• Sonuç bulunamadı

Fransız kültürü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fransız kültürü"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

D Ü Ş Ü N C E L E R

[

Fransız kültürü

Bugün Türkiyenin garba açılan pencerelerinden biri olan Fransız dili ve kültürü hakkında bazı dü­ şüncelerimi yazmağa hazırlanıyor­ dum. Sabah gazetelerinde büyük dos tumuz Edouard Herriot’nun ölümü haberini aldım. 25 senedir tanıdığım I ve yalcından temasta bulunmuş ol­ duğum bu büyük Fransıza tahsis | edilecek bir yazı hazırlamak, ondan ; görmüş olduğum dostluğun şükran | borcu idi, Herriot’nun hayatını v e ! aramızdaki samimî münasebetleri j zikretmek üzere sıralarken anladım ki I bu borcu ödemek için tasarlamış ol­ duğum mevzuu değiştirmeğe hiç lü­ zum yoktur. Makalemin başlığını bi­ le aynen muhafaza etmek Herriot’yu 'anmanın en veciz bir şeklidir. Filva­

ki Heı-riot Fransız kültürünün mü­ şahhas timsali idi. Bir gün ken­ disine «kültür» ün ne olduğunu sor­ muşlar. Fransızların «Boutad» de­ dikleri bir lâtife ile cevab vermiş: Unutulan bilgiler! Bu tarifin üze­ rinde çok durdum. Geniş ve çeşidli bilgiler edinmiş, renk renk diploma- | lar almış nice insanlarla temas ettim. , Kendilerine kültürlü demek bana doğru görünmedi. Herriot’nyn dediği gibi kültür edinilen bilgilerle bir di­ mağın işlenmiş derinliğinde ve geniş liğinde ihtizazlar hazırlanmış olma­ sında kendini gösterir ise Edouard Herriot’nun artık ebedî sükûna eri­ şen büyük dimağı her mevzuda kud­ retli ve kuvvetli hitabetine ve kale­ mine kaynak olmuş bir seviyede

Fransız kültürünün hakikî timsali haline gelmiştir.

Herriot’nun yaratıcı faaliyetlerini daha çok gene yaşımda iken takibe fcoşlamıştım. Lion belediye reisli­ ğine seçilince bütün kalbile merbut j olduğu Uu şehri güzelleştirmek ona bütün medenî imkânları vermek için girişmiş olduğu imar faaliyeti ilk senelerde çok münakaşa edilmiş, mübalâğalı bulunmuş, fakat netice­ de bugün Lion'un hastaneleri, mek- tebleri, fabrikaları, geniş ve güzel caddeleri Ron nehrinden azamî is­ tifadeyi temin eden kanalları, baraj­ ları hep Edouard Herriot’nun büyük himmetile ortaya çıkarılmış bugün­ kü büyük Lion şehri Herriot’nun elile meydana çıkmıştır, ölünceye kadar sadık kaldığı Lion Belediye Reisliğini, hangi mevkie gelirse gel­ sin, bırakmamış, haftanın iki veya üç gününü, seksen yaşını geçmiş ve kötürüm hale gelmiş olmasına rağ­ men, mütemadi tren seyahatlerine katlanarak Lion’daki vazifesine has­ retmekten hâli kalmamıştır. Herrlot- yu yirmi beş sene evvel şahsan ta­ mdım ve kendisile yakından temas etmek imkânlarım buldum. Türki- yeyi ziyaretinde Atatürk onu îstan- bulda ağırlamağa ve bir kaç gün son

M E V L 1 D

Aramızdan ebediyen ayrılma- I sı ile bizi sonsuz ve unutulmaz acılara garlcedjen çok sevgili og- I | lurmız vc kardeşim - |

Yüzbaşı

SADEDDİN YALKUT’unj

I ölümünün üçüncü yıldönümü I münasebetile ruhuna ithaf edil- I I__ r- i»--- oı o 10^7 nazar günü |

Human Menemencioğiu

ra da Ertuğrul yatile Trova harabele­ rine götürerek ziyaret ettirmeğe be­ ni memur etmişti. Vapurda ve Tro­ vada büyük adamla geçirdiğim sa­ atleri unutmak mümkün değildir. Kültürünün genişliğini orada gör­ müş, harabelerin içinde Homer du­ varını bizzat ararken Kont Ostroluga eski dilden okuttuğu Homerin lâye- mut eserlerini bizzat fransızcaya çe­ virerek bize anlatırken yaptığı geniş tefsirler hepimizi hayran bırakmıştı. Vapurda politikadan, iktisadiyattan, Atatürk rejiminin hususiyetlerinden. Türk sanatından, Türkiyenin tabiî güzelliklerinden bahsettik, daha doğ rusu o söyledi ben dinledim. Atatür- kün her dilediğini yapabilen bir şef olması milletin sevgisinden geldiğini, ona diktatör diyenlerin bu hakikati anlıyamamış olduklarını söyledi. Bü­

yük demokratın lisanından kendi hakikatimizi dinlemek beni çok se­ vindirmişti. Sonra tedrisata, Türk musikisine, ilim hayatımızdaki inki­ şaflara sözü nakletti. O zaman bil­ mediğim ve sonradan utanarak öğren meğe çalıştığım bir çok noktada ko­ laylıkla idarei lisan eden bu büyük adama daha o zaman meftun olmuş­ tum. Son on iki sene zarfında Paris- te kendisile resmî, hususî temasla­ rım çok sık oldu. Türkiye sevgisi kendisinde gittikçe artıyordu. Ayak­ ta duramaz halde iken küçük büro­ sunda Başvekilimizi kabul ettiği va­ kit Menderesin tatlı sözleri gözlerin­ den yaşlar getirdi, eski bir dostu, bir kardeşi görmüş gibi sevindi, heyecan

landı.

