlâna Dergâhının temelini oluşturmuştur22.

Güney cephesi kapalı öteki üç tarafı açık olan türbe, geleneğe uygun olan mezar odası, külah ile gövde kısımlarından oluşmuştur. Gövde ve külah arasında, gövdeyi çevreleyen bir şerit halinde lâcivert zemin üzerine beyaz sülüs hattı ile Ayete’l-Kürsî yazısı bulunmaktadır23.

Karamanoğulları döneminde türbenin çinili, dilimli külahı ile mezarların üzerine kubbeler ve II. Beyazıt döneminde türbenin kalem işi süslemeleri yaptırılmıştır. Kanuni döneminde de bugünkü mescit, semahane, matbah ve Mevlana'nın Türbesi'nde mermer sanduka ile Sultan III. Murat döneminde derviş hücreleri yaptırılmış, zaman içerisinde büyük eklemeler ve tamir gören dergâh 1926 yılında müzeye dönüştürülmüştür24.

Mevlevi Dergâhı Konya Asar-ı Atika Müzesi adıyla 2 Mart 1927'de törenle hizmete açılmıştır. Dergâhın avlusunda yeni düzenlemeler yapan Mehmet Yusuf Akyurt, Müze-i

21İbrahim Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleri ile Konya Tarihi, Konya Büyükşehir Belediyesi Yayınları , Ankara

1997, s.629,632.

22 Nuri Seçgin, “Konya Mevlana Dergâhı”, http://www.festtravel.com/konya-mevlana-dergahi,Erişim Tarihi:

(12.12.2018).

23 Konya Mevlana Dergâhı, T.C. Konya Valiliği il Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınları, Konya 2015, s.15-16. 24 Naci Bakırcı, “1997 Konya İli, Mevlana Müzesi Semahane Bölümü Kazı Çalışması”, IX. Müze Kurtarma Kazıları Semineri Bildirileri, Ankara 1999, s.97.

(17)

Hümayun deposundaki arkeolojik eserleri de getirip sergilemiştir. Arkeolojik eserler 1953 yılında İplikçi Camii'ne taşınmıştır. Bir yıl sonra yeniden düzenlenen dergâh Mevlana Müzesi adını almıştır25.

Mehmet Önder’in Müze Müdürlüğü yaptığı 1954 yılında yeniden yapılan teşhir ve tanzimle Mevlâna Müzesi olarak düzenlenmiştir. Müze bahçesi içerisinde Hz. Mevlâna’nın Türbesi, Semâhâne, Mescit, Derviş Hücreleri, Mutfak, Meydan-ı Şerif Odası, Çelebi Dairesi, Şadırvan, Selsebil, Hürrem Paşa, Sinan Paşa, Hasan Paşa, Fatma Hatun, Mehmet Bey ile Eflaki Dede’nin türbeleri yer almaktadır26.

2. Şems Tebrizi Türbesi

Şems Parkı’nın içinde yer alan Şerafettin Camii 1510 yılında Abdürrezzakoğlu Emir İshak Bey tarafından mescidle birlikte elden geçirilmiş ve genişletilmiştir27. Türbe içerisinde

büyük sikkeli bir tek sanduka bulunmaktadır. Semahane ile ikiye ayrılan düz ahşap tavanı doğu-batı doğrultusunda atılmış geniş sivri bir kemer taşımaktadır. Türbe ile semahanenin ahşap tavan ve direk köşe destekleri haricinde iç tezyinat son onarımlarla orijinalliğini yitirmiştir.1976'dan sonra mermer stalaktitli mihrap ahşap kaplamayla örtülmüştür28 .

3. Ateşbazı Veli Türbesi

Ateşbaz-ı Veli’nin asıl adı Şemseddin Yusuf olup Mevlana’nın zamanında yaşamıştır. Baha Veled’le birlikte Belh’ten veya Karaman’dan geldiği söylenen Ateşbaz-ı Veli’nin, dergâhta yetiştiği ve aşçılık yaptığı rivayet olunmuştur29 Ateşbazı Veli Türbesi Merama

giderken Aşkan yöresine sapan yol üzerinde bulunmaktadır30.

Yapı muntazam kesme taştan inşa edilmiş, gövde kısmı içeriden kare dışarıdan sekizgen planlı olup Selçuklu türbe mimarisinin özelliklerini taşımaktadır31. Türbenin

çevresine Sultan Veled'in kızı Arife Şeref Hatun'un oğlu Muzafferüddin Ahmed Paşa

25 Haşim Karpuz, “Mevlana Müzesi”, DİA, C.29,Ankara 2004, s.452.

26 Naci Bakırcı, “Konya Mevlana Dergâhı”, İstem Dergisi, S.10, 2007, s.195-196. 27 http://www.konya.gov.tr/turizm, Erişim Tarihi:(17.12.2018).

28 Ş.Barihüda Tanrıkorur, “Şems-i Tebrizi Zaviyesi”, DİA, İstanbul 2010, s.517.

29 Mustafa Aksoy-Ayşenur Burcu Akbulut-Nurhayat İflazoğlu, “Mevlevilikte Mutfak Kültürü ve Ateşbaz-ı Veli

Makamı”, Journal Of Tourism and Gastronomy Studies, C.4, S.1, 2016, s.98.

30 Mehmet Muhlis-Ferid-Faik-Mümtaz Bahri, Konya ve Rehberi(1339-1923) Çev: M.Ali Uz, Konya Aydınlar Ocağı

Yayınları, Konya 1997, s.82.

31 Hasan Özönder, “AteşBaz Veli ve Mevlevi Dergâhlarında Ateşbaz Veli Makamı”, 3.Milli Mevlana Kongresi Bildirileri (12-14 Aralık 1988), Konya 1989, s.99.

(18)

torunlarından Çelebi Abdüssamed tarafından bir zaviye yaptırılmış ve vakıflar inşa edilmiştir32.

4. Sadreddin Konevi Türbesi

Sadreddin Konevi, M/1208-1209 yıllarında Malatya’da doğduğunu kabul edilmektedir. Asıl adı Ebü’l-Meali Sadreddin Muhammed b.İshak b.Yusuf el Konevi’dir33.

Türbe, Meram İlçesi, Şeyh Sadreddin Mahallesi, Turgutoğlu sokakta yer almaktadır. 1274 yılında yapılan, cami, kütüphane, çeşme ve bir zaviyeden oluşan manzume içerisinde yer alan ve aynı tarihte yapılmış olan türbe, caminin doğusundaki avluda bulunmaktadır34. Sekizgen

gövde üzerine piramidal külahlıdır. Türbenin tam ortasında Sadreddin Konevi’nin mezarı yer almaktadır. Mezar mermer çerçeve içine alınmış olup, baş ve ayak ucunda baklava dilimli yazısız şahideler bulunmaktadır35.

B.Camiler

1. Eşrefoğlu Cami

Beyşehir’de yer alan Eşrefoğlu Cami, H.699 M.1290 yılında Emir Süleymanoğlu Emir Eşref tarafından yaptırılmıştır36. Cami kuzeyden güneye uzanmış dikdörtgen bir plan üzerine

yapılmıştır37. Konya’nın Beyşehir ilçesinin İçerişehir mahallesinde bulunmaktadır.

