• Sonuç bulunamadı

Halka kitap okutmak için yapılmış bir teklife dair

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Halka kitap okutmak için yapılmış bir teklife dair"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

H a lk a k ita p o k u tm a k için ya p ılm ış bir t e k lif e dair

Bir ilk mektepte iki üç sene muş bir adamın aradan sekiz on yıl geçtikten sonra okuyup yazmağı tema- mile unuttuğuna, on oııbeş sene evvel yüksek tahsil görmüş bir adamın mu­ sahabesinden ise vaktile bu tahsili gör­ düğüne dair hiç bir eser kalmadığına çok kere şahit oluyoruz. Maarifin tarak- kisi için sarfedilen gayretleri ve katla­ nılan fedakârlıkları hiç değilse yarı ya­ rıya indiren bu elemli vaziyetin muhte­

lif sebeplerinin başında, şüphesiz ki

okumak itiyadının bizde teessüs etmiş bulunmaması gelmektedir. Bu âdeti tesis için şimdiye kadar neler yapıldı ? Alı­ nacak cevabın hazin olmasından korka­ rak süali irad etmesek bile, bu hususta bundan sonra olsun şuurlu ve sistemli bir çalışma programı vücuda getirmeli ve hemen tatbikine koyulmalıyız.

Geçen gün bir Fransız mecmua­ sında okuduğum bir havadis bu saha­ da alınacak müteaddit tedbirlerden bi­ rini isabetle ileri sürdüğü için, burada zikrini faydalı görüyorum : Pariste bu­ lunan ve bütün Fransız edip ve muhar­ rirlerini sinesinde cemeden La Société

des Gens de lettres adlı teşekkül, aza­

sından birinin bir teklifini müzakere etmekte imiş ki, mektebini bitiren her talebeye mektebinden ayrılırken onbeş veya yirmi kitaptan mürekkep bir kü­ çük kütüphane hediye ve bu kitaplar­ dan yarısının talebenin hocaları diğer yarısının da yüksek bazı İlmî ve edebî makamların iştirakile tesbit edilmiş Mi­ liste içinden talebe tarafından intiha;) edilmesi hakkındadır. Bu teklifin, tefer­ ruatın da bazı tadiller yapılsın yapılma­ sın, bizim tarafımızdan esiâs itibarile

(2)

bir hareket olacaktır. Her sene muhte­ lif dereceli mekteplerimizi bitiren genç­

lerimiz arasında, kendilerine hediye

edilecek bu ufacık kütüphaneleıin kitap­ larını hiç açıp okumak külfetine girmi- yecekler de bulunabilir ve bir kısmı belki okusalar da saklamıyacak, kaybe­ decek, ziyan edeceklerdir. Lâkin bir

kısmının - ki bu kısmın ekseriyeti

teşkil etmesi pek muhtemeldir -

kendilerine ihda edilen bu ufacık

kütüphaneleri itina ile muhafaza ede­ ceklerini ve kitap okumak vo saklamak itiyadını edinince bunun kendilerini ye­ ni kitaplar almak itiyadımı da sevk ede­ ceğini çok kuvvetle ümit etmeliyiz. İşin temamile bugüne ait ve aynı derecede hayırlı ve feyizli diğer safhası da şu­ dur ki, bu küçük kütüphaneleri terkip

eden eserlerin intihabı neşriyat ha­

yatımızda çok hayırlı ve dikkatli bir devlet himayesine vücut verecek, bir ta­ kım kıymetli eserlerin yazılmasını ve bunlar yazılmışsa himayelerini temin edecektir.

Bu fıkrayı Maarif Vekâletindeki alâkadar makamların okumalarını te­ menni ederim.

(3)

Beklenen bir esere gelince, bu, An­ kara’da hâlâ kapıları açılmıyan değil, fakat temelleri atılmıyan muazzam şehir kütüphanesidir. Memleketin en fazla sa­ yıda münevverini sinesinde cemeden lıü- hûmet merkezinde muazzam değil mü- tevazi ve dağınık kütüphaneler var. Zi­ raat enstitüsündeki pek muntazamsa da

tamamile hususî mahiyette ve ençok

almanca yazılmış ziraî eserlerden mü- rekkebdir ve asıl umumî kütüphanenin, Maarif Vekâletine ait olan pek mütevazı kütüphanenin kapıları ise iki üç

yıl-danberi - iki üç yılyıl-danberi! - kapalıdır.

Halbuki, bize, İstanbul’da alelekser

yine kapalı kütüphanelerde duran eski şark eserlerile beraber, bütün garp neşriyatını günü gününe memurlarına

takib ettirerek bunların mühimlerini

derhal getirten yani hem şark, hem garp kültürünün bütün mahsullerini

okuyucalara arzeden bir umum! ve

büyük kütüphane lâzımdır. Memleketi­ mizde hele okumak yazmakla teveggul

edenler zengin olmadıkları cihetle,

münevverlerin yeni eserleri günü günü- ne okuyabilmeleri için bu büyük umumî kütüphanenin kapılarını bir aıı evvel açması icabeder. Çüııki mühim dünya neşriyatını günü gününe takib etmiyen yerde ilim olmaz ve münevver paslanır. Ankara’da kütüphane bakımından vazi­ yetin nekadar hazin ve elim olduğunu göstermek için iki misâl zikredeceğim : Geçen yıl büyük mekteplerden birinde bir edebiyat hocası, talebesinden birini Mehmed Rauf’un eserleri hakkında bir tez vücuda getirmeğe memur eder. Meh­ med Rauf en son zamanlara kadar yaz­ mış bir velûd muharrir olduğu, birçok kitaplarını ise işportalarda dahi görmek mümkün bulunduğu halde, belki kitapçı dükkânına uğramağa kesesi müsait bu- lunmıyan bu genç, ötekinin berikinin kütüphanesini dolaşmak mecburiyetinde

(4)

kalmış ve benim elbette zengin olmıyan kütüphanemden dahi imdad aramıştır. Bu defa da ben Abdülhak Haınid’in sah­ ne eserleri hakkında Ülkü de çıkmış yazımı yazabilmek için Talim ve Terbiye reisi İhsan Sungun’un lutfüne müracaat mecburiyetinde bulundum ve Hamid’in ilk piyeslerini kendisinin kütüphanesin­ den iare ile alıp bir kerre daha göz­ den geçirebildim. Okuyup yazmak iste­ yenler meşhur ve az meşhur bütün garp müelliflerinin değil, fakat ikisi de muası rımız olan en büyük edibimizle tanınmış bir romancımızın eserlerini bile her an noksansız okuyabilecekleri bir umumî kütüphaneden mahrum olurlar ve bun­ ları tedarik için bile hususî müracatlar- da bulunmak ve hususî lutuflara baş vurmak mecburiyetinde bulunurlarken

devlet merkezinin aynı zamanda

bir kültür merkezi haline geldiğini

iddiaya kimsenin hakkı yoktur.

YYiVciİJ

J

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Giderek çok daha fazla gereksin­ me duyduğumuz yine bu soruların ya­ nıtını verebilmek için, hiç değilse ölü­ münün üzerinden artık 9 yıl geçmeden bir

mında bu tebeddül fırsatından is­ tifade ederek padişahlığa ait hak­ ları arttırmak fikir ve emeli ile Tevfik paşaya verilen hidiviyet fermanına Mısırda

Fakir Baykurt'un 'Özya- şam' başlığı altındaki kitapları­ nı da mutlaka okumanızı salık vereceğim , çünkü bir yazarın yaşamındaki izi sürerek, kitap-

1982 yılında Lahey Büyükelçiliği'ne getirilen Filiz Dinçmen, 1984 yılından bu yana Avrupa Konseyi Nez- dinde Daimi Temsilcilik görevini yürütüyor.. Sırası

Selmek Taksim, Segâh Taksim, Mahur Şar­ kı, Mahur Taksim, Hüzzam Gazel (Hafız Kemal'e eşlik), Hüseyni Taksim, Nihavend Taksim, Hicazkâr Taksim (Piyano ile),

Öte yandan “ anıt mezar” ı, aç­ tığı proje yarışması ile ailesine ve sevdiklerine kazandıran Mimarlar Odası İstanbul Şubesi, olayı nef­ retle karşılarken bu

İzmir Anakent Belediye Meclisi Başyazarımıza İzmir halkının şükran duygularını dile getiren bir yazı sunulmasını ve kent merkezinde Milli Kütüphane Caddesi

Bu: (Mizansen) sahne dii zenini senaryoda sözlerle değil, plâstik olarak figürlerle b e lir t­ mek, film in çekiminden önce a- deta bir resim li roman haline