A.
U.
VeterinerFakültesi Patolojik Anatomi,lç
Hastalıklar, Bakteriyoloji Kürsülerive
Prof. Dr. M. Pamukçu, Prof Dr.
r.
Altan, Prof. Dr. H. Başkaya SIGIR VEBASININ KLİNİK VE PATOLOJİK YÖNLERİÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR *
Hüseyin K. Urman**, H. Cahit Özcan***,
Mustafa Arda
*
***Namık Buharalılar***** Fikret Tanzer******
Clinical and pathological studies on rinderpest
Sununary: A major epizootic of Rinderpest reappeared in 1969 covering the must parl~ of Turkey. The disease was eradicated by mass vaeeination campaign with live cell culture rindespest vaccine.
This study is based on the examination of 30 eattle and buffaloes naturally infected of rinderpest and ıo experimentally infected catt!e. İn addition, the effect of live rinderp. st cell culture vaccine, and a field strain of virulent virus on primary calf kidney eell cultures was investigated.
The clinical findings and gross and microscopic lesions charaeteristic of Rinderpest w,ere equally pronounccd in cattle and buffaloes; but the severity of the clinical syndrom and lesions varied from cas e to ea~e.
Although the incubation period in naturally infected animals could not be determined, iLranged from 4 to 6 days as determined by the fırst temperature of 39,5 C and more in the experimental animals. İn the prodromal phase of the disease, there was bilateral copious nasal and ocular discharges starting with sera us and continuing with seromucoid and muco-purulent exudate. Visible mucous membranes of the oral cavity were hyperemic and sali va-tion was profused.
• Bu araştırma Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun desteği ile gerçek-leştirilebilmiştir (Proje No: VHAG - <)8).
•• A.O. Veteriner Fakültesi Patolojik Anatomi Kürsüsü Profesörü. Ankara-Türkiye ••• A.O. Veteriner Fakültesi İç Hastalıklar Kürsüsü Profesörü. Ankara-Türkiye •••• A.O. Veteriner Fakültesi Bakteriloji Kürsüsü Profesörü. Ankara-Türkiye •• **. Veteriner İşleri Gencl Md. Salgın Hastalıklar Şb. Md. Vel. Dr. Ankara-Türkiye ** •••• A.O. Veteriner Fakültesi Patolojik Anatomi Kürsüsü asistanı. Ankara-Türkiye
Sığır Vebasının Klinik Ve Patolojik Yönleri ... 587
\Vhite-yeııowish foci of nccrosis and erosions were present inside the lips, under the surface of free part of the tongue and of ten on the hard palate. Yeııowish eheesy pseudo-membranes covering almost the entire oral mucosa inclııding the whole surface of the tongue were usuaııy found at the beginning of ıhe epizootic.
Fever was accompanied by a marked leucopenia that persisted until death. Severe diarrhaea was a consistent elinical sign.
The Pathological features naturaııy and experimentally produced Rinderpest, con-[ormes ",ith the previously report ed observations. However, it should be emphasised that the earliest and consistent lesiom (necrosis and erasions) in the oral cavity wc re obsen'ed on the base of the tongue and pharyngeal mucosa which ",ere eovered with a eheesy mucous exudate and in same animals nothing else but these pathologica! changes wc re the only findings. This observation is in close agreement as described by Plowright (1964). A simi!ar predilection side for erosions were observed at the ileo-caecal va!ve and its surroinding mueosa.
The most characteristic micrascopical features were observed mainly in the tonsils, Iymphoid tissues and in the malpighian layer of the stratified squamous epithelium of the oral cavity. Numerous intracytoplasmie eosinophilic inclusion bodies and syneytial cells pre-dominantly in the tonsillary epithelium eouldbe easily demonsrated already during the fırst rise of temperature. İntranuelear inelusions (thymus and tonsil) were observed only in four experimentaııy infeeted ani ma Is. Necrosis or depletion of Iymphoeytes in the tonsils thymus and eephalic Iymphnodes \'aried in its extend. Depletion begins in the germinal centers and in many cases the whole cortical part was empty leaving onyl a retieulum mesh behind. İntraeytoplasmie inelusions in histioeytes were occasionaııy abserved.
In eultured ealf kidney cells infeeted with virulent rinderpcst virus and live rinderpest eell eulture vaeeine exhibited virus speeifie changes in form of eosinophilic cytoplasmie and later intranuclear inclusion bodies and multinucleated (syneytial) giant eells.
Özet: 1969-[972 yılları arasında Yurdumuzda görülen sığır vebası salgını sırasında, son olarak Devrekani (Kastamonu) bölgesinde çıkan hastalık fuayyesindeki 12 adet sığır ve manda dahil, toplam 30 doğal vak'a ile Etlik bakteriyoloji enstitüsünde ıo experimental vaka klinik ve patomorfolojik yönleriyle incelenmiştir. Doğal vakalarda hastalığın özelliği ne-deniyle ancak itlaf hazırlıkları sırasında klinik muayene ve inleleme yapılabilmiş, çoğu vak-larda sürekli klinik seyir ve hematolojik tablonun tetkiki mümkün olamamıştır.
Hayvanlar bulundukları hastalık devrelerine göre farklı semptomlar gö.termi~lerdir; Örneğin bazısı hastalığın henüz başlangıcında ve ateşli dömeminde, diğer bir kısmı ise ter-minal devresinde idi.
Hastalık yüksek ateş ile başlamakta ve ishalin devamı halinde normalin altına düşmek. tedir. Doğal vakalarda leucoeyte .ayısı [ mL. de4500-6200 arasına, eksperimental vakalarda ise4000 e kadar düşen bir leueopenie tablosu göstermişlerdir.
Genel durumun bozulmuş olması yanında necrose ve erosion gibi ağız lezyonları bazı hastalarda kolayca seçilebilecek halde idi. İshalli olanlarda gaita sulu pis kokulu çok kez kan ve müküs ihtiva ediyordu.
Nekropsi de hastalığın farklı klinik devrelerinde itlaf edilen hayvanlar üzerinde yapıl-mıştır. Son olarak Devrekani (Kastamonu) de rastladığımız vakalar gerek klinik gerekse patolojik yönüyle, hastalığın ilk görüldüğü Van bölgesindeki kadar şiddetli ve yaygın değildi. Ayrıca salgının uzun sürmesi sonucunda bazı subklinikal olayların da meydana gelmesine sebep olmuştur. Tetkik ettiğimiz olayların histopatolojisi yeksenak ve karakteristik idi.
Hasta-588 H. K. Urman-H. Cahit Özcan-oM. Arda-N. Buharalılar-F. Tanzer
lığın özeIlikle prodromal devresinde müköz zarlarda çıplak gözle görülerniyecek kadar olan mikroskopik lezyonlarda hastalığın teşhisine yarayacak intracytoplasmic inklusionları ve syncytial hücreleri tesbit etmek mümkündür.