Selçukludan günümüze kadar kendine has niteliğini koruyarak gelebilen ahşap camilerin en büyüğü olma özelliğini taşımaktadır38.

Tamamı çinilerle kaplı olan mihrap çok zengin bir görünüşe sahip olup, mavi- beyaz renklerin de kullanıldığı nişte39 hakim renk firuzedir40. Minberi, tamamen ceviz ağacından

32 Hasan Özönder, “AteşBaz-ı Veli”, DİA, C.4, İstanbul 1991, s.58.

33 M.Ali Uz-Esra Toprak, 13.Yüzyıl’da Konya Ve Sadreddin Konevi, Konya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınları,

Konya 2016, s.68.

34 Medeniyetler Şehri Konya, s.31.

35 Hacer Kara, “Sadrettin Konevi Manzumesi”, Meram Kitabı, Meram Belediyesi Sadreddin Konevi Araştırma

Merkezi Yayınları, İstanbul 2007, s.230.

36Mahmut Akok, “Konya Beyşehirinde Eşrefoğlu Camii ve Türbesi”, Türk Etnografya Dergisi, S.XV, Türk Tarih

Kurumu Basımevi, Ankara 1976, s.5.

37 İbrahim Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleriyle Beyşehir Tarihi ,(Haz. Ahmet Savran), Atatürk Üniversitesi Fen

Edebiyat Fakültesi Yayını, Erzurum 1991, s.70.

38Nazım Koçu, “Tarihi Beyşehir Eşrefoğlu Camii’nde Geleneksel Yapı Malzemeleri ve Onarım Çalışmalarının

Değerlendirilmesi”, Artium, C.2, S.1, 2014, s.59.

39 Duvar içinde bırakılan oyuk. http://sozluk.gov.tr/, Erişim Tarihi:(02.07.2019). 40 Doğan Yavaş, “Eşrefoğlu Cami”, DİA, C.11, İstanbul 1995, s.480.

(19)

üstün bir işçilik ve zengin bir süsleme ile oymalı, çatmalı ve tutkalsız olarak yapılmıştır41.

Kendine has olan ahşap aksamı ve bu yüzeylerin üzerinde olan kalem işleri42 camiyi eşsiz kılan özellikler arasındadır.

2. Aziziye Cami

Mülkiyeti Şeyh Ahmet Vakfına ait olan cami, Karatay İlçesi, Aziziye Mahallesi ve Mevlana Müzesi’nin batısında yer almaktadır.43 Düzgün gödene taşından yapılan cami tek

kubbe ile örtülü harim ve beş bölümlü son cemaat yerinden meydana gelmektedir. Harimin her cephesinde büyük ebatlı ikişer pencere doğu, batı ve kuzey cephelerde birer girişi bulunmaktadır44.

19.yüzyılda Türk mimarisine hakim olan Avrupa sanat akımlarının birkaçının karıştırılması suretiyle meydana getirilmiş olan Aziziye Cami, belirli bir üslubu olmayan ve cami mimarisinde bazı yenilikler deneyen değişik bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır45.

3. Kapu Cami

Asıl adı İhyaiyye olan cami Karatay ilçesinde hükümet konağının güneyinde yer alan ve Konya kalesinin At pazarı ve Telli kapıları arasında kaldığı için bu adla anılır olmuştur46.

Üç adet giriş kapısı bulunan caminin en büyük kapısı kuzey tarafta yer alır47.

Kuzeyde yer alan ana giriş, dükkânların oluşturduğu alana bakmakta olup, burada 10 adet mermer sütunla taşınan son cemaat yeri bulunmaktadır. Batı girişi, dükkânların arasında kalan ufak bir meydana açılırken, doğu girişi ise caminin hemen yanından geçmekte olan yola açılmaktadır48.

41 http://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/konya/gezilecekyer/beysehir-esrefoglu-cmii-ve-turbesi,Erişim

Tarihi:(17.12.2018).

42 http://www.kulturvarliklari.gov.tr/TR,44419/beysehir-esrefoglu-camii-konya.html,Erişim Tarihi:(17.12.2018). 43 Sevim Burulday, “Osmanlı Modernleşmesine Taşradan Bir Örnek: Konya, Sultan Abdülaziz(Aziziye Cami), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2015, s.32.

44 Remzi Duran-Gülay Apa-Tolga Bozkurt-Mustafa Çetinaslan, “Konya’daki Geç Dönem Osmanlı Yapıları”, Yeni İpek Yolu Konya Ticaret Odası Dergisi IX, Aralık 2006, s.239.

45 Semavi Eyice, “Aziziye Cami”, DİA, C.4, İstanbul 1991, s.347. 46 Duran- Apa “Konya’daki Geç Dönem Osmanlı Yapıları”, s.238.

47 A.Sefa Odabaşı, 20.Yüzyıl Başlarında Konya’nın Görünümü, Konya 1998, s.62.

48 Hüseyin Muşmal-Mustafa Çetinaslan, “Bir Keşif Defteri Işığında Konya Kapı Camii’nin İnşa Süreci ve Mimari

(20)

4. Alaeddin Cami

Alaeddin Cami Konya'nın merkezini teşkil eden ve Alaeddin Tepesi denilen höyüğün üstünde inşa edilmiştir. Kuzeye açılan kapının üstünde sekiz uçlu yıldız biçiminde bir çerçevenin içindeki dört satırlık tarihsiz Arapça kitabede yapının Sultan Alaaddin Keykubad tarafından bitirildiği ifade edilmektedir49.

Anadolu Selçuklu ahşap işlemeciliğinin en güzel örneklerinden olan caminin minberi abanoz ağacındandır. Sultanlar Türbesi Alaaddin camiinin kuzey bahçesinde yer almaktadır. Türbede çinili sandukalar içinde 8 Anadolu Selçuklu Sultanı50'nın mezarı bulunmaktadır51.

5. Şerafettin Cami

Cami, Alaeddin Tepesinin doğusunda, Hükümet konağının kuzeyinde ve Mahkeme Hamamının güneydoğusunda yer almaktadır52. Gövdesi kesme taşlardan büyük bir künde ile

örtülen cami 12. yy’ da inşa edilmiştir. Caminin minberi ve mihrabı şaheserdir. Camiye sonradan tek şerefeli minare eklenmiştir53. Caminin güneyinde bulunan türbe 1924 yılında Belediye tarafından yıktırılmış, 2009 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından yeniden inşa ettirilmiştir54.

II. ARKEOLOJİK DEĞERLERİ A. Boncuklu Höyük

Konya’nın Karatay ilçesine bağlı Hayıroğlu Kasabasında yer alan Boncuklu Höyük Çatalhöyük’ün 9,5 km kuzeyinde bulunmaktadır. Höyük adını yüzey araştırmaları sırasında ele geçen ve halen üzerinde görülen çok sayıda boncuk buluntularından almaktadır55.

