Şubat
1931
K ita p la r v e M e c m u a la r
Yazan N. S.
A R A S I N D A
V
enedik taciri— W. Schaks- peare, cihan edebiyatı nın en büyük dört beş şahikası içinde de belki en yükse ğidir ve dünyada onun külliyatı âsarını büyük itinalarla lisanına al mamış mütemeddin millet olarak çok yazık ki yalnız biz varız. Meh met Şükrü Bey, lâyık olduğu alâkayı maalesef görmeyen bir sayii gay retle, azınü cesaretle bu azim nok sandan bizi kurtarmağa çalışıyor. Bu defa tercüme ettiği Venedik Taciri, İlahî Schakspeare’in lâye- mut eserleri arasında da en çok şan ve şöhret kazanmış bulunan lardan biridir. Türkçeye bundan uzun seneler evel bir kere de ismini ismimle beraber taşıdığını zat tarafından kendisi çok genç ve lisanımız böyle tercümeler için daha kabiliyetsizken naklolunmuş olan bu eserle bundan dolayı daha alâkadarını. Yeni tercümeyi büyük bir dikkatle okudum. İnsanların güneş etrafında dolaşan küreler gibi etrafında ebediyen dolaşacak ları büyük tiplerden birini, Şaylok tipini taşıyan bu pek büyük piyesi, Mehmet Şükrü Bey çok itina ile tercüme etmiş. İsmini taşıdığım za tın teşebbüs ederek fakat ancak iki tanesini lisanımıza verebildiği muazzam külliyatı baştan başa bizevermeğe hazırlanıyor görünen
Mehmet Şükrü Beye, şerefli ve güç lüklerin en müthişlerde karşılaşılan bu yolda muvaffakiyet dileyelim.
Kadın Hukuku — Denizli meb
usu Necip Ali Beyin eseri, kadın ların erkekle tamamen müsavi hu kuk istemeğe hakkı olduğu tezi üzerinde yazılmış ve bu tezin mü dafaası için de çok ve mühim ıne- hazlerden istifade edilerek vücude getirilmiş bir kitaptır. Dava âile teşkilâtı bahsine girince hayli mu hafazakâr görünen müellif, aynı
zamanda kadın hukukunun en
şartsız, ve tam bir taraftarı. O ka dar ki, arzuları aynen ve kâmilen tahakkuk edeceği gün belki de bir (Erkek hukuku) yazmak icap ede cek. Bu noktayı tesbit ettikten son ra, eserin anlattığı esaslı ve sabırlı tetebbuu teslim ve taktir etmek bir borçtur. Muharririnden daha büyük ve esaslı kitaplar bekleriz.
Son asır Türk şairleri — Ge
çenlerde ilk cildini ıııevzuubah- setmiş olduğumuz ( Son asır Türk şairleri ) nin bu defa da ikinci cildi intişar etti. Canip Beyle başlayıp Fehmi Hüsam dedede bitiyor. An laşılıyor ki altı cildi bulacak. İlk cilt münasebetile dediğimiz veçhile, şahsî zevkler şahsiyetlerin intiha-
Sahife: 44 Türk Yurdu Sayı: 39-233
de - biraz fâzla icrayı tesir etmiş bulunmakla beraber, eserin ilerde gelecek edebiyat müverrihleri için pek mühim mehazlardan biri ola rak kalacağı muhakkaktır.
Karlı Dağdan Ses — İnkılâp
ve fikir hayatımızın tarihinde bir mevkii olan Doktor Abdullah Cev det Bey, edebiyat tarihimizin için de de ismi kalan ve bizde şairler hemen yirmi beşinde sönerken hâ lâ ateşini muhafaza eden bir şahsi- yettir.Son şiir kitabına işte bunu dü şünerek (Karlı Dağdan Ses) demiş olmalı. İçindeki bir kaçı da Fran sızca ve Acemce olan ve hemen hepsi bir dosta ithaf edilmiş bulu nan rubailer ıneyanında bir kısmı pek alelâde, fakat bir kaçı da haki katen ve cidden güzel. Şairin derin ve âsî düşünceleri olduğu gibi, rakik, hem de ateşin, aşıkane tahassüsleri de var:
Servi rüyada gördüğüm geceler Tutuşur uyku gözlerimde yanar
gibi.Fakat lisan alelekser pek çakıllı,
terkipti, sonra da, ( Güneş gibi
âlemleri kucaklayan şefkatim) diyen ve ismini imlayı hususî ile yazan Cevdet Bey çok faziletli bir ruhu olduğunu bize ne ısrarlarla söylü yor!
Metinlerle Muasır Türk edebi yatı Tarihi — Mustafa Nihat Beyin
mektepler için yazdığı bu eserin (na zım, tiyatro ve roman) kısımlarını ihtiva eden ilk cildi intişar etti. Kalın bir cilt ve her ilmi eserin ri ayeti icap eden usule tevfikan so- nundg da kitabın mevzuu bahsetti ği isimler hakkında hangi
sahiîe-de ne sahiîe-denilmişse hemen bulmağa imkân temin eden birde cetvel ila ve et .¡iş. Eser neslimiz içinde baş ka kimsenin gösteremediği bir sa bır ve tetebbu mahsulüdür. Bun dan otuz kırk ve elli sene evel roman veya piyes yazmış olan bir çok isimler hakkında verdiği ma lûmatı başka hiç bir yerde bul mağa muktedir değiliz. Aldanma dığımıza kat’iyetle emin olarak söy leyelim ki, tanzimattan bugüne ka- darki edebiyatımızı şimdiki halde en eyi bilen Mustafa Nihat Beydir. Lisanı biraz tatsız olmakla beraber, şayanı hürmet bir ciddiyetle kale mini kullanıyor. Kitabının ismin den de belli olacağı veçhile, eserde pek çok da seçme yazı var. Bun ların her muharrire âit en güzel yazı veya yazılar olması icap e- derken her zaman böyle olmamış. Mesela Celal Sahir Beyden iki şiir alınmıştır. Lâkin onun en güzel şiiri bulunan (Gönülle başbaşa) bu iki şiirden biri değildir.Şonra, böyle kitaplar vücude getiren muharrir çok dar bir arsa üzerinde mutla ka her türlü esbabı huzuru ihza ra mecbur bir mimar gibidir, o da her şeyi söylemek, her şeyin far kını ve herkesin mertebesini ve lev ki bir kelime ve bir sıfatla mutlaka bildirmek mecburiyetinde dir. Yanyana dizilen Ali Mümtaz, Necmettin Halil, Necip Fazıl isim leri arasında sonuncunun ilk evel- kilerden çok kuvvetli olduğunu müellif bize mutlaka anlatmalıdır. Nihat Bey en güzel şiirini alma makla beraber şairlerden Yaşar
S a y ı: 39-233
İ
Kitaplar ve Mecmualar arasında
Nabiye kadar gelmiş. Yaşar güzel şiirler yazmış ve bıı şerefe hak kazanmıştır. Fakat Cevdet kudret le Sabri Esattan da birer parça alınması lâzımdı.Sonra romancılar niçin Mahmut Yesari ile bitiyor da Peyami Satanın adı yok? (9 uncu
hariciye koğuşu)’ndan alınacak
parça, sevdiğimiz bitap olmakla beraber (Ak saçlı genç kız) dan çok kuvvetsiz mi olurdu ? Fakat
böyle küçük teferruat üzerinde
niçin durmalı ? Her şeye rağmen, Nihat Beyin kitabı muasır ede
biyatımız hakkında çok yeni
esaslara tevfikan yazılmış ve bir kısmı hiç bir yerde bulamayaca ğımız malûmatı ihtiva eden kuvvetli bir eserdir. İkinci kısmına da sa bırsızlıkla intizar ediyoruz.
GalatasaraylI — Server Ziya
beyin büyücek bir hikâyesi. Güzel bir tahlil romanı olacak ve bütün bir haleti ruhiye ve hatta devri ya şatabilecek bir mevzu çok dar bir hudut içinde ifade edilmek istenmiş. Kahramanı küçük hanımın, Galata saray sporcularını iltizam ettiğini bir iki söylemekle de minimini kitaba bu isim verilmeğe hak tenin olunmuş. Lâkin sıkmayan bir lisanlayazılmiş. ve muharrin istikbali hakkında
ii-Salıife: 45
mitler veren bir yazı.
Ayın tarihi — Bir zamanlar her
ay muntazaman çıkan bu siyasî mecmua geçenlerde dört, sonra üç aylık bir nüsha çıkartıktan sonra bu defa da iki aylığı bir yerde ola rak intişar etti: hali tabiîye avdet ediyor demek. (Ayın tarihi), memle ketimizde dahilî ve haricî hayatı siyasiyeyi itina ile takible meşgul ve bir çok vesaiki muhtevi pek çitti bir mecmuadır. Bu nüshasında İsma il Hakkı Tevfik Beyin Basra körfezi meselesi yazısı çok değerli ve her hangi mühim bir garp mecmuai siyasiyesini de tezyin edecek ma hiyette bir yazıdır.
Muhit —■ Son nüshasında Celal Salıir Beyin güzel bir asker türküsü var. Yaşarın şiirinde nazım mükem mel. Müderris İsmail Hakkı Beyin (Bir türk san’atı niçin vardır?) ya zısı değerli bir etüt. Abdülhak Şi- nasi beyin Süleyman Nazife dair hatıraları zevkle okunan bir parça.
Bundan başka Kenan Hulusinin
Cenap Beyle bir mülâkatı, Ahmet Cevat Beyin vakıîaııe yazıları ve ansiklopedik malûmat veren birkaç yazı ve tercüme mevcut. Muhit büyük bir boşluk dolduruyor.
N. $.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi