Meşhur Rumelihisannın Boğaziçinden görünüşü.
R ıımeli h isarı
r
\
RumeHhisar’ı,
(Mim, Ha,
Mim, D a l),
Aralı
harflerinden mürekkep ve (k û fî) ja z ı ile “ Mu-
lıammed,, kelimesini şekillendiren bir mimarî
tarzda yapılmıştır ki, Fatih Sultan Mehmed, bu
tarihî ve muazzam bina ile Boğaz sahiline ken
di imzasını atmak suretiyle şehri Türklerin e -
l'nde
ebedileştirecek bir halde
bulunduğuna
çok ulvî bir dehâ eseri göstermiştir.
N
Y A Z A N
... . ı .
mM E H M E D REŞiD
t STANBUL’UN muhasara ve “ fethi tarihinin safhaları etra-, fmda esaslı tetkikler yapanlar - han â aleyhimizde kasten yazı larak bir çok hakikatleri tahrif e- den yabancı kaynaklar da dahil olduğu hakle - bütün tarihî men- bâlar, cihan tarihinde emsali pek az olan hususiyetler, Türk kahra manlığını ve askerlik kudretini belirtecek istisnalar görmektedir ler. Fakat Türkrer. Bizans İm pa ratorluğu payitahtını, yalnız as kerliğin ve tekniğin maddi üstün lüğü ve hüneriyle değil; İstanbul’ u ele geçirmek duygusundan millî bir aşk ve ideal hareketiyle de zaptetmelerdir.
dünya tariflinde eşi olmıyacak hu muazzam muvaffakiyetin şere fini bizzat kendisinin iktisap et - meşine karar veren Büyük Fâtih ile en büyük rütbeden en müte - vazı hizmeti ifa edenlere kadar her asker- her fert, bu aziz gayeyi dinî ve millî bir vecd içinde şahsi ideal haline getirmişlerdi.
İşte tarihimizin en büyük milli inanını canlandıran bu idealin mücessem bir âbide ve timsali d “ Rumeli Hisarı,, dır.
Rumeli ve Anadolu Hisarları la- rasındaki meşale 550 metre ka - dar bir darlık teşkil ettiğinden Boğazın bu karşılıklı sahili öte denberî tarihî pek büyük ehem ' miyeti haizdir.
Milâttan beş asır evvel, cihan girliğe kalkan meşhur İran hü - kûm dan Dârâ, ordularını bu m e v kiden geçirmişti. Fâtih Sultan M ehm et’ten evvel Yıldırım Baye- zid de Şarkın bu en füsunkâr bel desini, Bizansın devlet merkezini almak gayesiyle senelerce çırpınıp durmuş ve bu maksatla şehri yedi sene müddetle- muhasara etmişti. Bu esnada eski Jüpiter mabedi - nin yerinde (Güzelce* Hisar) ina mı verilen (Anadoluhisarı) nı ’ yaptırdı. Bu suretle Boğazı Ana dolu sahilinden tarassut etmek imkânını temrn etmişti. Lâkin şehri fethetmeğe imkân bulamı - yan Yıld nm . anca'-. Bizans İmpa
ratorunu tazyik ederek şehir için de bir İslâm mahallesi teşkil et - tirmeğe, bir mahkeme açtırmağa, bir cami inşa ettirerek imam, ha tip ve kadı tâyin etmeğe muvâf - fak oldu. Aynı zamanda İmpara toru da her sene on bin du^ka sı tın vergi vermekle mükellef tut tu. Yıldırım Bayezıt’m bu mu •aff'ikıyeti İstanbul’ un fethi için ilk mühim adımdı. Çünkü Os manii Türkleri. Boğaz sahillerin - de en mühim bir mc .1 ellerine geçirmiş bulunuyorlardı.