49 Semavi Eyice, “Alaeddin Cami”, DİA, C.2, İstanbul1989, s.324.

50 Bu sultanların isimlerini şöyle sıralayabiliriz. Rükneddin Mesud, II. Kılıç Arslan, I.Gıyaseddin Keyhüsrev, II.

Rükneddin Süleyman, III. İzzeddin Kılıç Arslan, I Alaeddin Keykubad, II. Gıyaseddin Keyhüsrev, IV. Rükneddin Kılıç Arslan ve III. Gıyaseddin Keyhüsrev’dir. I.Mesud’un tartışmalı olduğu düşünülürse diğer sekiz sultanın burada medfun bulunduğu hemen hemen kesinlik kazanmaktadır. Bk. Yaşar Erdemir, Alaeddin Cami ve Türbeleri, Konya Valiliği İl Kültür Turizm Müdürlüğü Yayınları, Konya 2009, s.185.

51 Tapur, “Konya İlinde Kültür ve İnanç Turizmi”, s.482.

52 Mehmet Ali Uz-Muhammed Doğan, Belgelerle Adım Adım Konya, Meram Belediyesi Kültür Yayınları, Konya

2017, s.121.

53 Tugay Arat, “Kültür Turizmi Bağlamında Konya”, Tarihin Peşinde Dergisi, S.18,Ekim 2017, s.374. 54 Naci Bakırcı-Hacer Kara, Müzenin Saklı Hazinesi Cam Filmlerde Konya Anıtları, Konya 2011, s.64.

55 Adnan Baysal, “Konya Ovası Neolitik Dönem Kültürel Gelişimi İçinde Boncuklu Höyük ve Önemi”, Colloquium

(21)

Liverpool Üniversitesi’nden Prof. Dr. D. Baird başkanlığında gerçekleştirilen Konya Yüzey Araştırmaları (1995-2002) sırasında bulunan höyükteki kazı çalışmaları 2006 yılında başlatılmıştır56. Bu yapılar birbirleri üzerine inşa edilmiştir.Yapıların zeminleri ve duvarları

sıva ile kaplı olup, duvarların iç yüzeyi ahşap destekler ile çevrelenmiştir57.

B. Çatalhöyük

Konya'nın 52 km güneydoğusunda Çumra ilçesinin 11 kilometre kuzeyinde bulunmaktadır Çatalhöyük iki höyükten meydana gelmekte olup doğuda bulunan Neolitik Çağa diğeri de Kalkolitik Çağ'a aittir58. İki farklı yükseltisi sebebiyle çatal adını almış olup

deniz seviyesinden yüksekliği 1400 metre59 olduğu belirtilmiştir.

1951 yılında arkeolog James Mellart tarafından keşfedilen bu ilk yerleşim yerinde incelemeler 1958 yılına kadar devam etmiştir. 1961 yılında kazıya başlayan James Mellart tarafından yaklaşık 13 dönümlük bir alanda 14 yapı katı kazılmış ve metropolü andıran kentsel bir yerleşim alanı ortaya çıkmıştır. Çeşitli sebeplerden dolayı verilen uzun bir aradan sonra Çatalhöyük kazısına 1993 yılında yeniden başlanmıştır60.

Evlerde bulunan toprak yükseltiler, Türk evlerindeki sofa ve divanların ilk örneklerindendir. Çatalhöyük’te duvarda kapısı bulunmayan, birbirine yaslanmış evlerin, yerleşim yerini çepeçevre kuşatıp ortak bir cephe oluşturması, diğer kentlerde görülen surlara benzetilip, bir savunma sistemi olarak kabul edilmiştir. Yerleşim alanının genişliği ve buna bağlı olarak nüfusun hesaplanması, köy statüsünden çıkartılıp şehir statüsüne sokulmasına neden olmuştur61.

C. Eflatun Pınar Anıtı

Konya ili, Beyşehir İlçesi, içinde yer almaktadır. Anıtı 1849 yılında W.J. Hamilton bilim dünyasına ilk haber veren kişi olmuştur. Daha sonra F.Sarreve J. Garstang ayrı ayrı

56 Baysal, “Boncuklu Höyük” , s.81.

57 Douglas Baird, “Boncuklu Höyük Kazısı”, Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu’nun 30. Yılı Anısına Türkiye Arkeolojisi, Ankara 2008, s.69.

58 Ali Umut Türkcan, “Neolitik Dönem Çatalhöyük Damga Mühürleri ve Benzeri Buluntular”, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi),Ankara 1999, s.8.

59 Feyzi Halıcı, Konya, Güven Matbaası, Ankara 1984, s.113.

60 Muna Silav Utkan, “Çatalhöyük”, Acta Turcıca Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi”, S.1, Ocak 2012, s.52. 61 Necmi Uyanık-Fatih Mehmet Berk, “Mekân –Şehir ve Medeniyet Bağlamında Çatalhöyük”, Çatalhöyük Uluslararası Turizm ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, S.1, Aralık 2016, s.9-10.

(22)

yayınlamışlardır. Anıt bir su kaynağı olup kenarında dikdörtgen taşlar üzerinde kabartmalar bulunmaktadır62.

Havuzun duvarına paralel yatay su kanalları suyun havuz içerisine akmasını sağlamıştır63. Bu özelliğiyle dönemin su tesisatı ile su teknolojisi hakkında önemli bilgiler

elde edilmiştir.

D. Takkeli Dağ ve Gevale Kalesi

Takkeli Dağ Konya şehir merkezinin 10 km batısında bulunmaktadır. Takkeli Dağın ortalama yükseltisi 1675 metredir. Adını dağın yapısının bir takkeyi andırmasından dolayı almıştır. Takkeli Dağın doğu yamaçlarının bittiği yerde Saray Köyünün sınırları başlamaktadır.Kuzey batısında ise Sulutas Köyü yer almaktadır64.

Takkeli Dağın ikizi olan kuzeybatısındaki Büyük Kevale Tepesi 2 km uzaklıkta yer alıp 1710 m yüksekliğe sahiptir. Dağın tepesinde yer alan Kevale kalesi Konya ovasını ve Konya Beyşehir yolunu kontrol eden jeopolitik bir konuma sahiptir65.

E. Zengibar Kalesi

Orta Torosların İç Anadolu’ya bakan kesiminde, 1816 m rakımlı Asar Dağ’ın zirvesinde kurulmuş bir antik kenttir. Konya-Bozkır karayolu üzerinde, Bozkır İlçe merkezine yaklaşık 20 km uzaklıktadır. En genel adıyla Asar ve Zengibar Kalesi olarak bilinmektedir66.

1837 yılında W. J. Hamilton tarafından keşfedilmiştir. Hamilton, gördüğü yazıtlardan kentin antik kaynaklardan bilinen Isaura olduğunu ayırt etmiştir. J. R. S. Sterrett, 1888 tarihli eserinde Zengibar Kalesi’nden 24 adet yazıt yayınlamıştır.1900’lü yılların başında Zengibar

62 Mehmet Özdemir, “Konya Tabiat Turizmi Master Planı”, T.C. Orman Ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma Ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü 8.Bölge Müdürlüğü, 2016, s.55.

