• Sonuç bulunamadı

Süleyman Nazif

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Süleyman Nazif"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Süleyman

Nazif

Süleyman Nazif daima taşmağa mühey­ ya, hatta daima coşgun bir ruha malik bir üstadı edepti.

Nazif in ruhunu zahiren sürmüş gözü­ ken fakat için için kaynayıp birden deh­ şetli feveranlarla parlayan coşan, taşan bir volkana benzetebiliriz. Yaradılışından coşgun ve sanat’kâr bir ruha

malik olan Nazifin kalbi daima büyük hislerle ve dimağı yüksek fikirlerle dolu idi. Onun tine­

rinde durmadan kaynayan bu

hislerle fikirler her hangi bir

zamanda birden coşar, lavlar

gibi etrafına taşardı.

Diyebilirim ki vatanı için

yazdığı o ateşin yazılar bu lavların kelime ve cümle haline gelmiş bir şekildir.

Süleyman Nazif her şeyden ziyade vatanını severdi. Her şeyin fevkinde vatanını ve vatandaşlarını

tutar, onlara karşı elinden gelen hiç bir hizmeti esirgemezdi. Bü­ tün hayatı müddetince hiç bir menfaate, hırsa alet olmayan ka­ lemi vatanının hizmetine daima

amade tutardı. Vatanına karşı

bu aşkından kendisine vatan

perver dediğimiz kadar vatan

perest de dersek bu hem doğru

bem de onun ruhunun mem­

nun edecek bir tevcih olur.

Vatan muhabbeti onca bir dindi ve vatanına adeta tapınırdı. Kurulduğu gün­ den beri memleketin oğradığı her felâket her musibet Nazif te bir aksi te’sir ve derin ve derin bir teessür hasıl etmişdir. Her­ kesin unuttuğu mazinin derinliklerine göm ­ düğü felâketlere daha yeni maruz kaliyor-

12

muş gibi müteessir olur, sonra, coşduğu

zamanlar, bu geçmiş felâketleri unutan­

ların gözlerine haykırır, yazar, yazardı. Memleketin en korkunç devirlerinde felâket zemanlarında, herkes, bir köşeye sinip, kendi başile oğraşırken, Nazif sırf ruhundan aldığı kuvvetle etrafındaki tehli­ keleri hiç sayarak ortaya atılır âteşin makaleler, hitabelerle va­ tandaşlarını daldıkları kara ha- i yallerden kurtarmaya ruhlarına heyecan kalplerine ümit vermeye uğraşırdı.

Nazifin vatanperverliği coşdu­ ğu zamanlarda kendisine oderece

kuvvet ve cesaret verirdiki 31

mart vakasında mizancı müver­ rih Murat bey merhuma yazdığı

açık mektuptan sonra sanki

gayet tabii bir iş yapmış gibi çıkıp köprü üstünde dolaşmıştı. İşgalde düşman orduları ancak bir mütarekeden sonra İstanbula girebilmişlerken hakiki birer fatih gibi ihtişam ve debdebe ve deb­ debe ileşehre çıkıpdolaşırlar ve bütün Beyoğlunun malûm olan bir kısım halkı tarafından alkışla­ nırlarken Nazif gene hiç çekin- meşhur “ Kara gün,, makalesini yazmıştı. A z daha fransız baş­ kumandanı mahut Franche tara­ fından Nazifin kurşuna dizilmesini

emir ve talebe karar saik

olan bu makale, şehrin üstüne çöken

musibet bulutları arasında bulunan zavallı

İstanbulluların biraz yüzünü güldürmüş

kalplerini ferahlatmıştı.

Nihayet Nazifin bu zaman zaman parla­ yan vatanperverliği “Pierre Loti„ gününde coşmuş ve kendini şerefli bir felâkete uğ­ ratarak Maltaya kadar sürdürmüştü.

Süleyman Nazif 22 yaşında iken

(2)

Vatanından sonra sevdiği, uğraştığı şey iebiyat ve matbuattı, kendisi edebiyatı :dide nesline mensuptu. Fakat edebiyatı :didede esaslı faaliyet göstereceği zaman- rda Abdülhamidin menfi bir mektupcısı arak Bursada on bir sene ikamet etmişti, azif, Bursanın sakin muhitinde körlene- ;ği zannedilirken o büsbütün ilerlemiş inçleşmiş ve tecellisinden daima ümit var - larak beklediği bir devr için hazırlanmıştı, ı derecedeki hemen bütün arkadaşlarının jstukları veya yeni denecek bir şey gös- îremedikleri bir devirde o söylemiye baş- ıdı. Ve ölüm o volkanı şöndürünceye kadar iç susmadan söyledi ve daima güzel söy- îdi.

Süleyman Nazif her vadide ve her ıevzuda yazılar yazardı. Nesirleri, şiirleri. ;nkitleri, Siyasî İçtimaî, terihî makaleleri atta tercümeleri bile vardı.

Nazifin bıraktığı eserler pek çoktur. Iaalesef, kitap şeklinde çıkan bir takım üçük risalelerinden başka, hepsi dağınık- r. Ufak bir gayret sarfedilip muhtelif ıecmua ve gazetelerdeki makaleleri top- nacak ve eş’arı bir mecmua halinde neş- îdilecek olsa, edebiyatımıza kıymetli bir ser hediye edilmiş olur.

Nazif son günlerinde bile yazdığı yazı- rda daha yeni muharrirliğe başlayan bir encin ateşin ve çalışkan halini gösterirdi, on zamanlarında Ziya paşanın eserlerini tkik ediyor ve “Ziya paşa divanı,, hazır- yordu. Yazık ki ecel edebiyata edeceği ı son hizmetini çok gördü; eser bitme- :n muharrir söndü.

Nazif ilk zamanlarında “ İbrahim Cehdi,, tmı müstearını kullanırdı. İlk yazılarile n yazıları arasında pek bariz farklar .rdır.

Süleyman Nazifin nazımda nesrindeki :mal ve kuvvet yoktur, bununla beraber alta menfasında yazdığı “Son nefesimle ısbıhal,, “Daıssıla,. gibi şiirleri hakîki bir itan aşkı destanıdırlar.

Abdullah Cevdet bey bir salnamede

Süleyman Nazif Bursada mektupçu iken (hüriyetin ilanından 1 ay evvel.)

Süleyman Nazifin şiirlerinden bahsederken şunları süyler:

“ Manzumelerinin hemen hiç biri yok- turki şebap kelimesi “birkere bile olsun

kullanılmış bulunmasın. Bundan istidlâl

“ ederimki ona ilâhı olan ancak şebaptır, ebedi gençliktir. “ Ebediyetin saçları ağarsa,, Nazifin aşk şababı bana ve tüvana,, kala­ caktır.

Merhumun nesrine gelinde her zaman ağır ve şiddetli mevzular seçdiği görülür.

Makalelerindeki cümleleri teşkil etmek

için o şekilde kelimeler arar bulur ve sı- ralardi ki okunduğu zaman bir cümle kar­ şısında değil sanki İlâhi bir el ile birbirine kenetlenmiş, mühim kaya parçaları zanno- lunurdu.

Fikirleri teksif etmesini birini diğerin­ den gayet vazih şekilde ayırmasını pek güzel biliridi. Üslûbu eski idi fakat şahsiyeti o üslûba bambaşka bir kıymet vermiş daha ilk bakışta zamanında yetişen birçok mu­ harrirlere faikiyetini derhal göstermişti.

Süleyman Nazif Diyanbekir eşrafından “Miratüliber,, ve "Mizanül edep,, müellifi

(3)

S. Nazif Basra valisi iken

müverrih ve edip Sait paşanın mahdumudur. 1868 de Diyarıbekirde doğmuş (3 kânunusa­ ni 1927) deîstanbulda vefat etmiştir. Hiçbir mektebe devam etmediği halde hususî tah­ silde başlıbaşına bir mektep haline gelmişti. 1897 de Abdülhamit Bursada mektupçu­ lukla ikamete memur etti. Onbir sene sü­ ren bu mecburî memuriyet hayatından sonra meşrutiyette Îstanbula avdet etti. Bir müddet yalnız makale neşrile meşgul oldu sonra Ebüzziya merhumun çıkardığı Tasviri efkâra her gün bir yeni mevzuda olmak üzere yüzkadar makale yazmıştır ki yine her biri bir şaheserdir. 1

Bilahire sırasıle Kastamoni, Trabzon, Musul, Bağdat ve Basra valiliklerinde bu­ lundu. Son memuriyetinden îstanbula av­ detinde yine “Tasviri efkâra,, makaleler yazmağa başladı. Fakat az bir müddet sonra Tasvirden ayrılıp bir köşeye çekildi. Muhtelif gazetelere yazı yazmakla vakit geçirdi. Bu hali 1920 ye kadar devam etti. Fakat bu tarihte “Pierre Loti„ ğünü teza­ hüratında ki şiddetli ve coşgun hitabesin­ den sonra Malta menfileri arasına katıldı.

14

Maltada bir kaç sene kadar^kaldıktan sonra îstanbula döndü ve son gününe kadar mecmua ve gazetelere makaleler yazmakla meşgul oldu.

Nazif kendisi gibi bir vatanperverden beklenecek derecede cesurdu. Doğrulu­ ğuna kanaat getirdiği her fikri hiç bir ihtimalden çekinmeden şahsî menfaatini aklına getirmeden yazar, haykırır, müdafaa

ederdi. Muntazam bir tahsil görmemiş

olduğu halde meşgul olduğu bahisleri pek derin öğrenir ve daima daha fazla malûmat edinmeğe çalışırdı. Eski edebiyatın bütün

inceliklerini, uslup ve lisan kaidelerini,

lisanın ananelerini pek güzel bilirdi. Arap ve Acem lisanına vukufu derindi.

Nazif in edebiyattaki yüksekliğine, va­ tanperverlikteki delice cesaretine rağmen kendisinden ümit edilmiyecek hareketlerde de bulunurdu. Merhumun bu halini ifrat ve tefrite olan meyline hamletmek lâzım gelir. Meselâ: Nazif birisi hakkında makale yazdığı zaman onu göklere kadar yüksel­ tir, meth ede ede başına yıldızlardan taçlar giydirir veya zem eder hemde o şekilde zem ederdi kijmezmumunu yedi kat yerin dibine batırır, eler tutar yerini bırakmaz­

dı. Bunaj .diğer şbir misal da ’ Nazifin

gerek İçtimaî gerek siyasî muayyen bir gayesi, sabit bir mefkûresi olmamasıdır. Ondan dolayıdır ki Nazifin âsarı parça parça alındığı vakit çok kıymetli görünür, fakat hepsi bir araya toplanıpta bir “kül­ liyatı âsar„ vücude getirilirse yetişen ve yetişecek nesiller bu külliyattan Türk ede­ biyatı Türk tarihi edebiyatı noktai naza­ rından istifade edebilir, fakat bir gayeye doğru götürecek belki bir fikir bulamaz.

Buna misal olarak Nazifin ,4Bursada iken Namuk Kemal’e isnad ettiği (İttaha- dı îslâmcılık) mesleğini tenkiden Ebüzziya merhuma yazdığı uzun mektup gösterile­ bilir. Nazif bu mektupta ittihadı Islâm fik­ rinin boşluğunu- ileri sürerek Namuk K e ­ mal merhumu muahaza etmektedir. H al­

(4)

(Balkan harbi) zuhur edipte malûm olan fecayie uğradığımız tarihlerde Rumelili Türk ve müslümanlar Balkan devletlerinin zul­ münden fevç fevç firar ederek İstanbula iltica eyledikleri zamanda Nazifin bilâkis “İttihadı İslâm,, fikrini tervicen makaleler yazdığı görülmüştür.

“Kara gün,, makalesile, “Pierre Loti„ gününde söylediği hitabesile, “ahfadının en son doğacak ferdine bir tuhfei iman,, gön­ deren “hasbıhallerim,, i ile daha iyi tanıdı­ ğımız ve daha çok sevdiğimiz Nazfin, bu gün bizim ifrat ve tefrite mağlûbiyete de­ diğimiz hareketlerde bulunmasına sebep

yine hiç şüphesiz vatan muhabbet ve

doğruluk aşkı idi... Onun böyle olmasında devrinin çok tesiri vardı- Dünyada teşek­ kül etmiş devletlerin en büyüklerinden birio lmuş olan vatanın, seneler ve haftalar zarfında, küçüldüğünü gördükçe “ Batarya,, ğe açtığı ateşi kâfi görmüyor şahlanan kır­ bacının kütleleri hareket ettiremiyeceğin- den şüpheleniyor; dört taraftan kıvrılan halının merkezde ki elmaya yaklaştığını

hissediyor, mukaddesata istinat etmeği

düşünüyordu. Bütün müslümanları ittihada davet ediyordu. O, “İttihadı İslam,, ı son­ raları belki bunun için iltizam etmiştir..,

Eşine tesadüf edilmiyen şahane uslu-bile vatan mefhumu uğruna yarattığı abi­ delerle herkesin hatta muarızlarının bile hürmet hislerini celbetmiye muaf fak olmuş tu. Ve:

R u h u m b e n im o ld u k ç a b u im an la b e ra b e r Ü c y ü z se n e, d ö r t y ü z se n e , b e ş y ü z s e n e

b e k le r..

diyen o üslup şahının her gün irfan

hamulesi atan mütebahhir bir üstat

için daha pek genç sayılan bir yaşta - elli sekiz yaşında - biz faniler arasından çekil­ mesi, gözlerini ebediyen yumması, sevgili vatanı için telâf-isi kabil olmayan bir ziya oldu.

* -£- *

Vukuatın aşhin dalgalarına ellisekiz sene göğüs gerdikten sonra vatanın bağrından koparak tarihin enginliklerine karışan

Sü-T

a g i iri

İS m

ıs

5 İ k i k u t s î t ü r b e s a n k i e n g in , y e ş il g ö z le ri, S a ç la r ın ı ö p ü y o r d u sa rh o ş O le m p rü zg â rı. I C o ş k u n r u h u t e s k in e d e n b ir d e v a d ır sö z le ri, P a r t e n o n ’d a b u h u r d a n la r a te ş le d i n a zarı. B u g e c e d e g ö n lü m ç o şm u ş id e a li a r ıy o r ., B e n liğ in d e b ir v o lk a n v a r d e r in k r a t e r a ç ıy o r, H a s re tim in a le v ile a sırla rı ta rıy o r.

G ü z e lliğ i b u lm a k iç in u za k ra la k a ç ıy o r. M e r m e r s ü t ü n e tr a fın d a k ız ıl r u h u m d o la ş tı. Ç ıp la k V e n ü s m a b u d u n u n a y a ğ ın a k a p a n d ı, K ız g ın la v la k a p lıy a r a k e m e lin e u la ş tı, H ic ra n a te ş ile b ir d e n A f r o d i t ’t e c a n la n d ı. Mehmet Vedat Tj¡V

ıLvkmam

iç t e n b ir s e v in ç le y in e ç e v ir d in S iy a h g ö z le r in i esm e r ç e h r e n i D u d a k la r ın la b ir a h e n k g e tir d in S o n r a ç e k in e r e k e ğ d in b e r e n i. K o rk m a m g ü l, te b e s s ü m e t k a lb im k a tı, Y e ş i l , k a h v e r e n g i, e lâ g ö z le r in H e p s in d e n h a y a lim g e ç ti h e r b a tı Y a k a m a z r u h u m u h a ssa s sö z le rin . O sm a n beg Sait Şevket

leyman Nazife İstanbul şehrinin yaptırıdığı mezara yazılmak üzere Faik Âli Beyin söyle­ diği şu iki mısraı - ki merhum üstadın ru­ hunu ve üslûbunu temamile ifade ediyor - makalemin sonunda tekrar etmeyi münasip görüyorum:

Ş im ş e k m ü re k k e p o lm a lıd ır y ıld ır ım k a le m T a s v i r iç in k ita b e i s e n k i m ezarın ı!.

Yeşilköy 1-2-932

Ziyad Talha

15

Referanslar

Benzer Belgeler

CP ihlalinin s›nan- mas› için B-mezonlar› üzerinde du- rulmas›n›n nedeni, bunlar›n dedek- törlerde görece daha iyi izlenebilme- leri ve eflitsizli¤in belirlenebilece¤i

Bu çalışmada, uzaktan eğitim alanında önde gelen sekiz dergi (Internet &Higher Education, American Journal of Distance Education, Inter- national Review of Research in

Memleketin \6n eski ve kültürlü spor kulübü olan Galatasaraym b'r numaralı âzası, Türk Amatör spor Teşkilâtının kurucusu Ali Sami Yen'in anî ölümü

Doğal Coğrafya Bölgeleri, paleocoğrafya, yeryüzü şekilleri, iklim, hidrografya, toprak, bitki örtüsü, zoocoğrafya, biyocoğrafya, biyom, ekolojik ve doğal afet

[r]

Sıdıka Hanım, Hayrünisa Hanım, Pertev Naili, Abdurrahman Naili, Muhtar Can ve Müeyyet Boratav.. "Zeki Velidi'nin talebesi olmakla iftihar ediyoruz" ifadesinin geçtiği

The rearrangement of mitochondrial DNA in luteinized granulosa cells was determined in order to evaluate the fertilization capacity of oocytes and

En tout cas, les qualités artistiques et professionnelles dont l'architecte Vasfi Egeli et ses collaborateurs viennent de nous donner la preuve à la Mosquée de