• Sonuç bulunamadı

Zaman içinde bir seyahat

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Zaman içinde bir seyahat"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T T sgo 3 2 1

-Zaman içinde bir seyahat

''6 / f v •

Yazan:

Ahmet Emin Yalman

stanbul yolunda, 31 mayıs — Son yirmi boş gün içinde kon­ greden kongreye, dâvadan dâvaya, memleketten memlekete koşmakla kalmadım. Zaman içinde de bir seya­ hat yaptım.

Bir sabah Cenevrede trene bindim. İki saat sonra NeüchâteTdeydim. Şe­ hirden şehre giden bir tramvaya at­ ladım. Târif ediien yerde diğer biri­ ne aktarma ettim. Nihayet Colombier adında küçük bir kasabaya vardım. İ- ki buçuk saati geçmeyen bir müddet­ te tamamladığım bu küçücük seyahat; hakikatte zaman içinde yapılmış bir gezinti idi. Gerilere doğru yarım asır­ lık mesafe gitmiş, on dokuzuncu as­ rın sonlarından başlıyarak Türk mil­ letinin mukadderatında mühim bir rol oynayan bir şahsiyetin inziva kö­ şesine kavuşmuştum.

Bu şahsiyetin adı Sabahattin Bey­ dir. Bundan evvel defalarca yolum İs- viçreye düştüğü halde bir türlü bu ziyareti yapamamış, kendimi bir borç­ lu mevkiinde hissetmiştim. Bu defa meramıma kavuşmakla hepimize ait olan manevi borç ödenmiş oldu mu? Elbette hayır, hattâ inziva köşesine uğradıktan sonra bunun zannettiğim­ den çok ağır olduğunu gördüm ve ıs­ tırap duydum. Fakat hiç olmazsa Co- lombier'ye giden yolu keşfetmiş

ol-takım millî varlıklar ve kıymetler ka­ bul' edilebilir. Fakat yakın tarih; kö­ tü işlerle ve kötü insanlarla dolu ve çok karanlık bir gaflet devridir. Mil­ let için güneş, ancak son rejimle, hat­

tâ onu temsil eden son kudret sahi- bile beraber doğmuştur. Onu kapalı gözle övenler ve maziyi kötüleyenler sadık müritlerdir, her türlü nimetlere

(Devamı Sa: 3 Sü: 4 de)

________________________________ .

dura.

Neuchatele gitmezden evvel Zürih- teki talebemizden geniş bir grupla buluşmak ve saatlerce dertleşmek im­ kânım bulmuştum. Bunlardan bazıla­ rına Mehmet Sabahattinden bahset­ tim. VaktiJe hukuk fakültesinde asis­ tanlık eden ve fikri olgunluğu dikka­ timi çeken Muammer Aksoy da dahil olduğu halde çoğunun bu ismi hiç duymadıklarını hayretle ve elemle gördüm. Bu hal tek parti rejimlerinin ne kadar inhisarcı ve hodbin olabile­ ceklerini bana bir defa daha göster­ miş oldu. Böyle rejimler için millet­ lerin tarihleri ancak kendilerde baş­ lar. Uzak, çok uzak bir mazi için bir

(2)

V A T A B

/ 9i

Başmakaleden devam

Zaman içimle

bir seyahat

(Başı 1 incide) lâyıktırlar. Yakın mazideki kıymetle­ ri belirtenler, rejimi tenkid edenler, günün kudret sahiplerinden başkala­ rını beğenenler; eğri yollara sapmış kâfirlerdir.

Halbuki rejimler, partiler, .şahıslar istedikleri kadar değişsin, milletlerin hayatında devamlılık vardır. Millete dün hizmet edenlerle bugün hizmet edenlerin hulûskârlık piyasalarının haricinde, bir farkı olamaz. Milletin ! varlığına bir şeyler katmak için dün mücadele edenleri ve fedakârlıklar e- denleri unutan millet; varlığının kay­ nağı olan mukaddes ateşlerin parıltı halinde kalmasını ve gönülleri ısıtma­ sını bekleyemez.

On dokuzuncu asrın sonlarında Ab- dülhamidin istibdat rejimini şiddetle sarsan bir hâdise oldu. Damad sıfati- İe hanedana bağlı olan Mahmut Paşa, iki oğlunu beraberine aldı, rejime, hanedana, Abdülhamidin şahsına is­ yan ederek, hürriyetin bir bayrakda- rı sıfatile ecnebi memleketlere kaçtı. Orada mücadeleye girişti, maruz kal­ dığı bütün maddî sıkıntılara rağmen Abdülhamidin en cazip tekliflerini reddetti. Ölümüne kadar millet hiz­ metinde fedakârlıklara katlandı.

Oğullarından biri olan Sabahattin Bey pek genç bir yaşta büyük bir fik­ rî istidat gösterdi. İçtimaiyat ilmin­ de hür bir istikamet seçti. OsmanlI İmparatorluğunu ilmin mikroskopu altına aldı, dertlerini gördü ve deva­ sını söyledi.

Ortalığa his ve nazari mantık ölçü­ lenle bakan bir adam için OsmanlI İmparatorluğunun muhtaç göründüğü şey; sıkı bir otoriteye dayanan bir merkeziyet idaresiydi. Jön Türkler- den birçoğu, Abdülhamidin devrilme­ sini ve Meşrutiyet kurulmasını iste­ mekle beraber hakikatte münevver bir istibdada ve merkeziyetçi bir va­ siliğe tarafdar bulunuyorlardı.

Tek başına Sabahattin Bey; arala­ rında tecanüs ve tesanüt bulunmayan muhtelif unsurların ancak gönül rıza- sile ve ademi merkeziyete dayanan bir sistemle bir arada tutulabilecek­ lerini gördü ve hakiki demokrasinin biricik sığınağı olan federasyon ruhu­ nun memleketteki' ilk üstadı, bu yo­ lun ilk yolcusu oldu. Bundan başka çok geri kalmış olan memleketin mer­ kezi bir idarenin projelerde ve kısır müdahalelerde değil, haysiyetlerine ve iyi niyetlerine saygı gösterilen va­ tandaşların şahsi gayret ve teşebbüs­ lerde imar edilebileceğini gördü ve vatandaşlara anlatmağa çalıştı.

Muasırların bu lisandan anlamaları- : na imkân yoktu. Sabahattin Beye; memleketi parçalamak isteyen bir va­ tan haini damgasını vurdular. Ya­ bancı memleketlerde Abdülhamide ı karşı mücadele eden genç Türkler, her şeyden evvel merkeziyet ve ade­ mi merkeziyet esası üzerine ikiye bölündüler. Ancak pek mahdut ve seçme insanlar, Sabahattin Beyin «İç­ timaî mesleğine» tarafdar oldular.

Mehmet Sabahattin, her şeyden ev­ vel bin fikir adamıdır. Manevî kıy­ metler âleminde nefsile mücadeleler etmiş, yüksek manevî mertebelere er­ miş bir şahsiyettir. Böyle bir insan politikaya hiç girmemeliydi. Bir fikir adamı sıfatde istiğna ve feragat için­ de yol göstermekle kalmalıydı. Fakat ne çare ki fikirlerini ameli sahada yürütmek ihtiyacde politikaya sürük­ lenmiş, vakit vakit yasak bir hale dü­ şen muhalefete ait menfi tesanüdün icabı neticesinde türlü türlü kıymet­ siz haris adamlarla düşmüş, kalkmış, hiç şüphesiz siyasî hayatında hatalar işlemiştir. Bununla beraber idealist bir fikir adamı tarafı daima galip kalmıştır.

Mütarekenin son kısıcılarında Sa­ bahattin Beyi yakından tanımak im­ kânını buidum. Kuruçeşmedeki köş­ künde kendisde ilmi ve vatanî mü­ nakaşalarla geçirdiğim saatleri ömrü­ mün haz ve ilhamı en bol saatlerinden sayarım. Canlı bir mahlûku gıda diye yememeğe nezri olan Sabahattin Bey sebzeden ve meyvadan ibaret basit yemeğini yer, fakat benim için sof­ raya normal yemek gelmesini tabii bulurdu.'

Dikkate lâyık olan nokta şuydu: Annesi tarafından hanedana mensup olmasına rağmen Sabahattin Bey Mil­ lî Mücadelenin hararetli bir tarafda- rıydı. Türk milletinin beka ve saade­ tinden başka bir emeli yoktu. O za­ man Vahdettm’in temsil ettiği hane­ danın menfaatlerine karşı şiddetli bir mücadele vaziyeti almıştı.

Bütün ömrünü hanedanın istibda­ dı aleyhine mücadele de geçiren ve ancak milletin iyiliğini ve yükselişini isteyen bir Türk fikir adamı diye hayatta yer alan Sabahattin Beyin anne tarafından hanedana mensup di­ ye menfalarda çürümesi, hizmetleri­ nin yeni nesillere meçhul kalması doğ­ ru mü, değil iyi? Bu hürriyet ve va­ tan mücahidini ne haldö buldum, ,ken-1 dişile neler konuştum. Bütün bunları gelecek yazımda anlatacağını,

Ahmet Emin YALMAN

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

“Çar ve Bütün Rusya Büyük Prensi İvan Vasil’yeviç’ten Çusovaya’ya, Yakovlev oğlu Maksim ve Grigoryev oğlu Mikita Stroganovlara, Bize Perm’den Vasiliy

In this study, we present a 43-year-old female patient who revealed extensive spreading hemangioma from body of the maxilla to left lateral aspect of the nose and clarify the

Yıllar boyu nice yoksulluğa katlanarak resim yapan bir ustasını daha yitirdi Türk resmi.. Şefik Bursalı, evini ve resimlerini bir müzeye dönüştürülmek

Çünkü eskt Cebeci ocağı mensupları lama- miyle aynı işleri görürlerdi, Türkler, askeri yetiştirmekle, silâhı hazırlamanın ayrı ayrı | emeğe lâyık

Çetin Anlağan, bundan sonraki çalışm alarında S adberk Hanım Müzesi uzmanlarının bilimsel ça­ lışmalarını tanıtarak araştırmaları­ nı yayınlama fırsatı

Hâdisenin ilk suçlusu olarak ele geçen Şerif Dursun, asıl failin Hü­ seyin Üzmez olduğunu, Ahmet Emi­ ne kendisinin de ate» ettiği hakkın­ da zabıtada

O da, küçümsediği, sefalet içinde yaşadığı nı söylediği Hindistan’ın, aynı zamanda dünyanın en iler sanayilerine sahip, teknolojisinin Türkiye’den 10 kat da

Bu makalede, onkoloji hemşireleri için önerilen bir Ağız Değerlendirme Rehberi ve Ağız Bakım Rehberi verilmiştir.. Anahtar Sözcükler: Stomatit,