• Sonuç bulunamadı

Ataç hep gündemde

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ataç hep gündemde"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Türk Dili Dergisi

İki Ayda Bir Yayımlanır

Yıl : 6 Cilt : 6 Sayı: 31 Temmu^1992

Sorumlu Yönetmen : Ahmet Miskioğlu

ATAÇ HEP GÜNDEMDE

Ahmet Miskioğlu

Nurullah Ataç'ı anma gecesinin yankıları sürüyor. Doğan Hızlan “Hi irriyefte yazdı, Attila Birkiye “Cumhuriyefte; son olarak da “Adam Sanat” dergislnd e Orhan Barlas'ın Ataç konusunu işleyen bir yazısını okudum. [*l Türkiye Yazarlar i Sendika- sı'nın Ataç'ı anma toplantısını da e’e alarak, konuşmacıların neredeyse a ğız birli­ ğiyle Ataç'ın artık okunmadığından yakındıklarını da dile getiriyor.

Konuşmacıların "Ataç okunmuyor” görüşü, ne ölçüde gerçeğe uygu ndur di­ ye kendime sormadan edemiyorum şimdi. Son yıllara değin satış ye itlerinde Ataç'tan bir yapıt kalmış mıydı ki “Ataç okunmuyor!” demek yürekliliğini gö sterebi­ lelim? “Can Yayınlarımın Ataç yapıtlarını yayımlamaya başlamadan ö ıce, bir gün, bir tanıdığıma Nurullah Ataç'tan betik armağan etmek istemiştim de , İstan­ bul'da birçok yeri aramama karşın bulamamıştım. Bu yüzden, ben, “Ataç o kunmu- yor” görüşüne katılamıyacağımı belirtmek isterim. Aramanıza karşın bulamadığı­ nız bir yapıtı nasıl okuyacaksınız, satış yerlerinde bulunmayan bir yapıt içıin nasıl “Okunmuyor!” yargısını verebilirsiniz? Türkiye'de yayımlanan yapıtlar ne ölçüde okur bulabiliyorsa, sanırım ki. Ataç da o ölçüde bulacaktır. Ataç, yapıtları sıra ile basılıp yayımlandıkça daha çok okunacaktır kanısındayım. Hem de benim görü­ şüme göre, okur patlaması bile yapabilir; yaratım ile, yaratım erleriyle ilgilenenler gittikçe çoğalıyor; engellemecilere direnenler gittikçe artıyor.

Orhan Barlas'ın sözünü ettiği anma toplantısında Ataç'ın birçok yönü dile getirildi. Sanki bir “ekin şöleni” vardı o gün anma toplantısında... Türk yazınında, kendi alanında, Ataç'ın ‘tek” olduğunu, düşüncelerinin de anlatımının da esk1 madi­ ğini; önerdiği görüşlerinin bugün de değerini sürdürdüğünü söylüyordu Oktay Akbal. Ataç'ın tüm yapıtları gerekli açıklamalarla ortaya çıktığı zaman Türk yazını­ nın en büyük başyapıtlarından birini kazanmış olacağını belirtiyordu Tahsin Yü­ cel, gerekçelerini uzun uzun açıklıyordu; Ataç'ın önemli bir özelliğinin kesin bir dü­ şünceyi benimseyip oraya hiçbir zaman yerleşmemek, hep sormak, hep tartışmak olduğunu söylüyordu.

Bugün, Kültür Bakanlığı Müsteşarı olan Emre Kongar, neler anlattı, nasıl coşturdu dinleyenleri! -Özellikle böyle yapmayı seçtiğini söyleyerek- hem yer yer güldürdü, hem de sinirlendirerek hop oturttu, hop kaldırttı bütün salonda bulunan­

(2)

2 Ataç Hep Gündemde

ları: ' ¿fır Fransız çocuğu Fransız ekinini (kültürünü), ekinin temel taşlarını okulda öğrenir. Ortaokul ve lisede okur. Üniversiteye ulaşmadan her şeyi kavrar. Biz ise ne yapmışız? Türk ekininin temel taşlarının “yurt hayını” olduğu duyurusunu yapmı­ şız. A aç ve Ataç’ın savunduğu görüşler, "hayın” sayılmıştır. Bırakınız onu okul betikle inde okutmayı, bunlardan söz açmak suç sayılmıştır. Bu toplumda yöneti­ mi ele '-’jeçirenler, Atatürkçü olduklarını ileri süre süre Atatürk'ün kişisel haklarını zedeleı .işlerdir; “hukuk” dışı bir anlayışla kalıtına (mirasına) el atmışlardır; “vasi- yet’ ini ix>zarak Türk Dil Kurumu'nu kapatmışlardır. Bu nedenle ekinimiz bir türlü gelişmiyor. Bu nedenle hep bocalıyoruz. Bir Nurullah Ataç'ımızı bile kurtaramıyo­ ruz!”

Nu rullah Ataç’ın 'Seçtiğim kızım’ dediği Bedia Akarsu, Atatürk dönemi'nin, gerçek deyimiyle aydınlanma döneminin tipik bir düşünürü olduğunu söyledi Ataç'ın. Onun 'Ben eleştirmen değilim’ dediğini anımsatarak, düşüncelerini söyle­ yen, ya i’.an bir insan olduğunu açıkladı. Türk Dil Kurumu'nun başarılarında onun büyük k-atkısı olduğunu anımsattı. Necati Cumalı; Tanzimatla başlayan yenileşme devinim'.erinin bütün birikimlerini Nurullah Ataç’ın kendi kişiliğinde topladığını, onun hitçbir zaman raslantı olmadığını, Şinasi'yle başlayan aydınlar kuşağının, or­ tak koşulların yetiştirdiği yetkin bir beyni olduğunu vurguladı.

Ge.rçekten Nurullah Ataç yeniden gündemde!

He nüz bütün olarak, tüm olarak tanıyabilmiş değiliz onu. Ona yeniden eğil­ mek ola nağı bulursak çok şeyler öğreneceğiz.

A r -ne ^ününde değinilmeyen bir noktayı da söz konusu yapmış Orhan Bar- ias: Kull andığı dilin kaynağını bilmek isteyen aydının yetiştirilmesi...

Bir aydın, düşünen bir kafa, kullandığı dilin köküne inmek, kökünü bilmek ister; o kökten türeyerek oluşan sözcükleri, oluşum kurallarını anlamaya çalışır; kökierin ve türemiş sözcüklerin üzerinde çaba harcar. Batı; bu nedenle okullarda Latince okutarak, Latincenin köklerini, türevlerini, türevlerin oluşum kurallarını kü­ çük yadlardan belletmeye başlayıp “aydın”ın oluşumunu sağladı, bizde de, eski yüzyılla o'a 'aydın”ın oluşumunun Medreselerde okutulan Arapçayla sağlandığı bi- linmekt »dir. Arapça sözcüklerin kökleri, o köklerden yeni sözcükler türetilmesi- nin kuraıiiarı, bu kuralların ve bütün Arapça biliminin kullanana kazandırdığı bilim­ sel güç... hepsi “Medrese”de öğretiliyordu.

Ataç bakıyor, iki yol var karşımızda. Daha doğrusu bir “açmaz” var! İçinden çı­ kılmaz durumdan nasıl kurtulacağız? Nurullah Ataç, -Necati Cumalı'nın anlatımıy­ la - Şinasi'yle başlayan "aydınlar kuşağı”nın ortak koşulların yetiştirdiği yetkin beyni Nurulla.h Ataç; Cumhuriyetin “aydınlanma döneminde sanki hepimizin temsilcisi olarak seçimini yaptı, Türkçeye yöneldi. Latinceye değil, Arapçaya değil; Türkçe- ye! Nurullah Ataç, eylemli olarak Türkçeyi seçip hepimizi kurtardı.

Ne çıkar Türk dilini seçmekten, güç bir iş mi, diye düşünmeyiniz sakın. Türk dilini savunmak en güç bir savaşımdır, hele o dönemde, Nurullah Ataç'ınki büyük bir yürekliliktir. Bugün bile, kapatılan Türk dil Kurumu'nun durumunu düşünürse­ niz, bana hak vereceksiniz.

Evet, Nurullah Ataç'ın bütün yapıtlarını yeniden okumak dönemi başlamıştır. Çok şey öğreneceğiz ondan!

[*] Orhan Barlas, “Ataç, Yolun Yarısında,“ Adam Sanat Sayı: 78 (Mayıs 1992)

Referanslar

Benzer Belgeler

«Suriye ve Kilikya’da Fransa Yüksek Komiseri» General Gtıro’- nun emri ile Antep, Maraş ve Urfa sancaklarındaki Fransız kuvvetleri­ nin kumandanlığına

Balıkçı tekneleri, kayıklar, yatlar, lokantalar, kahveler, barlar, oteller, balıkçı hali yat limanın kenarına inci gibi dizilmiş.. Ya­ şam gece ve gündüz

Fakat Curiosity’nin sönmüş bir volkanın etrafında yaptığı ölçümlerde yüksek miktarda feldspata (granit türü kayaların içinde bulunan bir mineral türü)

A concise synthesis of denbinobin is described via an intramolecular free radical. cyclization and Fremy s salt mediated oxidation as a

Mercanlar Paleozoyik dönemden (545 milyon-251 milyon yıl önce) Miyosen dönemin sonuna kadar (24-5 milyon yıl önce) kadar olan dönemde Anadolu’nun hemen hemen her yerinde,

Geride kalan tuz kristalize olarak (katı bir maddenin uygun bir çözücü içinde soğukta az, sıcakta çok çözünmesi) kaya yüzeyi üzerinde balpeteği şeklinin

Sanatçının Koşuyolu’ndaki evin­ de yer alan “ Aka Gündüz Köşesi” ilginç görüntülerle ekranlarımıza ge­ lirken, eşi Süheyla Kutbay, oğlu Hakan Kntbay, yakın

işte, tam bu sıralardadır kî, Reşat Nuri Giintekin «G ali Kuşu» romanındaki Feride’siyle Türk kızının ilk gerçek örneğini vordi.. F e­ ride mektepten