1996’nın tüm okurlarımıza sağlık ve mutluluk getirmesini dileriz. Her şey gönlünüzce olsun.
Ve Pazar
Konuklan
Bir melez olarak
doğdu. İngiliz annenin
zarafet ve güzelliği,
Türk babanın çarpıcı
yakışıklılığı belki,
sıradışma itti onu.
Aşk içinde doğdu,
aşkla filizlenip
büyüdü. Sanat
dünyasına damgasını
çok genç yaşta bastı.
Şimdi çıplak fotoğrafı
ile gündemde. İşte
Yıldız Kenter ve
Şükran Güngör. .
M
Ozcan Ercan
Yıldız Kenter ve Şükran Güngör 28 yıldır evliler. İlk günlerinde kendilerine ayıracak saatleri bile
olmamış. Neredeyse 24 saat o provadan bu provaya koşuyorduk diyorlar. Ya o çok özel anlar?
Zaman fakiri bile olsanız kendinize zaman ayırmaz mısınız? Kenter ve Güngör çifti
de ayırıyor. Boğaz’a karşı bir kadeh rakı, beyaz peynir ve domatesle.
“Vücudum benim enstrümanım, ona i
“Evlenirken Şükran’a aşık değildim,” diyor Yıldız Kenter.
Birlikte olmak istediği bir dostmuş. Aşk sonradan gelmiş.
c/efa bir keklik. Yü- ^ rümüyor, parmak larının ucunda se kiyor sanki. Dalgalı kestane saçları bütün parlaklı ğıyla omuzlarına dökülmüş. Vü cudunu saran siyah dar bir pan tolon ve kazağı, pembe renkli i- pek krep bir eşarpla yaşama it miş. Uzun bacakları üzerinde, alabildiğine dikliğini koruyan zarif vücudu ve çok hafif mak yajlı yüzüyle tüm spekülasyon lara meydan okuyor. Aslında muzip bir "işmar" var bu mey dan okumada. Yetmişine üç ka la bir kadın, yaşlılık kompleksiy le kendini yiyip bitiren tüm ka dınlara umut "işmar" ediyor sanki, sessizce: "Bu telaş ne den?" " Yaşsızlık" denen bir kav ramın müjdecisi gibi.
Çıplak fotoğrafı ile aniden se çim telaşı içindeki Türkiye'nin gündemine oturan Yıldız Ken- ter'in Aşiyan'da, denize nere deyse sıfır evindeyiz. Salona a- dım atar atmaz, kendimi tutamı yor ve feryata yakın bir sesle Yıl dız Kenter'e, "Aman Allahım, cennette yaşıyorsunuz," diyo rum. "Maalesef yaşayamıyo- ruz," oluyor yanıtı. Boğaz, bir uçtan diğer uca, alabildiğine gözler önünde. Aydınlık, zevkle döşenmiş bir mekan. Söyleşiye başlamak için Şükran Güngör'ü beklerken, kendi kendime
ne-)
Çıplak fotoğrafıyla gündeme gelen ünlü
sanatçı Yıldız Kenter, “Bu vücut ona ait değil,
fotomontaj,” şeklindeki spekülasyonlara hayli
kırgın ve biraz da öfkeli yaklaşıyor, Türkiye’de
bazı sözcüklerin ve tavırların iyice yozlaştığına
yürekten inanıyor. İnsanların birine hem saygı
duyup hem de arkasından onu hırsız olarak
tanımlamasını ise aklı almıyor.
den bugün diyorum. Son yedi yılda söyleştiğim 300'ü aşkın konuk içersine neden daha ön ce katmadım Yıldız Kenter1 i? Çıplak bir fotoğraf mı bekledim? Ya o ne düşünüyor? Çıplak bir fotoğrafla yıllar sonra Türki ye'nin gündemine oturmasını nasıl yorumluyor?
"Çok eskiden beri düşünüyo rum bunu. Hem de seksenli yıl lardan beri. Türkiye'de öyle bir yozlaşma oldu ki, bütün değer ölçüleri bozuldu. TV için hazır lanan programların rating yarış ları, insanı daha ucuza, daha ko laya, en kestirmeden güçlü ko numa oturmaya iteledi. Bu sevi yenin merakı, kim kimle kaçmış,
kim kimle nerede yakalanmış ol du. Olay haber kim giyindi, kim soyundu oldu. Bu konudaki ölçü bozukluğu benim canımı çok sı kıyor. Ölçü bozuldu. Güzelliğin temeli olan ölçü bozulunca da çok çirkin şeyler oluyor."
"Öyleyse b ir protesto var bu çıplak p o zd a ?"
"Evet var. Bu fotoğrafı birisine çektirelim ve üzerine senin başı nı monte edelim dediler. Bu ba na çok korkakça geldi. Beni de- nesenize dedim. Olmazsa vaz geçeriz. Kabul ettiler. Süleyman Kaçar'ın atölyesinde 40 - 50 poz resim çekildi. İnanılmaz bir şey, hepsi birbirinden güzel. Si ze birkaç tanesini göstereceğim,
ama vermeyeceğim."
(Gösteriyor diğer diaları, yarı sı kürke bürünmüş, diğer yarısı siyah ipek bir eşarba. Eşarplı pozlar daha da dekolte. Sırt tü müyle açık, kalçanın önemli bir bölümü ortada. Bacaklar aynı. Gazetelerde gördüğümüz fotoğ raftan farklı tek şey baldırlardaki adelenin biraz daha belirgin o- luşu. Belin biraz yukarısında vü cudun arkaya doğru yatmasın dan kaynaklanan bir deformas- yon o kadar. Kim ne derse de sin, halt etmiş, bu fotoğraflar
Yıldız Kenter'in ta kendisi.)
• "Güngör Bayrak televizyonda
çıplak fotoğr.
dişine ait olduğunu ima etti?" Bayrak k
erattaki vüvücudun ken•
Kızgınlık değil, şaşkınlık dolu bir öfke ve biraz da kırgınlık kokluyorum yanıtta...
"Türkiye'de bazı tavırlar ve sözcükler yozlaştı. Bu hanım TV'de 'Sayın Yıldız Kenter'e saygı duyuyorum/ diyor önce, arkasından da resmini kullandı ğım için hırsız diyor, izin mizin de almamışım. Bu ne tezat de ğil mi? Saygı duyuyorum ama hırsız... Buna baktığınız zaman balık baştan kokar diyorsunuz. Ben değişik çıplak resimlerle Türkiye'nin gündemine otur mak istemiyorum. Oyunun ge reği olarak yapılmış afişi tiyatro nun girişine bile asmadım. Be nim işim o değil. Ama gerekirse
işim anadan doğma soyunmak olabilir, saçlarımı kazıtabilirim. 30 yaşındayken, 90 yaşında ka'- dını oynamamı rahatlıkla kabul ediyorlar, bunu neden etmiyor lar?"
Bu coşkuyla, bu ateşle, bu heyecan ve hırsla konuşan ka dın 67 yaşında olamaz... Bu ka dar dik oturamaz, böylesine za rif bacak bacak üstüne atamaz... Öyleyse Yıldız Kenter kendini böylesine nasıl korudu?
"Ben oyuncuyum. Vücudum benim enstrümanım. Bu enstrü manı tanıyorum, bu enstrümanı çalıyorum, bu enstrümana iyi bakmak istiyorum. Çünkü onu çok seviyorum. Çünkü vücudu ma saygı duyuyorum."
H iç kilo alıp vermemiş olmalı diyorum kendi kendime. Spor da yapmış olmalı...
"Hayatımda bir kez 54 kiloya çıktım. O kadar."
Aman tanrım "yalnızca bir kez 54 kiloya çıkm ış." Her genç kızın rüyasındaki kilo. Genç kızlık kilosu neydi acaba?
"48 kiloydum."
• "Ya şim di?"
"50 kiloyum. Ne kadar korur sanız koruyun, kilonuz bir yaş tan sonra vücutta yer değiştiri yor ve artıyor. Ben bu süreci ekstra iki kilo ile atlattım."
DEVAMI SA Y FA 8'DE
le zzet kenti
Bekri Çeşnici uyanyor. Kebabın tadına Gaziantep'te vanlır. Kentin en gözde kebapçıları sizi bekliyor.
SAYFA 2
1996 falı
Yeni yılda aşk hayatınız ne gibi bir rota izleyecek? Sağlık konusunda ciddi sorunlarla karşılaşacak mısınız? Çalışma hayatında sizi hangi sürprizler bekliyor? Yıldızlar size ne gösterecek? Tüm bu soruların cevaplan... Hem de a y ay ve ayrıntılı biçimde. Falınızı inceleyin, hazırlıksız yakalanmayın.
A şk filozofları
Seyrettiğimiz birçok filmde oşk konusunda birbirinden özlü sözler söyleyen filo zoflarla karşılaşıyoruz.
Cennette yılbaşı
1995'in son haftasında Avrupa'da çalışma hayatı durdu. Herkes, başkalan için değil, kendisi için yaşam aya başladı. Yaratıcılık ve yenilik yanşına giren seyahat acenta- ları her zevke ve keseye uygun hayal alemleri sundu. Avrupalılar bu yılbaşını tatil cennetlerinde geçirecekler.
SAYFA 7 SAYFA 3
HHHBBOMMMMMS
Devrim çağı
Bilgisayarlar yardımıyla yapılan "Toy Story" klasik çizgi film çağının sona ermekte olduğunu gösterdi.
SAYFA 3