63 http://www.kulturvarliklari.gov.tr/TR-93766/eflatunpinar-hitit-su-aniti-konya-2014.html, Erişim Tarihi:

(17.12.2018).

64 Sercan Yayla, “Takkeli Dağda Bulunan Kaya Mezarları”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2018, s.4-5.

65 Hasan Bahar, “Takkeli Dağ (Kevale Kalesi) ve Konya Tarihi Bakımından Önemi” Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.3, Konya 1994, s.313.

66 Osman Doğanay, “Zengibar Kalesi (isaura) 2010 -2015 Yılları Yüzey Araştırmaları: İlk Sonuçlar ve Düşünceler”, İdil Sanat Ve Dil Dergisi, C.5, S.21, Bahar 2016, s.391.

(23)

Kalesi’ndeki çalışmaları çerçevesinde. H. Swoboda ve çalışma arkadaşları kenti hem epigrafik ve hem de arkeolojik açıdan incelemişlerdir67.

Kentin kuzeydoğusunda çift kuleli Akropolis kapısı, batısında daha çok askerî amaçla kullanılmış olan tek kuleli şehir kapısı bulunmaktadır. 1835’de İsaura’yı inceleyen W. Hamilton, Akropolis kapısından şehrin farklı yerlerine ulasan üç ana yolun varlığından söz etmektedir. Bu yollardan yalnız kent merkezine ulasan sütunlu yolun belli olduğunu söylemiştir68.

F. Fasıllar Anıtı

Beyşehir ilçesine bağlı Fasıllar köyünün güneyine düşen bir tepeciğin batı eteğinde bulunmaktadır. 72 ton ağırlığında dev bir kayanın 20 m2'lik bir yüzüne oyulmuş olan üst üste iki Tanrı ile alttaki Tanrı'nın iki yanında bir çift aslan kabartmasından oluşmaktadır69.

Tanrı bir ayağını aslan üzerine, diğer ayağını dağ tanrısı üzerine basmıştır. Dağ tanrısının hemen yanında diğer aslanın benzeri olan, ikinci bir aslan tasvirine de yer verilmiştir70.

G. Sille

Konya kent merkezinin 8 km kuzeybatısında, Takkelidağ ve Karabuga Dağları arasındaki Sille deresinin açmış olduğu vadide kurulmuş olan eski bir yerleşim yeridir.71.

Doğu yönünde Konya çıkışı, batı yönünde ise Tatköy ve Sille Barajı çıkışı bulunmaktadır72.

Sille, çeşitli dönemlerin kültür, sanat, mimari, folklor, dil ve edebiyatının seçkin eser ve izlerini taşımaktadır. Selçuklular ve Osmanlılardan kalma camiler, çeşmeler, köprüler,

67 Mehmet Kurt, “Yazıtlar Işığında Zengibar Kalesinde Roma Dönemi İmar Faaliyetleri ve Euergesia”, Uluslararası Sempozyum: Geçmişten Günümüze Bozkır, http://www.selcuk.edu.tr, Konya 2016, s.67.

68 Meral Çelik, “İsaura Nekropolü”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,(Yayınlanmamış Yüksek Lisans

Tezi), Konya 2007, s.2.

69 https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/konya/gezilecekyer/beysehir-fasillar-hitit-aniti, Erişim

Tarihi:(18.12.2018).

70 http://www.konya.gov.tr/fasillar-aniti, Erişim Tarihi:(18.12.2018).

71 Tahsin Tapur, “Konya’da Tarihi bir Yerleşim Merkezi: Sille”, Türk Coğrafya Dergisi, S. 53, İstanbul 2009, s.16. 72 Rahmi Erdem-Hami Yıldırım-Çiğdem Çiftçi-Osman Nuri Dülgerler-Ali Osman Çıbıkdiken-Sinan Levend-Abdullah

Erdoğan, “Sille, Bir Koruma Geliştirme Planı ve Sonrası”, Selçuk Üniversitesi Mühendislik, Bilim Ve Teknoloji

(24)

hamamlar ve otantik mimari dokusu ile turizm açısından oldukça önemli bir potansiyele sahiptir73. Askeri alan içerisinde Ak Manastır bulunmaktadır.

H. Kubadabad Sarayı

Beyşehir Gölü’nün batısında Eğrinas denilen yerde göle hakim, iç açıcı, ferahlatıcı, tabiatın seri halindeki tablolarla süslediği bir yere inşa edilmiştir. Mimarı, Zazadin Hanı’nın vâkıfı ve banisi Sadeddin Köpek’tir74.

Karşısındaki küçük adada yer alan Kız Kalesi ile birlikte sekiz dönümden geniş bir alana yayılmış bulunan ve önceleri Bizanslılardan kaldığı sanılan harabelerin kaynaklarda sözü edilen Kubadabad Sarayı olduğunu ilk defa yazılı belgeler üzerindeki çalışmalarıyla Konya Müzesi Müdürü M. Zeki Oral tespit etmiş ve arkasından yaptığı sınırlı kazılarla da bunu doğrulayan bulgulara ulaşmıştır75. Mehmet Önder’in işbirliğiyle 1965 yılında Büyük

sarayda çalışmalara başlanmıştır. Küçük Sarayı da kapsayan çalışmalar 1966 yılında da sürdürülmüş sonra yarım bırakılmıştır.1980 yılında başlatılan kazılarda Kız kalesi denilen ada ele alınmıştır76.

III. DOĞAL GÜZELLİKLER A. Tınaztepe Mağarası

Seydişehir ilçesinin Gidengelmez Dağlarındaki Tınaztepe Mağaraları, 22 km uzunluğuyla Türkiye’nin en büyük, dünyanın üçüncü büyük mağarası konumundadır. İçine yapılan basamak sistemi, köprüler ve ışıklandırmalarla gezilebilen Tınaztepe Mağaraları, tavan ve yanlardaki çatlaklardan sızan kar ve yağmur sularının oluşturduğu travertenler, sarkıt-dikitler ve suların zeminde oluşturduğu gölcükleriyle bir doğa harikasıdır77. 1968

yılında Fransız bilim adamı Michel Bakalowichz tarafından keşfedilmiş ve mağaraların tıbbi araştırmasını yaparak astım hastalığı için doğal bir tedavi ortamı olduğunu belirtmiştir78.

73 Emel Çınarlı-Hakkı Mümin Ay, “Sürdürebilir Turizm Konusunda Yerel Halkın Görüşlerinin Belirlenmesi: Sille

Örneği”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Dergisi, C.21, S.2, Konya 2018, s.244.

74 İbrahim Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleri ile Konya Tarihi, Ankara 1997, s. 187. 75 Kamil Uğurlu, “Kubadabad Sarayı”, DİA, C.26, Ankara 2002, s. 299.

76 Rüçhan Arık, “Kubadabad Sarayı”, Konya Ansiklopedisi, C.6, Konya 2014, s.172.

77 Ülker Çömlek, “Tınaztepe Mağarasının Radon Seviyesinin Araştırılması”, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2010, s.21.

