Y
atandaş için medeni bil giler — Muallim Afet hanımefendinin bu son eseri, millet, devlet, demokrasi, devletin vatandaşa karşı vazifeleri, iş bö lümü gibi bahisler üzerinde mut laka bilinmesi lâzımgelen şeyleri izah ediyor. Afet hanımın anlattığı
şeyleri vatandaşlar bilmedikçe,
idare makinasının ana kanunumuzun uzun anlattığı tarz ve şekilde işle yebilmesi tatlı bir hayalden iba ret kalır. Ve bundan dolayı bu kadar pürüzsüz ve bu kadar açık bir lisanla, bilinmesi vatandaşlar için
elzem malûmatı halkımıza ver
mekte ve bir sene içinde bu vadi deki eserlerinin dördüncüsünü n e ş retmekte gösterdiği gayret sebe
biyle, kendisine pek derin bir
teşekkür borçluyuz.
Bir kadın söylüyor —Kahraman
lar ismindeki şiir kitabının m uhar riri Yaşar Nabi, bu serlevha altında bir küçük roman ç ık a rd ı. Büyük
hikâye sıfatına romandan daha
lâyık olan bu yazı, bir genç kızın defteridir. Yaşar Nabinin bu ilk bu yük hikâyesinde bir çok kusurlar
bulabiliriz, lâkin bunları affetti
ren bir meziyetini görüyoruz ki,
o da eserin alâka ile baştan sonuna kadar kendisini okutmaktaki kud retidir. İnsanların kendi kendilerine
de söylemek istemedikleri bir çok şeyler olmakla beraber, bu genç Kız hiç bir hissini ve hiç bir arzu sunu gizlemiyor. Ancak bunları bil meğe pek mi muhtaçtık diye düşü-1 nüyorum. Diğer taraftan, bu küçük hanını suîracetlerin lisanı ile femi* nizm meseleleri hakkında bir hayli şey de söylüyor ki bunların pek kuvvetle söylenmiş veya yeni şey* ler olduklarında mütereddidim. An cak Yaşar doğrudan doğruya küçük hanımını söyletince, küçük hanı mın fırsattan istifade ederek bizi hem tenvir hem de hayran etmeğp kalkışacağı tabiî bir keyfiyetti. Bundan başka, Yaşar dar bir hudut içine bir mevzu daha sıkıştırmak istemiş ki, oda bir adamın üvey
kızma Karşı duyduğu ümitsiz
aşkıdır. Tavanlara aksedip hu
dutsuz büyüyen ve kaplayan bii‘ gölgenin aksine olarak, bu büyük mevzu genç kızın kendisine ve
düşüncelerine verdiği ehemmi
yet içinde heba oluyor. Ve bu
büyük aşkı, biz ilk günlerinden an lamış olduğumuz halde, derin tah lilci küçük hanımın hemen sona kadar süren anlayışsızlığına şaşı yoruz. Bir de, genç kız cihan harbinin büyük bir kısmını Trab-
zonda rahat rahat geçirdikten
V.
ŞaMfe : 36 Türk Yurdu ■ S a y ı: 37-231
harbi umumînin ilk zamanlarında Rus işgaline düştüğü ve ancak
ihtilâli müteakip vatana avdet
ettiği için, o tarihte bebek olmı- yaıı genç kız o işgal senelerindeki Trabzon hayatını kabil değil öyle asude ve müreffeh bulamaz ve hiç olmazsa bir satırla buna temas ederdi. Bu garip unutmanın kaba hati belki Yaşar Nabinin mahlûkun da değil, fakai kendisinin mahlû kundan daha genç olduğu için cihan harbi senelerindeki vaz’iyeti hiç
bilmemesindedir. Mamafih ilave
etmeliyim ki, bu çok genç muharri rin pek çabuk yazdığını verdiği tarihlerle itiraf ettiği bu eser, kuv vetli sezişleri, güzel buluşları ih tiva ediyor, ve evelce de dediğim gibi hiç yormadan, hiç bıkmadan okutuyor. Ancak yevmi gazetelerin Şeddi Çinine kendi gibi bahsi de giremedi. Belki bundan sonra girer.
Ukrayna ve istiklal Mücadelesi-
Çarlık Rusyasının sukutu üzerine vücut bulan cümhuriyetler arasın da, Ukrayna en kudretlisi idi ve asırlarca bizimle dövüşen muaz zam komşunun varlığımız için teş
kil ettiği tehlikeyi bu teşekkül
bir derecede tahfif etmiş olu
yordu. Bugün Ukrayna, Rusyanın siyasî hudutlarına nim müstakil
şekil alarak dönmüş bir mem
lekettir. Bu sütunlarda siyasiyatı mevzubalısetmekten müçtenip bu lunduğumuz için. Ukraynanın niçin müstakil kalmadığını bu siialin et rafında düşünülecek meselelerle beraber tetkik edecek değiliz. Fa kat bu memleketin mukadderatın
dan haberdar bulunmak bizim için bir vecibe teşkil ettiği cihetle, Kı rımlı Cafer Seydalımet Beyin bir mu- kaddemesiyle ve Volodomir Murs- ky imzasile intişar eden bu kita bın okunmasını lâzım buluyoruz. Ukraynanın mazi ve hali hakkın da pek çok mehazlere müraceat edilerek yazılmış bir eser.
Görüş — Kaç aydır beklediği
miz ( Görüş ) ün ikinci nüshasını
gördük. Sahifeleri artmış. Bütün
neşriyatı ve sanat tezahürlerini in tizam ile tetkik edişi esaslı bir meziyetidir. Bu nüshada Ahmet Hamdi, Burhan, Ahmet Kutsi, Hil mi Ziya, Suut Kemalettin, Mahmut Rağıp, Cevdet Memduh ve Muhittin
Sebati beylerin imzaları var.
Ahmet Kutsi Bey, mekteplerde es ki edebiyat okutulmalı mı yoksa okutulmanıalı mı bahsi üzerinde bir
kaç ay evel toplanan edebiyat
hocaları kongresinde geçen mü nakaşaların tarihçesini yapıyor. Ço
cuklara sizin hiç bir edebî
maziniz yoktur denmesi lüzu
munu Alenen yazan garip-
bir noktai nazardan başlaya
rak divan edebiyatının bütün
lafız oyunlarını her birinin yet
miş beş nev’ile anlatmak lüzu
munu müdafaa edenlere kadar bu meselede bir çok içtihatlar var. Bir seyirci sıfatiyle bir kaç kere
dinlediğimiz bu müzakerelerden
bizzat aldığımız intiba ise, Ahmet Kutsi Beyle arkadaşlarının o kon grede garp edebiyatına daha fazla yer vermek isterlerken, garp şahe serlerinin pek büyük bir ekseriyet
S a y t: 37-231 Kitap ve Mecmualar araşında Safıife: 37
le lisanımıza nekledilmemiş olduk larını ve edebiyat hocalarımızın da büyük bir ekseriyetle bir garp lisanına kât'i derecede vakıf bu lunmamalarını bir az fazla unut
maları olmuştu. Şair sıîatiyle
bazı mısralardan başka bizi ta-
mamiyle tatmin edecek bir şey
daha vermeyen Ahmet Haindi,
fakat şiir hakkında güzel ve çok
düşündürücü şeyler söylüyor. Biir-
han Bevin güzelin ilmine ve
felsefesine dair yazdığı ( Bediî
hulul ) unvanlı makale, emsaline
nadir tesadüf olunan bir ihata
ile yazılmıştır. Suut Beyin Tol
stoy’un geçirdiği ruh buranları
hakkındaki etüdü, mecmuanın yük sek olan umumî derecesi itibariyle bir az basit kalmıştır.
Muhit — Ahmet Cevat Beyin
lisaniyata dair, alimane bir yazısı var. Uzun zamandan beri imzasını Taslamadığımız İzzet Melih Bey, Fransız temaşa muharriri Henry Bataille hakkında bir etüde başla mış. Fransız lisanını ve'edebiyatını çok eyibilen İzzet Melih Bey, mev zuu hakkında söz söylemi ğe en salahiyettar kalemlerimizden biri dir. Fakat (olan) kelimesini ııaka- dar çok kullanıyor. Namık Kemal zade Ali Ekrem Beyin (Gayet sade) unvanlı hikâyesi, çok sade bir hikâ ye tarzı içinde müessir bir tip ve riyor. Sabri Esatın ( Plevne ) şiiri
güzel. Başına koyduğu mısralarda- ik tek ( nasıl ) müstesna, asıl şiire ( nasıl ) kelimeşini nasıl olup ta koymadığına hayret edilir. Muhi tin bu nüşlıasında yeni imzalı bir çok şiir var. Bunlar arasında Mus tafa Necip imzalı ( Çeşme ) şirini kaydetmek isteriz.
Kiiçük hikâyeler Koleksiyonu.—
Her ayın on beşinde intişar ede
cek olan bu mecmuanın ilk
nüshasında, Reşat Nuri ile Mahmut Yesarinin iki çocuk profili var. Re şat Nuri kendinden daha zaifini bu lup tepeleyebilince canlanan bir hasta çocuğu, Mahmut Yesari de gözlerinde bâzan bir ihtiyarın tec rübesi belir, n bir sokak 'Çocuğunu, bir (müvezii) tasvir ediyorlar. Kuv vetli birkroki yapan Mahmut, hikâye şeklinden kaçtığı halde Reşat Nuri bu şekle biraz girer gibi olduğu için güzel yazısiyleğe pek az yontulmuş bir taslak hissini de veriyor. Sadri Eteni Beyin (Kiralıkdam) hikâyesi, uzak vilâyetlerimizden telgrafla bil dirilen muhteşem balolar hakkında hoş bir fikir hasıl ediyor. Yeni bir mevzu. Fakat bilmem hangi yıldızda
bir mecmua çıkarsalar oraya da yazı yetişterebilecek velûdiyette olan Sadri Eteni, üslûba bermutat itina etmemiş ve maruf tabirle epiy çırpıştırma bir şey yazmış. F'ikret Adilin (Korku) isimli yazısı eyi.
N. S.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi