• Sonuç bulunamadı

Tuna'dan Batı'ya için

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tuna'dan Batı'ya için"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

«Tunadan Batıya» için

7 7 - $ > l p V '3

İsmail Habibin sevilmiş im­ zasını taşıyan bu seyahatnameyi bâzı yerlerinde sinirlenip sıkıla­ rak, bâzen de, tam bu sinir­ lenip sıkılma anlarında hayran ve meftun ola ola, okudum. Ki­ tabın içinde, l ürk edebiyatına ait her antolojiye mutlana alına­ bilecek ve alınması lâzım değer ve güzellikte parçalar var. Olduk­ ça uzun bir yolculuk esnasında muharrire refakat ediyor, kondi- sile İstanbul’dan Kara denize çı­ kıp Varnaya, oradan Bükreşe, Bükreşten Rusçuğa, oradan Tuna yoliyle ve Adakaleden geçerek Belgrada, Belgrat’tan yine Tuna yoliyle Budapeşteye, Budapeşte- den Viyanaya gidiyoruz. Ve Vi yanadan sonra kitabın ( Tuna ) kısmını tüketerek ( Batı )ya va­ rıyoruz. Batıda ise Viyanadan Berline, Berlinden Parise, Pa- risten Liyona, Liyondan Mar- silyaya, Nis ve Montekarloya gidecek, sonrada, vatana döner­ ken Napoliye, Pireye ve Atinaya uğrayacak, Çanakkale boğazın­ dan geçerek İstanbula erişeceğiz.

Kitabın en güzel kısımları,

Türk ordusunun şehamet ve

(2)

azametle istilâ ve fethetmiş ol­ duğu ülkelerin hükmümüz altında kaldıkları yıllara ve yüz yıllara âit hatıraları anıp anlatan fasıl­ larıdır. Bu fasılları okurken, da­ ha dün bir vilâyetimiz olan Bulgaristandan lıaşlıyarak Ro­ manya, Sırbistan, Yunanistan ve

Macar ülkelerinin hükmümüz

altında bulundukları seneleri ve devirleri, gururla hazdan vücu­ da gelen tatlı bir his içinde sanki yeniden yaşıyor, ve ta Viyana kapılarına kadar erişmiş olan Türk ordularının heybetli sesini duyar gibi oluyoruz. Bu kısımlarda ve tarihin her ha­ tırasını zikrettikçe bütiin bir ta­ rihi dile getirmekte cidden bü­ yük bir kudret göstermiş olan İsmail Habibin daha uzun yazma- yışı, hakikaten teesüre ve ken­ disinin Peşteden Atinaya kadar yeni ve daha uzun bir yolculuğa çıkması temenniye çok lâyıktır. Ordularımızın kudretli savletine kendilerini vermemiş, daha doğ­ rusu bu savletlere uğramamış diyarları anlatan sayfalara gelin­ ce, kitabın yarısını ferah ferah tutan bu kısım, itiraf etmeliki

pek te kuvvetli değil. Berlini anlatan uzun sayfalar arasında

sans - soucis sarayına tahsis

edilmiş dör beş yaprağın zevk­ le okunmasının sebebi, bu sa­ rayın parkını yarım asrı aşan

(3)

bir zaman evvel gezip anlatmış olan Sadullah Paşayı muharririn

hatırlayıp anması oluyor. Al­

manya, Fransa ve İtalyaya ait kısımlarda da güzel tasvirler ve görüşler yok değildir. Fakat bu kısımları okurken his ediyoruzki muharririn buralar hakkında vak­ tiyle okumuş olduğu şeyler azdır

ve acele bir seyahat esnasında

acele gördüğü şeyleri san’at

oyunları içinde bize anlatıyor. Ve bu kısımlardaki sathî görüş­ leri ve basit müşahedeleri bildi­ ren süslü ve san’atlı lisan, has­ talıklı, zayif ve biçare vücudunu eski bir vezirin muhteşem bir kürkle örtmesine ve bu muhte­ şem kürk altında zayıf ve yor- hun vücudunu gizlemek isteyi­ şine benziyor. Bu memleketler hakkında, bu memleketlerin ma­ zisi, hali ve san’at eserleri hak­ kında okuyabildiğimiz eserlere nazaran İsmail Habibin bu sahi- feleri zayıf kalmıştır. Ve garp müellifleri arasında değil, fakat bizim içimizde bile bu memleket­ lerden daha vukufla ve derinlikle bahsedebilecek olan ve eden muharrirler ve san’atkârlar çık­ mıştır.

Makalemin başında söyledi­ ğim sıkılmayı ve sinirlenmeyi işte asıl bu kısımda, hemen daima bu kısımda duydum. Buralarda gezerken büyük tarih hatıraları ve kudretli san’at heyecanları geçirmeden üslup oyunları yapan muharririn biraz şarkvarî san’at- kârlığı, nasirliği ve edibliği adeta

(4)

çekilmez bir hadde varıyor Edib, naşir ve sanatkâr olduğunu hiç hatırından çıkarmayan İsmail Ha- bibin şarka pek uzak olan mem­ leketleri anlatırken yapdığı şark- varî espriler, süslemeler ve te- zadlar câlî ve zoraki geliyor. Eu tabiî en sade ve hatta ihmalkâr ve laübali görünen cümlerini bile ustaca sıralayan İsmail Habib kitabın bir kısmında derin ve

güzel şeyler söylerken ve eski maziyi canlandırırken bu lisana, bu edaya, bu sanata hayran olu­ yoruz. Fakat tarihten ve sanattan yardım ve ilham almayarak bu

günkü medeniyetin eserlerini

anlatınca, bu lisan, bu eda, bu sanat insana iğreti, lüzumsuz ve mânâsız gelebiliyor.

Batı memleketlerinde yapa­ cağı müstakbel seyalıatlarda İs­ mail Habibe refakat etmesek de olabilir. Fakat temnni edelim ki kendisi bavullarını her yaz için hazırlasın. Çünki, eskiden bütün hüküm sürmüş olduğumuz diyar­ lara her gidişinde muhakkak ki edebiyatımıza bir nefis eser ka­ zandırmış olarak dönecekdir. Ve Türklüğün hüküm sürmüş, iz ve eser bırakmış olduğu diyarlar, bir seyyahın bütün ömrünü alacak kadar geniş ve zengin, dağınık ye miitenevvidir. Ancak, o bu kitabında da Türk nesrinin ser­ vetlerine en içli ve güzel bir takım sahifeler ilâve etmiş bulu­ nuyor. Kendisini tebrik etmeli, kendisine teşekkür etmeliyiz.

F

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Şuurlu bir imar programının tahakkuku so- nunda memleketimizi gezen kültürlü bir yabancı, bu memlekete has bir atmosfer içinde dolaştığını, ' her yerden ayrı, fakat yine

Ekoloji hareketlerini ve iklim mücadelesini 2010'dan 2011'e taşırken yeni anahtar sözcüklerimiz internet ve özgür bas ın olabilir.. 2010'a damgasını vuran ekoloji

Deneyimle öğrenmenin terapötik yapıya uygulanması di- rekt, macera etkinliklerinin danışanlarla ilişki- lendirilmesi ve danışanların aktif katılımcılar olarak

• Kaynak, tarihî bilgi veren malzemedir. İnsanın söylediği Kaynak, tarihî bilgi veren malzemedir. İnsanın söylediği veya yazdığı, ya-hud îmâl ettiği herşey onun

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

El işleri ve Küçük sanatlar Sergisi İktisat Vekâleti tarafından tertip edilen «Birinci El iş- leri ve Küçük sanatlar Sergisi» Ankarada Sergi evinde 29 bi- rinci teşrin 1936

Hasan ile Hülya bahçeye çıktı.. Hasan

Ayrıca kiraz ve vişne genotiplerinde IBA dozunun artması dallanan kök sayısı ve köklü bitki uzunluğunu artırırken, mahlep genotiplerinde dallanan kök sayısı ve