78 Şükrü Arslan-Aytekin Diken ,“Konya İlindeki Jeolojik Miras Alanlarından Örnekler”, I. Konya Kent Sempozyumu, 2011, s.181.

(25)

Tınaztepe Mağaraları; turizmci Hasan Çelmeli tarafından uzun yıllar süren uğraşlar sonucunda 2001 yılında Orman Bakanlığınca Köylere Hizmet Götürme Birliğine tahsis edilmiştir. 2004 yılında da Mağara Dinlenme Tesisleri yanında hizmete açılmıştır79.

B. Beyşehir Gölü

Konya-Beyşehir İlçesi’nin kuzeyinde ve Sultan Dağları ile Anamas Dağları arasındaki tektonik çukurlukta yer alan tektonik kökenli ülkemizin en doğal tatlı su gölüdür. Gölün en derin yeri 11 m’yi bulmakla beraber ortalama su derinliği 6 m civarında80 olduğu

söylenmektedir.

Beyşehir Gölü çevresi zengin bitki örtüsüne sahip bir bölgedir. Gölde 96 tanesi su içi, 254 tanesi kenarında olmak üzere toplam 350-358 bitki türü tespit edilmiştir. Ayrıca Beyşehir Gölü ve adaları kuşlar açısından son derece önemli yaşam alanlarına sahiptir. Alan birçok kuş türüne kışlama, üreme, beslenme ve dinlenme olanağı sağlamaktadır81.

C. Meke Gölü

Karapınar’ın güney doğusunda ve ilçe merkezine 8.km uzaklıktadır82. İki volkanik

ünite arasında kalan çukur alanlara suların birikmesiyle ortaya çıkmıştır.Meke Gölü çevresi 1. derecede doğal sit alanıdır. Ayrıca 260 hektarlık kısmı Tabiat Anıtı statüsünde olup, 2005 yılında 202 hektarlık bir bölümü Ramsar alanı olarak ilan edilmiştir83.

Göl çevresi geçmiş yıllarda başta adını aldığı meke kuşları olmak üzere angıt, ibibik, kaya kartalı, gibi birçok kuş türünün üreme bölgesi iken suların çekilmesi ile bu kuşların artık göle gelmemektedir84.

79 http://tinaztepemagarasi.com/magaramiz/ Erişim Tarihi:(18.12.2018).

80 Dilek Eren Mercan, “Beyşehir Gölünün Hidrodinamik Modellemesi”, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü(Yayınlanmamış Doktora Tezi), İstanbul 2006, s.56.

81 Berna Burcu Korucu Üçüncü, “ Tarihi Süreçte Beyşehir Gölü Adalarında İskân, Nüfus Ve Sosyo Ekonomik

Faaliyetler”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2014, s.24.

82 Abdüssettar Yarar, Konya ve İlçeleri, İl Kültür Turizm Müdürlüğü, Konya 2004, s.24.

83 Mutlu Yılmaz, “Karapınar Çevresinde Yeraltı Suyu Seviye Değişimlerinin Yaratmış Olduğu Çevre Sorunları”, Ankara Üniversitesi Çevrebilimleri Dergisi, S.2, Ankara 2010, s.157.

84 Fetullah Arık, “ Yok Olmakta Olan Nazar Boncuğumuz Meke Maarı”, Uluslararası Jeolojik Koruma Sempozyumu, Eylül 2010, s.31.

(26)

D. Akşehir Gölü

Akşehir ilçesinin 9 km. kuzeyinde olup denizden yüksekliği 960 m’dir. Alanı yılların yağışlarına göre değişmektedir.85. Sultan Dağları ile Emir Dağı platoları arasında kalan göl

havzası senklinal alanda buzul çağından sonra yaşanan iklim değişikliği ile eriyen buzullardan meydana gelmiştir86.

Akşehir Gölünün kapalı bir göl olması ve buharlaşmanın etkisiyle tuzlu bir özellik göstermektedir. Kıyılardan göle karışan tatlı su kaynaklarının bolluğu, kıyılarda suyun tatlılaşmasını sağlar. Tuzluluk orta kesimlerde ve kuzeydoğuda daha belirginleşmiştir87.

Akşehir ve Gölü 1992 yılında Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 1. derecede doğal sit alanı ilan edilmiştir88.

E. Yerköprü Şelalesi

Hadim İlçesi sınırları içinde kalan Yer köprü şelalesi, Göksu Vadisi içinde, Göksu nehrinin oluşturduğu doğal harikalardan biridir89. Nehrin üzerinde doğal bir köprü

bulunmaktadır. Nehrin 30 metre kadar üstündeki köprüde, kayaların dibinden çıkan suyun, nehrin tabana daldığı tünelin çıkışına üstten dökülmesiyle şelale oluşmaktadır. Dolayısıyla şelaleyi oluşturan su, nehirden değil, bu köprü üzerindeki kaynaktan gelmektedir90.

F. Susuz Güvercinlik Mağarası

Seydişehir’in 15 km. güneydoğusunda bulunan Susuz Köyü’nün yaklaşık 1 km. güneybatısında yer alır. Yüksekliği 1160 m. toplam uzunluğu 1351 m.dir. Susuz Mağarası’nın iki girişi vardır. Ana giriş vadi tabanında yer alır. Blok, moloz ve toprakla tıkanmış çamurlu

85 Fevzi Uçan, Ünitelerimizde Konya İli, Konya 1986, s.29.

86 Ali Çatal-Orhan Dengiz, “Akşehir Gölünün Akşehir Çölüne Dönüşü Süreci ve Etki Eden Faktörler”,Toprak Su Dergisi, C.4, S.1, 2015, s.20.

87https://www.aksehir.bel.tr/v2/aksehir/cografyamiz/aksehir-golu , Erişim Tarihi:(12.12.2018).

88 Muhammet Bahadır, “Akşehir Gölünde Alansal Değişimlerin Uzaktan Algılama Teknikleri ile Belirlenmesi” Marmara Coğrafya Dergisi, S.28,İstanbul 2013, s.249.

89 Yarar, Konya ve İlçeleri, s.25.

(27)

bir huni şeklindedir91.Susuz Mağarası’nın büyük boyutlarda olması, çok güzel traverten

oluşlarının, su ve göllerin bulunması, mağarayı çok güzel ve çekici kılmaktadır92.

IV. TARİHİ YAPILAR A. Sırçalı Müzesi

Sırçalı Medrese, Gazi Alemşah Mahallesinin en eski tarihi yapılarından biridir. Bu tarihi medrese Selçuklu Hükümdarı II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Bedrettin Muslih tarafından fıkıh ilimleri medresesi olarak inşa ettirilmiştir. Firuze renkli çinilerinden dolayı Sırçalı medrese olarak tanınmıştır93.