Büyük dostum Edouard Herriot.. sana Tüı-kiyeden ebedî bağlılık

gön-15 Mayıs Çekilişinde

‘ * \ W K

\ * ' s W '

dererek faziletlerinin önünde hür­ metle eğiliyorum.

* * *

Makalemin başında Türkiyemizden garb ilim ve irfanına açılan pencere­ lere işaret etmiştim. Anglo-Sakson ve Fransız kültürlerini mukayese edecek, memleketimizin hangisini seçmesi lâzım geldiğini. İlmî esaslara dayanarak, tahlil edecek değilim. Bu benim salâhiyetim haricidir. İngiliz­ cenin harb sonrasında dünyada ka­ zandığı rağbet yalnız ilme ve İlmî

j

vasıtaların tefevvukuna dayanmıyor j kanaatindeyim. Bunda siyasetin payı I büyüktür. Beynelmilel toplantılarda İngilizce ve fransızca aynı saflara ' malik olarak ana dil addediliyor. Fa kat bu İngilizcenin daha çok kulla-

j

nılmasına mâni değildir Anglo-Sak- I sonlar oldumolası kendi dillerinde , konuşmayı tercih ederler. Sözlerini bilhassa onlara işittirmek istiyen de- ( legelerin bizzat İngilizce konuş­

mayı, bir tercümanın, ne kadar olsa kuvvetini kaybettiren tercümelerine itibar etmemeği faydalı bulurlar. Şimdi ise İngiliz ve Amerikalılara işittirilecek ses Fransızlara duyu­ rulacaktan şüphesiz daha çok ve da­

ha mühimdir.

Bu hakikatlari böylece kabul et­ mekle beraber bizim bakımımızdan] bıınlardân nihaî neticeler çıkarma ve kültürümüzü ve kültür dilimiz: münhasıran Anglo - Saksonlara bağ­ lamak kanaatimce doğru değildir] Türk gençliğinin dimağı daha hayli yuğrulmağa muhtaç.. Gene ve garb mefhumunda adeta bâkir bir dimağ dır. Vaktile fransızcaya vermiş ol duğumuz inhisar bir çok noktalar­ dan aksaklıklar göstermiş, hem bize, hem Fransızlara zararı olmuştur. 191-1 yılında memleketimiz Fransaya harb

ilân etmiş bir durumda idi. O zaman Isviçrenin bir şehrinde Fransız millî marşı çalınmağa başlayınca Fransız­ ların düşmanımız olmasına rağmen gayri ihtiyarî bir heyecan duymuş­ tum. O his beni uzun müddet ec­ nebi kültürüne karşı adeta düşman hale getirdi. Kültürün bu nüfuz şek- artık silinmiştir denilebilir, fakat A’lfn ve letini kcmii^menafiirte- Vi^kendi duy

gularına hâkim yetiştirmek için bu inhisara bir daha düşmemek lâzım­ dır. Garba doğru açılan pencereleri tek değil mümkünse müteaddid hiç değilse iki olarak açık bulundurmak bize büyük faydalar temin eder.

Şimdi bir lisanı öğrenmek bu ka­ dar güçken bir kaç lisana heves et­ menin ne demek olduğunu bilmiyor değilim. Bence ideal gençlerin İngi­ lizce ve fransızcayı öğrenmeleri, bir­ birine benzemiyen bu iki kültürü zihinlerine karışmış halde sokmala­ rıdır. Bunun imkânsızlığı görülen yerlerde de gençlerimizin kısmen Anglo-Sakson lisaıTve kültürüne in- tısab elmeleri Tıe "kısmen de Fransız^ küIturîTile yetişmeleri memleket

ha-«U

ete-iki lisanın ya ] girerken ya bilâhare bilinmesi mu- I vaffakıyetin esaslı şartıdır kanaatin­ deyim.

Referanslar

Benzer Belgeler

VVERTHEİM asansörlerinin her üni- tesi; uzun yılların tecrübesi ile ve yapılan araştırmalar sonucunda, ka- lite ve fonksiyonda üstün, kullan- mada kolay olacak şekilde

Batıda temel başvuru kitapları arasında olan disertasyon sözlüklerinin Türkçe’de aynı ilkelerle yazılmış olanlarına rastlanılmamaktadır, ancak bazı

1 bütünde …… çeyrek vardır. 2 bütünde ……

Kanunda, Hazine mülkiyetinde yeterli alanın bulunmadığı durumlarda, Orman Kanunu'na göre orman sayılan yerlerden hangilerinin çevre ve Orman Bakanlığı'nca, Kültür ve

Ancak nükleer reaktörlerdeki patlamalar felâket değil, insan eliyle yapılan tehlikeli teknolojik yap ılarda karşılaşılan krizlerdir. Hata; insanların nükleer

Kamu İnternet Erişim Merkezleri, halk eğitim merkezleri, gençlik merkezleri, kütüphaneler, e-devlet hizmeti verecek hastane ve İŞ-KUR binaları gibi yerler, yerel

Bununla beraber 2011 yılı sonu itibariyle, Avrupa Komisyonu, çok daha kat ı yasalar için bir taslak direktif sunacak ve Avrupa Parlamentosu da bu taslağın kabul edilip

Bana şimdiye kadar adığım, bundan sonra da alacağım en değerli ödülü verdiniz, bir parkorman ödülü, sağ olunuz. Ya şar Kemal'in 8 Eylül Cumartesi günü Batman