Hastalığın tefriki teşhisinde lympho-epithelial bir doku olan tansiIlerin önemli bir yeri vardır. Kadavra açılmadan çıkarılabilccek tonsil ve retro-pharyngeal lenf düğümlerinin histolojik muayeneleriyle teşhise varmak mümkündür.
Deneysel olarak patogen virus ilc enfekte edilen duyar danalarda klinik, hematolojik ve nekropsi bulguları sığır vebasının karakteristik özelliklerini göstermiştir. Eksperimental vakaların dördünde cytoplasmic incIusionlar yanında intranucIear inclusion'larda mevcuttu. Hücre kültürü aşı virusu ve patogen veba virusu ile ayrı ayn enfekte edilen dana böbrek doku kültüründe cytopatlıic effect 2gün içinde meydana gelmiş ve sırayla cytoplasmic inclusion-lar, syncytial hücreler ve intranuclear incIusion cisimcikleri teşekkül etmiştir.
Giriş
Sığır vebası i969 yılı sonlarında doğu ve güney doğu sınırlarından
yurdumuza girerek bu hastalığa karşı duyarlı olan sığır ve mandalar
arasında oldukça yüksek mcrbidite ve mortaliteye sebep olmuştur.
tık
günlerde hayvan hareketlerinin kontrolündeki güçlük nedeniylehastalık Anadolunun çeşİtli bölgelerine sıçramış ve zaman zaman
ken-dini şiddetle hissettirmiştir. Hücre kültürü aşısı ile yapılan kitle
aşı-laması sonucunda hastalık durdurulabilmiş ve son olarak 8 jHaziran j
1972 de Devrekani (Kastamonu) bölgesinde tesbit edilmiş, o tarihten
bu yana veba ihbarı yapılmamıştır.
Sığır vebası özeııikle sığır ve mandaların akut bulaşıcı bir
hastalı-ğıdır. Başlangıçta yüksek ateş, ishal, sindirim kanalında eroziv
leLyon-lar ve lenfoid dokuleLyon-larda dejeneratif değişikliklerle karakterizedir.
Ay-rıca ateşin yükselmesine paralel olarak leucopenie meydana gelir.
Sin-dirim sisteminde çok sıralı yassı epiteııerin malpighi katında ve
Iymp-hoİd dokularda görülen syncytial hücreler, intranuklear ve
sitoplaz-mik inkluzyonlar sığır vebasının özeııiklerindendir. (9, i i; 12, 17,25)
Benzerİ değişiklikler doku kültürlerinde de meydana gelir (7, 16, 24,
26) .
Sığır vebası etkeninin filtrabl bir virus olduğunu ilk ortaya
koyan-lar Nicoııe ve Adil-Bey (1902) olmuştur. 1899 yılında Pendikte
baş-lattıkları deneylerin sonuçlarını daha o yılın temmuzunda
"L'Acade-mie des scicnces" da tebliğ etmişlerdir ('4). Paramyxovirus grubundan
olan etken in vivo ve in vİtro olarak syncytial hücreler ve inkluzyon
cisimcikleri meydana getirir. (12, 16,25,27) Benzerİ değişiklikleri
la-pinize, avianize ve zayıflatılmış veba virusları da yapar (7).
Sığır vebasının epizootolojisi ve klinik-patolojik belirtileri
Sığır Yebasının Klinik Ye Patolojik Yönleri .•• 589
12, 13, 14,21,25) Ancak, sığır vebası, köpek gençlik hastalığı ve
kıza-mık virusları arasındaki sıkı morfolojik ve antijenik benzerliklerin
bulunuşu ile sığır vebası üzerindeki araştırmalar yeniden
canlan-mıştır (2, 27)' Tüm paramyxoviruslar asidofilik sitoplazmik irıkluzyon
cisimcikleri meydana getirirler, fakat bilindiği kadar yalnız sığır
vebası, köpek gençlik hastalığı, kızamık ve parainfluenza'da ayrıca
intranukleer cisimcikler de şekillenmektedir (16, 25, 27, 28). Sığır
vebası virusunun meydana getirdiği inkluzyonların ultrastruktürleri
tetkik edilmiş (23, 24) ve cisimcikleri immunofluoressan tekniğine
göre boyamak mümkün olmuştur (26).
Doku kültüründe, veba virusunun inokülasyonundan 2 gün sonra
cytopathic effect, syncytial dev hücreleri ve sitoplazmik inkluzyonlar
ve ancak 3. cü günden sonra da intranukleer inkluzyonların meydana
geldiği gözlenmiştir (I6, 26).
Sığır vebasının klinik, hematolojik ve patolojik yönleri gerek
do-. ğal ve gerekse deneysel enfeksiyonlarda incelenmiş ve özellikle Thiery
(25) (1956); Maurer ve ark. (13) (1956); Liess Vt Plowright (12)
(1964) ve Plowright (17) (1964) bu alanda yenilikler getirmişlerdir.
Mamafih, hematolojik araştırmalar çok daha önce i902 yılında Refik
bey (20) trafından etraflı olarak açıklanmıştır.
Doğal enfeksiyonun genellikle tonsil ve solunum yolu ile meydana
geldiği ka bul edilmekte ve ishal devresinde bulunan hastadan virusu
izole etmek için tonsil ve akciğer dokularının lenf düğümlerinden ve
dalaktan daha verimli olduğu ileri sürülmüştür (17). Sığır vebasının
patojenezisi ile ilgili çalışmalar özellikle Doğu Afrikadaki l\1uguga
araştırma enstitüsünde yapılmıştır (I 2, 17). Hastalığın klinik
helirti-leri ile viremi ve virusun atılma yolları arasındaki ilişkiler
araştırılmış-tır. Nasal veya subkutan yollarla enfekte edilen sığırlarda inkubasyon
süresi 3-5 gün, temas ile enfeksiyonda ise 8-1i gün sürmüştür. Viremi
hastalığın 4. cü gününde tesbit edilmiş ve genellikle 9. cu günde bu
du-rum ortadan kalkmıştır. Virus, ateşten 2 gün önce burun akıntısında,
ateşin I. ci gününde idrarda ve ate~in 3. cü gününde ise dışkıda
sapta-nabilmiştir. Aynı araştırıcıların klinik ve virolojik bulgularına göre,
ağız lezyonlarının meydana çıkmasından 5-6 gün önce hastalar virusu
burun akıntıları ile etrafa saçabilmcktedirler.
Sığır vebası Asya ve Afrikanın muayyen bölgelerinde enzootik
durumdadır. Son yıllarda Plowright tarafından geliştirilen
zayıflatıl-mış doku kültürü sığır vebası aşısı (29) ile hastalık kontrol altına
a'ın-mağa çalışılmaktadır (6). Bu canlı aşı ile aşılanan hayvanların
aşı-590 H. K. Urman-H. Cahit Özcan .;\1. Arda-l\". Bııharalılar-F. Tanzer
lama anında hayvanın maternal antikorlardan yoksun bulunması
ge-rekmektedir (19). Sığır vebası hücre kültürü aşısının hazırlanması,
dayanıklığı ve kullanılması konusunda ayrıntılı çalışmalar vardır (18,
ıg). Türkiye'dc de hücre kültürü aşısı Plowright metoduna göre
hazır-lanmakta ve duyar danalarda bu aşı ile yapılan bağışıklık denemeleri
başarılı sonuç vermektedir (8).
Bu çalışmamız ın birinci bölümünde, (1) Türkiye'de son görülen
sığır vebası olaylarının ve deneysel olarak enfekte edilen danalarda
has-talığın klinik ve patolojik yönleri ile (2) virusun doku kültüründe
meydana getirdiği değişiklikler araştırılmıştır.
Materyal ve Metot
I. Doğal hastalık olayları:
Bu araştırmada, kasım 1969 - Haziran 1972 tarihleri arasında
yurdumuzda görülen sığır vebası epizootisi esnasında Van yöresi ilc
son fuayye Devrekani (Kastamonu) bölgesinde yaşları 1,5 aylıktan
8 yaşına kadar değişen 12 adet sığır ve manda dahil, toplam 30 doğal
vak'a üzerinde çalı~ılmıştır. Van bölgesinden toplanabilen sınırlı,
Devrekaniden ise 12 sığır ve mandanın (ölmüş ve bir kısmıda
has-talığın ateşli devresinde itlaf edilerek) nekropsileri yapılml~tır. Biran
önce itlafı gereken doğal vakalarda imkan oranında, fakat daha çok
deneysel enfeksiyon olaylarında hastaların klinik durumları uzunca
bir süre yakından izlenebilmiştir.
II. Deneysel ha:,talık olaJıları:
Bu bölümde, Etlik Bakteriyoloji Enstitüsünde sığır vebası
epru-vasyonunda kullanılan 12-20 aylık 10 adet danadan
yararlanıl-mıştır. Denemeye alınmadan önce danaların sığır vebası nötralizan
antikodarı taşıyıp taşımadıkarı araştırılmış ve beden ısıIarı ile
leu-cocyte sayımları deneyden önce ve sonra hergün muntazaman
yapıl-mış ve kaydedilmiştir. Klinik muayenede oral, nasal ve vaginal
mu-kozalar hiperemı, nekroz ve erozyon bakımından yakinen
incelen-miştir. Epruve virus olarak 561 kulak no: lu dananın liyofilize
viru-sunun ıo-6 ve 10-3 oranındaki sulandırmaları s.c yol ile
kullanıl-mıştır.
III. Kontrol hayvanları :
Son fuayye de hastalık söndükten 25 gün sonra Devrekani ve
Sığır Vebasının Klinik Ve Patolojik Yönleri ... 591
ait tonsil ve retropharyngeal lenf düğümlerinde histolojik muayeneler
yapılmıştır. Ayrıca Ankara Et kombinasından temin edilen sağlam 10
adet dana ve tosu n başında benzeri bölgeler incelenmiştir.
IV. Sığır vebası hücre kültürü aşı virusu ve patojen sığır vebası virusu ile enjekte edilmiş doku kültürlerinde mikroskopik inceleme:
Dana böbrek hücrelerinden primer doku kültürü ha:ıırlanarak
hücreler tüp içerisine konan dar uzun lameller ü:ıerinde üretilmiştir.
Hücreleri üretmede Earle besiyeri kullanılmıştır. Aşı suşu virusunun
sığır böbrek epitel hücrelerindeki
%
50 infektif titrcsi 10-3,5 olaraktesbit edilmiştir (10-.1,5 DKİDö%,1 mL.) Bağışıklık kontrolu ile
il-gili deneysel inokülasyonlarda kullanılan patojen sığır vebası virusunun
orijini 561 No: lu liyofilize virus olup dana böbrek epitel hücrelerin-deki infektif titresi 10-5,6
lo,
i mL. dir.Doku kültürü üretme tüplerinden belirli zaman aralıklarıyle
çı-karılan lameller Bouin eriyiğinde tesbit edilerek Heam.-+.Eosin ve
Gi-emsa ile boyanmışlardır. Doğal ve deneysel enfeksiyon hastalık
olay-larından ve kontrol hayvanlarından alınan doku parçaları
%
ionöt-ral formalin ve zenker eriyiklerinde tesbit edildikten sonra hazırlanan
parafin kesitleri Heam. +Eosin ve gerekli durumlarda özel boya
me-todları ile boyanmışlardır.
Sonuçlar 1. Doğal hastalık olq}ları:
Klinik bulgular: Hastalıktan şüpheli sığır ve mandalar
öldürül-meden önce gereği kadar klinik bir muayeneden geçirilmişlerdir.
En-feksiyonun özelliği nedeniyle hastalık klinik muayenenin yapıldığı
an-dan itlafına kadar gözlenebilmiş, hematolojik muayeneleri yapılabilen
ve leucopenie gösteren hastalarda lcucocyte sayıları 4-500-6200 mL.
arasında bulunmuştur. Herbiri hastalığın değişik bir devresinde
bulu-nan vak'aların klinik muayenelerinde tesbit edilen semptomlar
şöy-ledir: Genel bozukluklar yanında konjonktivalarda şiddetli hiperemi
ile beden ısısı 4-1C. kadar çıkmakta ve 3-4- gün devam etmektedir.
At-eşli devrenin yanısıra, sindirim sistemindeki lezyonlar meydana
gel-mektedir. Ağız lezyonları kutan mukozada hafif kabarık boz beyaz
nekroz odakları halinde başlamakta ve bunların açılmasıyle kepek
serpilmiş görünümde çevreleri düzensiz erozyonlar teşekkül etmektedir.
Çoğunluk bu erozyonlar kirli sarımsı renkte bir membran ile örtülmüş
592 H. K. Urman-H. Cahiı Özcan-M. Arda-N. Bııharalılar-F. Tanzer
fena bir -kokuya sebep olmaktaydJ. Ba~langıçta seröz tipteki oküler ve
nazal akıntı sonradan mükoid yada mükoprulent bir karakter
almak-tadır. Şiddetli ve adeta su gibi kıvamda ishal, hastaların çoğunda
gözlenmi~tir' Isının normalin altına dü~tüğü vakalar geneııikle ölüm
ile sonuçlanmaktadır. Beden ısısı normale dü~en ve ishali düzelen
hay-vanın hastalığı atlatmı~ ve nekahat devresine geçmi~ olduğu sayılabilir.
Böyle durumlara aL sayıda bazı hastalık fuayelerinde rastlanmı~tır. Ağız
mukozasında gözlediğimiz erozyonların predileksiyon yerleri di~ etleri,
özeııikle alt dudakların iç yüzleri, damak, ağız papiııaları ve ağız
bo~luğunun gerisinde bulunma:)! nedeniyle ancak otopside görülebilen
dilin arka üst ve farinks kısımlarıdır (Resim 2 ve 3).
Nekropsi bulguları: Lezyonların ~iddeti ve lokalizasyonu, klinik devreye göre deği~iklik göstermi~tir. Ağız mukozası ile dilin arka üst
ve farinks bölgelerindeki nekroz ve erozyonlar hastalığın te~hisine çok
yardımcı olmakta, öyleki bazı vakalarda buradaki lezyonlar dı~ında
hiç bir deği~ikliğe rastlanmamı~tır. Retrofarengeal lenf düğümleri
ge-nellikle büyümü~ ve ödematöz görünü~te idi. Tonsiııer ~i~kin kesit
yüz-lerindeki kript kanaııarının geni~lemi~ ve boz sarımsı bir madde ile
dolu olduğu gözlenmi~tir.
Bazı olaylarda, özeııikle Van bölgesinde yaptığımız
nekropsiler-de, abomazus mukozası, ileo-cecal valvül bölgesi koyu kırmızı,
öde-matöz, mercimek yada nohut büyüklüğüne varan kenarları keskin
hemorrajik erozyonları ihtiva ediyordu. Pis kokulu sulu ve bazan da
kanlı bir içerikle dolu olan parsak mukozası koyu kırmızı görünü~te
idi. Bunlar sindirim sisteminde en sık rastlanan lezyonlardır. Ayrıca
dolgun olan safra kesesi ile sidik kesesi mukozalarında yer yer
kana-malara da rastlanml~tır.
Mikroskopık bulgular: Hastalığın karakteristik his to-ve sitolojik lez-yonlarına ağız boşluğunun, dilin ve tonsiııerin çok sıralı epitel
katların-da ve bez kanaııarının epiteııeri ile tonsil, lenf düğümleri ve dalağın
lenfoid dokularında rastlanml~tlr.
Ağız mukozasının çıplak göz ile farkedilemeyecek kadar küçük
nekrotik odcıkları histolojik kesitlerde kolayca meydana çıkmaktadır.
Bu lezyonlar ağız bo~luğunu örten çok sıralı yassı epitelkrin Malpighi
katında geli~mcye ba~lamakta, intraepidermal olarak yayılmakta ve
ancak sekunder bakteriyel bir enfeksiyonun araya girmesiyle bazal
membranı aşmaktadır. Başlangıçta, odaklar halinde malpighi
tabaka-sının spinozum hücrelerinde bazorili artmakta, uzantıları silinmekte,
lezyon çevresinden kolayca ayırt edilebilen homogen bazofilik bir
Sığır Vebasımn Klinik Ve Patolojik Yönleri ..• 593
bir karakter kazan'makta, çekirdeklerde pycnüse ve rhexis oluşmakta ve
coagulatif bir nekroza dönü~mektedir (Resim 4). Bu lezyon mukoza
üzerinde çıplak göz ilc seçilebilen boz beyaz nekroz odaklarının
histi-ostrüktürüdür. Bu nekroz odaklarının birbirleriy le kaynaşmaları ve
üst tabakalarının ölümü ile erozyonlar meydana gelmektedir.
Hastalı-ğın başlangıcında epidermisteki bu bazofilik dezorganizasyon
odakla-rında ve bazal hücrclerin hemen yakınında, epitel hücreleri birbirleri
ile kaynaşarak "çok çekirdekli syncytial dev hücrelerin" oluşumuna
yol açarlar (Resim 5). Farinks bölgesinde müköz bezleri n kanal
epi-teııerinde de bu hücreler görülmüştür. Yukarda sözü edilen
lezyon-ların çevrelerinde ve bazal membranın hemen üstündeki epitel
hücre-lerinin sitoplazmaları içinde polimorfik ve asidofilik incIusion
cisimcik-lerine çok kez rastlanmıştır.
Tonsiııerin krypt kanaııarını döşeyen epitel tabakasında çok
çe-kirdekli syncytial hücre formasyonları (Resim 6) ve intracytoplasmic
acidophilic incIusion cisimcikleri (Resim 7) olayların hemen hemen
tümünde tesbit edilebilmiştir (Bak Tablo III). İncIusionlar bir veya
bir-den çok sayıda sitoplazmada bulunur; yuvarlak, oval veya düzensiz
büyük kitleler halinde ve çekirdeğin bir kısmını kapsıyacak
şekildedir-ler. Hastalığı atlatmış fakat itlaf edilmiş vakalarda inclusionlar
kay-bolmuş ve syncytial hücrelerin hayaııerine ancak krypt kanaııarında
rastlanmıştır. Krypt kanaııarı, lumen içine sızan yangı hücreleri ve
dökülmüş epitel hücreleri nedeniyle ileri derecede genişlemişlerdi.
Tonsiııerin lymphoid dokusundaki Infositlerde geneııikle bir azalma
ve bazı ~Iaylarda germinal centrumIarın tamamen boşalmış olduğu
gözlenmiştir; bazı olaylarda syncytial ve reticulum hücrelerinde
cy-toplasmic incIusionlar vardı.
Lenf düğümleri ve dalak: Hasta sığır ve mandaların özellikle
ret-rofarengeal ve diğer lenf düğümlerinin lenf foııeküııeri tümden yada
kısmen lenfositlerden boşalmış ve geriye retiküler bir doku kalmıştı
(Resim 8 ve 9). Lenf folIeküIlerindeki syncytial hücrelerin bi~imleri,
orijinini lamina epitcIialisten alanlarına göre biraz değişik olup,
bun-lar daha yuvarlak ve çekirdekleri piknotikti. Dalak dokusundaki
lez-yonlar lenf düğümlerinden farklı değildi.
Sindirim sistemi: Abomazus, ince ve kalın barsaklarda, ancak
bazı olaylarda krypt'leri döşeyen glandüler epitelierin
sitoplasmaların-da ve lenfoid follekülIerin retikulum hücrelerinde tipik eosinofilik
594 H. K. Urman-H. Cahit Özcan-M. Arda-N. Buharalılar-F. Tımzer
II. Deneysel hastalık olayları:
Klinik bulgıdar: Sığır vebası virusuna karşı duyarlı i0-20 aylık
yaşta io adet yerli dana ve düveye virulan sığır vebası virusundan i mL.
deri altı olarak enjekte edilmiştir. 493, 569, 577, 598 (ı. ci grup) ve
589,591,599 (2. ci grup) ile 475,478,484. (3. cü grup) olarak
numara-lana n bu hayvanların tümü, hafif yada ~iddetli derecede hastalığın
klinik belirtilerini göstermişler; 569 ve 577 numaralılar hastalığ'ı
atla-tarak iyileşmi~lerdir.
Genellikle, beden ısısı virus inokülasyonundan 4-6 gün sonra
yük-selmiş ve 4 ila 8 gün devam etmiştir. Bu süre içersinde sırasıyla
iştah-sızlık, göz ve vajen mukozalarında hiperemi, lakrimasyon,
serö-mü-köz yada prulent göz ve burun akıntısı, ishal ve ayakta duramama
hali dikkati çekmiştir. Ateşin devamı esnasında oral mukozada, diş
et-leri, damakta, papillalar üzerinde nekroz ve erozyonlar gösteren
sto-matitis şekillenmiş, sindirim sisteminin diğer bölümlerinde
catarrhal'-den haemorrhagic enteritise kadar değişebilen bir tablo gözlenmiştir.
Haematolojik inceleme: Virus inokülasyonundan 2 gün önce
leucocyte sayımına başlanarak (Bu dönemde ortalama leucocyte
sa-yısı 8.400 mı. olarak saptanmıştır.) hastalık süresince her gün ayni
saatlerde leucocyte sayımı tekrarlanmış ve kesim gününe kadar
sür-dürülmüştür. Leucocyte sayısı beden ısısının yükselmesine paralel
ola-rak süratle düşmüştür. Bu leucopeni döneminde en düşük leucocyte
seviyesi 4.000 mı. olarak saptanmıştır. Fakat 577 no: lu düvcde
oldu-ğu gibi, ateşin normale dönmesi ve hayvanın hastalığı atlatması ile
leucocyte rejenerasyonunda süratli bir düzelme dikkati çekmiştir.
Ör-nek olarak hastalık sonucunda ölen (~o: 493) ve iyileşen (No: 577)
iki deney hayvanının beden ısıları ve Icucocyte diyagramları Tablo
i ve II de gösterilmiştir.
Deneysel olavlarda histopatolojik bulgular: Doğal enfeksiyon
olayla-rında gözlenen yangıse1 reaksiyonların ve dejeneratif değişikliklerin
benzeri deneysel olaylarda da gözlenmiştir. Fakat, inokülasyondan 5
gün sonra beden ısısı 4°,7 C. a kadar yükselmesine paralel olarak leu-copenie gösteren ve ateşin ikincİ gününde öldürülen 599 no: lu danada ileo-caecal valvül bölgesi dışında makroskopik bir değişiklik tesbit
edi-lememesine rağmen, tonsil epitelierinde intracytoplasmic ve thy
mu-sun retikulum hücrelerinde intracytoplasmic ve intranucleer inclusion
cisimciklcri şekiJlenmişti. Hastalığın tüm sendromunu gösteren 591
no: lu dana inokülasyondan io gün sonra ölmüş ve ilk kez bu
Sığır Vebasının Klinik Ve Patolojik yJ~ıeri... 595
III. Sığır vebası aşı suşu (Kabate o) ve patojen virus ile enfekte edilen doku kültürlerinde inceleme:
Primer dana böı:)rek kültürü, hazırlanmasından 4-5 gün sonra
ino-küle edilmiş ve mikroskopik yoklamalar ikinci günden başlanarak
be-lirgin aralıklarla yapılmıştır. İkinci günde her iki virus için karakteristik
cytopathic değişikliklerle birlikte intracytoplasmic asidofiJik cisimcikler
şekillenmeğe başlamış ve bunu cyncytial multinukleer dev hücreleri
izlemiştir (Resim ıo). Bu hücrelerin önce sitoplasmalarında (Resim i i)
ve daha sonra çekirdeklerinde (Resim 12) yuvarlak ve oval biçimde ve
çevrelerinden bir haıc ile ayrılan cisimcikler meydana gelmiştir.
Bo-yanmış preparatlarda 3. cü günden itibaren belirgin bir hale gelen
cy-topathic değişiklikler 9. cu güne kadar lamel üzerindeki hücrelerin
he-men hehe-men tamamının dökülmesiyle sonuçlanmıştır. Ancak bu
devre-de lamelin çevresindevre-de ötedevre-de beridevre-de syncytial hücrelere tesadüf edilmiş-tir.
Tartışma
i969 yılı sonlarında Türkiye'ye doğu ve güney doğu sınırlarından
giren ve i972 yılı haziran ayına kadar Anadolunun çeşitli bölgelerinde
yer yer patlamalar halinde devam eden sığır vebası doğal vakalarından
ancak Van, Ankara ve Kastamonu'daki bazı hastalık olayları ile
Etlik Bakteriyoloji Enstitüsünde epruvasyonda kullanılan deneysel
danalar takib edilebilmiş ve bunların klinik gözlemi ile toplanan
ma-teryali araştırmamıza konu olmuştur.
Son yıllarda yoğun aşılama gayretlerine rağmen sığır vebası Asya
ve Afrikada zaman zaman ortaya çıkmaktadır. Patojen virus suşları,
duyar olan sığır ve manda populasyonlarında genellikle yüksek bir
mortalite (% 90 kadar) ve morbiditeye neden olabilmektedir. Benzeri
durum Türkiye'de de 1969 yılındaki veba salgınında görülmüştür.
Di-ğer taraftan hastalığın enzootik olduğu bölgelerde, gerek aşılama ve
ge-rekse doğal enfeksiyon sonucunda sığırların çoğunluğu hastalığa karşı
bir bağışıklık kazanmaktadır. Bağışık analardan colostrum yolu ile
alınan antikodar, danaları ancak 5-8 ay hastalığa karşı
koruyabildi-ği nden bu hayvanlar aktif olarak immunize edilinceye kadar virusa
her zaman hedef olabilirler (3). Aynı a.raştırıcıya (4) göre, vebaya
has-sas bir anadan doğan bir günlük buzağı, gelişmiş bir sığır gibi
lapini-ze sığır vebası virusuna karşı bağışıklık reaksiyonu gösterir.
Doğal enfeksiyon olaylarımızın tümünde hastalığın inku basyon
596 H. K. Urman-H. eahit Özcan-~L Arda-N. Buharalılar-F. Tanzer
Sığır ve mandalar aynı gün, hastalığın o anda bulunduğu farklı
dev-relerinde muayene edilmişler ve ancak topyekun bir değerlendirme
ile hastalığı teşhis etmek, epizootolojinin de yardım ile güç olmamıştır.
Hasta mandalardaki klinik tablo sığırdakilerden ayrılık göstermemiştir.
Bununla beraber Mısırda yapılan deneysel bir araştırmada (:22)
man-daların virusa karşı nisbi bir direnç gösterdikleri ileri sürülmüştür.
Sığır vebasında klinik, hematolojik ve patolojik bulguların tümü
birarada değerlendirildiği taktirde ancak kat'i bir teşhise gidilebilir.
Tonsil ve farinks mukozası ilc lenf düğümlerindeki lezyonlar veba için
çok karakteristik olup bunların histopatolojik muayenesi ayrı bir önem
taşır. Bu bulgular, duyar danalar üzerinde yapılacak virus inokülasyon
deneyleri ile kontrol edilebilir. Ağustos ı 97° yılında Halep civarında
başlayan bir hastalıkta bir ahırda 3i8 baş sığırdan 240 tanesi
hastala-narak 3° u ölmüş ve ı 67 side mecburi kesime tabi tutulmuştur (1).
Yazara göre, ,sığır vebası hakkında kişisel bilgisine rağmen, klinik, pa-tolojik bulgular ve bir nakil tecrübesi hastalığın kat'i teşhisi için yeterli
olamamış ve ancak serolojik ve kültürel muayenelerden sonra "Sığır
vebası" teşhisi konulabilmiştir; yazıdan anlaşıldığına göre histolojik
bir muayene yapılmamıştır.
Sığır ve mandaların ağız mukozalarında necrose, uIcer veya
ero-sion'lar görüldüktc, yapılacak diferansiyel diagnozda sığır vebası,
vi-ral diarrhea- mucosal hastalığı, Coryza gangrenosa bovum, papuller ve
vesiküler hastalıkları göz önünde tutulmalıdır (I ı). Zayıf bir veba
vi-rusunun meydana getireceği hastalık tablosu yukarda sıraladığımız
hastalıklarla karıştırılabilir ve teşhis edilinceye kadar da vebanın
ya-yılmasına sebep olur. Virus diarrhoe-mucosal hastalığının
makropato-lojisi ve akut seyrettiğinde kliniği sığır vebasına ziyade benzerlik
gös-terir. Klinik semptomları ateş, ishal, lakrimasyon, burun akıntısı, oral
ve intestinal mukozalarda erozyonların bulunması şeklindedir (I o,
11). Coryza gangrenosa bovum ise genellikle sporadik, nadiren
epi-zootik bir durum gösterir (I 5)' Bu hastalıkta da sindirim sisteminde
ve nasal, paranasal boşluklarda erozyon ve fibrino-purulent exudatif
bir yangı vardır. Fakat yukarda sayılan hastalıkların hiç birinde
bu-lunmayan non-purulent encephalitis ve panophtalmitis ile
arterioller-deki nekrotizan vascu1İtis bu hastalığın özellikleridir.
Sığır vebasında, sindirim sistemi ile lenfoid dokulardaki
mikros-kapik değişiklikleı'e ilk değinenler arasında Thiery (25) (ı956),
Plow-right (16) (1963) ve kısmen Maurer (13) (1956) gibi araştırıcılar
var-dır. tık kez Thiery (25) tarafından bildirilen syncytial hücreler ve ey
top-lasmic inclusionla.r tefriki tcşhiste önemli roloynamaktadır. Doğal ve
Sığır Vebasının Klinik Ve Patolojik Yönleri ... 597
deneysel hastalık olaylarından edindiğimiz sonuçlara göre, hastdlığın
patognomonik değişiklikleri olan syncytial hücre formasyonları,
cytop-lasmic ve intranukleer inclusion'lar ve lenfoid dokulardan
lmfositle-rin kısmen yada tamamen silinmesi, kaybolması lympho-epithelial bir
doku olan tonsillerde hepsini birarada gö?;lemek olağandır. Bu
deği-şiklikler nedeniyle, sığır vebasından şüpheli hayvanın aslında hayvan
sağlık zabıtasınd aykırı olan tüm nekropsisi yapılmadan fakat erişilmesi
kolayolan tonsil, bucco-pharyngeal mukoza ve retropharyngeal veya
perifer lenf düğümlerinden birini çıkarıp histopatolojik muayeneleri
yapılarak teşhise gitmek mümkündür. Yukarda sıraladığımız
lezyon-ların morfogenezisi üzerinde bir araştırmaya rastlayamadık, fakat göz- •
lemlerimize göre ateşli dönemde ve makrolezyonlar henüz
bclirme-den bunlar teşekkül etmekte ve şifa ile sonuçlanan olaylarda da
reje-nerasyon süratli olmaktadır. Hastalıkta ağız mukozasında toplu iğne
ucu veya başı büyüklüğünde başlayan ve intraepidermal gcli~cn nekroz
odaklarını çıplak göz ile her zaman seçmek mümkün değildir; fakat
histolojik kesitlerde bunlar kolayca meyd,ma çıkmakta, syncytial
hüc-relerle inclusionlara lezyonun bu gelişme devresinde daha sık
rastlan-maktadır. Lenf düğümlerinde lenfmitlerin tümü yada sadece bir
kıs-mı ortadan silinmektedir. Kan tablosundaki leueopenie lenf
follekül-lerinin nekrozu sonu olsa gerektir. Lenf düğümlerinin bu tür
lezyon-lanna Coryza gangrenosa bovum'da rastldmadık.
Peyer plaklarında ve ileo-caecal valvül çevresindeki lenf
foııikül-lerinde de lenf düğümlerindeki benzeri Iezyonlar vardı. İIeo-caeeal
valvül çevresindeki caecum mukozası sığır vebası için muayenesi
ge-reken önemli bölgelerdendir, çok defa sindirim sisteminin yalnız bu
bölgesinde hemorrhagic lezyonlara rastlanmıştır. Histolojik bakıda
bez epiteııerinde, histiocyt'lerde eytoplasmic inclusionlar ve S)netial
hücreler kolayca seçilebilir.
Doğal ve experimentel hasta vakalarımızda gözlediğimiz klinik
belirtilerle patolojik değişiklikleri burda tekrarlarnaktan kaçınarak,
ek-lemeyi gerekli bulduğumuz dildeki nekroz ve erozyonların
lokalizas-yonu üzerinde bir görüş birliğinin olmadığını belirtmek isteriz. Kanaa-timize göre deği~iklikler sırasıyla dilin arka üst ve Lrinks bölgesinde
baş-lamakta ve bunu dilin ön alt kısmı takip etmektedir. Klinik yönden
dilin arka bölgesinin muayenesi saha şartlarında güç olduğundan,
hay-van canlı iken buraya fazla önem verilememektedir.
Sığır vebasının hematolojisi ilk kez Refik Bey (20) (I 902)
tarafın-dan oldukça etraflı ineelenmiştir. Atfşin yükselmesine paralel olarak
Expcri-598 H. K. Urman-H. Cahit Özcan-M. Arda-N.Buharalılar-F. Tanzer
mentel vakalarımızda hastalığın tüm seyri süresince yaptığımız
hema-tolojik incelemeleri n sonuçları diğer araştırıcıların bulgularıyle (I 3,
20, 2i, 25) uyum göstermiştir.
Dana böbreği doku kültüründe sığır vebası aşı suşu ve patojen
virusun meydana getirdikleri cytopathic effect incelenmiştir. Doku
kül-türünde oluşan syncytial hücreler ve incIusionlar in vivo olarak
şekil-lenen lezyonlara benzerlik göstermiştir. İncIusionlar tek ve synctial
hücreler de sıra ile meydana gelmEktedir. C),topathic effect
inokülas-yonun ikincigününde başlamakta ve tüm hücrelerin nekrozuna
ka-dar devam etmektedir. İncIusionların teşekkülü, biçim ve
büyüklük-• leri ile doku kültürünün diğer özellikleri daha önce yayınlanan
bul-gulara (I 6, 24., 26) paraleııik göstermiştir.
Teşekkür
çalışmamızda işbirliği olanaklarını sağlayan Veteriner İşleri
Ge-ncl Md. sayın Mustafa Durusoy ile Etlik Bakteriyoloji Enstitüsü Md.
Bekir İyigören ve doku kültürünü yapan Müth. Ali Demir Yonguç'a,
Van Vet. Md. Gündoğan Şener'e, Kastamonu Vet. Md. İsmet Güler
ile Merkez V ct.i Çetin Yılmazkaya'ya ayrıca yardımlarını gördüğümüz
Prof. Dr. Mehmet Alibaşoğlu ile Doç. Dr. Çetinkaya Şendil'e tcşekürü borç biliriz.
Literatür
1- Bagdady, M., Manzelgy. M., İlchmann und Liebisch, A.
(197 i): Die Rinderpest im Nahen o.rten 197°. Mhefte. fur Vet. Med. 26, 269-272.
2- Breese,
J.,
and De Boer, CJ.
(I973): Ferritin-tagged antıbody cross-reaction amor'g rmderpest, canine distemper, a1td measles viruses.J.
Gen. ViroL, 20, 121-125.3- Brown, R. D. (I 958): Ril;derpest immuni(y m calves. 1. The
acqu-isition and persistence of matemaııy derived antibody.
J.
Hyg.,56, 427-434,
4- Brown, R. D. (I 958): Rinde/pest immunity in calves. II. Active
im-muniz<ition. İbid. 435-44-4.
5- Buharalılar, N. and Okay, G. (1972): A report on the cm,trol of
rinde/pest ın Turkey. CENTO scminar. fstanbul-Pendik.
6- De Tray, D. E. (I 970): .loint campaign againsı nndeıpeJt in Afrika.
Sığır Vebasının Klinik Ve Patolojik Yönleri ... 599
7- İsogai, S. (I964.): Pat!lOgelticif)' of rinderpest virus, original and atte-ııuated in various tissue culture. Virology, 3i, 4 17-432,
8- İyigören, B., Ünlü, M., Kungeru, M., Yonguç, A. D. ve Gir-gin, H. (I 97 I): Doku kültürü sığır vebası aşısının danalarda bağışık-lık denemeleri. Türk. Vet. Hek. Dem. derg. 4i, 3i-35.
9- Jubb, K. V. F. and Kennedy, P. C. (I 97°): Pathology of
domes-tic animals. II. ed., vol. 2, 23-27. Aeademİe press, New York,
10- Kahrs, R. F. (I97I): Differential diagnosis oj bovine viral
diarrhea-mucosal disease.
J.
A. V. M. A., 159, 1383-1386.11- Liess, B. und Bogel, K. (1969): Rillderpest,
Virusdiarrhoe-Muco-sal Disease, Bosartiges Katarrhalfieber - DifferentialdiagrlOstische Mog-lichkeitert. Dtsch. Tİerarztl. Wsehr., 76, 138-141,
12- Liess, B. and Plowright, W. (I 964): Studies on the pathogenesis
oj rinderpest in experimental cattle.
J.
Hyg. Camb., 62, 81-100. 13- Maurer, F.D., Jones, T. C., Easterday, B. and De Tray, D(I 956): The pathology of rinderpest. Proe. 92 nd. Ann. Meet. Amer.
Vet. J\1ed. Ass., 201-21 I,
14- Nieolle, M. et Adil-Bey. (I 902): Etudes sur la pes te bovine.
Expe-rienees sur la filtration. Ann. Inst. Pasteuro 16, 56--64.
15- Pierson, R. E., Thake, D., MeChesney, A. E., and Storz, J. (I 973): An epi<.ooticof malignant catanhal fever in feedlot cattle.
J.
A. V. M. A., 163, 349-350.16- Plowright, W. (1963): Rinderspest virus. Ann. N. Y. Aead. Sei.,
101, 548-563'
17- Plowright, W. (1964): Studies on the pathogenesis of rindeıpest in
experimental catlle.
J.
Hyg. Camb., 62, 257-28r.18- Plowright, W., HerniOlan, K. A. J. and RaOlpton, C. S.
(197 I): Studies on rinderpest culture vaccine. IV. The stabilİty of the
reeonstituted produet. Res. Vet. Seİ., 12, 40-4-6.
19- Plowright, W. (I 972): The production and use of rinderpest cel!
cul-ture vaccine in devetoping countrzes. \-Vor/d Anim. Rev., i, 14-18.
20- Refik-Bey. (1902): Modlfications leucocytaires dans la pes te bovine.
Ann. Inst. Pasteur. 16, 163-168.
2i - Scott, G. R. (I 967): Diagnosis of rinderpest. FAO Agrieultural
600 H. K. urman-H. Cahit Özcan-:'d. Arda-N. Buharalılar-F. Tanzer
22- Singb, K. V., El Ci ey,
1.
F. Ata, F. A. and Baz, T. i. (1967):ResporlSe oj Water buJfaloes to experimental infection with rinderpest virus.
ComeIl Vet., 57, 638-648.
23- Tajiına, M. und Usmjiına, T. (I 97i): The pathogenesis oj
rin-deıpest ın the lymphnodes oj cattle. Am. J. Path., 62, 221-228.
24- Tajiına, M., Motabasm, T., Kism, S. and Nakaınura,
J.
(I97i): A comparative electron microscopic stU(i] on the morphogenesis
oj canine distemper and rinderpest viruses. Jap .
.l.
Vet. Sci., 33, 1-10. 25- Thiery, G. (1956): Hematologie, histopathologie et histochimie de lapest bovine. Rev. Elev., 9, 117-139.
26- Usmjiına, T., Tajiına, M. and Kism, S. (1969): Observations
on cultuı'ed ceUs injected with rinderpest virus by means oj jluorescent an-tihody technic. Jap. J. Vet. Sci., 31, 43-49.
27- Warren,
J.
(1960): The relatiollship of the viruses oj measles, caninedistemper, and rinderpes!. Advances Virus Res., 7, 27-60.
28- Waterson, A. P. (1965): Measles virus. Arch. ges. Virusforschung. 16, 57--80.
29- WHO jTech. repo series Nr. 444, '23-42. Requirements for rinderspest
ceU culture vaccine (!ive) and rinderpest vaccine (!ive).
Sığır VebasılUn Klinik Ve Patolojik Yönleri...
TABLO:
ı.
601
493 No; lu experimentcl sığır vebası vak'asında beden ısısının yükselmesine paralelolarak şekillenen leueopenie diagramı:
T
L
i
L f\' 29 3031 8 2 34 5 , # g 9 'O II 1:2. 13J~ 15
i.
11 ıif 19 .lo :1.1it.93 N" tv 2" a/ttk erkek. Los"n
\ \ \ \ ~ 2 10000 41 900() 40 /laoa :>9 7000 \ L \ \ \ \ \ \ \ \ " i
,
,
,
i \ \ i i i ,,".'
.
/.'
i / " /"-
- ---; SOnuç Le"c.oc.rte VÜc.ut hıs, KesilJı602 H. K. Urman-H. Cahit Özcan-M. Arda-N. Buharalılar-F. Tanzer
TABLO: II.
577 No: lu experimentel sığır vebası vak'asında beden ısısının normale dönüşü ve hastalığın klinikman atlatılması ile leucocyte rejenerasyonundaki süratli düzeymeyi gösterir diyagram:
T L (; ? g 9 LO ii 12 13 14 ıs " if JB 1'20 :u 12000 11000 577, No 20 o,-,IJ11~
.-/ / / /,
,I'IYv\
90001rt\
i
\
"
~olfoool
"I
\
i ., \ i ~ ii
i
'of,
\
/
" !
""I J
iW'/V!!VV'L
i
i \ jı ,5n:;i
/
LLL
i
L/
- - - .,- -
L<?ucoc'(tc : : '. / -____ VÜCu{ Tsısı '.! Son~ç. İ'I,'leş.tl , :-'~---~-~----~~-~
TABLO: III.
Kastamonu (Devrekani) bölgesinde çıkan sığır vebası salgınında nekropsileri yapılan ı 2 sığır ve mandanın histopatolojik muayene sonuçları: (Özellikle tonsiller hastahğın karakteristik lezyonlarını taşımakla teşhis te önemli roloynamaktadır)
TONSİL D1L
DOKU epitel tabakası epitel tabakası LENF nC(;ÜMÜ
---Hay\'. Syneytial Cytoplasmic Syncytial Cytoplasmic i.enfositIerde Multinudear Cytoplasmic
No: hücreler incIusionlar hücreler indusionlar neerose hücreler incIusİonlar
---- - - --- --- --- --- --- ---i -1- + + /- + /- --....---- -- ---- -- - --- ----.---~- -',-,---~ -- --- --- --2 + + .... -!- + ---- .._--- --- --- ---- - _._--_._--- _0 __ .--- - ---_._-_ .. --3 + + + + . f- - -_... -- ---- -- ---- _0_--_.-.- --- - - --- ---_._--. -- ---- ---_._.-4 + + + -\ + -i- --- -- --- .__..- --- - -- -- ---- ------- -- -- - --- -- --
--5 -i- - + + + -'--- --- --- -- - ---- --_. __._--- --- ---- --- -- -- --- -...- - ----6 + ---
-i- --- --- --- --- -- -- --- --- - --- -_...- ---- -- -- ---- - ---_. 7 / + -.- -.". + --- -- - --- --- _._-._--_._- -- --- -- --- ---8 ,- /- + - -1" --- ----_.--. -- ---- -_._--- -- -- --- --- - --- ._.--- ____"'. g + -/- / + ---"- --_._-- -- --- .- - ----,,---- - ---..,. --- --LO -- -/ + -/- --- - ...- --- -- --- --- --- ---ı ---ı + + + -/- --- --- -- --- --- -ı2 + + -- - + +-_,' .
£~.
4?~~J~~l
" ,y'i
I'."
l)ı
~:.'vResim : i Sığır vebalı bir !\1anda'da saJiva~yon ve puruIcnt göz akıntısı. Waterbuffalo with rinderpest. Note salivation and purulent lacrimaJ discharge.
i/ .. "'~ rı '-, ...• '0
-:~
-ı.'"
" .< • ~ ... ol •••• o~ ••' •• .11,'Resim: 2 Doğal bir vak'ada alt dudak ve diş etinin mukozasında yaygın erezyon sahaları. Arcas of erosion in the mucosa of the Jip and gum of naturally infected cow.
Sığır Vebasının Klinik Ve Patolojik Yönleri ..• 605
/
,
Resim : 3 Doğal bir vak'ada dilin alt yüzündeki mukoz ve erezyon sahaları. Pist of eresion on the ventral surface of the tongue of the naluraııy infcctcd cow.
606 H. K. Urman-H. Cahit Özcan-M. Arda-N. BuharaWar-F. Tanzer "
.•.
-".
....
•• c':~~-~
~;.,
~>:~'1'•..~~,,~ 'iResim. 4. Dilin epitel tabakasında fokal nekrozıın başlangıç devresi ve multinuklear (sync-tial) hücreler. HE. 80 X
Sığır Vebasııiın Klinik Ve Patolojik Yönleri ... 607
Resim. 5. Dil epitelinde bazal tabakanın hemen üst kısmında çok sayıda syncytial hücreler ve nekroz. HE. 80 X
Formation of multinucleated (syncytial) cells just above the basallayer of the tongue epit-helittın.
608 H. K. Urmnn-H. Cahit Özcan-M. Arda-N. Buharalılar-F. Tanzer
Resim. 6. Tonsil crypt epitelinde multinuklear (syncytial) dev hücreleri - oklnda işaretlen-miştir. HE. 80 X
Sığu Vebasının Klinik Ve Patolojik Yönleri ... 609
Resim. 7. Tonsil crypt epiteııerinde intizamsız biçimde büyük eozinofilik intrasitoplazmik inklıızyon cisimcikleri. HE. 320 X
İrregularly shaped large eosinophiIic intractoplasmie inclusion bodies in the tonsillar erypt epithelium.
Resim. 8. Bir lenf düğümünde, germinal merkezlerde lenfositIerin silinmesi. HE. 32. X Marked dep le tion of lymphocytes in the germinal centers of a lymph node.
610 H. K. L"rmnn-H. Cahit Özcan-M. Ardn-~. Buharalılnr-F. Tanzer
,
"~;:.~
••
,'~."
..\
.'
Resim. IO. İnokülasyondan 5 gün sonra enfekte edilmiş hücre kültüründe cytopathie effect ve multinuklear (syncytiaI) dev hücreleri. Çekirdekler oklarIa gösterilmiş intrasytoplazmik
cisimciklerIe sarılmıştır. HE. 80 X
İnfected cultured eclis 5 days af ter inoculation. Gytopathic effects and multinucleated (syncytial) giant eclis containing large irregularIy shaped eosinophilic cytoplasrnic inclusions.
Resim. i i. Gayri muntazam şekilde sitoplazmik cisimciklerle sarılmış bir multinuklear (syncytial) dev hücresi (hücre kültürü). CicimcikIcr oklarla işaretlenmiştir. HE. 250 X
A multinucleated giant cell with large irregularly shaped cytoplasmic inclusion (ıissuc culture).
.
\,
.•..•..
'~";,.:",
i
Resim. 12.Büyük sitoplazmik bir inkluzyon eden multinuklear bir dev hücresi. Bu dev hüe. resinin çekirdeklerinde, çevrelerinde birer hale bulunan cozinofilik inkluzyon cisimcikleri
(doku kültürü, inokülasyondaıı 6 gün sonra). HE. 320 X
A multinucleated giant cell wiıh a large cyıoplasmic inclusion. The nuclei conlain smail raund eosinophilic bodies surrounded with clear halos (ıissue culture 6 days posıinoculation).