BİR ÜLKE Kİ BABA, EŞ VE OĞUL
TARAFINDAN YÖNETİLİYOR
İTABIN İngilizcesinin adı “ Red Horizons =
Si
Kızıl Ufuklar.” 1988’de çıktı.L î — ■JFransızcası davar: “ Horizons Rouges.” Ay nı anlama geliyor. İki, üç ay sonra yayınlandı.
Türkçesl henüz yok. Çevrilse kapış kapış gider. Yazarı General lon Pacepa. Romanya’nın DİE di ye bilinen gizil servislerinin —bizdeki karşıtı: MİT— eski başkanı. 1978’de Amerika Birleşik Devletleri’ ne iltica etmiş. Romanya Sosyalist Cum huriyetinin nasıl yönetildiğini anlatıyor.
Romanya 23 milyon nüfuslu bir Balkan ülkesi. Avrupa’daki komünist devletler içinde rejimi en sı kı, halkı en perişan olanı. Tabii, yönetilenler açısın dan... Geçenlerde Romenlerin bu kışa nasıl feci şart lar altında girdiğini yazan bir Fransız gazetesi (Bk.Le Monde, 3 Ocak 1989) başkent Bükreş’i anlatırken “ Paris'e sadece iki bin kilometre uzaklıkta bir yer deki bu durum inanılacak gibi değil” diyordu.
lon Pacepa “ Kızıl U fu k la rd a yönetilenleri değil de, yönetenleri anlatıyor.
Bükreş, İstanbul’a ancak bin kilometre mesafe de. Orada nasıl olup da böyle bir yöntem ve yöneti min oluşabildiğini akıt kolay kolay almıyor.
--- OMANYA’nın hâkimi Nicolae Ceausescu, T ürkçe ya z ılış ıy la N ik o la Çavuşesku. --- <1965'ten beri Romanya Komünist Partisi’nin Genel'Sekreteri. 1967’den beri de, aynı zamanda Cumhurbaşkanı. Ülkeyi Çavuşesku ailesi idare edi yor. Daha doğrusu Nikola —karısı ona Nik diyor— ve eşi Elena ile oğlu Nlku. “ Kızıl U fu k la rd a bunlar dan en kuvvetlisinin ve her şeye karışanının Elena Çavuşesku olduğu belirtiliyor. Çünkü Nik, eşinin tam tesiri altında.
Tabii Romanya’da bir devletin bütün müessese- lerl ve organları var: Hükümet, meclis, parti... Ama bunların hepsi “ aile” nin sultası altında. General Pa cepa onlar için “ Çavuşesku Hanedanı” deyimini kul lanıyor. Zaten Elena birçok resmi sıfatın sahibi. Bun ların arasında parti yönetim kurulu üyeliği ve Baş bakan Birinci Yardımcılığı da var. Nlku İse hem o kurulun yedek üyesi, hem Komünist Gençlik Birli- ğ i’nin Genel Sekreteri, hem de Gençlik Bakanı.
Annesi onu, babasının yerine geçsin diye yetiş tiriyor. Ülkede ve İktidar çevrelerinde ona öyle ba kılıyor. (Bk. s. 178) *
Çavuşesku’nun rüyası yeni bir güneş-kral gibi saygı görmek, tarihe Romen Napolâon’u olarak geç mek, Elena’nın bütün gayreti ise Romen kadınlığı nın akıl ve şıklık tanrıçası sayılmak.” (Bk. s. 8)
Halbuki rüküşün tekidir ama bunu kimse ona söyleyemez ki...
General Pacepa, Çavuşesku’nun o zamanki Al man Şansölyesi Schmidt ile Hollanda Kraliçesl’nin kocası Prens Bernhardt’a birer özel mesajını götür mek üzere yurt dışına gidecektir.
"Tam yola çıkıyordum ki başka bir görev veril di: Elena, kendisi için Paris’ten gece elbiseleri ile iki elmas kolye getirmemi istiyordu. Önümüzdeki ay Romanya m illi gününde kullanacaktı.” (Bk. s. 7)
Çavuşesku film seyretmeye bayılmaktadır. Her konutunda bir sinema salonu vardır. “ En sevdiği filmler Napolâon’u gösteren filmler ile polisiye Ame rikan dizileridir. Bunlarda kahramanların “ evvela ateş edip sonra sual soımalan” nı çok beğenmektedir. Fa vori dizisi ise Kojak’tır. Çavuşesku film in sonunu keşfetmeye meraklıdır. Buna karşılık Elena ekseri ya uyur.” (Bk. s. 19)
Ama ortak bir tutkuları Çavuşesku’nun bir No- bel barış ödülü almasıdır. Bunun için de Çavuşes ku, “ Ortadoğu’da barışın sağlayıcısı” rolüne soyun muştur. Bütün arzusu Enver Sedat ile Begin’i Bük reş’te buluşturmaktır. —Olay, Camp David toplan tısından öncedir—. Bu maksatla General Pacepa’- yı Sedat’a göndermiştir.
“ Mısır’dan dönmüştüm. Çavuşesku sordu: — Ne? Ne? Sedat ne dedi?
—Mısır ile İsrail için arabulucu olarak Carter’ı ka bul ettiğini...
Çavuşesku üzgün, mırıldandı:
—Halbuki birkaç hafta önce Sedat, Begin ile Bükreş’te buluşmaya hazırdı.
—Sedat fikrini değiştirmiş. Begin üzerinde Car- ter’ın daha çok etkili olacağını düşünüyor. ClA'yı da devreye sokabileceği inancında.
—Yanlış! Ben Brejnev’le de konuştum. Carter planını sekteye uğratmak için her şeyi yapmalıyız. Bükreş’te buluşmayacaklarsa hiç olmazsa Cenev re’de buluşsunlar. Arafât’ı ve Filistin Kurtuluş Ör- gütü’nü de devreye sokalım.
Arafat’ın bir diyaloğu kabul etmeyeceği düşün cesinde olduğunu söyledim. Fena halde kızdı:
—Arafat ben ne dersem onu yapar. Sen çabuk git, onu bana getir! Arafat, k ilit adamdır. Eğer Car ter, Sedat ve Begin’i Arafat’ın FKÖ’yü ‘menfada bir hükümet’ haline dönüştürmeye ve BM’in 242 ve 338 sayılı kararlarını kabule razı edebileceğime inandı rabilirsem asıl arabulucu ben olurum. Özel uçağı mı acele, Arafat’ı alıp gelmesi için Beyrut’a gönder... Tam bu sırada kapı açıldı ve sabahlığının önü fo ra Elena içeri daldı:
— Neredesin Nik? Her yerde seni arıyorum. —Pacepa ile görüşüyordum. Arafat’ı bir an ön ce bana getirmesini söyledim.
Elena bana kötü kötü baktı:
— Bunu başarsan iyi edersin! Yoldaş —Çavu- şesku’ya ‘Yoldaş’ deniliyor— mutlaka Nobel barış ödülünü almalıdır. O aptal Kissinger aldıktan son ra... Anlaşıldı mı? Haydi Nik, biz yatmaya gidelim ." (Bk. s. 18-19-20)
Yoldaş Çavuşesku maalesef Nobel barış ödüiün- de hava aldı!
(*) Sayfa numaraları kitabın Fransızcasına aittir.
YARIN:
BİR RESMİ BRİFİNGDE ELENA
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi