• Sonuç bulunamadı

H. Ali Yücel'in iddianamesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "H. Ali Yücel'in iddianamesi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

H.Alt Y ü ce l’in

iddianame:

İC Başı 1 İnci sayfada 1 —* Nihal A la ız:

Tercüme! hali h’dkkında hayatının daha eski devrine glttneden, Bay Hikmet Bayur’un Maarif Vekili oldu­ ğu ve benim Orta Tedrisat Umum Müdürlüğünde bulunduğum zamana ait bir hâdiseden bavlıyacağım:

1934 yılına rastlıyah bu hâdise, E- dirrie Lisesinde edebiyat öğretmeni iken, orada çıkardığı Orhun dergi­ sinde Türk Tarih Cemiyet;, tarafın­ dan tertiplenip okullarda okutturul- nıakta olan kitaplar hakkında yazdı- ! ğı tezyifkâr bir makaleden dolayı

j

vekâlet emrine alınmasıdır.

Atsız’m vekâlet emrine niçin a- lındığı ayni lisede o zaman öğretmen olan ve şimdi İstanbul Eğitim Ens­ titüsünde edebiyat öğretmeni bulu­ nan Nihat Sami’ye Vekil tarafından yazılan şu resmi tezkereden anlaşı­ lır.

Nihat Sami Bey

Edirne Lisesi Edebiyat M uallim i Orhun ismiyle neşrettiği mecmu­ anın ilk nüshasında Tarih Cemiyeti­ ne karşı tezyif edici bir lisan kul­ landığı görülen. Cemiyet Reisi Yu­ suf Akçora Beyefendiye aynı lisan­ la gayri vaki bir sözü isnat eden N i­ hal Beyin bu isnatları tevsik etmesi, ıkı defa Tarih Cemiyeti kâtipliğin­ den ve bu kere de Orta Tedrisat Umum Müdürlüğünden yazılan tez­ kerelerle kendisinden istenmişti. N i­ hal Bey Tarih Cemiyetinden yazılan tezkeselere vuzuh ve katiyetten mahrum cevaplar verdiği gibi diğer üçüncü tezkereye de henüz karşılık yazmış değildir. Bu hale nazaran id­ dialarını tevsik edinciye kadar mev- zuubahis yazılarını bir iftira mahiye­ tinde telâkki etmek zarureti vardır. Bu cihetler Orhun gazetesine yazı- lariyle iştirak edenlerin malûmu ol- mıyabilir. Fakat Maarif Vekâletince kabul edilmiş, bütün mekteplerde birkaç senedir okutturulmakta bu­ lunmuş olaıı tarih kitaplarında görüp şüphe ettiği noktaları, adedi pek çok olan diğer vatandaşlarımız gibi T. T.T. Cemiyetine sorarak tenevvür edeceği yerde tezyifkâr bir üslûpla yazılmış, ilm i kıymetten âri bir ma­ kale neşreden ve memleketteki bü­ tün tarih m uallimleri huzurunda ıme­ tin tahrif ettiğ i sabit olmuş Zeki Velidi Beyi kaynakları arasında göstererek neşriyatta bulunan b ir mecmua sahibi ile teşriki mesai edip orada, velev bu fik ir iır e temas et­ memiş olan yazılar neşretmek, mu­ allimlerimiz tarafından yapılması doğru görülmiyecek hareketlerden­ dir. Bu noktayı ebemiyetle ihtar e- derim efendim.

Maarif V ekili

Nihal Atsız’m bana düşmanlığının mebdei bu vekâlet emrine alınması­ dır. Halbuki meselenin hakikati, merhum Atatürk’ün çok ehemmiyet verdiği tarih tezi dolayısiyle zikri geçen makale ve muharririyle şah­ sen ilgilenmesi ve o zamanki Maarif Vekilinin, bu ilginin neticesi olarak makamının salâhiyetini kullanmasın­ dan İbarettir.

Hikmet Byur’u takip eden vekiller zamanında vâki müracatları dinle­ meyip maarif teşkilâtında kendisine vazife verilmiyen Nihal Atsız, aske­ rî okullarda ücretle öğretmenlik et­ miş ve oralardan da vazifesine son verilerek uzaklaşf ırılııuştır. Bunun sebebini bilmiyorum. A lt olduğu ma­ kamlardan sorulup öğrenilebilir.

Ben, 1939 da vazifede iken kendi­ sini tanıyan arkadaşım Prof. Mük- rimin Halil Yinanç, maaşla devlet kadrosunda bir Öğretmenlik verilme­ sinin uygun olacağını söylediği za­ man, daha evvelki vekillerin yaptık­ ları İşleri hotbehat bozmanın doğ­ ru olnııyaeağı, vekâlet emrine alın­ masına sebep olan makaledeki, yer zikrederek ifade edilen İthamının doğ ru olmadığı yazı ile veya bana ge­ lerek ağızdan ifade ettiği takdirde bu tâyini yapacağım cevabını ver­ dim. Prof. Yinaııç’m bu cevabımı kendisine nakletip etmediğini bilmi­ yorum. 8.11.1940 tarihli İstanbul Va­ liliği tarafından Bakanlığa gönderi­ len İnha üzerine Boğaziçi Lisesine tâyini talebini havi evrakı, dairesi- nn müdürü bana gösterinceye kadar hiç bir müracaatından haberdar ol­ madım. İşsiz ve yaşama medarın­ dan mahrum kalmaması düşüncesiy­ le ve isîâhı hal etmiş bulunması ih­ timalini derpiş ederek 106 lira aylık ücretle Boğaziçi özel Lisesine tâyi­ nine müsaade ettim. Bu vazifesi ke­ siksiz devam etmiş, ancak 3 mayıs 1944 günü Ankara'da yapılan nüma­ yiş neticesinde vâki takibattan son­ ra öderine Bakanlıkça nihayet ve­ rilmiştir.

Şunu sarih olarak arzedeytm kİ, hiç kimseyi bir diğeri aleyhine, bü­ tün ömrümce. tahrik etmiş değilim. Sabahattin A li’yi de Nihal Atsız a- leyhiııde dâva açması için teşvik et­ medim. Bu dâva görülürken Nihal Atsız'ı vazifesinden ayılmamış ol­ mam, bu husustaki bitaraflığımın delilidir. O dâvada maddî, manevi hiç kimseye ne yardımım, ne müda­ halem olmuştur. Yüksek mahkeme­ niz bu ciheti takdirde, en salâhiyetli bir mevkide bulunmaktadır.

Nihal Atsız ve diğerleri hakkında zabıtaca yapılan tafdbat ve tahkikat­ tan teşkilâtımız mensubu bulunma­ sı sebebiyle, haberdar oluyorduıjL, Bu maksatla da Ankara Vilâyeti bina­ sında Vali Nevzat Tandoğan’a, vâki dftveti üzerine iki defa gittim. Bu­ nun bil inde yolda rastladığını Falth Rıfkı A tay’Ia beraberdim. Valiler, aynı zamanda bakanlarında mümes­ silleri olduğu İçin teşkilatımızdaki memurları ilgilendiren böyle bir meselede onunla temas etmek pek tabii İdi. Söylenildiği gibi kendisini sık sık ziyaret etmiş değilim.

0 zaman muttali olduğum ve şim­ di İstanbul Sıkıyönetim Mahkeme­ sinde bulunup mahkemece getirilme­ si mümkün olan Emniyet U, M. den gelip burada okunan vesikalara gö­ re Nihal Atsız’ın siyasi kanatleri şunlardır:

1 — Rejim meselesi:

‘Anayasada rejimimizin Cumhuri­ yet olduğu kaydedilmesine rağmen klâsik mânada Cumhuriyetle idare olunmadığımız muhakkaktır. İsmen Cumhuriyet, fiilen diktatörlükle ida­ re olunmamız Devlet idaresini halk .nazarında büyük bir zaafa uğrat­

maktadır. Bu itibarla idare şeklinde bazı değişiklikler yapılması ve yük­ selt vazifelerin hiyerarşiye tâbi tu­ tunması lâzımdır. Dfladat Rslaİ,

kay-— Y V/ l u v v n ı y g c JU İ t CA A

ve halefi, Başvekil; Genelkurmay Başkanı. Meclis Reisi tarafından se­ çilecek beş kişi arasından biri ol­ malıdır. Kurultay yani Millet Mec­ lisi gayet az âzadan, en tanınmış ve sevilmiş insanlardan mürekkep ’ ol­ malı. Başvekil, Kurultay Reisi ve Ordu Reisi rütbece birbirlerine denk olmalıdır^,

"Anayasamıza göre devlete Meclis hâkimdir. Reisicumhurun hiç selâlıi- y.eti yoktur. Fakat ilk iki Reisicumhurumuz, milletin tak - dir "Ve itimadını kazanmış şah­ siyetler oldukları için Meclis« lıâkim olmuşlar ve bu sebeple mem­ lekette herhangi bir kargaşalık çık­ mamıştır. Fakat 20 - 30 sene soma, bu gibi şahsiyetler bulunmadığı tak­ dirde, bütün nüfuz mebusların eline geçecek ve kargaşalık yüz gösteri*, çektir. Bu itibarla şimdiden bu teh­ likeyi önlemek lâzımdır. Bunun ıc$n bir Müessesan Meclisi toplamalı, 4h değerli mebuslardan bazıları işe Meclis dışında kalmış bazı zevat, mütefekkirler, münevverler bu mec­ liste bulunmalı.,,

“Fırka sistemi, hele tek fırka sistenü milletin ahlâkını boamıalîta,- dır. Fırka kelimesi bile vatandaşlar arasında bir fark, tefrik ve ifrirak i- fade etmektedir. Fırkaların ınüoa- delesi tabii olarak yalana, tarafgir­ liğe, iltimasa, riyaya, hileye, ahlâk­ sızlığa yol açacaktır. Buna mukabil müteaddit fırkaların bir iki faydası vardır. Birbirlerini kontrol etmesi ve Devleti bazı anlarda siyasi müş­ küllerden kurtarmasıdır. Tek fırkada bu faydalar da yoktur. Bu itibarla bir imtiyazlı sınıf teşkil eden fırka fesholunnıalı, bu suretle memleketin birliği ve beraberliği temin olunarak yalnız Devlet ve Hükümet kalmalı­ dır.,, ( t Bu parçalar Başvekil Refik Saydam'a gönderildiği İfade olunan mektuptan alınmıştır.)

2 — Milliyet ve ırk meselesi: "Türkçülük, Türk milliyetçiliğinin adıdır ve bu bir ülküdür. Türkçülük Büyük Türk ilinde Türk ırkının kayıt sız şartsız hâkimiyeti ve istiklâli ile Türklüğün her bakımdan bütün milletlerden üstün ve ileri olması ülküsüdür. Kan ve ırk dâvası yanlış değildir. Bunun yanlışlığım iddia e- denler Türk olmıyanlarla taıilıl iyi bUmiyenierdir. Biz Türkler bu­ gün 60 milyonluk bir millet olduğu­ muz halde henüz birleşmiş değiliz. Ahlâkın meydana gelmesinde en bü­ yük sebep ırktır. Biz ırk deyince ka­ rışmamış ve temiz kalmış bir kan anlıyoruz. Milletler ancak savaşla yaşıyabiLlrler. Biz, yalnız bize sal­ dırırlarsa harbederiz düşüncesi de yanlıştır. 118 milyon nüfusun hepsi Türk olsa bile, yine az nüfuslu mil­ letlerdendir. Miİli şuur uyanık olun­ ca İltimas, rüşvet ve haksızlık kal­ kar. Avukatlar millete hakaret et­ miş yabancıların müdafaasını üzer­ lerine almaz; idare işlerinin başına, mühim yerlere yabancı kan taşıyan­ lar gelmez vs ilim millî menfaatin emrindedir.,

"Bütün Türkler, Oğuzlar —Rume­ li Oğuzlan arasındaki Pomaklar ha­ riç— Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler, Uy gurlar, Başkırtlar, Kafkas Türk- leri, Kal aç i ar, Kırım lılar Türkiye'de toplanmalı. Türkiye’de yabancı mil­ letleri yaşatmamak Türklerin İdare şekli Cumhuriyet olmalı, Türkiye'nin siyasi, askeri, jktisadi müdafaasına elzem arazi Türkiye’nin olmalı; er­ kek, kadm müsavi olmamalı, avu­ katlık serbest olmamalı, yabancı ila evlenen her Türk yabancı sayılmalı, Sây ile refah mebsûten mütenasip olmalı, çiftçi ve arnede, dimağ İşçi­ lerinden üstün tutulmalı.,,

"Tababet serbest olmamalı, fu­ huş cemiyet ve aile için zararsız ha­ le konulmalı,,,

Haricî siyaset ve Almanya ile münasebet

"Mevsuk olarak öğrendim ki geçen aylarda, Alman ■ Rus savaşı başla­ madan önce Rusların Kafkasya da yığınak yaptıkları hakkındaki haber­ ler doğru İmiş. Orada 36 tümen top­ lamışlar ve Almanlar kendilerine sal- dırmasaymış onlar bize saldıracaklar­ mış. Hükümet bunu biliyor da bu can düşmana karşı hâlâ cemile gösteri­ yor. Bu kadar aciz, bu kadar meske­ net ve şuursuzluk olur mu Bu ha­ reket bizim millî menfaatlerimize uy­ gun olsa haydi tenkid etmiyelinı? Fakat bu adamlar yarım hiç düşün­ müyorlar. Rusya’nın işi bitti sayıla­ bilir. Almanlar Kafkasya’ya inip İn* glUzleri Iran ve Irak’ta da tepeledik­ ten sonra ne olacak? Bize Boğazları açın, yahut Anadolu’dan yol verin demiyeeekler mi? O zaman harlı mi edeceğiz? Tam mânasiyle boşuna kan dökmek Ve yenilmek olmıyacak mı? Halbuki biz şimdi mihverle ittifak yapar ve hattâ üçler aııdlaşmasım, dörtler andlaşması şekline sokarak Macaristan ve saireden iistün devlet olduğumuzu mihvere kabul ettirebi­ lirdik. Boğazlardan Italyan donan­ masını Karadeniz’e geçirerek bizim donanmamızın da yardımı ile Rus do­ nanmasını yok ederdik. Ingilizler I- ran’ı işgal etmeden önce İran Azer­ baycan'ca ve Kafkasya’ya taarruz e- ¿erek Rus bozgununu çabuklaştırır ve Almanların minnetini kazanmış olurduk. Bu harbin sonunda da on a- şağı Kıbrıs, Suriye, Irak, Iran Ve Rus Azerbaycanı’m alarak kuvvetlenir ve mihver sistemine uyarak da memle­ keti yahudi, komünist ve mason çir- keflei-indeıı kurtarır, disiplinli ve ah­ lâklı bir rejim kurabilirdik. Simdi i- se şundan korkuyorum:

(Sonu va r)’

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

lej’de ve Almanya’nuı Magdeburg şehrinde yüksek tahsilini ise An­ kara Hukuk Fakültesinde yap­ mıştır. 17 Nisan 1927 de Dışişleri Bakanlığına intisap

Çiçekleri neredeyse tamamen kapalı sikonyum’lar içerisinde hap- sedilen dişi incir ağaçlarının tozlaşmasına ilek arıcığı (Blastophaga psenes) denilen ve

Fareler bir süre sonra, patilerine elektrik sinyali uygulanma- yıp sadece asetofenon koklatıldığında dahi elektrik sinyali verilmiş gibi korktular.. Yani asetofenon koku-

(Lac Léman) m etrafını geceleri nura gark eden yine bu beyaz kömür dür. Honoré diyor ki « bir kaç manetle mü­ zeyyen bir mermer levhanın arkasına 10,000 ve

Araflt›rmac›lar, daha önce bir morötesi (dalgaboylar›nda parlayan) halka ve optik (görünür) ›fl›kta parlayan s›cak noktalarla ayn› yerde bir X-›fl›n›

Neyzen çok içki içerdi, ben ağzıma koymam; Neyzen sigarayı yutardı, ben tadını bilmiyorum, ama ikimizin bir müştereği var: İkimiz de dilimizi tutamıyoruz. O

Elde edilen verilere göre sağlıklı dizlerin çıkardığı sesler tutarlıyken, sorunlu dizler- de sesler çok daha değişken olabiliyor.. Dizinden Gelen Sese

jM /ÿiÎH ju Jc Ceux MsÛUliAİüU^Ui