• Sonuç bulunamadı

[Musikişinas Tevfik]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Musikişinas Tevfik]"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ıc^

>-Refik Ahmed Sevengil

Ölümü gazetelerde teessürle ha­ ber verilmiş olan Neyzen Tevfik, sanat hayatımızın unutulmıyacak I şahsiyeti erindendir. Tevfik, Türk musikisinin bu güzel, içli, duygu­ lu sazını en güzel çalan sanatkâr­ lardan biri idi; Türk musikisinin , usul, erkân ve âdabını en çok ve en İyi bilenlerinden biri olduğu halde ney onun parmakları ve dudak arı arasında çok defa usul ve erkânın ve konulmuş kaidelerin dışına çı­ kar, bu yüzden de erişilmez güzel­ likte İlâhi bir nağme haline ge'irdi. Musikide usul ve erkânın ve ko­ nulmuş kaidelerin dışına çıkmak belki de hata sayılır; Neyzen Tev- fiğin yaptığı hata değil, istisna teş­ kil ederdi. Onun için Tevfik hak­ kında sazını çalarken kaideio- n dışına değil, üstüne çıkardı demek daha doğru olacak. Nitekim Ney­ zen Tevfik yalnız musikide değil, hayatta da hiç bir kaidenin sınırı içine girmemiştir.

Onu tanıyalı otuz yıldan fazla oluyor. Ben o zaman basın haya­ tına yeni girmiştim. Vakit gazete­ sinde musahhih muavinliği yıpı- yordum. Matbaada tashih işi ak­ şam saatlerinde başlar, çok defa geceyalarma kadar sürerdi. Dışa­ rıda kar lapa lapa yağarken musah­ hih Hakkı Süha, bizzat hazırladığı semaverde çay demlendirirdi. Ara­ şma fikir ve sanat hayatına men- sub bazı kimseler Hakkı Süha/ı z;- yarete gelirler, üstad ney üfler, bir yandan çay içilir, sohbet olur, bir yandan çalışılırdı.

Bir akşam tashih odasına girdi­ ğim zaman üstü başı perişan, saçı sakalına karışmış bir idamın yeıcıe boyluboyuna yatmakta olduğunu gördüm ve üıktüm. Hakkı Süha yanıbaşmaa ayakta durmuş, ona bakıyordu; merakla yaklaştığımı i

(2)

—_ Bizim Neyzen... dedi, şimdi geldi, gelir gelmez de yıkıldı, «iz­ di; aldırma, şimdi açılır!

B ir taraftan tashih masasının ba­ şına otururken bir taraftan da de­ rin bir sermestlik içinde kendin­ den geçmiş olan sanatkârı bakışla­ rımla takib etmekten geri kalmı­ yordum. Meşhur musikişinas ve j şair Neyzen Tevfik Bey demek bu [ adamdı! Evvelce şiirlerinden parça- : iar okuyup beğenmiştim; hicviye- ; terini dinleyip beğenerek gülrmiş- : tüml musikideki kudretini işitmiş, : fakat onu ney çalarken dinlemek : fırsatını bulamamıştım. İşte bu ak- ; Şam yolu bizim matbaaya düşmüş ; ama değil ney çalacak, ayakta du- ; racak hali yoktu.

! Arkadaşım karşılıklı oturduğu­ muz masanın öbür tarafında tashih provalarını gözden geçirmeğe baş­ lamıştı; ben gözlerimi Neyzen Tev- fikten ayıramıyoıdum. Odanın'or­ talık yerinde yırtık muşambalı tah­ taların üstünde yere serilmiş bir dağ gibi heybetli idi. B ir aralık kı­ pırdar gibi oldu, sonra doğrulup o- turdu. gözlerini açmadan yan.ba- şmdaki kirli siyah torbasını elyor- damile buldu, içinden mansur de­ nilen büyük kalın neyini çıkardı, başpâresini dudaklarına dokundur­ du. İlk nota işitilince Hakkı Sü­ ha da işini bırakıp başını çevirerek

(I bakmağa başladı,

j' Odada bizden başka kimse yok- I tu. Farkına vardım ki derin ses­

sizliğin içinde birden büyük bir şey i olmaktadır; sanki tavan, duvar fi­

lân yoktu da ılık bir mehtab gece­ sinde toprağın üstünde oturuyor ve yıldızlan, seyrediyorduk; yerden göke doğru bir ahenk çağlayanı çı­ kıyor, gökyüzü hafif hafif başlı- yan ve sonra coşan sermestlik raşe- leri içinde titriyordu; yıldızlar bi­ rer parlak gözyaşı halinde topra­ ğın üstüne damlıyor gibiydi. De­ min yerlere serilip yatan adamın i ruhunda bir trajedi uyanmıştı. \

Marazı bir hassasiyet içindeki

j

cevval, hareketli, haşarı ve hasta

i

ruh, peyi elinden bıraktığı zaman i

taş gibi katılıp kalmıştı; neden son­ ra kendisine geldi.

(3)

Neyzen Tevfikle otuz bu kadaı yıl önce başlamış olan tanışıklık sonraları dostluk haline gelmiş ve onun ölümüne kadar devam etmiş­ tir. İnsan ömrü için pek de kısa sayılmıyacak olan bu zaman içinde Tevfiğin neyini bir çok defalar ka­ na kana dinlemek nasib oldu. Na- ! sib oldu diyorum, çünkü Tevfiğin elindeki sazı ondan istediğiniz za- min dinliyebilmeniz mümkün de­ ğildi; o, istediği zaman size sanatı­ nı -hem de harisiz, kelimesiz, sessiz

bir surette empoze ederek- aşk-ü şevk ile dinletirdi. Salonlarda koh- ser vermesi için yapılan parlak teklifleri geri çevirir, radyoda çal­ ması için yapılan ricalara kulak vermez, hele davetlere, ziyafetlere filân hiç gitmezdi. Nadiren ahpab meclisinde, yârân arasında ve çok defa da ona derin bir sevgi ile bağ lılık gösterip uğrunda her belâyı göze alan merd yürekli ve sevimli fakir insanların toplantılarında sanatını sere serpe dağıtır, çalar coşpr, etrafındakiler! inletir, ağ- latırdı; yanmda kimse olmadığı za­ manlar tekbaşına, dibi görünmiyen bir heyecan ummanma dalarak ney çaldığı ve kendisini bu muhteşem ahenk

• Tevfik yetmiş beş yıl önce Bod- rurnl kasabasında doğmuş, musiki ile olan ülfeti çocukluğunda /ve bu- radi başlamıştır. Babası /rüşdiye mektebi muallimlerinde^' Haşan Fehmi Efendi, bir yaz gecesi, yedi sekiz Yaşındaki küçük Tevfiği alıp ! Tepecilcv kahvesine götümmüş; kah- 1 venin ön tin d e harikulade lâtif man­

zaraya kstf« oturmuşjar, tabiatin güzellikler il sarılarak kâinatın sırlarını düşünhaeğe falmışlar. Ba­ ba hissederek, oğkJ ahlamak istive- rek ve sormağa ceskret edemiyerek susuyorlarmış. UzaıHpn yaklaşan iki karaltı, yakındaki \ağaclardan birinin altına oturmuş. B k müddet tur.

(4)
(5)

*

Çocuk neye meralflı idi; artık aile onu bu sazı çalmakta serbest bıraktı. Tevfik yirmi yaşma gel­ diği zaman da babası onu İzmire götürüp Mevlevi /şeyhi Nureddin Efendiye teslim etti; gene neyzen burada hem sazım ilerletmiş, hem de eski tarz edebiyatla ülfet pey da ederek şiirler/yazmğa başlanuş- tır. \ , B

1900 senelerini doğru İstanbul» gelen Tevfik, Fatihte Fethiye med­ reselerine talebe olarak girmiştir; dört yıl burada okumuş, bu müd­ det içinde bir pandan medrese oda­ larının sefilâne hayatı onun derbe­ derliğini beslemiş, bir yandan da edebiyata merakı ve ney çalmakta­ ki hürleri yüzünden musiki merak­ lısı edinlerle/ tanışmış, eski Istan- bulun sazNıi içki âlemlerine dal­ mıştır. TevflkNau sıralarda önce Fethiye mepreseİOTH£ yakın olan Balat meyi ane!erinde,sftnraları da Istanbulun bütün içkili yerlerinde sofralar dü 'tip yeni ahpâblar pey- dahlamıştırl Neyzen Tevfik isminin büyük bir musikişinas adı olarak kısa bir zamanda Istanbula hâkim olması bu senelerde başlamış, bu şöhret yarım asır devam etmiştir- - f>ii' -T1ı iik, j'V'lT^bîr-yamye-Jumu

Kişisel Arşivlerde İstanbul Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Daha başka yazarlarımızın yaşamı ile ilgili bilgiler yanında yapıtla­ rı ile ilgili bilgiler de noksan olabilir.. Sözgelimi, benimle ilgili bölümde Ankara Hukuk

PSSVK’ nın venöz direnajı koroner sinüs yoluyla sağ atriyuma olduğu zaman ve normal sağ süperior vena kava olduğunda klinik açıdan sorun oluşturmamaktadır (8).. Klinik

Post traumatic cerebral infarction is seen as a complication of head trauma.. In children many conditions like cerebral vasospasm, direct vascular compression due to mass

Abdülhak Hâmid Bey, Mahmut Kemâl Beyin zehir gibi hicivlerini, esprilerini büyük bir zevkle dinler ve misafirlerine — onu daha çok konuşturmak suretiyle — adeta

Bu yılın içinde Türk Tiyatrosunun beşiğinin sallandığı yer olarak ka­ bul edilen Tepebaşındaki tarihî Dram Tiyatrosu'nun kül haline ge­ lişinden sonra

Bu çalışmada, Osmanlı Devlet 'ndek gayr müsl mler n ulusal muhasebe s stem ne etk ler üzer nde durulacak ve muhasebeye katkısı olan Ermen ve Yahud kökenl

Bu derlemede güncel kılavuzlardaki öneriler özetlenerek kronik hepatit B'de NA’ların güvenli olarak kesilmesinde yararlanılabilecek farklı virolojik ve immünolojik

Suyun canlılığın temel öğelerinden biri olarak kabul edildiği düşünülürse, belki de Eu- ropa gibi buzullarının altında büyük okyanus- lar olan uydularda