Fâtih Sultan Mehmet, henüz yirmi bir yaş nı bitirmeden cülus eder etmez, devlet için dahilî bir gaile teşkil eden Karaman mese lesini hallettikten sonra Bursa - dan doğruca Boğaz sahillerine in di. İstanbul’un fethi için ilk te - şebbiis olarak Karadenizden Bi zans payitahtına gelecek yardımı kesmek lâzımdı. Bu maksatla İm parator Kostantin Dragasez’den Rumelihisarı mevkiini istedi. İm parator bu yerin kendisine değ'l; Cenevizlilere ait olduğunu iddia etti. Fakat, gayesi uğrunda .bu ka bil itirazlara kulak asmıyan Fâ - tik, derhal işe başladı. Bizans müverrihlerine göre iki bin du - varcı ustası, dört bin amele, ec nebi tarihçilere göre de beş hin usta ile on bin amele kullanarak
inşaata girişti. Padişah, maiyetin de bulunan kumandanlardan Ha lil, Zağanos. Karaca Paşalardan her birini kalelerden birini yap mağa memur etti. İnşaata • fasıla verilmeksizin, geceli gündüzlü de vam ediliyordu. Bizzat Fâtih, in şaat yerini dolaşarak ustaları ve ımeleyi te şvik -ve teşci ediyordu. Büyük Fatih’in gönülleri cezbeden her iltifatlı hitabı, işe bir ibadet zühd ve teşviki kadar tesirli olu yor, ustalar, işçiler birbirlerine re kabet edercesine çalışıyorlardı.. Bu suretle, o zamanki vasıta nok- sanl ğına rağmen, bir rivayete gö re dört, diğer bir iddiaya göre altı ay gibi kısa bir zamanda bu mu azzam kaleler âbidesi. Boğazı süs ledi. Bu, Türk, vatanperverliğinin en muvaffak olmuş bir eseri, Tiirk sanat kudretinin eşsiz bir hârikası mahsulü idi.
Büyük Türk seyyahı Evliya Çe lebi, Rumelihisarı’ndan bahseder - ken şöyle diyor:
“ Etrafında hendeği yoktur, gö rünür dairenin medarı altı bin a- dımdır. Duvarının kaddı kırk zi- râdır. Her biri kehkeşana, asum a na ser çekip tâ zirve-i âlâ dibinde göze göz, dîdeban kaleciği vardı. Her biri onar tabaka hücrelerdir.
Padişah bir adama gazbetse (M im ) kalesine hapsederler, iiç
mrnâmmmmmmm
kap sı \ ardır. Biri şimale nazil (Dağ kapısı), diğeri aşağı şehit nazır (Hisarca kapısı), üçünciis$ de demir pencereli (Sel kapısı) dır. Daima mesduttur. Yüz beş pare topu vardır. A m a lebbider - yada lıoğaza nazır bir tepede i - çine adam sığar Balyemez ve Şayka topları var. Kale dizdarları üç yüz kadar nefarat gece ve gündüz âmâde dururlar. Kak- i - çimi* kayalarda kırlangıç âşiyân giui yüzseksen kadar neferat ha neleri vardır. Bir minareli F.bül- fetih camii, iki mescidi, iki buğ- dav anbarı var. Başka emaret yoktur.,,
Rumelihisarı, (M in j), (H a ), (M im ). ıD a l), Arab harflerinden mürekkep ve (kufi) yazı ile "M u - hammed,, kelimesini şekillendiren bir mimari tarzda yapılmıştır ki, Fatih Sultan Mehmed. bu tarihi ve muazzam bina ile Boğaz sahi line kendi imzasını atmak sure tiyle şehri Türklerin elinde ebedi leştirecek bir halde bulunduğuna çok ulvî aynı zamanda ince bir deha eseri .göstermiştir.
Birinci Cihan Harbi içinde Bah riye Nazırı Cemal Paşa (Rumeli hisarı,, m bir (Bahriye müzesi) haline koymağa , teşebbüs etmiş, fakat muvaffak olamamıştı.
Sözümü bitirmeden evvel şu noktaya da ehemmiyetle işaret et mek isterim ki - her halde beşyü- züncü y Idönümü çalışmaları ara-1 sında bulunacak - Rumelihisarınm: tâmir, tanzim ve ihyâsı işi ciddî' ve ilmi bir tetkik ve inşaya tâbi! tutulmalıdır. Çünkü bazan basit; görülen yanlış bir hareket, telâfi edilmez facialar doğurabilir; dik kat ve hassasiyet gerektir.
Mehmed Reşid
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a Toros Arşivi