ARADA BİR
y g u n d a h î ,
yanım valhî!
İstanbul Valisi o zamankihükümetin ^özündeyken,
Peyami Safa meslektaşımız «En Son Dakika» gazetesi nin 6 aralık 1947 nüshasın da şu methü senayı yazmış tı:
«Bu dokuz yıl içinde İs- tanbulun ne inanılmaz bir istihale hızı içinde gençleşti ğini ve güzelleştiğini gören
bütün İstanbullular, Lûtfi
Kırdarm sihirli idaresine i- nanmışlardır; illi...»
«Şehrin ana merkez ve
caddelerinin her noktasında büyük bir imar hamlesinin tazeliği ve güzelliği, göze çarpar. Hayarnlığımızı en son haddinde arttıran şey, ilh ...»
«Bütün bu engelleri İs- tanbulun ilk defa gördüğü bir idare DEHÂ’siyle (1 ) ye nen Lûtfi Kırdardır. İmarın
(1) Bu kelimeyi büyük h a rf lerle biz belirttik.
S Eylül 1949
ARADA BİR
Bugün dâhi,
Yarın vâki!
!Bag tarafı 1 inci sahifede)
bir son sayıldığı devirlerde efkârı umumiyeye rağmen, gazetecilerin hücumlarımı za rağmen, hattâ hükümete rağmen, imar hamlesini bir dakika fasıla vermeden is tanbulini bugünkü bayın dırlığını yaratmıştır, llh ...» «Yazımızın başındaki «S i hirli idare» terkibini edebi yat yapmak arzusiyle değil, göz önünde parlıyan bir ha kikati büyüklüğüne lâyık bir kuvvetle ifade etmek ni yetiyle kullandık. İlh ...»
Şimdi de, Ulus’un birinci sahifesine geçmiş; eski İs tanbullu muharrir Peyami
Safa, palasım tamamiyle
mâltûs istikamette sallıya- rak, Lûtfi Kırdarın mevkii ni sarsmak için hepimize
birden topyekûn çatıyor.
Hepimize; bu arada Ak
şam gezetesine de; çünkü,
İstanbul Valisine gazetemiz de müzaheret göstermiştir. Peyami Safa bu sefer şöyle batırıyor:
«İstanbul gazetelerinin on yıldan beri fotoğraflarla, karikatürlerle, şehir röpor- tajlariyle, fıkralarla, başya zılarla tekrarladıklarına gö re, İstanbul pis bir şehirdir; belediyesinin başında temiz lik işlerini bütün ciddiyetiy le takip ve kontrol eden bir adam yoktur. Belediye reisi merdiven, yeşil saha, gezi ve açık hava tiyatrosu gibi fan teziler peşindedir. Bugün aynı İstanbul gazetelerine göre, Dr. Lûtfi Kırdar, eşi bulunmaz bir Belediye reisi ve şehircidir.»
Peyami Safa devam edi yor: Biz İstanbul gazeteleri,
on senedir şu tenkidleri
yapmışız, bu muahazeleri
etmişiz. Halbuki şimdi ta
raftar kesilmiş bulunuyo ruz. Sebebi? Sebebi de, U- lus’un başyazarına göre şu dur:
«Çünkü, dün Halk Partisi h/.kûmetlerinin başlıca şah siyetlerinden biri gibi görü lüyordu, bugün hükümetle arasının açıldığı şayi olmuş- tfcr. Demek İstanbul gazete lerine göre bir adam. Halk Partisi hükümetlerinin de ğerli elemanlarından biri ise. bütün icraatı kötüdür: Halk Partisi hükümetinin gözünden düştüğü şayi olur sa bütün o kötü icraatın hepsi de şaheser olur.»
Biz de diyelim ki:
Demek Peyami Safaya gö re, bir adam, halk tarafın dan ve gazeteler tarafından değerli bir eleman diye mü zaheret görürse, bütün icra atı kötüdür. Halk Partisi hükümetinin gözünden düş tüğü şayi olursa bütün o
«dâhiyane» icraatın hepsi
tü kaka olur?
Koleksiyonlarımız şahit
tir ki; Vali Dr. Kıradın be lediyeciliğini tenkid eder ken çalışkan, faziletli, mezi
yetli şahsiyetini muterize
cümleleriyle her zaman sı- yanet etmeğe gayret etmiş tik. Şimdi de, bu rejim orta sında kendini halka sevdire- bilmiş, faydalı olmuş bir şahsiyettir diye or.a taraf tarlığım ızı ilân ederken, ge ne muterize cümleleriyle o- nun devrinde bu Eizans ve OsmanlI bakiyesi teseyüple- ri, ihmalleri ortaya vuruyo ruz. Dr. Lûtfi Kırdara da, bütün bu noksanları doldu- ramamaktan mütevellit ka bahat hisselerini hep ayırı yoruz. Kendisi de, kabahat lerin samur kürkünü daima kabullenip tamire çalışıyor. Delik büyük, yama küçük! Ekseriya boşa koyuyor, dol muyor, doluya koyuyor, al mıyor. Matbuatla mesai bir liği edişi, «darısı emsalinin başma» bir mazhariyettir. Esasen öteden beri mesai biıliğiye iş görmeğe çalıştı ğı içindir ki. Lûtfi Kırdar,
bu demokrasi devrinin se
vimli şahsiyeti halin: aldı. Her halde, patlıcan hikâ
yesindeki gibi, yukarıdan
«Vali iy i!» denir denmez
«Dâhidir efendim !»; «Vali
fen a!» denir denmez de
«Vahidir efendim !» yankı
sını verenler bizler değiliz.
Halkçı .
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi