• Sonuç bulunamadı

Salah Birsel'in iki tutkusu:'Şiire devam, ama önce deneme'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Salah Birsel'in iki tutkusu:'Şiire devam, ama önce deneme'"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

*7 T

-24 EYLÜL 1986

C2

K İİLTÜRİ SA N A T

• Salâh Blrsel'ln iki tutkusu

I

i

•Şiire devam, ama

önce deneme*

Şiirleri "Toplu şiirler" adıyla kitapıaştırılan

Salâh Birsel "Kendilerini toplum cu, gerçek­

çi şair diye niteleyenlerin, Türk şiirinin ge­

lişmesinde hiçbir rolleri olm am ıştır" dedi

ALÂH Birsd’m şiirleri, geç­

tiğimiz günlerde, “Toplu Şiirler" adı altında, Ada Yayınları’nca kitaplaştırıldı.

Salâh Birselle, “Birsel-şiir ilişkisi” ve “Türk şiiri” üzerine bir söyleşi yaptık.

— “Toplu şiirleriniz, sadece ‘Toplu Şiirler’ olarak un kalacak, oksa bu kitabınız şiire dönüşünü­

zü mü işaret ediyor? ‘Yalnızlık Günlüğü’nde, kendinize yönelttiği­ niz bir soruyu yineleyelim: Niçin bıraktınız şiiri?”

— “ 36 yıl şiir yazdım. 1972’de ‘Haydar Haydar’ı çıkardıktan sonra kendimi deneme yazmaya verdim. İlkin bu işi şiirle birlikte yürütebi­ leceğimi sanıyordum. Ama o yıl, bir yıl içinde beş-altı deneme yazınca,

kendimi, denemeden sıyıramadım. Daha sonra, 'Salâh Bey Tarihi’ ya­ pıştı yakama. O da beni şürden uzaklaştırdı. Ama şiir hep aklım- daydı. Düzyazılarımda da şiirden ayrıldığımı sanmıyorum. ‘Yaşlılık Günlüğü’ ise, sizin de işaret ettiği­ niz gibi, yeniden şiire dönüştür. On­ da dört şiirim var, kimi de ikilikle­ rim. Bundan sonra yazacağım şiir­ lerimi de yeni günlüklerime kaman- ço etmek düşüncesindeyim. Ama denemeyi yine bırakamıyorum.”

— “1940 Yenilikçi Hareketi ile topiumcu-gerçekçi şairlerin ilişkisi ne olmuştu? Şiirin gelişiminde et­ kin rolleri var mıydı sizce?”

— “ Dikkat edilirse ‘toplum- cu/gerçekçi’ şairler terimi sonradan ortaya çıkmış bir terimdir. 1940’h yıllarda böyle bir terime gerek du­ yulmamıştır. Genç nesil, yeni ne­ sil,1940 kuşağı terimleri vardır ama başkası yoktur. Birinci yeni lafı da 1955 yılından sonra Cemal Soru­ ya, Edip Cansever, Turgut Uyar’ la oluşan ikinci yeni’den sonra or­ taya atılmıştır. Bana kalırsa 1940 kuşağı şiiri zaten toplumcu ve ger­ çekçi bir şiirdir. Hemen hemen he­ pimizin (Melih Cevdet, Orhan Veli, Behçet Necatigil, Salâh Birsel, Ne­ cati Cumah, Metin Eloğlu, daha sonraları da Can Yücel) yergi şiir­ leri vardır. Benim 30’u aşkın yer­ gim var. Ama kimse 940 şiirini ciddi bir biçimde incelemiyor. Onun için de, 1940 kuşağı şairlerinin neler yaptığı, neler yapmadığı açıkça bi­ linmiyor. Bence sonradan kendile­ rine toplumcu/gerçekçi şairler adı­ nı yakıştıranlar için de bu ad’a en yakın duran Rıfat İlgaz olmuştur. Onunkisi belki kuru bir gerçekçilik­ tir, ama bu terime en çok yaklaşan da o’dur.

“ Sorunuzun ikinci bölümüne gelince, kendilerini toplumcu/ger­ çekçi şair diye niteleyenlerin Türk şiirinin gelişmesinde, acıdır ama söyleyeceğim, hiçbir rolleri olma­ mıştır. 1960-1970 yıllarından son­ ra ortaya çıkan politika ağırlıklı şa­ irler bile onlardan değil, doğrudan doğruya Nazım’ın şiirinden etkilen­ mişlerdir. Zaten 1940 kuşağı jürin­ den sonra ortaya çıkan Maviciler olsun, İkinci Yeni şairleri olsun, kendine özgü bir şür üreten Attiia İlhan olsun, çok değişik yollarda yürümüşlerdir. İkinci Yeni, bana kalırsa Fazıl Hnsnü’nün şiirlerin­ den yararlanmıştır.”

— “Günümüz Türk şSri hak­ kında ne söyleyebilirsiniz? Uluslar­ arası standartlara ulaştık mı?”

— “ Bugün politika ağırhkh şa­ irlerin bir hayli kabarık olduğu gö­ rülüyor. Ne ki, bunlardan kimlerin geleceğe kalacağı şimdiden kestiri­ lemez. İçlerinde iyiler var. Ben genç şairleri politikaya bulaşmış ya da bulaşmamış, üzerinde durmadan, seviyorum. Doğrusu şu ki, aşk şi­ irlerini bir yana itersek, her şür aşağı yukarı politikanın içindedir. Türk şüri, divan şürinden bu yana ulus­ lararası çizgiden aşağı düşmemiştir hiç. Ama Türkçe’nin, Fransızca, İn­ gilizce, Rusça, Almanca, İtalyanca gibi kolayca ulaşılabilir bir dü ol­ maması ve de Türk şiirini yabancı dülere çevirecek kimselerin çıkma­ ması nedenleriyle kimileri Türk şü- rinin gerilerden geldiğini sanıyor. Şu da var ki, bizde çoklan şür sevmi­ yor. Şür sevmeyince de Türk şüri- ne bunın kıvırıyor.”

Referanslar

Benzer Belgeler

Böylece, kurumsal sosyal sorumluluk bilincine sahip olan ve bu bilince muhasebe uygulamalarında yer veren kurumların topluma, çevreye ve tüm paydaşlara

A~~z kenar~~ içe do~ru katland~ ktan sonra düzle~tirilmi~; silindir boyun altta bir bo~umla uzun ve damla biçimli gövdeye ba~lanmakta. Sivri ve içi dolu bir damlac~k

Bununla şunu demek isti­ yorum, bence kat’î olan bir şey varsa, yeni neslin yazı tekniği en geniş manasıyla şiir yazı tekniğinden ilham alacaktır. Yani en

Yedi yıldan beri evli olup Alfan isimli bir kızı

Ayrıca ters circulant matris olarakta bilinen negacyclic matrisler q  Binom katsayıları ile göz önüne alınarak bu matrisinde özdeğerleri, determinantı, spektral ve

‘’Müziğin eğitimin belirli bir plan ve program dahilinde sağlıklı ortamlarda, etkili yöntem ve tekniklerle, bilişsel, duyuşsal ve psikomotor amaçların sağlıklı

Merkez'de düzenlenen toplu gösterimlerden ilki 19 Şubat - 2 Mart tarihleri arasında "Japon Sinemasının Büyük Senyörü Akira Kurosawa" başlığı altında

- Çok kişi hâlâ diyor ki: ‘O türkü kendisinin değil, baş- kasınındır.’ O türkü yüzünden yemediği dayak