• Sonuç bulunamadı

Tarih ve masal

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tarih ve masal"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

fiiiEmiiiımııııımıııımmımıııuiiiiııııımııııımııımıııııııımııııııııııııımııııııiiiııırıııııııımıiEiii!

Tarih ve Masal

A ske rî, siyasî ve İçtimaî hayatımızın uzun ve zengin bir tarihi vardır. Asır larca. v ak an ü v isle r bu zengin tarihin

Y azan :

Halûk Y . Şehsuvaroğlu

■ M

1

i

Cemiyetimizin ve tarihimizin fazilet­ li in sanlarını böy­ le yazılarla ren­ cide etmivelim. Y apacağım ız iş yaln ız askerî safhasını işlemişler

i siyasî bahisleri /emin ve zamana j uygun bir şekilde kalçme almış­ lar. içtimai hayatımıza ise temas etmek lüzumunu »ek hissetmemiş lerdir

Bu yüzden asırlaı boyunca ge­ lip geçmiş medenî bir hayatın hi-

‘ kâyeleri elimize geçmemiş, mima­

rî döşeme, kıyafet, muaşeret saha larında geçirdiğimiz de virle r bile karanlıkta kalmıştır.

Eski devirlerde ekseri tarih ya­ zarlarımız bu ’ ilmin gerektirdiği tarafsızlık hissinden mahrum bir halde hareket etmişler ve kalem lerini yaşadıkları de vlet adam la­ rını methü sena hizmetinde ku l­ lanmışlardır.

ı Tarih yazmanın, tarih yapm ak kadar güç olduğunu şövliyen A ta­ türk devrinde, tarihî çalışm alar­ da bir canlılık görülmüş, bilhassa . T ürk Tarih K u ru m u , m uhtelif kol I larda bir hayli ilmi faaliyet sar-

(etmiştir.

Bu devirde de. Osmanlı tarihine tarafsızlığa uygun düşmeyen bir şekilde bayatı m uharrirler görül­ müştür. Bazı m üverrih le r, devre hoş görünmek gavre tiy le yakın ta rihîmiz ve bazı siyaset adam la rı­ mı// hakkında earazkârane nesriv«» yapm aktan çekinmemişlerdir. Y aşa dığımız yakın devirlere kadar de­ vam edip durmuş olan bu itiy a ­ dın bir faydası bulunmadığını be lirtmek isteriz.

T ürkive de genç ku şak lar haki­ kat olası m evzu larla, o lm ıyan lan ayırm akta büyü k bir feraset gös­ term ekte ve yala n cı neşriyattan beklenen propaganda tesiri aksi b ' r hava yaratm aktadır .

Tarihî m evzu lar üzerine vesik a­ lara dayan ılarak vapılan neşriya­ tın vanı sıra bu mevzuları roman laştır anla r da v ard ır Son devirle r de büyük' bir revaç gören tarihi romanlarımızda da. bazı muhar­ rirler tarihî hakikatlerden pek fazla inhir af etmekte v e hâdiseler alabildiğine aslını değiştirmekte- • dir.

Yeni T ü r k alfabesinin kabulü n­ den sonra, k lâs ik eserlerimiz bu alfabeye çevrilm em iş ve gençleri

mizin asıl kaynaklardan kendi ta rihle rini öğrenebilmek im kânları sağlanamamıştır.

Genç kuşaklar, eski devirle ri bu tarihi romanlardan veya sonradan vazılmış kitaplardan okuyabilm ek tedir. T ü r k Tarih Kurnm unun ya ym lam akta olduğu Osmanlı tari­ hi serisinden başka. İskit Y a y ın e ­ vi de daha geniş halk kitlelerinin okuyabileceği bir Osmanlı tarihi çıkarm aktadır .

Bu neşriyattan başça, dergilerde ve günlük gazetelerde, tarihle il­ gili tetkik ler, m akaleler ve tefri­ kalara tesadüf edilmektedir.

Bu neşriyatın ekserisi ciddi bir tetkik mahsulü olmaktan ziyade gelişi güzel yazılmış bahislerdir. Tarihî tefrika ismi '-erilen bazı de vâm lı yazılarda ise, tarihî hakikat lere tesadüf etmek imkânı yoktur. B u n la r elbette edebi bir roman seviyesinde de değildirler.

Son zamanlarda bir İstanbul ga aetesinde bugün elh am dülillah ha­ yatta olan' bazı şahsiyetlerimizin hayatların ı bir ş şk ıngsalı içinde t e ^ i k a eden bir yazı serisinin çık­ tığını geçenlerde söylediler. A lâ ­ kalıla rdan bîri bu hayali yazılar karşısında ne yapm ak lâzım geldi­ ğin; soruyordu. Tekzip yollamak, ismini ileri sürmek elbette arzu etmediği bir keyfiyetti. Mahkeme ye müracaat ederek yine ismini gündelik b ir mevzu haline sokma yı da abes bir hareket sayıy or­ du

Ölmüş insanların isim leri etra­ fında birçok hayalî yazılar. mş«al lar terlin edip durduk. F akat şim diye kadar yaşayanları hedef tu- tşn ve hakikatle rle alâkası bulun mayan te fr ik a la r kaleme alm ayı de nememiştik. Demek artık bu da yapılm aktadır .

Tefı-ikada adı geçenlerden bir> son devir siyasî tarihimizin mü­ him şahsiyetlerinden biridir. Ken dişini şimdiye kadar türlü vesile­ leri» rahatsız edip durduk.

A rtık siyasetle de hiçbir a lâk a­ sı kalmam ış bulun an bu. muhte­ rem insanın adını h a y a 1' hik âye je re karıştır m am ak saygılı v ? yerin de bir hareket olur

kanaatinde-onların örnek hayatların ı genç nesillere olduğu gibi anlatm ak ve buncan dersler çıkartm aktır

İkinci D ünya Harbi sıralarında mevzuu bahis zatla beraber. L â ­ lelide yine eski bir siyaset ada­ mımızı ziy aret etmiştik. Geç vakit

evden ayrılırken bu zat, çvsahibi

dostuna, şimdi yola çıktığımı te­ lefonla eve söyle de beni merak etmesinler dedi. B e r a b e r bir oto­ mobille Eminönüne indik. Buradan evine gitmek için B eb ek tram vayı na binmek ügere ku yru ğa girdi. B u zat bir sam anla r B aşv e k il de olmuştu. Sonra da b ü yü k vazifele r gördü. O sır alarda kendisine tek­ lif edilen mühim bir hizmeti bir prensip ihtilâfı yüzünden kabul et memişti.

K u y r u k t a bekleyen bu meşhur şahsiyetimizi s elâm layıp a y r ılı r ­ ken, zihnimde bütün Osmanlı ta­ rihi ve C um huriyet devri b ir an­ da cşnlgnırnşü. Bütün sadrıâzam- ları ve başv e kille ri hatır la dı™. V e, içlerinde mazûl olduktan sonra Lâ < lelidgn Bebeğe k ad ar araba parası | bulu nm ıyan bir tek insan bulam a; dım.

B unla rı düşünerek yü rü rke n be­ şimi bir daha geriye çevirip b ak­ tım. Eski bir başvekil, bir büyü k elçi vatandaşları arasında sakin ve mütes^ızi t ram v aya binmek sı­ racını bekliyordu.

Biz hakikatle re uym ıyan yazıla r la bu '-aradıfıstaki değerlerimiz* niçin rahatsız edip duruyoruz.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Abdülhamid’in mühürlerini satın alan Nezih Erdem’le gö­ rüşen Beyzade Bülent Osman, Atatürk’e övgüler yağdırdı: • “Mustafa Kemal dünyanın yetiştirdiği en

Bu çalışmada, otel işletmelerinde iş tükenmişliği boyutları (duygusal tükenmişlik, duyarsızlaşma ve kişisel başarı) ile farklı liderlik tarzları (dönüşümcü,

Dinleyeceğiniz eser, Abdülhak Hamit Tarhan'ın Nesteren adlı eserinin Mehmet Baha tarafından bestelenmiş aynı adlı operet'in bir bölümünden oluşmaktadır.. Abdülhak

ci tabaka (M.E. 2050/1900) her bakımdan eski medeniyeti devam ettirmektedir- ler. Fakat bu tabakalardaki yapılan evvelkilere naza- ran çok daha küçük ve mütevazıdırlar. cı

İstanbul'un imarına âit nâzım plânı, İstanbul'un kuruluşu sıralarında bilâharede asırlar boyunca tevzi edilen, ve Konstantin tarafından inşa edilen İmparator-

 ‘Eğitim, toplum içinde cereyan eden bir sosyalleşme olgusu olarak ele alındığında, okullar ve diğer eğitim-öğretim birimleri de bu toplumsal olguyu organize

İsteme kipliğinin aslî anlam alanı istek, Tarihî Kıpçak Türkçesinde henüz bir istek kipi paradigması oluşmadığından morfolojik emir kipi ekleri, -GAy eki

Bunlar İsmail Bey (Kurşunlu) Han’da sergilenen Kastamonu Vakıf Hamamı külhan kazanı, Kastamonu Pembe (Balkapanı) Han’da sergilenen Kastamonu Dede Sultan Hamamı külhan kazanı