Sırçalı Medrese doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı, açık avlulu, avlusu üç yönden revaklı, iki eyvanlı ve iki katlı bir yapıdır. Doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı avluyu kuzey ve güneyinde simetrik dizilen dörderden sekiz, batıda eksende ana eyvan ile bitişiğinde kare planlı ve kubbeli dershane odaları, doğuda eksende giriş eyvanı ile bitişiğindeki ikişer mekân kuşatır. Giriş eyvanına açılan kuzeyine bitişik çift katlı mekân Bedreddin Muslih Türbesi olarak yapılmıştır94.

B. İnce Minareli Medrese

İnce Minareli Medrese Alaaddin Tepesinin batısında Beyhekim Mahallesinde bulunmaktadır. Alaaddin Cami ve Beyhekim Mescidi ile Karatay Medresesine iki yüz metre kadar mesafede yer almaktadır95.

1260–1265 yılları arasında Sultan II. İzzeddin Keykavus Döneminde vezir Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından Mimar Kelûk bin Abdullah’a yaptırılmıştır. Medresenin cepheleri asimetrik bir düzendedir. Cepheler, taşıntılı taç kapı dışında tezyinat açısından sadedir96. 1876

91 http://yigm.kulturturizm.gov.tr/TR-10389/susuz-guvercinlik-magarasi---konya.html, Erişim

Tarihi:(22.12.2018).

92 http://www.ktbyatirimisletmeler.gov.tr/TR-10389/susuz-guvercinlik-magarasi---konya.html, Erişim

Tarihi:(22.12.2018).

93 A.Sefa Odabaşı, 20.Yüzyıl Başlarında Konya’nın Görünümü, Konya 1998, s.42.

94 Nermin Şaman Doğan, “Konyalı Sırçalı/Muslihiye Medresesi Taç kapı Bezemeleri”, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, C.12, S.12, Bahar 2010, s.131.

95 Yaşar Erdemir, İnce Minareli Medrese, Konya 2009, s. 86.

96Hamdi Uzunharman,“İnce Minareli Medrese’nin Taç Kapısındaki Kitabelerin Hat Sanatı Açısından

Değerlendirilmesi”, Hitit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Çorum

(28)

ve 1899 yıllarında tamir gördüğü bilinen medrese son yıllarda yeniden elden geçirilmiş olup bugün Taş ve Ahşap Eserleri Müzesi olarak kullanılmaktadır97.

C. Karatay Müzesi

Türk-İslam mimarisinde bir gelenek olarak inşa edilen eserlere genellikle o eseri vakfeden kişinin adı verilmiştir. Karatay Medresesine de adını Türkiye Selçuklu Devleti'nin en önemli devlet adamlarından biri olan Emir Celâleddin Karatay vermiştir98.

Alaaddin Tepesi'nin kuzeyinde kale kapılarından Ayaz Kapısına uzanan yönde bulunan Medresenin doğusunda, Celâleddin Karatay'ın kardeşi Kemaleddin Rumtaş tarafından yaptırılmış olan Küçük Karatay (Kemaliye Medresesi) yer almaktadır99.

Plan olarak orta avlunun örtülmesiyle şekil kazanan ve kendine özgü bir gelişme izleyen medrese tipleri arasında yer alır. En üstteki enli kitabe Selçuklu sülüsüyle inşa tarihini ve Karatay'ın ismini vermektedir. Bunun altındaki yüzey, sivri kemeri kuşatan iri düğümler yapan bir geometrik örgü ve üç kabara ile dolgulanmıştır100.

D. Atatürk Evi Müzesi

1912 yılında Atatürk Caddesi üzerinde yapılan iki katlı tarihi bina, kesme, moloz taş ve tuğladan yapılmıştır. 1923 yılında hazine adına tescil edilen ev Vali Konağı olarak kullanılmış, Atatürk'ün Konya'ya gelişlerinde de kendisine tahsis edilmiştir101.

Ev Milli Eğitim Bakanlığı’na devir işleminin ardından komple bakımdan geçirilmiştir.17 Aralık 1964 tarihinde Atatürk evi –Kültür Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Müzenin düzenlenmesinde yapının ev olarak kullanılma özelliği göz önünde tutulmuş vitrinlerde, Atatürk’ün şahsi eşyaları sergilenirken, panolarda Konya’nın ve Konyalı’nın İstiklal Savaşı’ndaki yeri, fotoğraf ve belgelerle anlatılmaya çalışılmıştır102.

97 Doğan Yavaş –Ahmet Vefa Çobanoğlu, “İnce Minareli Medrese”, DİA, C.22, İstanbul 2000, s.270.

98Zehra Odabaşı, “Karatay Medresesi’nin Biçimlendirilmesi ve Mimari Anlam Boyutu”,Usad, S.5,Güz 2016, s.256. 99 Odabaşı, “Karatay Medresesi”, s.256.

100 Selçuk Mülayim, “Karatay Medresesi”, DİA, C.24, İstanbul 2001, s. 475.

101 http://www.kultur.gov.tr/TR-96379/konya---ataturk-muzesi.html, Erişim Tarihi: (15.03.2019).

(29)

E. Etnografya Müzesi

Sâhibata Caddesi üzerinde bulunan iki katlı betonarme bir yapıda hizmet vermekte olup teşhir salonu zemin katta yer almaktadır. 6 Aralık 1975’te Konya Etnografya Müzesi adıyla ziyarete açılmıştır103.

Müzede, para, saat ve tütün keseleri, oyalar, çorap, eldivenler, kumaşlar, giysiler ve süs eşyaları, halı, kilim, cam ve porselen eşyalar, anahtar ile yakın zamanlara ait silahlar sergilenmektedir104.

F. Sahib Ata Külliyesi

Larende Caddesi üzerinde yer alan külliyenin inşasına önce 656 H./1258 M. yılında caminin yapımı ile başlanmış ve bu inşa 682 H./1283 M. de türbenin yenilenmesi ile105

bitirilmiştir. Külliyenin banisi kitabelerde adı geçen Selçuklu vezirlerinden Sahib Ata Fahreddin Ali’dir. Taç kapısının iki yanında birer sebili bulunan cami, kıble duvarının arkasında yer alan türbe ve hankahla çifte hamamdan meydana gelmektedir106.

Bunların dışında Seyyid Harun Veli, Ebu Said Muhammed Hadimi Türbesi, Kilistra, İvriz Kaya Anıtı, Nasrettin Hoca Türbesi, Emir Nurettin Türbesi, Tac-ül Vezir Türbesi, Tavus Baba Cami, Ereğli Ulu Cami de diğer turizm değerlerindendir.

103 Haşim Karpuz ,“Konya Etnografya Müzesi”, DİA, C.26, Ankara 2002, s.193.

104 Hasan Hüseyin İçli, “Dünden Bugüne Konya”, Yakındoğu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi (Mezuniyet

Çalışması), Kıbrıs 2001, s.14.

105 Kenan Doğan, “Sahip Ata Külliyesi ve Vakıf Müzesi”, Vakıflar Dergisi, S.38, Aralık 2012, s.175. 106 Sevgi Parlak, “Sahib Ata Külliyesi”, DİA, C.35, İstanbul 2008, s.516.

(30)

V.EL SANATLARI A. Keçecilik

Keçe, tiftik keçisi, koyun, tavşan, deve ve lama gibi hayvanların yünlerinin su, sabun ve ısı yardımıyla oluşturulan alkali bir ortamda liflerin birbiri arasına girmesi ile elde edilmektedir107. Konya da keçe yapımında kullanılan temel hammadde yün elyafı olmakla

birlikte bazı yörede bulunan aşiret ve yörük obalarından sağlanan eşitli vasıftaki elyaflar da keçe için kullanılmaktadır108.

Keçecilik Selçuklu Türkleri yolu ile Orta Asya’dan Anadolu’ya gelmiş, merkezi Konya olmuş ve burada şöhret yapmıştır. Konya’daki Selçuklu Dönemi hamamlarında keçelerin pişirildiği özel bir bölüm bulunmaktadır109.

Konya’da bulunan Mevlana, Etnografya ve Koyunoğlu Müzelerinde incelemelerde bulunulmuş olup müzelerin depolarında bulunan keçe ürünler tespit edilmiştir. Bu çalışmalar sonucunda; Mevlâna Müzesi’nde işlemeli keçe seccadeler, sanduka sikkeleri, destarlı ve destarsız sikkelerle bir adet işlemeli serpuş sergilendiği görülmüştür110. Konya Etnografya

Müzesi deposunda on üç adet çeşitli iğne teknikleri ile bezemeli işlemeli keçe seccade, iki adet bebek kundağı, bir adet tepme keçe seccade bulunmaktadır. Koyunoğlu Müzesi deposunda da iki adet keçe çizme olduğu görülmüştür111.

Konya’da keçecilik eskiden bir meslek grubu iken şimdilerde sayılı ustalar tarafından devam ettirilmektedir. 1953 yılında Konya’da doğmuş olan ve dede mesleğini devam ettiren Mehmet Girgiç, yurtiçi ve yurtdışında pek çok sergi açmıştır112.

B. Kaşıkçılık

Anadolu Selçukluları zamanında kaşıkçılık bir el sanatı haline getirilmiştir. Konya kaşıklarının ağız tarafları motiflerle ve sapları yazılarla süslüdür. Daha çok şimşir, gürgen ve armut gibi sağlam ağaçlardan yapılmaktadır.

107 Deniz Çeliker, “Geçmişten Günümüze Türklerde Keçecilik ve Keçe Yapımında Teknikler”, Art-e Sanat Dergisi,

C.4, S.8, Kasım 2011, s.1.

108 Mustafa Kazar, “Günümüz Konya Yöresi Geleneksel Keçe Yapımı”, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi),İstanbul 2001, s.22.

109 H.Nurgül Begiç, “Konya Müzelerinde Bulunan Keçe Ürün Örnekleri”, İdil Dergisi, C.4, S.15, 2015, s. 159. 110 Begiç, “Keçe Ürün Örnekleri”, s. 159.

111 Begiç, “Keçe Ürün Örnekleri”, s. 159.

112 Yeliz Pekerşen-İsmail Çalık, “Konyada Keçecilik Geleneğinin Somut Olmayan Kültürel Miras Açısından

(31)

Kaşıklar tek parça halinde boyandıktan sonra üzerlerine sır geçirilir. Sırlanan kaşıklar kuruduktan sonra satışa çıkarılır. Konya kaşıklarının saplarına yazılmış olan manilerden biri:

Havadaki ışıklar

Sabırsızdır âşıklar

Pilav ve zerdeyi

Bekler tahta kaşıklar113.

C. Halıcılık

Dokuma üslubu, tekniği, yanışların anlamları, simgeleri, boya ve renkleri ile geleneği olan Türk halıları üretildikleri dönemin teknik, ekonomik, sanatsal ve estetik değerlerini yansıtmışlardır. Selçuklular döneminde Anadolu’ya yerleşen Türkmenler, Konya ve çevresinde yüzyıllardır el dokumacılığının eşsiz örneklerini vermişlerdir. Dolayısıyla Konya ortaçağdan başlayarak bu güne kadar el dokumalarıyla Türk sanatında önemli bir yer tutmaktadır114.

Türkiye’deki halıcılığı kimi bilim ve sanat adamları üç grupta toplamaktadırlar. Birinci gruba; Hereke, Sivas, Kayseri, Isparta gibi şehirlerde dokunan halılar girmektedir. Bu grupta belirtilen halıların çoğunluğunda desen XVII. yüzyıl Osmanlı saray halılarının desen karakterine benzer natüralist yaprak, çiçek motiflerinden oluşmaktadır115 . İkinci grupta yörük

dokumaları olarak da tanımlanan, hayvan yetiştiriciliği ile uğraşan toplulukların kendi ihtiyaçları için üretimleri vardır. Üçüncü gruba ise Yahyalı, Ayvacık, Ezine, Milas, Kula, Döşemealtı gibi yörelerin halıları dâhil edilebilir. Konya dokumacılığı, bu gruplandırmada üçüncü gruba girmektedir116.

D.Tüfekçilik

Konya’nın Huğlu ve Üzümlü kasabaları adını dünyaya duyurmuş, el yapımı av tüfekleri ile ünlenmişlerdir. Eski çifte veya süperpoze tipinde yapılan av tüfeklerinin kabza ve

113 Fevzi Uçan, Ünitelerimizde Konya İli, Konya 1986, s. 48.

114 Ahmet Aytaç, “Selçukludan Günümüze Konyada Halıcılık Örneğinde Bir Selçuklu Halısında Renk Analizi”, Usad, S.5, Güz 2016, s.228.

115 Ahmet Aytaç, “Osmanlı Döneminden Günümüze Konya’da Halıcılık”, Tarihin Peşinde Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, S.16, Ekim 2016, s. 19.

(32)

tetik tertibatının bulunduğu kısımlara av hayvanları motifleri işlenmektedir. Üzerlerine yapılan pirinç ve kaplama motifleri ile dikkati çeken av tüfekleri yurt içi ve yurtdışı piyasalarına sunulmaktadır117.

VI. GİYİM KÜLTÜRÜ

A.Kadın Kıyafetleri

Konya çok geniş bir tarihi devre sahne olması ve tarihi kalıntılarıyla bir hayli özellik taşımasının yanısıra giysi yönünden de çok zengin bir görünüm sergilemiştir118. Konyada çok

eskiden beri devam eden bir geleneğe göre kıyafetler kişilik ve ev içi olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır119.

Konya kadının ev içi kıyafeti bugün dahi birçok yerli ailelerde kullanılan başta çember olup vücudun üst kısmını işlik belden aşağı kısmını şalvar dediğimiz giyim şekli oluşturmaktadır. Konyada evli kadınlar dışarı kıyafetlerinde daima başlarına fes giymişlerdir120. Konya kadınları Sille ve Kütahya kadınlarının giydikleri uzun boy fes

giymemişlerdir. Fes giyen kadının saçları düzgün örgülü olup, altın ile süslenmiştir. Feslerin kirlenmemesi için fesin altına devetüyü rengi veya kırmızı renk çuhadan yapılmış adına Kellopoş denilen kenarlıksız bir takke takmışlardır121.

Beden kısmı giyiminde entari giymişlerdir. Giyilen entari peşli ve peşsiz entari olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Yakasız bel kısma kadar etekleri uzayan yaka kısımdan bele kadar çaprazvari ön kısmı tamamen düğmelerle kapalı kolları bileklere kadar uzun işlik ve belden topuklara kadar inen ve bel kısmı uçkur ile bağlanan vücudun bütün hatlarını içerisinde kaybeden bir çeşit bol pantolon olan şalvar giyinmişlerdir122.

Kumaşlar yazın basma renkli, ince keten kışın ise koyu renklerin hakim olduğu pazen kadife ve yünlü kumaşlar olmuştur. Kadınlar ayaklarında kış mevsiminde bir çeşit yaylı demirli adına kalloş denilen lastik mest üzerine kalloş kundura veya aynı mest üzerine arka

117 Murat Gümüş-Mete Sezgin-Abdurrahman Dinç, “Konya Turizminin Çeşitlendirilmesine Yönelik Eko Turizm

Eylem Planı Projesi” T.C. Orman Ve Su İşleri Bakanlığı 8.Bölge Müdürlüğü Konya Şube Müdürlüğü, 2012, s. 26.

118 Şerife Küçükosmanoğlu-Saadet Bedük, “Konya Folkloru İçinde Geleneksel Türk Kadın Giysileri”, Milli Mücadeleden Günümüze Konya(1915-1965), C.1, Konya 1999, s.317.

119H.Saadet Bedük-Mücella Özkan, “Karatay İlçesi Geleneksel Kadın Giyim Kuşam Kültürü”, Karatay Tarih Kültür Sanat II, Karatay Belediyesi Yayınları, Konya 2012, s.1136.

120 Selçuk Es, “Eski Konya Kıyafetleri”, Şehir Postası, No:1076, 1Eylül 1965, s. 2. 121 Es, “Eski Konya Kıyafetleri”, s. 2.

(33)

kısmı açık pabuç denilen ayakkabı giymişlerdir. Kış yaz giydikleri yün çorapların ipliklerini kendileri eğirip hazırlar ve çeşitli renk ve desenlerde örerlerdi123.

B.Erkek Kıyafetleri

Konya erkek kıyafetlerini ulema kıyafeti, delikanlı ve esnaf kıyafeti olmak üzere üç kısma ayıran Selçuk Es, konuyu şu şekilde değerlendirir:

Ulema kıyafetinde, başta koyu kırmızı püsküllü veya püskülsüz fes bulunurdu. Fesin

veya külahın üzerine dört metre uzunlukta beyaz tülbent sarık sararlardı. Sarığın ucu yan tarafa sıkıştırılmak suretiyle son bulurdu. Don gömlekten ibaret ulema kısmı iç çamaşırlık üzerine üç peşli içi astarlı entari giyerlerdi. Entarinin vücutta düzgün durması için bele şal kuşak sarılırdı124.

Yakası düz omuzlardan topuk üstlere kadar inen bir çeşit pardesü olan abdestlik giyerlerdi. Hırka ulema sınıfının ev kıyafetlerinden sayılırdı. Bunlardan en önemlisi Şam hırkası olup hacıya gidenler dönüşlerinde hediye getirirlerdi. Cübbeler kaşmir kumaştan yapılırdı125.

Delikanlı kıyafetinde, başta çuhadan veya yünden yapılmış narçiçeği renginde fes

giyilirdi. Sırtta kollu ve kol ağızlarıyla yakaları ilikli göğüs çaprazvari düğümlenmiş veya beş parmak meydaniden yapılmış işlik giyinilirdi. Bele kuşak ve silahlık kuşanılırdı. Kuşak arasına silahlık takılırdı. Silahlığın uçları kuşak arasından görülürdü126.

Şalvarın parçaları topuğa kadar uzun olmayıp diz kapaklarından bir karış veya dört parmak aşağı uzanırdı. Delikanlıların kullandığı mendile evre denirdi. Çevrelerin uçları işlemeli olup kuşak arasından veya cep kenarlarından işlemeleri görünecek şekilde sokulurdu127.

123 Selçuk Es, “Eski Konya Kıyafetleri”, Şehir Postası, No:1078, 3Eylül 1965, s. 2. 124 Selçuk Es, “Eski Konya Kıyafetleri”, Şehir Postası, No:1079, 4Eylül 1965, s. 2. 125 Selçuk Es, “Eski Konya Kıyafetleri”, Şehir Postası, No:1080, 6 Eylül 1965, s.2. 126 Selçuk Es, “Eski Konya Kıyafetleri”, Şehir Postası, No.1081, 7 Eylül 1965, s. 2. 127 Selçuk Es, “Eski Konya Kıyafetleri”, Şehir Postası, No. 1082, 8 Eylül 1965, s.2.

(34)

Esnaf sınıfında, okuryazar kimseler fes üzerine beyaz tülbentten hafiften sarık sarardı.

Giyim konusunda işlik, şalvar giyerler, fakat koyu renk sade kumaşları tercih ederlerdi. Kürk süs için değil ihtiyaç için giyilirdi. Kürk yunları kırmızı aşı boyası ile boyanırdı128.

128 Es, “Eski Konya Kıyafetleri”, s.2.

Referanslar

Benzer Belgeler

2007 yılı verilerine göre I.OSB’de 150, Konya Organize Sanayi Bölgesi’nde ise 274 adet firma faaliyet göstermektedir (Tablo 5).. I.Organize Sanayi Bölgesi'nde yaklaşık

Selçuk Üniversitesinin Konya şehrine sağladığı sosyal-kültürel katkıya ilişkin aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri Tablo 4,1’de incelendiğinde “Selçuk

“Beyşehir ilçesi imar planında, Pratik Sanat Okulu Sağlık ocağı, Kapalı Spor Salonu, Futbol sahası, Zirai Donatım Kurumu Tesisleri’nin halen göl kenarında ve

Birinci satırdan sonraki satırlar soldan 0.4 cm (tercihen) girintili yazılmalıdır. 8) Görsel nesnelerin (tablo, şekil, resim, fotoğraf) başlıkların görsel nesnenin

Yazılı ve Arkeolojik Belgeler Işığında Urartu Krallığı’xxnın Yıkılış Süreci, Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma

Ayrıca dış kapağın sırtına soldan başlamak üzere, öğrencinin adı soyadı, tezin adı, programın adı (Yüksek Lisans veya Doktora), programı, en sağa ise

ISASOR 2018 Uluslararası Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Sempozyumu (Özet Bildiri/Sözlü Sunum)(Yayın No:4307195). YILDIRIM YUSUF,AKOVA ORHAN,BAYRAM

FATMA NUR ERDAL edebiyat AİLE DANIŞMANLIĞI VE EĞİTİMİ AİLE DANIŞMANLIĞI VE EĞİTİMİ KADINLARIN KİŞİLİK ÖZELLİKLERİNİN AŞKA DAİR TUTUMLARI ÜZERİNE ETKİSİ: